Son Muhafız {Muhafızlar Seris...

By amour_des_livres07

42K 3.4K 2.4K

Kim olduğunu bilmeyen bir kız Amaris. Yetimhanede büyümüş dış dünya hakkında tek bildiği şey kitaplar ve hay... More

1.Bölüm : Gerçekler
2.Bölüm : Tören
3.Bölüm : Akademi Yolunda
4.Bölüm : Bir Dost
5. Bölüm : Bir Umudun Yıkılışı
6.Bölüm : Düşmanın İninde
7.Bölüm : Kabulleniş
8.Bölüm : Karanlığın İçinden
9.Bölüm : Düello
10.Bölüm : Buz ve Elektrik
11.Bölüm : Kan
12.Bölüm : Görünenin Öteki Tarafı
14. Bölüm : Örtbas Edilenler
15. Bölüm : Zedelenen Bağlar
16. Bölüm : Kara Gözlü Kara Saçlı Adam
17.Bölüm : Kolye
18.Bölüm : Açığa Çıkanlar
19. Bölüm : Kaybetmek
20.Bölüm : Benim Küçük Perim
21.Bölüm : İki Ruh Tek Beden
22. Bölüm : Cehennemin Kızı
23. Bölüm : Kaos'un Başlangıcı Part 1
24.Bölüm : Yüzeye Çıkanlar Part 2
Açıklama !!!
25. Bölüm :Bedel Zamanı Part 3
26. Bölüm : Elementer Halkı Part 4
27. Bölüm Alıntı
27.Bölüm : Yalnızlık
28. Bölüm : Göz Yaşı Damlası
29. Bölüm : Düşmanla Dost
30. Bölüm : Hor Hor Zamanı
31. Bölüm : Buz Tutmuş
32. Bölüm : Leke
33. Bölüm : Yüzleşme
34. Bölüm : Kibarlık
Duyuru !
35. Bölüm : Yılbaşı
36. Bölüm : Tartarus
37. Bölüm : Ama Umuttu
38. Bölüm : Deli Kızım
39. Bölüm : Rövanş
40. Bölüm : Evimsin
41. Bölüm: Asrın Kılıcı
42. Sezon Finali Bölümü'nden Alıntı
42. Sezon Finali Bölümü : Benzedik
II. Kitap | 1. Bölüm : Diğer Yarım
II. Kitap | 2. Bölüm : Suyun Gelişi
II. Kitap | 3. Bölüm : Geçmiş ve Şimdi
II. Kitap | 4. Bölüm : Kadim Ejderhalar I
II. Kitap | 5. Bölüm : Kadim Ejderhalar II
Duyuru!

13.Bölüm : Kabullenişler ve Parçalanışlar

944 83 63
By amour_des_livres07

Nasılsınız?

🌟'a basıverin.





Şarkı =>   Little me // Little mix


13.Bölüm : Kabullenişler ve Parçalanışlar





💧🔥💧

- Hep geçer diyorlar ya Orlic. Sence geçer mi ?
- Geçer elbet efendim; Bazıları teğet geçer, bazısı deler geçer, bazısı deşer geçer, bazısı parçalar geçer.
Ama mutlaka geçer efendim.

🔥💧🔥


•••

Benden ayrılıp bir kaç adım attı. Sonra da kahkaha attı gülüşüyle tiksindim. Bakışları korkunç bir hal alırken bana doğru yaklaştı tekrardan ve çenemi kavradı.

"Küçük Varisimiz ne kadar da akıllıymış böyle."

"Seni piç kurusu!"

"Cık.cık. Hiç yakışıyor mu bir kraliçeye böylesi laflar ama sende haklısın bir İblis'sin."

"Ne saçmalıyorsun bırak beni! Ne yaptın bana! Kimsin sen!"

Sadece güldü!

Etraf kararmaya başladı ilk siyah bir duman yükseldi sonra da gerçeğiyle onu gördüm.

