HOCAM'A | TAMAMLANDI✔

By ay_parcasi6

43.3K 1.9K 887

Sıradan bir günde ayağının kırılması ne gibi sonuçlara yol açabilir ki? Nefret ettiğin bir adama nasıl aşık o... More

OTOBÜS FACİASI
CENABET
TANIŞMA
HEMEN ÖZÜR DİLE!
KREM
SEN BENİM ÖĞRENCİMSİN SONUÇTA
ŞEY ETTİM
KAVGA!
CANGA
BU İŞ BURADA BİTER
O KADAR MI NEFRET EDİYORSUN BENDEN?
HER ŞEYİ ANLATACAĞIM
ANLAR O BENİ
YARALI CEYLAN
PLAN
AFERİN ÇAYLAK
GİTME
GERÇEK HAYAT
Deprem❗❗
HİÇE SAYDIN!
ARKADAŞ OLSAK?
MİRAS
18
ESİR
KAYBOLAN YILLAR...
ÖLÜM SAATİ
FİNAL

BİR GECE ANSIZIN

1.8K 107 92
By ay_parcasi6


Polis Bey'i okuyabilirsiniz. Texting'dir kendisi. Sayfamda var. Eğer yeni bölümlerden haberdar olmak isterseniz takip etmeniz yeterli...

Vote atmayı unutmayalım lütfen.

Cici okumalarr

_____________

-Şevval kalk!  Rüyaydı sadece. Şevvalll!

Birden kafamı yastıktan kaldırdım. Ter içinde kalmıştım. Kafamı çevirip yastığıma baktığımda terden sırılsıklam olduğunu gördüm.

Hala ne olduğunu anlayamadan dizlerimi kendime doğru çektim ve ağlamaya başladım.

-Kuzum ağlama. Ne oldu birden bağırdın? Çok korktum.

-Rezil oldum Ayşıl bütün okula. Gidemem artık. Üniversite sınavıda yandı.

Diyip daha fazla ağlamaya başladım. Ne yapacağım ben şimdi anneme ne söylerim?

-Şevval bi sakin ol sadece rüya gördün birşey yok.

-Ne? Rüya mı? Şimdi ben otobüste Ömer Hocayla karşılaşmadım mı? Ya da bütün okul benim Ömer Hoca'ya aşık olduğumu bilmiyor mu?

-Hayır hepsi rüyaydı güzelim.

Ohh. Allahım sanki dünyanın bütün yükü üzerimden kalkmış gibi hissediyorum.

-Benim herşeyi Ömer hocaya anlatmam lazım Ayşıl ben böyle yaşayamam gece burnumdan geldi ben gidiyorum.

Diyip kalkacakken Ayşıl

-Saat gecenin 2'si Şevval saçmalama. Yarın konuşursun.

-Ben gitmek istiyorum. Korkuyorum. Onun öğretmenlik hayatı biterse ömür boyu kendimi affetmem Ayşıl. Şimdi gitmezsem herşey daha kötü olabilir.

-Lan gerizekalı dışarısı it kopuk dolu. Yerler seni.

-Hayır gideceğim. Beni durdurursan seninle bütün arkadaşlığımız biter.

Dedim ve hemen banyoya gidip yüzüme bir su çarptım. Odaya gidip Ayşıl'ın dolabını açtım.

Kırmızı boğazlı bir kazakla siyah pantolon alıp giydim. Evden çıkarken taktığım kemeri de taktım. Saçımı topuz yapıp gözlüğümü taktım. Altına da beyaz ayakkabılarımı giydim.

-Ayşıl çantan var mı?

-Evet şu arkalarda bir yerlerde. Kızım sen emin misin gitmekte. Ya seni kovarsa.

-O beni kovmaz bundan eminim. Hele şu gece vakti asla.

Bundan nasıl bu kadar eminim bilmiyorum. Kovadabilir.

Bunları takmayarak Ayşıl'ın dediği yere baktım, siyah bir çanta vardı.

Yatağımın yanında olan cangayı çantama attım. Evinin yazılı olduğu kağıdı da aldım. Telefonla kulaklığımı da alıp dışarı çıktım.
Ayşıl hala gitmemem için çabalıyordu ama artık daha fazla eminim. Bunu yarına ertelersem fikrim değişebilir. Kendimi tanıyorum.

