KARANLIĞIN SİRAYETİ +18

Por vianiecc

27.8K 425 105

. "Ateş..." diye adını inlediğimde birkaç mırıltılar çıkardı. Dokunuşları bendeki arzuyu ortaya çıkarıyordu. ... Mais

+18 aynı yatak
+18 tabak meselesi
+18 ölüler
+18 ceket uzatma
+18 simsiyah oda
+18 havlu

+18 fahişe kadın

5.7K 77 4
Por vianiecc

"Pekâlâ." dedi derin bir nefes alırken. "Bugünlük bu odada kalabilirsin.

Minnet dolu bakışlarımı ona gönderirken konuşmaya devam ettim. "Bu yaptığını unutmayacağım. Teşekkür ederim." dedim adımlarımı yatağın çaprazında duran kanepeye yönlendirirken.

"Sen yatakta yatabilirsin." Gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Mağara adamı gibi duruyordu fakat az önce bana centilmenlik yapmıştı.

"Yok, zaten evine gelip sana yeterince rahatsızlık verdim, üstüne bir de odanı benimle paylaşmak zorunda kaldın. Yatağında sen yatabilirsin ben burada uyurum." Eş zamanlı olarak kanepeye oturdum.

Ayakta duran bedeniyle bana doğru yaklaştı. Yanıma otururken ne yaptığını anlayamamıştım.

"Sen yatakta yat. Misafirimsin iyi bir misafirperver olmak isterim." Yüzünde sadece ciddiyet vardı.

"Çarşaflar her gün yenileniyor fakat istersen dolaptan yeni bir çarşaf alabilirsin." diye devam etti.

İçimden, temizse neden değiştireyim demeden edemedim. Ayağa kalkıp kocaman odanın ortasında buldum kendimi. Bu kadar şaşalı ve lüks evleri ancak televizyonlarda görebiliyordum. Bütün eşyalar simsiyahtı; dolap, yatak, kanepe, komindin ve avize bile siyahtı. Gözlerim etrafı incelerken Ateş'in bana olan bakışlarını gördüm. Büyük ihtimalle ne yaptığımı anlamaya çalışıyordur. Bakışlarını görmemiş gibi yaparak yatağa uzandım. Yaz değildi fakat oda sıcaktı. İyi ısındığı bedenimdeki sıcaklığın kanıtıydı adeta.

"Yandaki yastığı da bana atsana." Afalladım. Yanımda yastık olup olmadığını kontrol etmek amaçlı gözlerimin rotasını değiştirirken iç sesim bana karışmadan duramıyordu.

'Neye bakıyorsun, adam olmayan yastığı isteyemez ya!' Benim iç sesim olmasına karşın hiç benim yanımda durmuyordu fakat biraz haklı olabilirdi.

Gözüme ilişen, siyah yüzü olan, yastığı bedenimi doğrultarak Ateş' e fırlattım. Yastık dönerek nihayet ona ulaşmıştı. İki elinin arasına gelen yastık sanki tamda ona gelmek istiyor gibiydi.

Kafamı yastıkla buluştururken bedenim rahatladı. Ayaklarıma değen ince pikeyi ayağımla kenara itekledim.

Şimşek çaktı. Yağmur sesi her duyduğumda bana o günü hatırlatıyordu. Her bir damla benim canımdan götürüyordu sanki. Her şimşek bana lanet okuyarak çarpıyordu. Bütün düşüncelerim benim yok olmamamı istiyordu...

Gözümden bir damla yaş akarken gözüme o anlar geldi. Asla unutmadığım, unutmak için her şeyimi verebileceğim o gün.

Yağmur bardaktan boşalırcasına yağarken annem çatıdan su sızmasından endişeleniyordu, eline aldığı kovalarla durmadan her odayı kontrol ediyordu. Evimiz tek katlıydı bazen kapıdan dahi eve su vurabiliyordu. Yağmurlu günleri sevmezdim, annem çok üzülürdü. Halılar kirlenirdi ve annem hem çalışıyordu hem evin tüm temizliğini yapmak zorunda kalıyordu. Ben anneme yardım etmek istesem de henüz on yaşındaydım. O yaşta evi annem kadar iyi temizlemem beklenemezdi.

Annem elinde kovalarla beklerken kapının vurulma sesiyle yine endişelenmiştim. Babam anneme hiç iyi davranmıyor ya dövüyor ya da sürekli hakaretler ediyordu. Annem kapıyı açarken kanepenin arkasına sığınmış bir çocuk olanları izlemeye başladı.

Babamın yanındaki o kadın. Güzeldi, hayranlıkla baktı küçük gözlerim kadına. Işıltılı oldukça kısa elbisesine bakmıyordum bile. Kadının sarı saçları ve kırmızı ruju kendimi ona hayran bırakmama yetmişti bile.

Kadın ağzındaki sakızı çiğnerken babamın gözleri beni aradı evde bir müddet. Dövmesinden korktuğum küçük bedenim adeta kaybolmaya çalışıyordu. Etrafı kırmızı olan gözleri bedenimle buluştu. Büyük adımlarla yanıma gelirken gözümü sımsıkı kapatarak kolumla yüzümü kapattım. O yaştaki bir çocuğun öğreneceği şeyler değildi kendisini koruması. Bedenimi sıkarken babam kolumdan tutup beni ayağa kalkmaya zorladı. Evden çıkardı bizi, annemi ve beni.

