boy in the bubble' taekook

By adorekimh

127K 16.5K 2K

kim taehyung, kedi insanlar hakkında romantik mangalar yazan bir yazardı ve kedi insan jeon jeongguk'u bir ki... More

put down those bubbles and that belt buckle in this broken bubble.
1🐾
2🐾
3🐾
4🐾
5🐾
6🐾
7🐾
8🐾
9 🐾
10 🐾
11 🐾
12 🐾
13 🐾
14 🐾
15 🐾
16 🐾
17 🐾
19 🐾
20 🐾
21 🐾
22 🐾
23 🐾
24 🐾
25 🐾
26 🐾
27 🐾
28 🐾
29 🐾
30 🐾
the end 🐾

18 🐾

2.9K 416 31
By adorekimh

🐾

Kedi bedeninde geçirdiğim beşinci gün sona ererken peteğin yanına konulmuş, sarı renkteki yatağımda yatıyordum. Seokjin hyung halının üzerine oturmuş, tüylerimi okşuyordu. "Jeongguk, güzel bebeğim." diye mırıldanırken gözlerimi kapatmıştım. Kimseyi görmek, kimseyi duymak istemiyordum. Ne Hoseok'un beni neşelendirme çabaları, ne de Kim Taehyung'un sessiz bir şekilde saatlerce karnımı okşaması iyi gelmişti bana. Öğrendiğim gerçek bir beton misali üzerime çökmüş, sıkışıp kalmıştım altında. Hoseok ne olduğunu anlamadan dünya gözümde büyümüş, evimin salonunda kedi bedenine dönmüştüm.

Bay Son'u ilk gördüğümde altı yaşlarındaydım. Hastaydım. Seokjin hyung ve Jieun noona bir gece nefes alamadığımı fark ederek beni yeni yeni kurulmaya başlamış Merkez'e getirmişlerdi. Hava soğuktu, tüylerimin ürperdiğini hissediyordum. FIV tespit edilmişti, Bay Son benim kendi içimde aşamadığım gerçeği anlatmıştı aileme. Seokjin hyungun kolları arasında kalmıştım saatlerce ve o, gözyaşı dökmüştü benim yaşadıklarıma. "Küçük kurabiyem." demişti kedi bedenimi yüzüne yaklaştırarak, "Sana söz veriyorum, sana mutlu bir hayat sunacağım. O yaşadıklarını unutacaksın." diye devam etmiş, dudaklarını tüylerimde gezdirmişti.

Benim tek bir babam vardı, Kim Seokjin.

Beni ilk bulduğu andan beri sevmiş, koruyup kollamıştı. Bana verdiği sözü tutarak mutlu bir hayat sunmuştu. Onun olmadığı bir yaşamımın nasıl olacağını düşünmek bile istemiyordum. Kimse umurumda değildi. O benim yanımda olduğu sürece her zorluğun üstesinden gelebileceğimi biliyordum. O tüylerimi sevmeye devam ederken geçmiş hakkında düşünmeden duramıyordum. Ertesi gün önemli bir sınavı olmasına rağmen sırf hasta olduğum için tüm gece beklemiş Seokjin hyungun yaptıklarını nasıl ödeyecektim? Kısıtlı parasıyla kendisine aldıklarından daha lezzetli yemekleri benim için alması, her zaman yanımda olması, benim ilkokul mezuniyetim için kendi mezuniyetini kaçırması vardı. Kısa bir zama hayatımda olmasına rağmen, en azından biz kedi-insanlara gör kısaydı, her şeyim olmuştu.

İnsan bedenime neden geri dönemediğimi bilmiyordum, Seokjin hyung duygularım çok karışık olduğu için odaklanamadığımı söylüyordu fakat yanılıyordu. Ben iyiydim. Hoseok'un bana verdiği bilginin hayatım üzerinde hiçbir etkisi yoktu. Ne onu, ne de aramızdaki biyolojik bağı önemsiyordum. Bilmek istediklerimin aslında üstü kapalı kalmasi gerektiğini anlamıştım. Gerçek her zaman huzur vermezdi. Akıl karıştırır, kötü hissettirirdi. "Jeongguk, bebeğim." Kim Taehyung'un sesini duyduğumda gözlerimi aralayarak ona baktım, kız kardeşi hemen yanında, onun elini tutuyordu.

