Heartfelt

By nyxmylifemyrules

12.1K 1.4K 1.8K

Sen ne yaptın kendine?-- İntersex birey içeren bir kurgudur. Başlamadan karakter bölümünü iyi okuyun... Vmi... More

Karakterler
1. ☘︎O kızı unuttun mu?☘︎
2. ☘︎Sesin gerçekten gürültü kirliliğiydi.☘︎
4. ☘︎-küçük bey?☘︎
5. ☘︎Nereye götürüyorsun beni?☘︎
6. ☘︎𝄞do re mi-☘︎
7. ☘︎-ah güzel oğlan-☘︎
8. ☘︎Babaa.☘︎
9. ☘︎Sadece okşasan saçlarımı.☘︎
10. ☘︎sen ne yaptın kendine?☘︎
11. ☘︎onu öpmüştüm, ben öpmüştüm.☘︎
12. ☘︎Jimin sen-sen.☘︎
13. ☘︎Jimin rahat dur güzelim.☘︎
14. 🔞 ☘︎Benim o.☘︎
15. ☘︎T-taehyung?☘︎
16. 🔞 ☘︎Sinirli çiçekçi oğlanım.☘︎
17. ☘︎Rüyam sonlanmıştı.☘︎
18. ☘︎Sadece saçmalıyordum.☘︎
19. ☘︎Benden af diliyordu...☘︎
20. ☘︎İyi ki-☘︎
21. ☘︎Ama o şuan karşımdaydı.☘︎
22. ☘︎Kalbini en değerli yer de-☘︎
23. ☘︎Biraz da kıskandırmak...☘︎
24. 🔞 ☘︎Eskiler can yakıcıydı.☘︎
25. ☘︎Gösteri günü.☘︎
26. Final ☘︎Çiçekçi oğlan bak bana♫☘︎

3. ☘︎Sen-☘︎

477 67 30
By nyxmylifemyrules

Taehyung bir haftadır aklında ki genci unutamıyor dersler de bile o çelimsiz genci düşünüyordu. Göğsüne vuruşu, bileğini kurtarışı bile her saniye aklındaydı. Bakışlarını aşağıdan gözlerine dikişi, ince belini saran ceketi, sarı saçlarının alnına dökülüşü bile dersler de dalıp gitmesini sağlıyordu.

Şuan ise piyano çalıyor, ve öğrencilerine sınıfta ders veriyordu. Piyanosunun tuşlarında parmaklarını gezdiriyor, öğrencisi de 'Aria' söyleyerek ona eşlik ediyordu, taki Taehyung parmaklarını piyanodan uzaklaştırıp ayağa kalkana kadar.

"Yapamıyorum hocam." öğrenci hocasının ayaklanmasıyla hüzünlü bir tonda konuşup hemen başını eğmişti. Taehyung ise öğrencisine yaklaşıp elini karnına koyarak öğrencisinin başını kaldırmasını sağlamıştı.

"Sesin sıkışıyor, çünkü doğru nefes alamıyorsun bu yüzden hava sütunun bozuluyor. Buradan diyagramdan çıksın." öğrencisine nasıl söylemesi gerektiğini gösteriyor, durması gerektiği yerde durmasını sağlıyordu.

"Hadi tekrar başla." diyerek tekrar piyanosunun başına geçip çalmaya başlamıştı.

Bu defa öğrencisi daha iyi bir ses kontrolü ile söyleyerek bir artı almıştı. Daha sonra ikinci, üçüncü öğrenci geçerek onlarada öğretmeye çalışıp günlük rutinlerinden birini tamamlamıştı.

En sonunda herkes dağılıp tek kaldığında saatine bakıp saatin dört olduğunu fark etmişti. Eşyalarını toplayıp bir kaç dakika içinde sınıftan ayrılarak koridorda öğrencilerinin selamlarını kabul ederek arkadaşının yanına gitmek için Seul'un en iyi üniversitesinden çıkmıştı.

Kim Taehyung'a okulda herkes imrenerek bakardı. Oldukça başarılı bir sanatkardı. Piyano besteleriyle tanınır, tezleri ve öğretileriyle beğeni kazanırdı. Besteleri ve başarılarıyla yurt dışında çoğu yer de tanınırdı.

