Mafya bey (18+) (Yeniden Yazı...

Von baharwold

183K 4.5K 1K

Sözde, "ben Emre'yle sadece el ele tutuşup sarılabilirdim ilerisini yapamazdım, yaptıramazdı." ... 'Her zerri... Mehr

1.bölüm (düzenlendi)
2.bölüm (düzenlendi)
3.bölüm (DÜZENLENDİ)
4.bölüm (DÜZENLENDİ!)
6.bölüm (DÜZENLENDİ!)
8.bölüm(düzenlendi)
9.bölüm(düzenlendi)
10.bölüm
11.bölüm(düzenlendi)
12.bölüm (düzenlendi)
13.bölüm
14.bölüm (düzenlendi)
15. bölüm (düzenlendi)
16.bölüm (düzenlenicek)
17.bölüm
18.bölüm
19.bölüm
20.bölüm
21.bölüm
22.bölüm
23.bölüm
24.bölüm
25.bölüm
26.bölüm
27.bölüm
28.bölüm
29.bölüm
30.bölüm
31.bölüm
32.bölüm
33.bölüm
34.bölüm
35.bölüm (Firuze)
36.bölüm
37.bölüm (ipuçları)
38.bölüm(isimsiz)
39.bölüm (kalpler)
40. bölüm (ihanet)
41.bölüm (yaralar)
Duyuru!
42. bölüm
Duyuru. •KAYIPLAR•
43. bölüm
44.bölüm

5.bölüm (DÜZENLENDİ!)

11.2K 311 98
Von baharwold

Müzik sesi, ve kırmızı ışıklar. Gözlerimi yavaşça açtım. Yatmış olduğum yatak beni derine çekiyordu. Doğrulmak istemiyordum. Kadı 8- yanında uyansam... otobüste dinlediğim müzik. Hafif bir şekilde yüksek seste değildi ama kulaklarımda çalıyordu. Gözlerimi kapattım. Aklıma yaşadıklarım geldi, Hazar Ateş. O beni... kucağına alıp nereye getirdiki. Evet biliyorum bir odadaydım ama burası onun evi mi? Onun odası mı? Gözlerimi sakince açtım. Doğrulduğumda karşımdaki sandalyede oturan kişi beni korkutmuştu. Bu oydu, odanın içini aydınlatan sadece kırmızı ışıklar... kırmızı ışıklar odayı aydınlatıyordu. Onun epeyce bir süzdüm. Uyuyor muydu? Yoksa sadece kestiriyor muydu? Arkama yaslanıp onu izlemeye başladım. Saçları dağılmış üzerinde aynı elbiseler. Bu adamın içinde ne var? Kalbi nasıl? Taştan mı? yoksa buzdan mı? Birisinin kalbini eritmesi lazım... eğer buzdansa tabi. Derin bir nefes alıp gözlerimi kapattım. Babam... beni merak etmiştir şimdi, balkon kapısına baktım. Perde ile örtülüydü. Karanlıktı dışarısı. Ayağa kalkıp bakmak istiyordum. Üzerime örtülü olan geri battaniyeyi çekip yavaş bir şekilde ayağa kalktım. Bebek adımlarıyla Hazar'ı uyandırmaya dikkat ederek balkona ilerledim. Perdeyi yavaşça kaldırıp kapıyı açtım. Balkon kocamandı. Kahve rengi kırmızı renkte uyumu mükemmel duruyordu. Biraz daha ilerleyip balkonun dibinde durdum bahçeye baktığımda ışıklar bahçeyi aydınlatıyordu, ortada kocaman bir havuz ve bir kahvaltı masası diye bildiğim mükemmel bir masa. Etraf güllerle doluydu. Yolun ilk başlangıcından son bitişine kadar güllerle doluydu. Etrafta koruma yoktu koruma görmeyi bekliyordum aslında, çünkü Hazar Ateş'in evindeydim, koruma görmek normal gelirdi bana, ama belki dışarıda olabilirdi. Bahçenin duvarları yüksekti, duvarları ağaç dalları sarmıştı.

