Ruh-u Revan |bxb|

Por menteur0

384 35 38

Geçmişini bilmeyen Alaz' ın tüm hayatını önüne seren, Oğuz. •Eşcinsel konulu bir hikayedir. Más

2.Bölüm "YARA"
3.Bölüm "YALAN"
4.Bölüm "REVİR"
5.Bölüm "NOT"
6.Bölüm "Ruh-u Revanım"
7.Bölüm "KAMBUR"
8.Bölüm "TABLO"
9.Bölüm "SON ŞANS"

1.Bölüm "KABUS"

116 7 0
Por menteur0

Merhaba, kitabıma hoş geldiniz. Bu benim ilk kitabım, yazım yanlışlarımı ve acemiliğimi lütfen mazur görün. Umarım severek okursunuz:)) Yorum yazmayı ve oy atmayı unutmayınız. (DUYURU!) Kitabımda bxb karakterler olacaktır, lütfen rahatsızlık duyanlar okumasın.

"Oğlum hadi uyan"

Annemin yumuşak ses tonu nini gibi kulağımı okşarken uykuma devam ettim.

Büyük ve eski bir evin koridorundaydım, etrafı inceledim ve adımlarımı up uzun duvarların yakınında durdurdum.

Duvarları kaplayan büyük tablolar vardı. Üzerindeki resimler ne kadar tüylerimi ürpertesede daha çok bakmak istedim. En çok ilgimi çeken tabloda durdum.

Kırmızı ve turuncu renklerin baskın olduğu tablonun tam ortasında, oldukça gerçekçi olan anka kuşu vardı.

Kantların uçları kavrulmuş ve tam diplerine külleri düşmüş duruyordu.

Ölümden kaçmaya çalışan kuşun acizliği, gözlerindeki dehşetten anlaşılıyordu.

Ellerimi yavaşça, kanatlarının uçlarına dokunmak için uzattım, titriyordum. Tabloya dokunmamla anka kuşunun canlanması bir olmuştu, korkuyla geri çekildim.

Büyük duvarlara çarpa çarpa delirmişçesine uçuyordu, gagasından çıkardığı tiz ses kulaklarımın zarlarını patlatacak gibiydi. Ellerimi kafamın iki yanına sıkı sıkı sardım, gözlerimi yumdum ve olduğum yerde çöktüm aniden ses kesilmişti, gözlerimi korkarak açtım.

Karşımda gördüğüm şeyle gözlerimi yuvalarından çıkarmışçasına büyüttüm tam karşımda alevler içinde kıvranan bedenimi gördüm, hayır...hayır, deliriyordum. Kan revan içindeki bedene baktım tıpkı o kuş gibi kendini duvardan duvara vuruyordu

"Yardım et! Lütfen."

Aniden bağırmasıyla yerimden sıçradım. Hızlı hızlı kafamı sağa sola salladım, hayır yardım edemezdim onun ateşi benide yakacaktı.

Kahkaha sesleriyle düşüncelerimden sıyrıldım eriyen yüze baktım tanınmayacak hale gelmişti. Yüzündeki iğrenç gülümsemesiyle konuştu

"Kendine bile yardım edemiyorsun ne yazık"

Pis sesi midemi bulndırmıştı, birden bire durdu ve yüzü yavaşça solmaya başladı ardından ise yere yığıldı. Çığlık attım

"Olamaz, olamaz"

Fısıltıyla çıkan sesim kurumuş boğazımı yırtıyordu. Ne zaman başladığını bilmediğim göz yaşlarım tenimi yakmaya başlamıştı yumruk yaptığım elimle kafama ard arda sertçe vurdum elimin hızla kavranmasıyla,

Uyandım.

Gözlerimi araladım başımın dibimdeki annem elimden tutmuştu, bi anda herşey dank etti, kabus görmüştüm. Hızla yatağımdan doğruldum. Gördüğüm kabusun gerçekçiliğiyle donup kalmıştım. Annemin endişeli sesiyle irkildim

"Yavrum neden vuruyorsun kendine?" telaşla "İyi misin? Kabus mu gördün ha bitanem?" dedi. Gözlerimi zar zor açarak yanı başımdaki anneme çevirdim, bir havlu yardımıyla terimi silmeye çalışıyordu. Yutkunup konuştum

"İyiyim, sadece bir kabus" sesim çok halsiz çıkmıştı. "Tamam yavrum, çabuk hazırlanda kahvaltıya gel" konuşamamı beklemeden odamdan çıkıp kapımı örtmüştü, kahvaltı yapabilceğimi pek sanmıyordum.

Telefonumu masadan alıp saate baktım daha 06.30'tu. Yere attığım pantolonumun cebinden sigara paketimi ve çakmağımı çıkarıp odamdaki balkona ilerledim. Kapıyı açtığım gibi yüzüme çarpan buz gibi havayla, vazgeçip içeri geçmek istedim ama gök yüzünün güzelliğini görünce balkondaki sandalyeye ilerledim.Hava daha aydınlanmamıştı. Kafamı semaya çevirip iç çektim yavaşça, stresten yediğim yara bere dudaklarıma dayadım sigarayı.

