Bölümü okumadan önce ;
Sınav haftama giriyorum. Haftada bir gün bölüm atıyordum onu da atmayacak gibiyim. Dersler üstüme üstüme geliyor ama boş oldukça da yazmaya çalışacağım.
Kısa söze gelirsek eğer haftaya bölüm atamayabilirim yani.
🖤Ama alıntı gibi bir şey paylaşabilir olsun mu ? 🖤
Anlayışla karşılarsanız sevinirim. 🧡🧡🧡
Bir de oy vermeyi ve yorum yapamı es geçmeyiniz💓
26. Bölüm : Elementer Halkı Part 4
•••
Genişçe gülümsediğimde gözüm bu sefer Dean'ı bulmuştu. Yutkundum en son kavgayla ayrılmıştık birbirimizden ve benim hiç hoşuma gitmemişti bu durum . Şu an karşımda soğuk bir şekilde bana bakıyordu, ister istemez gözlerimi kaçırdım.
Bu bakışları hak etmemiştim ben !
Odanın içinde ateş belirince herkesin dikkati oraya dönmüştü. Leroy ve Fred odanın ortasında belirince onların yanına gittim. Bana sorgular bir biçimde bakanlara döndüm.
" Muhafızlar üstüne düşenleri artık yapmalı. Dünya Tanrı(ça)larının bedel ödeme zamanı geldi ."
•••
Sessizlik iki tarafı da ele geçirirken hiç
kimseden bir çıt çıkmazken sessizliği boğazını temizleyip dikkatleri üzerine çeken Hectorla bakışlarım onu buldu.
" Mademki saldırı yapmamız gerek bunu sadece muhafızlar bilmeli Amaris."
Başımı aşağı yukarı sallayıp onayladığımı belli ettiğimde yanımdaki abimin elini omzumda hissettim. Sert bakışları herkesin üzerinde dolaşıp en son Dean'ın üzerinde durmuştu . Benim bilmediğim bir durum olmalı ki birbirlerini öldürecekmiş gibi bakıyorlardı.
Rahatsızca bakışlarımı George çevirdim. Zihin bağlantısını kurup direk oradan iletişime geçtim.
' Rica ediyorum Leroyla Fred'i götür burdan.'
' Siz nasıl isterseniz majesteleri.'
" O zaman siz planlarınızı kurun bizde büyücülerin yanına uğrayalım."
" Büyücüler ?" diye araya kayanan Fred'in omuzuna elini attı George.
" Şimdi Hava Krallığında hava elementerleri, uçan yaratıklar dışında büyücülere de ev sahipliği yapar onlarda bizim krallığın bir parçasıdır."
Hala birbirlerinin üstünden bakışlarını çekmeyen ikiliye baktım ve en sonunda dirseğimi sertçe abimin karın kaslarına geçirdim.
Kısık sesli küfür savurup bana baktığında gözlerimle kapıya doğru giden ikiliyi gösterdim. Sertçe nefes verip arkasını dönerek gitti. Kapıdan çıkmalarıyla kapı gürültülü bir şekilde kapandığında muhafızlarla baş başa kaldım.
" Öyle suratıma bakmayın ne söylecekseniz söyleyin." dediğimde Anne beni ortadaki yuvarlak masaya itekledi. " Sadece yeni görüntüne alışmaya çalışıyoruz Amaris." diye eklemişti ardından.
Yuvarlak masanın etrafında dizilmiştik. Ben Hector ve Anne'nin arasında iken Dean karışımdaydı. Direk bana baktığını hissediyordum ama başımı kaldırılarak bakmıyordum. Hector'un konuşmasıyla başımı ona doğru çevirdim.
" Şimdi öncelik olarak Tartarus'tan Elementerleri nasıl çıkaracağımızı bulmalıyız."
" Tek yolu var."
Bende dahil olmak üzere hepimizin gözü Dean'ı bulmuştu . Merakla ne diyeceğini bekliyorduk.
" Hades bize bu konuda yardımını esirgemez umarım."
