Aynı şeyleri her gün söylemekten hâlâ yorulmadın mı?
Ne söylediğini bile hatırlamıyorsun
Stray Kids- Mixtape/Gone Days
----------------------------------------
chanin tebrik grubu
Jisung:
Alnı açık Kim Seungmin bana herrrr şeyi yaptırabilir daha önce söylemiş miydim bunu
Okula hep alnın açık gelebilir misiniz Kim Seungmin
Gözümüz gönlümüz ufkumuz açılsın bi
Minho:
Öh abartma sen de
Jisung:
Ne abartması be
Şu yüze şu göze baksana sen bir
Zeus bile seungmin in güzelliğine dayanamadı kapalı olan havayı açtı anında
Jeongin:
Zeus: Bugün de hava kapalı olu- o da ne bu bir melek mi hemen havayı açayım da etkilensin benden
Bi sikmediği Seungmin kaldı çünkü
Jisung:
HAHAHAHAHA çok komik sayın aminakoydugum
Jeongin:
Yalnız bu arada harbi alnı açık seungmin çok ayrı bir şey
Alnı açık şarkı söyleyen seungmin ise bambaşka bir şey
Şu an ben zor tutuyorum kendimi şahsen üstüne atlamamak için
Chan:
Öyle mi jeongin bey
Jeongin:
Artık değil 😃
Jisung:
Neredesiniz derste misiniz şu an
Gelip ben de izleyebilir miyim
Alnı açık şarkı söyleyen seungmin i böyle bi şaheseri gözlerimle görmeyi çok isterim
Changbin:
Boşuna yalakalık yapma işlemez
Jisung:
Ya şu tipe bakar mısınız NASIL YÜKSELMEYEYIM BUNA BEN
Felix:
Yanımda hyunho ikilisi biri jisung'un her mesajıyla kalpten gidecek gibi diğeri ise
açıkçası onu anlayamadım pek
Alnını açmaya çalışıyor galiba
Changbin:
Alnını açmaya çalışan Minho değilse en adi orospu çocuğuyum amk
Minho:
Sen zaten orul orul bi orospu çocuğusun changbin
Biraz daha seungmin e yavsamaya devam edersen jisung
Jeongin:
Ee, devam ederse
Minho:
O da bize kalsın kardeşim
Seungmin:
Ne konuşuyorsunuz
Chan:
Bir daha alnın açık gezme amk
Seungmin:
Ne?
Changbin:
Sevgilisi alnı açık sana yavşadı da biraz önce
Jeongin:
Yavsamak demeyelim de
Jisung:
SEUNGMIN
LUTFEN HER GUN ALNIN ACIK GEZER MISIN
Seungmin:
Ne istiyorsun Jisung
Changbin:
Ben demiştim
Jisung:
Ne isteyeceğim canım
Çok beğendim seni onu dile getiriyorum
Seungmin:
Yemezler kardeşim
Ne istiyorsun çabuk söyle
10 saniye içinde söylemezsen kabul edecek olsam bile etmem🤚
Jisung:
Haftasonunu Minho ile geçirmek istiyorum
Eş değişikliği yapabilir miyiz ?
Ver Minho'yu al Hyunjin'i
Seungmin:
Açık ol
Jisung:
Daha ne kadar açık olabilirim amk
Minho'yu 2 gün boyunca eve atmak istiyorum
VE BOS EV LAZIM
Daha da açık olmamı ister misin?
Jisung yazıyor...
Seungmin:
Yeter
Bu kadarı baya yeterli
Sizin sikiş sokus hikayelerinizi dinlemeye çok meraklı değilim açıkçası
2 gün boyunca Minho'yu hiçbir şekilde görmeyeceğimin garantisini verirsen her şeye kabulüm
Minho:
Aşık bana görüyorsunuz
Hyunjin:
Merhaba?
Ben de buradayım?
Değiş tokuş yapılan kişilerden biri de benim ya hani
Changbin:
Dünden razı olduğunu bilmesem inanacağım bu istemem yan cebime koy tavırlarına
Seungmin:
Anlamadım
Jisung, Hyunjin in haberi yok muydu
Jisung:
Benden kurtulmaya dünden meraklı ondan bahsediyo changbin
Ayrıca hyunjin den bir de onay mı alacağım sen okeysen hyunjin in konuşmaya hakkı yok
Seungmin:
Kabul etmeseydim sik gibi ortada mi kalacaktınız yani
Ayrıca belki hyunjin de kabul etmiyor
Hyunjin istemediğini söylediğin an sik gibi bırakırım onları ortada
Jisung:
Sen kabul etmeseydin hyunjin i sokağa atacaktım
Her türlü Minho'mla başbaşayım yani
Chan:
Minho'nun bu kadar kendine benzer birini bulması hiç hoş değil
Söylemek istedim sadece
Changbin:
Birdi iki oldu orospu çocuğu ya
Birini zor zaptediyorduk şimdi x2 oldular hiç zaptedilmiyorlar
Minho:
Bak yer cücesi
Bu gün icersinde bana ettiğin 2. küfür
Ettigin küfürlerin karakter sayısı kadar önce siker sonra siktiğim götüne pamuk tıkar toprağın dibine gömerim seni puşt
Changbin:
Sen beni hiç sevmiyorsun he
Minho:
Pamuk prensesin cüceleri sevsin amk seni
