KODLARIN YAZGISI (tamamlandı)

By edyaminn

3.1K 193 271

"Gel gel korkma." "Yazgı yumuşak davran baksana şuna çok tatlı bir okuyucu o." "Buraya girerken benim gerçek... More

1. BÖLÜM: Yapamam.
2. BÖLÜM: Günaydın Sevgilim.
3. BÖLÜM: Fular.
4. BÖLÜM: Shining star.
5. BÖLÜM: Ceviz.
6. BÖLÜM: Airsoft.
7. BÖLÜM: Hain.
8. BÖLÜM: Öyle.
9. BÖLÜM: Şövale.
10. BÖLÜM: Destiny.
11. BÖLÜM: Kolye.
12. BÖLÜM: Toka.
13. BÖLÜM: Bencilsin.
14. BÖLÜM: Bebeğim.
15. BÖLÜM: Çalıntı Proje.
16. BÖLÜM: Kontrol Edemiyorum.
17. BÖLÜM: Aşk olsun.
19. BÖLÜM: Yazgı.
20. BÖLÜM: Yazgı Benim.
21. BÖLÜM: Ben Destinyim.
22. BÖLÜM: Saldırırmış.
23. BÖLÜM: Yaşamayı Haketmiyor.
24. BÖLÜM: Fotoğraf Albümü.
25. BÖLÜM: Mutlu Değiliz.
26. BÖLÜM: Felsfe.
27. BÖLÜM: Golf.
28. BÖLÜM: Des.
29. BÖLÜM: Değer Be...
30. BÖLÜM: Hangi Bulutlar?
31. BÖLÜM: Aferin Asker.
32. BÖLÜM: Seçtiği Fotoğraf.
33. BÖLÜM: Anne.
34. BÖLÜM: Dayanamıyorum.
35. BÖLÜM: FİNAL.

18. BÖLÜM: Yaz geldi.

45 3 16
By edyaminn

Ekin diz çöktü. Yüzük kutusunu açtı.

"Benimle evlenir misin Sima?"

Sima'nın bakışları çok sinirli. Bir adım geri gitti.

Sakın hayır deme. Böyle bir şeyi sakın yapma.

Senin yapamadığını yapacak bak izle.

Ne saçmalıyorsun sen? Öyle bir şey olmayacak.

Hala cevap vermedi bak.

"Sima." dedi Ekin.

Sima cevap vermiyor. Ağlamaya başladı arkasını döndü.

Ekin Sima'ya sarıldı. Sima'nın ağlaması daha da arttı. Hıçkıra hıçkıra ağlıyor.

İki koruma geldi.

"Kerem bey bir şüpheli yakaladık." dedi kısık bir sesle.

"Yazgı Sima ve Ekinle beraber eve git olur mu?"

"Ne oluyor?" diye sordum.

"Bir sıkıntı yok sen merak etme. Sen Sima'yı al Ekin'le beraber git."

"Sen nereye gidiyorsun?"

"Hiç geliyorum ben de."

"Kerem."

"Sevgilim lütfen."

"Hayır Kerem hiç bir yere gidemezsin."

"Sevgilim lütfen buna gitmem gerekiyor."

"Ya bir şey olursa."

"Merak etme geliyorum birazdan." dedi alnımdan öptü. "Geliyorum birazdan." dedi gitti.

Korumalardan biri benim yanımda kaldı diğeri Kerem'le beraber gitti.

Sima ve Ekin'e döndüm sarılmış ağlıyor hala ikisi de. Hayır ama ya. Böyle güzel bir an bile mahvoldu.

Onunla yapmayı sen seçtin. Alışmalısın.

Çok sinir oldum şuraya oturup ağlayabilirim.

"Yazgı hanım gitmemiz gerekiyor." dedi bir koruma daha geldi.

Hayat memat meselesi olmasa bu karşımdaki aşk tablosunu bozmadım ama mecburum.

"Tamam." dedim Sima ve Ekin'in yanına gittim.

"Gitmemiz gerekiyor." dedim. Ekin korumaya baktı kaş göz yaptı.

"Kerem nerde?" diye sordu.

"Gidiyorum dedi gitti."

"Kontrol amaçlı gitti Ekin bey. Sizin arabaya geçmenizi söyledi."

"Ekin ne oluyor tam olarak?"

"Siz eve geçin ben Kerem'in yanına gidiyorum."

"Kerem bey hanımefendilerle eve geçmenizi söyledi." dedi koruma.

"Benim Kerem'in yanına gitmem lazım."