Adreste yazan yere baktığımda yakındı. 15 dakikalık bir yol var önümde. Allah'ım sen başıma kötü şeyler getirme. Bindik bi alamete gidiyoz kıyamete. Sonum hayrolsun.

İlk 10 dakikayı bitirdim bile 5-6 dakikam kaldı yaklaşık.

Matematiğim üstüne hiç bir şey tanımam.

Üniversite sınavı sana bir girsin de o zaman görürüm götünü Şevval Hanım

Sanırım geldim. Ama burası adamakıllı villa anasını satayım. Yok ben yanlış yere geldim galiba. Adresi kontrol ettiğimde bir yanlışlık yoktu. Arkadan sesler gelmeye başladı.

-Sevişmek ah ne hoştur yıldızların altında!

Tövbestağfurullah.

-Pişt kız!

Efendim erkek. Bana seslendiklerini biliyorum. İki kişilerdi sırtımı döndüğümde.

-Bana mı dediniz bayım?

-Senden başka kız mı var burada?

Sen varsın ya bide. Normalde asla lafımı esirgemem ama şuan iki kişiye tekim. Ve erkekler.

-Yok. Gece gece ne vardı?
Dedim. İçmişlerdi. Ellerinde şişe vardı. Bana göt korkusu basmaya başladı.

-Bu gece bizimlesin bebek.

Dedi. Ne bok yiyeceksin şimdi acaba Şevval. En iyisi titreyen kuyruğu dik tutmak.

-Siktir orospu ne seninleymişim. Yavşaktaki özgüvene gel.

Abarttım galiba. Hatta abarttım. Şimdi isteseler ağzıma sıçabilirler.

Hemen telefonumu çıkarttım. Telefon numarasını kaydetmişti. Şuanda en yakın olduğum yer Ömer Hocanın evinin oralar. Adamın telefonuda sessizdeyse boku yedin Şevval. Uyuduysa da yedin.

Her türlü yedin yani.

Numarayı yazıp aradım. O sırada adamlar bana doğru gelmeye başladılar.

-Ne biçim konuşuyorsun lan sen orospu!

Ba ba ba.

-Orospu anandır.

Zaten yürüyemiyorlardı da. İçtikleri için işime gelmişti. Burden telefonda bir ses

-Kimsin lan sen anneme küfür ediyorsun?

Allah'ım sana şükürler olsun açtı.

-Hocam benim. Bana yardım edin.

-Ne? Şevval sen misin? Konumunu at geliyorum hemen.

O sırada adamlardan biri kolumdan yakaladı. O sırada çığlık atarak

-Bırak beni! 

Diyerek bağırdım.

-Lan noluyo amınakoyayım! Şevval konumu atsana!

-Hocam sanırım-

Derken kolumdan daha da  çekiştirmeye başladı. Beni tutan adamın kolunu ısırmaya başladım. Diğeri duvarın dibinde sızmıştı. Kopartana kadar ısırdım sanırım. Mordu en son çünkü. Birden geri çekildi

-Şevval cevap ver! Hay sikeyim. Senin dışarıda ne işin var?!

-Sizin evin önündeyim sanırım hocam!

-Ne?! Geliyorum.

Telefon kapandı. Birden adam beni arkadan tutup havaya kaldırdı.

-Gel buraya güzelim.

Dedi. İlk defa güzelim kelimesi bu kadar iğrenç geldi kulağıma.

-İmdaaat!

Derken kendimi yerde buldum. Of kolum.

Ömer Hoca adama birden kafa atmıştı.

-Orospu çocuğu!

Diyerek yumruklarını geçirmeye devam etti. Bende yerde film gibi izliyordum öyle.

Yalnız bir sorunumuz var. Ömer Hocanın tişörtü nerede?

Siktir. Tişört yok. Lan bu bana yapılır mı?!

Estağ pıtı pıtı.

Gözlerimide kapatamıyorum kitlendim şuanda.

