TİGER LEE -MinSung-

By illerwhale_k

24.1K 2.4K 3.3K

"Ateş!" Ardından bir patlama.. ve küçük çocuğun çığlığı... Kana bulanmış bir peluş ayı ve kanla kaplanmış küç... More

1.Bölüm~
3.Bölüm~
4.Bölüm~
5.Bölüm~
6.Bölüm~
7.Bölüm~
8.Bölüm~
9.Bölüm~
10.Bölüm~
11.Bölüm~
12.Bölüm~
13.Bölüm~
14.Bölüm~
15.Bölüm~
16.Bölüm~
17.Bölüm~
18.Bölüm~
19.Bölüm~
20.Bölüm~
21.Bölüm~
22.Bölüm~
23.Bölüm~

2.Bölüm~

1K 114 94
By illerwhale_k

İyi okumalar~
_________________

Vücudumu oynatmaya dermanım bile yokken gözlerimin hâlâ kapalı olduğunu anlamıştım

Ne olmuştu bana?

Yavaş yavaş gözlerimi açarken beyaz bir tavanla karşılaşmıştım. Gözlerim kamaşırken tekrardan kapatmış yutkunarak gözlerimi aralamıştım.

Nerdeydim ben?

Gözlerimle etrafı taramaya başlarken kısa bir süre içerisinde hastanede olduğumu anlamıştım. Bütün yaşadıklarım aklıma teker teker dolarken bir kaçkere öksürmüş yerimde dikleşmeye çalışmıştım.

En son arabayla eve doğru giderken kaza yaptığımı ve ambulansın sesini hatırlıyordum gerisi ise uzun bir sessizlik...

Yutkunarak etrafıma bakmış yatağın yanındaki düğmeyi bularak basmıştım. Muhtemelen bir kaç dakika sonra birkaç hemşire ve bir doktor burda olacaktı o yüzden geriye yaslanarak büyük bir iç çekmiştim

Ne zamandır burdaydım?

Aklımda milyonlarca soru vardı ve ben hepsini öğrenmek istiyordum bu gibi şeyleri daha çok düşünmeye başlarken odanın kapısı açılmış içeriye bir doktor girmişti. Yerimde dikleşmeye çalışırken doktor konuşmuş

"Oh sonunda uyanmışsın bay Han"demişti. Kaşlarım iyice çatılırken boğazımı temizleyerek pütürlü çıkan sesimle konuşmuş

"Ne zamandır yatıyorum?"demiştim. Doktor gülmüş yanıma yaklaşarak beni kontrol etmeye başlamıştı gözlerime bakmış kan değerlerime bakmış kısaca beni ufak bir muayeneden geçirmişti. Ardından dikleşerek

"Bir hafta oluyor"demişti. Gözlerim anında açılırken konuşmuş

"Bir hafta mı?"demiştim. Doktor kafa sallamış

"Evet bay Han bir haftadır misafirimizsiniz"demişti. Ne ara bir hafta olmuştu ki? Oysa ben olanları dün gibi hatırlıyordum... Doktor elindeki suyu bana uzatırken tekrardan konuşmuştum

"Doktor bey telefonunuzu kullanabilir miyim?"demiştim. Karşımdaki doktor anında onaylamış cebinden telefonu çıkartırken gülümseyerek

"Buyurun tabikide"demişti. Elindeki telefonu alırken hızla ezberlediğim numarayı yazmış çalmasını beklemiştim ama beklemediğim birşey ile karşılaşmıştım

"Böyle bir numara kullanılmamaktadır-"

Kaşlarım anında çatılırken telefonu kapatmış doktora dönmüş konuşmuştum

"Doktor bey acaba hiç ziyaretçim oldu mu?"demiştim. Karşımda ki doktor düşünür gibi yaparken konuşmuş

"Oh evet bir tane kız geldi onun yanına sizin bilgilerinizi vermek için gidecektim ama beni tersleyip sizi tanımadığını sizinle bir ilişkisinin olmadığını söyledi sonra gitti"demişti.