•••

Karşımda duruyordu; kötü kahkahasıyla, görünüşüyle, hiçbir şey saklamaksınız. O'ydu, bana bunu yapan adam.

Bedenim titremeye başlamıştı. Soğuktan değil, korkudan değil, bilinmezlikten. Bundan sonra yaşanacaklardan değil.

Yalnızlığım titretti beni.

Yalnızdım; her şeyiyle yapayalnızdım ben. Kimse bana yardım edemezdi, kimse sesimi duyamazdı. Beni kurtarmaya kimse gelemezdi.

Doğduğum ilk gün gibi yalnızdım ben!

Bana el uzatacak kişiler yoktu bir tek ben vardım. Karşılık veremeyen ben, bedenimi kilitleyen adama karşı savunmasızdım. Çığlık dahi atamıyordum. Zihnimde bir yerde perde aralanmıştı. Işık sızıyordu, kalbim hissetmişti. Aklım hâlâ bulanıktı.

Karanlık aura geri çekildi sisler azaldı. Koskoca ormanda bir O ve ben vardık sanki.

Bana doğru yavaşça yaklaştı, yüzündeki sırıtmayla beraber. Tam önümde durdu, gözlerim ondan tiksinir gibi baktı, nefret eder gibi baktı.

Söyleyemediklerimi yansıttı adeta ama o durup büyük bir gülümsemeyle beni seyretti sadece. Savunmasız oluşum onu eğlendiriyordu!

Dudaklarını yalayıp bana doğru yaklaşmaya başladı.

"Tadın güzelmiş yazık olacak."

"Sen!"

"Biliyor musun ateşçi şu an ateş Saray'ında ve sen bunu bilmiyorsun. Yazık!"

"Hatta sana bir şey söyleyim mi? Sen hariç tüm muhafızlar kaynaktan doğma ve sen değilsin. Bu halde olmamızın tek suçu sensin Su Muhafızı ve senin bu halde olman da senin suçun!"

Ona ne yaptığımı bilmiyordum. Benden nefret eder gibi bakıyordu, aramızdaki mesafeyi kapattı ve tam önümde durdu.

Çenemi sıkıca kavrayıp dudaklarıma eğildiğinde başımı çevirdim zorlukla. Bunu yapınca geri çekilmedi ama çenemi bıraktı.

"Senin doğamaman gerekiyordu muhafız." dediğinde karnımda şiddetli bir ağrı hissettim. Bedenim çözülmüş karanlık muhafız kaybolmuştu.

Acıyla dizlerimin üstüne çöktüm. Benliğim titrerken içimde olan hançeri bile çıkaramıyordum. Öylece kalakalmış bir durumdaydım.

Gözlerimden akan yaşlarla beraber gökyüzüde benimle birlikte ağlamaya başladı.

Aklımda perdelenen aralık açıldığında unutmak için çabaladığını ama daha dün gibi hatırladığım anı göz önüme geldiğinde küçük bir çocuk gibi ağladım.

Çocuktum ben daha ne istemişlerdi benden? Daha bir çok şeyin farkına bile varamamışken.

Bedenimde dolaşan elleri hissedince boğazımın  acısını umursamadan haykırdım.

Haykırışımla şiddetlendi yağmur, artık bir ateş misali yağıyordu. Düştüğü yeri de yakıyordu, benim içim gibi alev alıyordu her yer.

Karnımdaki acı kendini belli edince sol elimle kavradım hançeri sıkıca. Kanım ormanın toprağına an ve an karışırken çekemedim hançeri vücudumdan.

Fısıltıyla seslendim Ella'ya artık takatim kalmamıştı, geçmişin verdiği acıyı şimdi de tatmak beni yormuştu.

Kanım aktıkça vücudum daha da buz kesiyordu ama her yer yanıyordu. Başımı kaldırdım, buğulu gözlerimle gökyüzüne baktım.

Yağmur damlaları düştüğü her bir yeri yakıyordu, orman alev almış durumdaydı, etrafım ateşten duvarla çevriliydi.