Arkada duvarın sibine sızan adam kalkmaya başlamıştı. Elindeki şişe bitmişti sanırım. Birden

-Lan Yaşar napıyon!? Siktir dayak yiyor lan bu hergele.

Dedi. Daha tam uyanmamıştı ama. Birden ayağa kalktı ve elindeki şişeyle Ömer Hoca'ya doğru yürümeye başladı.

Ne yapsam ne yapsam. Birden duvarın dibinde demir bir çubuk buldum. Kalındı biraz hemen onu kaptığım koşmaya başladım.

Adam tam Ömer Hocanın kafasına şişeyi indirecekken demir çubuğu kafasına geçirmemle yeniden bayıldı.

İşte böyle sevdiğim adama vuracakmış. Enayi!

Ömer Hocanın dövdüğü adam da kan içinde yerdeydi.

Bana döndü ve

-Ne yaptın sen ufaklık?

-Hocam valla ben birşey yapmadım size şişeyle vuracaktı ben daha önce davranıp ona vurdum.

Gene mahvettim herşeyi demi?

Yoo gayet de yardımcı oldum.

Bana ters ters bakmaya başladı. Zaten tişört yok üzerinde habire dikkatim dağılıyor. Allahım sen sonumuzu hayret.

-Hocam öyle bakmayın korkuyorum ya. Zaten gece gece yaşamadığım şey kalmadı.

Bakışlarını yumuşattı. Elini saçına daldırdı. Her seferinde her gün gram değişmeyen saçı dağınıktı. Ve bu hali daha da mükemmel. Her gün bir başka aşık oluyorum sanki. Ne diyorum ben ya.

Sinirle bana döndü ve

-Senin gecenin bu saatinde ne işin var dışarıda. Ya ben gelmeseydim. Ya yetişemeseydim. Sen kafayı mı yedin? Bi de giymişsin kırmızı kırmızı.

Kafasını geriye yaslayarak derin bir of çekti.

-Evet küçük hanım sizden bir açıklama bekliyorum. Gecenin bu saatinde evimin önünde ne işin var?

-Siz demediniz mi istediğin zaman gelebilirsin diye.

-Dedim de bu saatte de gelmezsin. Hem ya başına birşey gelseydi. Deli misin sen ya?

Bana gelme diyorsunuz hocam yani.

-Peki hocam ben gideyim artık. Anladım ben sizi. Uykunuzu böldüğüm için kusuruma bakmayın.

Diyip yerdeki çantamı alıp hızla yürümeye başladım.

Bo sooto golmozson. Asla girmem o eve artık.

Birden kolumdan çekildiğimi hissettim. Kendimi birden yukarıda buldum.

Göklerde kartal gibiyim!

Ömer Hoca

-Bu sefer seni kurtaramam ufaklık uykum var.

-Ya hocam ben giderim beni bırakır mısınız acaba?

Cevap vermeyince sırtına yumruk atmaya başladım. Tamam etki etmiyordu ama ona dokununca kendimi değişik hissediyorum. Hoşuma da gidiyor. Lan bir dakika. Sırtı pürüzsüz ve belinde bir tane ben var.

Birden benine parmağımı getirdim. Dokundurmadan birden sıçradı.

-Hocam iyi misiniz? Özür dilerim.

-Dokunmaman gereken yerleri bilmiyorsun sanırım ufaklık.

-Yoo biliyorum ki.

Galiba tiki var. Bunu kesinleştirmek için parmağımla bir kere daha batırdım.

Sıçradı ama biraz güldü. Tam bir kez daha basacakken iki kolumdan tutmuştu. Şimdi elimde ayağımda iptaldi.

-Hocam bırakın beni artık.

Birden villanın içine girdik. Evi tamamen o kokuyordu.

Niye acaba Şevval?

Çünkü onun evi.

Gene çok zekiyim.

Beni indirdi yere. Hala sanki kendinde değil gibiydi. Çok derin yatmış belli.

-Eee ufaklık gece gece-

Esneyip devam etti

-Ne anlatacaksın?
Dedi.

-Hocam gerçekten uykunuzu böldüğüm için öz-

-Özür dilenmesini sevmem. Ne oldu hadi anlat.