Felix:
Ben seviyorum aşkım seni
Minho:
Bahsettiğim cücelerden biri de sendin zaten Lix♡
Seungmin:
Zorbasın♡
Minho:
Size özel ♡
Hyunjin:
Jisung'un beni evden atacak oluşuna geri dönebilir miyiz acaba
Jisung:
Şerefsiz kalacak yer buldum ya sana
Felix:
Vallahi aşkım gel bizde kal diyeceğim ama
Jeongin Chan'a gidiyo
Changbin'de bana geliyo
Hyunjin:
Hepiniz birlikte mi anlaştınız amk
Minho:
Nasıl bilmemezlikten geliyo yavşak |
Nasıl bilmeme |
Evet Hyunjincim:)
Hep beraber ayarladık:)
Dedik bu Hyunjin sokakta kalsın gidecek yeri olmasın mecbur seungmine gitsin :)
Hyunjin:
Seninle tanıştığımız günü sikeyim |
Seninle tanıştığım |
Ne güzel düşünmüşsünüz öyle :)
Zehir küpleri sizi :)
Minho:
Kaşınma
Seungmin:
Harbi anlaştınız mı amk
Chan:
Herkes manitasıyla yani bu hafta sonu
Felix:
Evett
Jeongin:
Bu 2 gün ne yüzünüzü ne sesinizi hiçbir şeyinizi görmek, duymak istemiyorum
Gruba yazanı, kapımızı çalanı, bizi arayanı sikerim
Jisung:
Bu da çok değişti he
Sevgilisi olunca bi götü kalktı
Jeongin:
Yalnız canım senin de chan gibi bi sevgilin olsaydı senin de götün kalkardı
O yanımdayken size ihtiyaç duymuyorum kb
Jisung:
Sevgilimin Minho olduğundan haberi yok galiba
Seungmin:
Yalnız sevgilinin Minho olması götünü arşa değil magmaya indirmesi gerekiyor
O kadar vahim durumdasın Ji:(
Minho:
Bir gün Tanrı yarattığım şaheserime bunları nasıl söylersin böcek diyerek seni küle çevirecek
İşte o günü zevkle bekliyorum
Seungmin:
Asıl Tanrı yarattığım bu üretim hatası piçe yıllarca katlandığından dolayı seni ödüle layık gördüm diyerekten
Cennet bahçelerinden en güzeline yerleştirecek beni :*
Felix:
Yalnız
Dünyanın en iyi adamı da olsan seungminim
Sırf yarrak seviyorsun diye o bahçelere giremeyeceksin
Seungmin:
Biz de kendi bahçemizi yaratırız o zaman
Changbin:
Felix'i sevdiğim için dışlandığıma inanamıyorum
Asıl Felix'i sevmeyenler dışlanmalı
Peri gibi resmen 🥺
Minho:
Yalaka 🤢
Felix:
Bugün akşam seni pamuklara saracağım aşkım 🥺
Changbin:
Yalnız pamuk demezsek güzelim
BAZI şerefsizler yüzüne hiç güzel şeyler çağdıştırmıyor bana
Minho:
:)
Hyunjin:
Tekrardan asıl konuya dönebilir miyiz lütfen
Şimdi jeongin chan'la
Changbin Felix'le
Minho da Jisung ile kalacak
Ve biz de sırf sizin götünüzün rahatı için seungmin le kalacağız
Jeongin:
Orospu çocuğu ne uzatıyorsun
He de geç işte
Hepimiz burda götümüzü yırtıyoruz senin için |
Hepimiz burda göt |
Minho:
Kaşınıyor 😀
Chan:
Kısacası herkes sevgilisiyle birlikte kalıyor
Jisung:
Evet amk evet
Changbin:
Herkes?
Sevgilisiyle ?? Kalıyor
Felix:
Aşkım. EVET.
Changbin:
İtiraz etmedin bakıyorum da seungmin :)
Seungmin:
Anlamadım neye?
Changbin:
Herkes sevgilisiyle kalıyor dendi 3 kere
Hiçbirinde itiraz etmedin :))
Jisung:
Hyunjin de etmedi :))
Chan:
Boyu boyuna :))
Minho:
Huyu huyuna değil ama halledilir :))
Jeongin:
Hyunjin biraz salak kalır ama yine de çok güzel olurlar
Felix:
Hem arkadaş grubumuza da dışarıdan birileri girmez
Ay çok güzel olduk böyle
Seungmin:
Ne anlatıyorsunuz?
Minho:
Açık değil mi :)
Seungmin:
Dalga mı geçiyorsunuz benimle
Özellikle siz üçünüz
Changbin:
Gayet ciddiyim ben açıkçası
Seungmin:
Gerçekten size söylediklerim bi kulağınızdan girip diğerinden çıkıyor mu ?
Sırf siz istiyorsunuz diye biz sevgili olmak zorunda mıyız?
Pantolona yama mı yapıyorsunuz ne bu
Kaç defa daha söylemem gerek bilmiyorum ama
Bir daha bu şekilde imalarla gelmeyin bana
Daha yeni yeni arkadaş olup kaynaşıyorken Hyunjin'le olan arkadaşlığıma da burnunuzu sokmayın
Kırıcı olmak istemiyorum ama
Bir dahakine bu kadar sakin olmam
görüldü.
--------
Hyunmin
Chanbin:
Hak ettik
Chan:
Bütün siniri tamamen bize bu arada
Bile bile fazla üstüne gittik
Jisung:
Daha önceden de bu konuda konuşmuş muydunuz?