Arkamdan gelen ayak sesi ile arkamı döndüm Hazar olduğunu biliyordum. Bana korku ve pişmanlıkla baktı.

“Nasılsın Zümrüt?” boynuna baktım yutkunuşuna tekrardan şahit oldum “İyiyim... galiba” bir adım daha attı “Sen hep iyi ol” umarım, umarım hep iyi olurum “Evet, denerim” dudaklarını ıslattı “Dene demedim... iyi ol dedim” ellerini arkaya artıp yanıma yaklaştı bahçeyi izlemeye başladı. Bende onu izlemeye başladım. Tavrı, bana olan yaklaşımı, mimikleri her zerresini bilmek izlemek istiyordum.

“Babam... beni merak etmiştir” kafamı bahçeye çevirdim “Senin yerine ona mesajı ben attım” yüzümü ona çevirdim. Çatık bir kaşla ona baktım “Nasıl... şifrem. Ne yazdın?” şifremi nereden biliyordu ki veya babama ne yazdı, ne bahane üretti? “Şifren 26132 tam anlamı galiba orta okul numaran 32 ekstra olan bir şey değilmi?” “Unutuyorum. O yüzden bilindik şeyler yazıyorum... ve ayrıca sormayacam nereden biliyorsun diye şifremi” yüzünü bana çevirdi, ikimizde birbirimize bakıyorduk, ama neden gözleri gözlerimle buluşunca rahatlıyor, sesini duyunca... bunlar normal mi.?

“Neden sormayacaksın” kafamı eğip dudaklarımı ıslattım. “İçeride açtığın müzik. Ben onu otobüse binince dinliyorum... bu tesadüf mü? Yoksa senin adın Hazar Ateş her şeyi bilir her şeyi...” bana baktı yüzünde gülümseme oluştu “Evet haklısın... tesadüf değil, son dinlediğin müzikte o vardı, bende açtım” kafamı sakince ve yavaşça salladım.

Derin bir iç çektiğini duydum “Aç mısın?” kafamı salladım yüzüne baktım “Açım... ama beni evime bırak. Yani yedikten sonra... lütfen” yüzümü inceledi, gülümseyip kafasını salladı “Peki seni evine bırakayım yemekten sonra” eliyle balkon kapısını işaret etti “Hadi, yemek hazır bile” balondan çıkıp odaya girdik kırmızı ışıklar aynı fantazi gibi geliyordu gözüme.

Hazar odanın çıkış kapısını açıp bana baktı, kapıya ilerleyip odadan çıktım. Hazar hemen yanımda benimle beraber ilerliyordu. Merdivenlere gelince oden inmem için elini uzattı. Salona girince bizi bir masa karşıladı. Yemek masası. Önceden hazır olduğunu söylemişti zaten. Ama bu romantik bir masaydı, böylemi deniliyordu romantik bir masa, evet, evet öyle deniliyordu. İki tane kırmızı mum, tam olarak masanın ortasındaydı. Hazar'a baktım bana bakıyordu tepkimi inceliyordu. Masaya doğru yavaş adımlarla ilerliyordum. Yanda duran iki kadın, aşçı olmaları lazımdı. Hazar eliyle oturmamı işaret etti. Hiç bir tepki vermeden yavaşça masaya oturdum. Hazar'a baktığımda kadınlara eliyle bir şeyler yaptı. Yemekleri getirin dedi galiba, başka ne olabilirdi ki? Kadınlardan bir tanesi benim tabağıma levrek koymuştu Hazar'a baktım. Gözleri üzerimdeydi. Levrek çok severim bunu da biliyor olmalıydı yüzünde öyle bir ifade vardı, Hazar Ateş her şeyi bilir.

Çok açıkmıştım hemen yemek istiyordum. Hazar başlamam için çatalıyla önümdeki tabağı gösterdi. Elime çatal ve bıçak alıp yemeye başladım. Mükemmel, mükemmel, harika bir tat. Gerçi ben balık ürünlerini çok severim, helede levrek. Bayılırım.