"Ben de geliyorum o zaman Ekin." dedim.

"Hayır Yazgı." dedi Ekin.

"Ekin arabaya geçelim o zaman." dedim Sima'yı gösterdim gözlerimle.

"Tamam arabaya geçelim." dedi Ekin. Sima evlilik teklifinin şoku ile konuşamıyor büyük ihtimalle.

Koluna girdim.

"İyi misin?" diye sordum Sima'ya.

"İyiyim."

"Ekin Kerem'i ara arabaya gelsin."

"Yazgı ben gidip."

"Arabaya gelsin dedim!"

Yanındaki korumaya söyledi.

Arabaya geçtik Kerem'i beklemeye başladık.

"Ben sizi eve bıraksam..."

"Hayır!"

"Yazgı bak bu bizim işimiz."

"Kim o?"

"Kerem'in bunu sana anlatması daha iyi olur."

"Ekin."

"Yazgı gerçekten söyleyemem."

"Biliyorsun yani."

"Evet. Ama Yazgı lütfen Kerem'i yalnız bıraktım zaten. O burada yokken sana bir şey anlatamam."

"Başınıza bir şey gelirse bu işler yüzünden."

"Hiç bir şey olmaz her şey kontrol altında."

"Tanıdığımız biri mi?" diye sordu Sima.

"Hayatım lütfen."

"Bunların da bu lütfenleri." dedim. Kapı açıldı Kerem.

Yüzü ifadesiz. Zoraki gülümseme ile bana baktı.

"Gidelim." dedi şoföre.

"Ne oluyor Kerem?"

"Yok bir şey her şey yolundaymış." dedi sarılmak için yaklaştı durdurdum.

"Kim yine?"

"Sevgilim."

"Kerem."

"Sevgilim lütfen."

"Anlat."

"Sevgilim anlatıyorum ama beni pişman etme anlattığıma."

"Anlat lafı uzatma."

"Bunu neden yaptığını bilmiyorum ama Yaman bizi takip ettiriyor."

"Yaman."

"Yaman evet ama lütfen yani gerek yok sinirlenme sakin ol."

"Sakinim." dedim telefonu elime aldım.

"Aramana gerek yok."

"Sen sus." dedim. Yaman'ı aradım.

"Efendim."

"Nerdesin?"

"Evdeyim."

"Tamam geliyorum birazdan."

"Bekliyorum." dedi kapattım telefonu.

"Hayır Yazgı hiç bir yere gitmiyorsun." dedi Sima.

"Niye yapıyor bunu onu öğrenmeliyim."

"Sevgilim..."

"Abimle konuşmaya gidiyorum abartmayın."

"Ben de seninle geliyorum o zaman." dedi Sima.

"Kimse gelmiyor. Beni bırakın oraya siz eve geçin."

"Sevgilim Yaman abin biliyorum ama yalnız gidemezsin."

"Kerem abimi ben daha iyi tanıyorum. Onun amacı zaten benimle konuşmak."

"Evet ama."

"Aması yok beni bırakın eve geçin."

Evin önünde durdu araba.

"Sevgilim çok dikkat et."

"Tamam." dedim elimi bıraktı. İndim arabadan. Araba uzaklaşınca.

Kapıyı çaldım açtı.

"Ne yapmaya çalışıyorsun?"

"Yazgı bak benim kardeşimsin ben senin için her şeyi yaparım her şeyi göze alırım bunu biliyorsun değil mi?"

"Ne alaka? Beni takip etmen ne alaka?"

"Kerem'e güvenmiyorum."

"Ben güveniyorum. Kerem konusunda da oldukça netim farkındaysan."

"Bunu asla kabul etmediğmi biliyorsun."

"Kabul etsen de etmesen de bu böyle. Ve değişmeyecek."

"Yazgı."

"Duymak istemiyorum. Senin emirlerine ihtiyacım yok. Böyle ilerlemek istiyorum ve böyle devam edecek."

"Yazgı bak ben senin..."

"İstemiyorum. Senin yardımına ihtiyacım yok. Beni rahat bırak. Sessizce git lütfen."

"Yazgı."

"Sessice git."

"Asla seni bırakmam."

"Kendin bilirsin. Ama ben artık istemiyorum bir kaç yıl önceki haline dön Yazgı'yı umursamayan haline." dedim kapıyı çarpıp çıktım evden.

Dışarı çıktım Reha beni bekliyordu arabaya geçtim.

"Reha."

"Ne oluyor Yazgı?"

"Her şey yolunda. Bir şey olduğu yok."

"Yolunda olan ne saçmalama Yazgı?"

