Be Mine || Jikook

By naivejim

45.5K 3.3K 2.5K

Taehyung, iki kişi ile aynı anda çıkmaktaydı. Peki bu iki kişi, birbirlerini öğrenirlerse.. ne olur? Eski adı... More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
13
14
15
16
Final
Universe

12

1.8K 163 87
By naivejim

Her an bölümü silebilirim

Çünkü ne yazdığımı bilmiyorum, direkt yazıp yayımlıyorum

Gerildim şuan

~

Altısı beraber, kapıdan geçtiler.

Ama daha sonra Taehyung, kaşlarını çattı.

"Bir dakika.. olamaz"

Hoseok hemen ne olduğunu sordu. Taehyung ise, ona döndü çaresizce.

"Burası.. eskisi gibi değil. Boşaltılmış. Hiç bir şey yok.. Yetişemedik"

"Sen geldin mi daha önce buraya?!" Jungkook sinirle bağırırken, sesi yankılanıyordu boş olan ofiste.

Kafasını salladı Taehyung. Ardından, dolan gözlerini umursamadan, kadının ofisinin olduğu odaya yöneldi.

Gerçekten de bomboştu.

Jungkook da etrafına baktı. Hiç bir şey yoktu. Daha sonra, göz yaşlarını silip, onların yanına dönecek iken ayağı bir şeye takıldı.

"Burada bir şey var!"

Hepsi Jungkook'un başına toplandı. Ardından Jungkook, eli ile incelerken kapak olduğunu fark edince açtı.

"Oha merdiven var"

Konuşan Hoseok'tu.

Jungkook gözlerini devirip, merdivene adım attı. Hepsi teker teker aşağı indi.

"Demek Jimin'in bahsettiği olay burada olmuştu.."

Jungkook hemen Taehyung'a döndü sinirle.

"Ne olayı?!"

Yoongi de sinirden bağırdı. "Taehyung sikerim seni, çabuk konuş!"

Taehyung yutkundu ve başını kaldırıp Jungkook'un gözlerinin içine baktı.

"Jimin.. daha önce kelepçelenip dövüldüğünden bahsetmişti" cümlesini bitirdikten sonra, gözleri ile bir yeri işaret etti.

Duvarda iki kelepçe vardı.

Jungkook, yavaş bir şekilde Taehyung'un işaret ettiği yere doğru yürüdü. Ve daha sonra, kan gördü.

Jimin'in kanı.

O an, Jimin'e bir şey olduğu düşüncesi ile şiddetli bir şekilde ağlamaya başlamıştı. Dizlerinin üzerine çöktü ve daha da çok ağladı.

"Bu böyle olmaz. Polise ihbar etmeliyiz"

Sabahtan beri konuşmayan Namjoon, ağzını açmıştı.

~ Jimin

Jimin gözlerini açtığında o kadın, başka bir adamı ile konuşuyordu.

Onları dinlemek için, tekrardan gözlerini kapadı.

"Evet. Cesedini aside atacaksınız diye kaç kere söyledim size! Hâla öğrenemediniz gitti!"

Jimin şaşkınlık ile tekrardan gözlerini açtı ve daha sonra etrafına göz attı. Yatakta yatıyordu.

Burada önceden yatak mı vardı?

Ve bir eli kelepçeliydi. Yatağa bağlıydı.

Kadın ve adamın çıktığını duydu daha sonra. Daha önce de birini öldürdüklerine şahit olmuştu Jimin.

Öldürmek için, yaklaşık bir saat boyunca asit hazırlıyorlardı. Yani bir saat boyunca burada olmayacaklardı.

O psikopat da dahil.

Jimin, yatakta dikleşmeye çalıştı. Ve daha sonra duvara döndü.

Saat, 22:01'di.

"Buradan nasıl çıkabilirim ki?"

Jimin diğer eliyle, yüzüne elledi ve hemen ardından inledi.

Yüzü, berbat haldeydi. Her yeri morarmıştı. Dudağı ve gözü şişmişti. Alnından ve ağzından hâla kan akıyordu. Kolunda çizikler vardı.

Ayrıca.. sırtında dayanılmaz bir acı vardı.

Çıkmanın bir yolu yoktu. Kolunu kıpırdatacak hali bile yoktu. Ama ölmek de istemiyordu;

Jungkook, için.

Küçük. Küçücük olan pencereden, yıldızlara baktı. Gözlerinden akan her bir yaş, o yıldızları temsil ediyordu ona göre.

Eline baktı Jimin.

Kelepçeyi çıkarmanın bir yolu da yoktu.

Ama buradan çıkmanın tek yolu da, bu kelepçeden kurtulmaktı.

Eli küçüktü zaten. Bunu düşünerekten çekiştirdi elini.

Ama fayda yoktu.

"Kahretsin!"