Üzerimizde sadece kazak ve eşofman vardı. Bizi o halde yağmura mahkûm bıraktı. Kıyafetlerimiz kısa sürede ıslanırken bir ağacın altına geçtik. Kapalı bir alan yoktu. Birbirimize sıkıca sarıldık. Çenem yorulmuştu artık dişlerimin titremesinden fakat buna engel olamıyordum. Annem ağlıyordu, benim ise aklıma hayatımı karartan, hayran olduğum kadının, saçlarındaydı. Ne kadar da çok etkilenmişti küçük bedenim.

Aklıma sokak hayvanları gelmişti o gece. Onlar her gün dışarıdaydı biz bir gün kaldığımızda dayanamamıştık. Hapşırık seslerim anneme gitmesin o üzülmesin diye kendimi sıkıp hapşırmamaya çalışsam da buna engel olamıyordum. Her hapşırdığımda annem kollarıyla bedenimi daha çok sarıyordu.

Sabah olduğunda ıslaklığından dolayı zor taşıdığımız kıyafetlerle evin kapısına doğru yürümeye başladık. Annem kapıyı çalarken tereddüt ettiğine neredeyse emindim fakat ben daha fazla dayanacak gibi de değildim.

Babam kapıp açarken korkarak içeri girdik. Babam anneme tokat atarken dudaklarımı dişledim.

"Senin yüzünden kadın elimden gitti daha fazla para verseydim gitmezdi. Anca siz yiyorsunuz parayı. Geberin artık geberin." Anneme gelen darbeler bitmiyordu. Ağlayarak babama yalvardım. Annemi bırakmasını söyledim beni duyduğuna bile emin değildim. Annem acı içinde çığlık atarken "bağırma şerefsiz. " demeyi de eksik etmiyordu. Annemin dudağından kan akarken babam annemi duvara hızla iterek mutfağa gitti.

Elinde bıçakla geldiğinde onu ne yapacağını anlayamamıştım. Annem "Ne olur yapma, Allah aşkına öldürme beni." Diye yalvarırken ancak olanları idrak etmeye başlamıştım. Bıçağı annemin karnına saplarken annem acı içinde kıvrandı.

"Anne, anne." Diye haykırışlarım hala aklımdaydı. Babam evden çıkarken annemin yanına gittim.

"Özür dilerim güzel kızım, seni babandan ancak bu kadar koruyabildim." Derken ağlıyordu ve sesi oldukça kısıktı. Bir süre sonra benimle konuşmamaya başlamış gözleri kapanmıştı.

Ne yapacağımı bilemedim. Babam bana da aynısını yapar diye kimseye bir şey söyleyemedim. Annem gözlerimin önünde benim yüzünden öldü.

Yeniden şimşek çaktı.

Kalbimden yeniden bir parça daha koptu.

Dudaklarımdan tiz bir çığlık çıktı.

Göz yaşlarım çığlığımı yalnız bırakmadı.

Kendime engel olmaya çalışırken, Ateş'in üzerimde olan gözlerini görmezden gelmeye çalıştım.

Bedenimi uyumaya zorladığımdan sonrasını hatırlamıyordum.

Sabah kalktığımda Ateş koltukta yoktu. Yataktan kalkıp odanın içinde duran kapının banyo olduğunu tahmin ettiğimde kapıyı tıklattım. Ses gelemeyince içeri girip elimi yüzümü yıkadım. Odadan çıkıp Ateş'in nerede olduğuna bakmak amaçlı merdivenlerden aşağı indim. Oturma odasında koltukta oturuyor gördüğümde, "günaydın. " diyebildim. Cevap gelmedi. Biraz hayal kırıklığına uğramış olsam da bu durumu umursamadım.

"Ben artık gideyim. Beni evinde misafir ettiğin için teşekkür ederim. " dedim merdivenin başından bakışlarımı ona yönlendirirken.

"Çalışanlar izinli, mutfakta kahvaltını yap daha sonra konuşmamız gereken bir konu var." Kaşlarım istemsizce çatıldı. Ne konuşabilirdi ki benimle. Normalde ne konuşacağını söyletmeden kahvaltı yapmazdım fakat dünde bir şey yenememiştim. Bundan dolayı kahvaltı yap dediği için ona sarılabilirdim bile. Düşüncelerime son verip mutfağa gittim.

Buzdolabının kapağını açtım her şey vardı. Bazı insanlar yoksulluk çekerken yasa dışı işler yapıp bu kadar zengin olabiliyorlardı. Yumurta çıkartıp omlet yapmaya karar verdim. Masaya kahvaltılık şeyleri koydum. Meyve suyunu çıkartıp iki bardak iki çatal iki tabak çıkardım.

Ateş'in yanına gittim, belki o da henüz kahvaltı yapmamıştır diye. Sonuçta onun eviydi ve çağırmasam ayıp olabilirdi.

Hala koltukta oturuyordu çekinerekten olsa, "Şey ben kahvaltı hazırladım da sen de kahvaltı yapmak istersen çağırmaya gelmiştim." Gözlerimi suratında sabitledim.

"Bana annemmiş gibi davranma bir daha." Ses tonu normaldi. Annesi gibi davranmıyordum nereden çıkarmıştı bunu? Sadece anneler mi kahvaltıya çağırırdı? Çok saçmaydı fakat bir şey söylemedim.

Continuar a ler

Também vai Gostar

285K 1.2K 40
seks hayatın bir parçası...
22.1M 897K 116
İşte oradaydı... Muhtaç olduğum kadın bana korkuyla bakıyordu. Ona biraz daha dokunmazsam sanki ölecektim. Bu hastalıklı duygular beni resmen ele geç...
1.1M 49.4K 51
Ela'nın Siyah'ı...
3.4M 124K 69
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum. İkiz erkek kardeşim yerine ben hayatta kalmıştım, ben yaşamıştım...