Polis Mafya'm +18

By busr4xt

4.7K 498 127

Tehlikeli ve psikopat bir polis. Sevdiği kadını sahiplenip kısıtlayan bir adam.. Herşeyiyle onu kabul edebile... More

1.part
2. part
3.part
4.part
5.part
6.part
7.part
8.part
9.part
10.part
11.part
12.part
13.part
14.part
15.part
16.part
18.part
19.part
20.part
21.part
22.part
22.part
23.part
24.part
25.part
26.part
27.part
28.part
29.part
30.part
31.part
32.part
33.part
34.part
35.part
36.part
37.part
38.part
39.part
40.part
41.part

17.part

115 13 2
By busr4xt

Arkada duyduğum ses ve dudağımda hissettiğim ağırlıkla beraber Jungkook'a baktım.

Dudağımı öpüyordu...

Daha sonra arka tarafa sesin geldiği yere baktığımda dün gelen jungkook'un eski sevgilisi denilen kadın vardı. Yere bir vazo düşürmüştü. Sanırım bizi öpüşürken görünce sinirlenmişti..

Jungkook'u kız gittiği için omuzlarından tutup dudaklarımdan ayırdım.

"Sende her bahanede beni öpmeyi nasıl beceriyorsun..."diyerek ifadesiz yüzüne baktım.

Dilini dudaklarında gezindirdikten sonra "meslek sırrı" deyip göz kırpıp gitti.

Arkasından öylece bakakaldıktan sonra kendimi düzelttim.

Mutfağa gittiğimde hizmetliler sofrayı toparlamış mutfağı toparlıyordu.

Benim geldiğimi fark etmemişler konuşmaya devam etmişlerdi...

"Polis beyin evinde 3 yıldır çalışıyorum böyle birisine aşık falan olduğunu ne gördüm ne duydum.. adamın yüzüne bakınca hiç bir duygu falan belli ettirmiyor ama karısına bakınca yüz ifadeleri bakışı değişiyor.. kıza nasıl aşıksa artık gözü birşey görmüyor... Az önce de şey olmuştu... Eski sevgilisi mi ne gelmişti onun önünde öpüşüyorlardı diye sinirlendi gitti... Polis bey kızı nasıl öpüyordu görmen lazı-" demeden laflarını böldüm...

"Akşam yemeğine ne var?"diyerek sordum.

Arkasını dönüp yüzüme gülerek baktı. "Akşam yemeğini dışarda yiyecekmişsiniz efendim..." deyip yüzüme baktı...

"Ahh öylemiymiş... Teşekkür ederim.."diyerek mutfaktan çıktım...

Oturma odasına gittiğimde hepsi oturuyordu...

Bilerek gidip jungkook'un yanına oturdum... Buna şaşırmış olmasını göze alarak biraz daha sokuldum.

Kolum basenine değince yavaşça elimi beline sürterek kolumu beline sardım. Bunu yaparken jungkook'dan nefes çekme sesi gelmişti.
Etkilenmiş olmalıydı..

Daha sonra beklemediğim bir şey oldu...

Jungkook iri ellerini sırtıma sürterek sütyenimin kopçasına doğru gidip duraksadı. Beklenilmeyecek bir zamanda kopçayı açıp göğüslerimin serbest olmasını sağladı...

Parmakları açılan kopçanın yerini alıp okşamaya parmak uçlarıyla rastgele dokunuşlar yapmaya başladı.

Huylandığım için kendimi arkaya yaslayıp durmasını sağladım.

Ama o durmamış omzumdan tutup kendine çekmiş elini de kazağımın altından geçirmişti..

Eli yavaş yavaş okşar gibi göğsüme doğru gitti.. Titrek bir nefes alıp gözlerimi kapattım.

Eli göğsüme çıkmış sütyenin altından göğsüme gitmişti.

Yaptığı şeyler karşısında nutkum tutulurken bunu kuzenlerinin karşısında yapma cesaretini nereden alıyor diye düşündüm.

Başımı kaldırıp onlara baktığımda telefona dikkat kesilmiş bakıyorlardı.
Belki de benim geldiğimi fark etmemişlerdi...

Jungkook'un eli göğsümün üstündeyken yavaşça hareket etti ve göğsümü sıktı.

Yavaş sıkmanın ardından hızlıca sıkıp kulağına inlememi sağladı.

Benim buna nasıl izin verdiğimi ve nasıl uyuşup rahatladığımı anlayamadım.

Eli rahat durmayıp göğsümü sıkmaya devam ederken kulağına doğru fısıldadım...

"Dur -ah artık" deyip yüzüne baktım.

