Bu sabahtan beri Veliahtla aramız biraz garip gibi. Tamam sadece iyilik yapmak istemiştim ama neden utanıyorum?
*****Veliaht
Ben Veliaht prens. Yani eski veliaht.
Hayatım her zaman diğerlerinden bir kat daha zor oldu.
Belki açlık çekmedim ve eksik bir şeyim olmadı ama korkuyla yaşadım.
Yemeklerimde zehir var mı? Ya da başka şeyler.
Aldığım eğitim diğerlerinden daha zormuş bunu öğrendiğimde ilk kez diğer insanlarla buluşuyordum.
Ama bunun nedenini anlamamda kısa sürmedi. Tahtı ele geçirmeliydim. Yoksa ölürdüm, tüm sevdiklerimle birlikte.
Bende daha çok çalıştım. En büyük rakiplerim ikinci prens ve grandüktü. Tahtı hedeflediği belliydi ama babam bunu göremiyordu.
Bu nedenle güçlenmesine izin verdi.
Babamın koruması altında olan grandükle görünürde iyi ilişkiler sergilemeliydim.
Onun geçmişini kazarken sevdiği bir kız olduğunu öğrendim. Sosyeteye yeni giren halktan biri.
Ama bu ne kadar doğru?
O kızla ben ilk kez bir parti de karşılaşmıştım. Ama kim olduğunu bilmiyordum.
Bir anda bana çarptı ve özür diledi. Oldukça küçük ve tatlı görünse de gözlerinin altında gizli olan sinsiliği gizleyemedi.
Veliaht olduğumdan beri bir çok kız bu yöntemle üzerime geldi bunu ayırt etmek zor değil.
Daha çok sevecen bir yüz gösterdiğimden sürekli üzerime yapışıyorlar.
Grandükten genelde korkuyorlar. Ama bir kız var sürekli korkmadan onun peşinden koşan.
Güçlü bir ailenin tek kızı. Yani grandük ile evlendiği zaman büyük sorun olacak.
Ama grandük başka bir kızla onu aldatmaya başlayınca ne yapacağını bilemedi ve saçma yöntemlerle savaştı.
Öncelikle Evangeline denen kızın geçmişini araştırmak için en iyi adamlarımı tuttum.
Onda bir sorun vardı. Nasıl olurda en önemli figürlerin hepsi aynı anda ona aşık olur.
Çok mu güzel? Ama rakibi olan Estelle daha iyi görünüyor. Ona daha çok tatlı denebilir.
Böylece Estelle'le bir anlaşma yapmaya karar verdim. Böylece içeriden bilgi edinecek ve tehditleri yok edecektim.
Anlaşmayı kabul etmesi için Evangeline'den hoşlanıyormuş gibi davrandım. Böyle düşünürse kabul eder.
Ama beklediğimden daha çaresizdi.
Ben gizlice evine gidip konuştuğumuz zamanların çoğunda abisi ya da diğerleri hakkında bir sorun olurdu.
Aslını sormadan rastgele bağırmalar ve suçlamalar.
Yanlış davranışları oldu tabi ama onun olmayanlar bile üzerine kaldı.
Evangeline ise giderek etrafındakileri ele geçirdi.
O tehlikeliydi. Bir sürü güçlü kişiyi yanına çekiyor. Bir nedeni olmalı.
Adamlarım bilgilerle döndüğünde onun hiç bir zaman sokaklarda yaşamadığını öğrendim.
Her şey netleşmeye başlıyordu.
Sokakta yaşamadı ama öyle davranıyor. Bir anda düşük rütbeli bir aileye giriyor.
Cevap basit biri tarafından kontrol ediliyor. Muhtemelen güçlü birinin gayrimeşru çocuğu ama bilgileri iyi saklandığından bulamadık.
Artık emindim. Onu ve grandükü ayırmalı.
Estelle bu konuda arada kalacak ve büyük ihtimalle sonu iyi bitmeyecek. Ama onun hakkında bir şey yapamam.
Ben onu bırakmıştım ama o kendini bırakmadı.
Bir gün aniden değişti. Herkes şaşkındı. Aristokratlae bunun grandükü ele geçirmek için yeni bir teknik olduğunu düşündü.
Ama gözlerine baktığımda bu değildi. Tamamen farklı parlıyorlardı.
Eski duruşu gitmişti. Ekşilik yoktu ifadesinde. Zevk alıyor gibi.
Grandük o kızla çıkageldiğinde bile bir şey yapmadı. Artık her parti olay çıkmasına alışmıştık.
Neler olduğunu anlamak için onu dansa davet ettim. Ama anlaşmayı hatırlamıyor gibi duruyordu. Ya da öyle davranıyor.
Sonra konuşalım dedi. Sanırım bir bildiği var.
Sonraki buluşmalarımızda daha da iyi anladım. O tamamen değişti. Neyin neden olduğu için belli.
Şimdiye kadar yaşadıkları onu değişime itmiş olmalı. Ama farketmediğim şey, bu değişimin giderek beni etkilemeye başlamasıydı.
Konuşma tarzı ve düşünce tarzı değişti. Cümlelerimi önceden anlıyor ve tamamlıyordu.
