TİGER LEE -MinSung-

By illerwhale_k

24.1K 2.4K 3.3K

"Ateş!" Ardından bir patlama.. ve küçük çocuğun çığlığı... Kana bulanmış bir peluş ayı ve kanla kaplanmış küç... More

1.Bölüm~
2.Bölüm~
3.Bölüm~
4.Bölüm~
5.Bölüm~
6.Bölüm~
7.Bölüm~
8.Bölüm~
9.Bölüm~
10.Bölüm~
11.Bölüm~
12.Bölüm~
14.Bölüm~
15.Bölüm~
16.Bölüm~
17.Bölüm~
18.Bölüm~
19.Bölüm~
20.Bölüm~
21.Bölüm~
22.Bölüm~
23.Bölüm~

13.Bölüm~

1K 127 192
By illerwhale_k

İyi okumalar~
________________

Tam geri çekileceği sırada beline sarılan bir kol ve ensesinden tutulan elle şaşırırken birden dudaklarında hissettiği dille gözlerini sonuna kadar açmıştı.

Ağzının yavaş bir şekilde aralanması bir yana içeriye giren dille birlikte irkilirken belinin yavaşça okşanılmasıyla utançtan ölmek üzereydi.

Bunu herkesin içinde yapmış olmasıda bir yana Jisung hiç böyle hayal etmemişti. Yada sadece karşısındaki bu adamın sınırlarının olmadığını unutmuştu...

Ortamdaki uğultular baş gösterirken genç çocuk hâlâ ağzının içini açlıkla keşfetmek istermiş gibi öpen adama şaşkın gözlerle bakıyordu.

Hayır kesinlikle böyle olmamalıydı. Çünkü Jisung karşısındaki ten temasından nefret eden adamı sinirlendirerek dikkati kendi üzerine çekmek istemişti. Lakin bir şeyi hesaba katmamıştı.

Karşısında ağzının içini, her bir santimini diliyle keşfeden adam, sinirli olmaktan çok hoşuna gitmiş gibiydi...

Yüzüne bir yumruk yada bir bıçak darbesi bekleyen Jisung için bu çok beklenmedikti. Çünkü gardiyanlardan ten temasından nefret ettiğine dair çok korkutucu şeyler işitmişti ki bunları duyduğuna yemin edebilirdi.

Sırf koluna dokundu diye eli kesilen adam yada sırf gözlerinin içine derinlemesine baktı diye gözleri çıkartılan adam bunun gibi birçok şey duymuştu. Yani hepsi söylentiden ibaretmiydi?

Anın şaşkınlığıyla birlikte kal gelen Jisung'un yavaş yavaş kendine gelmesiyle birlikte bütün parmaklarının gerildiğini hissetmişti. Boynuna dolanan narin parmakları gergince uzun boylu adamın derisine batarken diline dolanan dille karsıklarına tekme atılmış gibi hissetmişti.

Ağzından kaçan küçük bir inlemeyle birlikte dünyada yok olmak isteyen genç artan uğultularla birlikte iyice kızardığını hissetmişti. Anlaşılan en az Jisung gibi yemekhanedeki birçok kişide şaşırmıştı.

Üzerindeki şaşkınlığı hâlâ atamayan Jisung bel boşluğunda hissettiği sıcak parmaklarla irkilmişti. Parmakları ne ara gömleğinin içine girmişti?

Belini okşamaya başlayan uzun ve kemikli parmaklarla kendini sıkan Jisung hızla karşısındaki adamı ittirerek bir iki adım gerilemişti. Artan uğultular başını ağrıtmaya başlarken karşısındaki bu adamın gerçekten tehlikeli ve bir o kadar vurdum duymaz olduğunu birkez daha anlamıştı.

İttirilmeden dolayı ayrılan dudaklarına soğuk hava temas ederken karşısındaki adama şaşkınlıkla ve ürkekçe bakmaya başlamıştı.

Kafası yere eğili halde duran adam ellerinden birini dudaklarına götürerek okşamasıyla gencin kaşları çatılmıştı. Yavaş yavaş kafasını kaldıran adamın eli hâlâ dudaklarındayken yoğunlaşmış ve kararmış gözleriyle karşısındaki gence bakarak sırıtmaya başlamıştı.

Uzun ve sivri dişleri Jisung'un tadını almak istermiş gibi sertçe alt dudağına saplanırken dili yardımıyla yavaş bir şekilde yalamıştı.

Jisung karşısındaki adamın yaptığı şeyle birlikte tekrardan kasılırken, karsıklarında bir darbe daha hissetmişti.

"Demek vişne ha?"