Changbin:
Evet, grupta birkaç kere ima yapmıştık
Hepsinde de aynı şekilde tepki verdi
Simdi bile bile tekrar yapınca yine sinirlendi
Felix:
Önceden de başkaları için böyle imalarda bulunuyor muydunuz
Onlara nasıl tepki veriyordu
Chan:
Bir iki kişinin daha böyle şakasına lafı geçmişti
Onlarada karşı çıkmıştı ama bu kadar sert tepki vermiyordu
Hyunjin:
Bence daha fazla zorlamanın anlamı yok
Minho:
Bu kadar çabuk pes edeceğini düşünmezdim Hwang
Hyunjin:
Pes etmiyorum
Sadece rahatsız olduğu bir şeyi yapmak istemiyorum
İstemiyor işte zorlamaya gerek yok
Minho:
Daha hiçbir şey yapmadan pes ediyorsun amk
Ne bekliyordun yukarıdan vahiyle aşık olmasını mı bekliyordun çocuğun sana
Bu kadar çabuk pes eden bi insan olduğunu bilseydim bu grupta bir dakika bile durmazdım
Jeongin:
Yine başlamayın abi ya
Hyunjin:
Siktir git o zaman
Sana ihtiyacım yok benim
Pes etmiyorum dedim
Sadece rahatsız oluyor işte
Bir şeylere zorlayarak onu daha fazla rahatsız etmek istemiyorum
Minho:
Hayır sen kolaya kaçmaktan başka hiç bir bok yapmıyorsun
Tek yaptığın öylece beklemek
Böyle mi seni sevmesini sağlayacaksın
İki üç cümlesiyle hemen pes edip ağlayacak mısın
Hyunjin:
Ne yapayım amk
Çocuk istemiyorum diyor
Maganda gibi peşine mi takılayım
Minho:
Gerizekalısın sen
Serçe parmağım kadar bile bi akıl kırıntısı yok sende
Aşka inanmıyor dedik aşka inanması için bir adım bile atmadın daha
Güven duygusu olmayan birinin istiyorum demesini mi bekliyorsun amk
Ne olsun istiyorsun armutun ağzına düşmesini mi
Oldu paşam istersen bir de seungmin gelsin çıkma teklifi etsin sana
Bu çocuğun güvenini bile kazanmamışken daha gelip burda pes ettiğini söylüyorsun
Siktir git o zaman gerek yok senin gibi bi sevgiliye
Chan:
Tamam kırıcı olmaya gerek yok
Abartma Minho sen de
Hyunjin:
Hayır haklı
Hak etmiyorum Seungmin i
En küçücük bir şey de pes ediyorum
Benim gibi biriyle hayatını paylaşmayı hak etmiyor
Felix:
Saçmalama Hyunjin
İnsan ne kadar severse o kadar kırılırmış sevdiğine
Bir bakışına, bir sözüne, bir hareketine
Ya ben sırf o gün göze göze gelmediniz diye bir köşeye çekilip sessiz sedasız oturduğunu hatırlıyorum be
Jisung:
Sırf biraz daha fazla görebilmek için eve geç döndüğün günleri, kafeteryada denk gelebilmek için bina değiştirdiğini hatırlıyorum
Jeongin:
Ben çok bir şey hatırlamıyorum ama onu ne kadar güzel sevdiğini görebiliyorum
Chan:
En çok sen hak ediyorsun Hyunjin
Changbin:
Eğer aşka inanıp birisine güvenebilecekse bu sen olmalısın
Hyunjin:
Gerçekten mi
Yani gerçekten hak ediyor muyum seungmin i
Minho:
Senden başka hiçbir salak o salağı çekemez maalesef :/
Tencere kapak iki salak
Changbin:
Sen de istemem yan cebime koy gibisin amk
Seviyor musun sövüyor musun belli değil
Minho:
Felix
Eğer bir sabah changbin ini yanında bulamazsan eğer merak etme
Çünkü ben onu azraille anlaşıp eceline uğurlamışımdır tamam mı civciv
Felix:
Bunun beni rahatlatması mı gerekiyordu amk
Jisung:
Önünde çok güzel bir fırsat var Hwang Hyunjin
Çok güzel değerlendir bunu
Jeongin:
Göster ama elletme sakın
Minho:
Pipisinden bahsediyorsa hiç hoş şeyler olmaz burada açıkça söyleyeyim
Chan:
Aklını fikrini sikeyim senin sevgisinden bahsediyo
Minho:
Tamam abicim ne kızıyorsun
Hyunjin:
Ben de o iş
Bu haftasonu ilk adımlarımı atıyorum
Göreceksiniz bakın bommmba gibi bir haftaya başlayacağız
Minho:
Az önce pes ediyorum diye ağlamasaydın eğer bu dediğine belki inanırdım
Jisung:
Sevgilimin ve en yakın arkadaşımın bu kadar güzel anlaşması şaka mı ya
Changbin yazıyor...
Seungmin'den 1 yeni mesajınız var.
Hyunjin:
DURUN
SEUNGMUN MESAJ YAZFI
HEM DE OZELDEN
SAKIN BIR SEY GAZMAYIN
YAZANIN EBSINI SIKERIM
SIKTIRIN GIDJN
Minho:
Kürkçü dükkanının biz olduğumuzu umarım hatırlar 🔪
------------
Seungmin-Hyunjin
Seungmin:
Hyunjin?
Hyunjin:
Efendim
Seungmin:
Öncelikle grupta ki olay için kusura bakma
Hyunjin:
Ne kusuru canım |
Ne kusu |
Seungmin:
Yanlış anlamanı istemem, bu tür şeylerden hoşlanmıyorum sadece
Seninle güzel bir arkadaşlığımız var ve saçma salak şeyler yüzünden bozulmasını istemiyorum
Hyunjin:
Güzel arkadaşlık |
Güzel ark |
Saçma salak şeyler hislerim sakin ol hyunjin başaracaksın |
Saçma salak şey |
Anlıyorum seni Seungmin
Haklısın, asıl ben arkadaşlarım adına özür dilerim
Seungmin:
Özür dilenecek bir şey yok ki
Hyunjin:
Emrivaki yaptılar
Birden beni sana postaladılar
Seungmin:
Bu konuda hiç şikayetçi değilim
Minho ile bomboş 2 gün geçirmektense seninle geçirmeye razıyım
Onların aksine fazlasıyla egleneceğimizi düşünüyorum
Hyunjin:
Aslında ben rahatsızlık vermemek adına başka arkadaşımda kalabilirim diyecektim
İyi tamam o zaman derse yarrağı yersin gerizekalı |
İyi tamam o zam |
Seungmin:
Saçmalama Hyunjin
Ne rahatsızlığı
Hem hangi arkadaşlarınmış onlar
Hyunjin:
Sakin ol kalbim |
Sakin ol kal |
Yeonjun ya da San
Seungmin:
Onların kendilerine hayrı yok be
İtiraz istemiyorum bu haftasonu beraberiz
Hyunjin:
Bu kadar hızlı atman hiç sağlıklı değil |
Bu kadar hızlı atman |
Yani Minho ve jisung un seslerini çekmeye hiç razı değilim
Seungmin:
O zaman okul çıkışı birlikte çıkıyoruz
Kaçta bitiyor dersin
Hyunjin:
15.10 da bitiyor,senin?
