Askeriye Sahuru || Texting

By yorgunkirmizi

1.1M 69.1K 16.7K

0538*******: Merhaba asker bey 0538*******: İlk sahurunuzu çok eğlenceli geçiriyorsunuz askeriye olarak 0538*... More

0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2
2.3
2.4
2.5
2.6
2.7
Özür ve Açıklama

2.8

26.3K 2.1K 771
By yorgunkirmizi

Merhabalar aşklarım.

İyi okumalar diliyorum oy ve yorum yapmayı unutmayın ☀️🖤😽

"Yeter Güneş, yeter. Çok güzelsin."  Saniyede on kez aynaya baktığım için Sevde'nin beni dövmesine çok az bir süre kala kendimi koltuğa attım.

"Nerde kaldılar gelmeleri lazım." Ellerim ile kendime hava yaparken Mardin'in sıcağı beni bayıltacaktı.

"Daha var Güneş bir dur, bir relax."

"Ay tamam durdum." En sonunda telefonumu elime aldığımda yaklaşık 25 dakika önce gelen bildirimin sahibi ile kalbim hızlanmaya başladı.

Ali Kaan bana fotoğraf göndermişti.

Hızla fotoğrafa girdiğimde beni karşılayan ayna fotoğrafı ağzımın sularını akıttı.

Aralarında yer yer kamelya çiçeklerinin bulunduğu bir buketi elinde tutarken simsiyah takım elbisesi onu çok fazla yakışıklı göstermişti.

  Altına attığı mesajı ise fotoğraftan zar zor gözlerimi aldığımda fark ettim.

"Seni almaya geliyorum gönül bağım."

Ne yazacağımı bilemediğimden mesaja görüldü atıp telefonu kenara bıraktığımda daha çok ateş bastığını hissettim.

"Of  çok sıcak oldu burası klima falan bir şeyler açalım." Sevde bana garip garip bakarken kaşlarını çatıp konuşmaya başladı.

"Zaten klima çalışıyor, artık telefonda ne gördüysen ateş basmış sana."  Yanaklarım kızarırken kapıyı güm diye açan 5 yaşındaki kuzenim nefes nefese konuşmaya başladı.

"Güneş abya Güneş abya geliyoylay." Cümlesi ile aynı anda kulağıma gelen korna sesleri kalbimin ritmini de hızlandırırken son kez aynada kendime baktım.

  Bembeyaz balık model bir elbise giymiştim. Etek ve kol kısımları fırfırlıydı. Dizimin biraz altında bitiyordu ve göğüs dekoltesi ne çok abartıydı ne hafifti. Tam istediğim bir elbise olmuştu isteme için.

Altına ise siyah kadife stiletto bir ayakkabı giymiştim. Saçlarımı hafif dalgalandırmış yüzüme doğal ama aslında bir ton malzemenin kullanıldığı o makyajlardan yapmıştım.

"Güzelim değil mi?"

"Güzelsin çık artık şu odadan." Sevde beni iteklemeye başlarken bende çabukça çıktım ve benim katımda olan konak balkonuma koştum. Herkes oradaydı zaten. Çoğu kişi videoya çekerken ben Ali Kaan'ın bu kadar arabayı nereden bulduğunu düşünüyordum.

Lakin düşünmem çok uzun sürmedi. Son model arabalardan inen adamlara asker selamı veren bir kaç sivil ile Ali Kaan'ın komutanları olduğunu anlamam çok uzun sürmemişti.

En sonunda en öndeki arabadan inen Ali Kaanı bulan gözlerim kalp krizi geçirmem için onu bu kadar yakışıklı gösteriyordu. Emindim.

Arkasında duran iki kadından bir kayınvalidem biri görümcemdi. Etrafı tatlı tatlı süzüyorlardı.

Davul zurnayı kim tutmuştu bilmiyorum ama çalmasını kesinlikle istemiyordum. En azından istememde çalmasaydı iyi olabilirdi...