Babamdan bahsederek sözü başlamasıyla göz devirdim.
" Zeus Tartarus'u kontrol eden Tanrı . Onu nasıl oyuna getireceğimiz asıl soru ?"
" Hades ne alaka o zaman ?"
Anne'nin mantıklı sorusuyla başımı ona çevirdim ardından geri Dean'a diktim.
" Olimpos kapısındaki geçmemiz için Kerberos'u geçememiz gerek."
Omuz silktim. Tek derdi bu olsun hallederdim ben onu.
" O konuda babamın eli açık Dean ! Kerberos yirmi dört saatliğinde benim emrimde eğer gidip dönmek istiyorsak daha fazla burda oyalanamayız." dediğimde bana olan bakışları garip bir hal almıştı.
Ne istiyordu veya ne sorunu vardı ?
" Kapıyı hallettik diyelim Zeus ne olacak ?"
" Hectorcuğum senin de tek derdin bu olsun. O uyuz Tanrı'yı bana bırakın."
" Cehennem seni değiştirmiş Amaris" gülerek söylediği şeyle gülümsedim.
" George gelicek mi ?"
" O burda kalıp misafirlerimize göz kulak olsa daha iyi olur Anne."
" Peki Hector. O zaman gidiyor muyuz şimdi ?"
" Evet."
Hiç bir duygu bulundurmayan sesiyle konuşan Deanla kısa bir an göz göze geldiğimizde gözlerimi kaçırdım. Gitmek için pek bir şeye ihtiyacımız yoktu.
Anne ışınlanmak için yanıma gelirken kapı gürültülü bir şekilde açıldı. İçeri George, Leroy ve Fred girmişti. Kaşlarımı çattığımda hepsinin yüz ifadesinin garip bir hal aldığını gördüm.
Fred direk yanıma geldiğinde onun daha da tuhaf olaraktan gözlerinin zifiri karanlık olduğunu gördüm ayrıca teni buz gibiydi. Leroy durumu açıklamak için konuşmaya başladı.
" Kehanet dileyecek."
" Nasıl ? Kahin mi ?"
Anne'ye dönüp başımı hayır anlamında salladım.
" Fred Yay, Sanat ve Kehanet Tanrısı Apollon'un oğlu." diye açıkladığımda Fred'in sesi değişti daha boğuk ve gür bir ses oldu.
" Bir İntikam yükseldiğinde
Diyar dengesini geri istediğinde
Seçim yapması gerekecek
Ya aşk ya karanlık
Mutluluk ve savaş
Kaderi çizilmişin yolunda tek biri eşlik edecek
Yalnız değil düşmanla
Korkusuz değil dostuyla
Oyunu bozacak olan geri geldiğinde
Taraflar seçildiğinde
Diyar ikiye bölündüğünde seç tarafını
Ya aşk ya ölüm"
•••
Seçenekler vardır. Birinden birini seçmen gerekir . İstemesende seçersin çünkü kader sana bunu diretir. İkisi de tehlikelidir bazen bazense ikiside mutluluk verir.
Ama iki türlü de birinden vazgeçmek zorundasın. En acısı da bu ya. İlk kehanetimde İntikam veya aşkımı seçecektim. O İntikam geldi mi bilmiyorum belki de gelmişti.
İkinci kehanet bana mı hitaben bilmiyorum şayet öyleyse yine aşkımla sınanacaktım. Ama bu sefer ölümle .
Kehanet dinlendikten sonra Fred bayılmıştı . Bunun olması olağanmış bu yüzden de daha fazla beklemeden Olimpos kapısına gelmiştik.
Savaşımız başlıyordu ve bu sefer yalnız değildim onlar yanımdaydı.
Muhafızlar .
Olimpos kapısındaki geçtiğimizde ılık bir rüzgar karşıladı bizi. Buraya güzel bir şey getirecekmişiz gibi . Etrafı ilk geldiğimde doğru dürüst incelememiştim ama şimdi görüyorumda her yerde renk renk çiçekeler vardı. Kuşlar cıvıl cıvıl ötüyordu , güneş tüm sıcağıyla içimizi ısıtırken rüzgar bir anne edasıyla tenimizi okşuyordu.
