KODLARIN YAZGISI (tamamlandı)

By edyaminn

3.1K 193 271

"Gel gel korkma." "Yazgı yumuşak davran baksana şuna çok tatlı bir okuyucu o." "Buraya girerken benim gerçek... More

1. BÖLÜM: Yapamam.
2. BÖLÜM: Günaydın Sevgilim.
3. BÖLÜM: Fular.
4. BÖLÜM: Shining star.
5. BÖLÜM: Ceviz.
6. BÖLÜM: Airsoft.
7. BÖLÜM: Hain.
8. BÖLÜM: Öyle.
9. BÖLÜM: Şövale.
10. BÖLÜM: Destiny.
11. BÖLÜM: Kolye.
12. BÖLÜM: Toka.
13. BÖLÜM: Bencilsin.
15. BÖLÜM: Çalıntı Proje.
16. BÖLÜM: Kontrol Edemiyorum.
17. BÖLÜM: Aşk olsun.
18. BÖLÜM: Yaz geldi.
19. BÖLÜM: Yazgı.
20. BÖLÜM: Yazgı Benim.
21. BÖLÜM: Ben Destinyim.
22. BÖLÜM: Saldırırmış.
23. BÖLÜM: Yaşamayı Haketmiyor.
24. BÖLÜM: Fotoğraf Albümü.
25. BÖLÜM: Mutlu Değiliz.
26. BÖLÜM: Felsfe.
27. BÖLÜM: Golf.
28. BÖLÜM: Des.
29. BÖLÜM: Değer Be...
30. BÖLÜM: Hangi Bulutlar?
31. BÖLÜM: Aferin Asker.
32. BÖLÜM: Seçtiği Fotoğraf.
33. BÖLÜM: Anne.
34. BÖLÜM: Dayanamıyorum.
35. BÖLÜM: FİNAL.

14. BÖLÜM: Bebeğim.

90 5 6
By edyaminn

"Yaman." dedim durdum.

"Hayırlı olsun Yazgı." dedi gülümseyerek. Yaklaştı sarıldı.

İttim bir iki adım geri gitti.

"Niye böyle yapıyorsun?" dedi yaklaşırken Kerem yumruk attı yere yığıldı.

"Abi!" dedim.

Yaman onun ne işi var burada şimdi? O kadar sorumun arasında bir de Yaman.

Yerden kalktı üzerimi silkeldi.

"Abin mi?" diye sordu Kerem. Yaman gülümsüyor.

"Gidelim." dedim Kerem'in koluna girdim.

Hızlı adımlarla yanından uzaklaşıp arabaya geçtik.

"Yaman miydi o? Ben yanlış görmüş olamam." diye sordu Sima.

"Evet o." dedim.

"Yazgı ben başka biri sandım." dedi Kerem.

"Önemli değil Kerem boş ver onun hakkımda konuşmak istemiyorum." dedim.

"Tamam." dedi.

Hiç bir şey sormadı bir de onunla ilgili bir şeyler anlatmak istemiyorum şu an.

Eve geldik odaya geçtim duşa girdim rahatlarım belki diye ama işe yaramadı.

Duştan çıktım Sima yatağın üzerinde telefonla oynuyor.

Üzerimi giyinip yanına oturdum.

"Yaman niye geldi?" diye sordu.

"Bilmiyorum."

"Ne olacak şimdi?"

"Geldiği gibi gidecek olan bir şey olmayacak." dedim.

"Abin o senin biraz daha iyi mi olsan?" dedi Sima.

"Sima bu konuda konuşmak istemiyorum."

"Yazgı tamam ama sonuçta..."

"İstemiyorum." dedim.

"Yazgı."

"Çıkar mısınız odadan?"

"Yazgı bu gün niye ağladığını o kadar kötü olmanın sebebini biliyorum."

"Onun hakkında da konuşmak istemiyorum."

"Her şey düzelecek."

Gözlerimi kapattım yatağa uzandım.

"Ben gidiyorum ağlayıp kendini üzme. Bir şeye ihtiyacın olursa ara beni yan odadayım."

"Tamam." dedim çıktı.

Niye geldi? Bir o eksikti gerçekten.

Artık hepsi.

Of..

Niye hep böyle oluyor?

Ayağa kalktım pencereyi açtım. Belki hava almak kendime gelmeme yardımcı olur.

Olmaz da.

Yatağın yanına yere oturdum. Yatağa yaslandım. Dizlerimi kendime çektim.

Bazen saatlerce günlerce ağlamak istiyorum.

Bazen aklıma ölmek için dua ettiğim geceler geliyor.

Sonra hepsinin boş olduğunu hatırlıyorum.

Ama hiç biri boş değil.

Her şey gerçek. Benim için tek gerçek yalnızlık.

Sima ve Reha'nın da bir hayatı var onlar hayatımdan çıkarsa. Efsa'nın yaptığı gibi çıkıp giderlerse hayatımdan.

Yalnız kalacağım.

Onlar kendi ailelerini kuracaklar ben yine yalnız olacağım.