O kadar gürültü vardı ki başım şimdiden ağrımaya başladı. Yüzüm istemsizce buruşurken Ali Kaanla göz göze geldik.

Onunda kaşları ışık hızında benim yüz ifademe çatılırken tek gözünü kırpıp başını ne oldu dercesine sallladı.

Salaktım. Çocuğun içine kurt düşürecektim.

Koca bir gülümseme yerleştirirken suratıma birşey yok dercesine salladım kafamı.

Herkes arabalardan inerken Sevde koşar adımlarla aşağıya gidiyordu.

Kapıyı açmayıp para isteyecekti.

Normalde adet böyle değildi ama ona bunu dediğimde "Ben adet koyuyorum sizin konağın kapısına her geldiklerinde para vermeden açılmayacak o kapı. Şimdi sus." diye kelimeleri ağzıma tıkıştırmış babamdan da onayı aldığı için bana nispet yapmıştı.

"Komutanım bunlar daha şimdiden kapıyı açmıyor. Geçmiş olsun size." Mete söylenme faslına geçerken Ali Kaan gülümseyerek elini cebine attığında daha parayı çıkaramadan Sarp Sevde'nin eline ikiyüzlülükleri çoktan bırakmıştı.

"Kardeşiz biz Dülger bırakta benimde elim cebime girsin."

Sevde kapıyı tereddütsüz hızla açarken herkes konak merdivenlerinden çıkmaya başlamıştı.

Büyük salonda herkes bir şekilde oturmuşken konu kız isteme fasıllarının klasiği olan hava durumundaydı. Babam belli etmese de üstündeki durgunlukla muhabbete az da olsa dahil olurken diğerleri gergindi.

"Güneş git kahveleri yap halacım." Büyük halam beni mutfağa gönderirken arkamdan gelen Sevde ve kuzenlerim çoktan dedikoduya başlamıştı.

"Güneş abla sayesinde gözümüz gönlümüz açıldı. Allah için insan mıydı onlar?" En küçük kuzenim ballandıra ballandıra anlatırken Sevde ve ben hızlıca kahveleri yapıyorduk.

"Güneş sende şu Sarp denilen askerin numarası var mı?"

Gözlerim fal taşı gibi açılırken hangi kuzenim olduğunu bile hatırlamadığım (büyük ihtimal uzaktan olan bur bir kuzenimdi.) kıza baktım. Sevde hiçbir şey belli etmiyordu. İşine devam ediyordu.

"Yok canım ya. Zaten gönlü çalıştığı yerde bir kızla dolu onun."

Bana boş bakışlar atarken ben önüme döndüm. Sevde kahveleri bitirmiş olacak ki tepsileri bir bir kızların ellerine tutuştururken bir yandan da biraz önce numara isteyen kıza baka baka konuştu.

"Damat ve arkadaşlarının kahvelerini ben ve Güneş dağıtacak başka kimsenin elinden içmeyeceklerini söylediler. Malum askerler öyle herkese gözü kapalı güvenemiyorlar."

Kızlar bir bir içeri süzülürken Sevde de son tepsiyi yapıyordu. Ben ise Ali Kaan'ın kahvesinin içine koyacaklarımı tezgaha dizmiştim.

Evet en sevdiğim kısımdı bu. Küçükken hel hayalimdi kahvenin içine hayvan gibi tuz ve karabiber koymak.

Öyle aman yok yazık falan yoktu bende içilecekti o kahve.

"Yuh Güneş insafsız mısın kızım sen? Normalde benim seni gazlamam lazımdı biraz daha koy diye."

İçine tuz ve karabiber bocaladığım kahveyi damata özel tepsiye yerleştirirken yanındaki suyun içine de sirke koymuştum biraz.

"Güneş saçmalama. Bokunu çıkartma."

Biraz kıyamıyordum şuan ama kıymayana kıyarlardı canım.

"Bir şey olmaz Sevde sus sen. Hadi bak insanlar ağaç oldu."