"Hey."

Küçük kız onun elinden kurtularak yatağıma yaklaştı, elini uzatarak sıcak tüylerimi severken mutlu görünüyordu. "Çok güzel. Onu bizim eve götürelim mi?" Hayoon'un isteği odadakilerin gülmesine neden oldu. "Ben de isterdim bebeğim ama ailesinin izin vereceğini sanmıyorum." dedi Taehyung, insan bedeninde olsaydım ona sarılır, bırakmak istemezdim ama tek yaptığım mırlamak olmuştu. "Onu insan bedenine döndürmek için bir şey yapamaz mıyız?" diye sordu Hoseok, en sonunda pes ederek koltuklardan birine oturmuş, sessiz bir şekilde gözlerini bana dikmişti. Onun oda içindeki varlığını bile unutmuştum konuşana kadar. "Abim kendi haline bırakmamızı söyledi. Bilmiyorum, ben kedi Jeongguk'u da seviyorum." dedi Taehyung, yere oturarak tüylerimi okşamaya başladı.

Kedi bedeninde yapacak bir şey bulmak her zaman zor oluyordu. Sıkıntı dolu saatler geçiriyordum, bazen Seokjin hyung izlemem için çizgi dizi açıyordu televizyonda. Odak konusunda derin sıkıntılar yaşıyordum. Onlar tarafindan seviliyor olmak hoşuma gidiyordu. Kendimi Kim Taehyung'un ellerine bıraktığım her an en özel zamanlar oluyordu benim için. İlk kez biri tarafından seviliyor, onun sevgisini hissediyordum. Kim Taehyung birini sevmeyi iyi biliyordu. Onun bedenime olan dokunuşlarında kelebekleri canlandıran bir şey vardı. Miyavlayarak patilerimin üzerinde durdum, onun yanına giderek kucağına çıktığımda gülerek beni kolları arasına aldı. "Benim minik kedim sevilmek mi istiyor?" diye sordu neşeyle, patimin birini onun ağzına vurdum. "Kedi mi kalsan hep Jeongguk? Çok sevimli oluyorsun, sana dayanamıyorum o anlarda." dedi, burnumu ve tüylerimi öptü.

Bana iyi geliyordu. Kim Taehyung her zaman etrafımda olması gereken o kişiydi. İnsan bedenime döneceğimi biliyordum. Uyandığımdan beri insan belleğim daha ön planlaydı. İçine sıkıştırılmış olduğu pusudan uyanmıştı. Onun kolları arasından kaçarak odama ilerledim, aralık kapıdan içeri sızdım. Yatağımın üzerine tırmanarak uzandım. Kısa bir zaman sonra insan bedenindeydim. Tüm dünya gözümde normal boyutlara ulaştı. Üzerime bir şeyler geçirdim. Dağılmış saçlarımı düzelttim. Uzun bir süre insan bedeninde olmadığım için yürürken sersemliyordum. Salona ulaştım, Taehyung hâlâ yerde oturuyordu. Seokjin hyung ayaklandı, bana doğru gelerek sarıldı sıkıca. "Benim minik bebeğim." dedi saçlarımı öperken, herkesin beni severken 'minik' sıfatını kullanması garip geliyordu. Seokjin hyungtan sadece birkaç santim kısaydım, Kim Taehyung ile aynı boydaydım ve beden olarak ondan daha kalıplı olduğum bir gerçekti.

"Ben iyiyim, hyung."