Seungmin:
Benim tam 4'te bitiyor
Hyunjin:
O zamana kadar ben eve gidip kıyafetlerimi alayım
Malum bana da biraz emrivaki olduğu için
Yalan her şey hazır bekliyor evde sadece alması kaldı |
Yalan her şey hazır |
Seungmin:
Yorulmana gerek yok benden de giyinebilirsin
Hyunjin:
Aramızda 1-2 santim olabilir ama senden uzun olduğum gerçeğini ört bas etmiyor seungmin, üzgünüm:(
kıyafetlerini giymeyi çok isterim ama dünden razı gözükmemem gerek |
kıyafetlerini giy |
Seungmin:
Gören de aramızda dağlar var sanacak
En fazla paçaları biraz kısa gelir o kadar
Ben teklif sundum ister kabul et ister etme
Hyunjin:
Sen dersten çıkana kadar alıp gelirim
Otobüs durağında buluşuruz olur mu ?
Seungmin:
Olur,
Şimdi derse girmem gerekiyor
Akşam görüşürüz Hyunjin
Hyunjin:
Görüşürüz
iyi dersler seungmin
------------
''...ama içimde sevgi vardı. Ruhumun mağaralarında, kodeslerinde, kuyulu zindanlarında. Kilitli. Kapılar kapalıydı ve anahtar bende değildi .''
Anahtarın Seungmin'de olduğunu biliyorduk hepimiz. Kalbim,gözlerim, beynim düşüncelerim... Hatta elimde tuttuğum ve altını çizdiğim bu paragrafın sahibi olan kitap bile biliyordu anahtarın sahibini . Bir tek o bilmiyordu,elinde dünyalarıma bedel bi anahtar tuttuğunu.
Ögretecektim, anahtarı ona gösterecek yavaş yavaş kilitleri açmasını sağlayacaktım sadece biraz zamana ihtiyacımız vardı ikimizinde. Şimdi tek yapmam gereken otobüs durağında oturduğum bankta Seungmin'i beklemekti.
Seungmin ile konuştuktan sonra 'Seungmin yazdı' diye terk ettiğim gruba paşa paşa geri dönmüş ne konuştuğumuza dair özet geçip derse girmiştim. Minho ile ders boyunca ufak tefek atışmalar yaşamıştık. Ciddi şeyler değildi bunlar. Birbirimizle uğraşmayı seviyorduk sadece. Minho'nun hiçbir söylediğine alınmamıştım bugüne kadar. Kendince o da haklıydı.
Ben eve gidip dün akşamdan zaten hazır olan çantamı alıp otobüs durağına gelmiştim. Dersin bitmesine 5 dakika, Seungmin'in durağa gelmesine daha 10 dakika vardı. Heyecanlıydım ve bu heyecan ne yaparsam yapayım geçmiyordu.
Elimde tuttuğum kitap sadece Seungmin'i beklerken kafamı dağıtmak için aldığım bi araçtı ya da doğru söylemek gerekirse Seungmin'in gözüne girebilmek için atılmış adımlardan biriydi. Kitap okumayı sevdiğini biliyordum. Bu kitabı okuyup okumadığını bilmiyordum ama çokta önemli değildi zaten kitap okuduğumu görsün yeterdi benim için.
Biraz daha kitapla oyalanmış, seungmin den gelen dersten çıktığını belirten mesajla oturduğum yerde oturamaz hale gelmiştim. Bir sağa bir sola hareket ederek gelmesini bekliyordum. 10 dakikası vardı ve bu 10 dakika kesinlikle sakinleşmem için yeterli bi zaman dilimi değildi.
Tekrar sola doğru döndüğüm de karşımda gülerek bana el sallayan Seungmin i görmek beklediğim bir şey değildi. Beklemediğim şeylerden bir diğeri ise stresten titreyen vücudumun onun gülüşünü gördüğüm an sakinleşmesiydi.
"Çok beklemedin umarım. Gelebileceğimin en hızlı şeklinde gelmeye çalıştım durağa."
"Ben geleli de çok olmadı zaten . Yürüyerek mi gitmek istersin yoksa otobüse mi binelim?" Hava güzeldi ve Seungmin havanın güzel olduğu her zaman işi yoksa eğer yürüyerek giderdi evine.
"Normalde güzel havalarda yürüyerek giderim eve ama bugün fazla yoruldun otobüsle gitmemiz daha mantıklı, bak geliyor hatta." Eliyle gösterdiği otobüse bakıp ona gülümsediğim de o da bana gülümsemiş daha sonrasındaysa hemen önümüzde duran otobüse binmişti. Peşinden hemen ben de bindiğim de ücretlerimizi ödemiş boş bulduğumuz ilk ikili koltuğa oturmustuk hemen.
"Hayat kısa ama bir şey yapmamak için de çok uzun Lonesco." Seungmin'in dediğini ilk başta anlamamış bakışlarımı ona çevirmiştim. Bakışlarını takip ettiğimde dizlerimin üstüne koyduğum kitaba baktığını anladım. Kitaptan alıntı yapmıştı.
"Yalnız Adam, okuyacağını hiç düşünmezdim." Dediğine güldüm sadece. Dışarıdan kitap okuyacak biri gibi durmuyordum elbet.
"Kitap okumayan biri gibi mi görünüyorum dışarıdan?" Konuşmamla gözleri kitabımdan çekilmiş gözlerimi bulmuştu. Telaşla kafasını iki yana sallamakla yetindi ilk önce.
"Hayır, sadece çok bilindik bir kitap değil. Çevremde okuyan hiç kimse yoktu şu ana kadar." Telaşlı bir şekilde bana kendisini açıklıyor oluşu çok komik geldi o an,güldüm güzelce.
"Kusura bakma ama çevrendekilerin kitap okuduğundan bile emin değilim."
" Changbin dışında hepimiz okuyoruz aslında. Hatta Minho ile birlikte salonda duran kocaman bir kitaplığımız bile var. Sadece okuduğumuz türler farklı. O daha çok polisiye ve bilimsel kurgu okumayı seviyor bense konusu hoşuma giden her şeyi."
Changbin'in kitap okumuyor oluşuna çok şaşırmamıştım aslında ama Minho'nun kitap okuyor oluşu bir hayli saşırtmıştı beni. O taş kafalının kitap okuyor olması imkansızdı.
"Minho'nun kitap okuyor olmasına şaşırmadım diyemem. " Dediğimi komik bulmuş olmalı ki gülmekten cevap verememişti bir iki saniye bana.