Okuldan çıkarak mersedes markalı arabasına binen esmer beden telefonunu kontrol ederek arkadaşına yanına geleceğini yazmıştı. Daha sonra arabasını çalıştırarak yola çıkıp aklında ki genci tekrar ve tekrar düşünmeye başlamıştı.

Trafikte bile aklında olan beden yarım saatte geldiği yolda beyninin en ücra köşelerine bile akın etmişti. O genç'te bir şey olduğunu, aurasına, sesine bir nevi kapıldığını biliyordu. Ama kendine bunu açıklayamıyordu, sonuçta o bir erkekti.

Geldiği yerle arabasını park ederek aşağı inip lüks binaya etrafa bakınırken girmişti. Herkesin selamını tekrar alırken merdivenleri hemen çıkıp ikinci katta olan kayıt odasına gelmişti.

Odaya girmesiyle arkadaşının kulaklıktan karşı tarafta şarkı söyleyen kişiyi dinlediğini fark etmişti. Bununla yaklaşarak bir kulaklıkta kendisi için alıp şarkı söyleyen genci döner sandalyeye oturarak dinlemeye başlamıştı.

Yoongi ise fark ettiği bedenin yanına giderek elini omzuna koyup şarkı söyleyen kızın sesini dinlemeyi ihmal etmeden Taehyung'un tepkilerine odaklamıştı, kendini.

Taehyung ise sesi dinlerken, aklına o güzel gencin sesini getiriyordu. Büyük bir fark vardı, diğer genç kalpten hissederek söylüyor iken bu genç sadece söylemek için söylüyordu.

Özellikle nakaratlara, nefes düzenine, nerelerde kaydığına dikkat etti.

Yüzünü bir anda sesi beğenmeyerek buruşturup kulaklığı çıkartarak önünde ki ahşap masaya fırlatmıştı. Bu sırada Taehyung'u izleyen yoongi yaptığı hareketlere göz devirip arkadaşı gibi kulaklığını çıkartıp kenarıya bırakmıştı.

"Gerçekten gecenin divasını bu kızı mı yapmayı düşünüyorsun? Sesi kayıyor, boğazın da sıkışıyor ve kulağa hitap etmiyor." Taehyung harekerini yoongiye çevirerek konuşup gözlerini kısmıstı.

"Sana bir şey beğendiremiyoruz, bu kaçıncı operacı, aira'cı? En iyi ses sanatcılarından bu kadın Taehyung, artık ne yapıp ediyorsan yap beğenmeye başla. Sadece iki ay var büyük gösteriye ve sana birilerini beğendirmeye zaman yok." yoongi sinirli bir biçimde ellerini masaya dayayıp kesin konuşarak sesli bir soluk bırakmıştı.

Taehyung ise yoongi konuşurken bile aklında o genci düşünüyor, ne yapması gerektiğini kestiremiyordu. Gözlerini kapayarak o sesi hatırladı, ruhu olan can veren sesi.

"Ben o oğlanı eğiteceğim." gözlerini aralayıp dudaklarının arasından dökülen kelimelerle sandalye de kıpırdanarak Yoongi'ye bakmıştı.

Yoongi ise anlamayarak Taehyung'a bakıp tekrarlamasını istercesine başını ve elini sallamıştı.

"O genç oğlanı, sesine gürültü kirliliği dediğim genci eğiteceğim. Onun sesinin ruhu var, hissettiriyor söylemek için söylemiyor." diyerek eliyle yanında bulunan düğmelere basmıştı.

"Taehyung ne dediğinin farkında mısın? Sadece iki ay var önün de eğitimli bir genç var iken onun gibi eğitimsiz, dediğin gibi sesi gürültü kirliliğinden başka bir şey olmayan gençle baştan başlayacağını mı söylüyorsun?" Taehyung, yoongi'yi sonuna kadar dinleyerek oldukça yavaş bir şekilde başını sallamıştı.

"Ondan gösterinin finali için bir diva yaratacağım. Kim bu ses diyecekler, kimse kulaklarına inanamayacak gecenin en gösterişlisi olacak, ne diyorsun, var mısın iddiasına?" diyerek parmaklarıyla tuşlara hızla vurmuştu.

Yüksek bir ses oda da yankılanırken arkadaşının gözlerini kapayarak iyice düşünmesini bir kaç dakika beklemişti.

"Söyle ne istiyorsun?" Yoongi gözlerini bir kaç dakika sonunda hızla açıp gülümseyerek sorduğu soruyla Taehyung'ta, gülümsemesine karşılık vererek gülümsemişti.