Kendi kendine sövüp, bir yandan da elini çekiştirmeye devam ediyordu. En sonunda gözleri doldu.

"Özür dilerim Jungkook. Özür dilerim.."

..

Yarım saat.. Yarım saat boyunca, ağlayıp durdu.

En sonunda aklına gelen fikir ile, göz yaşlarını sildi. Yapması gerekiyordu bunu.. Bu yüzden hiç iğrenmeden eline tükürdü.

Buna mecburdu.

Elinin kayganlaşmasını sağlamaya çalıştı. Çıkacak gibiydi tabi.. ama işe yaramadı.

En sonunda, çıkarmak için baş parmağından vazgeçti. Onu feda edecekti. Bu kelepçeden kurtulmak için, ondan vazgeçmesi gerekiyordu.

Derin nefes aldı.

Ve ardından.. acı dolu, yüksek bir çığlık.

Kelepçeden elini kurtarmak için, baş parmağını kırdı. Sonuç olarak, artık serbestti. Parmağının acısı ile, daha da çok ağlamaya başlamıştı.

"Kendine gel Park.. sen güçlüsün. Buradan.. kurtulacaksın"

Kendi kendine güç vermesinin ardından merdivenlere doğru yürümeye çalıştı. O kadar güçsüzdü ki..

Yavaş yürüyordu. Ama acele etmesi gerektiğinin de farkındaydı. Bu yüzden, tüm gücünü kullanarak çıktı merdivenlerden.

Yukarı çıktığında, ses yoktu. Sadece onun ağlayış sesi.

Daha gelmemişlerdi. Hemen kapıya yöneldi. Kapı, kilitliydi.

"Kahretsin.."

Tam olarak umudunu yitirmişken, aklına o kadının odasında ki pencere gelmişti. Bu sefer, gerçekten önünde bir engel yoktu.

Pencereye yaklaştı.

Açtı ve ardından çıkmaya çalıştı. Zor olsa da becerdi Jimin. Ve pencereden atlayıp, kendini sokağa attı.

Etraf çok karanlıktı.

Ayrıca gözünde ki yaşlar da etrafını görmesini zorlaştırıyordu. Ama o yürümekten vazgeçmiyordu.

Açık olan bir restoran gördü.

Aklına gelen şey ile restoranın kapısından geçti. Geçtiği an, şefler ve garsonlar ona bakmışlardı.

"Üzgünüm ama.. ateşinizi kullanabilir miyim?" Ne düşündüğünün farkında bile değildi. Ama yapmak istiyordu.

Hiç kimse.. onun ne dediğini anlamamıştı. Kendisi de anlamamıştı.

Jimin, şeflerin olduğu tarafa yavaş yavaş yürürken garsonlar onun ne yaptığını izlemeye koyulmuştu.

Jimin, yemek yaparken kullanılan ateş saçan aleti eline aldı.

Şefler tam engel olacak iken, Jimin hiç düşünmeden karnını açıp ateşi karın bölgesine tutmuştu.

Ardından, karın bölgesine bakarak gülümsedi, canı yanmıştı ama buna değdiğini düşünüyordu. Başı dönerken etrafına son kez baktı.

O an, kapıda birini gördü.

Ve bilincini kaybetti.

~~

Jungkook ve diğerleri, karakol da ifade veren Taehyung'u beklemektelerdi.

İfade veren Taehyung'du, çünkü her şeyi bilen tek kişi oydu.

Polisler onu bulacaklarını söyleselerde, Jungkook asla inanmıyordu. Seokjin, Jungkook'un göz yaşlarını silmesi için peçete verdiğinde, Jungkook zoraki bir şekilde güldü ve aldı.

Daha sonra telefonuna gelen bildirime baktı.

Yabancı bir numaradan, mesaj vardı.

~~

Bilinmeyen
Jeon Jungkook.
Jimin ile
şuan hastanedeyim.
Ameliyattan çıktığından beri,
uyusa da sürekli senin
adını sayıklayıp
duruyor. Buraya gelsen
iyi olur.

~~

Continue Reading

You'll Also Like

8.7K 1.1K 17
"O küçük poponu benim için sallamaya devam edebilirsin, omega." "Pişman olacağın şeyler söyleme, delta." Lee Heeseung × Kim Sunoo +wonki, jayke, jang...
34.2K 1.5K 12
Prk- Selam babacık Jjk- Kimsin? Prk- Bebeğin ;) Texting x kısa hikaye 🖕 FUCK CIDDIYE ALMAYIN!
8.5K 641 15
Bir sonadow hikayesi Sonicin hayatında herşey normalken birden biriyle tanışır ve hayatı değişir
1.4K 113 12
Sirius Black'in ikiz kardeşi Helena Cassiopeia Black aşıktı. Onunla Hogwarts ekspresinde tanıştığı günden beri Helena bu duygudan asla kurtulmak ist...