Çalışanlardan biri benim önümdeki bardağa bir şeyler döküyordu. “Alkol kullanmıyorum ben” dedi bir anda doldurmasını engelleyerek, kadın kafasını çevirip Hazar'a baktı. Hazar kafasını sakince sallayıp bana baktı, daha sonra kadına dönüp, “Ona portakal suyu getirin... içersin dimi” kafamı sallayıp “Evet içerim” Hazar'a bakmayı kesip önümdeki yemeğe odaklandım. Aradan 1 dakika geçmeden çalışan yeni bardağa meyve suyu koyup geri çekildi. Hazar yemeğini yerken bana bakıyordu ama ben ona değil önümdeki yemeğe odaklanmıştım.

“Zümrüt” kafamı kaldırıp karşı sandalyedeki Hazar'a baktım “Efendim” derin bir nefes aldı efendim demem hoşuna gitmiş olacak ki, kafasını eğip sırıttı, yutkunmama neden olan şu olay beni azda olsa utandırmıştı, sebebini bilmiyorum... Hazar eğmiş olan kafasını kaldırıp bana baktı tekrardan “Efendim... şimdi hayatında değişen bir şeyler oldu mu?” net bir ses tonuyla konuştu kafamı önümdeki yemeğe eğip düşündüm. Evet oldu hemde çok güzel oldu. Hayatımdan çıkartmam gereken insanları hayatımdan o çıkardı, beni uğraştırmadan. Emre beni aldattı... o mesela çıktı. Olması gerekenler oldu geri dönüşü yoktu. “Oldu... hayatımdan çıkması gereken insanlar çıktı... insan çıktı” dudaklarını ıslatıp bana baktı tekrardan “Peki ya şimdi ne olacak” sorusunu düşündüm aslında düşünmeye gerek bile yoktu “Kaldığım yerden devam edeceğim” “Ben senin için hala... yani o salonda ettiğin hakaretler... öylemiyim” hayır değil gibi aslında bir anda beni öpmesine sinir olmuştum ilk öpücüğümdü “Hayır, bir anda ilk öpücüğümü zorla aldım” bana ağzı hafif açık bir şekilde bakıyordu. İlk öpücüğe şaşırmış olmalıydı “Seni ilk öpen benmiydim?” dudaklarımı ıslatıp çekinerek kafamı salladım. Ona baktığımda yine kafasını eğmiş sırıtıyor hatta gülüyordu.

Önüme dönüp yemeğimi yemeye devam ettim. Derhal yiyip gitmek istiyordum, saatin kaç olduğundan bile haberim yoktu.

Portakal suyundan bir yudum alıp karşımdaki adama baktım. Şuan yaşadıklarım çok ama çok tuhaftı. Aldatıldım ve zorla öpen adamın evinde normal bir şekilde akşam yemeği yiyordum... ve mumlar tabi.

“Bitti yemeğim” kafasını kaldırıp bana baktı “Peki tamam, hadi gidelim. Seni evine bırakalım” peçete ile elini silip ayağa kalktı, kalkmasıyla beraber bende ayaklanmıştım. Salondan çıkıp kapıya ilerledik. Hazar aslı olan çantamı alıp bana uzattı “Telefonun içinde” çantamı açıp içine baktım. Telefon içindeydi. Hazar çıkınca arkasından çıktım. Villanın çıkış kapısında 4 tane koruma vardı. Korumalar şimdi belirlenmeye başladı. Evin hemen önünde bulunan arabaya doğru ilerledik. Hazar arabanın kapısını açıp bana baktı. Ona bakmadan arabaya bindim. Kapısını örtüp diğer tarafa geçti Hazar.