İfadesiz bir şekilde kuzenlerini izliyordu...

Eli sıkmayı durdurunca rahatladım... Ama parmak ucunu göğüs ucumda hissedince nefesimi tuttum...

Bu cesaret nereden ve kimden geliyordu...

Parmak ucu göğüs ucumda dolaşmaya başladı.. hatta daireler çizmeye başladı.. buna artık bir son vermeliyim... Devam ederse onların önünde sevişebilirdik bile...

Beklemediği bir hamlede dilimi kulak memesine değdirip ısırdım..

Ne bir bağırma sesi duydum... Ne de inleme sesi... Herşeyini ustaca hallediyordu...
Eli göğsümden ayrılıp kucağıma düştüğünden fırsat bilip kalkıp odadan çıktım...

Koşar adımlarla odaya girip kapıyı kapattım...

Ne oldu az önce !?...

Neden kalbim sanki monotondaymış gibi hızlı atıyor...

Resmen kuzenlerinin önünde rahat bir şekilde göğsümü sıktı...

Göğsümü sıktı...

Derin bir nefes alıp kapının arkasından çıkıp banyoya yöneldim.

Giyineceğim kıyafetleri alıp banyoya indirdim.

Daha sonra iç çamaşırı ve atlet alıp banyoya tekrar girdim..

Kendime neden atlet giymedim diye naletler okuyup banyonun kapısını kilitleyip soyunmaya başladım.

Aynanın karşısında çıplak vücuduma baktım..

Neden bembeyaz bedenim kızarmış ve gerilmişti...

Yoksa heyecandan mı? Yok canım diye düşündüm...

Tabiki bu adamın dokunuşları beni heyecanlandıramaz!

Küvete girip suyu açıp kendimi altına attım... Bu sıcak su bile bedenimi esir almazken kızartamazken bir dokunuşla mı yerle bir olacaktı...

Suyu kapatıp bedenimi havluya sararken içime bir ürperme gelmişti..

Kurulanıp hemen giyindim. Saçımı kurutmadan banyodan çıkıp odaya girdim.. saçımı havluya sarıp telefonumu elime aldım..

İki dakika önce jungkook'dan mesaj gelmişti..

Bay sahte polis:
Banyodan çıktıktan sonra sana yatağa bıraktığım elbiseyi giyin...

diye yazmıştı..

Yatağa bakınca köşeye indirilen elbiseyi gördüm.

Elbiseyi elime alınca incelemeye başladım. Ben hayatımda böyle bir elbise giymemiştim..

Bu denli dar olmasına rağmen giymeme izin vermişti.

Ben banyodayken ne ara girmiş ne zaman çıkmıştı diye düşünmeden edemedim...

Saçımdaki havluyu çıkarıp köşeye indirdim...

Saçımı kurulayıp bekledim. Saçımı elbiseyi giyindikten sonra yapacaktım. Bozulabilir ve bu beni yorabilirdi..

Giyinme odasına bana ait olan köşeye gidip soyundum.

Bu elbisenin altına dandik iç çamaşırı giyilmezdi...

Çekmeceyi açıp iç çamaşırlarına baktım. Siyah takımı alıp sütyenin iplerini çıkardım.

Elbisenin altında ipleri hoş görülmezdi...

İç çamaşırlarını giyinip elbiseyi de yırtmamaya özen göstererek giyindim..

Aynanın karşısına geçip vücuduma ve elbiseye baktım..

Çok güzel olmuştu..

Tek sıkıntı elbisenin vücuduma yapışmış olmasıydı...

Saçlarımı sımsıkı toplayıp at kuyruğu yaptım.

Hafif tonlarda makyaj yaptıktan sonra hazırdım.
Siyah topuklu ayakkabımı giyinip siyah bir çanta omzuma geçirdim.(resimdeki gibi)

Topuklu ayakkabının çıkardığı seslerle beraber yavaş yavaş merdivenden inmeye başladım.

Merdivenden indiğim sırada görüş açıma Jungkook girdi.

Simsiyah bir gömlek altına simsiyah bir pantolon giyinmiş aksesuar olarak siyah bir kemer takmıştı..

Koltuğa yayılmış oturmuş karşısında duran kuzenlerine bakıyordu.

Topuklu ayakkabımın sesini duymuş olmalıydı ki başını benim tarafıma çevirip bakışlarını üzerimde dolaştırdı...

Başımı öne eğip dikkatimi merdivene verdim ve bir an önce inmeyi diledim.

Son basamağa sırtımda bir el hissedip başımı kaldırdım.

