Ikukwklk X Hanji
*Ikukwklk kişisinin engelini kaldırdınız*
Hanji:
abartmiyor musun
Ikukwklk:
Neyi?
Hanji:
bana daha fazla hediye gonderme
pes edersin diye sesimi cikartmadim ama artik yeter
bir hafta oldu pes et
Ikukwklk:
Hiçbir şey göndermedim.
Hanji:
emin misin
Ikukwklk:
Emin değilim, random dom dom'um.
Hanji:
igrencsin
Ikukwklk:
Bu tür esprileri sevdiğini düşünmüştüm.
Hanji:
sen yaptiginda sevmiyorum
Ikukwklk:
Tamam, bir daha yapmam.
Hanji:
yapmaman gereken bi sey daha var
Ikukwklk:
Nedir?
Hanji:
bana bir seyler gondermeyi kes
Ikukwklk:
Ben göndermiyorum.
Hanji:
kim gonderiyo
uzayli arkadaslarinmi
Ikukwklk:
Nokta atışı.
Hanji:
siktir git
Ikukwklk:
İyiliğimin karşılığını vermen lazım.
Hanji:
ogunlerimi aksatmiyorum
bence bu bilgi sana yeterde artarda
Ikukwklk:
Yetmedi.
Hanji:
herneyseee
bana artik hicbi sey gonderme istemiyorum
bunu demek icin acmistim engeli
*Ikukwklk kişisini engellediniz*
*Ikukwklk kişisinin engelini kaldırdınız*
Ikukwklk:
Yapma.
Hanji:
ya engellemistim seni
benimi hackledin
Ikukwklk:
Hayır.
Hanji:
o zaman nasil engelin kalkti ve mesaj atabildin
Ikukwklk:
Uygulamanın açığını buldum.
Hanji:
uygulamayi silmek icin iyi bi sebep
Ikukwklk:
Hanji:
yuh yuzu gorunmese bile yakisikli|
hem yakisikli hemde sikli|
ne alaka simdi
Ikukwklk:
Sen de beni gör istedim.
Hanji:
yuzun yok fotoda
AAAAAA BI SANIYE
yuzsuzsun sen dogru
Ikukwklk:
Abartmasan mı artık?
Hanji:
abartmiyorum
bana olan davranislarinin aynadan sana yansimasi bu
Ikukwklk:
Ben böyle davranmıyordum sana.
Hanji:
off seni kirmayi hic istemiyorum|
neyse ne
Ikukwklk:
Bir şey demeyecek misin?
Hanji:
ne dememi bekliyosun
Ikukwklk:
Herhangi bir şey.
Hanji:
peki
neden benimle konusmaya calisiyosun
kafani sisirmiyor muydum
Ikukwklk:
Demek istediğim o değildi.
Hanji:
》Fakat seni başıma saran kişiyi bir bulursam yumruğu geçireceğim.
basina sarilmisim ya 😃
Ikukwklk:
Belki de yalnızca basit bir espriydi?
Hanji:
espri anlayisin bumu cidden
eger espriyse bile beni defalarca itekledikten sonra bu espriyi yapman hic hos olmadi
gercekten kirildim tamammi
Ikukwklk:
Biliyorum, bunun için üzgünüm.
Hanji:
uzgun olmanin sebebi bana soylediklerin degil
vicdan yapiyorsun sadece
geceleri iyi uyuyamiyorsun
Ikukwklk:
Ortada vicdan yapmamı gerektirecek herhangi bir şey yok.
İçimden geldiği gibi davranıyorum.
Hanji:
kandirmaya devam et kendini
Ikukwklk:
Tamam.
Neye inanmak istersen ona inan.
*Ikukwklk kişisini engellediniz*
Hanji:
lan
-bu mesaj iletilemedi-
kendi kendinimi engelledin
-bu mesaj iletilemedi-
HYUNGS
Bang97:
Gelmiyor musunuz?
Princehwang:
Çekimler uzadı
Yarım saate biter sanırım
Rinori:
Bitmesin.|
Bang97:
Changbin'den haberin var mı?
Aradım ama açmadı
Princehwang:
Evet
Evde sıkıntılar varmış
Bang97:
Ne sıkıntısı?
Princehwang:
Sungie'nin fotoğrafları yayılmış
Rinori:
Ee, sildim ben onları?|
Bang97:
Nasıl?
Princehwang:
Detaylı bilmiyorum
Changbin daha detaylı anlatır
Bang97:
Sinirlendim
@/Cbin müsait olunca anlat
Cbin:
Konuşabilecek durumda değilim
Yani telefonla
Bang97:
Neden bana haber vermedin?
