Son Muhafız {Muhafızlar Seris...

By amour_des_livres07

42.2K 3.4K 2.4K

Kim olduğunu bilmeyen bir kız Amaris. Yetimhanede büyümüş dış dünya hakkında tek bildiği şey kitaplar ve hay... More

1.Bölüm : Gerçekler
2.Bölüm : Tören
3.Bölüm : Akademi Yolunda
4.Bölüm : Bir Dost
5. Bölüm : Bir Umudun Yıkılışı
6.Bölüm : Düşmanın İninde
7.Bölüm : Kabulleniş
8.Bölüm : Karanlığın İçinden
9.Bölüm : Düello
10.Bölüm : Buz ve Elektrik
11.Bölüm : Kan
12.Bölüm : Görünenin Öteki Tarafı
13.Bölüm : Kabullenişler ve Parçalanışlar
14. Bölüm : Örtbas Edilenler
15. Bölüm : Zedelenen Bağlar
16. Bölüm : Kara Gözlü Kara Saçlı Adam
18.Bölüm : Açığa Çıkanlar
19. Bölüm : Kaybetmek
20.Bölüm : Benim Küçük Perim
21.Bölüm : İki Ruh Tek Beden
22. Bölüm : Cehennemin Kızı
23. Bölüm : Kaos'un Başlangıcı Part 1
24.Bölüm : Yüzeye Çıkanlar Part 2
Açıklama !!!
25. Bölüm :Bedel Zamanı Part 3
26. Bölüm : Elementer Halkı Part 4
27. Bölüm Alıntı
27.Bölüm : Yalnızlık
28. Bölüm : Göz Yaşı Damlası
29. Bölüm : Düşmanla Dost
30. Bölüm : Hor Hor Zamanı
31. Bölüm : Buz Tutmuş
32. Bölüm : Leke
33. Bölüm : Yüzleşme
34. Bölüm : Kibarlık
Duyuru !
35. Bölüm : Yılbaşı
36. Bölüm : Tartarus
37. Bölüm : Ama Umuttu
38. Bölüm : Deli Kızım
39. Bölüm : Rövanş
40. Bölüm : Evimsin
41. Bölüm: Asrın Kılıcı
42. Sezon Finali Bölümü'nden Alıntı
42. Sezon Finali Bölümü : Benzedik
II. Kitap | 1. Bölüm : Diğer Yarım
II. Kitap | 2. Bölüm : Suyun Gelişi
II. Kitap | 3. Bölüm : Geçmiş ve Şimdi
II. Kitap | 4. Bölüm : Kadim Ejderhalar I
II. Kitap | 5. Bölüm : Kadim Ejderhalar II
Duyuru!

17.Bölüm : Kolye

903 79 34
By amour_des_livres07


Ay, geri döndüm. Şimdi de gidiyorum. İyi okumalar canlarım...

Okumadan önce oy verebilir misiniz ?
Satır arası yorumları da eksik etmeyin...


Şarkı => Black Magic // Little mix


17.Bölüm : Kolye



💧🔥💧

Ok ancak geri çekilerek atılır. Hayat seni zorluklara geri çekiyorsa , seni daha büyük bir şeye fırlatacağı içindir. Nişan almaya devam et.
Paulo Coelho

🔥💧🔥



•••

Ben deli gibi gülerken bir tek George gülmüyordum.

Ben yaşadığım onca şeye gülüyordum.

Ben benden saklananlara gülüyordum.

Ben önümde duran gerçekleri göremediğime gülüyordum.

Ben ben olmadığım gülüyordum.

•••


Kahkahamı bastırıp bana korkarak bakanlara döndüm. Zorla da olsa gülümsemeye çalıştım ama ne kadar olduysa artık.

"Benim sinirlerim bozuldu iyice." dedim şakaya vurarak. Aralarında bana tek inanmayan Dean'dı. Gözleri kısılmış sanki ruhumu okuyormuş gibi dikkat kesilmişti.

"Anne ve George size ne oldu?"

Hector'un konuyu değiştirmesiyle rahat bir nefes aldım. Dean'ın yoğun bakışlarından da kurtulmuştum. Bugün her şeyi geri de bırakıp panayırın tadını çıkaracaktım. Evet, bunu yapmalıydım.

