Polis Mafya'm +18

By busr4xt

4.7K 498 127

Tehlikeli ve psikopat bir polis. Sevdiği kadını sahiplenip kısıtlayan bir adam.. Herşeyiyle onu kabul edebile... More

1.part
2. part
3.part
4.part
5.part
6.part
7.part
8.part
9.part
10.part
12.part
13.part
14.part
15.part
16.part
17.part
18.part
19.part
20.part
21.part
22.part
22.part
23.part
24.part
25.part
26.part
27.part
28.part
29.part
30.part
31.part
32.part
33.part
34.part
35.part
36.part
37.part
38.part
39.part
40.part
41.part

11.part

132 16 0
By busr4xt

Hyun-joonun attığı mesaja gözlerimi kısıp baktım.

O gün ben gitmesem onu diyecekti.

Onu boşverip mesaja yeniden baktım.

Ha-rin neden kalp emojisi koymuştu?

Neden yani??

Bunu bir köşeye yazıp soracağım.

Telefonun kilitsiz olması işime gelmiş Hyun-jooya mesaj yazacaktım.

Me:
Şuan benden hoşlanıp hoşlanmaman umrumda değil.
Farkındaysan eğer sevdiğim adamla evleneceğim.
Bunun önüne çıkmaya çalışma.
Bunu görmezden geleceğim.
Lütfen okulda karşılaştığımız zaman bu konuyu açma.
Biz seninle sadece arkadaş olabiliriz.
Dediğim gibi bu konuyu bir daha açmayalım...

Yazdıktan sonra mesajları silip telefonu eski yerine koydum.

Arabayı çalıştırıp ezberlediğim yoldan gidip villaya gittim.

Elime kitaplarının olduğu kutuyu alıp telefonunu da alıp çıktım.

Kapıyı çalınca kapıyı hizmetliler açmıştı.

Hizmetli soru sorar gibi bakınca "ha-rinin sevgilisi ve eşiyim." diyerek buyur etmesini beklemeden villaya girdim.

Oturma odasına doğru ilerleyince televizyonu açmış koltuğun karşısına oturup izleyen çift gördüm.

Ha-rin ve annesi...

Ha-rin kadının dizine yatmış o da saçını okşuyordu.

Biraz daha yaklaştıktan sonra kadına selam verip eğildim.

Kadın parmaklarını dudaklarına götürüp sus işareti yaptı.

"Şş kızım uyuyor ses yapma"  deyince Ha-rinin yüzüne baktım.

Yüzünde mutluluk vardı.. ilk defa böyle görüyordum.

"Kitaplarını istersen odasına çıkar. Hizmetliler sana odayı gösterir." deyince kutuyu elime geri alıp hizmetlinin peşinden gittim.

Diğer odaların kapılarından farklı bir pembe kapıyla karşılaşınca gülümsedim.

Kapıyı açıp kutuyu masanın üzerine bırakıp odayı dolaşmaya başladım.

Komidinin üzerindeki fotoğrafa gelince yüzüm asıldı.

Çünkü bu fotoğrafın aynısı ha-rinde vardı. Ve ben onu elinden almıştım.

Başka yerlere de bakınca çantasını görünce cebimdeki telefonu çantasına attım. Böylelikle hyun-joo ile ilgili bir sıkıntı olursa benden bilmeyecekti.

Aşağıya inip ha-rine ve annesine baktım. Beni görünce gülümseyip"ha-rini odasına çıkartır mısın? Burada rahat değildir" deyince kafamı sallayıp ha-rini kucağıma alıp merdivenden çıktım.

Odasına gelince yavaşça yatağına indirip yüzüne eğilip baktım.

Bugün bu dudaklarını öpmüştüm. Bir daha öpsem ne olabilirdi ki....

Yavaşça dudaklarına eğilip bekledim.
Daha sonra beklemediğim bir şey oldu. Boğaz temizleme sesi gelince arkamı döndüm.

Annesi kollarını birleştirmiş öylece gülerek bakıyordu.

Gel işareti yaptıktan sonra odadan çıkmıştı.