Sonunda içeri girdiğimizde Ali Kaanla göz göze geldim ilk. Başka kimseye de bakamadım sonra zaten. Ellerini dizine siliyordu. Gergindi.

Sevde kahveleri dağıtırken bende Ali Kaana kahvesini verdim. O kahveyi eline aldıktan sonra ben yerime oturana kadar bekledi. Herkes telefonlarına sarılmış damadın tepkisini bekliyordu.

Gözlerimin içine içine bakarken bir anda kahveyi shot atınca gözlerimi büyüttüm istemsizce ama onda mimik bile oynamadı. Tahmin ediyordu büyük ihtimal.

Suya uzandığın da içim acıdı bir an. Keşke suya sirke koymasaydım...

Gözlerimin içine baka baka onu da shot atınca ben gözlerimi sıkıca yumdum.

Ufak kıkırtılar duyulurken Ali Kaanın komutanı olduğunu düşündüğüm ve rütbesinin baya yüksek olduğunu bildiğim adam boğazını temizledi.

"Evet Mehmet Ağa, kahvelerde içildiğine göre sebebi ziyaretimiz belli." Heyecandan titreyen ellerimi birbirine kenetlerken Ali Kaana baktım. Çaprazımda oturuyordu aramızda biraz mesafe vardı ama anlındaki terleri görebiliyordum.

"Neymiş sebebi ziyaretiniz Albay?"

Gözlerim kocaman açılırken adamın Albay olduğunu tahmin etmiyordum. Sadece istemeyi Ali Kaanın üstlerinden biri yapacak diye haberim vardı.

Albayın yüzünde samimi bir gülümseme oluşurken konuşmayı asıl işe getirdi.

"Allahın emri peygamberin kavli ile kızınız Güneşi oğlumuz Ali Kaana istiyoruz."

Babama bakarken derin bir nefes aldığını gördüm. Öylece yere bakarken kafasını bir anda kaldırınca üzgün gözlerini gördüm.

Ağlamayacağımı düşünürdüm ama onu ikk defa böyle görüyordum. Gözlerim doldu ister istemez.

"Güneş benim ilk kızım, ilk çocuğum. İkincisi de Sevde. Ama bilirsiniz ilk göz ağrım o benim ilk çocuk her zaman farklıdır. Sevgi anlamında demiyorum bunu sakın ha yanlış anlaşılmasın. İkisini de eşit severim Allah yukarda. Sadece ilk duyguları hep o yaşatır ve hep ilk çocukta anne baba olarak kendimizi acemi buluruz. Güneş bana hiç acemi hissettirmedi. Neyi nerde yapacağını bildi." Kendini susturduğunda bir kaç saniye mühlet verdi kendine.

"Demem o ki o beni hiç üzmedi. Bende onun gözünden bir damla yaş akmasına sebep olmadım bu zamana kadar. Benim kızım sevmiş, sevdiği adam onu sevmiş bana laf düşmez. Verdim gitti. Lakin eğer onun gözünden bir damla yaş akmasına sebep olursa oğlum demem alırım façasını aşağıya."

Sözlerini pek toparlayamamıştı, ama söylemek istediği ne varsa söylemişti. Herkes ayaklanırken bende bir anda ayağa kalktım. Ali Kaan ilk babamın elini öperken bende Ali Kaanın annesine yöneldim.

Annesi hemen elini bana uzatınca dudaklarımı değdirip başıma koydum. Kafamı kaldırdığımda o da anlımdan beni öperken kulağıma belli belirsiz fısıldadı.

"Bir ömür mutlu olun güzel kızım."

Başımı sallarken samimi bir gülümseme sundum. Annesi çok sessiz sakin bir kadına benziyordu. Tek inadı, nazı Ali Kaanaymış öyle demişti Ali.

Kendi annemle babamın elini öptükten sonra da herkes yerine otururken annem sözü devraldı.

"Aysel hanım siz bu gece misafirimizsiniz asla bırakmam bir yere sizi. Dünürüz artık."

