Ağır Abi | Mahalle Kurgusu

By yamurblog

2.5M 131K 18.3K

Bir mahalle hikâyesidir. More

1. Bölüm: "Kara Ömer"
2. Bölüm: "Kız İsteme"
3. Bölüm: "Kırmızı Kurdele"
4. Bölüm: "Okul"
5. Bölüm: "Zaman"
7. Bölüm: "Telefon"
8. Bölüm: "Kaza"
9. Bölüm: "Ateş"
10. Bölüm: "Parti"
11. Bölüm: "Gerçekler"
12. Bölüm: "Mesafe"
13. Bölüm: "Kıskançlık"
14. Bölüm: "Yemek"
15. Bölüm: "Teklif"
16. Bölüm: "Mutluluk"
17. Bölüm: "Aşıklar Tepesi"
18. Bölüm: "Şiddet"
19. Bölüm: "Kurtarıcı"
20. Bölüm: "İhtilâl"
21. Bölüm: "Evlilik"
22. Bölüm: "Özel Anlar"
23. Bölüm: "İyiki"
24. Bölüm; "Kül"
25. Bölüm: "Kabulleniş"
26. Bölüm: "Mezuniyet"
27. Bölüm: "Bebek"
28. Bölüm; "Doğum"
29. Bölüm; "Aile"
30. Bölüm; "Final"

6. Bölüm: "Yalan"

95.9K 4.6K 401
By yamurblog

Bölüm şarkısı;
Cem Adrian: Keskin

🖤

Bu hayatta ağacın kendim olduğunu anladığım zaman tutunacak bir dal aramayı bırakmıştım.

Küçük bir çocukken hep şunu sorgulardım, neden benim babam arkadaşlarımın babası gibi saçlarımı okşamak yerine çekip canımı yakardı ki? Ben ne yapmıştım? Benim suçum neydi? Beni neden sevmiyordu? Sürekli suçu kendimde arar yanlış yaptığımı düşünürdüm. Tıpkı annem gibi. Ama büyüdükçe ve yaşananları anladıkça sorunun bende değil onda olduğunu anlamıştım. O sevgisiz, şiddetle büyümüştü. Şimdi yaşadığını bize yaşatıyordu.

Hiçbir zaman babamdan görmediğim sevgiyi bir erkekte aramamıştım. Hep eksik yanlarımı kendi kendime doldurmaya çalışmıştım. Ama dolduramamıştım. Bu yüzden içimde koca, derin bir boşluk vardı. Zaman o boşlukla yaşamaya beni alıştırmıştı.

Bugün günlerden salıydı ve benim okulum vardı. Yatağımın altından ihtiyacım olan kitapları geniş çantama koyduktan sonra çantamı yatağımın üstüne bıraktım. Üzerime siyah kabanımı geçirdikten sonra kabanın altında kalan saçlarımı çıkardım ve omuzlarımdan aşağıya doğru saldım. Çantamı aldıktan sonra sessiz olmaya çalışarak odamın gıcırdayan kapısını aralayıp dışarı çıktım.

Babam dün gece eve gelmemişti. Muhtemelen bir meyhane köşesinde sabaha kadar içip sızmıştı. Tabi annem yıllardır olduğu gibi uyumamış onu bekliyordu. Zerre kadar umrunda olmayıp onu sevmeyen adama neden böylesine bağlıydı bilmiyordum. Tek bildiğim asla annem gibi olmayacağımdı.

Koridora çıktığım vakit annemde mutfaktan çıkmıştı ve o an göz göze geldik. Beni baştan aşığıya süzdü. Bu sırada ıslak ellerini eteğinin önünde ki mutfak önlüğüne siliyordu. "Hayırdır nereye gidiyon böyle?" Kaşlarını çatmış sorgulayıcı bakışlarını üzerime dikmişti.

"Sedef'in yanına."

"Hayır gidemezsin. Temizlik yapacağız." Dedi ve hemen ardından da ekledi. "Hem ne bu her gün bir yerlere gidiyorsun. Az evde dur kız kısmı bu kadar dışarı çıkmaz."

"Niye bizi erkek kısmından ayıran neymiş?"

Annem kaşlarını çatıp bana ters bir bakış attı. "Geç içeri."

"Hayır gideceğim."

"Tuğba zaten sinirliyim sinirimi senden çıkarmayayım. Geç dedim içeri temizlik yapacağız." Bir elini beline koyup bana baktı.

"Daha dün temizledik ya tüm evi!"

"Geç içeri dedim!"

Bugün önemli bir dersim vardı ve ne olursa olsun bu derse girmeliydim. Aklım bir çıkış yolu ararken düşüncelerime düşen ilk yalan dilimden döküldü. "Ama anne Ömer'le buluşacaktık."