Jungkook yanıma gelmiş gülümseyerek yüzüme bakıyordu..

Yutkunma isteğimi geri çevirerek elimi kolundan geçirip beni yönlendirmesiyle evden çıkarmasını izledim.

Ön koltuğu açıp geçmemi bekledi.. Arabaya bindikten sonra önden dolanıp arabaya binmesini izledim.

Daha sonra evden ard arda çıkan üçlüye baktım...

Üçüsüde çok güzel olmuş gülerek arabaya doğru geliyorlardı...

Onlar da arka koltuğa oturup arabanın hareket etmesini beklediler.

Araba hareket eder etmez kız kuzeninin hayıflanması arabada yankılandı...

"Abi bacaklarını açarak oturma ya... Bıktım..." diyerek sitem etti..

"Ne yapayım kızım böyle oturuyorum.."dedikten sonra kollarını birbire bağlayıp cevap vermedi.

"Ee yenge ne iş yapıyorsun..." diye bir soru atıldı ortaya....

Jungkook'a doğru dönüp baktığımda tepkisiz olarak yola bakıyordu..

"Ben... Öğrenciyim..." deyince oha nidaları yükseldi.

"Nasıl yani kaçıncı sınıf..." diye sordu kız kuzeni...

"İkinci sınıfa geçtim.." dedikten hemen sonra "yani yirmi yaşındasın... Oha resmen benimle yaşıtsın..." deyince gülümseyerek dönüp arkama baktım... Önüme dönmemle beraber "Jungkook küçüklere evlenir miydi ya.." diye bir fısıltı çıktı.

"Kuzenim de yirmi dört yaşında yani... Aranızda fazla yaş yok.." deyip ortamı düzeltmeye çalıştı.

"Bu arada tanışamadık... Ben hye-rin" dedikten sonra "bunlar da baek-ryu küçük abim olur bu da Jin-syu en büyüğümüz.." dedikten sonra sustu..

Araba durunca geldiğimizi anlayıp kemerimi açmak için elim emniyet kemerine gitti..

"Aşkım durur musun? Daha inmiyoruz..." deyince etrafa baktım.

Kırmızı ışıkta durmuştu. Elimi aşağıya doğru indirip diğer elimle birleştirdim.

Bir kaç dakika sonra Jungkook durup emniyet kemerini açtı.

Bende emniyet kemerimi açıp arabadan inecektim ki.. Jungkook dur anlamında işaret gösterip arabadan indi.

Kuzenleri de arabadan inince yanlarına gidip konuşmaya başladı.

"Siz buralarda dolaşın... Yemek yiyeceğimiz zaman tekrar buluşalım..." deyince hayrete düştüm.

Ne yani yalnız mı kalacaktık.. Bugün yaptığından sonra ben ona güvenemezdim...

Tamam dermiş gibi mırıltılar duyduktan sonra kapı sesi gelmiş Jungkook tekrar arabaya binmişti.

"Neden biz de inmedik?"diye sorup kaşlarımı çatarak baktım.

"Seninle bir işim var... Oraya gideceğiz.."

"Ne işin var benimle?..."deyip yüzüne baktım..

"Gidince göreceksin..." deyip arabayı çalıştırdı..

Araba durunca "in" deyip bekledi..

Beni burada bırakıp gidebilir düşüncesiyle yavaş bir şekilde inip onun da inmesini bekledim.

Yanıma gelip elimden tutup hızlı bir şekilde yürümeye başladı.

"Dur bu topuklularla yetişemiyorum"deyince durup yüzüme baktı.

"Giymeseydin?"deyince yüzüne afallayarak baktım.

Doğru söylüyordu.. tam tersi olsaydı ayakkabıyı elbiseyle beraber yanına koysaydı lafını ağzına geri tıkardım. Buraya geleceğimi bilseydim giymezdim..
Yine de onun suçu buraya geleceğimizi söylemeliydi..

Cevap veremeyeceğimi anlayınca önüne dönüp tekrar yürümeye başladı.

Kafamı kaldırıp etrafıma baktığımda karşımda poligon duruyordu.

"Ne yani!?" deyip yüzüne baktım.

"Bunun için mi getirdin..." deyince "evet"diyerek yüzüme ciddi bir şekilde baktı.

"Bir polisin eşisin.." deyince "sahte eşi.."diyerek düzelttim.
Yüzüme bilmediğim bir ifadeyle bakıp devam etti.

"silah tutmayı ve hedeflemeyi bilmelisin.." dedikten sonra kollarını birleştirip bana baktı.

Poligonlara doğru ilerleyip masa tarzında olan yerden silahı alıp arkamı döndüm.