Peşinden gidip tam karşısına oturdum.

"Hiç uzatmadan konuya gireceğim... Kızımı seviyor musun?"

"Bende hiç uzatmadan söylemek istiyorum..." derken telefonum çaldı.

Meşgule atıp tekrar arayınca "açmam gerekiyor önemli bir konu olabilir" deyip yüzüne baktım.

"Tabi rahatına bak" deyince hızlı bir şekilde kalkıp mutfağa gittim.

Telefonu açıp kulağıma yasladım.

"Ne var lan noldu!"

"Patron acilen gelmen gerek! Adam dayaktan anlamıyor onu ancak sen konuşturabilirsin! Lütfen gel!"

"Bensiz hiç bir işe yaramıyorsunuz"diyerek telefonu yüzüne kapattım.

Mutfaktan çıkıp bayan kang'ın yanına gittim. "Özür dilerim. Karakolda bir olay çıkmış gitmeliyim." dedikten sonra çıktım.

Hızlı hareketlerle arabaya binip çalıştırdım.

5 dakika sonra mekana vardığımda arabamı park etmeden durduğu yerde bırakıp depoya girdim.

Çünkü buraya benim adamlarımdan başka kimse giremez ve herhangi biri arabasını buraya park etmezdi.

Kapıyı sinirli bir şekilde açıp kapının önünde duran adamlarımın selamını es geçip merdivenlerden inip özel odaya geldim.

Sağ kolum dediğim adam başında durmuş baygın suratına bakıyordu.

Kanlarla bulanmış yüzüne iğrenerek bakıp sandalyesine tekme atıp yere devrilmesini izledim.

"Kalk lan" diyerek bağırdım.

Adam bu hareketlerle kalkmayınca "uyandırma aletimi getir!" diyerek adamın leş yüzüne bakarak elimi uzattım.

İki saniye sonra elimde ağırlık hissedince elektro şok aletine kaşımı kaldırarak baktım.

"Nerene uygulasam da kalkarsın!" diyerek bekledim.

Diz çökerek adamın üzerine eğildim.

Aleti karnına koyup düğmeye bastım.

Basmamla adamın sesi yükselmiş bağırmaya başlamıştı.

"Bana numara yapıyordun ha" diyerek karnına tekme attım.

Bir böğürme sesi duyunca adamlara bakıp "düzeltin şunu" dedim.

İki saniye sonra düzeldikten sonra baygın gözlerine baktım.

"Söyle lan kimin adamısın?" deyince kahkaha attı.

"Bunu asla söylemem" diyerek dalga geçercesine gülmesi sinirlerimi bozmuştu.

"Pekala 12 yaşındaki çocuğun okuldan çıkmak üzere onu yanına getirmemizi ister misin? Babasının ölümüne bizzat şahit olsun istedim."
deyince kafasını hızlıca kaldırıp yüzüne baktı.

"Nereden biliyorsun lan çocuğumun olduğunu?"

"Tıt tıt tıt" diyerek dilimi damağıma vurdum.

"Ben kurbanlarımın her şeyini her bokunu araştırırım beni hafife alma. Çocuğun adamımın elinde buraya gelmesi bir lafıma bakar! Şimdi söyle o masum çocukları iğrenç oyuncularınıza alet ettiğiniz, çocuk aracılığıyla uyuşturucu sattırdığınız adam kim?"diyerek yüzüne baktım.

"Söyleyemem! Öldürürler beni!" deyince histerik bir gülüş bıraktım.

"Bence sen şimdi benden kork emin ol ben o söylemeye korktuğun adamdan daha güçlüyüm." dedikten sonra cevap almayınca telefonumu açıp çocuğunun adamımla beraber olan fotoğrafını gösterdim.

"Bana inanmıyorsun demek!" diyerek bağırdım.

Yanına gidip saçını koparırcasına çekip kafasını arkaya attım.

"Hadi söyle çocuğuna bir şey olmasını istemiyorsan çabuk ol daha önemli işlerim var!" deyince bekledim.

Konuşacağını anlayınca adamıma kas göz işareti yapıp söyleyeceklerini kayıd almasını istedim.