Kimse yok hayatımda. Sonsuza kadar güvenip hiç düşünmeden sırtımı yaslayacağım. Ailem yok. Aile zaten kuramıyorum.

Evde tek başıma ölsem kaç gün sonra bulunurum acaba.

Bu sevgililik saçmalığı bitecek başka bir yere taşıyacağım yine yalnız olacağım.

Yalnız olmak beni çok korkutuyor. O kalabalık içinden çıkıp eve geldiğimde sessizce o evde oturmak.

En çok da etrafımda bu kadar insan varken yalnız olmak.

Derin nefes aldım. Ağlamaktan yoruldum. Koluma sildim gözyaşlarımı.

Telefonum çalmaya başladı.

Kerem arıyor.

Sessize aldım kapattım telefonu. Şu an en son görmek istediğim insan Kerem.

Artık bilmiyorum. Niye şimdi üzülüyorum? Yıllardır böyle yaşıyorum.

Niye olacak? Kerem yüzünden. Sahte de olsa bir sevgi bir ilgi görmek.

Umutlandırıyor.

Olmayacağını bile bile aptal gibi umutlanıyorum.

Kapı çalmaya başladı.

Kapıyı açmak için ayaklandım kilitlemiştim kapıyı. Gözyaşlarımı sildim.

Kapının önünde durdum ısrarla çalıyor kapıyı.

"Yalnız kalmak istiyorum."

"Yazgı açar mısın kapıyı?" dedi Kerem.

Kerem onunla hiç uğraşamam şimdi.

"Uykum var. Uyuyacağım birazdan."

"Sadece iki olup olmadığını merak ettim."

"Kötüyüm." dedim sessizce.

Kapıyı açtım. Yüzüme baktı endişeli görünüyor. Korkmuş gibi.

"Ne var?" dedim içeri girdi kapıyı kapattı.

Yüzüme bakıyor korku dolu gözlerle.

Sarıldı.

Bana sarıldı.

Bana.

Niye böyle yapıyor?

Ben onu unutmaya çalıştıkça.

Bilmiyorum.

"İyi misin?" dedi.

"Kötüyüm." dedim. Geri çekildi çenemden tuttu yüzüme baktı.

"Çok korktum sana bir şey oldu sandım." dedi.

Ağlamamak için çaba sarf ediyorum. Ağlamam için bana daha çok sebep veriyor.

Çıldırıyor olabilirim.

Gözlerimi dolmaya başladı.

"Niye ağlıyorsun bir şey mi oldu? Hasta mısın? Biri bir şey mi söyledi?" diye sordu geri çekildim.

Gözyaşlarımı koluma sildim.

"Yok bir şey yalnız kalmak istiyorum." dedim.

"Gel oturalım anlat bana rahatlarsın." dedi yatağa oturdu.

Keremden uzak bir yere oturdum bana medil verdi yanıma oturdu. Ben bundan kaçtıkça bu niye bana daha çok yaklaşıyor?

Bana sarıldı yine. Kafamı göğsüne gömdüm. Gözyaşlarım artmaya başladı. Bana zarar veren kişi aynı anda nasıl iyi geliyor olabilir.

Bunu kendime yapmamalıyım.

Kerem'den uzak durmalısın Yazgı.

Bu aşk işi çok tehlikeli Yazgı.

Öyle ama.

Hayır Yazgı.

Ben yapamam. Ben zaten ona aşık oldum.

Acı çekeceksin.

Biliyorum. Ama onu seviyorum.

Derin nefes aldım.

Uzaklaştım.

"Daha iyi misin?"

"İyiyim." dedim kalkıp lavaboya gittim.

Kerem'in bana böyle davranması bazen öyle bir insana dönüşüyor ki. Aşık olduğum adam işte bu diyorum ama beni sevmediği aklıma geliyor sonra.

Suyu açtım. Elimi yüzümü yıkadım. Saçlarımı topladım. Gözlerim şişmiş çok çirkin görünüyorum.

Lavaboda çıktım.

Kapının dibinde bekliyormuş zaten.

"Nasılsın?"

"İyiyim." dedim. Gidip masanın üzerinden gözlüğümü taktım. Kerem'le de göz teması kurmak istemiyorum gözlerim çok şiş çirkin görünüyor.

"Bir şey olduysa anlatabilirsin."

"Yok bir şey."

"Anlat lütfen."

"Kerem çıkar mısın artık?"

"Konuşabilir miyiz böyle kaçarak olmuyor Yazgı?"

"Kerem."

"Efendim."

"Ben çok kötü hissediyorum."

"Hasta mısın? Bir şey mi oldu? Pencereyi de açmışsın yeni duş almışsın. Hasta mı oldun?"

"Bir şey oldu. Ama olan şey. Olmaması gereken bir şey."

"Yazgı anlayabileceğim şekilde söyle hiç bir şey anlamıyorum?"

"Niye bu kadar endişelisin?"

"Sana bir şey oldu sandım. Sana zarar gelmesinden korkuyorum."

"Bana tek zarar veren şey sensin."

"Özür dilerim."