Git gide yaklaşan alevlerden cılız bir ses duydum adımın seslenişini. Beni bulmak için gelmişlerdi ama her şey için çok geçti.

Sesimi çıkarmadım, hayır çıkaramadım. Hançeri kavrayan elim düştü yere ilk, başım dönmeye tenim buz kesmeye devam etti.

Ateşin yakıcılığı bile fayda etmezken başım düştü yere, gözlerim kapandı kapanacak haldeydi. Ama ben hala içimde kan ağlayan küçük çocuğu düşünüyordum.

Oysaki söz vermiştim ona bir daha olmayacak diye tutamadım sözümü.

İleri gitmese de ruhumun kabuk bağlayan yarasını açmıştı, kanayan yarama  yenileri eklenmeye devam ediyordu ve ben yine bir şey yapamamıştım.

Gözlerim buğulu bir şekilde gördü yanan ormanı. Alevler etrafı bir bir sararken bir yandan da yağmur tüm hızıyla yağmaya devam ediyordu.

Garip su damlaları sanki ateşti de yere düştükçe yakıyordu her yeri. Gözlerim ha kapandı ha kapanacak şekildeydi.

Alevler bana doğru yaklaşmaya başladığında siyah bir silüet gördüm. Belli değildi ama orada biri vardı sanki.

Gözlerim daha fazla dayanamayıp kapandığında kulaklarım cılız bir şekilde o sesi duydu.

"Koru onu ateş."

•••


Kirpiklerim iç içe geçmiş bir durumdaydı adeta. Ayrılmamak için direniyordu, biraz daha zorlamayı denediğimde hafifi ayrıldı.

"Uyanıyor sanırım."

"Sessiz olun."

Sesleri aldırmadan gözlerimi açtığımda başımda endişeli bir şekilde duranları gördüm.

Doğrulmak için hareket etmeye çalıştığımda karnıma saplanan acıyla ağzımdan inleme döküldü.

"Dikkat et." Sesin sahibi kimse bana yardımcı olarak yatak başlığına yaslanmamı sağladığında etrafımı daha net gördüm.

"Su ister misin?" Diye sordu tekrardan. Gözlerimi kıza çevirince kırmızı saçlarını gördüm ilk sonra koyu mavi gözlerini.

Daphne.

Hiçbir cevap vermediğini görünce elindeki bardağı koyup koymama arasında kalmıştı. Boğazımdaki kuruluk kendini belli edince baş sallamakla yetindim.

Dikkatli bir şekilde bardağı dudaklarımın arasına koydu ve içirdi. Boğazımdan akan su yeniden hayat bulmuş hissi vermişti bana.

Bardağı geri çekip yatağımın kenarına oturdu. Gözlerinde endişe vardı. Daphne'dan gözlerimi çekip odadaki kişilerde dolaştırdım.

Gwen yatağımın diğer tarafında otururken hemen yanında ayakta dikilen Astrid vardı. Sol tarafımda ise Holly vardı.

Yatağıma yakın olan kolonlardan birine tek ayağını ve sırtını yaslamış olan bir adam da vardı. Onu ilk defa görüyordum ama gözleri bana birini anımsatıyordu.

Adamın omzunda ise benim küçük perim vardı. Endişeli bakışları beni hapis almıştı.

"Kendini nasıl hissediyordun Amaris?" sorusuyla bakışlarımı Ella'dan çekip Daphne'de buluşturdum.

Aklıma ormanda olanlar geldiğinde tüylerim diken diken oldu. Bunu fark eden Daphne elini elimin üstüne koyun güven amaçlı gülümsediğinde elimi kendime doğru çektim.

Temas şu an istediğim son şeydi.

Yaptığım şey ile beni anlamaya çalışırmış gibi baktı.

"Uyanman bile mucize." diyerek ortamı yumuşatmaya çalışan Astrid' döndüm. Ne demek istemişti?

"Biri seni yedi başlı yılan zehriyle yaralamış. Panzehir için denizin altını taradık. Şükür ki sonunda bulduk ve beş gündür uyuyorsun."