Her şeyi bir kaç saatliğine kenara bırakacaktım. Kaçmak gelse de bir kaç saatliğini kaçacaktım.

En iyisi buydu. Anne üstüne sonra da George baktı sonra da sinirle bana baktığında Hector'un arkasından çıkıp Dean'ın arkasına geçtim.

"Hepsi Amaris ve onun uyuz perisi yüzünden oldu."

"Benim perime bir tek ben hakaret edebilirim."

"Öyle mi seni boğunca da edebilecek misin." diyerek bana yaklaşmaya başlayınca Dean'ı önüme siper ettim.

" Acaba beni korur musun?"

"Neden?" muzip bir şekilde konuştuğunda göz devirdim. Bunu yapacağıma sonradan pişman olacağımı biliyordum.

" Tek bir isteğini yaparım."

"Bir düşüneyim." dediğinde sinirle elimi yumruk yapıp sırtına geçirdim.

"Neyini düşünüyon ayı, beni öldürecek bir yamyam var ve sen düşüneyim diyorsun."

Gülüp, "Dişli  çıktı bizimki." dediğinde sırıtını çimdikledim artık ne kadar etki ettiyse, kas yığınıydı mübarek.

Ne diyorum ben ya!

" Tamam, tamam. Vahşi hadi gidiyoruz."

Ben daha ne olduğunu anlamadan sırtını çevirip göğsüne yasladı, yüzümü. Sonra da iki elini belime sarmıştı ve şu pozisyonda baya baya sarılıyorduk.

"Dean?" dediğimde bir anda etrafımızdan alevler çıkmaya başladı. Alevlerin çıkmasıyla gözümü kapattım.

Ne olduğunu bilmiyordum ama bunu fena ödetecektim ona. Hala sarılı dururken hafifçe gözümü açtım, etrafımız normale dönmüştü.

Ama biz hala sarılı haldeydik. Görürdü o gününü. Sırtında olan elimi ayırdım ve su balonu oluşmasını sağladım havada.

Islanmayı sevdiğimden umursamayacaktım ama onun için aynı şeyi söyleyemezdim. Balonu üstüne boşalttığında benden ayrıldı ve yüzüme dehşetle dolu bir ifade ile baktı.

Ben ise ıslanmış haline gülmeye başladım.

"Canın eğlenmek istediyse eğleniriz." dediğinde gülüşüm soldu şu an bana pek iyi bakmıyordu. Yutkunup gerisin geriye kaçtım ama bir soru vardı.

Arkam uçurumdu ve altta panayır kuruluydu. Gözlerimi bana yaklaşmakta olan  Dean'a diktim.

"Anlaşabiliriz bence." dedim tatlı bir ifade ile.

Alayla gülüp, "Nasıl olacakmış o." dediğinde arkama kısa bir bakış attım. Atlarsam birkaç kemiğim kırılabilirdi.

"Beni bırakabilirsin." dedim bir çırpıda.

Tek kaşını kaldırıp 'öyle mi' tarzında bakıyordu bana. Başımı salladım sadece.

Hadi ama insan bir insafa gelirdi ya!

Kötü bir haberim var Amaris.

Ne oldu?

Dean insan değil.

Sen!

Ben ne muhafızım?

Bir süre benle konuşma hem ben onu lafın gelişi söylemiştim sadece.

Öyledir Leydim.

Bir de benimle eğleniyor ya!

Ben kaçar.

Kaç zaten tek yaptığın bu, kaçmak!


"Amaris!"

Adımın söylenmesiyle irkildim ve geriye doğru adım attım ama ayağım boşluğa gelmişti.

Korkuyla tutunacak yer ararken bir el belimi sardı ama bıraksa düşecek haldeyim.

"Geri çeksene beni!"

"Çok konuşuyorsun." Sıcak nefesini yüzüne bilerek üflemişti. Yutkundum ama cevap vermeden de durmadım.

"Sana ne be, benim ağzım değil mi? Konuşurum."

Yarım ağız güldüğünde anlamazca baktım. "Fark ettin mi bilmem ama bir tek benim yanımda bu kadar konuşuyorsun."

"Hiç de bile." diyerek gözlerimi kaçırdım. Yanılıyordu. Ben perimle de çok konuşuyordum.

