Başlama Tarihi
29.07.2022
20.50
*******
1 EYLÜL, 1971
Heyecan, tüm birinci sınıflardan yayılıyordu. Özellikle James ve Gwen'den. Komşulardı, neredeyse birbirleriyle büyümüşlerdi. Anne babaları da iyi arkadaşlardı.
"Çıldırıyorum Jamie." diye itiraf etti Gwen.
"Rahatla Gwen, iyi olacağız. Slytherin'de olmadığımız sürece." dedi James onun karşısına oturarak.
Tereddütle başını salladı kız.
"Merhaba, bu kompartımana oturabilir miyim?" diye sordu siyah saçlı bir çocuk.
"Tabii ki." dedi James kendinden emin bir şekilde. O her zaman uyumlu ve arkadaş canlısıydı.
Siyah saçlı çocuk kompartımana girdi ve James'in yanına oturdu. "Ben Sirius Black."
Gwen, onun ailesinin kendisi ve James gibi kan hainlerinden nefret ettiğini bilmekten biraz rahatsız olsa da gülümsedi.
"Ben James Potter." Sirius Black'in kim olduğundan tamamen habersizdi.
"Ben Gwyneth Selwyn, kısaca Gwen."
Başka bir tıklamayla kompartımanın dışındaki yağlı saçlı bir oğlanla kızıl saçlı bir kız göründü.
"Üçünüze katılabilir miyiz?" diye sordu kızıl.
Gwen başını salladı. "Elbette, ne kadar fazla o kadar neşeli." Lily gülümsedi ve arkadaşını tutarak Gwen'in yanına oturdu.
"Ben Lily Evans ve bu da Severus Snape." Lily isimli kız kendini ve arkadaşını tanıttı.
"Ben Gwen, bu iki çocuk da James ve Sirius." Gwen, Lily'e oldukça açık bir şekilde bakan James'e baktı.
Lily çok güzeldi, uzun kızıl saçlıydı ve zümrüt yeşili gözlüydü. Bu kızda sevilmeyecek ne vardı ki zaten?
"Peki, siz çocuklar hangi binada olmak istiyorsunuz?" diye başladı James.
"Bütün ailem Slytherin'de." Sirius mahcup bir şekilde cevap verdi.
"Ve senin iyi olduğunu düşünmüştüm." dedi James.
"Sen sus." Gwen gözlerini kısarak James'e baktı, "Slytherin'de olmak sorun değil, Sirius. Adil olmak gerekirse kulağa oldukça saçma geliyor." dedi Gwen, Sirius'a ve bu onu biraz aydınlattı.
"Belki de geleneği bozarım. Seçme şansın olsaydı nereye giderdin?" Sirius gülümsedi.
"Gryffindor, cesurların kalbinin attığı yer! Babam gibi." diye yanıtladı James gururla.
Snape minik, küçük düşürücü bir ses çıkardı. James ona döndü.
"Bununla ilgili bir sorun mu var?"
"Hayır," dedi Snape, "eğer zeki olmaktansa kaslı olmayı tercih ediyorsan."
"Peki sen nereye gitmeyi umuyorsun, sende ikisi de olmadığına göre?" Sirius, James'i savundu.
Gwen ve Lily gözlerini devirdi.
"Bence Gryffindor havalı ama bence ben daha çok bir Ravenclaw'ım." Gwen gergin havayı yatıştırmak için araya girdi
"Ben de, Gwen." dedi Lily sırıtarak.
"Her neyse, nereye gitmek istersin Sümsükus?"
"James! Bu çok kabaydı!" Gwen azarladı.
Lily, James'ten bıktı ve Severus'u yakaladı.
"Biz gidiyoruz Severus, tanıştığımıza memnun oldum Gwen." Lily esmere gülümsedi ve gitti.
"O çok güzel." James içini çekti. Gwen gözlerini devirdi.
Aniden, iki çocuk üçlünün kompartımanına baktı. Muhtemelen içeri sığıp sığmayacaklarını kontrol ediyorlardı.
"İkiniz de içeri gelin." diyerek onları davet etti James.
İki oğlan içeri girdi. Oldukça uzun boylu, kumlu kahverengi saçları olan ve yüzünde yara izleri olan ilk çocuk Gwen'in yanına oturdu. Diğer çocuk, biraz daha kısa ama yine de sevimli olan, Sirius'un yanına oturdu.
"Ben Remus Lupin."
"Ben Peter Pettigrew."
İlk üç yolcu kendilerini tekrar tanıttılar. James onlara gitmek istedikleri binaları sormaya devam etti.
"Ravenclaw kulağa hoş geliyor." diye yanıtladı Remus.
"Gerçekten bilmiyorum." Peter omuz silkti.
Gwen, yaklaşan el arabasının sesini duydu. Tren cadısı, kompartımanın tam önünde durdu.
"Bir şeyler ister misiniz, canlarım?"
Gwen çocuklara baktı. Gözleriyle onlara ne istediklerini sordu. Remus ve Petter utanarak başlarını salladılar. Sirius gerçekten tatlı havasında değildi. James, yeni arkadaşlarının ifadelerini fark ederek bir şeyler yapmaya karar verdi.
"Hepsini alalım, lütfen." dedi James. Potter'ların tek çocuğu olarak, bir velet olacak kadar şımarık değildi. Ama - yeterince şımarıktı. Yine de, yeni arkadaşları için bir şeyler satın aldığında Gwen'in içi sıcacık oldu.
"Bazen çok tatlı oluyorsun, Jamie."
