drummer,, hyunin

By jssungie

80.2K 8.6K 9.2K

@hyunjin_hhj: Bateristmişsin sanırım, okulun müzik grubuna neden katılmıyorsun? - 🥇 - # hyunin | 220922 | 🥇... More

art deco
florida kilos
false alarm
affection
cry
neon moon
dreaming of you
west coast
snowchild
sad girl
opera house
kiss it off me
salvatore
starboy
wanna be yours
heavenly
lovememore.
after hours
taste
kingston
no other heart
sex, drugs, etc
🥁 - not around

the morning

3.5K 388 395
By jssungie


Jeongin 👼🏻
Öpersin..
Görüldü (23.47)

Hyunjin ^^
Öper miyim????|

Hyunjin ^^
Yarın hazır ol o zaman
Utanayım falan deme ;)
Görüldü (23.48)

Jeongin'den koca bir görüldü yediğim gecenin ardından sabah uyandım. Görüldü atmasının bir anlamı yoktu çünkü sabahın erken saatlerinde görüşecektik...

Zorla kalkabildiğim yataktan çıktım, hızlıca hazırlanıp bekletmemek için ceketimi ve içi neredeyse boş olan çantamı alıp erkenden çıktım. Buluşacağımız yere geldiğimde ise çoktan bekliyordu.

" Günaydın Jeongin! "

" Günaydın... "

Yüzüme bakmamaya ve göz göze gelmemeye çalıştığı bariz belliydi.

" Bir sorun mu var, durgunsun. "

" Hayır. "

Bugün daha kalın giyinmesine rağmen yine de üşümüş olan yüzünü, kızarık yanaklarından fark etmiştim. Çenesinden hafifçe tutup yüzünü kendime çevirdim.

" Öpecektim sanki seni... "

Gergince yutkundu, yine gözlerini kaçırdı benden.

" Sonra öpersin. Kahvaltı yapalım. " dediğinde hissettiğim teni yanıyordu resmen, yine de ısınmasına yardımcı olmuştum sanırım...

" Sonra dediğin zaman da hızlı gelir... Tamam öyleyse, gel gidelim. " dediğimde peşime takıldı, pek mekana gitmediği için etrafı bilmediğini söyleyip benim götürmemi istemişti. Yakınlarda birkaç güzel yer biliyordum ancak en iyisi olması için biraz araştırmıştım.

Şirin, küçük bir pastaneye geldiğimizde esen rüzgardan hızlıca uzaklaşmak için içeriye girdik. Erken olduğu için o kadar dolu değildi ancak vakit geçtikçe fazlaca dolu olacaktı, burası popüler bir yerdi sonuçta.

" Ne yemek istiyorsun? " diye sorduğumda menüde göz gezdiriyordu.

" Bilmem, canım tatlı şeyler çekiyor ama yersem hiç iyi olmaz sabah sabah... "

" Evet, güzel bir kahvaltı yap ondan sonra yersin tatlını. " dediğimde çalışan masamızın başına gelmişti. Serpme bir kahvaltı ve Jeongin'in en sevdiği içecek olduğundan, iki kivili gazoz istedik. Böyle bir içeceğin varlığından bile haberim yoktu bugüne kadar...

Siparişlerimiz geldiğinde hemen başladık, dersin başlamasına yarım saat kadar kalmıştı. Jeongin sürekli yemek hakkında konuştu, sevdiği şeylerden bahsetti. Mesela yeşil zeytini aşırı seviyormuş, en sevdiği sebzeler havuç ve domatesmiş. Yemek yapmayı severmiş ancak güzel olmazmış çoğu;

" Bir gün yaparsan bakarız güzel mi değil mi. "

" Olur! Güzel bir yemek öğrendiğimde tadına sen bakacaksın! " dedi heyecanla.

Dışarıdan öyle görünmese de konuşurken yerinde duramıyordu. Sevdiği şeylerden bahsederken çok heyecanlı oluyor ve tüm düşüncelerini anlatmak istiyordu. Ben de onu dinlemeyi seviyorum, ne anlatırsa, anlamlı olsun veya olmasın, eğlenceli geliyor bana. Heyecanını izlemek güzel, tıpkı bir çocuk gibi neşeli oluyor ne zaman benimle konuşsa.

" Doydun mu bakalım? "

" Hmhm, gidebiliriz okula. Geç kalmayalım. " dediğinde çıkardığı ceketine yönelmişti giymek için.

" Tatlı istiyor musun hala? "

" A evet olabilir, ama hafif bir şey olsun. Çoook doydum. "

Pastanenin çıkışına geldiğimizde tezgahtardan Jeongin'in en çok hoşuna giden çilekli kurabiyeden aldık.

Dışarı çıktığımızda soğuk rüzgarı hissetmiştik yine. İlkbaharda kışı yaşıyorduk resmen...

" Üşüdüm... " dedi ceketinin içine iyice sokularak

" Biliyorum, ama okula kadar sabretmekten başka çaremiz yok... "

" Ellerim de üşüdü aslında... "

Ceketinin cebindeki elini çıkardım ve sıkıca tuttum ısınması için.

