oylamayi unutma canim<33
✧✧✧
"Abi neden depresifsin, sadece mutlu ol."
Felix'in dediğiyle kafamı sıradan kaldırıp "Ne diyon?" diye sormuştum.
"Anda kal abi, kendine güvenmiyor musun?"
"Bu saatten sonra ne kendime ne de başkasına güvenirim zaten."
Son dediğimle iç çekip "Minho da döndü, daha ne istiyorsun?" diye sormuştu.
"Dönmez olaydı."
Sinirle söylediğim şeyle kaşları çatılmış ve "Niye bir şey mi oldu?" demişti.
"Ebenin amı oldu."
"O şerefsiz bir şey mi yaptı yoksa sana?"
"Ne yapabilir bana ya of işine bak sen." Benim arkadaşlarım ile Minho'nun arkadaşları daha yeni anlaşmaya başlamışken benim için aralarının tekrar bozulmasını istemediğimden aramızda olanları onlara anlatmamaya karar vermiştim.
"Ne bileyim bi haller var sende de."
"Enerjim yok sadece" diye geçiştirdiğimde oflayıp "Ya amına koyacağım senin, benim de tüm enerjimi sömürdün" demişti.
"Enerji kaynağın tam karşımızda, git yanına o zaman."
Elimle sınıfın kapısının önünde duran Hyunjin'i gösterince gözlerindeki ışıklar ortaya çıkmıştı resmen.
Ayaklanıp kapıya doğru yürürken birden duraksayıp bana dönmüştü.
"Gidiyorum ben?"
"Siktir git, gözüm görmesin."
"Bende seni çok seviyorum!"
Oturduğum yerden, ikisinin kısa süren bir konuşmadan sonra sınıftan ayrılmasını izlerken kendi kendime "Hay amına koyduğumun hayatı" diye söylenmiştim.
Kafamı sıraya koyup müzik dinlerken birinin kulaklığımı çekmesiyle kafamı kaldırmıştım.
Seungmin "Hayırdır, yasta mıyız?" diye sorunca "Evet, duygularım öldü de" demiştim. Changbin "Aga be yak yak" diyip efkarlanınca Seungmin ona göz devirip bana "Minho'n dönmüş" demişti.
"Hıı döndü."
"Niye yanında değil?" diye sorduğunda omuz silkip "Keyfim ve kahyası o yanımda olsun istemedi" demiştim.
Changbin "Niye kavga mı ettiniz?" dediğinde kafamı iki yana sallamıştım.
"Bekar hayatı daha iyiymiş, onu fark ettim. Hem bu Minho'dan sevgili falan olmaz ya."
Seungmin şaşkınlıkla "Nasıl yani, ayrıldınız mı?" sorduğunda sırtını sıvazlayarak "Biz, hiç bir zaman 'biz' olmadık ki" demiştim.
Changbin ise eli ağzında "Oğlum bu çocuğa ne olmuş lan?" demişti.
"Jisung niye ilk aşk acısını yaşayan ergenler gibi konuşuyorsun ameke?"
Seungmin'in dediğinin ardından "Ya sizene benim aşk acımdan? Salın beni, uykum geliyor ha" demiştim.
"Tamam salıyoruz seni, uyu hadi paşam."
Changbin'in dediğinden sonra kafamı sıraya yasladığım gibi kafama vuran Seungmin ile tekrar bakışlarımı ona çevirmiştim.
"Uyuma önce ne oldu aranızda onu anlat."
"LAN MAYDANOZ, NE OLDUYSA OLDU SEN GİT KENDİ SEVGİLİNLE İLGİLEN!"
"NE SEVGİLİSİ BİDE SEN BAŞLAMA SİKİCEM HEPİNİZİ HE!"
Birden carladıktan sonra sınıftan çıkan Seungmin'e ağzım açık bakarken, Changbin ile tek kalmıştık.
Kafamı Changbin'in omzuna dayadıktan sonra konuşmaya devam etmiştim.
"Bana masal anlatsana."
"Nasıl bir şey istersin?"
"Sonu kötü olmasın."