"Reha."

"Yaman ve Kerem onlar düşman. Bunu bile bile."

"Düşman olup olmamları önemli değil benim için biliyorsun."

"Dalga mı geçiyorsun?"

"Hayır."

"Her şey tamam ama buna izin veremem. Üzüleceğini bile bile bunu yapma lütfen."

"O olmadan daha üzgün bir insana dönüşüyorum."

"Sen ciddisin baya."

"Evet."

"Allah kahresin. Sen gerçekten Kerem'e aşıksın. "

"Evet."

"Her şey daha fazla kötüleşiyor. Kontrolden çıkıyor. Sen bir mafyaya aşık oldun. Seni tehdit eden bir mafyaya."

"Reha hiç bir şey düşünmek istemiyorum artık."

"Kendini düşünmelisin. Diyelim ki evlendin. O bir eş olabilir mi?"

"Neden olmasın Reha?"

"Yazgı adam mafya. Ya vurulup ölürse çocuğunu babasız büyütmek mi istiyorsun?"

"Reha şimdi çocuk ne alaka?"

"Sen geleceğini düşünmüyorsun."

"Sen asıl fazla düşünüyorsun. Olacak varsa olur zaten."

"Olur ama yine önlem almasın."

"Reha bak benim kararıma attığım adımlara saygı duymak zorundasın. Benim arkadaşım olduğun için beni desteklemelisin ve ben her şeyi düşündüm sonraki adımım için gerekli planı yaptım. Kerem ve Yaman'ın arası da düzelecek."

"Yazgı bu asla olmayacak. İkisi asla eskisi gibi arkadaş olamaz. Bunu en iyi sen biliyorsun."

"Her şey benim kontrolümde merak etme."

"Yazgı çok dikkatli olmalısın."

"Biliyorum. Ben buradayım bir yere gitmedim. Korkma. Farkındayım."

Evin önünde durdu.

"Düşün. Daha iyi daha düzgün. Başka yolu vardır belki."

"Yok."
...

Sima'yı istemeye gidiyoruz. Komik ama gerçek. Kerem ve ben yetkili kişiyiz şu an. Çok tuhaf ikimiz eş olarak birlikte gidiyoruz. Kerem'e sahip olduğum için çok mutluyum.

Hazırlandım odadan çıktım Kerem ve Ekin beni oturma odasında bekliyor.

"Çok güzelsin sevgilim." dedi Kerem geldi sarıldı.

"Sen de çok yakışıklısın." dedim kocaman bir gülümseme ile.

"Hadi çıkalım ne bekliyoruz?" dedi Ekin.

"Gereksiz bir heyecanlısın." dedi Kerem.

"Normal Kerem." dedim.

"Sevgilim sen böyle şeyler olmadığı için üzülmüyorsun değil mi?"

"Saçmalama ne üzülmesi? Sen yanımda olduğun için çok mutluyum ben." dedim sarıldım.

"Siz delirtecek misiniz beni? Hadi geç kalıyoruz."

"Geç kalsak ne olacak bizden başka istemeye giden mi var?" dedim.

"Yazgı saçmalama çıkalım artık şu evden." dedi. Kapıyı açtı.

Kerem'in annesi babası ve hanımefendi.

"Sizin ne işiniz var burada?" diye sordu Kerem.

"Oğlumuzu yalnız mı bırakalım?" dedi Kemal bey Ekin'e sarıldı. "Aslanım benim." dedi.

"Geç kalmayalım hadi." dedi Hanımefendi.

"Çok teşekkür ederim geldiğiniz için. Yazgı ve Kerem'e hiç güvenmiyorum çünkü."

"Hemen sattı bizi sevgilim." dedi Kerem.

Kerem'in annesi bana hiç hoş bakmıyor.

"Çocuk oyuncağı değil bu iş başımızda büyüklerin olması gerekiyor. Hadi çıkalım." dedi hanımefendi arabaya gitti.

Eve geldik.

Sima çok güzel olmuş mavi bir elbise giymiş. Çok güzel görünüyor.

Çiçeği çikolatayı aldı.

Herkes oturma odasına geçti. Ben de Sima'nın yanına mutfağa geçtim.

"Heyecanlı mısın?"

"Evet hem de çok. Neden çıktı Kerem'in ailesi?"

"Anlamadım ki ben de kapıya kadar gelmişler. Ekin'i baya seviyorlar herhalde."

"Onları görünce daha da heyecanlandım."

"Sakin ol."

"Kahveler hazırsa gidelim hadi."