Mutfağa geri girmek üzere olan annem duraksadı ve çattığı kaşlarını düzeltip şaşkınlıkla havaya kaldırdı. "Sedef'le buluşacaktık demedin mi?"

"Şey utandığım için öyle dedim." Sanki gerçekten utanmış gibi yapıp gözlerimi annemden kaçırdığımdan annemde şüpheyle bana bakıyordu.

"Nereye gideceksiniz?"

"Merkezi gezeceğiz, oradandan yemek yemeye gidecekmişiz."

Annemin şüpheli bakışlarını en sonunda normale döndüğünde, "E iyi öyleyse git bakalım." Dedi. Kafamı sallayıp hızlıca ayakkabılıktan botlarımı alıp dışarı çıktım.

Yaşadığımdan beri yalan bir zincir gibi dilime dolanmıştı. Bu yalanlarımın bir gün sonu gelir miydi bilmiyordum. Ama gelmesini çok isterdim. Çünkü ne olursa olsun yalan söyleyip, gizli saklı yaptığım her şey içimi sıkıyordu.

Evden çıkarken sokakta top oyanayan bir kaç çocuk haricinde kimse yoktu. Hızlıca merkeze kadar yürümüş ardından binmem gereken minibüse binmiştim. Okulumun orada indikten sonra etrafıma bakarak kimsenin görmediğinden emin olarak parmağımda ki altın sarısı alyansı çıkarıp çantamın içine attım ve okula öyle girdim. Okul arkadaşlarımın hiçbirinin nişanlı olduğumu bilmesini istemiyordum.

Önemli olan dersime girdikten sonra Furkan'la beraber kafeteryaya inmiş bir sonra ki dersim için beklemeye başlamıştım.

"Dönem sonu evimde büyük bir parti vereceğim. Ve sen benim en önemli davetlimsin."

Furkan neredeyse her dönem sonu evinde tüm okulu davet ettiği büyük bir parti organize ederdi. Her yıl olduğu gibi bu yılda beni tıpkı diğer yıllar gibi gelmeyeceğimi bildiği halde davet etmişti. Kahvemden bir yudum aldıktan sonra gözlerimi bayarak ona baktım. "Hiç beklemiyordum parti vermeni." Diye alaya aldım onu.

"Dalga geçme." Diye konuştu. "Bu sefer herhangi bir itirazını kesinlikle kabul etmiyordum fıstık. Bu partiye geleceksin."

Yapılan partiler genelde gece yarısı olduğu için ve benim en geç saat ona kadar evde olmam gerektiği için, partiye gitmem neredeyse imkansızdı. Hem partiye gelen elit tabaka ultra lüks giyinirken, benim sadece bayramlardan, düğünlere giydiğim tek bir elbisem vardı ki, nişanım da bile o elbiseyi giymiştim. Yani ne o ortama göre kıyafetim yoktu. Aynı zamanda o saatte dışarı çıkmamda imkansızdı.

"Gelmeyeceğimi biliyorsun."

Furkan kaşlarını çattı. "Kabul etmiyorum."

"Furkan benim durumlarımı biliyorsun. Gelemem işte." Burslu okuduğumu veya nereden geldiğimi hiçbir zaman gizlememiştim bunu herkes bilirdi. Furkan da pek tabi biliyordu ama yinede anlamıyordu. Çünkü benim yaşantım onun yaşantısına çok uzaktı ve beni anlayabilmesi imkansızdı.

"Sizinkiler mi izin vermez, ben izin alayım?" Bir an için Furkan'ın bizim evde ki eski koltukta babamla karşılıklı oturmuş partiye gelmem için izin istediğini düşündüm. Hemen ardından devamının korkunç biteceğine emin olduğum bu görüntüyü aklımdan sildim.

"Bu iyi bir fikir değil."

Furkan mavi gözlerini ısrarla gözlerime dikti. "Partiye gelmeni istiyorum. Gelmem benim için çok önemli."

O an için onu kıramadım ve, "Tamam." Diye mırıldandım. Partiye henüz daha vardı ve ben bir yalan bulup gitmezdim diye düşünüyordum. Furkan'ın gözleri parlarken sırtını sandalyesine yaslayıp gülerek bana baktı. "Sonunda be. Her şey çok güzel olacak göreceksin."

Kahvelerimizi içip biraz daha muhabbet ettikten sonra Furkan bana dersine gireceğim sınıfa kadar eşlik etti. Son dersime de girdikten sonra direk olarak okuldan çıkmış minibüse binerek eve doğru yola koyulmuştum. Eve girmeden önce etrafıma bakarak çantamdan yüzüğümü çıkarıp parmağıma geri taktım.