Seokjin hyung söylediklerimi pek umursuyor gibi durmuyordu, aç olduğumu söyleyerek mutfağa ilerledi bir şeyler hazırlamak için. Kedi mamalarının beni yeterince beslemeyeceğini düşünüyordu her zaman. "Jeongguk." Hoseok bana seslendiğinde ona doğru döndüm, suçlu bir çocuk gibi oturuyordu koltukta. "Özür dilerim, bu gerçeğin seni nasıl etkileyeceğini tahmin edemedim. Ben biliyorsam, sen de bilmeliydin." dedi, onun yanına giderek oturdum. Hayoon bir oyuncak bulmuş, onunla oynuyordu kenarda. "Benden saklamış olsaydın, kızardım sana Hoseok. Sorun değil, kaldıramayacağım bir gerçek değil. Umursamadığımı söylersem yalan bile olmaz." derken ciddiydim, umursamanın kıyısından geçmiyordum. Beni kandırmış olması üzüyordu. O ve kızı, en güvendiğim insanlar listesindeydi. Hayal kırıklığına uğruyordum çevremdeki insanlar tarafımdan.

Biyolojik ailemi bulmak istediğim çok fazla zaman olmuştu, buna ihtiyaç duyduğumu sanıyordum lakin şimdi bakıyordum ve tek istediğim, onları bir daha görmek zorunda kalmamaktı. Beni neden bıraktıklarını bilmek istemiyordum. Onlarla iletişim kurmak zorunda olduğum her durumdan uzak kalmam gerekiyordu. Merkez'e gitmek, oradaki çocuklarla ilgilenmek eskide kalmıştı benim için. Hoseok'un yanına oturarak yerde olan Kim Taehyung'a baktım. Kedi yatağımın hemen yanında oturuyor, Seokjin hyungun biraz neşelenmem için aldığı oyuncak farenin kuyruğuyla oynuyordu. "Kahvaltı planımız da iptal oldu." dedim, gülümsedi. "Sorun değil, senin iyi olman yeterli." Ona sarılmak istiyordum, onunla uyumak ve onunla kalmak. Kim Taehyung ile konuşmam gerekiyordu.

Seokjin hyung yemek dolu tepsiyle odaya girdi, ona masada yiyebileceğimi söylesem de kabul etmedi. Hoseok'tan hemen önüme bir sehpa getirmesini rica etti. "Hyung, gerek yok." diye söylenmelerimi umursamadı. "Benim yanıma yeniden taşın. Jieun zaten sürekli olarak iş gezisinde, beni yalnız bırakma." Seokjin hyungun sadece yalnız kalmamak için bunu istemediğini biliyordum. Beni gözünün önünde tutmak, iyi olduğumdan emin olmak istiyordu. "Ben iyiyim ve iyi olacağım. Yanına taşınmamı istersen kabul ederim, hyung ama bunu iyi olduğumdan emin olmak için yapma." dedim, onun bir de benim dertlerimi üzerine almasını istemiyordum. "Jeongguk, sen benim oğlumsun. Elbette iyi olduğundan emin olmam gerekiyor. Çok hızlı büyüdün zaten, vakit geçiremedik seninle." Onun konuşma tarzı beni güldürüyordu, Kim Seokjin ve Lee Jieun benim tek ailemdi.

Yemeğimi sessiz bir şekilde yemeğe devam ederken Hayoon için de bir şeyler getirdi Seokjin hyung. Kim Taehyung'un kucağına oturan minik kızın yemek yemesini izlemek insana iyi geliyordu. "Minseok ile iyi anlaştınız mı?" diye sordu Seokjin hyung, o küçük çocuğun Kim Namjoon'un evine yerleşeceği tamamen aklımdan çıkmıştı. "Evet, Minseok ve ben oyun oynuyoruz hep." dedi Hayoon, bir kaşık daha yemeği ağzına attı. Kim Taehyung kolları arasında bir bebek varken çok tatlı görünüyordu. Ona bir bebek veremezdim. Gerçekler ne yazık ki, değişmiyordu.