"Bir gün, bir Katolik kiliseye gitmiş. Ve günah çıkarmak için papazı bulmuş. Papaza, 'Papaz efendi, benim bir günahım var. Karımı aldattım.' demiş.
Papaz da 'Anlat evladım, açılırsın. Tanrı bağışlayıcıdır' demiş.
Katolik, 'Geçtiğimiz ay hanımla baldızın evine yemeğe gittik. Hava yağmurluydu, eve geri dönemedik. O gece orada kaldık ve ben baldızla beraber oldum.' demiş.
Papaz da 'Üzülme oğlum, sen dua et. Tanrı affeder.' demiş.
Katolik 'Papaz efendi, benim bir günahım daha var.' demiş.
Papaz 'Anlat oğul, tanrı bağışlayıcıdır' demiş.
Katolik 'Geçen hafta bir akşam kayınvalidemi ziyarete gittim. Gece hava yağmurluydu, orada kaldım. O gece kayınvalideyle beraber oldum.' demiş
Papaz 'Üzülme oğul, sen duanı et.' demiş.
Katolik 'Dün akşam çalışmak için sekreterinin evine gittim, gece hava yağmurluydu, eve dönemedim. O gece sekreterimle beraber oldum.' deyince;
Papaz efendi kafasını hafiften camdan dışarı uzatmış ve 'Hava bozuyor lan puşt, yağmur başlamadan siktir ol, evine git' demiş."
"BU NASIL HİKAYE AĞZINA BOK SÜRDÜĞÜM?"
"Niye ya beğenmedin mi?"
"Ya Changbin zaten psikolojim yeterince bozuk bir de sen sikme kafamı."
"Lan masal anlat dedin anlattım daha ne istiyorsun?"
İsyan edercesine dediği şeye bıkkınlıkla "Of anlatma masal falan istemiyorum" demiştim.
"Ninni söyleyeyim o zaman?"
"Hiç güven vermiyorsun ama neyse, söyle." Ninni teklifinden her ne kadar şüphe etsem de kabul etmiştim.
"Minho!
Dandini dandini dastana
Danalar girmiş bostana, EY!
DANDİNİ DANDİNİ DASTANA
DANALAR GİRMİŞ MİNHO'YA
KOV BOSTANCI JİSUNG'U
SİKMESİNLER BABAYI
DANDİNİ DANDİNİ DASTANA
YARRA-"
Changbin sınıfın ortasında bağırarak dandini dandini dastanayı kendine uyarlayarak söylemeye başladığı zaman, susturmak için kalemliği ağzına tıkamıştım.
"Of hiç bir şey istemiyorum sadece yalnız bırakın uyuyayım ya!"
"Gidiyorum ama bak?"
"Git git."
"Çağırırsan gelmem bak?"
"Tamam."
"Özlersin ama beni bak?"
"Özlersem gelirim yanına."
"Gelir misin cidden?"
"Hayır, gelmem."
"Neden?"
"Özlemem çünkü."
Yanımdan ayrılırken "Ayıp ama bu kadarı da ya bu gençlik nereye gidiyor" diye söylenirken arkasından seslenmiştim.
"AYIP YATAKTA OLUR!"
Dersimiz boş olduğu için rahatça uyumayı planlarken, yanımda oturan aşırı düşünceli arkadaşım Felix beni neşelendirmek için bir şeyler anlatıyordu.
"İşte bi gün bir palyaço varmış, bu palyaço herkesi güldürürmüş. Güldüremediği kişi yokmuş yani aynı bizim yazar gibi baya komik biriymiş, neyse işte bir tane daha adam varmış. Bu adam ise çok mutsuzmuş, hiç gülmüyormuş diye bimdeki psikoloğa gitmiş. Psikoloğa 'Ben çok mutsuzum, ne yapmalıyım?' demiş.
Bim psikoloğu da demiş ki 'Bir palyaço var, herkesi güldürüyor ona git' demiş.
Adam da demiş ki 'O palyaço benim.'"
"Bu neydi şimdi?"
Yargılarcasına sorduğum şeye "Komik işte gül diye" diyerek cevap vermişti.
"Lan neresi komik mal mısın sen?"