Kaşlarım hızla çatılırken konuşmuş

"Nasıl bir kızdı ismini falan söylemedi mi?"demiştim. Doktor konuşmuş

"Hayır ismini söylemedi. Orta boylu kahverengi saçlı iri gözlü beyaz tenli bir kızdı"demişti. Duyduklarımla yutkunamaz hale gelirken tarif ettiği kişinin Minseo olmamasını istemiştim. İnanmak istememiştim.

Böyle birşey olamazdı değildi mi?...

Gözlerimi doktordan kaçırırken konuşmuş

"Teşekkür ederim"demiştim. Karşımdaki doktor gülmüş

"Oh sorun değil bu arada gayet iyi görünüyorsun bir hafta güzelce dinlenmiş gibi duruyorsunuz ha? İstediğiniz zaman taburcu olabilirsiniz bay Han"demişti. Sadece kolum alçılıydı ve yüzümde birkaç yara izleri vardı onlarda beyaz bantla bantlanmıştı. Kendimi de gayet dinç ve diri hissediyordum ama şu an tek düşündüğüm şey Minseo'ydu neden ziyaretime gelmemişti üstelik telefonuna ulaşılamıyordu başına birşey mi gelmişti?

İçimi tarif edemediğim bir korku sararken dikelmiş dudaklarımı ısırmıştım. Acilen burdan çıkıp eve gitmem gerektiğini anlamıştım.

Hastaneden dışarıya çıkarken aklım hâlâ Minseo'daydı ona birşey olmuş olma düşüncesi içimi garip bir hisle kaplarken önümden geçen taksiye el sallamış durmasını sağlamıştım.

Telefonum ve gerekli malzemelerimi hastaneden aldığım için tekrardan tanıdık olan numaraya tıklamış aramıştım

Belki yanlış bir numara yazdığım düşüncesiyle Minseo'yu tekrar aramıştım ama kulağıma dolan 'böyle bir numara kullanılmamaktadır'cümlesi başımdan aşağı kaynar suların dökülmesini sağlamıştı.

Gitgide içimi endişe sarmaya başlarken dudaklarımı dişlemiştim. Elimdeki telefonla Minseo'ya tıklamış mesaj atmıştım

Bebeğim

Jisung

Minseo nerdesin birşey mi oldu?

X(İletilemedi)

Gördüğüm İletilemedi yazısıyla kaşlarım iyice çatılırken telefonu avucumun içerisinde sıkmış gözlerimi kapatmıştım. Neden mesajlarıma ve telefonlarıma bakmıyordu?

Neden yanıma ziyarete gelmemişti?

Birşey mi olmuştu?

Aklımda bunun gibi milyonlarca soru varken sonunda evimin önüne geldiğimi görmüştüm cüzdanımdan bir miktar para çıkartmış taksiden aşağı inmiştim bir haftadır girmediğim evimle bakışırken kuruyan dudaklarımı yalamış elimdeki telefonu sıkarak eve doğru adımlamaya başlamıştım.

Şu an sadece Minseo'nun evde olmasını ve sorularımı yanıtlamasını bekliyordum. Belki bir bahanesi vardır birşey olmuştur hemen kötü düşünmek istemiyordum.

Kapıya birkaç kere tıklamış ses gelmeyince derin bir iç çekmiştim muhtemelen evde kimse yoktu o yüzden her zaman koyduğum yedek anahtarı ayakkabılıktan almış kapıyı açmıştım. Ev gayet sessiz ve sakin görünüyordu etrafa bakmaya devam ederken bağırmış

"Minseo! Burdamısın?"demiştim ama ses gelmemişti. Gitgide umutsuzluğa kapılırken artık beni terk ettiğini hissetmeye başlamıştım.

Bırakıp gitmişmiydi? hemde ortada birşey yokken...

Neden gitmişti ki? Birşey mi yapmıştım?

Gözlerim yavaştan dolmaya başlarken odaların hepsini kontrol etmiş tamamen gittiğini anlamıştım. Çünkü eşyalarıda ortadan kaybolmuştu. Ona dair herşey ortadan kaybolmuştu sanki hiç hayatıma girmemiş gibi...

Derince bir nefes vermiş gözlerimi kapatarak yatak odasına girmiş kendimi yatağa atmıştım.

Bu nasıl mümkün olabilirdi biz birbirimizi seviyorduk beni nasıl bırakırdı onca yaşanmışlık onca anılarımız vardı cidden bırakmışmıydı?