"Akademiyi de dert etme ateş yağmuru yüzünden tatil edildi. Herkes ateş yağmurun bıraktığı hasar için evlerine gönderildi." diye Astrid'in sözlerinin devamını getirdi Holly.

Ateş yağmuru demek. On sekiz yıldır yaşıyorum ama hiç rastlamamıştım.

"Ateş yağmuru ne sıklıkla olur?" dememle arkada bizi dinleyen adam öne bir adım attı ve konuşmaya başladı.

"İlk defa oldu. Garip?" Son kelimleyi bana hitaben söylemişti sanki çünkü gözleri üzerimdeydi.

"Bunun Amarisle bir alakası olduğunu düşünmüyorsundur umarım abi."

Abi?

Tabii ya alfaydı O. İlk defa onu insan formunda görmüştüm.

"Amaris su muhafızı ateşle bir alakası yok." diye son noktayı koydu Daphne. Bir şeyi mi saklamaya çalışıyordu? Gözleri uyarır gibi Alfa'nın üstündeydi.

"Biri bana ne olduğunu anlatabilir mi artık?"

"Şöyle ki Ellayı çağırmışsın seni alevlerin arasından buraya getirdi. Geldiğinde ise zehirli bir hançerle yaralandığını gördük. Seni iyileştirdik ama beş gün boyunca uyudun." Diye tek nefeste her şeyi açıklayan Alfa'ya gözlerim kocaman açarak baktım.

Anladığımı belli edercesince başımı salladım. Daphne oturduğu yerden kalktı ve ellerini birbirine çırptı.

"Hadi herkes işine gücüne Amaris de biraz dinlensin. Ella yanından ayrılma."

Herkes onaylayan mırıltılar çıkarıp odadan çıktığında Ella yanıma uçtu ve bana yardım etmek için hamle de bulununca elimle onu durdurdum.

Ayağa kalkıp kendimi banyoya attım ve ılık suyun altında kaldım.

Düşüncelerimi toparlamam gerekiyordu. Orman da olanlar hiç yaşanmamış gibi hayatıma devam edemezdim ama beni bu denki etkisi altına da izin vermezdim.

Kafa karışıklığıyla bornozuma sarılarak banyodan çıktığımda Ella'nın yatağa bir elbise serdiğini görünce kaşlarım havalandı.

"Daha düzgün bir şey yok muydu?"

"Maalesef Saray'ın içinde bu tip şeyler giymek zorundasın sen bir kraliçesin unutma!"

Göz devirip yatağa serdiği elbiseyi alıp banyoya girdim. Üzerime tam olan açık mavi elbiseye baktım.

Daha sade bir şey yok muydu acaba?



Yere kadar uzanan eteğin tülünü toplaya toplaya çıktım banyodan.

Ella benim yanıma gelip yatağımın yanındaki topuklu ayakkabıları gösterince bıkkınlıkla ofladım.

Ayakkabıları giyince eteğin tülünü toplamak zorunda kalmamıştım.

"Daha sade bir şey yok muydu ?"

"En sadesini giyiyorsun."

Elbiseyi kabullenip dışarı çıktım. Ella da peşimden geliyordu. Normalde omzuma konan perim kanatlarını kullanınca garipsemiş yerimde durmuştum.

"Omzuma oturmadın." dediğimde gülümsedi.

"Prenses Daphne elini koymak istediğinde geri çektin. Ormanda ne olduğunu az çok tahmin edebiliyorum." Bu kadar dikkatli miydi benim küçük perim?

Hem o anladıysa muhtemelen geri kalanlarda anlamıştır.

"Saray'ın sınır kısmına gitmek ister misin?"

"Sınır?"

"Gel hadi." diyerek önden uçtuğunda bende onu takip ettim.

Aşağı indikçe inemeye devam ederken muhteşem işlemeli bir kapının önünde durdu. Kapıyı ittirmemi bekliyordu sanırım.