"Arabanı... Ben kazanırsam dodge benim olur." diyen Taehyung'la, yoongi şokla arkadaşına bakmıştı. Daha sonra ise arkadaşının iddealı ve kesin surat ifadesiyle konuşmuştu.

"Sen bu oğlandan bir diva yaratacağım diyorsun... Peki kaybedersen sen ne vereceksin bana."

"Ne istersen." anında cevaplayan Taehyung'la yoongi elini yumruk yaparak arkadaşına uzatmıştı.

"Yeni başladığın besteni istiyorum." yoongi'nin dediğiyle Taehyung'da elini yumruk yaparak arkadaşının yumruğuna vurmuştu.

Daha sonra ise gencin evine gitmek için Akrep'i arayarak gencin evinin adresini öğrenmeye çalışma işlemlerine başlamışlardı.

✾✾✾✾

Jimin

"Jungkook! Çek elini be göğsümden." göğsüme bir anda elini koyan jungkook'la çığırmaya başlayarak bağırmıştım.

"Bağırma be yelloz!" jungkook'un bağırtısı susmamı sağlarken dediğiyle elini itekleyerek omzuna bir tane geçirdim.

"Elleşme dedim iki de bir değil mi ne var da dokunuyorsun!" diye söylenmemle yandan eline cips kasesini alırken bana anlamadığım bakışlarından atmıştı.

"Ne elleşeceğim çırpı bacak. Alışmaya çalışıyoruz burada anlayışlı ol azıcık." dediğiyle bakışlarım televizyon da yeni aktör olan adamın dizisini bulurken oflamıştım.

"Hata ben de ne söylüyorsam."

"Sen söylemedin yalnız, odana dalarak ben gördüm göğüslerini sardığını." diyerek beni anında yanıtlarken gözlerimle onu oturduğu koltuktan uçuracak gibi baktım.

"Ne dalıyorsun sen benim odama hem! Hesap ver önce." dememle parmağıyla diziyi göstermişti.

"Ne saçma dizi bu be." demesiyle elinde ki kaseden cips alarak ağzıma aldım.

"Haklısın bir orada bir burada yılları aklımda zor tutuyorum. Senaryoyu yazarken beyin yakacaklarına Birazcık iyi düşünseler, şimdi ben anlamaya çalışmakla uğraşmayacağım." dememle başını onaylarcasına sallamıştı.

"O yüzden mi benimle aynı oda da hiç soyunmadın?" bir anlık sorusu dikkatimi yeniden bozarken ilk ona bakıp daha sonra hemen başımı eğdim. Bu sırada ise adece başımı sallamakla yetindim anlamasını bekleyerek.

"Dostunum oğlum ben senin bunu saklamana gerek yoktu. Yaşlı insanlar gibi seni yargılayarak, senden kız hatları taşıdığın için iğrenmezdim. Gel kollarının arasına hadi." son kelimelerini omzuma omzunu vurarak söylemesiyle gözümden bir damla yaş anında süzülürken dudağımı ısırdım.

"Ben çok korktum, çocukluk arkadaşlarım gibi benimle alay edeceğini sandım. Sizin gibi olmamak beni çok korkutuyor." diyerek boynuna başımı sokarak, kollarımı boynuna sarılıp anında ağlamaya başladım.

"Saçmalama deli çocuk, çocukluk arkadaşlarını s- neyse hiç bir zaman onlar gibi olmam hep senin yanındayım." diyerek sırtımı okşamasıyla burnumu çektim.

"Seni seviyorum kookie." diyerek akan burnumu omzuna silip geri çekildim.

"Pissin jimin pis." diyerek anında yakınmasıyla sırıttım.

"Pis değilim bir kere, bir tek sana pisim." diyerek ayaklandım.

"Annemin yanına gidiyorum ben aile karmaşası da bok gibi burada zâten hadi gel annem dolma sarmış onu ye yağlı yağlı." diyerek elini çekiştirdim.

"Annenin dolması olmasa dolma yiyemeyeceğim seviyorum bu kadını." jungkook konuşurken dudaklarını şapırdatmasıyla odamdan çıkarak salona geldim.

"Oğlum karnın ağrıyor mu?" salonda gelmemizle annemin oturduğu koltuktan soru sormasıyla jungkook'u mutfağa iterek dolma tenceresini alması için işaret yaptım.