Duyduğu sesle irkilen genç derin ve kalınlaşmış ses karşısında tüğlerinin havaya kalktığını hissetmişti.

"Ne?"

Ağzından panikle kaçan 'Ne?' sözcüğü o an için onun kurtarıcısı gibiydi. Kalabalıktan gelen uğultular her geçen saniye artarken genç çocuk ağrıyan başıyla yüzünü buruşturmuştu. Yüksek seslere katlanamıyordu anında başı ağrıyor gözleri yaşarıyordu. Bunu fark eden adamın kaşları çatılırken gözlerini kalabalığa kaldırmış ardından bağırarak herkesin sesini tek bir cümlesiyle kesmişti.

"Dışarıya çıkın! Hemen!"

Birden dışarıya çıkmaya başlayan mahkumlarla şaşıran Jisung daha ne kadar şaşıracağını düşünüyordu. Herkes karşısındaki adamın tek bir lafına bakıyordu bu da karşısındaki adamın basit biri olmadığını barizce gözüne sokuyordu.

Yemekhane her geçen saniye boşalırken gencin gerginliği orantılı bir şekilde artıyordu. Üstelik dudaklarında hissettiği ıslaklık karşısındaki adama aitken bu karsıklarına hiç yardımcı olmuyordu.

Yanlız kalma düşüncesi beyninde şimşekler çakacak derecede kendini belli ediyorken kalp ritminin arttığınıda hissetmişti. Gözüne takılan sertlikle birlikte genç çocuğun boğazında sert bir yumrunun ortaya çıkmasını sağlamıştı.

Belkide o herkesin içinde kendide vardı. En azından bir kurtulma yolu vardı. Hızla çıkışa doğru yürüyeceği sırada duyduğu sesle sertçe yutkunmuştu.

"Bir adım daha atarsan... Seni yürüyemeyecek hâle gelene kadar sikerim..."

Genç anında olduğu yerde dururken uzun dişleriyle alt dudağını sertçe ısırmıştı. İçinden kendine küfür ederken derin bir cesaret nefesi çekerek arkasına dönmüştü. Elleri önünde bağlı kalırken öğretmenin azarlamasını bekleyen bir çocuk misali kafasını yere eğmişti.

Olacakları sabırlı ve bir o kadar gergin bir şekilde beklerken gözünün açısına giren siyah botlarla nefesini tutmuştu.

"Bana bak..."

Sesi daha deminki bağırışına nazaran oldukça yumuşak çıkarken genç, önünde bağlı olduğu parmaklarıyla oynamaya başlamıştı. Kesinlikle kafasını kaldırmak istemiyordu çünkü utanıyordu. Onu ilk öpen oydu şimdi üste çıkamazdı ki...

"Kafanı kaldır bebeğim..."

Jisung duyduğu hitap şekliyle birlikte gözlerini kapatırken gitgide belirginleşmeye başlayan sertliğiyle önündeki ellerini daha çok siper etmişti.

Belki görünmediğini sanıyordu ama karşısındaki adamın herşeyin farkında olduğunu biliyordu.

Hâlâ kafasını kaldırmayan Jisung'la birlikte derin bir iç çeken adam, bir adım daha Jisung'a yaklaşarak siyah botlarının onun ayakkabılarının ucuyla birleşmesini sağlamıştı.

Çenesinde bir el hisseden genç gerilirken nefesini hâlâ vermediğini fark ederek özgürce salmıştı. Ardından kafasının yavaşça kaldırılmasıyla o çok beğendiği ama bir o kadarda korktuğu kehribar rengindeki gözlerle buluşmuştu.

"Benden korkma Jisung... Sana zarar vermem..."

Dolmaya başlayan gözlerle Jisung içinden küfrederken neden bu kadar duygularını en uç seviyede yaşadığını sorguluyordu.

"Bunu bana dün izlettirdiğin şeyden sonra mı söylüyorsun?"

Sesinin titrememesi karşısında içi bir nebze rahatlayan genç, gözlerinin gitgide dolduğunu hissetmişti.

"Dün ben sana zarar vermedim... Eğer sana zarar vermiş olsaydım muhtemelen ellerin ve ayakların çoktan kırılmış olurdu... Beni sinirlendirdiğin için sadece basit bir cezaydı..."

Jisung dehşete düşmüş bir şekilde açılan ağzı ile kafasını iki yana sallarken gözünden bir damla yaş düşmüştü.

"Basit mi?... Sen o adamı kestirttin... Ve ben nasıl etkilendim haberin varmı benim yüzümden onu yapmış olman çok... Çok... Korkutucu..."