"Fark etmediğin çok şey var."

"Biliyorum."

O haldeyken burnuma dolan ateş ve kül kokusunun ona has olması iyi bir şeydi. Eski şeyleri açmak istemesemde bana bu kadar yakın olmasından rahatsız değildim.

"Ya geri çeksene beni!"

"Huysuz."

"Sensin."

"Ergenler gibi kavga etmeyeceğiz değil mi?." Bundan gayet hoşnut gibiydi.

"Sana bağlı." dedim omuz silkerek .

"Bir şartla çekerim."

"Ne?" Altından iyi bir şey çıkmayacak diyen iç sesimi doğruladı sözleri.

"Benimle Kuzey Saray'ında yemek yiyeceksin."

Bir dakika ne!

"Ben onları oracıkta öldürürüm ." dedim hırsla soluyarak.

"Amaris bir istediğimi yapacaktın unutma." Bıkkınlıkla soludum. Ben ettim ben buldum. Ceremesini çekecektik işte.

"Tamam be. Ben demiştim pişman olacağım diye. Ne diye kabul ettiysem hem her şey Ella'nın suçu kim dedi bana kıyafet çıkar diye!"

"Çok konuşuyorsun." dedi bedenimi geri çekerken.

Ondan ayrılıp bir kaç adım aramıza mesafe koyduğumda gülerek bana bakıyordu.

"Komik bir şey mi var?"

"Hareketlerin, tavrın bence yeterli sebepler."

"Sen beni ne sandın acab?" dedim ellerimi belime koyarak.

"Hiç." dedi omuzlarını silkeyerek.

"Hiç, demek. Öyle olsun, yemeğe Sahra'yı götürürsün."

Hay ben dilimi!

"Sahra ne alaka şimdi?" Anlamaya çalışır ifadesiyle yutkundum. Ardından gözlerinde haylaz parıltılar yer edindi.

"Kıskandın sen." Alay kokan sesiyle gözlerimi devirdim.

"Sevdiğin kişiyi kıskanırsın sen nesin peki? Benden sır saklayan, beni koruduğunu iddia eden ama aslında bana en çok zararı veren kişisin."

Yutkundu, gözlerini kaçırdı sonradan. Haklıydım sonuna kadar haklıydım hemde.

Arkamı dönüp gidecekken kolumdan tuttu yanıma yaklaştığında saçlarımı tek tarafta topladığında ağzımı açıp bir şey söyleyemedim.

Tenimde hissettiğim soğuklukla elimin teki boynuma gitti. Boynuma üflediği nefesiyle tüylerim ürperdi.

"Ona iyi bakacağına eminim."

"Neye?" Az önce sinirli olan ben değilmişim gibi sesim kısık çıkmıştı.

Kekelemediğime şükretmeliydim. Kulağımın dibinde gülerek geri çekildiğinde kalbimin sesini duydum.

Fazla, çok fazla hızlı atıyordu. Nefesimi vererek sakinleştiğimde bana sırıtarak bakıyordu.

Göz göze geldiğimizde göz kırptığında gözlerim devirdim. Kolyeme baktığımda kaşlarım havalandı.

"Bu çok güzel."

"Sana layık."

Yüzümdeki gülümseme büyürken elimle kolyemi okşadım tuhaf bir enerjisi vardı. Garipsesem de ses çıkarmadım.

"Gidelim mi?"

"Gidelim." dedim ama gözüm halen kolyedeydi. Büyülenmiş gibiydim. Bana gülüp önden ilerlemeye başladı.

Kendime gelip arkadan onu takip ederek panayırın içine girdik. Gözlerimi etrafta gezdirdim, diğerlerini görebilmek için ama yoklardı.

O kadar kişinin arasından görebilmek imkansızdı desem daha doğruydu.

Tam o sırada elime dokunan ellerle irkildim ama Dean'ı görmemle kaşlarımı çattım.

"Kaybolursun bir de senle uğraşmamayım."

"Çocuk muyum ben." diye çemkirdim. Yüzünü buruşturdu.

"Ufaksın sadece."

"Dean seni boğarım." dediğimde sırıtarak bana baktı.

"Tabii, herkesin ortasında yaparsın zaten ."