Ufak tefek bir kaç 'Hayır olur mu öyle şey' ler dolansada dillerde en sonunda ikna oldular.

"Baba." Ali Kaan boğazını temizledikten sonra kurduğu tek kelime ile tüm dikkatleri üzerine çekerken herkes sustu.

"Buyur oğlum." Babam bozuntuya vermeden cevap beklerken Ali tekrardan nazik bir şekilde konuştu.

"Ben diyorumki bizim timle birlikte Sevde ve Güneşi alıp bir az dolaşıp gelelim."

Babam bir süre sessiz kaldıktan sonra İlker abime çevirdi bakışlarını.

"İlker sende git oğlum." Onay veriyordu ama İlker abimin gelmesi şartı ile.

Ali Kaan bunu sorun etmeyip tim ile ayaklansa da Turgut ve Sarp hala yerinde oturuyorlardı. Oturmakla kalmayıp İlker abime ters ters bakıyordu.

"Turgut, Sarp siz gekmeyeceksiniz galiba. Direkt siz lojmana geçin." Ali Kaan'ın uyarı dolu cümlesi ile ikiside aynı anda ayağa kalktıktan sonra emin adımlarla dışarı çıkarken Sevde Turgutun peşinden gidince Turgut bunu fark etmiş olacak ki adımlarını durdurup Sevdeyi bekledi.

Sevde Turgut'un koluna girince bu sefer ters ters bakma sırası Turgut ve Sarp ikilisinden İlker ve Sarp ikilisine geçmişti.

Sarp her durumda mağdurdu.

Hakediyordu.

Sürünsün.

"Bu suflenin bu kadar güzel olması adil değil." Sevde sufle ile aşk yaşarken İlker abi gülümseyerek Sevdeyi izliyordu.

"İstersen getirttireyim yine. Sen iste yeter." İlker abi hayran hayran Sevdeyi izleyip bir yandan fırsatları değerlendirirken Turgut artık takmasa bile Sarp geldiğimizden beri ağzını açmamıştı.

Ben ise suflemi bitirmiş Ali Kaan'ın kolunun altında başım kalbinde olan biteni izliyordum. Arada başıma konan küçük buseler içimi kıpır kıpır ediyordu.

"Yok istemem İlker Abi teşekkürler."

"E biraz dolaşalım sıkıldın sen sanki güzelim." Sevde ufak bir gülümseme sunarak İlker abiye bakarken onu kırmamak istediginin farkındaydım.

İlker abi seviyordu ama her zaman yerini bilirdi. Şansını denemek isterdi her zaman ama zorlamazdı. Bu yüzden Sevde de hep iyi davranırdı ona ama en başından söylemişti ona onu sadece abi gibi gördüğünü.

"Abinim hala senin. Abin olarak dolaşalım o da mı olmaz?"

"Olur, olur tabi ki." Sevde kalkarken omuzlarına şal bırakan ise Turgut olmuştu.

Onlar masadan kalkarken Cihan konuştu bu sefer.

"Komutanım aldınız kayınbabanızın iznini de rahatsınız tabi."

Ali Kaan sinirle Cihana bakarken nedenini bilmiyordum.

"Derdini biliyorum ben senin Cihan. Benim ağzımı bozma şu mutlu günde."

"Komutanım lütfen gelip isteyelim bizde işte Asiyeyi." Ağzım şokla açılırken Ali Kaan'ın nefes alışverişlerinin hızlandığını başımı koyduğum göğsunden anlıyordum.

"Lan Cihan kaldırma beni yerimden. Hem Asiye istemez seni. Benim kardeşim bir kadın olarak tek başına güçlü bir şekilde sürdürecek yaşamını. Erkek olmadan."

Kaşlarım çatılırken hafifçe kaldırdım göğsünden başımı.

"Güçlü bir kadın olmak için hayatında bir erkeğin bulunmaması mı gerekiyor ben anlamadım pardon?"