Öylece etrafa dalmış iken Hector'un konuşmasıyla dikkatimi ona verdim.
" Zeus'u nasıl yola getireceğiz ?"
Büyük bir kararlılıkla baktım. Yüzümde sinsi bir ifade vardı.
" Bir kralı devirmek için ne yaparsınız ? Veya şöyle sorayım bu kralın destekçilerini kendi tarafınıza çekmek için ne yaparsınız ?"
Soruma cevap Anne'den gelmişti.
" Zaaflarından vururuz . Değer verdiklerini rehin alırız."diyen Anne'yle Hector memnun bir gülümsemeyle bana baktı.
" Tanrı çocuklarını hedef alacağız. Zeus'un yanındaki Tanrı(ça)lar çocuklarına zarar gersin istemez. Çekilmek zorunda kalacaklar ve Zeus da mecburen dediğimizi yapmak zorunda kalacak."
Hector'a elimi uzatıp çakmasını istediğimde gülerek beşlik çaktı. Abim göstermişti insanlar böyle yapıyormuş. Tuhaf ama güzel bir şeydi.
" Siz ikiniz iyi bir ikili oldunuz."
Anneye gülümseyerek baktığımda gözüm kenarda sessizce bizi izleyen Dean'a takıldı. Gözü bir bende bir de Hector'da geziniyordu. Bakışları boştu .
Ne olmuştu buna ?
" Peki dahi ikili onları nasıl rehin alacağız bize mutlaka karşılık vereceklerdir."
Gözümü Deandan alıp Anneye çevirdim.
" Leroy akademiye benzer bir yerde eğitim aldıklarını belirtmişti. Oradaki yarı tanrı(ça)ları rehin alacağız."
" Nasıl gideceğiz ?"
" Ruh hayvanlarımız süs niyetine durmuyor azıcık bizim için koşuversin."
" Koşmak ? Kartal ve ejderhaya hakaret bu Amaris." diyen Hectorla kıkırdadım.
" Onlar da uçuversin o zaman . Oldu mu ?"
" Oldu." dedi benim gülerek.
" Gidelim."
Buz gibi sesiyle ortamı bozan Dean'a göz devirdim. Hayır babamın tarafında olduğum için bana kızmaz ya !
Tripte atmıyordu beni görmezden geliyordu resmen!
Ejderhasını çağırdığında bende Ligeroya seslendim. Beyaz ışık süzmesiyle önümde beliren kaplanımla beraberinde Anne'nin Leoparı ve Hector'un Kartal'ı da belirmişti.
Ligero' nun eğilmesi ile üstüne bindim ve tüyelerine sıkıca tutundum. Aynı anda havda şimşeğin çakmasıyla başımı bulutsuz gökyüzüne çevirdim.
Zeus geldiğimizi anlamıştı . Umrumda değildi aslında.
Sanrım ateşçiyle aranızda bir sorun var ?
Bilmiyorum. Cehenneme ziyarete geldiğinde iyiydi aramız ama sonra babam hakkında tartıştık ve gidiş o gidiş.
Sordun mu hiç ?
Neyi ?
Neden böyle davrandığını?
Doğru düzgün yüzüme bakmıyor. Baktığındaysa da anlam veremediğim bir şekilde bakıyor . Ben mi yanlış bir şey söyledim diye düşünüyorum ama yok. Her neyse bu konuyu kapatalım önceliğim elementer halkını kurtarmak olmalı .
Konuşmak istersen burdayım.
Teşekkürler yanımda olduğun için.
Ruh bağınım lafı bile olmaz.
Ligero ile konuşmak iyi gelmişti bir nebze olsun. Bana öğüt verip doğru yolu göstermesini seviyordum. Bu konuda şanslıydım.
