Ehe buradan hayalet okuyucuya sesleniyorum ...
Yıldız'a basıver!!!!
Yorum yapıver .
İyi okumalar dilerim
24. Bölüm : Yüzeye Çıkanlar Part 2
•••
İç sesim benim yerime konuştuğunda yutkundum. Diğeri ise Poseidon kadar cüsseli değildi ama başındaki taçla kim olduğu net olarak anlaşıyordu .
Zeus.
İkisinde bakışları bana döndüğünde Kerberos daha da hırladı ve görüş açılarını kapattı.
" Cehenneme git ! Cehennemin kızı !"
Kükremesiyle yerimden sıçradım ve aynı anda yok bir ses daha duydum.
" Hoşgeldiniz ."
Hades.
•••
Kerberos beni arkasına alıp Hades'e yol açtığında olanları merakla seyrediyordum. Babam tüm ihtişamıyla ve sakinliğiyle Zeus ve Poseidon'a bakıyordu.
Onları umursamıyordu bile .
" Hades Cehenneme yağmur yağmış diye duyduk gücünün azalması beni şaşırttı doğrusu."
Zeus'a ters ters bakmakla yetinmiştim . Babam ise tüm sakinliğiyle Zeus'a baktı.
" Gücüm hala yerinde Zeus belliki biri benden bile güçlü."
Yüzümde alaylı bir sırıtış ifadesi oluştuğunda Zeus bir bana bir de Hades'e baktı. Sinirlendiği belli oluyordu.
Kerberos söylemişti Zeus kendisinden güçlü olan birinin yaşamasana izin vermiyormuş . Bu yüzden babam beni cehennemde tutuyormuş.
Birbirlerini gözleriyle öldürmeye niyetli iki kişinin arasına girmek ne kadar mantıklı bilmiyorum ama ben girecektim. Tabi önümde duran Kerberos'u geçebilirsem.
Bir adım atıp bacaklarının arasından kurtulduğumda bir başını bana doğru çevirip ateş saçan gözleriyle karşı karşıya gelmemizi sağladı.
" Geride dur Cehennemin kızı. Senlik bir durum yok."
Başımı yana yatırıp dudağımı büzdüm. " O yüzden benim hakkımda tartışıyorlar ya !"
" Zarar görmemen için geride durman gerek."
Gözlerimi devirdim . Tek ayağımın üstüne ağırlığımı verip izlemeye devam ettim.
" Kızına sahip çık o zaman Hades. Eğer Olimpos'a veya dünyaya tehdit oluşturursa yaşamaz."
Alayla kıvrılan dudaklarımdan kocaman bir kahkaha döküldü. Deli gibi gülerken herkesin gözünü üstümde hissettim. Gözlerimden gelen yaşları parmağımın ucunda silip bana değişikmişim gibi bakan iki Tanrı'ya döndüm.
" Beni öldürmeyi istiyorsan Zeus hodri meydan. Bana dokunursan sende lanetlenirsin, ölürsün demedim bak."
Ciddi bir duruş sergileyip sertçe baktım ikisine de. Beni hafife almamaları gerektiğini öyle ya da böyle öğreneceklerdi.
" Su Muhafızıyım eğer halkım veya diğer muhafızlar öldüğümü öğrenirlerse dünyaya ne olur ? Ben sana söyleyeyim taş üstünde taş bırakamazlar."
" Kendine çok güveniyorsun . Bunu toplantının sonunda karar vereceğim."
Parmağını şıklatmasıyla üzerine gelen yıldırımla ortadan kayboldu. Gözlerimi Poseidon'a çevirdiğimde bir bana bir de Hades'e baktı.
" Zeus her yolu denedi ve şimdi de önüne seriyorsun avını Hades."
" Geldiğin okyanusa git Poseidon Amaris hiç bir zaman av olmadı . O bir kaplan ve her zaman Avcı konumundaydı . Asıl dikkatli olması gereken Zeus. Sende biliyorsun ki okyanus durgun fazla durmaz onu köpürtmese iyi olur."
Sözlerini söyledikten arkasını dönüp gölgelere karışıp ortamda kaybolduğunda kaşlarım havalanmıştı.