Çocuk gibi yerimde tepinmek istesemde göz devirip etrafıma bakınmaya devam ettim. Gördüğüm renkli şekerlemelerle Dean'ı oraya sürükledim.

Adamda iki şekerleme alıp birini Dean'a uzattım ama anında yüzünü buruşturdu.

"Ölmezsin ye." diye takıldım.

"O şeyi hayatta yemem." diye yüzünü buruşturup başını çevirdi.

Çenesini tutup ağzına attım. "Afiyet olsun." dedim zorlukla yuttuğunda gülümsedim ve bende şekerlemeyi ağzıma attım.

Bir etki bekliyordum açıkçası, Dean'a baktığımda gülmemek için kendimi zor tuttum.

" Çok yakışmış." dediğimde anlamazca bana baktı. Ben ise kahkahamı saldım.

Suratı mosmordu!

Ben gülmeye devam ederken nerden bulduğunu bilmediğim aynadan kendine baktığında anında kaşlarını çattı.

Elimi bırakarak satıcı adama yürüdüğünde ayağımın zemine basmadığını fark ettim.

"Dean!"

Arkasını dönüp direk bana baktığında hızlıca yükselmekte olan bedenimi tuttu.

"Balon oldum." dedim eğenen sesimle. O ise bana sinirle bakıyordu.

"Sen yine iyisin ben mor oldum, bu şeyler nasıl geçiyor?"

Dudağımı ısırdım. " Yirmi dört saat." diye mırıldandım.

Suratının aldığı şekil bir bebeğin en sevdiği oyuncağını almışsında bir daha geri vermeyecekmişsin gibiydi.

"Üzülme hem mor sana yakıştı yani üstündeki siyah tişört ve pantolonuna ters gitmedi."

"Ben bir prensim ve bir ağırlığım var Amaris."

Gözlerine öfkeyle baktım.

"Ağırlığı varmışmış, prensmiş. Pabucumun prensi."

"Amaris!"

Duyduğum sesle arkamı döndüm ve bizimkilerle karşılaştım. George hızlı adımlarla yanıma geldi ve Dean'ı görünce durdu.

"Dean sen misin?" Gülmemek için kendini zor tutuyordu.

"Dean bu. Nerede görsen tanırım." diye atıldı Hector.

" Dean tanrılar aşkına ne oldu sana!" Anne endişeyle Dean'ın mora dönen yüzüne dokundu.

"Sakin olun sadece şekerleme yediği için böyle ."

"Amaris düzeltebilirsin." diye rahatlamış bir ifadeyle bana baktı..

"Amaris, Anne'nin dediği şey doğru mu?"

Bilmem anlamında dudağımı büzdüm ama bana kötü kötü bakmaya başladı. Tamam düzeltebilirim ama böyle daha iyi.

"Dean!"

Cırtlak sesin sahibi gelmeden sesi geldi!

Dean'ın yanında gelip sarıldığında yüzümü buruşturdum o da Dean'ın yüzüne bakınca ağzını açtı, şaşkınlığını belli edercesine.

"Düzeltebilirim."

"Diziltibilirim." Kısık sesle tekrar etmiştim sadece Anne duymuştu beni.

" Olur." Dünden razıydı!

Dean'dan onay alınca bir kaç söz mırıldanmıştı ve eski haline dönmüştü. Halinden memnundu beyfendi!

İlerdeki panayıra özel kurulan Cesaret Gösterisini görünce sırıtarak baktım Sahra'ya .

" Kendime rakip arıyorum." dediğimde bana kaşlarını çatarak bakmıştı.

" Şu Cesaret Gösterisine girebilmek için ama benim gibi güçlü birini bulmak zor." Muhattabım Anne gibi gözükse de bunu Sahra'ya söylemiştim.

" Ben olurum diyecem ama aklını kaçırmış biri için fazla gelirim sanırım."

Yemi yuttu .

"Denemeden göremeyiz." diye başımı yana yatırdım.

"Seni bıraktığım an uçarsın sen Cesaret Gösterisi diyorsun." Dean'a ters ters baktım.

"Bırak."

"Ne?"

"Bırak beni Dean!" Yükselen sesinle başını salladı.

Dean elimi bırakınca uçmadım ne sanıyordu kanıma karışan sihri arındırmayacağımı mı?