"Hazır sen git. Ben getiririm."

"Tamam." dedim ben oturdum Sima geldi kahveleri dağıttı.

"Allah'ın emri peygamberin kavliyle kızınızı oğlumuza istiyoruz." dedi hanımefendi.

"Gençler birbirlerini sevmiş bize de hayırlı olsun demek düşer." dedi Önder amca.

Alkışlar. Herkes ayaklandı. Yüzükler takıldı.

Sohbet ortamı oluştu işte tanışmak için klasik sorular. Anılar hikayeler.

Su içmek için mutfağa girdim.

Derya hanım yanıma geldi.

"Bir şeye mi ihtiyacınız var?"

"Elin nasıl oldu?" dedi sandalyeye oturdu.

"Ufak bir kaza büyük bir şey değil."

"Kerem yüzünden mi oldu?" diye sordu karşısındaki sandalyeyi gösterdi. Otururken

"Yok benim hatam. Ayağım takıldı düşerken de aynaya çarptım."

"Uzat elini." dedi uzattım. Sargıyı açtı. İlk yardım çantası geldi bir anda. Işınlandı resmen.

Dikişleri inceledi.

"İz kalmaması için bir kaç işlem gerekiyor ama sorun değil. Hızlı iyileşiyor düzenli pansuman yapıyorsun belli. İz kalmaması için de düzenli tedaviye gitmesin."

"Giderim efendim."

"Derya hanım yeterli."

"Peki Derya hanım." dedim pansuman başladı.

"Kerem'le aranız baya iyi gibi."

"Evet iyi anlaşıyoruz."

"Düğün işi de uzamasın fazla. Seninle bu karar hakkında konuşman lazım erkekler hep geri durur bu konularda."

"Zamanı geldiğinde."

Biraz bastırmaya başladı elim acıdı refleks olarak biraz çektim.

"Özür dilerim." dedi devam edecekken.

"Bir dakika." dedim elimi çektim acısı geçsin diye bekledim biraz. Bir anda bir sancı girdi.

"İyi misin?"

"İyiyim arada böyle ufak sancılar oluyor."

"Kerem'le ilişkin başladıktan sonra bu yaşadığın kaçıncı olay?" dedi kafamı kaldırdım gözlerine baktım.

"Derya hanım şey..."

"Kaç?"

"Benim başıma..."

"Kerem'den ayrıl. Sen ve Kerem birbirinize uygun insanlar değilsiniz."

"Derya hanım..."

"Bizim ailemiz çok büyük bir aile ama sen o aileye sığmazsın o ailede yerin yok."

"Benim bir aileye ihtiyacım yok. Ben yalnızdım hep. Kerem yanımda olursa o bana yeter. Benim ona ihtiyacım var. Onun sevgisi bana yeter." dedin. Derin nefes aldı.

Sargı bezini eline aldı.

"Evlendiğinde her şey güzel olacak diye kandırma kendini. En ufak bir taşkınlık mahveder herşeyi."

"Ben kötü bir şey yapmadım."

Saygıyı sardı.

"Kendine dikkat et. Aileye uygun olmasan da uygunmuş gibi davran. Bu taşkınlıklardan vazgeç." dedi çıktı.

Elime baktım.

Ben ve aile.

Çok farklıyız.

Benim Kerem'e ihtiyacım var. Onun sevgisine gülüşüne.

Kerem'in bana ihtiyacı olmazsa bir gün. Bir gün Kerem bırakırsa beni sevmeyi. O gün. O gün.

O gün hiç gelmesin istiyorum.

Sessizce o günü bekliyormuş gibi hissediyorum bazen de.

Bir gözyaşı süzüldü gözümden.

Kerem içeri girdi.

"Sevgilim."dedi gözyaşımı sildim.

"Efendim." dedim.

"İyi misin?"

"İyiyim."

"Annemle bir şey mi konuştun?"

"Yok."

"Ne oldu? Bir şey olmuş."

Ayağa kalktım karşısına geçtim. Ellerini tuttum. Gözlerine baktım.

"Kerem benimle evlenir misin?"

"Sevgilim?"

"Evet veya hayır."

"Yazgı ne oluyor şu an?"

"Cevap verecek misin?"

"Evet. Ama Yazgı bunu..."

Sarıldım.

"Seni çok seviyorum. Bunu hiç unutma ne olursa olsun olur mu?"

"Ben de seni çok seviyorum." dedi sarıldı.

Eğilip yüzüme baktı.

"Biz onlardan önce evlenelim."

"Olur." dedim.