"Aranızda alıp veremediğiniz ne var bilmiyorum ama didismeleriniz eğlenceli." Aynı eve damat gelen damatlardan bir farkımız yok demek istesemde bunun için daha erkendi.
"Sadece onunla uğraşması eğlenceli, birazcıkta jisung'u bizden almasının bedelini ödüyor diyebilirim."
" Jisung'u Minho'ya güle oynaya vereceğini düşünmüştüm. Pek kurtulmaya meraklıydın." Aynı şeyi bana yaşattığı için ona yaşatmadan ölemezdim.
"Hâlâ kurtulmaya meraklıyım sadece Minho ile uğraşmak için çok güzel bir sebep."
Konuşmaya öyle güzel dalmışız ki az kalsın ineceğimiz durağı kaçırıyorduk. Durakta inmiş eve gitmeden önce Seungmin markete uğramamız gerektiğini söyleyip markete sürüklemişti beni. Şimdi ise cips reyonunun önünde market arabasıyla birlikte tam 10 dakikadır cips seçmesini bekliyordum Seungmin'in.
'Doritosu yerken yemeyi seviyorum ama almaya içim gitmiyor. Lays güzel bir tercih olabilir. Yoğurtlu cips en sevdiklerim arasında . Senin favori olarak seçtiğin bir cips var mı? " Markete girdiğimiz an hiçbir reyona göz atmamış direkt buraya gelmiştik. Tam cevap vermek için ağzımı açtığımda benden önce konuşmaya başlamıştı.
" Dur. Önce daha kritik bir soruyu sormam gerekiyor. Cips ve çitos hakkında ne düşünüyorsun." Kritik bir soru. Cips ve çitos. Fazlasıyla kritik... Şaşırtmaca olduğu bariz belliydi ama benim için ikisi de aynı şeydi. Bir farkları yoktu.
"İkisi de tamamen birbirinden farklı şeyler. Bazı insanlar tutturuyorlat aynı şey diye sinir oluyorum. Hayır değil işte anlamamak bu kadar zor mu?" Verdiğim cevapla gözlerinin içinin bile güldüğüne yemin bile edebilirdim. Bu sorunun bu kadar önem teşkil edeceğini hiç düşünmemiştim.
"Sonunda benimle aynı düşünen biri. Minho ile sırf bu yüzden defalarca birbirimize girmişizdir. Hayır hepsini geçtim Chan bile aynı şey diyor. Onu diğerlerinden daha zeki sanıyordum." Boşluk bulduğum ilk an internetten farklarına bakacaktım.
Hiç bilmediğim bir konu üzerinden Seungmin cips secene kadar konuşmaya devam etmiş, hiçbirini birbirinden ayıramadığı için 5 tane cipsi market arabasına koyuvermiştik. Hemen karşımıza çıkan tatlı reyonundan birkaç çikolata ve kurabiye alıp ramen almak için başka bir reyona doğru ilerlemistik.
Biraz önümden seungmin yürürken ben arkasından market arabasıyla birlikte kurduğum hayallerle geliyordum. Aynı evde yaşıyormusuzda evimize market alışverişi yapıyormuş gibi hissediyordum. 2 gün boyunca onunla yaşayacak olmam da bu hayalimi iyice ortaya çıkarıyordu.
"En son olarakta jelibon kaldı. Onuda aldık mı tamamdır. İstediğin bir şeyler var mı Hyunjin? " Hemen yan tarafta duran jelibon kısmından 4 paket alıp bana döndü.
"Bütün marketi aldık galiba." Gerçekten de bütün marketi almış gibiydik. Bu kadar yiyecegi içecegi ne yapacağımızı inanın ki bende bilmiyordum.
"Abartmaa, abur cubur pijama partilerinin en önemli konuklarıdır. Onlarsız yapılan arkadaşta yatıya kalma gördün mü sen hiç?" Gerçekten de şu zamana kadar her arkadaşlarıma yatıya gittiğimde elimde bir abur cubur poşeti oluyordu, aynı şekilde arkadaşım da abur cuburlari hazırlamış oluyordu ve sabaha kadar abur cuburla şişip uyuyorduk.
Kasaya geçtiğimiz de aramızda küçük çaplı bir hesap kavgası çıkmış en sonunda Seungmin iyice sinirlendiğini belli edip ev sahibinin kendisi olduğunu söyleyip hesabı ödemişti. Şimdi ise elimizde 3 tane dolu poşetle eve doğru ilerliyorduk.
Evin önüne geldiğimiz de birkaç dakika Seungmin'in anahtarla kapıyı açmasını tatlı söylemleriyle bekledim. Önce anahtarı bulamamış daha sonrasında anahtarı bir türlü deliğe sokamamıştı.
"Sonunda girebildik eve, bi an hiç açamayacağım sandım kapıyı." Ne kadar gülüyor olsam da şu an ben de açamayacağından şüphelenmiştım bi an.
"Anahtarlarla pek aran yok gibi?"
"Kilitli yerlerden nefret ediyorum. Anahtar kullanması var diye öyle düşün." Şimdi anlıyordum işte eline tutuşturduğum anahtarımın neden hâlâ bana ulaşamadığını.
"Sana sevdireceğim anahtarları." O bana anlamaz gözlerle bakarken ben ona apaçık her şeyimi anlatıyordum gözlerimle.
Tam bana cevap verecekken içeriden gelen sesle ben ondan önce davranmıştım.
"Lütfen bana evinizde kedi beslemediğinizi ve bu sesin dışarıdan geldiğini söyle." Sesler gittikçe yaklaştığında ben kapıya doğru iyice geriliyordum.
"Söylemek isterdim ama maalesef evimizde 3 tane kedi besliyoruz."
"Hayır bir tane de değil 3 TANE Mİ? Seungmin benim kedilere alerjim var." Kedilere alerjim olduğunu 10 yaşındayken sokaktan sahiplendiğim annesiz bir yavru kedinin beni bir gün boyunca yarınlar yokmuşcasına hapşırttığında fark etmiştik. Yavru kediyi o günden sonra buyukannemlere vermiş bir daha da kedilere çok fazla yanaşmamıştım.