İki üç adım gerileyerek karşısındaki adamdan uzaklaşan Jisung'la birlikte kaşları çatılan adam, derin bir nefes çekmişti. Sanki kendini sakinleştiriyor gibiydi...

"Sen... Benden uzaklaştıkça sinirleniyorum ve sen bunu bilerek yapıyor gibi sürekli uzaklaşıyorsun!"

Karşısındaki adamın bağırmasıyla irkilen Jisung gerginlikten ve yüksek sesten dolayı yüzünü buruşturmuştu. Ardından konuşarak

"Seni tanımıyorum bile! Sen ne uzaklaşmasından bahsediyorsun! İsmini bile bilmiyorum!"demiş o da karşısındaki adam gibi bağırmıştı.

Yüzünü sıvazlayan adam birkaç adım Jisung'a doğru yürürken eş zamanlı olarak birkaç adım gerileyen Jisung'la birlikte olduğu yerde durmuştu.

"Lütfen... Benden kaçma..."

Jisung duyduğu şeyle şaşırırken karşısındaki iri adamdan ilk defa rica kelimesi duymak ağzının şokla açılmasına sebep olmuştu. Onu tanımıyordu ve neden kendine böyle davrandığını da bilmiyordu o kötüydü, o acımasızdı, o duygusuzdu, o katildi...

Asıl ondan kaçmamak aptallıktı....

En azından Jisung böyle düşünüyordu...

Birkaç adım daha gerileyen genç iyice karşısındaki adamla aralarını açarken, aralarının açıldığını gören adam ellerini yumruk yapmış kol damarlarının ortaya çıkmasını sağlamıştı. Kısaca cevabını almıştı. Jisung kendisinden korkuyordu...

Tıpkı diğerleri gibi...

"Bir daha... karşına çıkmayacağıma emin olabilirsin..."

Genç duyduğu şeyle olduğu yerde dururken anlamak istermiş gibi karşısındaki adamın yüz mimiklerini, gözlerini süzmüştü. Ama her zamanki gibi yüzüne gizli bir perde çeken adam, onun anlamasına mani olmuştu.

Peki Jisung'un içine saran bu duygu neydi? Endişe... Hayır endişe değildi. Korku... Hayır korkuda değildi. O zaman karnının değişik bir hisle kasılmasına neden olan bu kötü duygu neydi?

Karşısındaki ismini dahi bilmediği adamı süzmeye devam eden Jisung gördüğü mimiksiz ve anlaşılması epeyce zor olan gözlerle kaşlarını çatmıştı. Bir insanı anlamak bu kadar zormuydu?...

Üniversitede alt ders olarak aldığı psikoloji dersi sayesinde birçok kişiyi, hastalarını, yoldan geçen bir adamı, teyzeyi, hertürlü insanı anlamıştı. Peki bu adamı neden anlayamıyordu?

"Çık dışarı"

Duyduğu sesle düşüncelerinden sıyrılan Jisung kaşlarını havaya kaldırmıştı. 'Daha demin gidersen seni sikerim' demeye getiren adam şimdi neden böyle davranıyordu. Hoş bu Jisung'un işine gelirdi ama içini kemirmeye devam eden o his bir türlü kendini rahat bırakmıyordu.

Hayır yanlış birşey yapmıyordu peki neden onu bir daha göremeyeceği hissi vücudunda değişik bir hissin yayılmasına neden oluyordu?

Gözlerini hâlâ karşısındaki adama diken Jisung derin bir iç çekmişti. Kesinlikle anlaşılması zor, çıkmaz bir labirent gibiydi. Gizemliydi...

Ve bu gizemi sadece kendisine saklıyordu...

Arkasını dönen adamla birlikte gözleri sırtıyla buluşurken kaşları çatılmıştı. Artık burdan çıkması lazımdı çünkü eğer biraz daha burda durmaya devam ederse o labirentin içinde kaybolacağına adı kadar emindi...

Yavaş yavaş geriye adımlayan ayakları bir süre sonra arkasını dönerken bu sefer kapıya doğru düz bir şekilde ilerlemeye başlamıştı. İlerlediği bu zaman boyunca arkasına bakmayı da ihmal etmiyordu.

Gördüğü tek şey adamın geniş sırtıyla birlikte ellerini sıktığı için beyazlaşan parmakları ve ardından yükselen kol damarları olurken, derin bir iç çekmişti.

O kendisine zararlıydı...

Kapıyı uzanıp açtığı için çıkan ses yemekhanede yankılanırken Jisung çıkmadan önce son kez arkasındaki adama bakmış ardından çıkarak kapının tekrardan o sesle kapanmasını sağlamıştı.