"Yarın gidip nikah tarihi alalım."

Gülümsedim istemsiz kocaman bir gülümseme geldi yüzüme.

Ben çok seviyorum Kerem'i. O bilmiyorum yani onun yanında dünyanın en mutlu insanıyım. Onun bakışı kokusu özellikle de gülüşü.

"Sevgilim. Evlenme teklifini benim yapmam gerekmez miydi?"

"Ne önemi var?"

"Haklısın. Seni çok seviyorum sevgilim."

"Bende seni çok seviyorum bebeğim."

"Hiç ayrılmayalım."

"Hiç ayrılmayalım."

Sarıldım sıkıca.

...

"Yazgı bir kaç bir şey buldum sana göstermek istiyorum."

"Olur Sungur abi bakalım."

Sungur abinin masasına geçtik onun masası bizimkine göre daha iyi bir yerde. En azından iki tarafı kapalı.

Bulduğu şeyi gösterirken Pera'nın asistanı Nevzat geldi.

"Sungur bey işinizi neden düzgün yapmıyorsunuz?"

"Sorun ne?"

"Bakın burada eksikler var."

"Bunlar senin işin."

"Benim mi?"

"Evet."

"Sungur bey işinizi tamamlayıp getirin."

"Nevzat." dedi arkadan Pera.

"Pera hanım hoş geldiniz."

"Niye masanda değilsin?"

"Sungur beye bir kaç şey göstermem gerekiyordu."

"Ver bana." dedi. Sungur abi ayaklandı. Dosyayı Pera'ya verdi.

"Asistanın işini bana yıkmaya çalışıyor." dedi.

"Al şunu." dedi Nezat'a fırlattı dosyayı.

"Özür dilerim Pera hanım."

"Senin yüzünden ben çalışanlarla muhatap olmuyorum." dedi gitti.

Sungur abiye döndüm.

"Ne oldu aranızda?"

"Olan bir şey yok."

"Var gibi."

"Ne olabilir Yazgı?"

"Sen bir şey yapmış gibisin."

"Ne gibi?"

"Bilmem sen daha iyi bilirsin."

"Yok bir şey Yazgı. Nerede kalmıştık?"

"En son bir şey gösteriyordun."

"Bu bak Yazgı bu işte bir şey var."

"Ne gibi?"

"Bu Destiny bizi çok iyi tanıyor. İçimizden biri büyük ihtimalle."

"Evet ben bunu bildiğim için baktım herkese ama yok."

"Ben de baktım yok. Ama bir ipucu buldum."

"Ne gibi?"

"Bir uygulama için güvenlik sızıntısı çıkmış. Bunu da Destiny bulup tamir etmiş ve yüklü bir miktar para almış ama sanal para."

"Akıllıca."

"Hesabıma ulaşmaya çalıştım ama özel bir koruması var."

"Şaşırmadım."

"Yazgı bu kişinin hamleleri çok güçlü bizim açık olarak gördüğümüz şeyler bize gösterdikleri. Onu bulmamız çok zor."

"Evet."

"Senin bir seferinde çok yaklaştığını söyledi Sima."

"Evet."

"Neden vazgeçtin?"

"Gerçekle yüzleşmek istemiyordum."

"Yazgı." dedi tanıdık bir ses. Dönüp baktım.

Yaz.

"Sen?"

"Evet ben."

"Niye buraya geldin?"

"Seni özledim Yazgı abla"

"Yaz ben senin ablan falan değilim."

"Sen benim ablamsın kabul etsen de etmesen de."

"Sungur abi sonra konuşalım olur mu?"

"Olur Yazgı bir sıkıntı yok değil mi?"

"Yok." dedim Yaz'ın kolundan tuttum daha sessiz bir yere götürdüm.

"Ne işin var burada?"

"Seni ziyarete geldim."

"Sen kafayı mı yedin?"

"Ne var? Ablamın yanına gelmez miyim?"

"Gelemezsin. Amcanla uğraşmak istemiyorum."

"Benim amcam senin baban."

"Yaz defol git! Babam burada olduğunu öğrenirse..."

"Öğrenemez sen söylemezsen."

"Benim çoluk çocukla uğraşacak vaktim yok."

"Evlilkten önce alıştırma olur. Hem düğüne kadar burada kalmayı planlıyorum."

"Hemen şimdi defolup gitmezsen..."

"Benim kılıma zarar veremeyeceğini ikimiz de çok iyi biliyoruz."

"Sen benim neler yapabileceğimi çok iyi biliyorsun."

"Ben eski Yaz değilim."