Gözümden bir damla yaş düşerken gözüme çalışma masasındaki bir kağıt takılmıştı. Burnumu çekmiş ayağa kalkarak masanın üstündeki kâğıdı almıştım.

İçinde ne yazdığını bilmediğim için gerginlik katsayım artarken tek dileğim beni terk etmiş olmamasıydı...

Kağıdı yavaşça açmış beni neyin nasıl etkiliyeceğini bilmeden okumuştum...

"Han Jisung bütün kartlarının şifresini aynı yapacak kadar enayi olduğunu düşünmemiştim. Enayi olduğun için teşekkür ederim~~ Paraları güzel yerlerde harçayacağımdan emin olabilirsin~~~ ehehehehe"

Başımdan aşağı tekrardan kaynar sular dökülürken elimdeki kağıdı buruşturmuş sıkmıştım. Kıpkırmızı olduğuma yemin edebiliridim gözlerimden yaşlar düşerken hızla cüzdanımı almış açmıştım. Kartları göremememle cüzdanı fırlatmış bağırmıştım.

Sevgilim tarafından dolandırılmıştım. Onunla yuva kurmayı planladığım hatta çocuklarımızın olacağını hayal ettiğim sevgilim tarafından dolandırılmıştım ne kadar komik... Elime telefonu alırken bankaları aramaya başlamıştım sonucu ise hepsinin benim onay izini verdiğime dair kanıtları ortalara atması olmuştu.

Ne zaman vermiştim ki onay izinlerini? Bana hiç onay kodları gelmemişti o zaman nasıl çekmişti paraları benim iznim olmadan

Tamam ortak banka kartından çekebilirdi ama benim diğer kartlarımdan yüklü miktarda bir para ben izin vermediğim sürece çekemezdi değil mi? nasıl yapmıştı?

Gözlerimdeki yaşlar yerinde durmazken bankalardan teker teker mesajlar gelmeye başlamıştı. Hepside son ödeme tarihi ile ilgiliydi şimdi ben bir milyar parayı nasıl ödeyecektim ki?

Ellerim titremeye başlarken elimdeki telefonu sertçe yere fırlatmış bağırmıştım. Başım çok büyük bir belaya girmişti. Bir milyar parayı beni sikseler yine bulamazdım ederim bile o kadar etmezdi büyük ihtimalle ödeyemediğim için hapisi boylayacaktım.

Dudaklarımı ısırmaya başlarken hızla kapıya doğru yönelmiş ayakkabılarımı giymeye başlamıştım. Belkide bankalar yalan söylüyordu çünkü ben onay izini verdiğime dair hiçbir bilgi hatırlamıyordum.

Evden çıkmış bankaya doğru yol almaya başlamıştım. İçimi tarif edemediğim bir his sarmıştı. Bütün duyguları aynı anda karışık bir şekilde en üst seviyede yaşıyordum. Üzerimdeki şoku bir türlü atlatamıyordum. Nasıl bu kadar aptal olabilirdim ki...

Hızla bankaya girmiş göz göze geldiğim görevlinin yanına gitmiştim. Ardından konuşarak

"Ben Han Jisung hani şu daha demin telefonda konuştuğunuz kişi onunla ilgili bilgi almaya gelmiştim onay kodu verdiğime dair hiçbir şey hatırlamıyorum ve bana mesaj gelmedi bakın istiyorsanız mesaj kutuma"demiştim.

Kadın beni sakin bir şekilde dinlerken gülümsemiş"Zaten hiçbir zaman kimseye mesaj gitmiyor hep biz suçlu oluyoruz beyefendi"demişti. Kaşlarım çatılırken

"Hanımefendi gerçekten bana mesaj gelmedi ben birşeyi onayladığımı hatırlamıyorum gelmedi bana mesaj"demiştim. Kadın kahkaha atmış

"Han Jisung bey elimizde gönderdiğimiz linkleri onayladığınıza dair kayıtlar var inanmıyorsanız gelin kendiniz bakın"demişti. Yutkunmuş kafa sallamıştım. Ardından kadının gösterdiği bilgisayara doğru bakmaya başlamıştım. Hepsinde benim ismim yazıyordu ve onayladığıma dair yazılar hatta imzam bile vardı.