"Gülüm ben o anlamda demedim." Ellerini yumruk yapmıştı bile. "Ulan Cihan ulan Cihan biz bir sahaya gidelim o zaman bittin sen."

"Cihan Asiyeyle konuşuyor musunuz siz?" Sorum Cihana olsa da Ali Kaan ve Cihan aynı anda konuştu.

"Evet."

"Hayır."  Ali Kaanı umursamadan Cihana doğru konuştum.

"Bizim düğün bittikten sonra gel iste sen bizden Asiyeyi."

Ali Kaan bana şok içinde bakarken Cihan Leventin ensesine şaplak atıp "Bakın sizin yıllardır yapamadığınızı yengem iki dakika da yaptı be. Helal be yenge!"

"Lan sanki bizim işimizde sen Komutanımı karşına alıyorsun it."

Leventte Cihana vururken Cihan umursamadan Meteye sarıldı. Gerkes gülüyordu. Sarp hariç.

"Sarpçım hayırdır devrem karadenizde gemilerin mi battı?" Ali Kaan bana göz kırparak Sarpa sorduğu soru ile ortama giriş yapan Sarp kendini toparlayarak Cihana döndü.

"Afferin koçum. Azimle sıçan duvarı delermiş, sen koskoca Dülger Yüzbaşının inadını deldin."

Ali Kaanın yüzü tekrar düşerken bu sefer sırıtan taraf Sarp oldu.

Zaman akıp giderken tek dileğim bu mutluluğumuzun bozulmamasıydı. Zira yarın değil öteki gün Ali Kaanlar göreve gidiyordu.

Geldim aşk bahçelerim...

Öncelikle oy ve yorum yapmayı unutmadınız umarım. Yapmadıysanız hemen yıldıza tıklayabilirsiniz..

Biliyorum üç hafta beklediniz, kızdınız sinirlendiniz ama bazılarınız benim modumu çok düşürdü ve istemsizce yazmak içimden gelmedi.

Eleştirinize saygım her zaman var, beğenmeyebilirsiniz kurguyu, basit gelebilir, cringe gelebilir. Elimden geldiğince güzel bir kurgu yazmaya çalışıyorum ama dediğim gibi bu kurguyu ben çerezlik, kafa dağıtmak için yazdım. Asıl ciddi kurgularım Sarp-Sevdenin kitabı "Güzeşte" ile başlıyor. Bunu okuyunca da anlayacaksınız.

Ama bazılarınız dalga geçiyor, küçümsüyor emeğimi. Ben öyle çok büyük bir insan değilim 17'me gireceğim bir süre sonra. Sizin bu dalga geçip küçümsemeniz gerek yapım gereği, gerek yaşım gereği kafama çok fazla takıyorum ve yazma isteğim gidiyor haliyle.

Bunu yapmamaya özen gösterirseniz sevinirim 💖

Son iki diyoruz o zaman!

Oy:900
Yorum:400

Çok seviyorum sizi kendinize dikkat edin öpüyorum kocaman ☀️🖤😽

Continue Reading

You'll Also Like

3.4M 167K 67
Hayatı boyunca kimseyi sevmemiş, tek derdi vatan, bayrak ve ülkesi olan asker ile hiç sevildiğini hissetmemiş, kalabalık içinde yalnızlığı hisseden b...
73.4K 3.3K 36
Klâsik gerçek aile kurgusuna benzer ama daha olası bir kurgudur; Kızımız eski ailesinden gördüğü baskılar sonucu 18 yaşında ayrı bir eve taşınır ora...
21.6M 1.1M 53
"Karımı artık yanımda, odamda ve yatağımda görmek istiyorum!" diye bağırınca donup kaldım. Ne söylediğinin farkında mıydı? Bir başkasının kimliğiyle...
53.1K 886 38
En yakın arkadaşımın abisi mi? Beni gerçekten seviyor muydu? Peki ben ona karşı birşeyler hissediyor muydum? Uyarı: küfürlü ve +18 sahneler vardır.