phobia. 'hyunmin

By citostay

37.5K 3.1K 2K

Chan ve Jeongin'in sevgili olmasıyla iki arkadaş grubu yakınlaşmış ve olayların bu şekilde ilerleyeceğini tah... More

giriş
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27-Final✨️

15

1.3K 119 63
By citostay

Benim vazgeçişim sana olan teşekkürüm.

Hyunjin

Oturduğum bankta Seungmin'in gelmesini bekliyordum. Benim dersim ondan önce bitmişti.  Grupta sinemaya birlikte gitmeye karar verdikten sonra özelden mesajlaşmış, eğer ben ondan önce dersten çıkarsam onu kampüsünün önünde bekleyeceğime dair bilgilendirmiştim. 

Arabalar filmini severdim,gerçekten de çocuklarla arkadaşlığımızın simgesi gibi bir şey olmuştu. Sinemaya gitmek gibi bir düşüncem yoktu ama aslında . Dün gece çocuklara Seungmin için ağladığımda Jisung yakınlaşmamız için bu planı yapmıştı.  Her ne kadar sinemaya gitmek mantıklı bir plan olarak gözükse de sevdiğim çocukla animasyon filmine gitmek o kadar mantıklı gelmemişti gözüme. Bunu dile getirdigimde Jisung klişeden uzak bir plan olduğunu ve bu planın amacının date olmadığını sadece biraz daha yakınlaşmamız için olduğunu söyleyip aklıma yatırmıştı.

Seungmin'i beklerken bu fikrin aslında o kadar mantıklı olmadığı kafama dank etmişti. Bugünün sonunda birbiriyle iyi anlaşan kankalar olarak ayrılmak istemiyordum.

Seungmin'in dersinin bitmesi için 20 dakika daha vardı ve ben heyecandan bayılmamak için zor tutuyordum kendimi. 

Hatırlıyorum, tanıştığımız ilk günü.

Seungmin ile tanıştığımız günü daha doğrusu benim onu fark ettiğim ilk günü daha dün gibi hatırlıyordum. 

Mutsuzdum, arkadaşlarımın yanımda olmasına rağmen kendimi yalnız hissediyordum ve dans etmekten fazlasıyla yorulmuştum. Tam bu zamanda karşıma çıkmıştı. Tanrı'nın bana bir hediyesi olarak kabul etmiştim onu.

Dersime yetişmeye çalışırken gelen seslerle duraksamış ve seslerin geldiği yöne doğru hareket etmiştim. Bir çocuk  altına aldığı diğer çocuğu yumrukluyordu. Kim olduğunu hemen anlamıştım zaten. Onu tanıyordum sadece ilk defa o zaman fark etmiştim benim için bir hediye olduğunu.

O bir başkası için kavga ederken hiçbir şey yapmadan sadece izlemiştim onu. Seri hareketlerle geçirdiği yumrukları ve sinirden ağzından çıkan kelimeleriyle o kadar hoşuma gitmişti ki o an Minho için kavga ediyor oluşu bile önemli olmamıştı benim için.

Changbin onu durdurup kenara çektiğinde bile gözlerimi ondan ayıramamıştım. Benim onu izlediğimi fark etmiş olacaktı ki onunda gözleri bana dönmüş sadece öylece bakmıştı bana. Yakalanmamın verdiği utançla gülümsemiş ve hiçbir şey demeden kampüsüme doğru ilerlemiştim kalbime düşen ışıkla birlikte.

Utangaç gülümsemeleri ve düşen gün ışığını.

O günden sonra gözlerim sürekli onu arıyor olmuştu. Hoşlanmamıştım sadece ilgimi çekmişti, ben öyle sanmıştım.

Her aynı ortamda bulunduğumuz da gözlerim istemsizce onun üstünde oyalanıyordu, o da bunu fark ettiğinde göz göze gelmemiz kaçınılmaz oluyordu.

Sadece gözlerine bakarak anladım bir olduğumuzu.