Daha sonra cebinden çıkarttığı telefonuna bakıp masaya önüne aldığı tencereyle oturup telefona bakarak dolmaları yemeye başlamıştı. Ben de jungkook yemek yemeye başlamasıyla annemin yanına giderek havlu kenarı yapan güzeller güzeli annemin dizlerine başımı yatırdım.

"Niye gözlerin kızardı bebeğim, ağladın mı sen yoksa?" elindekileri anında bırakarak başımı okşamasıyla sorularını sıralamıştı. Ben de bu sırada bir elini tutarak avcuna öpücük kondurup gülümsemiştim.

"Jungkook'la konuştum biraz, ondan duygulandım anne." diyerek gözlerimi kapadım. O da elindekileri koltuğa bırakarak başımı okşayıp bir tutam saçımı örmeye başlamıştı.

"Ah benim naif oğlum. Böyle her şeye duygulanma ama olmaz böyle." hemen yakınmaya başlamasıyla başımı dizlerine gömmeye çalıştım.

"Her şeye duygulanmıyorum bir kere ben hıhh." dememle jungkook lafa mutfaktan atlamıştı.

"Geçen annen hamileliğini anlatıp, paşamı doğururken çok zorlandım deyince de ağlamıştın. Hatta geçen de belinde ceket sarılı eve koşarken karşılaştığımızda da ağlıyordun."

"Yaa sen her şeye atlamasana be ordan kıçımın kenarı!" çığırmamla annem saçımı ören ellerini durdurmuştu. Gözlerimi aralayarak baktığımda ise gözlerini kısmış öylece baktığını görmüştüm.

"Bebekken sesi çıkmayana bak jungkook, büyümüş de kıçımın kenarı diyor. Ayıp öyle deme arkadaşına." deyip cıkcıklamasıyla oflayarak doğruldum.

"Anne onun neresi ayıp acaba?"

"Anneye soru sorup şöyle bakma bakim şaplaklarım."

"Ay ben bu kadının hastasıyım jiminiee." jungkook'un kahkahasını ve dediklerini duymamla annem yanağımı iki eliyle sıkarak okşayıp makas alıp bırakmıştı. Ellerimi anın da yanağıma koymamla havlusunu tekrar eline almıştı.

"Git jungkook'la yemek falan bir şeyler ye. Sabah on dan beridir bir şey yemedin." diyerek beni yanından kış kışlarken işine devam etmişti.

Ben de ayağa kalkıp ilk önce camdan dışarıya daha sonra jungkook'un yanına gittim. Yemek tencerelerinin kapağını açıp yaprak sarması hariç yaptığı yemeklere baktım. Bezelye türü ve çorba tarzı şeyler vardı.

"Börek var mı anne!" duyması için bağırmamla jungkook bana dönmüş annem de benim gibi sesli konuşmuştu.

"Orada tezgahın yanında ki dolapta." dediğiyle ahşap dolaba giderek kapağı açıp içine baktım. Gördügüm büyük saklama kabını alarak bir tane de çatal alıp jungkook'un karşına sandalye ye oturdum. Kabı açarak çatalla bir parça börek aldım bu sırada jungkook'la bakışmalarımız kesişirken çekingen bir tavırla bana baktığını fark ettim.

"Ben bir şey araştırdım. Seninle ilgili bilgi öğrene bilmek için yanlış bir şey yapmayayım diye ve farkettim ki regl olabiliyormuşsun doğru mu?" sorusuyla ağzıma atıp çiğneyeceğim börek masaya düşmüştü.

"Haa.." resmen hemen araştırmaya mı başlamıştı. Kendime gelmek için başımı sallayıp dikleştim.

"Doğru ama bir kişiye söylersen o çok sevdiğin yaoilerini parçalarım." diyerek kestirip attım. Daha sonra ayaklanıp masaya düşen böreği bezle alıp çöpe attım. Tekrar oturarak jungkook'a baktığım da kıkırdıyordu.

"Evlensek ya biz." dediğiyle yaklaşıp bir tane geçireceğim sırada eliyle bir tane sarma alıp ağzına atarken uzaklaşmıştı.

"Tamam tamam karnını doyur, annen kızacak." diyerek yaklaşıp eliyle aldığı böreği açık ağzıma vermişti. Yüzümü buruşturup yemeğe devam ederken o ise telefona bakmaya devam etmişti.