Sonunda abisini devirip dükalığı aldığı zaman zaten ona yeterince hayrandım.
Kılıç kullanmayı ne zaman öğrenmeye başladığını bilmiyordum ama dövüşte Evangeline'i yendi.
Hile yapmalarına rağmen. Farkındaydım ama engelleyemezdim. Caein'in büyüyü yaptığını düşünüyordum yani kendini ele vermezdi.
Yine de onu yendi.
Bir de savaş olayı var. Bunun dükalığa yapılmış bir tuzak olduğunu biliyordum.
Babam grandükü tehdit eden dükün ailesine bir ders vermek için yenemeyeceklerini düşündüğü bir düşmana yalnız gönderdi.
Gerektiği zaman ise destek olarak kardeşini gönderip ona ün verecekti. Babam aptal bir adamdı ve annesi sayesinde tahta geçti. Halkına gelen zararlarla ilgilenmedi.
Ama Estelle bunu da önceden görmüş gibi hazırdı. Hızla savaş için ayrıldılar.
Öleceğinden korktum. Yakın bile değildik ama yine de korktum.
Kazandığı haberi gelince de o kadar mutluydumki. Sadece halkım için olan bir mutluluk değildi.
Ama o gelmeden önce karanlık bir şeyler oldu.
Grandük isyan başlattı.
O günü hala dün gibi hatırlıyorum. İçeri giren askerlerle savaştım. Ama çok fazlaydılar. Tek başıma hepsini yenemezdim.
Sadece küçük bir grup askere sahiptim.
-Majesteleri kaçın!
Bir ağızdan bağırdılar. Savaşmak istiyordum. Onları bırakamazdım. Ama bıraktım.
Gözlerimi ve kulaklarımı kapadım ve kaçtım. Ölmemem gerektiğini biliyordum. Geri dönüp tahtı almalıydım. Ama yine de o gün... O gün ben yenilmiştim.
Yaralıydım. Canım acıyordu. Sokaklarda gezdim ve askerlerden saklandım. Yaram çok ağır değildi ama sokakta geçirdiğim zamanla kötüleşiyordu.
Sakin bir yer bulunca hana girdim. Azıcık dinlenmeliyim.
İşte orada yine o kızla karşılaştım.
Beni kurtardı... Çok güzel. Handa onu ilk gördüğüm de böyle düşündüm.
Beni içeri alıp tedavi ettiler. Ama o gece o kız benim cesaret bile edemeyeceğim bir şeyi yaptı.
Saraya kendi başına saldırdı. Delilik! Ölecekti!
Gece odada olmadığını görünce panikledim. Ne yaptığı belliydi.
Caein bizi sarayın kapısına ışınladı. Ama geç kalmıştık.
O çoktan saldırıya başlamış.
Sarayın önünde bir ceset yığını vardı.
O gerçekten tek kişi mi?
İçeri girdiğimizde vücudundan çıkan kara büyüyü gördüm.
Dur o kara büyücü mü? Ama o kadar güç kullanırsa zarar görecektir.
Ama Caein bunu gariplememişti. Tam bir sürü kişiyi daha öldürecekken onu durdurduk.
Sonra grandükün peşinden gitti.
Büyücüleri etkisiz hale getirince yanımıza eski dükü taşıyan bir adam geldi.
-Buradan çıkmalıyız!
-Ne?
Biz dışarı çıktıktan biraz sonra sarayın bir kısmı içeri göçtü.
Neler oluyor.
Sonra figürler havada dans ederek çarpıştı. Siyah çok parlaktı. Çok güzeldi.
Ama beyaz onu yakaladı ve içine hapsetti.
O an kabullendim. Ölmesini istemiyordum, ondan hoşlanıyordum.
Bu o değişince değil ondan önce başladı. Sevdiğine karşı kendini adamışlığı ona güvenebileceğimi hissettirdi. Sevgisi grandük içindi ama yine de çok saftı.
Şimdi ise ona karşı savaşıyordu. Ölmesini istemedim.
Kafası yana düşünce bağırmak istedim. 'Uyan! Kendini bırakma!'
Ama sesim çıkmadı. Boğazın kurudu ve yıkılmak üzereydim.
Ama o geri kalktı. Büyük bir güçle onları devirdi.
Kızıl saçları parlıyordu. Bıraktığı kederli ve korkutucu hava aslında hoşuma gidiyordu.
En az kızıl ay kadar güzel ve en az onun kadar parlaktı.
Havada süzülen ölüm perisine aşık oldum.
Bir kişi için sarayı yıkabilen kıza, hayır sevdiği adam için her şeyini feda eden kıza aşık oldum.
________
Yazar:Villainesssss
Öncelikle. Şu olaydan nefret ediyorum. Karakter değiştikten sonra onu seven aile, nişanlı vs.
Tabi ki iyi bir kişiliği yoksa yabancılar onu sevmeyebilir ama abisinin değişimi mesela hiç hoşuma gitmiyor.
Bu nedenle veliaht aslında çok uzun zamandır ondan hoşlanıyor. Sadece bastırdığı duygular yeni ortaya çıkıyor.