ÇOCUKLUĞUM | Lise

Von buketsekmenn

5.5K 641 1.8K

Son dersin son dakikalarındaydık. Sıramın üstündeki defter ve kalemimi çantama koymak için çantamın fermuarın... Mehr

⋅Giriş⋅
•1•
•2•
•3•
•4•
5. | Part 1
5. | Part 2
•6•
7 | Part 1
7 | Part 2
9 | Part 1
9. | Part 2
•10•
•11•
•12•
13 - Kesit
•13•
•14•
-15-
16. / Kesit
•16•
17

•8•

154 26 72
Von buketsekmenn

Dedüblüman - Sakladığın Bir Şeyler Var

''Annem!'' dedim hemen olduğum yere sinerek. Bulut, hareket etmeden ve tek kelime etmeden bana bakmaya devam ediyordu. Sırıttığını duydum. ''Neden saklanıyorsun?''

Göz ucuyla ona baktım. ''Çünkü o annem!'' dedim saçma sapan bir şeyler geveleyerek. ''Annem, hayatımda biri olduğunu bilmiyor. Senden bahsetmedim.'' Sessizliği çok kısa sürmedi ama bu cevabımın onu düşündürdüğünden emindim.

''Güzelim,'' dedi yatıştırıcı bir sesle. ''Beni annenle tanıştırmak ister misin?''

Şok içinde ona baktım saklandığım yerden. ''Ne? Hiç korkmuyor musun yanii?''

Kaşlarını alayla havalandırdı. ''Ben ve korkmak?'' dedi alaylı bir sesle. ''Komik misin sen? Ben hiçbir şeyden korkmam.''

Hala saklanmaya devam ederken, onun bu ukala cevabını es geçerek fısıltıyla sordum. ''Annem gitti mi?'' Kısa bir an cevap vermediğinde gözlerimi ona diktim. Oldukça rahat bir tavırla, bulunduğu yerde iyice gerinerek, karşı tarafa bakmaya devam etti.

''Gitti, çiçeğim.'' Sonunda kafamı kaldırırken, rahat bir nefes verdim. Bulut, ise hala alaylı bakışlarını üzerimde gezdirmeye devam ediyordu. ''Ben artık ineyim,'' dedim bakışlarımı yere indirirken. ''Her şey için teşekkür ederim.''

Elim, kapının koluna gittiğinde saçlarıma dokunan elleriyle duraksadım. ''Her şeyi düzelteceğim, bir bir saracağım açtığım yaralarını. Önümde durmaya çalışan kimseyi yıkmaktan çekinmeyeceğim.''

Sessizce yutkundum ve genzimin yandığını hissetmemle yüzümü buruşturdum. Yaşanan her şey kaburgamın üzerine oturmuştu sanki. Acı, bütün bedenime yavaş yavaş yayıldı. Çünkü bu işin sonu, gelecekti. Bulut'la bir sonumuz olmayacaktı. Bunu bile bile bu ilişkiyi sürdürmeme engel olamıyordum.

Ben...Onu seviyordum. Evet, seviyordum. İlk defa birini bu kadar çok görmek istiyordum, kızların da söylediğine göre kalbimin sesi sokağın başından duyuluyormuş. İçimden ona doğru akan sevgiye anlam veremiyordum.

-

''Ay kızlar ya ne olacak?'' dedim onları geçiştirmeye çalışırken. Ama bu çok kolay olmayacaktı. ''Lunaparka gittik işte, bir şeyler yedik geldik.''

''Bu safoza yedirebilirsin bunları,'' dedi Gizem'e küçümseyici bakışlar atarken. ''Ama bana asla.'' Gizem, Merve'ye ters ters bakarken o sırada annem bize yiyecek bir şeyler koydu. Bende ikisinin atışmasına güldüm.

''Eline sağlık annem,'' dedim kızlar da anneme teşekkür ettiklerinde annem odadan çıktı ve bizi yalnız bıraktı.

''Bir dakika ne oluyor orada?'' diyen Gizem'e baktım. Sokağına başına doğru kafasını uzatmış bakıyordu. Simsiyah bir arabanın önünde dikilmiş bir adam duruyordu, kafam karışmış bir şekilde Merve ben de aynı yöne baktık.