Düşüncelerimi susturamadığım anlardan birindeydim, yemeklerimi bitirmiş, onun Hayoon'a yemek yedirmesini izlerken tek düşünebildiğim yine oydu. "Hyung, seninle konuşalım mı?" diye sordum dayanamayarak, Seokjin hyung ilk kendisine seslenmiş olduğumu sanmış olsa da sonradan anladı. Hayoon'u onun kucağından aldı, elimi uzatarak onun yerden kalkmasına yardım ettim. Odama ilerledik beraber, elimi onun avucundan çekmek istemedim. Yatağıma oturdu, ben de sandalyeye oturdum. "Bebeğim, iyi misin?" diye sordu, ellerimi avuçlarının içine hapsetmişti. "İyiyim hyung, ben sadece seninle bir şey konuşmak istiyorum." Beni dikkat vererek dinliyor olması hoşuma gidiyordu.

"Senden hoşlanıyorum, hyung. İçimde sana karşı sonsuz bir his ve güven var. Beş gün boyunca kedi bedeninde kalmak beni korkuttu, yeniden konuşamayacağımı düşündüm ve sana içimdekileri söyleyememiş olmak beni çok üzdü."

İlk bana hislerini itiraf ettiğinde de odamdaydık, şimdi de aynı odada ben ona hislerimi itiraf ediyordum. "Jeongguk, sen ciddi misin?" diye sorarken ellerimi sıkıyor olduğunun farkında bile değildi. "Ciddiyim. Senden özür dilerim. Seni tanımadığım zamanlarda olan düşüncelerimden dolayı. Ben bilmiyorum, kendimde bir sorun olduğunu hiç fark etmemiştim." Yüzündeki gülümsemeyi görmek hoşuma gidiyordu. "Sorun değil, sana hislerimi ilk kez itiraf ederken karşılık bulabileceğimi bile düşünmüyordum Jeongguk. Şimdi karşımdasın ve bilmiyorum, bu anlar gerçek gibi gelmiyor bile." Uzandım, ellerimi onun avuçlarından kurtararak kollarımı boynuna doladım. Ona sarılırken, onu öperken tek bir tereddüt içinde olmamış olmamın sebebi onun hisleriydi.

Onun penceresinden baktığımda çok kötü hissediyordum, kaç kez bana sarılmak isteyip bunu yapamamıştı?

Kollarını belimde hissettiğimde beni kendine daha çok çekti, sandalyeden kalkarak onun yanına oturdum. Başımı onun omzuna yasladım, bir kolu belime dolanırken, diğer elini saçlarımda hissettim. "Seninle böyle olmak çok hoş, Jeongguk." diye mırıldandı. "Benim için de öyle, hyung. Hislerimi sana anlatmak iyi geldi. Kalbimde bir ağırlık vardı ve uçtu, gitti." Saçlarımı öptü. "Benim yüreğimdeki ağırlığı da aldın, Jeongguk. İyi olduğumu hissediyorum. Mangalar için üzgünüm, yemin ediyorum hiçbirini hazırlarken seni ya da kimseyi üzmek istemedim." Biliyordum, onu tanıyordum. Onun yüreğinden geçenleri görebiliyordum. "Biliyorum ben seni. Kendimi tanımıyor olmamdan kaynaklı bir durum için seni suçladım, durdum. Özür dilerim." Saçlarımı yeniden öptü. "Özür dileme artık. Benim yanımda ol, beni sev, yeter bana." dedi, biraz daha sıkı sarıldım ona.

"Seni seviyorum."

-

merhabalar,
nasılsınız?

Continue Reading

You'll Also Like

93.6K 7.3K 38
sadece erkeklerin olduğu bir üniversitede gay yönelimin odağı ve tüm dikkati üzerine çeken Jungkook, bu durumdan sıkılan ve onu bu rahatsızlıktan ko...
884K 70.8K 14
arkadaşlarıyla birlikte orduya katılan jungkook, ilk görüşte etkilendiği komutan kim taehyung'a cinsel içerikli mesajlar atmaya başlar. taekook, tex...
209K 21.8K 34
taehyung kırmızı defterini kaybeder 290423, tk ☁️
35K 3K 12
Kim Taehyung öğrencisine fazla mı ayrıcalık tanıyordu? Daha ona sınav cevaplarını verdiği kısma gelmedik. Yaş farkı !