"Ben hala eski Yazgı'yım."

"Yeni Yaz ile tanış çok seveceksin." dedi göz kırptı.

"Ne oluyor burada Yazgı?" diye geldi Yaman.

"Bunun ne işi var burada?"

"Yazgı abartma."

"Yaman bunu alıp gidiyorsun yoksa..."

"Toplantıya gidiyorum Yaz senin yanında kalsın." dedi gitti.

Güvenliği aradım. Bu laftan anlamıyor. Ben uğraşamam bununla.

"Ben Yazgı Ulutaş bekliyorum çabuk olun."

"Peki Yazgı hanım." dedi.

"Kuzenini kovduracak mısın?"

"Evet koşarak git Yaman abine şikayet et." dedim oturdu. Kollarını bağladı.

Güvenlikler geldi.

"Kendim gidebilirim." dedi güvelikler eşliğinde gitti.

...

"Yaz'ı neden kovdun?"

"Nişanlımın şirketi davetsiz misafirleri sevmez bende sevmem."

"Yazgı."

"Yaz niye burada?"

"Ben gelmesini istedim." dedi.

"Yaman beni zorluyorsun."

"Sen de beni."

"Ne olacak sanıyorsun senin istediğin gibi hareket edeceğimi mi?"

"Öyle olması gerekiyor."

"Yaz ile baş edemeyeceğim mi sanıyorsun?"

"Belki. Sonuçta çok zeki. Senin gibi gözünün önündeki gerçeği göz ardı etmiyor."

"Yaman ben işime birin karışmasına izin vermem. Bırak işime bakıyorum bana zorluk çıkarma önümden çekil."

"Benim lafımı dinleyene kadar geri adım atmayacağım."

"Güzel. İstediğini yap. Elinden ne geliyorsa."

"Yapacağım."

...

Kerem'in odasına girdim.

Kerem yok. Masanın üzerindeki siyah bir gül buketine takıldı gözüm.

Ve çok güzel görünüyor.

Elime aldım kokladım.

Kerem girdi o sırada odaya.

"Nerden geldi bunlar?"

"Beğendin mi?"

"O kadın mı gönderdi?"

"Hayır senin için aldım."

"Benim mi?"

"Evet gördüm ve aklıma sen geldin ben de satın aldım."

"Yalan söylüyorsun."

"Hayır. Sana aldım dün oldukça minimalist evlenme teklifinden sonra bir şeyler yapmam gelemiyor diye düşündüm."dedi cebinden biti kutu çıkardı diz çöktü.

"Benimle evlenir misin?"

Yüzüğe baktım sonra Kerem'e baktım.

"Önce ben yaptım teklifi."

"Sevgilim lütfen."

"Evet." dedim kocaman gülümseme ile.

"Seni çok seviyorum sevgilim." dedi sarıldı.

"Ben de seni çok seviyorum sevgilim." dedim.

Gözlerime baktı.

"Düğün için ailemle konuşmamız gerekiyor."

"Olur konuşalım."

"Yarın akşam yemeğine gidelim."

"Olur."

"Gergin misin? Annem yüzünden mi?"

"İyiyim sen yanımdayken çok iyiyim."

"Çok mutluyum senin böyle gördüğüm için."

"Seninle çok mutluyum."

"Ben de."

Sarıldım sıkıca başımı göğsüne yasladım.

...

"Pera gidiyor mu?"

"Evet yurt dışındaki işleri devir alacak."

"Başka bir sebebi yok değil mi gitmesinin?"

"Yok."

"Yarın sabah çıkıyormuş yola."

"Evet."

"Bu biraz ani değil mi?"

"Uzun süredir planlıyorduk ama sana söylememiştim."

"İş konusunda her şeyi söylemek zorunda değilsin haklısın."

"Öyle değil sadece unuttum. Destiny konusunda biliyorsun hepimiz yorgunuz."

"Haklısın evet."

"Bu gün beraber film izlesek olur mu?"

"Ekin'in evinde mi?"

"Evet ikimiz başbaşa."

"Eve gitmem gerekiyor."

"Film izleyelim sonra ben seni eve bıraktım."

"Tamam. Gülce teyze ile konuşmam lazım önce izin verirse gelirim."

"Hem evlilik teklifinin de kutlayalım."

"Tamam olur. Ben gidip konuşayım o zaman."

"Tamam görüşürüz sonra." dedi yanağından öptüm.

"Görüşürüz." dedim. Bir anlık şoka girdi. Omuzlarımdan tuttu durdurdu yanağımdan öptü.