Her göz göze gelişimizde içimde oluşan hiçbir duyguya engel olamadım. Arkadaşlarıyla gülüştüğünde dudaklarımda oluşan gülümsemeye, üzgün olduğunda beynim de dolaşan neden üzgün acaba sorularına , Minho ile fazlasıyla yakın olduğunda içimde ki rahatsız hisse , yanından geçerken heyecandan titreyen ellerime,hiçbirine...

Ne zaman gülsen, ne zaman mücadele etsen her zaman seni koruyacağım, senin için.

Onu rahatsız eden şeylerden koruma düşüncesi, mutlu olduğu şeyleri sürekli önüne koyup mutlu etme düşüncesi , üzgün olduğunda yanında olma isteğim ve onunla ilgili daha bir sürü düşüncem kafama dank ettiği an ondan hoşlandığımı fark etmiştim. Biraz geç fark etmiştim ama fark etmiştim işte.

Çocuklara hislerimden bahsettiğim de hiçbiri beni ciddiye almamış hatta gülmüşlerdi. Onlara göre Seungmin Minho'yu seviyordu hatta sevgililerdi. Onları inandırmak için hiçbir şey yapmamıştım. Hislerimden emindim. Seungmin'i Minho'dan fazlasıyla kıskanıyordum. Sevgili olduklarını düşündüğüm için de Seungmin'e karşı hiçbir atakta bulunmuyordum.

Yine aynı ortamda bulunduğumuz zaman diliminde Seungmin, Minho'nun kucağına oturmuş ve onu sinir etmek için elinden gelen her şeyi yapmıştı. Birkaç masa gerilerinde oturan ben ise onları sadece izlemiş daha fazla dayanamayıp oradan uzaklaşmıştım. Benim ani kalkışımla şaşıran arkadaşlarım peşimden gelmiş sakin bir yere geçip oturduğum an hıçkırarak ağlamamla içimde ki duyguların ne kadar ciddi olduğunu anlamışlardı.

O günden sonra aşk acısı çeken bir insan ne kadar çökebilirse günden güne o kadar çökmüş kendimi yıpratabildigim kadar yıpratmıştım.  Daha sonrasında bu halime dayanamayan arkadaşlarım okul projesin de görev alan Seungmin'le ortak olmak için hocaların peşinde dolaşmış en sonunda seçilen Felix'le birlikte derin bir nefes almışlardı.

Plan basitti. Projede ortak olup Minho ile sevgili olup olmadıklarını öğreneceklerdi. Birkaç gün sonra Felix'in koşarak yanıma gelmesiyle sevgili olmadıklarını öğrenmiş fakat Seungmin'in aşka inanmadığını ve asla aşık olmak istemediğini öğrenmiştim.  Sevgili olmadıkları için sevinirken aşkı bu kadar kesin bir şekilde reddetmesi sevincimi az da olsa kursağımda bırakmaya yetmişti.

Sana ulaşmak için zamanda yolculuk bile yaparım.

Bizimkilerle birlikte Seungmin'in neden aşka bu kadar karşı olduğunu düşünürken geçmişte bu konu da fazla derin bir yara alabileceğini düşünmüştük. Bu canımı daha çok yakmıştı.  Canı yandığı için üzülmüş ve o zamanlar karşısına çıkmadığım için hem kendime hem de kadere lanet etmiştim. O zamanlara yolculuk yapmak ve acı çekmemesi için elimden geleni yapabilmek için her şeyimi ortaya koyabilecek olduğumu fark etmem ondan hoşlanmadığımı anlamamı sağlamıştı.

Ondan hoşlanmıyordum ona aşık olmuştum.

Ben cesaretimi toplayıp karşısına çıkmak için hazırlanırken Jeongin ve Chan sevgili olmuştu. Ben daha kendi cesaretimi toplayamadan onlar sayesinde aynı ortamda bulunmaya başlamıştık.