Ligero geniş bir alana bakan tepede durduğunda uçan ikili de aşağı inmişti. Bizi fark eden yarı tanrı(ça)lar dönüp dönüp bakıyordu.
Ligero'nun üstünden indim ve tepenin ucunda durdum. Diğerleri de yanıma gelince anlaşmışçasına elementlerimizi harekete geçirdik.
Rüzgar sertçe esmeye başladığında ardından toprak sarsılmaya başladı. Bir deprem edasındaki sarsıntılarla birlikte yerde çatlaklar oluşmaya başladı. Bağırışlar kulaklarıma dolarken durmadık.
Ateş çatlakların arasında yayıldığında sıra bendeydi. Elimi kaldırıp ve sudan oluşan her bir bitkinin özünü aldım. Elimde biriken su küresini soğuttum ve sert esen rüzgara karışmasını sağladım. İri iri taneler sertçe yere düşerken alev alıyordu ve kuru olan bitkileri yakıyordu.
Alev alan her yerle birlikte kaçışan Olimpos yarı tanrıçalarının hemen altındaki toprakla havalandılar. Deanla etraflarını ateşle sardık.
Büyük bir canhıraş olurken Olimpos Tanrı(ça)ları da teşrif etti . Ordularıyla gelen Tanrı(ça )lara dudağımı büzerek baktım. Ateş çemberi daha da küçülttüğümde içerde bulunan yarı Tanrı(ça)ların çığlığı yükseldiğinde ordunun başındaki Tanrıça Athena ve Tanrı Ares orduyu durdurmuştu.
Zeus'un gözler beni hapis alırken bir adım attı öne doğru.
" Bunun bedelini ödeyeceksiniz."
" Elementer halkını Tartarusa hapsetmenin bedelini ödüyorsun Zeus. Biz muhafızların görevi krallığı korumaktır. Canımız pahasına da koruruz."
Hector'un sözlerinden sonra büyük bir yıldırım üzerimize düşecekken Anne toprağı kullanarak yıldırımı içine çekti.
Zeus'un sinirlenen yüzünü görmek bize zevk verirken ikinci atak Demeterden geldi. Sarmaşıklar bize doğru yol alırken sırıttım. Elimi kaldırdım ve suyu hissettim. İçindeki tüm suyu çekip aldım ve sivri buz oklarına dönüştürdüm. Okların hedefi Zeus'tu.
Yol alan buzdan oklarımı tek bir darbeyle yere indirirken yere düşen buzlar zemini dondurmaya başladı. Tehlikeli bir şekilde güldüğümde bana şaşkınlıkla bakıyorlardı.
Akıllı davrananlardan Tanrıça Athena öne çıktı.
" Olimposu katlediyorsunuz buna bir son vermeniz gerek. Eğer istediğiniz halkınız ise onları size geri vereceğiz."
Zeus'un gözleri Athenayı bulurken Athena başı dik bir şekilde durdu.
" Athena haklı. Bu savaş bir kişinin sonucu sonrası olduysa da bunu yarı tanrı(ça)larımız ve Olimpos ödemek zorunda değil. Zeus buna bir son vermek zorundasın."
" Ares'e katılıyorum Zeus. Apollon Kehanet dilemişti bunun elbet bir gün olacağını hepimiz biliyorduk. Buna bir son vermelisin yoksa yönetebileceğin bir yer kalmayacak."
Artemis, avcılık , vahşi doğa ve bereket Tanrıçası. Aynı zamanda genç kızların koruyucu olarak da bilirdi. Kerberos'a uğradığımda bir teşekkür etmem gerekecekti. Ondan öğrenmeseydim boş boş bakıyor olacaktım.
Zeus gözlerini bize doğru çevirmende önce rehin aldığımız yarı tanrı (ça)lara baktı. Sonra karısı Hera ile göz göze gelip en son bakışlarını bize doğru çevirdi.
" Elementer halkı serbest kalacak ve sizde rehin aldıklarınızı bırakacaksınız."