Çakmağı yaktığımda çıkan kıvılcımla aklıma gördüğüm kabus geldi, uzun uzun baktım cılızca yanan ateşe kendi suretimi görmemle elimden aniden düşürdüm çakmağı.

Zihnim benimle oyun oynuyordu. Derin bir nefes alıp uzanıp aldım, düştüğü yerden. Hızla yaktım sigaramı. Uyandığımdan beri göğsümde bir ağırlık vardı, acaba yine hangi susturduğum yaram kanıyordu?
...

"Anne ben çıkıyorum"

Çantamı omuzuma attıktan sonra koşar adımlarla mutfağı temizleyen annemin yanına gittim ve yanağına minik bir buse kondurdum, aynı şekilde karşılık verdi

"Oyy kurban olurum ben sana, hadi Allah zihin açıklığı versin oğluşum" genişçe sırıtıp "Amin" diyip kapıya ilerledim.

Evimizin hemen önüne park ettiğim motoruma aşık gözlerle baktım çok seviyorum be. Kaskımı takıp yerleştim iyice koltuğa, anahtarı takıp çalıştırdım. Çok geçmeden okulumun önüne gelmiştim bile. Motoru her zamanki yerine park ettikten sonra okulun tam ortasında durdum.

Sanki ilk defa geldiğim bir yermişçesine baktım siyah ve gold renklerle yazılmış olan tabelayı alayla mırıldandım

"Karahan koleji" aman ne hoş.

Sırtıma bir ağırlığın hücum etmesiyle gözlerimi devirdim Göktuğ malı sırtıma çıkmıştı yine. "Günaydın Alazcım ilk defa mı geliyorsun okula?" onu sırtımdan itip sahteden de olsa kaşlarımı çattım "Göktuğ, kardeşim Allah rızası için beni bi sal" kafasını olumsuzca salladı.

"Tch, olmaz biz senle, Merlinle Arthur gibiyiz ama ayıp oluyor"
10.sınıfta boş derslerde yaptığımız tek etkinliğimiz bu diziyi izlemekti onandır ki yeri bizde ayrıydı.

"Derinden etkilendim Göktuğ bey lakin çok açım sizden ricam bana bi tost kapı vermeniz" dedim. Gülümseyerek omuzuma hafifçe vurdu "hay hay İzmit prensi" dediği gibi koşa koşa okula girmişti.

Seviyordum bu çocuğu. Lisenin başlarında kalabalık bi arkadaş grubumuz vardı onunla da bu sayede tanışmıştık, başlarda birbirimizle hiç bir muhabbetimiz olmasada bi şekilde birbirimizin kardeşi olmuştuk. Sonrasında ne olduysa oldu, çok geçmeden grubumuz dağıldı. Geriye bi tek ben ve Göktuğ kalmıştık.

Zilin çalmasıyla birlikte Fizik hocası derse gitmişti. Hocamız oldukça dakik biriydi. "Hadi gençler yerlerinize geçin, çocuklar açın testlerinizi! Ayrıca bugün blok ders yapacağız"

Gür sesi 15 kişilik sınıfı ayıtmıştı, blok dersi söylediği an tüm sınıfın ağzından karışık bir isyan çıktı. "Hocam bismillah yeni yataktan kalktık, geldik bi durun" öne atlılarak konuşan Arda' nın sesi ağlamaklı çıkmıştı hoca elini masaya vurarak

"Oğlum sınava gireceksin farkında mısın ha yavrum?"
Arda oflayarak yerine geçmişti. Mecburiyetten hepimiz sessiz sessiz test çözmüştük. Dersin bitmesine 10 dakika kalmıştı.

"Diğer ders matamatik mi?" Göktuğ'un sesiyle kafamı karaladığım testten ayrıdım. Ne yaptığımın farkına varınca, iç çektim. Testeki en geniş boşluğa, anka kuşunu çizmiştim.

Göktuğun omuzumu dürtmesiyle cevap vermeyi unuttuğumu farkettim, yutkunup "Sanırım" dedim. Gözlerini kısarak baktı
"Oğlum sende bir haller var ama hayır olsun" hiç anlatmak istemediğimden, konuyu dağıtmaya karar verdim. Aynı onun taklidini yaparak gözlerimi kıstım ve kıkırdayarak

"Göttuğ" dedim. Anında yükselerek "Valla seni burda boğarım"
Hemen sinirlenmesine kahkaha attım, halen beni izleyen bi çift, sinirli gözlere baktım "Özür dilerim okay?"

Dememle ağzını yamultarak "ököy" dedi. Şuan deli taklidi yapıyordu, gözlerimi devirdim, onun bu hallerine. Önlerden gelen sesle dikkatimizi oraya verdik.

"Matametikte hiç çekilmez şimdi" Göktuğ ayağa kalkıp, bağırarak "Matamtik mi yoksa Fatma hoca mı çekilmez?"