"Seni çok seviyorum." dedi sarıldı.

"Gidiyorum artık işim var benim."

"Tamam git." dedi tekrar öptü.

Gülümseyerek çıktım odadan.

"Ne sırıtıyorsun?"dedi Sima.

Elimi uzattım.

"Aaa!" diye bağırdı.

"Sesiz ol."

"Evlenme teklifi mi etti?"

"Evet. Nişanlıyız ama."

"Niye bağırıyorsunuz şirketin ortasında?" diye geldi Pera. Parmağındaki yüzüğe baktı.

"Evleniyorsunuz demek." dedi. Sima'nın parmağına da baktı.

"Evet."

"Tebrik ederim ikinizi de. İnsanlar hataları ile yaşar ne de olsa?"

"Hata mı? Ne hatası? Neden bahsediyorsunuz Pera hanım?" diye yükseldi Sima.

"İşim var çekil önümden." dedi. Sima'yı tuttum Pera Kerem'in odasına girdi.

"Sakin ol Sima bırak gidiyormuş zaten."

"Nereye gidiyormuş?"

"Yurt dışına oradaki işlerin başına geçecekmiş."

"Nerden çıktı şimdi bu?"

"Bilmem. Sen niye bu kadar ilgilendin bu konu ile?"

"Bilmiyorum boş ver. Neyse çok güzelmiş yüzüğün."

"Senin de öyle canım."

"İstemeden sonra konuşamadık direk odana gittin. Keremin annesiyle konuştuğunu gördüm bir şey mi dedi?"

"Aynı şeyler."

"Boş ver Yazgı. Düşünme onu. Önümüzde mutlu bir gelecek var sevdiğiniz adamlarla geçireceğimiz uzun güzel bir hayat."

"Evet öyle. Sima ben Kereme film izlemeye gidiyorum hem de evlilik teklifini kutlayacağız. Gülce teyzeyi oyalaman lazım."

"Ben hallederim onu sen düşünme. Kaç gibi gelirsin?"

"Geç gelirim biraz."

"Tamam. Yaz gelmiş bu arada."

"Onun hakkımda hiç konuşmak istemiyorum."

"Yazgı kuzenin sonuçta."

"Sima."

"Tamam tamam."

"Benim işim var gidiyorum."
...

"Nerdesin sevgilim? Seni bekliyorum nerde kaldın?"

"Geliyorum yoldayım."

"Tamam hızlı ol."

"Geldim on dakikaya oradayım."

İçeri girdim beni kapıda karşıladı.

"Nerde kaldın?"

"Geldim işte."

"Niye geç kaldın?"

"Geldim Kerem."

Geldi yavaş hareketlerle yanıma sarıldı.

"Çok merak ettim seni."

"Niye merak ettin? Biliyorsun zaten nerede olduğumu."

"Olsun." dedi.

"Bırak da ceketimi çıkarayım."

"Böyle iyi." dedi. Ben de sarıldım.

"Kerem."

"Tamam." dedi geri çekildi.

"Aç mısın?"

"Evet."

"Gel yemek hazır." dedi elimden tuttu oturma odasına geçtik. Koltuğu açmış kocaman. Tepsiyi hazırlamış televizyonun karşısına filmi de ayarlamış. Yastık battaniye getirmiş. Bir de atıştırmalık falan getirmiş.

"Çok güzel yemek."

"Beğendiğine sevindim senin için özel seçtim."

"Çok teşekkür ederim bebeğim."

"Önemli değil sevgilim." dedi.

Yemeği bitirdik battaniye üzerimize örttüm geriye yaslandık.

Başımı okşadı sonra başımdan öptü.

"Film izlemiyor musun?" diye sordum.

"İzliyorum."

"Yalan söyleme bana."

"Senin yüzünden dikkatim dağılıyor."

"Kerem!"

"Sevgilim izliyorum bak gerçekten. Hem öptüğüm için kızıyorsun filmi bahane etme."

"Ona kızmadım."

"Tamam o zaman." dedi yanağımdan öptü.

"Filmi izliyoruz tamam mı?"

"Tamam." dedi gülümsüyor.

Şu gülümsemen olmasa. Bu gülüşe kanıyorum hep.

Kerem'le ayrı evlerde olduğumuz için birbirinizi çok özlüyoruz. Film izlemek istiyorum onunla beraber ama çok uykum geldi.

"Kerem bir şey söyleyeceğim ama kızma."

"Ne oldu?"

"Uykum geldi."

"Kızarım tabi film izleyelim dedin uyuyamazsın."