" Kabul edecek miyiz ? Amacımız zaten halkımızı geri almaktı."
Anneye doğru başımı usul usul çevirdiğimde gözleri Hector ve Deanda geziyordu. Ama Dean bir ağaca sırtını vermiş öylece yere bakıyordu. Hector'un sesini duymamla gözlerimi Dean'dan aldım.
" Halkımızı geri alacağız. Başka bir risk alamayız."
Anneyle onaylayan mırıltılar çıkardığımızda Hector Zeus'un yanına indi. Rüzgar dışarıya sert eserken ona karşı yumuşak oluyordu . Sarı saçları usul usul sallanırken Zeus'a üstten bir tavırla bakıyordu Hector.
" Gözünü alamadın bakıyorum."
" Ha ?"
Dean'a anlamazca baktığımda bir şey söylemeden Zeus'a döndürdü ya da Hector'a ?
Az önce ne demek istemişti ?
" İlk serbest bırak onları . Toprak Saray'ına ve sen oranın neresi olduğunu biliyorsun."
" Anne geri git ." dediğimde başını sallayıp yanımızdan ışınlandı.
" Dean sana neler oluyor bilmiyorum ama tavırların hiç hoş değil." dedim. Belki şu an konuşmak için uygun bir zaman değildi ama şimdi söylemek istemiştim.
Bir süre ses gelmediğinde başımı Dean'ın olduğu tarafa çevirdim. Gözlerini kırpmadan Hector'a baktığında az önceki iması aklıma geldi. Jeton beynime an ve an düşerek avucumla alnıma vurdum.
" Nasıl böyle düşünebilirsin sen ?!"
" Ne ?"
Gözleri bir an olsun Hectordan ayrılmazken bana bakması için ayağına sertçe bastım. Gözleri bana doğru döndüğünde sertçe çıkıştım.
" Seninle konuşuyorum burda !"
" Ne var !"
" Hector senin dostun benim ise abim gibi duydun mu beni ! Başka türlü düşünme yok eğer hala düşüneceksen de bana saçma sapan imalar yapma !"
Bir şey söylemesine fırsat vermeden bulunduğumuz tepeye buzdan bir rampa yaparak aşağıya inmemi sağladım.
Zeus Hector'la anlaşmış olmalıydı çünkü hemen yanımda Anne'nin perisi Mia belirmişti. Omzuma konarak konuşmaya başlamıştı.
" Elementer halkı Toprak Saray'ına geldi."
Hector bana soran gözlerle baktığında Zeus'a döndüm.
" Eksiksiz göndermediğin ne malum."
" Olimpos adına kan yemini ederim."diyerek avucunda küçük bir kesik açıp toprağa damlasını sağladı.
Bende elimi kaldırıp ateşin içine aldığım rehineleri serbest bıraktım. Aynı anda yerden yarılan çatlaklar kapandı, rüzgar esmeyi bıraktı. Ortalık dinginliğe vardığında tepedeki Dean'a bakmadan Hector'un yanına yürüdüm.
Gitme vaktiydi ama bu demek değildi ki buradakilerin rahat bir nefes alacağı. İzin vermezdim bir kere.
Belimden çıkarttığım hançerle avucuma kesik açtım. Kanım Olimpos topraklarına damladı.
On sekiz yılımı lanetlenmiş olarak geçiren ben Amaris . Bu topraklarda benim acımı çekecekti.
Su hayat verdi bu topraklara
Karşılığı lanetlenmek oldu uzun yıllar boyunca
Kalbi acımakta onun
Karşılık bekliyor senden yardım istiyor
İtaat et su efendine !
Kan karıştı toprağa
Lanet sözlerden değil kandan işlemekte
Soğuk ve sert kış etkisini göstersin
Acıyan kalp kadar acıtsın içini
Muhafızın laneti ebediyete kadar sürsün
Bölüm sonu
Nasıl buldunuz bölümü tatlı çöreklerim ???
Sorularınız varsa buraya alayım...