Kerberos'un beni burnuyla itmesiyle göz devirip kemikli kapıya doğru ilerledim. Adımlarımı durduran Poseidon'un seslenişi olmuştu.
Arkamı dönüp donuk bir ifadeyle baktım Okyanusun Tanrı'sına. Benden bile güçlüydü bunun farkındaydım . Onlarla güç konusunda boy ölçüşemezdim bir tek aklımı kullanırsam alt edebilirdim.
" Gözlerinde dingin okyanus var ama dalgalanmak için ufak bir neden arıyor. Dikkat et Tanrı seninle oynayacak . Kafanı kullan Su Muhafızı yoksa dibe batan sen olursun."
" Bana neden öğüt veriyorsun ?"
" Bir kere de olsa Zeus'un yıkılışını görmek istiyorumdur belki de."
Söylediklerini söyler söylemez okyanus onu içine almıştı. İçimdeki sıkıntıyla bende kapıdan içeri girdim. Cehennemin yakıcı sıcaklığının bana zarar vermemesi için babamın üstüme yaptığı koruma sihri vardı.
Her ne kadar Cehennemin kızı da olsam benim su tarafım baskındı . Soğuk bana iyi geliyordu tabii sonra deli gibi üşüyordum orası ayrı.
Saray'a giden köprüden geçerken aşağı baktım. Fokur fokur kavrayan ateşle dudaklarımda küçük bir gülümseme peyda oldu. Atlasam bir şey olmazdı her halde.
Ateşin beni yakmayacağını biliyordum ama yine de tereddütlerim vardı. Uzanıp dokunmak maksadıyla dizlerimin üstüne oturdum.
Uzanıp dokumak için elimi uzattığımda ateş çok aşağıda kalıyordu benim için. Dudağımı büktüm ve ateşin elime gelmesini sağladım. Elime gelen ateşle parmak uçlarımla dokunduğunda hissettiğim acıyla inleyerek kendimi geriye çektim.
Hani ateş beni yakmazdı !
Melezim diye istisna mı koydular bana özel !
Ah !
Canım acıyordu !
Yanan parmağıma baktığımda kırmızı tenimi görmemle yüzümü buruşturdum aynı anda gelen gülme sesiyle sinirle kafamı sola doğru çevirdim.
Benden bir kaç adım ötede ukala şeytan bozuntusu bana bakarak gülüyordu. Aramızdaki mesafeyi kapatıp tepemde dikildiğinde yüzünde alaylı gülümseme yer aldı.
" Herkesin korktuğu Cehennemin kızı günah ateşine dokunmayacağını bilmiyor mu ?"
Sinirle ayağa kalktım ve şeytanın önünde dikildim. Öfkeli gözlerimi gördüğünde yüzündeki gülümseme soldu.
" Uyarabilirdin !"
" Ne yapacağını görmek istedim ."
Bu sefer sırıtan bendim. Bir adım daha atarak onun geri gitmesini sağladım. Gözlerimi gözlerine kilitlediğimde tuzağıma çoktan düşmüştü Şeytan.
Ellerimi göğsüne koyup ayak ucumda yükseldiğimde gözlerini kapattı. Yazık az sonra olacaklardan habersizdi !
Tamamiyle kendini kaptırdığında göğsündeki ellerimi kullanarak sertçe ittim. Şokla gözleri açılmıştı ve Günah ateşi dediği yere düşecekken son anda kanatlarını kullanmasıyla kurtulmuştu ama köpüren ateş eline gelip dirseğine kadar yakmıştı.
Dudağımı büzerek ona baktığımda öfkeyle ve acıyla üzerime doğru geldi. Dişlerinin arasında tıslayarak konuştu.
" Sen ne yaptığını sanıyorsun !"
" Reflekslerin iyi mi diye kontrol etmek istedim."
Masum masum suratına baktığımda afalladı. Haline kocaman bir kahkaha patlattım.
" Dikkatli ol şeytan az daha tuzağıma düşüyordun ."