-Peki başlıyorum-

-Dur önce oturalım.

-Iıı hocam siz hemen oturmayın. Tişörtünüz odanızda kalmış onu giyin bende iki kahve hazırlayayım.

Ben yoksa dikkatimi toplayamam böyle. Zaten normalde toplamakta zorlanıyorum. Birde böyle. Aman aman.

Güldü biraz. Hiç somurtmamıştı şuana kadar. Okulda ciddi bir insan rolü çizmeye çalışıyor demek ki.

-Neden ki? Ben böyle dolaşırım evin içinde.

Munzırca gülerek

-Kaslarım dikkatini dağıtıyorsa giyerim tabi.

Ba ba ba! Şimdi görürsün sen.

-Hocam sizde buna kas mı diyorsunuz yani. Daha iyileri var.

Dedim gevşek bir tavırla.

Bundan iyisini görmedin Şevval. Çünkü hiç kas görmedin!

Sinirden alnındaki damarı görmüştüm. Hayır ne var bunda yani bu kadar sinirlenecek.

-O zaman bu şekilde dolaşmam seni rahatsız etmez diye düşünüyorum.

Dedi. Gene bok ettim.

Bir alkış alırım. Ters psikoloji yapmayı acilen bırakmam lazım.

-Yani bu sizin hür iradeniz. Herkes eşit bu ülkede.

Adaletin olmadığını bildiğim halde komik bir cümle oldu. Bokum bile zengin bokuyla eşit değil.

-İyi peki geç şöyle ben iki kahve yapayım.

-Tamam.

Ben ne yaptım amk.

Gözlerine sahip çık Şevval.
İki fatiha bir nas bir ayetel kürsi.

Sen terbiyeli ahlaklı kalbi temiz bir insansın Şevval.

Dediğime kendim bile inanmıyorum.

-Al bakalım.

Hangi ara yaptı lan bunları. Bayadır düşünüyorum galiba. Ömer Hoca Elindeki kahveyi uzattı

Tişort giymişti. Hafiften gülümseyerek

-Teşekkür ederim hocam.

Bu adam sevse güzel sever. Öyle hissediyorum.

Yazmayan bir kural;

İçinize doğmuşsa doğrudur.

-Bir daha gece vakti dışarı çıkarsan seni keserim ufaklık. Ben gelmeseydim ne olurdu tahmin etmek istemiyorum. Adamın kolu mosmordu bi de.

-Ben ısırdım. Baktım bırakmıyor. Bende tuttum bırakmadım.

-Sonra daha fazla sinirlendi sana arkadan sarıldı.

Bunu derken elindeki bardağı sıkıyordu.

-Yok abi ben sinirimi alamadım.

Diyip telefonu aldı eline. Telefonla mı dövecen aslanım?

-Aykut uyudun mu?

Yok Aykut zaten korkuluk ya. Uyumaz. Soruya bak.

-Ha tamam. Dışarıda iki leş var onları al

-

-Aferin Aslanım

Diyip kapattı. Niye öyle yaptı ki?

-Hoc-

-Soru sorma ufaklık yasak.

Dedi ve devam etti.

-Şimdi anlat bakalım. Ne itti seni bana?

Soruya mı düşsem tipine mi arafta kaldım.

Önce çantamdaki cangayı çıkarttım. Paketini açıp ikiye böldüm ve yarısını uzattım.

-Öncelikle özrünüzü kabul ettim. Ama sizde yiyin güzeldir.

Bu yaptığıma sadece tebessüm etti. Ama ne tebessüm...

Ben devam etmek istedim.

-Hocam dershanede teneffüste lavaboya gideyim dedim. Lavaboya girip kapıyı kilitledim. Birden biri kızlar tuvaletine girip konuşmaya başladı. Ceylinle arkadaşı bu fotoğrafları ne zaman kullanacağız gibi konuşmaya başladılar. Ceylin konuşmasının sonunda bana küfür etti. Bende dayanamadım lavabodan çıkıp boğazına yapıştım. Sonra kalan iki tuvaletten kızlar çıkmaya başladı. Bana vurdu bu. Ben yere düşünce onu da çektim dövmeye başladım. Onu orada bir temiz döverdim ama arkadaşları araya girdi. Sonrasını da zaten gördünüz yüzümün son halini sanırım.