Felix
Bizim yazara komik dedim ya işte o kısım işin şakasıydı
komikti ya niye gülmedin
Yazar
Seni de sevgilinden ayırırsam güler belki
Jisung
Vallahi gülerim, ben mutlu değilsem kimse olmasın ulan
Felix
LAN HANİ SEVENLERİ AYIRMAK GÜNAHTI
Jisung
EVET YAZAR, HANİ GÜNAHTI
AYIP DEĞİL Mİ YAPTIĞIN
Yazar
Şey şimdi şöyle ki-
Ayıp yatakta olur
Felix
Olsun o zaman
Jisung
Hoşt ulan
Felix
#jisungunbeligibiyokolmakistiyorum
✧✧✧
Öğle arasında Seungmin ile kantinde oturmuş, ayak kokan kaşarlı tostlarımızı gömerken bana Chan'la olan indili çıktılı ilişkilerini anlatıyordu.
"Ya anlamıyorum normalde yılışık insanları hiç sevmem ama bu çocuğun çok ayrı bir şeyi var of."
"Aşık olmuşsun işte." Yaptığım tespitle kafasını iki yana sallayıp "Ben aşık olmam" demişti.
"Niye camış mısın?"
"Niye camışlar aşık olamıyor mu?"
"Bilmem olabiliyor mu?"
"Ben de sana soruyorum onu?"
"Sence cevabı biliyor muyum ben?"
"Bilmiyorsan niye camış diyorsun bana?"
"Ne diyem? Mesela, Mahmut mu diyem? Camış."
"Camış kocandır."
"Valla öyledir."
Elimdeki tostun içindeki erimiş kaşara içli içli bakarken derin bir iç çekmiştim.
"Tosta niye öyle bakış atıyorsun lan?"
"Kaşarı görünce aklıma biri geldi de."
"Mesela şu içeriye girenler mi?"
Kantinin kapısından içeriye giren Chan ve Minho'yu görünce, yediğim tost boğazımda kalmıştı.
Ben öksürmeye devam ettikçe o ikisi ise masamıza doğru yaklaşmaya devam ediyordu.
İkisi masamızın yanına geldiği zaman, Seungmin gözlerini kısmış, anlamsız ama bir o kadar da anlamlı bakışlarıyla Chan'a bakıyordu. Chan ise sırtımı sıvazlayıp bana "Helal, dikkat et ama yemek yerken yavaş yavaş ye" falan diyordu.
"Eyvallah."
"Ne demek koçum."
"Neye geldin?" diye soran Seungmin'e elindeki afişi gözüne sokarcasına gösterdikten sonra konuşmaya başladı.
"Müdür yardımcısı verdi bunları."
Seungmin, Chan'ın elindeki afişi alıp inceledikten sonra konuşmaya devam etti.
"Gezi mi varmış?"
"Hoca ikimizin tüm sınıflara gezi duyurusu yapmasını istedi."
"Biz niye yapıyoruz ki?"
Chan bakışlarını kaçırırken kısık bir sesle "Bilmiyorum" diye söylendi.
"Anlamadım?"
Minho "Bu gerizekalı seninle vakit geçirmek için hocadan özellikle istedi 'Ben yaparım' diye" diyerek Seungmin'e cevap verince kaşlarımı çatmıştım.
"Sırf sevdiğiyle vakit geçirmek istediği için biri 'gerizekalı' oluyorsa, hayatsızlığından 'eğlence amaçlı oyunlar' oynayarak vaktini harcayan birine ne diyebiliriz acaba?"
Minho ondan bahsettiğimi anladığında ifadesiz bakışlarını bana çevirmişti.
N'oldu zoruna mı gitti kocişkosu kurban?
Hiç bir şey demeden bakışlarını tekrar başka yöne çevirdikten sonra konuşmuştu.
"İşim var benim, gidiyorum."
Minho yanımızdan ayrıldıktan sonra Seungmin sessizliği bozmuştu.
"Neyse ne diyorduk?"
"Ben de gidiyorum, hadi görüşürüz" diyip ikisinin bir şey demesine izin vermeden masadan kalkmıştım.
Kantinden çıkıp tuvalete doğru ilerken birinin bana seslenmesiyle arkamı dönmüştüm.