Tatlı isyanına yarım bir gülümsemeyle baktım, haklıydı da. Sırasında oturan hocanın sesiyle ona çevirdik başımızı "Gençler Fatma hocanız istifasını verdi" Şaşkınlıkla benimle beraber tüm sınıf "Ne?" demişti.

Çünkü okulun ilk gününden beri bu kadın bizim dersimize giriyordu ve hiçbir şekilde bu okuldan gitmeye kalkmamıştı, ayrıca müdüre hanım ile de sıkı fıkıydı. Ne kadar haz etmsemde içime kuşku düşmüştü.

Hoca tekrar konuştu, "Merak etmeyin çocuklar hocanız iyi. Sadece kafasını dinlemek istiyor. Eh yani yaşı da var, haklı" sınıftaki şokun saniyelik süremesinden sonra göbek atmaya başlamışlardı.

Bu kadın liseyi bize zehir etmişti ve buna iyiliğimiz için derdi. Şimdi mezuneyetimizi görmeden gitmesi, şaşırmıştım.

Zilin çalmasıyla tüm herkes dağılmıştı, Göktuğ da yeni hocayı görmeye gitmişti. Ben ise en arka sırada kulaklığımı takmış son ses, rap playlistemi açmıştım. Sırama iyice yerleştikten sonra siyah sweetimin şapkasını kafama çektim ve gözlerimi yumdum. Karışık çalan şarkılar yavaşça uykumu getirmişti esneyerek şarkıya eşlik ettim.

"Beni uyandırın bu nasıl bir rüya?"
"Kurumayan sulu boya gibi paranoya"

Sözcükler bıçak gibi keskin geldiğinden uzanıp kapattım şarkıyı. Yanan gözlerimi bi umut ovuşturdum, ilaçlarımı almamıştım, ondan dolayı böyle halsizim diye geçirdim içimden. Zilin çalmasıyla lanet edip kafamı sıraya koydum ve uykunun sıcak kollarına bıraktım kendimi.

"Alaz şşşt birader uyansana" Göktuğun uğultulu sesini duymuştum ama halen anlayamamıştım.

"Git" dedim boğazım kurumuştu, kadife bir ses işittim "Duyamdım?" Sesin sahibini merak etmiştim, uykum uçup giderken kafamı sıradan kaldırdım.

...

Bir avuç topraktan yaratılan
İnsanın yüreğine kor düşerse
Ne olurdu?

Yakar mıydı yavaş yavaş.
Sığındığı bedene ihanet edip
Düşer miydi gaflete?

Yoksa acır mıydı ona?
Yakmaz mıydı canını?

Olduğu yerde yavaşça söner miydi?
Kendi hayatına karşılık onun hayatı,
Der miydi?

Ah, zavallım diye iç geçirdi melekler.
Şeytanlar ise biliyorlardı neler olacağını

Onlar ateşten idiler, bilirlerdi içindekinin
Neleri yapabilceğini.
Yinede izlediler şehvetle bir yarışmışçasına.

Kimse, hiç kimse aslında zerre bir şey bilmiyordu.
Tanrı ateşe aşkından katmıştı

Tanrının aşkıyla sarmalanmış ateş.
Saf ateşe karışmış aşk.

Ateş iblislerin, cinlerin aksine
yattığı yere sadıktı, o aşıktı.

Tanrının cezası insanoğluna,
Bu dünya.

Elerinde duran elmanın kana çalan rengi,
İnsanın her bir ilmine işlenmiş.

Unutmaması için Ademle Havvayı.
Unutmuşlardı ne yazık.
Ne yazık, ne yazık.

Ölümün ne zaman olacağından habersiz,
Dününden başka hiçbir şeyi bilmeyen,

İhanet mi ediyor?
Nankörlük mü ediyor?

Kendine bile el uzatmayana,
Tanrı mı el uzatacaktı?
Acınası.

Seguir leyendo

También te gustarán

15.8M 644K 55
"Soyun!" "Ne?" Yaşlı adam oturduğu masada kaşlarını çatmıştı ki yanındaki kadın tebessüm ederek bana döndü. "Sadece hırkanı çıkar ve bize sol kolunu...
Crathall-taekook Por SETH

Misterio / Suspenso

22.3K 1.4K 25
Jungkook işten evine yorgun bir şekilde dönmüştü. tek bir isteği vardı o da güzel karısının kollarında uyumaktı, karısını 4 adamın üzerinde inlerken...
KUZGUN Por sarekus1

Misterio / Suspenso

5.4K 661 23
"Bu yaşta bu zeka, bu merhametsizlik sanki büyümüşte küçükmüş gibisin." Gülmüştü, bilseydi babasının onun nasıl yetiştirdiğini belki az bile derdi. ...
GÜZ YARASI Por Emine

Misterio / Suspenso

25.8K 7.1K 28
Elindeki suyu tepesine bir dikiște bitirdi ve su șișesini hızla evlerinin geniş bahçesine savurdu. Onu her sabah böyle izlemek akıl kârı değildi ama...