Bu bizim gizli bir hareketimizdi. Bunun sayesinde suçlular hakkında elimde bir delil buluyor sonra hapise tıkıyordum.

"Geom-byul şirketi... bu işin içinde şirketleri sadece yiyecek vs. üretmiyorlar... Uyuşturucu yapıp depolayıp patronuma veriyorlar o da bana veriyor..." Sözünü kesip "patronun kim!"dedim
"Kim hyu-chul" deyince gülümsedim.

Adamıma el işareti yapıp kaydı durdurdum.

"Karakolun önüne eli kolu bağlı şekilde indirip karton üstüne"masum çocukları uyuşturuya bulaştırıp satıyorum ... Yazacaksınız" deyip mekandan çıktım.

Arabama binip evime gittim. Odama girip duşumu alıp çıktıktan sonra uyudum...

1 HAFTA SONRA....

Finallerim bitmiş rahatlamıştım. Son finalimi bitirdikten sonra Hatry beni zorla restorana götürmüştü.

"Kızım gel işte seninle doğru dürüst birşey yiyemedik. Hem bugün son günümüz... Bugün takılalım işte..."deyince yüzümü astım.

"Yaa ben seninle kulübe gelemem... Jungkoo..." demeden ağzımı kapatmış parmağını yeter sus anlamında sallamıştı.

"Ya geleceksin ya geleceksin... Başka seçeneğin yok..." deyince kafamı tamam dermiş gibi salladım.

"Hah şöyle! Bu arada bugün hiç eve gitmiyorsun bende giyiniyorsun" deyince "tamam" dedim.

Çünkü eve gidersem Jungkook buna mani olurdu.

Annem de bugün iş için Londra'ya gitmişti. Yani tektim.

İki saat Starbucks da oyalanmış hatry'nin kaldığı yurda gitmiştik.

Üstünü giyinmiş makyajını abartılı bir şekilde yapmıştı.

"Al bebeğim bunu giyineceksin" deyip elindeki kırmızı kısa sade elbiseyi gösterdi.

Elime alıp banyoda giyindikten sonra hatry'nin yanına gittim.

"Hatry bu çok çok kısa başka bir elbise ver bana" deyip yüzüne asık bir suratla baktım.

"Saçmalama çok çok güzel olmuş bunu giyeceksin! Hem bu finallerimizin bitmesi ve güzel geçmesi adına bir ödül.. mızmızlanma hadi makyajını yap da gidelim..."

Aynanın karşısına geçip sade bir makyaj yapıp hatry'nin yatağına oturdum.

Kısa olan etek yukarıya doğru çıkmış tüm bacaklarımı ortaya sermişti.

Hatry'e rahatsız olmuş bir yüz ifadesiyle bakınca "hiç bana öyle bakma itiraz yok... Hadi çıkalım bizi almaya gelecekler...." "Kim?" "Kulüpten arkadaşlarım..." "Cinsiyetleri ne?" "ikisi de erkek ama korkma abin gibilerdir." Bu demesiyle yüzümü ekşitip baktım.

Aşağıdan korna sesi gelince bir anda elimden tutup dışarıya doğru sürükledi.

Arabanın yanına gelince arka tarafa bindik. Ön tarafta iki tane orta yaşlarda adamlar vardı.

Hatry'nin dediği gibi abim gibilerdi...

Hatry ve adamların konuşmalarından soyutlanıp sadece dışarıya bakmıştım.

Aralarından biri "Geldik" diye söyleyince ikimiz de arabadan indik.

Adamların inmemesinden dolayı içim rahatlamıştı. Çünkü tiplerini ve huylarını beğenmemiştim.
Yol boyunca sanki bakılıyormuş gibi hissetmiştim.

Hatryle beraber kulübün başındaki adamın yanından geçip kulübe girdik.

Ağır kokan alkol kokusu ve müzik sesi yeri inletiyordu.

Hatry'le bir yere geçip soju istedik.

Her ne kadar soju içmeyi reddetsem bile bunu duymamazlıktan gelmişti.