Saray'a doğru ilerledim. İçeri girdiğimde oflayarak odamı aramaya başladım ama bulmadım. Sonunda bir kadını durdurarak öğrendiğim odama vardığımda yatağımda gelişi güzel yatan Leroy'u görmemle kaşlarımı çattım.
" Ne işin var odamda ?"
" Seni bekliyordum."
Yatağın diğer tarafına geçip uzandığımda Leroy doğrulmuştu.
" Biraz sonra Tanrı'lar ve tanrıçalar toplanacak."
" Evet."
" Korkmuyor musun ? Zeus seni bitirmeyi kafasına koymuş."
" Daha önceden de çabalıyor muydu yani ?"
Gözlerini kaçırdı ve yataktan indi. Gözlerini pencereye çevirdi konuşmaya devam etti.
" Gizli sırlar çıktığında Olimpos ve Dünya en büyük darbeyi alacaklar."
Anlamamazlıkla Leroy'a baktım. Ama o sanki az öne olanlar yaşanmamışcasına yanıma geldi.
" Ateş elementi dersin bitti ."
" Ateş çiçeği oluşturabiliyorum."
Dudakları kıvrıldı. " Biliyorum. Ateş çiçeği oluşturabilenler bu elementin en üst seviyesindedir Amaris. Tanrı'lardan sıkılırsan ateş çiçeğine adımı fısılda seni bekliyor olacağım."
Bir şey dememe izin vermeden ateşle ortadan kaybolduğunda sıkıntıyla oflayarak ayağa kalktığımda kapım çaldı.
" Gir ." Dememle dört kadın odama girdi. Onlara tek kaşımı havya kaldırarak baktığımda içlerinden biri başımı kaldırıp bana baktı. Yüzümdeki ifadeyi görmüş olmalı ki açıklamaya başladı.
" Leydim sizi hazırlamamız emredildi."
" Kim ?"
" Kraliçemiz." dediğinde kaşlarımı çattım. Elindeki siyah elbiseyi görmemle kaşlarımı daha da çattım.
" Bana mavi bir zırh getirin."
Kadın şaşkınca yüzüme baktığımda onu umursamdan yatağa geri oturdum.
" Ama leydim."
" Ha birde yiyecek bir şeyler de getirin. Şimdi çıkın odamdan ."
İtiraz istemeyen ses tonunla kadınlar dışarı çıkarken içimden söyleniyordum ne diye işime karışıyor ki bu kadın.
Bir süre sonra kadınlar elinde yemek tepsisi ve mavi deri bir tulumla gelmişti. İlk yemeğimi yavaşça yemiştim sonra da aynı yavaşlıkla hazırlanmıştım. Saçım salıktı ve kristal tutamıma hiç bir işlev olmuyordu.
Ne taranıyor ne de örülüyordu.
İşim bitince odamdan çıktığımda koridorda Phersophe'yle karşılaştım. Beni süzünce kaşları havanmıştı. Şaşkınlığını gizlemeyerek konuştu .
" Nereye gidiyorsun Amaris ?"
" Seni ilgilendirdiğini sanmıyorum."
" Ah tabi Olimposa gidiyorsun. Ama Hades çoktan gitti ben seni gittin sanıyordum."
Başımı salladıktan sonra Phersophe'nin yanından ayrıldım ve Cehennemin kapısından çıktığımda Kerberos huzursuzca bana baktı.
" Geç kaldın."
Omuz silktim. " Amacımda oydu zaten." Bana bir şey demeden uyuma pozisyonu aldığında onu umursamadan Olimpos kapısına ilerledim. Kapıdan geçmeden bana tanıdık gelen aurayla arkamı döndüm. Kerberos'da hissetmiş olmalı ki ayağa kalkıp hırlamaya başlamıştı.
Dean olamazdı . Olsaydı Kerberos bu kadar büyük bir tepki vermezdi.
Yeşil sarmaşıkların arasında uzun zamandır görmediğim o gözleri gördüm. Orman yeşili gözleri ve koyu kahverengi saçlarının ardındaki çilli yanaklı kızı gördüm.
" Anne !"