"Olum baştan söylesene. Bekle burada ben onları odalarına koyup geliyorum." Ben kapının orada yaslanmış bir şekilde beklerken Seungmin salonun farklı köşelerinde takılan 3 kediyi de alıp koridorun sonunda ki odalardan birine soktu.
"Kedilerinizin odaları mı var?" Açıkçası annemlerin evinde şu an benim bir odam yoktu, onlara gittiğim de beni boş bulduğu bir odaya yatırıyordu.
"Evet, kullanmadığımız küçük bir oda vardı bizde onu bu küçüklere vermeye karar verdik. Aslında Minho onları odaya tıktığımı duysa ikimizi de bu dünyadan siktir eder." Bunu yapabilecek kapasitede olması beni bir tık gersede gülen Seungmin le birlikte ben de gülmüştüm.
"Evime hoş geldin Hwang, şimdi ilk olarak pijamalarımızı giyiyoruz ve sonra başlasın eğlence. " Akşam daha yeni olmuştu fakat Seungmin pijama partisi konusunda fazla ciddi gözüküyordu.
"Normalde Minho'nun odasını sana verecektim fakat Dori hep Minho'nun yatağında yatar. Tüyleri her yerdedir, riske atamayız. Benim odama girmelerine izin vermem o yüzden sen benim odamda bende Minho nun odasında üstümü değiştireceğim." Sakince başımı sallayıp onu takip ettim. Odasını fazlasıyla merak ediyordum. Kahve tonlarında olabileceğini düşünüyordum ya da beyaz. Kapısını açıp içeri girdiğinde ben bir iki saniye bekledim.
Odası tıpkı düşündüğüm gibiydi. Genellikle kahve tonlarının göz önünde bulunduğu yatağının hemen ilerisinde hava nemlendiricisinin,albümlerini koyduğu çok büyük olmasada bir kitaplığın ve hemen kitaplığın sağ tarafında üstünde kitaplarıyla çalışma masasının olduğu tam Seungmin lik bir odaydı.
Seungmin kendi dolabından pijamalarını almış ve benim de rahatça giyinebilmem için odasından çıkmıştı. Odanın kokusu tarif edemeyeceğim kadar güzeldi. Çalışma masasının üzerinde bulunan fotoğraf dikkatimi çektiğinde ona doğru ilerledim. 4 arkadaş birbirlerine sarılmış gülmeden poz vermeye çalışıyorlar gibi dursada hepsinin dudaklarının kivrilmamak için zor durduğu belli oluyordu.
Albümlerini koyduğu kitaplığa doğru adımladığımda albümlerin çoğunun Day6 olması beni şaşırtmamıştı. Odasını biraz daha incelemek için göz attığımda yan odadan gelen kapı kapanma sesiyle çıkarıp yatağın üzerine koyduğum pijamalarıma uzandım. Siyah üstünde köpek desenleri olan pijamamı bilerek seçmiştim.
Pijamalarımı giyip odadan çıktığım da Seungmin'in sesinin geldiği yöne doğru ilerledim. Mutfakta aldığımız eşyaları yerleştiriyordu.
"Aynı pijamalardan bende de var biliyor musun? Dur hemen onu giyip geliyorum." Ben daha ne olduğunu anlamadan yanımdan hızlıca geçmiş odasına gitmişti. Aradan çok bir zaman geçmeden benim pijamanın kahverengi olanını giymiş gelmişti.
"Nasıl olmuşum? Minho sırf beni sinir etmek için almış bu pijamayı. Ona söyleme ama en favori pijamam bu." Kendi dediğine kıkırdayıp yarım bıraktığı işine geri dönmüştü.
"Çok tatlı olmuşsun. " Başka bir şey söylemeye dilim izin vermiyordu. Gözleri tuttuğu posetten benim gözlerime çıkmış hiçbir şey demeden bakışmıştık sadece. Benim için fazlasıyla uzun süre gelen bu bakışma Seungmin'in kahkaha atmasıyla son bulmuştu. Onun gülüyor olması beni de güldürmüş mutfağın ortasında beraber kahkaha atmaya başlamıştık.
"Çok komik gözüküyoruz." Aslında çok tatlı gözüküyorduk. Çift gibiydik.
"Tamam bu kadar gülmek yeter. Şimdi yemek yapmalıyız. Lütfen bana yemek yapabildiğini söyle." O tezgahın önünde elinde tuttuğu etle bakarken ben başımı olumsuz anlamda salladım.
"Yemek konusunda geleceğin son kişiyim." Yemek yapmaktan nefret ederdim. Mutfağa girmemek için her şeyi yapabilirdim.
"Jisung'ta hiç yemekten anlayan biri gibi durmuyor. Nasıl yaşıyorsunuz siz?" Açıkçası ben bile bugüne kadar nasıl sağ salim geldiğimizi bilmiyordum.
"Genellikle dışarıdan söyleriz ya da diğer eve gideriz. Jisung bu konuda benden de beter." Felix ve Jeongin olmasa gerçekten halimiz haraptı.
"Minho benim mutfağa girmemi yasaklamıştı en son. Ona güvendiğim için yemek yapmayı hiç öğrenmedim." Buradan ayrıldığım ilk dakika da yemek yapmayı ögrenecektim bu ilişki de birimizden biri bilmeliydi.
"O zaman ramen yiyelim,yani tek doğru düzgün yapabileceğim şeylerden biri o." Kafamı tamam anlamında sallayıp ben de tezgahın yanına geldim.
"Yapabileceğim bir şey var mı?" O dolaptan ramen paketlerini çıkartırken ben de tezgaha yaslanmış bir şekilde kollarımı birbirine bağlayıp onu izliyordum sadece.
"Hayır, zaten iki dakikalık iş. Sen sadece otur ve bekle. Ayrıca emin ol ikimizin bir mutfağa girmesi hiç kimse için iyi olmaz." Benim için iyi olmadığı kesindi. Hayalimde yaşadığım sevgilicilik oyununun sevgili olmadan gerçekleşiyor olması kalbime hiç iyi gelmiyordu.
Mutfakta bulunan küçük masaya onu görebilecek bir şekilde oturduğum da o da kaynayan suya ramenleri koyuyordu. Açıkçası onun elinden patlıcan bile yiyebilirdim ki ben patlıcanın normal halinden bile tiksiniyordum.