Art arda soju içtikten sonra başımın döndüğünü hissediyordum..

Hatry elimden tutup beni dans eden insanların arasında bırakıp gitmişti.

Bende buna ayak uydurup dans etmeye başladım.

Daha sonra kalçamda rahatsız edici bir şekilde hareketlenme hissedince arkamı döndüm.

"O elini indir" diyerek adama parmak salladım.

"İndirmezsem ne olur" deyince tanıdığım bir ses duydum.

"Bu olur piç kurusu" diyerek adamın kolunu ters çevirmiş bağırmasına neden olmuştu.

Daha sonra kolumda hissettiğim baskıyla durduğum yerden uzaklaşmaya başladım.

"Ne işin var senin burda" diyerek bağırdı.

"Ne işin var senin burda" diyerek sorduğu soruyu tekrarladım.

"Bu üzerine giydiğin şeye elbise mi diyorsun!" diyerek sorduğu soruya kafamı sallayarak cevap verdim.

"Daha kadınsı olmamı isteyen sendin..." diyerek durdum.

"Bunu mu kastettim ben...hem sen sarhoş musun? " deyince cevap vermeyip arabanın ön tarafına kendimi atıp uzandım.

" Ne- ne yapıyorsun" diyerek omzundan tutup kaldırdı.

"Uykum geliyor uyumak istiyorum" diyerek sesli şekilde ağlamaya başladım.

"Ya sabır" diyerek omuzlarımdan tutup beni yönlendirmiş koltuğa oturmuştu.

Oturtulmamla beraber gözlerim kararmaya ve uyumaya başlamıştım...

Jungkook ağzından:

Ha-rini klüpte o şekilde görünce sinirlenmiştim.

Şimdiyse yanımda uyumuştu.

Arabayı sakince kullanıp kaşlarım çatık bir suratla yola bakıyordum.

"Bana birde kadınsı olmamı sen istedin diyor... Kızım sen ne giyindiğinin farkında mısın?" dedikten sonra kafamı çevirip vücuduna baktım.

İncecik bacakları ortadayken ve büyük olmayan göğüsleri elbisenin altında belli olurken nasıl bu kadar rahat olabiliyordu.

Yavaşça nefes alıp gözlerimi yumdum. Herhangi bir kaza yapmadan gözlerimi açmış önüme bakmıştım.

Eve gelince arabadan inip onun kapısını açtım. Bu halle uyanmayacağı için kucağıma alıp kapıyı kilidimle açtım.

Gecenin köründe hizmetlileri bunun için rahatsız edemezdim...

Eve girdikten sonra yavaşça merdivenlerden çıkıp odama girdim.

Yavaşça yatağıma uzatıp bir hafta boyunca görmediğim kadına baktım.

Zayıflamış gibi görünüyordu.

Komidinin üzerindeki telefonumu alıp bildirimlere baktım.

Bildirimlere baktıktan sonra telefonu indirip dönecektim ki ha-rin elimi tutmuştu.

Elimi tutan eline baktıktan sonra yüzüne baktım.

Yarı baygın gözlerle bana bakıp gülümsüyordu..

"Oppaaaaaaa" deyince şaşırmış şekilde yüzüne baktım...

"Beni özledin mi?...deyip duraksadı.

"Ben seni özledim... Hemde çok...."


Bu bölümü nasıl buldunuz arkadaşlaaaaaaaar....

Lütfen bol bol yorum atın tabiki votelemeyi de unutmayın askom.

Görüşürüz bbbbb😍❤️

Continue Reading

You'll Also Like

12.1M 587K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...
110M 4.4M 157
''Birlikte belanın içine batabileceğimiz kadar battık. Ve şimdi, seni bırakmayacağım... Benimle misin?'' --- Zeynep, kendini yeni okuluna başladığı...
2.1M 186K 61
0543#: Az önce kantinciye at etinden köfte yapıyor diye bağırdın. Efnan: Bana bilmediğim bir şey söyle. 0543#: Ben at eti seviyorum lan. Efnan: Ba...
189K 19.7K 33
taehyung kırmızı defterini kaybeder 290423, tk ☁️