“Kemerini bağlar mısın? Lütfen” ona bakıp kafamı salladım. Kemerimi bağlayıp, kurumuş olan dudaklarımı ıslattım. Arabayı çalıştırıp evden uzaklaştı yani villadan uzaklaştı. Gözlerim çok ağrıyordu. Uyumama rağmen hala uykum vardı eve gider gitmez uyumak istiyordum. Yem yeşil ormanlık alandan ilerliyorduk. Etraf karanlık olsa da arabanın ön camından ay  mükemmel bir şekilde gözüküyordu. Etraf azda olsa gözüküyordu. Arkama yaslanıp gözlerimi kapattım. Sesiz bir araba yolculuğu yapıyormuş gibi hissediyordum kendimi.

Gözlerimi açtığımda sokaklara beni karşıladı. Evime yaklaşmıştık. Hazar'a bakıp “Beni evimin önünde indirme. Yakınlarda bir yerde indir, babam görsün istemiyorum” yüzümü inceledikten sonra kafasını sakince salladı. Evimin bir yan sokağında arabayı durdurmuştu. Arabadan inip ona baktım.

“Ne diyeceğimi bilmiyorum aslında... teşekkür etsem neye teşekkür ettiğimi bilemeyeceğim. Beni aldattığını bana haber verdiğin için... teşekkürler” yüzümde sadece istemsizce bir gülümseme oluştu “Ben sadece oyunca olmanı istemedim. Sen daha iyilerine layıksın Zümrüt” bu cümlesine sadece kafamı salladım “Öyle mi?... Hazar” dudağını kenarı yukarı kaydı, yüzündeki gülümseme kalbimin dahada atmasına neden oldu, sebebi neydi bu ona aşık değildim, olamazdımdı sadece hoşuma gitmiştir. “Neyse görüşürüz” arabanın kapısını kapatacağım an konuştu “Görüşür müyüz?” yüzünde heyecan ve umut vardı ama galiba o omudu ben şuanda yıkmış olacağım. “Hayır galiba, görüşecek bir nedenimiz yok. Kendine dikkat et hoş çakal” arabanın kapısını kapatıp oradan uzaklaştım. Arkama bile bakmadan eve girdim.

Ayakkabımı indirip salona gireceğim an babam beni karşıladı. “Kızım... nerde kaldın meraktan öldüm” babamın beni deli gibi merak etmesine hak veriyorum. “Babacım çok yorgunum bedenimi hissetmiyorum uyusam mı?” babama masumca baktım. Kafasını sallayıp gülümsedi. “Ben diyorum sana kendini bu kadar yorma, çocuklara ders vermek zorunda değilsin” ne! Hazar Ateş uydurduğu şey olmalı arkamı dönüp babama baktım “Ha yok baba ya ne olacak. Ben şimdi gidip direk uyuyacağım” babam güler bir yüzle kafasını tekrardan salladı. Hemen oradan ayrılıp odama gittim çantamı yatağa atıp üzerimi indirmeye başladım. Gri Pijamalarımı giyinip yatağa girdim. Çok yorgundum duş almaya halim bile yoktu. Yarın erken kalkar alırdım duşumu. Hazar Ateş bir iyi bir kötü. Bu adam nasıl biri.? Her şeyi, her kesi zaman gösterir. Hazar Ateş nasıl biri onuda zaman gösterecek.

...

Weiterlesen

Das wird dir gefallen

Çilek Kız Von Lara

Jugendliteratur

1.3M 88.2K 59
Çilek Alança Yıldırım mı demeliyim yoksa sen mi gerçek ismini açıklamak istersin Çilek Alança Saruhan? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek...
1.1M 39.4K 58
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!
494K 18.4K 49
"Oo küçük hanım iki gündür sizin peşinizdeyiz." "Siz de kimsiniz niye peşimdesiniz ne istiyorsunuz?" " sakin küçük kız" "Kimsiniz dedim" " babanın öd...
819K 37.1K 20
Son yirmi yedi saniye. Zaman gelmişti, kulaklıktaki ses son kez konuşacaktı. "Sonuna geldik, küçük hanım," Alacağı canları düşündükce duyduğu memnuni...