Ben böyle şeyleri hiçbir zaman görmemiştim. Bir yerde imza attığımı hatırlamıyordum bütün bunları ben yapmadıysam Minseo'mu yapmıştı. Hayır hayır bütün bunları kendi başına yapmış olma imkanı sıfırdı yani Minseo tek çalışmıyordu... Bu da demek oluyordu ki Minseo bir çetenin içindeydi ve ortak çalışıyorlardı.

Yumruğumu sıkmaya başlarken

"Hanımefendi yemin ederim ben imzalamadım sevgilim beni dolandırdı bunları benim imzalamış olmam sıfır!"demiştim. Sesim geriğinden yüksek çıktığı için karşımdaki kadın irkilmiş eline telefonu alarak güvenliği aramıştı. Ellerimi masaya vurmaya başlarken

"Hanımefendi nolur inanın ben imzalamadım ben... Ben nasıl ödeyeceğim doktor olmama rağmen bu kadar yüklü bir parayı nasıl toplayacağım iki hafta içinde!"demiştim. Kadın bana korkuyla bakarken iki tane güvenlik olduğunu düşündüğüm adam kollarıma girmiş beni dışarıya doğru sürüklenmeye başlamıştı. Tabiki de bağırmayı ve çırpınmayı da ihmal etmiyordum. Güvenlikler tarafından yere sertçe atılmamla ağlamaya başlamıştım.

Kolum alçılı olduğu ve yere sertçe çarptığı için açımıştı. Yüzümü buruşturmuş burnumu çekerken nasıl iki haftada bir milyar toplayacağımı düşünmeye başlamıştım.

Yerden yavaşca kalkarken ağladığım için herkes bana bakmaya başlamıştı. Daha doğrusu acınası bir şekilde bana bakıyorlardı. Bu beni rahatsız etsede alışkındım ben...

Burnumu çekmiş eve doğru ilerlemeye başlamıştım. Artık içimdeki çoğu hissin önüne geçen his korku hissi olmuştu.

Ara sokakta yavaşca yürürken tökezlemiş tekrardan yere düşmüştüm. Yere sertçe vururken küfür etmiş yere vurarak ağlamaya başlamıştım.

Herşey üst üste gelmişti. Hava çoktan kararmıştı. Ortamda tek bir ses dahi çıkmazken ıssız sokakta sadece benim ağlama sesim duyulmuştu. Burnumu çekerken yavaşça ayağa kalkmış tekrardan yürümeye başlamıştım.

Şimdi şöyle bir sokağa bakınca neden bu yolu seçmiştim ki? Tek bir insan göremiyorum üstelik karanlık olduğundan ve lambaların birinin bozuk olduğu için yanıp söndüğünden sokağı daha da korkutucu yapmıştı.

Eve doğru omuzlarımda bir ton yükle yürümeye başlarken birden bir ses duymuştum. Korktuğum için anında durmuş sesi dinlemeye başlamıştım.

Sanki kavga sesi gibiydi...

Yutkunmuş gözlerimi kapatmıştım. Görmezden gelerek yürümeye çalışmıştım. Adımlarım hızlanırken acele ettiğim için önümdeki bisiklete takılmış ortamda büyük bir şıkırtı sesinin yükselmesini sağlamıştım. Büyükçe küfür ederken bu sefer koşmaya başlamıştım. Kalbim ağzımda atmaya başlarken dudaklarımı ısırmış kanatmıştım. Ara ara arkama da bakmayı ihmal etmiyordum.

Birden karşıma çıkan siyah takım elbiseli bir adamla yerimde durmuş kaçamayacağımı anladığım için arkaya doğru koşmak için yeltenmiştim lakin arkama döndüğümde ise başka bir adam görmüştüm. Yutkunurken titrek bir nefes vermiş etrafıma bakmaya başlamıştım. Etrafım adamlarla çevrilirken göğüs kafesim sanki dışarıya çıkmak istiyormuş gibi ağzımda atmaya başlamıştı.