Yarım saat onun gösterdiği kişilere bakıp söylediklerini dinlerken kaç dakika geçirdiğimi bile anlayamamıştım. Duş alma ihtiyacı hissederken ayaklanıp yediklerimizi yıkayarak makineye koyup ellerimi kurulamıştım. Duş alacağımı jungkook'a söyleyleyerek yanından ayrılmamla annemin yanına gittiğini görmüştüm.

Bununla arkamı dönüp odama giderek bornozumu alıp banyoya girmiştim. Güzel çiçek kokulu bir duş alıp kendimi kurulayarak bornozumu giyip yüzüme bakım yapmak için banyo dalabımdan yüz bakım maskesi alarak yüzüme dikkatlice yapıştırdım.

Beş dakika boyunca banyoda ki klozetin üzerinde şarkı söyleyerek vakit geçirip beş dakika sonra maskeyi çıkartarak yüzümü yıkamıştım. Duruladıktan sonra da yüz bakım kremi sürüp banyodan ayrıldım.

Üzerime de şifonyerden iç çamaşırı alıp giydikten sonra göğüsmerimin belli olamaması için göğüs sargısını da alarak göğsüme güzelce sarıp göğüselerimi kimsenin fark etmeyeceği bir hale getirdim.

Dolaptan üzerime de bol saten bir tişört ve saten su yeşili bir şort giyerek saçlarımı hızlıca taradım. Sarı saçlarımın arasına civcivli bir bandane takarak saçlarımın gözlerime gelmesini engelleyerek kendimi canım yatağıma bıraktım.

Daha doğrusu hızlıca atladım.

Boyumdan büyük civcivime sarılarak kolları arasında kaybolurken gözlerimi kapayarak duşun sayesinde mayışıp uyumaya çalıştım. Tabi saniye mi geçmişti dakika mı bilemiyorum ama çalan zille civcivime daha da sıkı sarıldım.

Ama bu sırada üşüyen tenimle oflayarak gözlerimi araladım. Üzerim de şort olduğu için bacaklarıma pike örtmemem beyaz tenimi ürpertmişti.

Bu yüzden oturma odasından jungkook'un sesini işitirken doğrulup pikeye uzandım. Pike yi tutmamla tekrar civcivimin yanına yatarak hem onun üzerini hem kendi üzerimi örtüp yattım.

Bu defa gerçekten birazcık uyuya bilirdim.

"Jimin!!! Buraya gel seni görmek için birileri geldi!" jungkook'un bağırtısı korkuyla yatağımda zıplamamı sağlarken gözlerimi araladım. Bir sinirle ayaklanarak odamdan çıkıp oturma odasına doğru koşarak gidip odaya girmeyle çığırdım.

"Ne bağırıyorsun be ödümü kopardın ju-" gördüğüm bedenlerle dudaklarım aralık kalırken jungkook, oturduğu yerden elini sallamaya başlamıştı.

Bakışlarım her gün aklım da olan o kişinin bakışlarıyla buluşurken bir hafta önce ki söyledikleri aklıma akın etti.

'Sesin gerçekten gürültü kirliliğiydi.'

"Sen-"
________

Böyle bir bölüm.

Jimin de hayal ettiğim vücudun fotoğrafını buldum. Belki diğer bölümler de koyarım.

Umarım beğenirsiniz.♡

Continue Reading

You'll Also Like

97.6K 10.3K 12
jjk: affedersin, tavşanımı hamile bırakan senin tavşanın mı? semetae / texting+18 (ağırlıklı) / text ~ #1-taekook {020524} #1-vkook {120424} {030524}...
617 77 8
" 'Zaman, aşkın kanatlarını kırpıyor', zamanın aşk üzerindeki etkisini 17. yüzyıl Fransız ressamlarından Pierre Mignard böyle resmeder." Duyduklarım...
635 98 4
Deniz insanları için çiftleşme sezonu olan ilkbahar mevsimi yaklaşıyor. Bütün alfalar beğendikleri omegalara kendilerini beğendirme çabası içindeler...
56.9K 2.7K 24
Yabani evrenindeki çiftimiz Asi ve Alaz'ın hayatları farklı bir şekilde kesişeydi, mesela Asi, Soysalan Üniversitesi'ne bomba gibi düşseydi, nasıl ol...