"Dans etmeye nasıl karar verdin?" Ramen pişerken o da masada karşıma oturmuş, otururken sohbet açmak için sorusunu da sormuştu.
"Annem şarkı söylemeyi çok sever, ev işleri yaparken, otururken kendini rahat hissettigi her an bir şarkı mırıldanır kendince. Küçükken her annemin şarkı söyleşisinde dans edermişim kendi uydurduğum figürlerle. Büyüdükçe annem de bu alana ilgim olduğunu fark etmiş kursa yazdırmış beni. " Çevremde ki insanlar ne kadar bomboş bi hayalin peşinden koştuğumu düşünsede pes etmemiştim.
" Sen peki? "
"Ben aslında beyzbol oyuncusu olmak istiyordum hatta başarıyordum da sonra sakatlandım. Bi' anda elimde ki her şey yok oldu. Çocuklar olmasaydı büyük ihtimal şu an hiç istemediğim bi bölümde sürünüyor olurdum." İşte bu benim için yeni bir bilgiydi. Beyzbol oynadığını ve hatta sakatlanıp bıraktığını bilmiyordum. Bakınca onun hakkında bir çok şeyi de bilmiyordum zaten.
" Bu bölümünde mutlu musun peki?"
"Mutluyum, şarkı söylerken kendimle başbaşa kalabiliyorum. Etrafımda ki sesleri ve hatta kendimi bile susturabiliyorum. Bazen eğer sakatlanmasaydım ne olurdu diye düşünüyorum ama üzgün değilim." Bunun da bizim için büyük bir kader olduğuna inanıyordum. Beyzbola devam etseydi eğer ona denk gelmez ve kalbimde taht kuran aşkıma sahip olamayabilirdim. Tanrı'nın işi böyleydi işte tesadüfleri kurar kaderlerimizi ortak ederdi.
"Bizim için büyük bir tesadüf oldu. Hiç tanışamayabilirdik."
"Büyük ihtimal karşılaşırdık yine. Jeongin ve Chan her türlü sevgili olurlardı. Yine grup bir araya gelirdi anlayacağın." Haklıydı, kaderim de bir kere ona aşık olmak vardı. Belki bundan 10 yıl sonra belki de bundan 5 yıl önce çıkacaktı karşıma ama yine de aşık olacaktım ona. Başka evrenler, başka hayatlarda da olsam ona aşık olarak yoluma devam edeceğimden emindim.
Biz sohbet etmeye devam ederken ramenler pişmiş, Seungmin bir güzel servis etmişti bize. Sohbetlerimize hiç ara vermeden devam etmiştik yemek yemeye. Bazen gözleri sanki ben de bir şey görmek ister gibi dalıp gidiyordu. Arka planda bir şeyler düşündüğünün farkındaydım ama bunun ne olduğunu anlayamamıştım. Yemeklerimizi yemiş,bulaşıklarımızı makineye attıktan sonra Seungmin muhteşem el lezzetiyle kahve yapmaya koyulmustu bize. Bir şeyleri karıştırıp, bir kaç düğmeye bastıktan sonra kahvelerimiz de hazır olmuş salona televizyonun karşısına kurulmuştuk.
"Bu arada gerçekten şu ana kadar içtiğim en güzel kahvelerden biri. " Kahve yaparken kendisini fazlasıyla övmüş, kendi kahvesini içtikten sonra başka bir yerde hiçbir kahveyi begenmeyeceğimi iddia etmişti. Komik olan taraf şuydu ki ben onun elinden zehir içsem dahi güzel gelirdi bana. Başka hiçbir zehri beğenmezdim onun eli değmedi diye.
"Kahve konusunda iddialıyım. Seviyorum kahveyi, çevremdekilerin de sevmesi hoşuma gidiyor." Televizyon açıktı ama ikimizin de odak noktası değildi. Elimizde ki kahveleri içiyor öylece cevap veriyorduk birbirimize.
"Sence de çok tuhaf değil mi bazı şeyler?" Bana doğru dönerek oturmuştu bu sefer. Bir bacağını altına almış sırtını koltuğun koluna yaslamış bana bakıyordu. Ben de koltuğun diğer koluna yaslanıp bağdaş kurdum. Sorduğu soruyu anlamamıştım. Daha doğrusu neyin tuhaf olduğunu anlamamıştım.
"Neymiş o tuhaf olan şeyler?" Kahvemden küçük bir yudum alıp cevap verdim ona. Düşünür gibi bir hali vardı onunda.
"Yani çok hızlı girmedik mi birbirimizin hayatına? Çok hızlı güvenmedik mi birbirimize? Changbin ve Felix, Han ve Minho."
" Sence sen güveniyor musun bize?" Güvenmiyordu. Kendisi de bunun farkındaydı. Bizi seviyordu ama tam anlamıyla hiçbir zaman güvenememisti bize. Neden tuhaf geldiğini şimdi anlıyordum.
" Bilmiyorum, yani buna güvensizlik diyemem ama tam anlamıyla da güveniyorum da diyemem. Sizi seviyorum, sizinle eğleniyorum ama başımı yastığa koyduğum da ise kötü şeyleri düşünmeden edemiyorum.
Size alıştığımı kabul ediyorum ama size tamamen bağlanmaktan korkuyorum. Bir gün ya tamamen hayatlarımızdan çıkmak zorunda kalırsak diye düşünüyorum. Hayatıma yeni kişiler almaktan hoşlanmıyordum ve siz birden hayatıma dahil oldunuz.
Sen mesela ağladığıma şahit oldun, kötü olduğum zamanlarda yanımda bulundun ve biz daha yeni tanışıyorduk. Birden hayatımın merkezinde duran 3 adamın arasına karıştınız. Şu an bile bu konuşmayı seninle yapıyorum mesela. Senin yanında sebepsizce rahatım ve bu beni az da olsa rahatsız ediyor. "
Kahvesinden bir yudum almış kafasını geri yaslamıştı. Minho dan öğrendiğim kadarıyla Seungmin duyguları konusunda fazlasıyla cesaretli birisiymis aslında tek sıkıntısı kendisini ifade ederken zorlanmasıymış. Bunu konuşurken defalarca yutkunmasından anlamıştım zaten.