-Sadece bundan ibaret değil değil mi?

Kafamı aşağı yukarı salladım. Bana anlat der gibi bakıyordu.

-Ceylin sizin ve benim fotoğrafımızı çekmiş. İşte ben arabanıza binerken. Kafedeyken falan. Bana dershaneden gitmezsen bunu herkese yayarım dedi. Uzak dur dedi. Hatta diğer okullar bunu görürse Ömer Hoca'yı işe bile almazlar dedi bana. Ben önce size anlatmayacaktım ama rüyamda herkes herşeyi öğrendi. Sizde bana senin suçun herşey falan dediniz. Bende o yüzden gecenin bu vaktinde buradayım. Bakın ben işinizden olmanızı istemiyorum. Dershaneden gidebilirim. Hayatınızdan tamamen çıkabilirim. Ama yeter-

Dediğim anda gene işaret parmağıyla dudağıma bastırmıştı.

-Seni döven kişinin Ceylin olduğunu biliyorum. Ve böyle bir şey yaptığını tahmin etmiştim ufaklık. Yarın halledeceğim bu olayı. Kafanı takma yani. O kız zarar veremez. O kadar güçlü değil. Yani en azından benim kariyerimi bitirecek kadar değil. Şimdi kafana takmıyorsun tamam mı? Kimseye rüyalarına girecek kadar değer verme.

Şimdi nasıl denirki sizi hep rüyalarımda görüyorum diye.

-Peki. De siz nereden biliyorsunuz Ceylin mi söyledi?

- Hayır ben kapıdan çıkarken birkaç bir şey söyledi oradan anladım. Fotoğraf işini de sen söyledin

Dedi bir yandan kahvesini içerken.

-Hocam siz Ceylin'i tanımazsınız. Kafasına bir şey koyduysa yapar o.

-Ben işimi sağlama alırım merak etme. Yarın halledeceğim.

İçime öyle bir su dönmüştü ki. Bu adama aşık olmakta haklıyım tamam mı?

Derin bir oh çektim. Bana bakıp öylece gülümsedi.

Çikolatalarımızı yedik. Sessizliği ben bozdum.

-Ben artık kalkayım hocam sizi de rahatsız ettim zaten.

Bana mal mısın bakışı attı ve

-Gece saat 3 Şevval gitmiyorsun hiçbir yere. Bir daha da gece geleceksen kırmızı falan giyinme. Siyah giyinde fazla belli olmasın bari.

Şuan benim kırmızı kazağımla ne alakası var mesela? En iyisi sorgulamamak.

👌🏻Kırmızı giyin. Kırmızının çekiciliği kanıtlanmıştır.

Lan yoksa gerçekten işe mi yaradı bu.  Fazla ciddiye almamıştım ilk izlediğimde. Kabul o gün bilerek giymiştim ama bu kazak için bilerek yaptığım söylenemez. İlk defa bir şey gerçek çıktı.

-Yok hocam birşey olmaz. Saat 4 zaten kimse dışarıda olmaz.

-Sen öyle san.

-Niye? Hangi deli gece 4'te dışarıda olur ki?

-Bunlar senin yaşını aşar.

-Ba ba ba. Neymiş benim yaşımı aşan. Senin bilmediğin daha çok şeyi bildiğime yemin edebilirim.

-Ba ba ba mı? O yüzden mi gece 4'te kim dışarıda olur ki dedin?

Sustum. Cahille sohbeti kestim dost.

-Organ mafyaları, adam kaçıran insanlar, pavyonda içip içip sokaklarda olan kadınlar ve erkekler. Daha sayayım mı?

Organ mafyaları mı? Ananskm. Bence bu gecelik burada kalsam bir şey olmaz. Ögretmenimin evi sonuçta. Ama beni sinir etmesinin altında kalamam.

-Siz sanırım çok iyi biliyorsunuz böyle şeyleri ben bilmem açıkcası içli dışlı olan insanlar bilir sadece dimi?