Sessiz olmaya çalışarak eve girdiğimde benim sessizliğime karşın evin içinde de ölüm sessizliği vardı. Kapıyı yavaşça ardımdan kapattığım sırada oturma odasından annem çıktı. Yüzünde duvardan bir ifade ile bana bakarken, "Baban çağırıyor." Diye mırıldandı.

Kafamı sallamış ardından annemin arkasından oturma odasına girmiştim. İçeri girmemle leş gibi bir koku burun deliklerimden cigerlerime doluştu. Babam koltukta yayvan bir şekilde otururken, üzerinde ki gömleğin düğmeleri açıktı. Önünde darmadağın olmuş bir masa vardı. Bana bakan gözlerinden bilincinin yerinde olmadığını anlayabiliyordum.

"Sen nerdesin lan!" Diye bağırdı. Ama kelimeler ağzından yuvarlanıp dökülüyordu. Sarsak hareketlerle ayağa kalkmaya çalıştı. "Saat kaç biliyon mu!?"

"Saat erken geç değil."

"Ne demek erken lan karanlık çökmüş!" Diye bağırdı üzerime yürürken. Ben salonun tam ortasındaydım annemse bir köşede durmuş öylece bizi izliyordu.

"Saa-"

Sözlerimi bıçak gibi kesen şey babamdan yediğim sert tokattı. "Oruspu mu olcan lan sen başımıza!" İgrenç sözleri ve igrenç kokusu midemi bulandırırken yüzümü buruşturdum. Gözlerimi bana bakan gözlerinden ayırmadan ona baktım. "Sözlüsün sen ona göre davrancan artık! Hele seninle ilgili bir laf söz duyayım, andım olsun öldürürüm seni!" İşaret parmağını bana doğru tehdit edercesine salladı.

"Öldür!" Diye bağırdım içimde kopan fırtınaları gözlerime yansıtarak ona bakarken. "Öldür de kurtulayım senden!"

Babamın gözlerinde ki öfke karşılık verdiğim için dahada harlanırken bana doğru atıldı ama o sırada evin kapısı çaldı. Babam olduğu yerden kıpırdamadan, gözlerini de gözlerimden ayırmadan annemden tarafa bağırdı. "Git bak kimmiş bu saatte gelen!"

Annem hızlıca kafasını sallayıp salondan çıktı. Babam da bu sırada koltuğuna geri dönmüştü. Masasının üzerinde ki boş bardağı bana işaret edip ters bir sesle, "Bakma öyle mal mal doldur şu bardağı!" Diye konuştu. Sakinleşmek için derin nefesler alıp vermeye başlarken masanın bir ucında olan rakıyı babamın bardağına boşaltmaya başladım. Bu sırada dış kapıdan Ömer'in sesini duymam ile duraksadım.

"Tuğba içeri de mi, izniniz olursa kendisiyle görüşecektim?"

Onun sesini duymamla gözlerim irice açıldı farkında olmadan taşırarak doldurduğum rakı yüzünden babam, "Beceriksiz!" Diye homurdandı. Babamı umursamadan elimde ki şişeyi hızlıca masaya bırakıp koridora çıktım.

"Oğlum daha bu sabah görüştünüz ya. Tamam anlıyorum, sözlüsünüz hep birbirinizi görmek istiyorsunuzda ayıp ama mahalleli laf söz eder..." Annem cümlesinin devamında ne söylemişti bilmiyordum. Hemen onun arkasında dururken, Ömer'in de gözleri annemin ardında duran beni buldu. Kaşları usulca çatılırken, yavaşça yutkundum.

🖤

Continue Reading

You'll Also Like

10.4K 642 40
"Yakalandın, mavi. " Dedi karanlık bir sesle. Hemen ardından boynumdaki baskı arttı, gözlerim karanlığa düştü ve ben karanlığın önüne yığılırken yine...
AŞK-I DERUN By 👑

Historical Fiction

1.7K 176 7
Büyük bir sevda ile bir araya gelen iki gönlün büyük imtihanları. Kuruluş Osman karakterlerinden alınmıştır. Algon sevdasını birde kendi hikayelerimi...
670K 28K 45
30-50k izlenen Yağız her gün yayın açar, Sohbet eder ve korku oyunları oynar. Işıl ise o yayıncıya aşık bir kızdır. Işıl habire yağıza Instagramdan y...
333K 13.9K 37
Unutmak için bir gece geçirdiğim adını bile bilmediğim adamı, bir hafta sonra boks maçında gördüm. Üstelik taktığı maskenin ardından o olup olmadığın...