Olmayan cesaretim, Seungmin'in sevgiye olan tutumuyla iyice kırılmış hislerimi içime gömmem için bir uyarı olmuştu. O yanımdayken bunu yapmak kolay olmamıştı, yapamamıştım da zaten. Uzaktayken sevmek kolay olsa da tam yanımdayken sevmek fazlasıyla can acıtıyordu. Bana gülümsüyordu ona gülümsüyordum ama içimde oluşan fırtınalardan bahsedemiyordum. 

Direkt karşısına bana bir şans verir misin diye çıkarsam beni  reddedeceğinden ve arkadaş bile kalmaktan vazgeçeceğinden adım kadar emindim, arkadaşlarım da benimle aynı düşüncedeydi ki onunla normal bir şekilde arkadaş olmam gerektiğinde karar kılmıştık. 

Plan basitti, kendimi ona alıştıracak, için de herkese karşı kapattığı duyguları yavaş yavaş açacak ve kendimi fark ettirmeden ona sevdirecektim.

Sinemaya birlikte gidiyor oluşumuz doğru yolda ilerlediğimi gösteriyordu ama bu işin sonunda en yakın arkadaşlar olarak çıkmaktan da ölesiye de korkuyordum.

'Hyunjin, Hyunjin duymuyor musun beni?'

Gözümün önünde sallanan elle sıçramış kafamı kaldırdığım an içimde çiçek bahçelerini canlandıracak kadar güzel gülümsemesiyle bana bakan Seungminle göz göze gelmiştim.

Çalan şarkıyı durdurmuş, kulağımda ki kulakları çıkartmış ayağa kalkmıştım hemen.

'Dalmışım, kulaklıktan dolayı da duymamışım seni.'

Birlikte yürümeye başlamıştık. Yanyana ne güzel duruyorduk. Benden sadece 1-2 cm kısaydı ve bu mesafe bile içimin kelebeklenmesini sağlıyordu. Onu ilgilendiren her şey beni kelebeklendirmeye yetiyordu aslında.

'Fark ettim. Ne dinliyordun da seni düşüncelere dalmaya itti.'

'Neverending Story, sevdiğim bir şarkı her dinlediğim de bir sürü düşünce var oluyor kafam da.'

Yanyana birbirimize bakmadan yürüyorduk. Alışveriş merkezi çok uzakta değildi o yüzden yürüyerek gitmeye karar vermiştik mesajlaşırken.

'O şarkıyı biliyorum.  Birinden mi hoşlanıyorsun?'

Pat diye sorduğu soruyla ne cevap vereceğimi bilememiş ve yerimde duraksamıştım o da bunu fark ederek duraksamış benim cevap vermemi beklemeden konuşmaya başlamıştı.

'Özür dilerim pat diye sordum öyle. Şarkının anlamı aklıma gelince birden. Sormadım varsayalım.'

'Yo, hayır önemli değil.   Birden sorunca duraksadım. Hoşlandığım biri yok. Sadece şarkıyı söyleyen çocukların sesi çok hoşuma gidiyor. Birden kendimi düşünceler içinde buluyorum. '

Hoşlandığım biri yok, aşkından öldüğüm biri var.

'Anladım,  hocalar okul projesi için tekrardan bizleri eşleştirmeye karar vermiş, haberin var mı?' 

Konuyu değiştirmek istediğin farkındaydım, bu konulardan konuşmaktan hoşlanmadığını bilecek kadar tanıyordum onu.

'Hayır, haberim yoktu.' 

'Bize de bu ders söyledi hoca.  Bu sefer  sunum gibi bir şey değil istedikleri. Biz şarkı söylerken sizin dans ettiğiniz bir gösteri düzenlememizi istiyorlar.  Birinci olanlara da ödülleri varmış. '

Hocalara yalvarmam için bir sebep daha çıkmıştı. Bu proje de kesinlikle  Seungmin ile eşleşmeliydim. Büyük bir fırsattı bu bizim için. 

'Kendileri mi eşleştireceklermiş yoksa kendimiz mi gidip yazdıracağız eşleceğimiz kişiyle?'

