--
"Off"
Jisung ağrıyan karnını okşayarak uyandı. Geçmesi için kendi kendine masaj yapsa da ağrılar geçmek yerine artıyordu.
"Minho" diye seslendi eşine dişlerini sıkarak. Minho anında uyanıp ışığı açtı ve eşine baktı. "Jisung, ne oldu? Sancın mı var?"
Yutkundu jisung. "Evet, minho bu diğerleri gibi değil."
"Nasıl değil?"
"Ah!" karnının altından tutarak bağırdı jisung. "Sanırım bu gerçek!"
"Ne?" Minho yaptığı panikle saate baktı. "Bu saatte mi?" dedi saatin sabah 4 olduğunu görünce.
Jisung sinirli bakışlarını eşinin üzerinde tuttu. "Salak mısın minho?! Çocuğun doğması için saat mi lazım sana?!"
Minho hızla yataktan kalkarak önce bir nefes aldı. "Tamam. Pardon dur. Hastane. Gidelim."
Minho ne dediğini bile bilemezken pijamaları ile arabanın anahtarını cüzdanını ve telefonunu alıp odadan çıkarken jisungun bağırışı ile durdu. "Lan nereye gidiyorsun?!"
"A, doğru!" Minho, eşini dikkatlice kucağına alarak evden çıktı. Asansör ile birlikte aşağı inerek arabanın arka koltuğuna yatırdı jisungu.
"Gidiyoruz jisung. Sen nefes al, ver. Bu sefer doğacak korkma tamam mı?"
"MİNHO KONUŞUP DURMA, SİKTİR GİT SÜR ŞU ARABAYI CANIM YANIYOR!"
"Tamam, tamam sürüyorum." Minho sürücü koltuğuna oturarak arabayı çalıştırdı ve son hız hastaneye sürmeye başladı.
Jisung arka koltukta derin nefesler alıp verirken minho da geçen gün ki gibi jisung ile birlikte derin nefesler alıp veriyordu. O sırada da doktorları liayı arıyordu. Açılan telefon ile alo denmesini beklemeden konuştu minho.
"Lia hanım! Jisung sanırım bu sefer kesin doğuracak. Biz hastaneye geliyoruz."
"Tamam minho bey bende hastanedeyim zaten. Ameliyathaneyi hemen hazırlatıyorum."
Minho teşekkür edip telefonu kapattığında trafiğin sıkışması ile küfretti.
Araçlar resmen sıkışmış durumdaydı ve artık ilerleme yoktu. "Sikeyim! Sabahın dördünde ne trafiği bu amına koyayım!"
Arkasına dönerek eşini kontrol etti. "Jisung, iyi misin?"
"Sence iyi miyim minho? Ah! Neden gitmiyorsun?!" Jisung acısından bağırıp çağırırken minho dudaklarını kemiriyordu.
"Trafik var sevgilim."
"Minho, bu saate ne trafiği? Git aç şu trafi-ah!" Jisung giren sancıyla yüksek sesle bağırırken minho küfrederek indi arabadan.
Önüde arkası da arabalarla doluydu ve herkes arabalarından inmiş ne olduğuna bakmaya çalışıyordu.
Minho da ileriye yürüyerek trafiğin sebebini bulmaya çalıştı. Bulmuştu da kamyon ve otobüsün kazasıydı bu trafiğe sebep olan. İki büyük araç da yola serildiğinden yol kapanmış durumdaydı. İnsanlar bir birlerine yardım etmeye çalışırken minho cebinden telefonunu çıkarıp changbini aradı.
Uzun bir çalışın sonunda açılan telefondan changbinin uykulu sesiyle "Uyuyorum amına, ne var bu saatte? deyişini duydu minho. "Sikerim uykunu kalk çabuk. Jisung doğuruyor ve ben yolda kaldım hastaneye gidemiyorum."
"Yalancıdır o"
"Kapat changbin kapat!" diye sinirle kapattı telefonu minho ve hyunjini aradı. "Komiserim? Bir şey mi oldu bu saatte?"
"Jisung doğuruyor ve bu sefer gerçekten. Hyunjin ben yolda kaldım hastaneye gidemiyorum ne yapacağım bilmiyorum."
Hyunjinim uykusu anında açılmıştı. "Tamam Komiserim siz bana konum atın ben hemen hallediyorum."
"Tamam" Minho telefonu kapatıp hyunjine konum attı. Hyunjinden evinin yakınında olduklarına dair mesaj aldıktan sonra arabaya geri dönmüştü. "Minho" dedi jisung terden ıslanmış yüzü ile. "Gidemiyor muyuz?"
"Gideceğiz güzelim. Dayan biraz daha"
Jisung ağlamaya başlamıştı. "Dayanamıyorum minho."
Minho tekrar arabadan inerek etrafına baktı. Gerisi de dolmuştu. En azından geriyi açarsa başka bir yoldan gidebilirdi.
"Geri çıkın!" dedi insanların arabalarına yaklaşarak. "Noluyor kardeşim?" dedi minhonun arabasına vurduğu adam arabasından inerek. "Hayırdır? Bizde bekliyoruz burada sakin olsana biraz."
"Geri çıkın diyorum size." dedi minhoda. Bu adamı sinirlendirirken minhonun omzundan ittirdi. "Çıkmıyoruz. Ne yapacaksın? Hayırdır eşkiya mısın sen arabama vuruyorsun?"
Minho sabırla bir nefes verdiğinde hyunjin koşarak yanına gelmişti. "Komiserim, Jisung iyi mi?"
Adam, komiser lafını duyduğunda şaşırmıştı. "Komiserim mi?"