Gözümden zaten ağladığım için yaşlar düşmeye başlarken konuşmuş

"Lütfen beni öldürmeyin ben... Ben cidden birşey görmedim yemin ederim"demiştim. Etrafımdaki adamlar bana cevap vermezken ortamda bir adamın sesi yankılanmıştı ama kendisini görememiştim.

"Kimin adamısın çocuk?"demişti. Kaşlarım anında çatılırken titrek nefesimle konuşmuş

"B-ben kimsenin adamı değilim bayım yemin ederim sadece geçiyordum hatta görmemiş gibi yoluma devam edecektim ama b-bir bisiklete takıldım yemin ederim"demiştim. Birden adamların etrafımdan çekilmesiyle benimle konuşan adamı görmüştüm. Şişko kel bir adamdı güldüğü için dişlerinden birinin sarı olduğunu yani altın olduğunu anlamıştım. Aynı... Aynı dizilerdeki kötü adamlar gibiydi...

Yutkunurken adam beni incelemeye başlamış ardından korkmuş ve ağlamış ifademe bakarak yanımda hâlâ durmakta olan iri ve korkutucu olan adamlara yönelik konuşmuştu.

"Çekilin onu korkutuyorsunuz"demişti. Ben yanımdaki korkutucu adamlara bakarken adam tekrardan konuşmuş

"Ne işin var burda?"demişti. Dudaklarımı ve gözlerimi kaçırırken söyleyip söylememe arasında gidip gelmiştim. Bir süre cevap vermemiş gözlerimdeki yaşı silerken konuşmuştum

"Büyük bir miktar borç batağına battığım için bankalarla konuşmak için gelmiştim ama sonuç hüsranla sonuçlandığı için sadece yolda yürümeye başladım bu yola girdiğimi bile bilmiyordum yemin ederim fark ettiğimde çok geçti."demiştim. Adamın dudaklarından biri kıvrılırken içim ürpermişti yanlış birşey mi demiştim. Adam gülmüş yanıma doğru ilerleyerek sırtımı sıvazlamıştı. Olduğum yerde put kesilirken gözlerim sonuna kadar açılmış korkulu bir nefes vermiştim. Bu adam ne yapmaya çalışıyordu? Bir adım geri çekilirken adam yumuşak ve destek verici sesiyle konuşmuş

"Ne kadar borcun var çocuk sana yardım edebilirim bir daha sakın bu sokaklara girme iyiki de bizimle karşılaştın eğer başka birileri ile karşılaşsaydın çoktan ölmüş olurdun"demişti. Bilmem kaçıncı kez yutkunurken boğazımın kuruduğunu anlamıştım. Bana yardım edebilirmiydi? Onlar iyilermiydi?

Bu nedenli bir sürü soru kafamda oluşurken tekrardan karşımdaki adama bakmış konuşmasını dinlemiştim.

"Bak bankalar aynı ruh emiciler gibidir insanları sömürmeyi severler sen ödemedikçe faizi ikiye katlanır sonunda ise ceza verilir hicra işlemi başlatılır"demişti. İçimde ki hisler huzursuzluğa dönüşürken yutkunmuş

"Siz neysiniz?"demiştim. Karşımdaki adam gülmüş sırtıma birkaç kere yavaş bir şekilde vururken tekrardan konuşmuştu

"Biz mi sadece sana yardım etmek isteyen bir arkadaş... Sana yardım etmek istedim çünkü çok çaresiz görünüyordun galiba ağlamışsın birde baya genç görünüyorsun çocuk. Parayı bana sonra ödeyebilirsin ne kadar olduğunu söyle sadece" demişti.

İçim tereddütte kalırken dudaklarımı ıslatmış ağzıma metal bir tat gelmesiyle yüzümü buruşturmuştum. Onlar iyi gibi duruyorlardı eğer o parayı bulamazsam büyük ihtimalle hapishaneye girecektim ama sanki çok tekin gibide durmuyorlardı telefonuma gelen bir mesajla düşüncelerimi bir kenarıya bırakmış mesaja bakmıştım bankadandı ve yine son ödeme tarihi ile ilgili bir mesaj gelmişti.