Cbin:
Vaktim olmadı
Bang97:
Hyunjin nasıl öğrendi peki?
Princehwang:
Tesadüf eseri
Bang97:
Anlat neler olduğunu
Cbin:
Ben kampa gitmeden iki gün önce Sungie hacklenmiş
Fotoğrafları yayılmış, pshop falan yapmışlar
Babam da görünce dövmüş
Sungie bir şekilde internetteki fotoğrafları sildirmiş
Dün ise Hyunjin bir afiş gösterdi
Bang97:
Ne afişi?
Cbin:
Fotoğraflar afişlere basılmış ve direklere yapıştırılmış
Üstünde Sungie'nin numarası da var
Babam sabah bu afişlerden birisini gördü ve Sungie'yi dövmeye çalıştı
O yüzden affınıza sığınıyor ve ben gelemiyorum
Rinori:
Fotoğrafları yedeklemişler...|
Changbin, yardım edebileceğimiz bir şey var mı?
Bang97:
Sinirden başıma ağrı girdi
Princehwang:
Bir şey diyeceğim
Cbin:
》Changbin, yardım edebileceğimiz bir şey var mı?
Yapanları bulabilirsek iyi olur
Söyle Hyunjin
Princehwang:
Benim de başıma benzer bir olay gelmişti
Bir hacker bulup sorunu çözmüştüm
Yine ona ulaşsak faydalı olabilir
Rinori:
Ulaştınız zaten.|
Cbin:
Ulaşalım
Ne gerekiyorsa yapalım
Princehwang:
Sadece tek bir sorun var
Cbin:
?
Princehwang:
Onun hesabını unuttum
Rinori:
Ne?|
Bang97:
Bu kötü oldu işte
Princehwang:
Minho sen bilişimcisin bir şeyler yapabilir misin
Rinori:
Denerim.
Umarım bulabiliriz.
Kendim halledeceğim.|
Bang97:
Jisung nasıl
Cbin:
Kötü
Princehwang:
:(
Rinori:
Bir fikrim var.
Cbin:
Nedir
Rinori:
Neden Jisung'ı alıp buraya getirmiyorsun ki?
Evden uzaklaşmak ona iyi gelebilir.
Bang97:
Güzel fikir
Bence de Sungie'yi al ve buraya gel
Cbin:
Gelmek ister mi bilmiyorum
Bang97:
Seungmin'in de geleceğini söyle
Onu görmek için gelecektir
Ben de Seungmin'e mesaj atayım
Cbin:
Tamam
Princehwang:
+2
Bang97:
Ne?
Princehwang:
2 konuğumuz daha olabilir
Bang97:
Kimler
Princehwang:
Felix ve
Jeongin 😻
Bang97:
Gelsinler
Seungmin geliyor
Minho da sıkıntı olmayacağını belirtti
Cbin:
Siz buluştunuz mu
Bang97:
Evet
Bir saattir sizsiz takılıyoruz
Cbin:
Jisung da kabul etti en geç yarım saate aranıza dahil oluruz
Princehwang:
Ben de hemen hemen aynı süre zarfında orada olurum
Bang97:
Bekliyoruz
••••
Minho gergindi, Jisung'ın onu tanımasını istemiyordu, en azından şimdilik. Eğer gizliliğini koruyabilirse Jisung hakkında yeni bilgiler edinebilir ve ona nasıl destek olabileceğini planlayabilirdi. Ayrıca onun sosyal medya dışındaki kişiliğini de fazlasıyla merak ediyordu, bu yüzden iki farklı şekilde tanışıp Jisung hakkında kısa bir gözlem yapacaktı. Günler önce ona attığı fotoğrafı hatırladı ve hızla telefonunun kılıfını çıkartıp ceketinin cebine yerleştirdi, bugün aynı kombini yeniden yapmadığı için kendisini tebrik etti.
Buluşma mekanına önce Seungmin, ardından da Hyunjin geldi. Minho, Hyunjin ve Chan'ın kuzen olduğunu da bu sırada öğrendi. Hyunjin'i kurtardığı dönemlerde bu bilgiyi edinememişti, dünya fazlasıyla küçük geldi gözüne.
Hyunjin ve Seungmin'in gelişinin üzerinden yaklaşık on beş dakika sonra, Changbin, Jisung, Felix ve Jeongin de aralarına dahil oldu. Herkesle üstün körü tanıştıktan sonra odağını Jisung'a verdi. Sincap çocuk oldukça bitkin duruyor, üstelik fotoğraflardaki haline kıyasla daha da zayıf görünüyordu.