Hiç birşey demedi.

-Ufaklık senin neden biyolojin kötü?

Dedi konuyu değiştirerek. Güzel soru Ömer Bey.

-Hiç sevmiyorum ve kafam basmıyor hocam. Bütün dersler öyle böyle ayarlıyorum ama biyoloji sıfır. Anlasamda anlayamıyorum ki.

-Bekle burada.

Dedi elindeki kahveyi sehpanın üzerine bırakarak. Hızlı bir şekilde yukarı çıktı.

Elinde bir kaç kitap ve kalem kutuyla beraber geri döndü.

-Bunlar ne hocam?

-Yemek.

Dedi. Ne yemek mi?

-Yemek mi?

-Yani Şevval kitap olduğunu gördüğün halde neden bu ne diye soruyorsun ki?

-Ben neden bu kitapları getirdiniz diye sorguluyorum siz gene ters ters konuşuyorsunuz.

-Hayır sen doğru düzgün sorsan gayet iyi anlaşacağız ama sormuyorsun ki.

Yok aga ne yaparsak yapalım bu adamla birbirimizle habire kavga etmeden duramıyoruz. Ya da onda bir çaba yok.

-Tamam hocam! Ne yapacağız bu kitaplarla?

-Kitaplarla ne yapılır? Ders yapacağız. Senin biyoloji netlerin böyle giderse hukuk bölümünü unut.

Ya ben deliyim kıt beyinliyim. Ya da bu adam beni sinir etmeye bayılıyor.

-Yatmayacak mıyız hocam?!

Uykum var benim.

Bana birden dik dik baktı. Gülmemek için kendini zor tutuyordu.

Olum fesat bir insansan ben napim yani. Ağzıma fareler girsin emi!

-Bunu bir teklif olarak mı algılamalıyım ufaklık?

N-Ne yok hocam tövbe. Sizin içiniz çürümüş benim uykum geldiği için öyle dedim.

Hemen fesat power.

-Şimdi nerelerde takılıyorsun bakalım?

Dedi elindeki test kitabının içerik bölümünü açarak.

En çok takıldığım yerleri göstereyim derken neredeyse bütün bir senenin konularını göstermiştim.

-Baya azmış cidden. Neden böyle az. Direk hepsi deseydin anlardım ben zaten

Ağam benimle eyleniyi. Ne ka güzel!

-Tabi hocam ne sandınız?

Eliyle dağınık saçlarını biraz daha karıştırdı. Biz yapsak dağınık paspal oluyor. Ama erkekler yapınca çok güzel. Minimum dünya adaletsizliği.

-Üzerindeki çok rahatsız değil mi?

Dedi. Noluyo hacı sen hayırdır yani?

-Eh işte.

-İstiyorsan tişört verebilirim.

-Kadın tişörtü mü?

Sorumu skm. İnşallah kadın değildir Ömer hocam(!)

-Yok erkek tişörtü var bekle burada.

Dedi hızla kalkıp merdivenlerden ikili üçlü çıkmaya başladı. Ben yapmaya böyle kalkışsam ya bacağım kopar benden bağımsız bir vücut kurardı ya da liflerim bana ana bacı sövmeye başlardı.

Ben bu olağanüstü saçmalıktaki şeyleri düşünürken Ömer Hoca yanımda göründü.

-Al bakalım bunu.

Dedi. Bu oldukça geniş bir tişört ve kısa kollu. Götüm mü donsun şu kış ayında hocaa. Benden buna bi 5 tane girer herhalde. Bir de o kadar zayıf bir kız olmamama rağmen.

Hemen elinden aldım. Ve sıradan bir odaya gidip üzerimi değiştirdim. Kısa kollu dedim ya hani. Lafımı geri alıyorum. Bu bana uzun kollu. Ömer Hocaya kısa kollu. Bu daha mantıklı. Dizimin bir tık üstünde bitti.

Lan ben bununla içeri falan gitmem!

Estağ pıtı pıtı.

-Hocam altınız var mı? Ben bununla içeri gelmem.

Bundan sonra sık sık tüylerimi almalıyım sanırım. Ben nerden biliyim böyle bir durum olacağını aq. Yoksa yapıştırıverirdim iki ağda mis.