''O kim ya?'' dedi Merve bakışları ciddileşirken. ''Bir anlasam,'' dedim telaşa bulanan korkuyla. Artık en küçük şeyden korkmaya başlamıştım. Her an her şey olabilir diye diken üstünde yaşıyordum resmen.

Bulut'u aramalı mıydım? Hayır, her başım sıkıştığında onu arayamazdım. O benim... O benim... Kelimeler, yüreğimin içine sıkışıp kalmıştı işte. Ne diyeceğimi bilmiyordum, nasıl devam edeceğimi bulamıyordum.

Arabadan çıkan siyah takım elbiseli adamlar bize doğru gelmeye başladığında annemin yanına gitmek için içeri geçtim ama işe gideceğini söylemişti, unutmuştum. Kızlar da arkamdan geliyordu. Bu adamların Bulut'la ilgili olduğuna emindim.

Kapı birden çaldığında kızlarla birbirimize telaşlı bakışlar attık. Merve, en sağlam duranımız, ve otokontrolünü en iyi sağlayan biri olarak bizi arkasına aldı ve kapıya doğru ilerledi. Gizem, koluma sımsıkı yapışarak olduğu yere sindiğinde, korkumu stabil tutmaya çalışıyordum.

''Sakin olun, iyiki annen evde değil. Daha çok telaşlanırdı.'' Merve bizi sakinleştirmeye çalışırken, Gizem lafa atıldı. ''Bence Bulut'u ya da Semih'i arayalım. Kesin o nişan gecesiyle ilgili. Bu adamları orada gördüğüme eminim.''

Ben ise çok kararsız kalmıştım. Kapı tekrar çaldığında olduğumuz yerde sıçradık. ''Kim o?'' dedi Merve sesini sakin tutmaya çalışarak. ''Kimsiniz?'' diye tekrarladı.

Kısa bir sessizlikten sonra dışarıdan sert ve kararlı bir ses cevap verdi. ''Açın, yoksa sonunuz hiç iyi olmaz.'' Tekrar birbirimize baktık. Gizem zaten hastaydı ve bu durumun onun hastalığını tetiklediğinden emindim.

''Semihe yazdım ben,'' dedi Gizem fısıltılı bir sesle. Olduğumuz durum gerçekten tüyler ürperticiydi. Merve, ne kadar belli etmese de o da deli gibi korkuyordu. ''Ortalık karışacak.'' Dediğim şeyle beraber kapının kırılması bir oldu ani bir refleksle üçümüz birbirimize bakmıştık.

''Üçten geri sayıyorum,'' dedi içlerinden biri. Damarlarımda gezinen adrenalinin bir an kalbimi hoplatacağını sanmıştım. Ellerim, benden bağımsız titremeye başlarken, karşımızdaki koyu siyah takım elbiseli adamlar eve girmiş, ters ters bize bakıyorlardı.

''Ne yapıyorsunuz siz?'' diye öne atıldı Merve, bizi arkasına alarak. ''Siz de kimsiniz?''

Aralarından bir tanesi dalga geçercesine güldü. ''İstediğimiz yanıtları verirseniz, size canınızı bağışlayacağız.''

Ardından bir tanesi dalga geçercesine güldü. ''İstediğimiz yanıtları verirseniz, size canınızı bağışlayacağız.'' Ardından bizi zorla koltuğa oturtup, telefonlarımızı aldıktan sonra her yeri kilitlemişlerdi, bir tanesi pencereden dışarıya bakıyordu. Olan biten bir aksilik olursa hem de kontrol altına almak için tetikte bekliyordu. Annem, bu saatte eve gelmezdi. Ama Gizem, Semih'e mesaj atmıştı. Belki onun sayesinde kurtulabilirdik.

''Bu ne cesaret?!'' diye kızdı içlerinden yapılı olanı. ''Semih piçine mesaj atmış abi bu kız.''