" Elin dışarıda olduğu sürece daha da üşüyecek ama. Sana uyar mı? "

" Böyle kalsın, böyle iyi... "

Sonunda okula vardığımızda elini bırakmak zorundaydım, neyse ki okulun içi sıcaktı. İçeri girdiğimde soğuktan kurtulduğum için rahatlamıştım resmen.

İlk kata çıktığımızda sınıflarımıza ayrılacaktık, ilk dersin tarih olduğunu ve bu yüzden uyuyacağını söyledi. Dersi dinlemesini söyledim ancak ben de aynısını yapacaktım...

" Okul bitiminde seni çıkışta bekliyor olacağım. "

" Tamamdır! Teşekkürler Hyunjin, iyi dersler. " dediğinde gülümseyerek yanından ayrıldım.

Uyuyarak geçirdiğim bir gün olmuştu, öğle arası geldiğinde dördümüz yemekhaneye inmiştik. Jeongin ve arkadaşları yine aynı masadalardı.

Sıraya girmişken " Bugün onlarla oturacak mıyız? " diyip herkesin aklındaki o soruyu sordu Chan.

" Sizi bilmem ama oturursak Felix gözleriyle söver bana sanırım... " dedi Changbin, dünki olaydan dolayı hala gıcıktı ona tabii ki.

" Vay be ismini unutmamışsın. " diyip sırıttı Minho, rezilliğinden dolayı dünden beri Changbin'le dalga geçiyordu.

" Size de uyarsa oturabiliriz bence, birbirimize alışsak iyi olur. " diyip herkesten bir cevap bekledim.

" Bana uyar. " dedi Chan, " Oturalım. "

Diğer herkes de katılıp başını salladı, yemeğimizi aldığımızda yine onların yanına ilerledik. Bu şeyi ikinci defa yapıyor olmama rağmen yine gereksiz gerilmiştim...

" Hoşgeldiniz! Buyrun geçin. " dedi Jeongin ben konuşmadan. Gerginliğimi atlattığımda yine Jeongin'in karşısına oturmuştum.

Şaşırtıcı bir şekilde Changbin, Felix'ten dünki olay için özür dilemişti. Oluşacak arkadaşlığımız boyunca ikisi de birbirine gıcık bir şekilde devam ederiz diye düşünüyordum ama Changbin'in özrü ile her şey hallolmuştu. Felix bu durumdan oldukça memnundu, özür dilediğinde gülümseyip sorun olmadığını söyledi.

Yemeğimiz bittiğinde dersin başlamasına daha yirmi dakika kadar vardı. Hava bahçeye çıkmak için çok soğuktu ancak beraber vakit geçirebileceğimiz pek yer yoktu okulda. Biraz düşündükten sonra kantine gitmeye karar vermiştik.

Öğle arası olduğundan kantin kalabalık olurdu ama en mantıklı fikir şimdilik burasıydı. Büyük bir masaya yerleştik, herkes birbiriyle sohbet ediyordu, yüksek sesimizle kantinin kalabalık gürültüsünü örtbas etmiştik resmen.

Jeongin bana dönüp " Bugün çalışma yapmayacak mıyız? Derste çok sıkılıyorum... " dedi oflayarak.

" Bu derste alayım mı seni? "

" Çok güzel olur, ders edebiyattı zaten. "

" Tamamdır. " dedikten sonra ayaklandım, ders başlamak üzereydi. Yavaşça sınıflarımıza çıktık. Herkes birbiriyle iyi anlaşmıştı, bu durum beni memnun etmişti.

Diğerleri sınıfına girdiğinde müdürün odasına gitmek için ikinci kata çıktım. Zaten odasına tek gitme amacım olan izin kağıdını aldığımda ders çoktan başlamıştı.

Jeongin'in sınıfına girip müzik grubu için alıştırma yapacağımızı, acil olduğunu söylediğimde belanın geleceğini hissetmiştim. Kimsenin sevmediği burnu havada edebiyat hocası tonla soru sormuştu. Hepsine sabırla cevap vermeye çalışıyordum ancak sabrım bir yere kadardı işte.

" Acil dediğim içim mi uzattınız bu kadar, tek yapmanız gereken tamam diyip göndermekti aslında... İzin kağıdım da var. "

Gıcık bakışlarından birini attı. Tüm sınıf, herkesin nefret etmesine rağmen korkusundan kimsenin laf söyleyemediği hocaya cevap verilmesinden dolayı şaşkındı.

" İyi tamam, git. " dediğinde Jeongin en arkada olan sırasından kalkıp hızlıca kapıya geldi. Sınıftan çıktığında rahat bir nefes verdi.

" Çok gerildim... "

" Hiçbir şey olmaz merak etme, koskoca müzik grubu liderini attıracak hali yok ya. " diyip ukala bir bakış attım.