'Kendileri eşleştirecekler büyük ihtimalle.'

Verdiği cevaba bir şey demeden sadece kafamı sallamakla yetinmiştim. Alışveriş merkezine gelmiştik ve ona cevap vermek için fazla kalabalıktı. İçeri girdiğimizde ne tarafa gideceğimize dair bir fikrimiz olmadığı için duraksamıştık.

'Filmin başlamasına yaklaşık yarım saat var? Yemek yemek ister misin?'

'Sadece bir kahveyle duruyorum. Yemek yesek iyi olur gibi. '

Kahve içmekten fazlasıyla keyif alıyordu. Bunu her onu gördüğümde elinden hiç ayırmadığı kahve bardağından anlamıştım.

'Hiç sağlıklı beslenmiyorsun. Ne yemek istersin?'

Ne yemek isteyeceğinden adım kadar emindim.

'Şey, Mc Donald's?'

Jeongin Mc Donald's yemekten fazlasıyla hoşlandığı için çoğunlukla okulun yanında ki şubeye giderdik ve çoğunlukla Seungminlerle karşılaşırdık.  Önünde ki hamburgere bu dünyada ki en kıymetlisi oymuş gibi bakmasından anlamıştım Mc Donald's yemekten zevk aldığını.

'Tamamdır, o zaman. Yemek katı da sinemayla aynı katta. En son kat. '

Birlikte yürüyen merdivenlerden çıkarken tek düşündüğüm bu çocuğa aşık olmak bu yaşıma kadar yaptığım en doğru şey olduğuydu.

Hamburgerlerimizi alıp bir masaya oturduğumuz da ikimiz de sadece hamburgerlerimizle ilgileniyorduk.

'Arkadaşları sevgili olduğu için arkadaslari tarafından satılan iki kişiyiz. Bu gidişle de satılmaya devam edilecek gibiyiz. '

Dediğime gülmüş, kolasından bir yudum almıştı.

' Bu kadar hızlı sevgili olmalarını beklemiyordum. Aslında Minho uzun zamandır Jisung'tan hoşlanıyordu ama  Changbin ve Felix çifti fazla hızlı çıktı. '

Minho'nun Jisung'tan uzun zamandır hoşlandığını biliyordum. Minho Jisung'a her şeyi anlattığında Jisung koşarak yanımıza gelmiş ve heyecanlı bir şekilde bütün her şeyi anlatmıştı.

' Aslında  beklediğim bir şeydi benim. Mutlu olmaları çok hoşuma gidiyor. Birlikte vakit geçirdikten sonra eve mutlu dönmeleri beni de mutlu ediyor. ' 

Gerçekten de onlar adına çok mutlu oluyordum. Günün sonunda acaba Seungminle bizde böyle olur muyuz diye düşünmekten kendimi alıkoyamasam da mutlu oluyordum işte.

'Minho'nun artık Jisung diye ağlamalarını duymadığım için ben de mutluyum fazlasıyla.'

Dedigi şey beni güldürmüştü. Minho'dan beklediğim hareketler değildi bunlar.

'Dışarıdan bakınca Minho hiç o enerjiyi vermiyor biliyor musun?'

'Minho çok soğuk biri gibi dursa da fazla duygusal ve utangaç biri. Jisung'a açılması için kaç gece dil döktüm fakat bir türlü ikna edemedim. Üstüne bir de sizi sevgili sanıyordu. '

Minho ile aynı kaderi paylaşmış olmamız güldürmüştü beni. O sevdiğine kavusmusken  benim hâlâ bir adım atamamış oluşum üzmüştü az da olsa.

'Jisung'la sevgili olmak mı?  Bırak bu evrende, paralel evrenlerde bile böyle salakça bir hataya düşmem.'

'Arkadaşım tehlikede mi? Ayrılmasını söylemeli miyim?'