Sahra'yla beraber girdik çadıra. Birkaç evrak imzaladık. Ardından sunucu bizi dairesel bir alana soktuğunda bizi neyin beklediği hakkında en ufak bir fikrim yoktu.

"Baylar ve Bayanlar hazırsanız yüz yılın en iyi Cesaret Gösterisi başlıyor."

Üzerimizde oluşan zırhlarla berber yan tarafta kılıçlar belirdi.

"Güç kullanmak yok. Sadece tek bir kural var, yaşamak istiyorsan öldür."

Tüm çadırı kaplayacak şekilde çalan tok zil sesiyle iki kılıçtan birini alarak savaş pozisyonu aldım. Kalabalıktan tezahürat sesleri gelirken ikimizde birbirimize meydan okuyan bakışlar attık.

"Beklenen an geldi. Sağ tarafta kendinden emin Amaris Richard. Karşısında Kuzey krallığının vaftizi. Heyecan dorukta kim kazanacak?"

Dudaklarıma alaycı bir gülüş kondurdum. "Kuru kuru mu olacak?"

"Haklısın."

"Kazanan taraf kaybedenden bir şey ister."

"Kabul." dediğinde daha da sırıttım.

"Kuzey krallığının Vaftizi daha adın bile yok."

Sinirle kızarıp morarırken ona doğru atak yaptım.
Üzerimizdeki giysiler sihir kullanmamızı engellerken kılıçlarımızın çarpışma sesi de çadırı dolduruyordu.

"Amaris'den bir atakla başladık. Kılıca hakim ama Vaftize karşı gelebilecek mi? Ve evet Vaftizden bir atak daha, iki kılıç kilit halinde. Vaftizden Amaris'in tam karın bölgesine bir tekme. Amaris yerlerde... Bu acımış olmalı."

Öfkeli gözlerle karşımda sırıtan kıza bakıp hemen toparlandım. Kılıcı savurduğumda kaçmak için yana döndü ve dönemesiyle kılıç kolunu kesti.

"Amaris'den büyük atak sayın seyirciler. Vaftiz kızmış görünüyor şimdi ne olacak?"

Kolundaki süzülen kana baktı ondan sonra da art arda atak yaptı. Kendimi sadece savunabiliyordum Sahra ise benim bu geri çekilmemi görüp daha da arttırıyordu darbelerinin gücünü.

Kılıcımı düşürmemi sağladığında elimdeki kılıçtan kıvrak hareketlerle kaçamaya çalıştım ama bir kaç darbeden kaçamamıştım. Yüzümü ve sol kolumu çizmişti.

Yerdeki kılıcımı aldığımda o kılıcın hırsla bana batırmak istemişti . İç güdüsel olarak da kılıcı tam karnına batırdım.

Geri geri giden adımlarıyla kılıçta elinden düştü. Tam o sırada üzerimizde bulunan sihir önleyici kalkan kalktığında sunucunun sesi duyuldu.

"Büyük darbe ve güçlerinizi kullanabilirsiniz ."

Yarasını iyileştirmek için sihir yapmaya başladı ve ben daha ne olduğunu anlamdan etrafım sarıldı Sahra'larla.

Hepsi birden üstüme gelirken doğru Sahra'yı bulmak zordu. Kılıcımı sıkıca kavradım ve üstüme gelen ilizyonlardan sırayla kurtulduğumda tam sırtımda keskin bir acı hissettim.

Kendimi yüz üstü yerde bulunca anın şokuyla kalakaldım.

"Tüh! Acıdı mı?"

Sırtım yere döndüğünde boynuma gelen kılıçla karşılaştım. Yüzüme gelen saçları kılıçla alırken  alnımı çizdi.

Acıyla dişlerimi sıkarken boynumdaki kılıç yüzümden hareket edememde sinirimi bozmuştu.

"Öldün Amaris."

Kılıcı bana batıracakken avucumun içinde hapsettim ucunu gözlerim koyulaşmış bir ateş gibi yanarken elimde hapsettiği kılıç donmaya başladı.

Sahra'nın eli de dahil donarken üstümden ittim onu . Nefes nefese kenara geçerken ayağa zorlukla kalktım ve Sahra'ya döndüm.