Yemekhaneden çıktığı için bütün gözler Jisung'ta olurken utançtan başını eğerek yürüyeceği sırada duyduğu kırılma sesleriyle olduğu yerde durmuştu. Kırılma sesleri her geçen saniye artarken yemekhanenin çevresinde gezinen adamlar adeta kaçmak istermiş gibi kolidoru boşaltıyordu.

Jisung hızla arkasına bakarken seslerin arttığı gerçeği içinin endişe ile kaplanmasını sağlarken sadece yemekhanenin kapısına bakıyordu.

Elleri yumruk halini alırken gözlerini kapatmıştı. Kulaklarına dolan kırılma sesleri yüzünün buruşmasına yol açarken hızla yürüyerek onu arkasında bırakmıştı.

Onun yanında olmak için bir sebebi yoktu. Onu sakinleştirmek için bir sebebi yoktu. Onun katil olduğu düşüncesi zaten Jisung için öncelikli bir sebepti.

Başından sonuna kadar kadar zıtlardı ki Jisung bunun epey bir farkındaydı. Bir kere onu tanımıyordu... Zaten tanımakta istemiyordu. Her yönden o Jisung için tersti.

Bir kere o erkekti!

Bu zaman kadar hiç yönelimini sorgulamamıştı. Çünkü sorgulama gereği hissetmemişti. Üstelik yaşadığı banyodaki o olayı hâlâ unutmuş değildi. O adamın kim olduğunu bulmuşta değildi. Hâlâ rüyalarının bir kısmını banyodaki yaşadığı şeyler kapsıyordu.

Koğuşuna gireceği zaman arkasında beliren adamla irkilirken, koğuşunun yanında bekleyen gardiyanın küçük bir baş selamı vermesiyle kaşları havaya kalkmıştı.

"Kaybol.."

Duyduğu şeyle birlikte olacakları bekleyen genç gardiyanın uzaklaşmasıyla birkez daha şaşırmıştı. Aslında şaşırmamalıydı ama onun gücünün herkese geçiyor olduğu düşüncesi ağzının şokla aralanmasına neden oluyordu.

Aslında neden geldiğinide anlamamıştı. Kesinlikle karşısındaki bu adamı anlamıyordu... Anlayamıyordu. Çok gizemliydi ve bu Jisung'un ürkmesine neden oluyordu.

Bilirsiniz bu devirde bir sessizlerden iki gizemlilerden korkacaksınız...

Bu adam kesinlikle sessiz değildi lakin oldukça gizemli duruyordu. Zaten gizemli olan bir kişi hayatını yalanlar üzerine inşaa etmiş değilmidir. Gerçek kişiliğini yüzünü içinde yaşayan ve dışına maskelerinden birini geçiren bir kimse... Bu zaman kadar gösterdiği bütün yüzleri sahte olan bir kimse...

Ki bu adamın gerçekte nasıl olduğunu merak ediyordu. Belkide oldukça ürkütücü bir kişiliği vardı içinde bir psikopat yatıyordu, vahşi bir kaplan yatıyordu. Yada sadece hassas biriydi. Gerçekten anlaşılması epeyce zordu. Kendini gizlemeyi çok iyi başarıyordu...

Şöyle bir düşünce hassas olan biri nasıl bu kadar cinayet işleyebilirdi? Nasıl kendisine baktı diye gözünü çıkartabilirdi? Nasıl koluna dokundu diye ellerini kesebilirdi?

Kesinlikle hassas biri değildi...

Yada belkide değer verdiği kişilere karşı hassas davranıyordu. Davranmaya çalışıyordu.

Her zamanki gibi düşüncelerine kapılan Jisung kolundan koğuşa doğru çekilmesiyle irkilmişti.

Koğuşun kapısı sert bir şekilde kapanırken birden sırtının duvarla buluşmasıyla kaşları çatılmıştı.

"Bak... biliyorum bir daha karşına çıkmayacağım dedim ama seni son kez öpmeme izin ver..."

Duyduğu kalın sesle birlikte işittiği soru kaşlarının havalanmasına neden olurken yanaklarının kızardığını hissetmişti.

"Sana neden izin vereyim?"

Jisung'un sorduğu soruyla birlikte duyduğu hırıltılı ses karşısında, tüğleri havaya kalkarken gözleri şişkinliğine doğru kaymıştı.

"Zor durumdayım... Seni hissetmeme izin ver bebeğim... söz daha karşına çıkmayacağım"

Jisung sertçe yutkunurken kararsızlıkla karşısındaki adama bakmaya başlamıştı. Ne yapacağını bilmiyordu ona izin vermelimiydi. Daha demin ne düşünürken şimdi onu öpüp öpmeme arasında kaldığı gerçek kendine karşı gözlerini devirmesine yol açıyordu. Bildiğin kendiyle çelişiyordu.