'Hayır hayır, sadece biz fazla uyumsuzuz. O ikisi fazla tamamlıyorlar birbirlerini. '

Biz ikimiz birlikte olsak dünyanın en salak çifti olmaya hak kazanırız diyemezdim.  İkimiz bir evde yaşarken bile zar zor gecinebiliyorduk. Gecelerimizin sonu güreşmekten yorulmuş bir şekilde  koltukta uyuklamaya başlarken bitiyordu çünkü.

' Sen neden sana gelen teklifleri reddediyorsun? Jeongin çok fazla teklif aldığından fakat hiçbirini değerlendirmeden direkt reddettiginden bahsetmişti.'

Seni bekliyorum. Kendime aşık etmek için beklediğim biri var. Aşık olduğum başka biri var. Bu soru için bir sürü cevap verebilecek olmama rağmen hiçbirini dile getirememek acıtıyor.

'Benim için doğru olan bir kişiyi bekliyorum.'

O da sensin.

'Doğru olup olmadığını nasıl anlayacaksın ki hiçbiriyle iletişime geçmezsen?'

Hiçbiri benim için doğru kişi değil biliyorum.

'Çoğu tipim için benimle birlikte olmak istiyor. Ben benim tipimden dolayı değil de ruhumdan dolayı benimle birlikte olmak isteyen kişiyle sevgili olmak istiyorum.'

Bu doğruydu. Çoğu tipim ve arkadaş grubumdan dolayı benimle sevgili olmak istiyordu. Reddettigim an bunu açık açık suratıma doğru söylüyorlardı.

' Peki sen neden sana gelen teklifleri reddediyorsun?'

Bunun cevabını biliyordum.

'Mantık insanıyım. Sevgi , aşk , hoşlanti ya da her ne diyorsanız hepsi bana sonu olan ve geriye hiç kapanmayan  yaralardan başka hiçbir şey bırakmayan aptalca hisler gibi geliyor.'

Fazla kesin konuşuyor, fazla tepkili ve fazla acımasızdı bu konuda.

' Fazla kesin hüküm indiriyorsun. Etrafında mutlu olan bir sürü kişi var. En basitinden bizimkiler. Onlar da senin için birer aptaldan ibaret mi? '

Bu işin sonunda kazanamadan kaybetmekten korkuyordum.

' Başka bir insanın duygularına muhtaç olmak hoş değil.  Şu an mutlu oldukları ileride de mutlu olacakları anlamına gelmiyor. Eninde sonunda acı çekecekler. Sevgi tükenen bir şey. Heves gibi. Hevesin bittiği an sevginde biter. ' 

Ona karşı yere göğe sığdıramadığım bu duyguları heves benzetmesi yapması, aptal yerine koyması canımı fazlasıyla yakmıştı. Sevdiğim çocukta olsa bu duyguları bu kadar küçümsemesi acıtıyordu işte. 

' Sevgi senin sandığın gibi tükenen bir şey degil Seungmin. Sevgi her geçen gün artan bir şey. Ona bakarsan yaşamımızda aptalca. Sonunda öleceğiz. An olarak mutlu olmak varken sonu düşünerek yaşamak ne kadar mantıklı? '

Sesim titremeden konuşabildigim için kendime teşekkür etmiştim.  Çünkü fazlasıyla kırılmıştım ve ağlamamak icin zor tutuyordum kendimi.  Onu kendime aşık edebilme düşüncesi her geçen dakika gittikçe köreliyordu zihnimde. 

Tam cevap verecekken saatin geldiğini fark etmem o cevap vermeden kalkmamı sağlamıştı. Kalkmış olmama şaşırmış olduğu belliydi, yaptığım hareket hoş değildi biliyordum fakat bana vereceği cevabın kalbimi daha çok kıracağını da biliyordum. 

'Saat gelmiş, geç kalacağız hadi gidelim.' 

Bir şeylerin ters gittiğini anlaması çok uzun sürmemişti. Kaşları hafif catılmıs daha sonrasında beni onaylayıp o da kalkmıştı. Hiç konuşmadan az ileride olan sinema salonuna doğru ilerlemiş internetten aldığımız biletleri görevliye göstermiştim.