James içtenlikle gülümserken şakacı bir şekilde gözlerini devirdi. Tüm tatlıları aldı ve kucağına koydu. Herkese eşit paylaştırdı. Tatlı havasında olmayan Sirius'a bile.
Tren yolculuğu boyunca hepsi birbirini tanıdı. Oldukça iyi arkadaş oldular. Yeni arkadaş grubu cübbelerini değiştirdi. Sonunda istasyona geldiler.
"Bi'inci sınıfla' bi'inci sınıfla' bu'aya." dedi lamba tutan iri bir adam. "Beni takip edin."
Birinci sınıflar, onları bekleyen bir sürü teknenin olduğu yere kadar onu takip etti. Yeni arkadaş grubu aynı teknede kaldı. Bir rüya gibiydi. Hogwarts, geceleri bile devasa ve güzeldi. Göl korkutucuydu ve Gwen sürekli James'e tutundu.
Kıyıya vardılar. İri adam - arazi görevlisi olan Hagrid, onları Hogwarts'a yönlendirdi. Gwen gergin bir şekilde James'in cübbesini tuttu. James pek umursamadı.
Seçme zamanı gelmişti. Gwen bu konuda çok endişeliydi. Kız kardeşi Adeline'in Hufflepuff cübbesi içinde bir gülümsemeyle onu izlediğini gördü.
Adeline 'İyi Şanslar' dedi ve Gwen başını salladı.
İsimler tek tek söylendi.
"Black, Sirius."
Birkaç saniye sürdü.
"GRYFFİNDOR." Şapka bağırdı. Sirius aynı anda oldukça rahatlamış ve paniklemiş görünüyordu. Anlaşılabilirdi.
"Evans, Lily."
"GRYFFİNDOR." Lily gülümsedi ve Gryffindor masasına oturdu.
Arada bir sürü isim çağrıldı.
"Lupin, Remus."
"GRYFFİNDOR." Onun kesinlikle bir Ravenclaw olduğunu düşünmüştüm, diye düşündü Gwen.
"Pettigrew, Peter."
"GRYFFİNDOR." Gwen şok oldu, çocuk hiç de cesur görünmüyordu.
"Potter, James."
"GRYFFİNDOR." Tabii ki. Şaşırtıcı olmamıştı.
"Selwyn, Gwyneth." James ona bir Gryffindor olması ya da en azından Slytherin olmaması umuduyla baktı.
Gwen sandalyeye oturdu ve şapka onun başına yerleştirildi.
"Hmm... Arkadaşlarınla mı olmak istiyorsun? Ama bilgiye açsın. Gerçekten çok cesursun. Kendi yaşıtlarının çoğundan daha akıllısın. Bu özellik hepsinden daha ağır basıyor." diye mırıldandı Şapka.
"RAVENCLAW olmalısın." Gwen derin bir nefes aldı, boş yere endişelenmişti. Yine de James ve diğer arkadaşlarıyla aynı binada olmayı tercih ederdi. Onun bir Ravenclaw olması bekleniyordu.
Gwen James'e baktı. Yüksek sesle alkışlıyordu, gözlerindeki bakış onun bir Gryffindor olmadığı için hayal kırıklığına uğradığını gösteriyordu ama aynı zamanda da çok gururluydu. Gwen'in zekası ve tuhaf bilgelik duygusu, yaşının ötesindeydi. James çok da şaşırmamıştı. Yine de onun yanında olmasını tercih ederdi. Sonuçta onlar en iyi arkadaşlardı. Ama muhtemelen onun yatakhanesinde çok fazla yatıya kalacaktı zaten.
Gwen, Ravenclaw'ların çoğunu tanırdı, iyilerdi. Bazıları biraz züppeydi, özellikle de Lockhart kardeşler. Kulağa şerefsizler gibi geliyordu. Şerefsiz gibi görünüyorlardı. Gwen, Pandora Sailer adında sarı saçlı bir kızla arkadaş olmayı başardı.
Gwen şimdi, James'in sürekli Quidditch konuşması ve şikayetleri olmadan hayatının nasıl süreceğini merak ediyordu - bunu asla kabul etmezdi, ama onu özleyecekti.
*******
Kelime Sayısı: 939
Ay çok şükür bu kitaba da başladım, paylaşıyorum. Bu seriyi çevirmeyi cidden çok istiyordum, tam izin alacakken başkasının izin aldığını gördüm. Vallahi yıkıldım yani, hayata küsüyordum az daha. Bu seriyi çevirmeyi mutlaka istiyordum çünkü.
Aslında aynı evrende geçen Sirius Black kurgusu için izin almıştı ama bu tam bir sene önce olmuş. İzin isteyenin hesabına baktım çevirip paylaşmamış. Panoya da en son bir sene önce yazmış. Bu yüzden şansımı denemek istedim, yazardan ben izin istedim ve o da izin verdi.
Şimdilik bunu ve A Time Turner Tale kitabının çevirisini beraber götüreceğim, Part I tamamlandığında Scared | Sirius Black 'e de başlayacağım hepsini birden çevireceğim. Şuanlık planım bu şekilde.
Not: Bu kitabın yeni bölümleri her salı yayımlanacak ama 2. bölümü 2 Ağustos'da değil, 9 Ağustos salı günü atacağım çünkü hem bu salıya yetiştiremeyebilirim hem de biraz bölüm biriktirmeliyim. Kısacası bu salı değil sonraki salıdan itibaren her hafta yeni bölüm gelecek. Taslaklarda kitabı tamamladığımda ise her hafta iki bölüm atmayı düşünüyorum.
~Kitabıma şans verdiğiniz için teşekkür ederim. Umarım seversiniz. Bu seri benim çok içime sindi çünkü ♥️