"Bir daha karşına çıkmayacağım küçüğüm... Seni... Koklamama..."

Saçlarında ve boynunda gezinen burunla huylanan genç irkilirken dışarıya titrek bir nefes bırakmıştı.

"Seni öpmeme... Ağzının her bir karşını hissetmeme izin ver..."

Dudaklarında hissettiği sıcak nefese karşı kalbi hızlanmaya başlarken karnı kasılmış kirpikleri titreşmişti. Bu adam her seferinde sınırlarını yıkmayı nasıl başarıyordu.

Ona karşı sinirliydi, ona karşı korkuyordu peki neden her seferinde onun çekimine kapılıyordu?

"Bir daha karşıma çıkmayacak mısın?"

Jisung'un sorduğu soruyla yüz kasları gerilen adam Jisung'a bir adım daha atarak iyice duvarla arasında sıkıştırırken sert ve kalın sesiyle konuşmuştu.

"Şunu unutma küçüğüm... Senin karşına çıkmayacağım gerçeği, senin yaptığın her adımdan habersiz olacağım anlamına gelmiyor..."

Genç duyduğu cümleyle birlikte gerilirken sertçe dudaklarını ısırmıştı. Neden ona karşı böyle davranıyordu hâlâ anlamıyordu. Çok.. çok sahipleniciydi...

Hemde bir adamı sırf elini tutuğu için kestirecek kadar...

Yinede belki onu görmeyeceği gerçeği içini bir nebze olsun rahatlatabilirdi...

"Ya seni öpmek istemezsem?..."

Jisung sorduğu soruyla karşısındaki hatta tam dibindeki adamın kehribar rengindeki gözlerine bakmıştı. Karşısındaki adamın dudaklarının biri kıvrılarak uzun ve sivri dişlerinin ortaya çıkmasını sağlarken gözleri ise yoğunlukla kısılmıştı.

"O zaman... Seni şurdaki sandalyeye bağlayıp karşında kendimi çekerim... Ah~ yüz ifaden kim bilir nasıl olur?"

Gencin yüzü buruşurken iğrenmiş bir şekilde karşısındaki adama bakmaya başlamıştı.

"Şaka yapıyorum korkma... Sadece senin birkaç edepsiz fotoğrafını çekerim o kadar..."

Jisung'un ağzı hızla açılırken gözleri dehşetle büyümüştü. Ardından kaşları çatılarak karşısındaki adamın ciddi olup olmadığını anlamak için bakmaya başlamıştı.

"Yah! Bu daha kötü!"

Birden duyduğu kıkırdama sesiyle kaşları daha çok çatılan genç anlamsızca karşısındaki o adama bakmaya başlamıştı.

"Gerçekten benden bu kadar çok mu korkuyorsun? Ah~~ bunu çok sevdim...."

Karşısındaki adamın takındığı ifadeyle birlikte şişkinliğinin daha büyük olması karşısında kaşları havalanan genç ve bir kez daha anlamıştı. Bu adam kesinlikle hassas olamazdı...

Bu adam içinde bir vahşi kaplan barındırıyordu...

Hemde en vahşisinden...

~Bölüm Sonu~

Arkadaşlar kitap okunuyor ama oy veren yok empwçdomepeöcıe

Ah be canım okuyucularım keşke oyda verseniz yorumda yapsanız...

Yazım yanlışları varsa kusura bakmayın canlarım sizi seviyorum

!!!!Yazar Notu!!!!

Arkadaşlar Minho kesinlikle Jisung'a Zarar vermeyecekkkk

Yani ona karşı şiddet vs. Bunun gibi şeyler kullanmayacak

Belki smutlarda oyuncak vb. Olabilir ama Jisung istemediği sürece Minho ona asla zorlayıcı birşey yapmayacak taciz vb.!!!

Teşekkürlerr...

Baybay 👋👋

Continue Reading

You'll Also Like

13K 1.7K 17
Bugün dünden daha çok seviyorum seni, Yarın bugünden daha çok seveceğim. [şiddet, psikolojik baskı] -Minific
486K 56.1K 33
alfa jungkook, en yakın arkadaşının kardeşi olan omega taehyung'a deliler gibi aşıktı.
590 73 8
Kendisine yardım eden çocuğu her okul çıkışı ziyarete geldi uzun saçlı genç. Sonra ziyaretleri onlara yetmemeye başladı ve aralara öpücükler ekledile...
157K 16.7K 53
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...