Yanıma hızlı adımlarla gelen Jeongin'i görünce duraksamıştım.
"Hayırdır, kimden kaçıyorsun?"
Jeongin panik bir şekilde "Ya şu arkadaşına söyle kovalamasın beni!" diyince bakışlarımı kısmış anlamaya çalışıyordum.
"Hangisi, Changbin mi?"
"EVET ABİ YARIM SAATTİR KOVALIYOR YA!"
"Niye naptın da kovalıyor?"
"Ya bilmiyorum beni koridorda görünce kollarını açıp üstüme doğru koşmaya başladı, bende korktum diye kaçmaya başladım. O zamandan beri peşimde işte."
Dediğine gülüp sırtını sıvazlayarak "Sarılmak için kovalıyordur seni, korkma ısırmaz" demiştim.
"YA ISIRIYOR AMA İŞTE KUDUZ YA!"
Jeongin biraz ilerimizde bize seslenen Changbin'i görünce panik olup arkama saklanmıştı.
Changbin ise yanımıza vardığı gibi bana carlamaya başlamıştı.
"Ya amına koyacağım Jisung çık aradan!"
Kendimi ikisinin arasından çekip yoluma devam ettiğim zaman Jeongin arkamdan "VİCDANSIZ" diye bağırmıştı.
Hayat yazar gibi vicdansızlarla dolu evlat...
Yazar
Ama ya AAAAAA
✧✧✧
Kulaklıklarım takılı eve doğru yürümeye devam ederken, dün yaşananları hâlâ aklımdan çıkaramıyordum.
Cevabını alamadığım sorularım varken, öylece beni görmezden mi gelecekti?
Sadece bir kaç gün sürmüş olsa bile, aramızda olanların hepsinin bir oyundan ibaret olduğuna inanamayacak kadar gerçek hissettirmişken, nasıl bir anda aklımdan çıkarabilirdim?
Yürümeye devam ederken aklımdan bu soruların geçmesine sebep olan kişiyi gördüğümde duraksamıştım.
Yolun kenarında eğilmiş, yavru bir kediyi seviyordu.
Gülümserken bu kadar güzel görünmene mi kanmıştım acaba?
Yanına yaklaşıp başında dikildiğim zaman, kafasını kaldırıp bana bakmıştı. Gülüşü birden düştüğü zaman konuşmaya başlamıştım.
"Hayırdır? Kediyi de seviyormuş gibi yaptıktan sonra 'Seninle aramızdaki her şey oyundu' falan mı diyeceksin?"
Ya tamam kedinin suçu ne falan diye sorgulamayın hiç sinirliyim işte.
"Kimseyi yalandan seviyormuş gibi yapmadım."
Dediğine gülüp "Tabii, sonuçta çok dürüst birisin ya" diye ironik bir şekilde konuştuğumda gözlerini devirmişti.
"Bazı konularda yalan söylemek zorunda kalırsın, hani bilmem bunu anlayabilecek kadar olgun musun?"
"İnsanların duygularını bir oyun olarak gören biri hiç olgunluktan bahsetmesin bence."
"Bahsettiğim konu da o zaten." Ağzında gevelediğinden tam anlayamamış, bu yüzden "Ne?" diye sormuştum.
"Bir şey yok, yoluna devam et sen."
"Şöyle yaptığında o kadar nefret ediyorum ki senden!"
"Benden nefret edemediğini ikimiz de biliyoruz bence."
"Hayır, ediyorum!"
"Etmiyorsun."
"Ediyorum."
"Aşıksın."
"Iyy hayır!"
"Öylesin."
"YA SUS VICIK ŞEY KABIZ OL İNŞALLAH!"
✧✧✧
ARKADASLAR FİC 10K OLMUS AGLİM Mİ SİMDİ
+ulan görünce duygulaniyom ya
NEYSE BU ARADA
Ficte favoriniz kim merak ettim
Benim Mesude abla 😻😻
Ve isteyenler buraya insta hesabını yazsın sohbet grubuna alayim
kaynasiriz fln güzel olurrr
+Olm 30 kişi flndik 9 kalmisiz ya
İg: youdontknowbutnisknow