" Seungmin,hayatın koca bir kumardan oluştuğunu düşünürüm ben hep. Ya kazanırsın ya kaybedersin. Şu an biz kazandık birbirimizi. Mutluyuz. Birlikte eğlenip,birlikte üzülebiliyoruz. En önemlisi hepimiz genciz. Kırılabiliriz, yanlış tercihler yapabiliriz ama dünyanın sonunu getiremeyiz. Aylar sonra ya da yıllar sonra olacak şeyler yüzünden bugünümüzü tüketmeye gerek yok. Mutlu muyuz? Mutluyuz. Gerisi önemli mi? Değil.
Bizim artık birbirimizden kopacağımızı düşünmüyorum ben. Elbet kavgalar, ayrılıklar, kırgınlıklar olacak ama birbirimize olan sevgimiz düzeltecek her şeyi. O çifte kumruların birbirini bırakmaya hiç niyeti yok ve benim de seni. "
Büyük konuşuyordum ama emindim her şeyden. Biz kaderi kendi ayaklarımıza getirmiştik ve kaybetmeye de hiç niyetimiz yoktu.
"Büyük konuşuyorsun Hyunjin. Sevginin her şeye yetemediğini gözden çıkarıyorsun. Japon yapıştırıcısı değil ki bu kırılan her şeyi onarsın. " Son verdiği örneğe kendimi tutamamış kıkırdamıştım o da benim kıkırdamamla rahatlamış gülmüştü.
Zaman nasıl geçti fark etmemiştik konuşurken. O konunun üstünde çok durmamış saçma sapan şeyler hakkında konuşmuştuk. Çiçeklerden, bulutlardan, köpeklerden ve kedilerden. Bi ara kedileri kontrol etmek için yanımdan ayrılmış çok uzun sürmeden eline aldığı jelibon ve gazlı içeceklerle geri gelmişti.
"Diş tellerine sahip kişilerin gazlı içecek içemedigini sanıyordum." Jeongin de bir ara diş teli takmıştı ve ondan birçok şeyi öğrenmiştim.
"Bana kimse pipetle içemezsin demedi." Gülüp cebinden çıkardığı pipeti içeceğinin içine soktu. Bir kaç yudum alıp damağından ses çıkartıp jelibonlardan birini atmıştı ağzına. Uykumuz hafiften gelmeye başladığı için kafamız biraz sarkastikti.
"Şimdi sana iki seçenek sunacağım, birini affetmek zorundasın tamam mı?" Kafamı tamam anlamında hızla sallayıp içeceğimden bir yudum aldım.
"Çok sevdigin bir sevgilin var. İlk seçenek bu sevgilin seni birisiyle cinsel ilişkiye girip aldatıyor, sadece anlık şehvete düştüğünü seni hâlâ sevdiğini söylüyor.
İkinci seçenek ise bu sevgilin seninleyken başka birisiyle de konuşuyor cinsel hiçbir temas yok sadece flört anlamında konuşuyorlar. Hangi olayı affedebilirsin?"
Sorduğu soru fazlasıyla mantıksızdı. Hiçbir şekilde affetmezdim.
"Aldatmanın affı olmaz bir kere." Tanrı affetse ben affetmem dediğim konulardan ilk üçe giriyordu aldatmak.
"Mızıkçılık yapma işte birini affetmek zorundasın. Gerçek hayatta affetmezsen affetme."
Elimde ki içecekten bir yudum daha almış jelibon paketinden jelibon alıp ağzıma atmıştım. Ağzımda ki jelibonu çiğnerken düşünüyordum. Galiba cinsel yolla aldatan sevgilimi affederdim. Diğeri duygusal olarak daha çok yıpratıyordu.
" İlk seçeneği affederdim büyük ihtimalle. Sen?"
"Ben de. Benimle sevgiliyken başka biriyle konuşuyor olması beni daha çok kırardı galiba." Konuştuğumuz konunun saçmalığına güldük ilk önce daha sonra ise sadece susup kendi kendine oynayan televizyona baktık. Daha doğrusu ben baktım sadece. O ise bana bakmaya devam etti.
"Hyunjin."
"Hm."
"Dizlerine yatsam, saçlarımı okşar mısın?"
Beklemediğim bir soruydu. Gerçekliğini kavramak için gözlerimi kapattım birkaç saniye. Sonra ciddi olduğunu anlamak için ona döndürdüm bakışlarımı. Elleriyle oynuyor benden bir cevap bekliyordu.
Bağdaş kurduğum bacaklarımı çözmüş kendimi güzelce konumlandırmıştım. Yastıklardan birini alıp dizlerime koymuştum,kafası rahat etsin diye. Sanki konuşursam ortamın büyüsü bozulacakmış gibi hissediyordum o yüzden hiçbir şey demeden sadece iki kere vurdum dizlerimin üstüne koyduğum yastığın üstüne. O da hiçbir şey demeden, gözlerime bile değdirmeden gözlerini yattı dizlerime.
Önümüzde ne anlattığını bilmediğim bir televizyon, dizlerim de canımın canı... Ellerim her gördüğüm de dokunmak için can attığım güzel saçlarının arasında. Onun ne yaptığını ne hissettiğini inanın ki bilmiyordum. Şu an sadece anın tadını çıkartıyordum.
Mutluydum.
Mutlu kalmaya devam edecektim.
Beraber mutlu olacağımızdan emin olacaktım.
* Ne yaptığım fark etmez, sen ve ben hakkında düşünüp duruyorum.
•umarım beğenmişsinizdir. ♡
•
Şunu da şuraya bırakayım. 9.bölümden. Hyunjin'in seungmin'in saçını okşadığı kısımdan bir paragraf.
•bir an bölüm hiç bitmeyecek sandım. araya yine uzun bir ara soktuğum için özür dilemek adına bölümü uzatabildigim kadar uzattım ve 5k lik bir bölüm yazdım.
•cips ve citos aynı şey değil arkadaşlar!!!
•bir önceki bölüm minhoma hak vermeniz beni çok mutlu etti🤭 her bölüm Minho ve hyunjin i ufak tartistirmazsam içim rahat etmiyor ne yapayım :(
Sağlıcakla kalın.♥︎