Yüzümde kocaman bir gülümseme olurken Anne'de benden farksız değildi. İkimizde birbirimize sıkıca sarıldık. Birbirimizden ayrıldığımızda beni şöyle bir baştan aşağı süzdü. Yüzündeki memnun ifadeyi dile getirdi.
" Kızım sen taş gibi olmuşsun. Neydi öyle saçının bittiği yer bile belli değildi."
İkimizde kıkırdamıştık . Bende Anne'yi baştan aşağı süzdüm. Üstünde yeşil zırhı vardı ve zırhının sağ tarafındaki kol kısmı açıktı ve ruh hayvanının sembolü vardı.
Leopar.
Hemen altında ağacı tam ortasını yaran bir kılıç dövmesi vardı.
Muhafız simgesi.
Onları görünce dudak büzdüm . Ben de neden yoktular ? Anne fark etmiş olmalı ki kıkırdayarak bana bir adım daha yaklaştı.
Elini şakağıma götürdü ve bir şeyler fısıldadığında üstümdeki mavi deri tulum bana ait olan mavi zırhıma dönüşmüştü.
Ensemde hissettiğim sızıyla hemen elimi oraya götürdüm. Dokunarak bir şey hissetmek istemiştim.
Hissetmiştim de.
Bir ıslaklık ve elimi hafif gıdıklayan bir ateş. Daha iyi görebilmem için buzdan ayna oluşturdum ve enseme tuttum.
İki dövme vardı üstteki okyanusu ortadan bölen bir kılıçtı. Alttaki ise Kerberos'un simgesi olan üç başı ve onun etrafını kaplayan ateşti.
Cehenneme ait olduğumun işaretiydi .
Ruh hayvanımın dövmesi ise tam köprücük kemiğimin üstündeydi. Elimi hafifçe orada gezdirdim . İçimi garip bir enerji kapladı alışılmadık bir huzur ve cesaret vermişti. Derince gülümseyerek Anne'ye baktım.
" Bunlar çok güzeller."
" Öyleler Amaris. Benim sana önemli bir şey söylemem gerek Amaris."
" Ne kadar önemli çünkü beklettiğim ve hala bekletmeye devam ettiğim Tanrı(ça)lar var da."
" Onlarla alakalı çok çok önemli bir bilgi Amaris ve bunu senden bizden saklıyorlar."
Kaşlarımı çattım . Abimin dediği gibi önceden de Zeus'un beni öldürmek istemesinin sebebi Anne'nin söyleyeceği şey miydi ?
" Anlat dinliyorum." dediğimde Kerberos tüm heybetiyle araya girdi.
" Tanrı(ça)lar kızgın Cehennemin kızı. Gitmelisin."
" Hala yirmi dört saat dolmadı Kerberos bu yüzden kenarda uyu ya da bekle ama işime karışma. O Tanrı(ça)lar bekleyebilir."
Sözlerimi bitirip Anne'ye döndüğüm yüzünde bariz bir şaşkınlık vardı.
" Az önce kadim bir yaratığa emir verdin Amaris."
Omuz silkmekle yetindim sadece . Ona küçük köpek muamelesi yaptığımı söylersem her halde inanmazdı.
" Neyse ben anlatayım. Teyzen Ashely bize tüm savaşı nedenleriyle birlikte anlattı. Priroda düzen her haliyle devam ederken Aurora kız kardeşi Beatrix'i yaptığı kötülükler bahanesiyle tüm karanlık elementerleri okyanusun ortasındaki adaya sürmüş. Oradan sadece Muhafızlar çıkabilirmiş."
" Tanrıça Beatrix mi ?"
" Evet onu da bir yere hapsetmiş. Saklı mağaralarda korunuyormuş."
" Bunların dünya Tanrılarıyla ne alakası var ?"
" Ashley'e göre gece olmadan gündüz olmazmış buna bende katılıyorum ama Zeus Aurora'nın aklını çelmiş."
" Peki o bunu nerden biliyormuş ?"