"Burada uyuyacağım eve gitmiyorum."

"Tamam o zaman uyu canım iyi geceler."

"Teşekkürler." dedim sarıldım.

"Filmi kapatırım rahatsız oluyorsan."

"Yok iyi böyle."

"Tamam."

Gözlerim niye doldu bilmiyorum ama çok mutlu hissediyorum kendimi. Yani hayatımın berbat geçen döneminden sonra Kerem. Kerem bana çok iyi geldi aşkı sevgisi.

Gözyaşımı sildim.

"Ağlıyor musun?"

"Yok." dedim.

"Ağlıyorsun." dedi çenemden tuttu.

"Mutluluktan ağlıyorum."

"Hayır ağlayamazsın."

"Kerem."

"Ağladığını görmek istemiyorum çok üzülüyorum."

"Kerem mutluluk ağlamak normal."

"Tamam ama ağlama." dedi sarıldı.

"Seni çok seviyorum."

"Ben de seni çok seviyorum."

"Çok teşekkür ederim."

"Niye teşekkür ediyorsun?"

"Beni sevdiğin için. Bana değer verdiğin için."

"Bunun için teşekkür edecek biri varsa o da benim."

"Önemli değil." dedim güldü.

"Yarın işe gitmeyelim birlikte vakit geçirelim."

"İşler çok yoğun."

"Olsun."

"Olmaz zaten akşama kadar beraberiz."

"Bir gün gitmesek bir şey olmaz."

"Düğün işi var biliyorsun işleri bir an önce halledelim düğün zamanı daha yoğun olacağız."

"Haklı olman çok kötü bir şey."

"Geç gideceğim eve zaten. Merak etme bir süre daha buradayım."

"Bir önce evlenelim senden ayrı kalmak istemiyorum ben artık."

"Tamam Kerem. Az kaldı zaten."

"Az kaldı evet." dedi sıkıca sarıldı.

Ağlamamalıyım.

Az kaldı...

Çok az kaldı.
...

"Buldum gibi."

"Nasıl buldun?"

"Biri ile buluşacak. Şansımızı deneyelim en azından."

"Bu çok tehlikeli."

"Bulaniliriz Yazgı."

"Tamam. Gidelim o zaman."

"Hayır ben yalnız gidiyorum."

"Sungur abi hayır beraber gidiyoruz."

"Yazgı seni tehlikeye atamam."

"Bana zarar vermedi vermez de. Benim de seninle gelmem gerekiyor."

"Yazgı."

"Sungur abi gidelim geç kalıyoruz."

Adrese gittik.

Bir göl kenarı gölde bir iskele ve bir tekne var etrafta ne bira araba ne de başka bir şey var bomboş her yer.

"Teknenin içinde biri mi var?" diye sordu dönüp baktım.

"Evet biri var gibi."

"Gidip bakalım."

Silahı elime aldım.

"Silah mı getirdin?"

"Bom boş mu gelseydim?"

"Dikkat et."

"Tamam sende dikkatli ol."

İskeleye geldik.

"Kadın? Yaşıyor mu acaba?"

"O olmasın?"

"Kim Destiny mi?"

"Evet Sima kadın olabilir demişti."

İyice yaklaştık. Silahı tekenedeki kişiye doğru doğrulttum saçları ile yüzü kapanmış. Kolunda bir bileklik var avuç da kapalı.

"Uzak dur dikkatli ol Sungur abi."

"Bu bileklik." dedi tekneye doğru ilerlemeye başladı.

"Dikkat et."

"Pera'nın bilekliği." dedi.

"Pera mı? Destiny Pera mı?"

Sağlıklı kalın...

🌟🌟🌟🌟🌟🌟🌟
💘💘💘

Continue Reading

You'll Also Like

365K 33.7K 32
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...
1.1K 150 9
Gerçekte nereye ait olduğunu merak eden kız. Leydi Caroline Forbes. Caroline kalbinde bir boşluk hissediyordu. Ailesi mi yoktu,onu seven mi yoktu, e...
AŞİRET KIZI By ♡

Teen Fiction

642K 37.9K 45
( Ara Verildi ) 5 abi 1 tane erkek kardeş ne demek aminakoyim? Şaka mısınız? - Aşiret kızı mıyım şimdi ben la? Aşiret kızıyım ben! Saçımın teline za...
3.3K 279 16
Olamaz!Saat 11:59 Ve benim başım dönüyor. Biraz hava almam gerektiğini söyleyip çıktım. Doğum günüm olduğundan istemediler. Ama çok başım döndüğünden...