Kollarını da kan sayesinde dondururken bana acı çekerek baktı.

"Durdur."

"Pes et!" dedim kendimden ödün vermeyerek. Donan eline baktı korkuyla.

"P- pes ediyorum." demesiyle kolunu dondurmayı bıraktım ama çözemedim. Kendi hallederdi.
Alandan indiğimde Anne korkmuş bir halde bana sıkıca sarıldı.

"Ödümü patlattın."

Ardından George da sarıldı bana ve saçımı karıştırarak geri çekildi.

" Bir an piste Dean'da gelecekti zor tuttum." diyen Hectorla Gözlerimi Dean'a diktiğimde çatık kaşlarıyla bana onaylamazca bakıyordu.

"Hadi yaralarına bakalım." diyen Hector'a başımı sallayarak cevap verdim.

Çadırdan çıktığımızda geçit töreni çoktan başlamıştı kararan havada renkli ışıklar görsel şölen sunuyordu.

Kanımı geri çekerek akmamasını sağlamıştım ama derimde iz duruyordu. Hiç kimseden bir çıt çıkmazken George'un beni sürüklemesiyle onun peşinden gittim.

"Hey! Ne oluyor?"

"Kehanet çadırına."

"Ne?! Bir dakika... ben kehanetlere inanmam hem daha yeni başımı belaya soktum ve bu."

"Alt tarafı bir kehanet ne olabilir ki? Hadi."

Peşinden sürükleyerek getirdiği çadıra girdiğimizde koluma yapışmıştı. Çadırın ortasında bir kadın oturuyordu . Önünde de bir kaç yaprak ve değişik iskeletler.

"Su Muhafızı ve Hava elementeri."

Kadın bizi tanıyor muymuş ?

"Lan kadın çok korkunç gidelim burdan."

"Kendin getirdin beni buraya." dedim sitemli şekilde.

"Ama ama." diyerek arkama geçti.

"Sadece bir kaç dakika sonra gideceğiz."

Kadın bize oturmamızı için sandalyeyi gösterdiğinde oturduk. Masanın önendeki yere.
Birden bire kadın değişik hareketler sergilemeye başlayınca ayağa kalktım ve George'u peşimden sürükledim ama inatçı olduğu yerinden kıpırdamıyordu.

"Amaris!"

Hay ben senin geleceğin zamanını. Dean tam karşımdaydı ve  hiç iyi bakmıyordu. Arkasından da Anne ve George geldi.

Adımlarını hızlandırıp kolumdan tutup sürüklemeye başlayınca kaşlarım çatıldı. Neyi duymamı istemiyordu?

Bir elimle George'un elini kavradım ve gitmeyi reddettiğimi gösterdim.

" Su , geliyor gelmekte olan
  Çok yakında O
  Ait olduğun yeri bul
  Bekliyor acı ve ızdırap seni
 
  Çok yakında, karanlık
  Gözünü dört aç istenmeyen
  Kararttı gözünü
  Bir bebeğin ruhuna hükmedecek kadar

  Bedel ödenecek
  Yok edilecek bir dünya
  Sırlar çıkacak ortaya
  Seç istenmeyen ya intikam ya da aşk"


Bölüm sonu 🔥💧

Bölümü nasıl buldunuz ???

Ne düşünüyorsunuz ?

Bir sonraki bölüme kadar sağlıcakla kalın.

Continue Reading

You'll Also Like

2.5M 77.6K 54
Babasının borcu yüzünden genç kızı alı koyan Karahan başına büyük ama tatlı bela alır... Genç kız Karahandan küçük olmasına rağmen yalnız adama eş ol...
149K 418 3
(+18) Yabancı çevik bir hamleyle beni çevirip masaya dayarken elimdeki hançere gülerek baktı, buz mavisi gözleri bana dönerken gölgeler sıklaştı, uya...
70.2K 2.1K 81
İşini ailesi gibi gören bi psikolog ve sinirlenince kimseyi tanımayan mafya aşka inanmayan adama aşkı öğreten kadın💖 Ateş ❤️ Ezgi
300K 26.1K 47
Astsubay Kıdemli Başcavuş Tuğra Duman, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin seçkin bir birimi olan Pençe timinin yardımcı komutanıdır. Görev, sınır ötesindeki...