Minho göz devirip polis kimliğini gösterdi. "Yolu açın. Eşim hamile hastaneye götürmem lazım."
"Ne? Baştan deseydiniz ya Komiserim." dedi adam. O sırada arabada sancılarıyla baş etmeye çalışan jisung çığlık atıyordu. "MİNHO!"
Hyunjin de polis kimliğini çıkararak araçlara gösterip bağırmaya başladı. "Geri çıkın çabuk çabuk çabuk!"
Minhonun tartıştığı adam da hyunjine yardım ederken minho da arabasına binerek yavaş yavaş geriye giden arabaların açtığı yoldan geri çıkmaya başladı. Tabi o sırada da camdan bağırmayı ihmal etmiyordu.
"Hızlı olun! Doğuruyoruz burada! Hamileyiz biz!"
"Sen mi hamilesin minho?!" diye bağırdı jisung eşine. Minho dikiz aynasından göz göze geldiği eşine gülümsedi. "heyecan aşkım heyecan."
--
"Jisung!"
Felix, pijamalarıyla birlikte kendini hastane kolidorunda bulduğunda herkesin çoktan burada olduğunu görmüştü. Chris, omzunda uyuklayan eşinin saçlarını okşuyordu. Hyunjin ve seungmin birbirlerine yaslanmış oturuyordu. Minho ise tıpkı kendisi gibi pijamaları ile yerde oturmuş kafasını elleri arasına almış bekliyordu.
Felix başının döndüğünü hissettiğinde changbine tutundu. "Felix, iyi misin güzelim?"
Felix gözleri kapalı bir şekile kafasını aşağı yukarı salladı. "Evet, iyiyim."
"Hayır iyi değilsin. Hazır hastanedeyken bir doktora görün ister misin?"
Felix kafasını bu sefer de sağa sola salladı. "Gerek yok changbin. Jisungu bekleyeceğim."
"Felix" dedi changbin. Felix de sevgilisine bakıp gülümsedi. "Changbin, benim aklıma bir şey geliyor. Doktora görüneceğim ama önce jisungu ve bebeği sapasağlam görmeliyim."
Changbin bu sefer bir şey dememişti. O sırada ameliyathanenin kapısı açılmıştı. "Minho bey" dedi Lia doktor. Minho yerden kalkıp doktorun karşısında durdu. "Jisunga bir şey mi oldu? Daha yeni girdiniz içeri."
Lia kafasını sağa sola salladı. "Hayır endişelenmeyin. Jisung da bebekte şuanda iyi fakat ameliyat esnasında herhangi bir olumsuzluk olasılığına karşı prosedür gereği size sormam gereken bir soru var."
Minho anında anlayarak kafasını hızla sağa sola sallayıp arkasını döndü. "Hayır."
"Minho bey, dediğim gibi ikiside iyi. Her ihtimale karşı buna cevap vermelisiniz. Olumsuz bir durumda bebeği mi seçelim, eşinizi mi?"
Minho dolan gözleriyle önce felixe baktı. Felixinde gözleri dolu doluydu ve yavaşça kafasını sağa sola sallıyordu. Yutkundu minho ve teker teker arkadaşlarına bakıp tekrar doktora döndü.
"Bebeği." dedi içi yansada. Çünkü daha öncesinde jisung böyle istemişti. Lia doktor aldığı onayla birlikte tekrar ameliyathaneye döndüğünde minho yere çökmüştü.
Chris hemen onun yanına gidip sarıldı. "Minho, korkma. Doktorun da dediği gibi prosedür gereğiydi. Jisung da bebekte iyiymiş işte."
"Umarım Başkomiserim. Umarım dediğiniz gibi olur."
Felix bulanan midesiyle yüzünü buruştrarak yutkundu. Bu changbinin gözünden kaçmamıştı. "Felix yeter artık. Doktora gideceğiz yürü hadi."
Felix, changbinin kolundan tutup sürüklemesine izin vermeyerek durdu. Arkadaşlarından uzaklaşıp changbinin gözlerine baktı. "Changbin, aklımda bir şey var demiştim sana."
"Ne o zaman aklında ki? Söyle bana da."
Felix dudağını ısırdı. "Şey, hani biz geçen haftalarda şey yaptık ya.."
Kaşlarını çattı changbin. "Ne yaptık?"
"Of seviştik gerizekalı." dedi felix sinirle. Changbin "Haa" diye uzattı. "Ee ne var bunda? Sevişmemiz hasta mı etti seni?"
Göz devirdi felix. "Hayır. Hani biz jisung ile ikiziz ya.."
"Ne alakası var jisun-" Changbin anladığında durmuştu. "Felix, yoksa?"
Felix hafifçe gülümsedi. "Yani normalde erkek hamileliği az olan bir şey ama sonuçta biz jisung ile ikiziz. Yani bebekliğimizden beri tıpatıp aynı herşeyimiz."
Changbinin şaşkınlıktan ağzı açık kalmıştı. "Yani, o zaman sen.. Felix sen hamilesin!"
Felix korkuyla "Belki?" demişti. Changbin kötü tepki vermesinden korkarken changbinin bir anda kucağına alıp etrafında döndürmesi ile şaşırmıştı.
"Changbin dur, napıyorsun?"
Changbin, felixi yere indirdi. "O zaman ben baba oluyorum. Ulan minho yakaladım işte seni."
"Henüz emin değiliz changbin." dedi felix. Changbin onun elini tuttu. "O zaman olalım." dedi doktora götürerek.
-----------------------------------------------------
Dırırırırımm
Yine doğurtamadım veleti ya
Neyse diğer bölüm kesin fırtlayacak :)