"Bu çok ağır..." deyip yüzüne baktım.

"Hem ben miyopum bu kadar uzağı nasıl göreyim.." dedim yalandan kim ölmüştü.

"Hadi uzatma" deyip gözleriyle poligonu işaret etti.

Bir kaç adım atıp silahı iki elimle tutup karşı tarafa yönlendirdim.

Kollarım silahın ağırlığıyla titrerken içimden kendime küfür ettim.

Arkamda hareketlenme hissedince duruşumu bozmayıp karşıya bakmaya devam ettim.

"Kolların neden titriyor?"diye sordu..

Göz devirmeden edemedim.

"Ağır olabilir diye görmüyor musun?" deyip bir tane sıktım.

"Iskaladın" deyince sinirden gülmeye başladım.

"Gören diyecek her gün buraya geliyorum ve sadece bir kere ıskaladım.." deyip sustum.

Arkama geçip nefesini kulağıma verince huylandım.

Kollarını omzumun üstünden geçirip iki kolumu da tutup yukarıya doğru kaldırdı.

Kolumu kaldırmasıyla titreyen kollarım durmuştu.

"Şimdi.."deyince atış yaptım.

Tekrar ıskalayınca ofladım.

Ellerini dirseklerimden çekip ellerime getirdi ve silahı benim tuttuğum gibi tuttu.

Kocaman elleri ellerimin altında ezilmiş yok olmuştu.

Bir kaç saniye sonra silaha bastı. Bu sefer ıskalamamıştı.

"Ne diyorduk güzelim?"deyince kafamı çevirip yüzüne baktım.

Her ne kadar bu yakınlık kalbimin atış hızını arttırsa da kaşlarımı çatıp sakin durmaya çalıştım ve konuşmaya başladım.

"Ben senin güzelin değilim.. biz ikimiz yalnızken demeni istemiyorum..." deyince dişlerini göstererek gülümsedi.

Bu ne anlama geliyordu.. istediğim zaman söylerim anlamına mı geliyordu?

Yüzü ciddileşti ve bir kerede atış yaptı. Gözlerimle tüm yüzünü inceledikten sonra boynumun ağrıdığını hissedince önüme döndüm..

Yaklaşık yarım saattir atış yapıyorduk.. jungkook'un vücudunun altında ezilmiş vücudum çoktan uyuşmuştu.

Ellerini ellerimin üzerinden çekince kendimi eksik hissettim...

Bir an ellerini hiç ellerimin üzerinden çekmesin istemiştim.

"At bakayım" deyince biraz bekleyip silaha tüm gücümü verip sıktım.

Tam isabet olunca sevinip "yaptım" diyerek bağırdım..

O anki sevinçle arkamı dönüp arkamda duran bedene sarıldım.

Kollarımı kaldırmış ikisini de boynuna sarmıştım. Sarılmamın ardından sırtımda kocaman bir el hissettim. Sonra yaptığım hatanın farkına varınca yüzüm düştü.

Boynuna sıkı sıkı sardığım kolları açıp
ellerimi göğsüne koyup itiklemeye çalıştım. Jungkook'un yüzüne baktığımda daha önce görmediğim yüz ifadesiyle bana baktığını gördüm.

Belimdeki el çekilmiş ve hafif arkaya doğru adımlamıştım.

Düşer gibi olmuştum.. bu yüzden Jungkook kolumdan tutup tekrar kendine çekmişti.

Aramızdaki mesafe fazla olmasa da bana çok yakın gibi geliyordu.

"Ben acıktım..." diye bir laf döküldü dudaklarımdan.

"Bende sana..."



Merhaba arkadaşlar nasılsınız....

Ben iyiyim ....

Kitabımı okuyan 4 okuyucuya teşekkür ederim😂

Sizce Jungkook orda ne demek istedi.. 

Diğer bölümde öğreneceğiz...

Bana bir voteyi de çok görmeyin lütfen 🤧🤗

Continue Reading

You'll Also Like

39.4K 1K 5
Olmayacak bir aşkın içinde çırpındılar. Biri ögrenciydi, biri ögretmen. Herkes karşıydı. Kendileride dogru olmadıgını bile bile yüzdüler. Herşeye, he...
betty By ︎ ︎

Fanfiction

2.4M 214K 33
okumayın for vanilla baby
57.6K 1.4K 33
"Babamın bu okulun sahibi olduğunu unutmuyorum. Sizin babama söylemeniz bir şeyi değiştirmeyecek. Bundan sonra dikkat edeceğim hocam." Dikkatle dinle...
365K 33.7K 32
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...