Minho, kalabalığın sohbetinden sıyrıldı ve Jisung'a nasıl yardım edebileceğini konusunda düşüncelere daldı. Bir süre sonra kendisini toparladı ve kahve fincanına olan bakışlarını çekip, masadakilere yönlendirdi. Herkes ikişerli gruplar halinde sohbet etmeye başlamıştı, Jisung ve kendisi hariç.
Jisung, gözleri kapalı bir şekilde yanındaki duvara yaslanmıştı. Minho onunla konuşmak istedi, uzandı ve bir elini hafifçe küçüğünün dizine koydu. Jisung'ın gözleri temasın ardından açıldı, meraklı bakışları sevimliydi. Minho sandalyesini ona doğru yaklaştırdıktan sonra alçak bir ses tonu ile konuştu.
"Hoş geldin partilerinde uyumamalısın."
Jisung, Minho'ya zoraki bir gülümseme sundu. "Üzgünüm, iyi bir dönemden geçmiyorum."
"Haberim var ve sana bu konuda yardım edeceğim."
"Vaktinizi benim için boşa harcamayın lütfen."
Minho kaşlarını çattı. "Bu da ne demek?"
"Daha önce sildirmeyi başardım ve bittiğini sandım. Peki ne oldu? Yeniden başladı."
"İki kez olmuş olması, üçüncüde de olacağı anlamına gelmiyor."
Jisung omuz silkti. "Sonunda pes edeceklerdir."
"Ya etmezlerse?"
Jisung verecek bir cevap bulamadı, Minho bunu anladı. Küçüğünün üzerine daha fazla gitmeme ve bu işi ikinci karakteri olan Ikukwklk'a bırakma kararı aldı.
"Abinin anlattığı kişi ile şu an karşımda oturan kişi arasında oldukça büyük bir fark var. Üzgün olsan bile konuşkan olduğunu söylemişti, yoksa misafirperver değil misin?"
"Öyleyimdir aslında." oturuşunu değiştirdi ve sohbet etmeye daha uygun bir pozisyona geçti. "Duyduğum kadarıyla Avustralya'dan buraya gelmişsiniz, Kore'ye iş için mi taşındınız?"
"Bilirsin, klozetin kapağını açtığında bir yılan ile karşılaşmak rahatlamana hiç de yardımcı olmaz. Ya da ayakkabıdan çıkan böcekler..." Minho'nun cevabı ve mimikleri oldukça komikti, Jisung kıkırdadı.
"Gayet geçerli bir sebep. Ben olsam bir gün dahi dayanamazdım."
Minho'nun aklına 'yılanı kusturmak' konulu konuşma geldi, dudağını ısırdı ve gülümsemesini tuttu. Soğumuş kahvesinden bir yudum aldıktan sonra ona kocaman gözlerle bakan Jisung'a döndü.
"Güzelsin."
Jisung, bir anlığına Minho'nun dediklerini kavrayamadı. Kaşları havalandı, gözlerini kırpıştırdı ve eliyle kendisini işaret etti.
"Bana mı dediniz?"
"Seninle konuştuğuma göre." Minho imalı bir bakış attı.
"Teşekkürler... Ancak, iltifatınızın sebebini anlayamadım."
"Changbin, senin kendini çirkin bulduğunu söylemişti. Çirkin olmayı bırak, çirkinlik kavramı ile yan yana dahi gelemezsin."
Jisung'ın kafası karıştı. Karşısındaki adam onunla flört mü ediyordu yoksa sadece basit bir iltifat mıydı?
"Teşekkür ederim Minho hyung."
"Teşekkür etmene gerek yok, yalnızca doğruları dile getirdim."
Cümlesini tamamlar tamamlamaz telefonunun zil sesini duydu. Masadaki telefonu eline aldı ve arayan kişiye baktıktan sonra aramayı reddedip yerinden kalktı.
Minho'nun kalktığını gören Chan "Gidiyor musun?" diye sordu. Minho ceketini giyerken yanıtladı "Evet."
Changbin mahcup bir yüz ifadesi takındı "Biraz daha kalamaz mısın Minho? Düzgünce sohbet edemedik."
"Kalmak isterdim fakat kız arkadaşım beni bekliyor. Zaten artık buradayım, sık sık görüşürüz. İzninizle."
Minho masadakilerle kısaca vedalaştıktan sonra kafeden hızla ayrıldı.
Jisung ise Minho hakkındaki uçuk düşüncelerini bir rafa kaldırdı.
~☆~