Moralimi düşürmeme gerek yoktu,  onu da anlamalıydım. Geçmişte yaşadığı olaylar onu bu düşüncelere itmişti  ve ben bu düşüncelerini birer birer yıkmak için buradaydım.  Yapabilirdim ki yapacaktım da.

Birden kendime verdiğim gazla kıpırdanmış ve gülümsemeye başlamıştım bende ki hareketliliği fark eden Seungmin bana dönmüş ne yaptığımı anlamaya çalışır gibi bana bakmıştı sadece.

'Patlamış mısır almaya gidiyorum istediğin bir şey var mı?'

O klişe sahneyi gerçekleştirecektim.  Okuduğum her kitapta, izlediğim her dizi ve filmde gerçekleşen bu olayı biz de gerçekleştirmeliydik.

'Daha yeni yemek yedik Hyunjin.'

Doğru konuşmak gerekirse benim de midem tıka basa doluydu ama dediğim gibi o sahnenin bugün gerçekleşmesi lazımdı. Bir daha ne zaman sinemaya gelirdik ya da bir daha gelir miydik hiç bilmiyordum ve bu yüzden onunla her şeyi gerçekleştirmek istiyordum.

'Patlamış mısır sinemanın tuzu biberi. O olmadan tadı çıkmaz ki. Sen burada bekle ben hemen geliyorum.'

Bana cevap vermesini beklemeden koşarak patlamış mısır satan standın yanına gittim. Küçük boy patlamış mısır ve iki tane su alıp seungmin in yanına geri döndüm. Birlikte sinema salonuna girdiğimizde görevli sayesinde yerimizi bulup oturmuştuk.

Birazcık arkalardan almış olabilirdim bileti. Kötü bir niyetim yoktu sadece çok göz önünde bulunmak istemiyordum. Salonun yarısından fazlası boştu neredeyse. Diğer kişilerde çocuklarını getirmiş ebeveynlerden ibaretti.

İleride biz de Seungmin ile çocuğumuzu getirebilir miydik acaba?

Işıklar sönüp film başladığında patlamış mısırı  ikimizin ortasına koymuş filmi izliyormuş gibi arkama yaslanmıştım. Aslında tek yaptığım filme pür dikkat odaklanmış Seungmin'i yan gözle izlemekti.

Çok güzeldi. Yer yüzüne düşmüş kanatsız bir melek gibiydi.  Saatlerce oturduğum yerden onu izleyebileceğim kadar güzeldi hem de. Bazen çok korkuyordum benim onda gördüğümü bir başkası da görecek diye.

Arkadaşlarımızın bu kadar yakınlaşıp sevgili olması benim içimde ki umut kırıntılarını fazlasıyla coğaltmıştı  ve eğer hiçbir şey olmadan her şey son bulursa iste o zaman beni toparlayabilecek hiçbir şey bulamazdım. Sanki içimde ki her şeyin sahibi seungmin ve onun bastığı herhangi bir tuş sayesinde her şeyim son bulacakmış gibiydim.

Seungmin tarafında bir hareketlilik olduğunda elini mısıra daldıracağını düşünmüş hemen ben de elimi mısıra uzatmıştım.   Düşündüğüm olmamış ben elime aldığım bir avuç mısırla öylece kalmışken Seungmin oturduğu yere iyice yerleşmiş elini kafasının altına koymuştu.  Daha filmin bitmesine saatler vardı. Elbet o sahneyi yaşayacaktık. 

Ben Seungmin'i çaktırmadan izlemeye devam ederken Seungmin'de pür dikkat filmi izlemeye devam etmişti. Dakikalar böyle geçmiş ne Seungmin elini mısıra uzatmış ne de ben filme odaklanabilmiştim.