" Ashley Aurora'nın en yakın dostuymuş. Her olayda yanındaymış. İşte Zeusla birlikte olmuş bunlar ve Aurora'nın bir çocuğu olacakmış. Düşünsene dört elemente hükmetmesinin yanı sıra Zeus'un gücüne de sahip olacak çok güçlü bir çocuk. Ama Zeus bunu reddetmiş ve bebeği öldürmüş. Aurora bunun acısıyla yıkılmış ve düzen sağlayan elementler kontrolden çıkmış . Yasa çekilen Aurora'nın gidişinden güçsüz düşmüş elementer halkı ve karanlıkla birlikte özel güçlüler bize saldırmış bunun destekçisi de Zeus'muş."
Kaşlarım havalandığında Anne devam etti konuşmasına.
" Savaş çıkmadan önce sen doğmuşsun Amaris . Melez olman Zeus için bir tehdit oluşturmuş ve Zeus Aurora'yı bu konuda kışkırtmış. Ashley buna engel olmak istemiş , kardeşini ve seni korumak için yer altına inip Hades'e haber göndermiş ama Aurora bunu öğrenmiş. İlk önceliği sen olduğun için su Saray'ına gitmiş. Ashley'i sonradan lanetlemiş ve o göle hapsetmiş. Neyse işte Su Kralı'da çocuğun ondan olmadığını siyah saçlarından anlamış ve büyük bir hiddet duymuş. Anneni Aurora'nın eline vermiş ve bebeği yani seni öldürmesi için fırsat vermiş. Aurora seni öldürecekken de Hades gelmiş ve eğer sana dokunacak olursa bunun bir şeyi değiştirmeyeceğini geri getireceğini söylemiş."
Ben olayları idrak etmeye çalışırken durup biraz nefeslendi ve devam etti.
" Aurora'da kendi çocuğunun ölüp senin yaşamını kaldırmamış, yüzüğü kullanarak senin ruhunu kendi ruhuna kilitlemiş ve tekrardan anne karnına dönmeni sağlamış. Bedenini de sanırım Hades korumak için almış. Normalde bir yıl önce doğmuşsun ama Aurora'nın laneti üzerine tekrardan anne karnına dönmüşsün. Şu anki bedenin ve ruhun on dokuz yaşında ve yakında yirmi olacak."
Bir süre öylece boşluğa bakıp Anne'nin söylediklerini kafamda iyice tarttım. Tamamiyle oturttuktan sonra zihnimde dönüp duran soruyu sordum.
" Ben nasıl Su Muhafızı olmuşum o zaman ?"
" Annen sayesinde , doğacak olan Su Muhafızı ile gücün eş değer olamamalıydı o da senin Su Muhafızı olmanı sağlamak için kendi muhafızlığını devretti."
Duyduklarım beni sarsarken bir kaç adım geriye gittim. Ağırdı yaşadıklarım . Zeus yüzünden Aurora'nın bana kinlenmesi, ruhumun on sekiz yıl sonra azad edilmesi , annemin yok oluşu , halkımızı kaybetmemiz ...
" Amaris." Tedirginlikle adımı seslenen Anne'ye baktım ama bakışlarım bir şey ifade etmiyordu . Onunkiler ediyordu ama . Bir şey daha söyleyecekti lakin duyacaklarımı kaldırmamamdan korkuyordu belli ki.
" Başka ne var ?"
" Elementer halkının geri kalanı Zeus tarafından Tartarus'a hapsedilmiş. Orası en korkunç günahkarların cezalandırdığı, bir kişinin bin defa öldüğü yer Amaris. Yakınından geçmek bile senin ruhunu karartıyor."
Sertçe Anne'ye baktığımda bir kaç adım geriledi. Ona bakmadığının bilincindeydi lakin ne yapacağımı kestiremiyordu o da.
Ki bende bilmiyordum ne yapacağımı Zeus bunun bedelini çok ağır ödeyecekti . Bize bizim uğrumuza can vereceğimiz halkımıza yaşattıklarının acısını misliyle çekecekti ve bizzat ben sağlayacaktım bunu.
Bölüm sonu
Yine bir bölümün daha sonuna geldik ...
Sormak istediğiniz bir soru varsa buraya lütfen.
Onum dışında gidişat nasıl ?