-Ne olacak gel içeri çok meraklıyım sanki bacaklarına.

-Ben meraklısınız demedim zaten. Bunlar bana ters şeyler. Ha çok isterseniz size vereyim okuldan iki peynir onlar daha da kısaltır tişörtü ama ben yokum.

Kaşar demedim. Şimdi 'Dozgon konoş ofoklok' olmasın yani.

-Of ufaklık of. Bekle burada.

Bir süre sonra kapıyı çaldı.

-Al şunu iplerini sıkarsın. Hızlı ol hadi derse başlayacağız.

-Tamam hocam

Diyip kapıyı açtım. Elindeki altı aldım. Şöyle bir baktım ama. Of bazen kelimeler kifayetsiz kalıyor. İnşallah olur bu sefer.

Giyindikten sonra kendime boy aynasından baktım. Paçaları uzun gelmişti. Ve ipin çoğunu sıktığımdan neredeyse hepsi dışarıdaydı. Cıbıl olmaktan iyidir.

Acuk şekil olsun diyede tişörtün kenarından tutup eşofmanın içine soktum. Bu aga o ne öyle yapışık yapışık giyinmeler. Tamamım ben başlayabiliriz.

İçeri gittiğimde Ömer Hoca önce şöyle bir baktı ama sonra elinde yazılmış birkaç kağıttan anlatmaya başladı.
-Hocam ben normal hayatta dinlediğimde anlamıyorum şimdinsiz bide gecenin 4'ünde mi anlatıyorsunuz.

-Ben sekin yaşındayken bu saatte ders çalışmaya başlardım.

Dediğiyle ögretmenim olduğu gerçeği gene bir tokat gibi çaktı. Keşke ögretmenim değil de sıradan bir arkadaşım olsaydı. Ya da biz başka bir boyutta farklı zaman dilimlerinde farklı bir şekilde tanışsaydık.

-Anladım hocam siz anlatamaya devam edin.

ÖMERDEN

Farkındaydım yorgundu. Bende yorgunum. Ama onun iyi bir yer kazanmasını istiyorum.

Zaten gece gece sadece yatarken sürpriz gibi geldi. Ama sinirlenmedim sanki fazla. Ama ona sinirlenmedim. O adamlar. Orospu evlatları. Gördüğüm görüntü hala aklımda. Havada olup ona arkadan sarılan adamı hayal edince direkt öldüresim geliyor.

Konuyu anlatırken omuzumda bir ağırlık hissettim.  Dönüp baktığımda Şevval uyumuştu.

Daha dersi anlatmaya başlayalı yarım saat bile olmadı ama neyse.

Solumda bulduğum battaniyeyi üzerimize attım.

Sanırım bu gece sandığımdan daha iyi geçecek.

Bu arada ben ögreciyken gece kalkıp ders falan yapmıyordum.

_____________________

Yorum ve vote atabilir miyiz lütfen. Hayalet okuyuculara duuur!

Emeğimi almak istiyorum sadece:)










Continue Reading

You'll Also Like

270K 17.5K 22
17 Yıl sonra gerçekleri öğrenen Bade, yıllardır onu arayan abilerine giderse. Azıcık dram. Bolca eğlence. Bolca aksiyon. Bir tutam da kaos. Daha...
11.5M 184K 17
17 NUMARA'YI KİTAP SATAN HER YERDE BULABİLİR, SATIN ALABİLİRSİNİZ. BURADA YALNIZCA TANITIM AMAÇLI İLK ON BÖLÜM VE ÖZEL BÖLÜMLER YAYIMDADIR. Gecenin k...
209K 7K 44
"Oo küçük hanım iki gündür sizin peşinizdeyiz." "Siz de kimsiniz niye peşimdesiniz ne istiyorsunuz?" " sakin küçük kız" "Kimsiniz dedim" " babanın öd...
46.4K 2K 17
0552******* Yine alarmı kurmayı unuttun değil mi? 0552******* Kalk ufaklık dolmuşu kaçıracaksın!!! 0522******* Anaannen bahçede çiçekleri suluyor, bi...