Kapıyı ittirip içer girince şaşkınlıkla ağzım açıldı. Burası muazzam bir yerdi.

Okyanusun altıydı ve odanın tavanı hariç her yer camla kaplıydı. Okyanusun içinde hissiyatı veriyordu kişiye.

Yutkunup manzaranın tadını çıkardım. Cama daha da yaklaşıp elimi koydum okyanusu izlemeye koyuldum.

O kadar güzel görünüyordu ki huzur veriyordu. İstemsizce gülümsedim ve gözlerim ayırmadan izlemeye başladım.

"Daha iyi görünüyorsun." Duyduğum sesle bedenim kaslar kesildiğinde boğazıma bir yumru oturdu.

Camdan yansımasını gördüğümde bedenimin titremesine engel olamadım.

O olmadığını bilsemde beynim bunu kabul etmiyordu. Onun suçuydu onların suçuydu.

Eğer benim de haberim olsaydı önlemimi alabilirdim. Ama yine kendi bildiklerini okumuşlardı.

Onlara arkadaşım demiştim çünkü kaderlerimiz aynıydı ama şimdi fark ediyorum onlar birdi onlar kaynaktan gelenlerdi.

Ben ise normal bir doğumla gelmiştim kaynaktan bile değildim, onlardan farklıydım ve bizim kaderlerimiz aynı değildi olmazdı!

Bir adım daha attığında içimdeki küçük çocuk avaz avaz bağırmaya başladı.

Gözlerim dolmaya müsaitti ve ben içimdeki küçük kızı tekrardan incitenlere karşı gardımı alacaktım ve dik duracaktım.

Beni bu kadar kolay yıkmazlardı.





Bölüm sonu

Ev-vet bölüm geç geldi farkındayım ama oy ve yorumlar az benimde moralimi çokça bozuyor bu durum. Sizlerin desteğini bekliyorum.

Gelelim bölüme bölümde Amaris'in yaşadıklarını yazarken çokça zorlandımı itiraf etmeliyim. Onun dışında size sorularım var ve cevap verirseniz beni mutlu edersiniz.

Sizce Karanlık muhafız neden olanlardan Amaris'i suçluyor ve Amaris neden kaynaktan doğmadı?

Bir de Amaris sizce Dean'a karşı nasıl davranlamalı? Dean'ın ve diğerlerinin Amaris'ten bir şey saklamaları doğru mu veya neden saklıyorlar?

Az kaldı unutuyordum Amaris gözlerimi kapatmadan alevlerin arasında gördüğü silüeti ve duyduğu ses kime aitti sizce?

Sıradaki bölüm biraz sakin geçecek sanırım ama emin eğilim bu konuda.



Şimdi bölüm hakkında değilde size sorularımı sorayım.

Kaç yaşındasınız?

Kitabımı nasıl buldunuz.?

Onun dışında tatiliniz nasıl gidiyor?

Size huzur veren şey ne?

Yeni bölüme kadar kendinize iyi bakın görüşmek üzere 👋🏻.

Continue Reading

You'll Also Like

1.8M 98.1K 50
Zengin, şımarık ve akıl almayacak derecede çılgın olan Pera verdiği büyük parti sonucu kendini dedesi ve babaannesinin yaşadığı köyde, çiftlik evinde...
274K 18.6K 32
"Sakın onun adını anma." "Neden?" "Eğer yaparsan sana sonsuza kadar sahip olur." ~~~~ "Büyü zayıflıyor Aria. Sen ölmek istesen bile o buna izin verme...
165K 10.6K 53
~Fantastik~ "Öfkenin ve dansın zarafeti, olacak her şeyin sebebi... ~ Yaratıkların kol gezdiği, tehlikenin hüküm sürdüğü dünyada; onları avlamak için...
66.5K 2K 80
İşini ailesi gibi gören bi psikolog ve sinirlenince kimseyi tanımayan mafya aşka inanmayan adama aşkı öğreten kadın💖 Ateş ❤️ Ezgi