" Sen de çok havalanma da şimdi... "

" Niyeymiş o? Ben senin aksine havalıyım zaten. "

Kaşlarını çattıktan sonra " Bu tartışmaya girmeyeceğim. " dedi.

" Hep haksız çıkarsın çünkü... " dediğimde çalışma yapacağımız konferans salonuna varmıştık.

Yine sahne arkasına geçtiğimizde büyük bateri alanı kaplıyordu resmen.

" Bildiğin herhangi bir şarkıyı çalmanı istiyorum, piyanoda gayet iyisin ancak ana enstrümanın olan bateride nasıl olduğunı görmem gerek. "

Baterinin ayarlarıyla biraz oynadıktan sonra Gorillaz'dan Sleeping Powder çalmaya başladı. Attığım listede olan bir gruptu, şarkıları birbirine benzer olduğundan diğer şarkıları öğrenmekte zorlanmazdı.

İnanılmaz sert ve iddialı çalıyordu, o kadar profesyoneldi ki herhangi bir hata yapsa bile hemen üstünü kapatabilecek derecede hızlıydı. Aşırı etkilendiğimi kabul etmeliyim, önceki bateristimizin baterist olduğundan şüphe duymuştum...

Bitirdiğinde çubukları bırakıp başını kaldırdı, benden bir yorum bekliyordu.

" Jeongin... "

" Beğenmedin mi, eksiklerim neler? İstersen düzeltebilirim. "

" İnanılmaz. Daha önce bu kadar etkileyici bir şey dinlediğimi hatırlamıyorum. " dediğimde gülümsedi.

" Gerçekten mi? Teşekkür ederim! Beğenmeyeceksin diye çok korkmuştum... "

" Beğenmememin imkanı yok, cidden olağanüstüydü. Tamam, havalı olduğunu biraz kabul ediyorum. " diyip göz devirdim.

" Demiştim ben!!! " dedi kıkırdayarak.

" Tamam şimdi, çalışın müthiş. Ayrıca benim önümde hiç zorlanmadan çalabiliyorsun. Çıtayı biraz arttırarak bir sonraki çalışmamızda arkadaşlarını da çağırmayı düşünüyorum. Sana uyar mı? " dediğimde streslenmişti.

" Eğer hazır hissetmiyorsan biraz zaman geçtikten sonra da yapabiliriz. Erken olması için demiştim. " dedim zorlanmasından korktuğum için.

" Hayır, çağıralım. " dedi kesin ve kendinden emin bir şekilde.

" Aferin Jeongin, cidden isteyerek yapman beni
çok mutlu ediyor. "

" Teşekkür ederim, hem sana hem kendime yardımcı olmaya çalışıyorum sadece... " diyip baterinin başından kalkıp yanıma geldi.

" Emin ol çok iyi gidiyorsun, kendine olan güveninin boşa çıkmayacağına eminim. "

" Çok teşekkürler, umarım. Bana çok yardımcı oluyorsun. " diyip başını bana çevirdi.

" Ne demek, umarım daha çok edebilirim. " dediğimde göz göze gelmiştik.

Çenesinden tutup yüzü hizamda olacak şekilde başını kendime iyice çevirmiştim.

Teni yine yanıyordu, tek elimle kavrayabildiğim minik yüzüne ne zaman temas etsem aynıydı hep.

Yanağına minik bir öpücük kondurdum, sesli bir şekilde yutkundu. Geri çekildiğimde gerildiğinden nefesini tuttuğunu fark ettim. Şu anki utanmış suratına minikçe sırıttım.

" Borcumu aldığıma göre gidebiliriz. " dediğimde sahneye doğru ilerledim, sessizce peşimden geliyordu.

Alt kata indiğimizde ikimiz de sınıfımıza ilerledik. Kapılarımızın önündeyken el salladım ancak o sadece bir süre bana baktı ve daha sonra hızlıca sınıfına girdi, yüzü kıpkırmızıydı.

Sınıfa girdiğimde yine tüm gözler beni bulmuştu, kızarık yüzümü gizlemek için başım eğik ve hızlı bir şekilde sırama geçtim. Yanına oturduğumda Jisung konuştu:

" Ne yaptınız bakalım? " dedi merakla.

" Hyunjin öptü beni... "


Ne güzel işte Jeongin'im 🥰✊🏻

Umarım beğenmişsinizdir, oy verip yorum yapmayı unutmayın ! ^^

Continue Reading

You'll Also Like

ugly By cemre

Fanfiction

22.4K 2.6K 24
hwang çirkin perdelerini kapatmışsın seni göremiyorum aşağı in hadi
6.7K 636 13
[TAMAMLANDI] Zamanında birbirinden nefret eden iki gencin arasında sizce hangisi beyaz bayrağı kaldıracak? Kore'nin en zengin ailesinden gelen Han Ji...
21.8K 2.7K 16
rehberinizdeki Lee Minho 12-D adlı kişi @seouliciaktif kullanıcı adıyla instagram'da.
15K 1.8K 19
minsung. tw⚠️intihara meyilli düşünceler,kendine zarar verme.