Ele başları olduğunu tahmin ettiğim adam telefon ekranına sert sert baktı ama bu kısa sürdü. ''Mesajı görmüş mü?'' diye sordu. Merve'nin sesi çıkmıyordu, Gizem de hala destek almaya çalışır gibi kolumu sıkmaya devam ediyordu. İkimiz de ağlamaya başlamıştık, Gizem ve benim hıçkırıklarımız tüm odayı doldurmaya başlamıştı bile.

''Kimse gelmeden şu işimizi halledelim.''

''Sen!'' dedi ele başları olan adam. ''Bulut'un nişanında gördüğüm şu meşhur Güneş hanımsın. Seni bir ziyaret edelim dedik.'' Sonra birden Gizem'e döndüğünde Gizem'in yerinde hoplaması bir oldu. Diğer adamlar Semih'in gelip ortalığı dağıtma ihtimaline karşılık, dışarı çıktılar ve beklemeye başladılar. ''Ve sen Semih beyin uğruna, hastalığı için yurtdışında türlü türlü doktor araştırması yaptığı kız.'' Gizem, bir şey demeden gözlerini kaldırarak adama baktı. Şaşırdığına emindim ama korkudan kelimeler boğazına dizilmişti kesin.

''Bırak bizi bırak, manyak herif!'' diye bağırdı Merve olabildiğince güçlü tutmaya çalıştığı sesle. Ele başları olan adam Merve'ye kısa bir bakış attı ama bakışında sadece umursamazlık değil, aynı zamanda hayranlık da olduğunu sezmiştim. Merve'nin cesaretine bende hayrandım, ne zaman birimiz dökülse ne kadar işi olsa da bizimle ilgileniyor, kamburlaşmış omzumuzu dikleştiriyordu sanki.

''Senin dilin çok uzun,'' dedi meydan okuyan bir sesle. ''Kesmemi ister misin?''

Merve, yavaşça yutkundu ama yüzündeki sert ifade silinmedi. ''Kessene,'' dedi dik dik bakarak. ''O kadar kolaysa.''

Adam, sabır dilenircesine derin bir nefes aldı ve bakışlarını havaya dikti. ''Merve, sussana adam bizi lime lime edecek şimdi.'' diyen Gizem'e Merve ters ters baksa da sustu. Çünkü hepimiz tehlikedeydik, daha fazla dikleşip kendimizi tehlikeye sokmanın anlamı yoktu. ''Arkadaşını dinlesen iyi olur, kapayın çenenizi.''

Ele başları olan adam, bunu söyleyen adama birden döndü ve gözlerinden alev fışkıran bir ifadeyle baktı.

''İşine bak Sefa, ben gerekeni söylerim.'' Biraz önce kendi adamını mı terlesmişti o? Merve'ye kızdığı için hemde. Adamın bu tepkisiyle Gizem ve ben bozguna uğramıştık resmen, hatta Merve'nin yüzündeki öfke anlık olarak silinmiş ve ifadesine yoğun  bir  şaşkınlık yerleşmişti.

''Şimdi, size soru sormak yerine bir teklif yapmaya karar verdim. Bakalım, sevgilileriniz sizi ne kadar seviyor, bir test edelim.''


Baya geç olan bir yeni bölümle karşınızdayım.

Yorumlarınızı bekliyorum. (:

Weiterlesen

Das wird dir gefallen

835K 16.5K 21
༺༻ Bütün hakları saklıdır "Ben geldim" Gülümseyerek ve son harfi uzatarak kurduğum cümle ile o da gülümsedi. Sandalyesini biraz masadan geri çekti...
131K 1.1K 49
gözyaşlarımı dinlemeden bir anda içime girdi dudağı dudağımda bir eli göğsümde diğer eli kadınlığımdaydı...
332K 19.3K 6
Nisa'nın bir iş çıkışı durakta otobüs beklerken eski eşini kanlar içinde görmesi ile hikayeleri tekrardan başlar... Yanlışlıkla olan "tesadüfler" baz...
2.1M 100K 43
Abisinin arkadaşına yaptığı sosyal medya akımından sonra hayatı değişeceğini kim bile bilirdi ki? ○●□■ Siz : Seni bir arkadaş bir dos...