Boğazımı temizlemiş elimle telefonu sıkarken kaşlarımı çatmıştım. Onlara parayı sonra ödeyecektim şu an banka benim için daha önemliydi adam haklıydı bankalar insanları sömürürlerdi. Telefonumu cebime atarken karşımdaki adama dönmüş kendimden emin bir şekilde konuşmuştum

"Bir milyar... Bir milyar lazım var mı?"demiştim. Neden böyle bir karar aldığımı bilmiyordum sadece bankadaki borcumu en kısa zamanda kapatmak istiyordum. Şu an tek düşündüğüm şey bankadaki borcumu kapatmak iken adam bana sırıtarak bakmış ardından konuşarak

"Oğlum bana ordan bir tane kalem ver"demişti. Gözlerim şaşkınlıkla açılırken siyah takım elbisesi bir adam kalemi vererek arkasını dönmüş ona tahta olmuştu. Karşımdaki şişko kel adam ise siyah takım elbiseli adamın sırtında bir çek imzalıyordu. Nasıl tereddüt etmeden vermişti. Büyük bir miktar paraydı kaç sıfır koyduğunu bile saymamıştım. Ellerimle oynamaya başlarken adam konuşmuş

"Doğru yolu seçtin çocuk... Bu arada ismin ney?"demişti. Ben hâlâ tereddütte kalırken konuşmuş

"Jisung... Han jisung"demiştim. Adam gülmüş elindeki çeki bana uzatırken

"Al bakalım Han Jisung ama unutma sana bu parayı borcunu kapat diye veriyorum yani bana borcun olduğunu sakın unutma!"demişti. Yerimde rahatsızca kıpırdanırken titrek ellerimle bana uzatılan çeki almış bakmaya başlamıştım. Yanlış mı yapmıştım doğru mu yapmıştım emin değildim...

Bana hâlâ gülmekte olan adam omzuma elini koymuş konuşarak

"Jisung tereddüt etme. Bana o borcu ödeyeceğini biliyorum ben. Git bankadaki borcunu kapat"demişti. Yutkunmuş yavaş bir şekilde çekten gözlerimi çekerken adama çıkartmıştım. Ardından konuşarak

"Teşekkür ederim bay....?"demiş ama adamın ismini bilmediğimden sorarcasına ona bakmıştım adam bunu anlamış olacak ki hemen cümlemi tamamlamıştı.

"Min Joon"demişti. Adama anladım dercesine kafa sallarken sırıtmış omuzumu patpatlayarak

"Seninle daha çok karşılaşacağız Jisung"demişti. Kaşlarım anında çatılırken ne demek istediğini anlayamamıştım. Gülmüş arkasını dönerek ilerlemeye başlamıştı ardından ise konuşarak

"Evine dikkatli git Jisung iyi geceler"demişti. Olduğum yerde elimde çekle dururken koruması olduğunu öğrendiğim adamlarla gitmeye başlamıştı. Ne olmuştu böyle resmen elimde şu an bir milyar turuyordum şakamıydı?

Ama bir diğer taraftan ise içimi hâlâ kemirmekte olan endişe hissi bir türlü geçmek bilmiyordu. İyi mi yapmıştım kötü mü yapmıştım bilmiyordum ama bankadaki borcumu bu parayla kapatacaktım.

~Bölüm Sonu~

Ay diğer bölümleri yazmak için çok heyecanlıyım çünkü artık olaylara girmeye başlayacağım oleyyy

Yazım yanlışları varsa kusura bakmayın aşklarım

Sizi seviyorum

Baybayy 👋👋

Muah~

Continue Reading

You'll Also Like

221K 28.9K 37
(TAMAMLANDI.) "Söylesene Chris, bahse var mısın?" Yarım ağız sırıttı büyük olan, karşısındaki çocuğun cesareti onu hiç etkilememişti. Aksine içinden...
57K 8.7K 49
Hyunjin her öldüğünde on sekiz yaşına geri döner. Pâro: ne yaparsan yap her şeyin bir şekilde yanlış olduğunu hissetmek. ~Tamamen @kremalijeongin 'e...
24K 2.2K 20
• Yüreğinden yaralı bizim hikayemiz, Kaderimden kalanı silsem de gitmiyor.• 19/01/23
16.7K 1.4K 14
minho travma ve aile sorunları olan jisung ile toksik bir ilişkiye sahipti.