Biraz daha zaman geçtiğinde seungmin pozisyonunu değiştirmiş aynı benim gibi koltukta geriye yaslanmıştı. Hareketlendigi için ona döndüğümde uykusunun geldiğini ve gözlerini zor açık tuttuğunu fark etmiştim. Bugün grupta konuşurken de fazla uykusu olduğundan bahsetmişti. Onu sinemaya getirdiğim için pişman olmuştum. Rahat rahat evin de dinlenip uyuması gerekiyordu.

Çok geçmeden seungmin uykuya daldığında tamamen kafamı ona çevirmiş ve onu izlemeye başlamıştım.  Arkalarda olduğumuz için etrafimizda kimse yoktu, rahat davranabiliyordum.  Kafasını omzuma yaslamak istiyordum ama ona dokunduğum an uyanacak olmasından da korkuyordum.  Kendimi biraz daha cesaretlendirip kafasını ellerimle omzuma doğru getirdiğim de birkaç mırıldanmadan başka bir hareketlilik olmamıştı.

Burnuma gelen kokusu beni öyle bir mayıştırmıştı ki içimde ki heyecan bile sakinleşmiş  uykumu getirmişti. Filmin bitmesine çok yoktu bu yüzden uyumamak için filme odaklanmaya çalışmıştım.

Film ışığı her parlayıp bize vurduğunda fotoğraflarımızı çekmeye çalışmıştım.  Omzuma o kadar güzel yakışmıştı ki hiç ayrılmasın istemiştim. Ben fotoğraf çekmekle uğraşırken film bitmiş ışıklar açılmıştı. Seungmin uyanmadan ışıklar açıkken de birkaç fotoğraf çekmiş daha sonrasında telefonumu cebime koymuştum.

'Seungmin, hadi kalk bakalım. Film bitti, herkes çıkıyor.'

İsmini söylediğim an Seungmin uyanmış, ilk başta nerede olduğunu anlamaya çalışmış daha sonrasındaysa yumruk yaptığı elleriyle gözlerini kaşımaya başlamıştı. Şu an o kadar tatlı duruyordu ki ısırmamak için zor tutuyordum kendimi.

'Ben özür dilerim. Sabah fazla erken kalkmıştım uyuya kalmışım. '

Bunun benim için bir ödül olduğunu bilseydin Seungmin özür dilemeye bile gerek duymazdın. 

'Önemli değil, yanımda olman bile benim için yeterliydi. '

Seungmin ayağa kalkmış üstünü başını toplarken ben suyumdan birkaç yudum aldım. Üstünü düzeltmesi bittiğinde birlikte çıkışa doğru ilerlemiş görevlilere iyi günler dilemiştik.

' Evlere dağılsak iyi olur gibi. Çok yorgun gözüküyorsun.'

Seungmin'e bakarak söylediğim şeye sadece kafa sallayarak onay vermişti. Uyku sersemiydi ve ne desem her şeye onay verecek hali varmış gibiydi.

'Taksi çağırabilir miyiz? Ben taksiyle gideyim. Senin evinde hatırladığım kadarıyla buralarda bir yerlerde olması gerekiyor. Jisung bahsederken duymuştum. '

Evim alışveriş merkezine yürüme mesafesindeydi fakat seungmin uyku sersemiyken onu taksiye bırakıp evime gidemezdim. 

'Uyku sersemiyken seni tek başına göndereceğimi düşünmüyorsun herhalde seungmin. Bak şurada taksi var ,hadi gidelim.'

Birkaç adım ilerimizde olan taksiye yürüdüğümde Seungmin de itiraz edemeden peşimden gelmişti. Taksiye bindigimizde adresi söylemiş arka koltukta yanyana oturmustuk.

'Bizimkiler hâlâ dışardalar. Anahtarın var mı yanında?'

Gruptan gelen mesajları okuyup Seungmin e sorumu yönelttiğim de  hareketlenmiş ceplerini kontrol etmişti.

'Cebimdeymiş. Senin yanında mı anahtarın?'

Benim anahtarım hep yanımdaydı. Jisung fazla sorumsuz olduğu için bu konuda ben unutmamaya özen gösterirdim. Eğer Seungmin fazla yorgun olmasaydı yanımda olmadığını söyleyebilirdim ama fazla yorgun ve uykusuzdu, uyuması gerekiyordu.

'Yanımda, abicim az bekler misin?'

Seungmin'in evinin önüne gelmiştik. Araba durduğunda seungmin inmiş onunla birlikte bende inmistim.

'Gelmek ister misin Hyunjin? Kahve yapabilirim.'

Bu teklifi reddetecek olduğum için kendime lanet etsem de dediğim gibi fazla yorgundu ve onu daha fazla yormak istemiyordum.

'Yok ben gideyim. Evde halletmem gereken işlerim var maalesef.'

Çektiğim fotoğraflara bakıp ağlamak en önemli işlerimden biriydi.

'Tamam o zaman, ısrar etmek isterdim ama benim de çok fazla uykum var. Başka bir zaman beklerim. İyi akşamlar Hyunjin.'

Tam gitmek için adım atacağı an onu durdurmuş ve sarılmıştım. Neden sarıldığımı sorsa verebilecek hiçbir cevabım yoktu. Sadece sarılmak istemiştim. Ani gelen hareketle ne yapacağını bilememiş gibi bir hali vardı. Kollarını belime sarmamıştı.

Ben tam rahatsız olacağını düşünüp geriye çekilecekken kollarını belime sarmış sarılmamızı birkaç saniye daha uzatmıştı. 

Birbirimizden ayrıldıktan sonra ona bugün beni yalnız bırakmadığı için teşekkür etmiş, ondan cevabını aldıktan sonra o apartmandan içeriye girene kadar beklemiştim.

Bu güzel yerde seni sevmenin bütün anıları  hiç bitmeyecek bir hikaye haline gelecek.

Bu yer bizim hikayemiz için bir başlangıç noktası olmuştu benim için. Kalplerimiz sağ tarafımızda ki boşluklarımızı doldurmuştu bir kere.  O daha farkında değildi ama hikayemizin başlangıcını yapmıştık ruhumuzla.

Hikayenin sonu mutlu mu yoksa mutsuz mu olacaktı hiçbir fikrim yoktu ama onunla geçirdiğim her güzel bir anı her türlü son için değerdi.

Bir sonumuz olmayacağından  emindim, ben onun için var olmuşken onun da benim için var olmasını sağlayacaktım.

Asla elveda deme, çünkü sen ve ben biriz.




•umarım beğenmişsinizdir bölümü.

•seungmin i anlayacağınızı düşünüyorum. korkuyor bir nevi. seungmin kısmen benim düşüncelerimi dile getiriyor bu konuda o yüzden hyunjin tarafından yazarken bir hayli zorlandım.

Ben bunları nasıl birleştirecegim hiçbir fikrim yok skdnwkdn ama yavaş yavaş başlamalıyız 15.bölüme geldik be.

Bu arada birkaç bölüm sonra eğer aklımda ki gibi ilerlersek birini daha hikayeye ekleyeceğim. Takip ettiğim bir grup olmasa da şarkılarını dinlediğim bir grubun aşık olduğum bir üyesi. Çok heyecanlıyım onun icin😖 

• en ama en sevmediğim bölüm bu oldu. yazım yanlışlarını kontrol etmek için tekrar okurken silmemek için zor tuttum kendimi. Silseydim biraz uzun zaman sonra bölüm gelirdi o yüzden vazgeçtim akdnwkdk. Yazım yanlışları varsa özür dilerim😔🤭

Sağlıcakla kalın.♥︎

Continue Reading

You'll Also Like

4.5K 519 17
Beomgyu evinde sakince otururken binadaki arkadaşlarından bir arama alır. Binada bir katil vardır ve onları öldürmek için bekliyordur... +Namjin So...
381 63 7
Bir televizyon programı daha ne kadar canını sıkabilirdi?
1.4K 181 7
are we datin'? are we fuckin'? are we best friends? are we somethin' in between that?
5.8K 671 10
aşk hakkında düşünmemin sebebi o değil