"Bir faydası yok boş özürlerin." dedim uzaklaştım.

"Eline ne oldu? Pansuman gerekiyor. Yaran çok kötü görünüyor." dedi elime baktım. Sinirimi azaltamak için yumrukladım duvarları duştayken.

Sinirini kontrol edememek sürekli ağlamak daha çok sinir bozucu ki daha çok sinirlenmene sebep oluyor.

Nefret ediyorum bundan.

Elimi tuttu.

Elimi çekip.

"Buradaki yarayı kapatabilir misin?" dedim kalbime vurarak.

Ne oluyor?

Bir sakin ol. Sen nerde nasıl tepki vereceğini bilmiyor musun?

Dur iki dakika niye yükseşiyorsun.

"Özür dilerim Yazgı."

"Bırak özür falan duymak istemiyorum çık dışarı. Defol git." dedim kolundan tuttum itmeye çalıştım ama bir iki adım sonra durdu.

Yüzüme baktı. Ellerimi tuttu.

"Sana çok aşığım." dedi.

Gözlerime bakıyor. Gözyaşlarım süzüldü.

Yalan söylüyor olamaz çünkü. Hissediyorum.

"Sana bir zarar gelmesinden korkuyorum. Senin gözyaşlarını görmek çok zarar veriyor bana. Benim yüzümden döküldüğünü bilmek daha da çok zarar veriyor. Ama senden uzaklaşmamı isteme benden bunu yapamam. Ben sana çok aşığım."

Ben ne cevap vereceğimi ne yapacağımı bilmiyorum.

Yüzüne boş boş bakmayı kesmem gerekiyor artık.

Ben bu şoku atalatabilir miyim?

Bir de bayıl istersen Yazgı?

Ne cevap vereceğim ben?

"Ben de seni çok seviyorum." dedim sarıldım. Başımı göğsüne gömdüm sıkıca sarıldım.

Benim ona çok ihtiyacım varmış gibi hissediyorum. Benim için su gibi bir şey o.

İnsan aşık olduğu adamı suya mı benzetir?

Benim tarzım bu.

Ne oluyor şu an? Dur dur.

Kafamı kaldırıp yüzüne baktım alnımdan öptü.

"Üzüldüğünü görmek istemiyorum artık." dedi.

Ben hiç iyi değilim şu an ne oluyor?

Başımı kalbinin üzerine koydum. Şu an zaman sonsuza kadar dursun istiyorum.

Gözlerimi kapattım.

Kapı çaldı.

Hayır ama neden?

Uyanmış bile olabilirdin buna şükret.

Kafamı kaldırdım gülümseyen Kerem'in yüzü ile karşılaşmak.

"Bir dakika." dedim.

Gidip kapıyı açtım.

Yardımcılardan biri.

"Hanımefendi geldi sizinle görüşmek istiyor." dedi.

"Tamam geliyoruz." dedi Kerem. Kapıyı kapattı.

Yanağımdan öptü.

"Sevgilim sen dinlen tamam mı?"

"Gelebilirim."

"Yorma kendini gözlerin de şişmiş uyu biraz olur mu?"

"Çirkin mi görünüyorum o yüzden mi gelme diyorsun?"

"Sen çok güzelsin sevgilim ama bir saat konuşurlar şimdi hepsi geldi annem de burada. Sen yat uyu dinlen."

"Tamam." dedim.

Gülümsedim.

"Hep böyle gülümse. Çok güzel gülüyorsun." dedi yanağımı okşadı.

"Bu rüya falan değil değil mi?"

"Değil." dedi gülümsedi. İstemsizce bir sırıtma oluştu suratımda.

Saçlarımı okşadı.

"Gidiyorum ben iyi uykular sana."

"Teşekkür ederim." dedim sarıldı gitti.

Artık sırıtarak yüzüklerime bakabilirim.

Kerem.

Bu kelime bilmiyorum.

Çok seviyorum.

Umarım her duyduğumda iyi hissederim.
...

"Yazgı rahatsız oluyorsan Kerem başka bir yere taşınabilir. Senin iyi olman bizim için önemli." dedi Ekin.

"İyiyim sıkıntı yok."

"Sen cidden nasıl bir anda böyle oldun? İyi görünüyorsun." dedi Sima.

"İyi olsam suç kötü olsam suç Sima."

"Bir şey demedim tamam."

Masaya geçtik. Keremin ailesi gitti ben de çok huzurlu bir uyku çektim. En huzurlu uykumdu diyebilirim.

Akşam yemeği için uyandırdı Sima beni.

Beni sevgilimden uzağa oturttular ama.

Sima Kerem ve benim arama girdi.

Kerem bana baktı.

"Niye böyle oturdunuz?"

"Yemek yiyelim artık acıktık." dedi Ekin.

"Evet acıktık. Çok yorulduk bu gün." dedi Sima.

"Niye konuyu değiştiriyorsunuz?" dedi Kerem hala ayakta oturmadı.

"Kerem otur artık." dedi Ekin.

"Sima oradan kalk ben oraya oturmak istiyorum." dedi Sima dönüp bana baktı.

Gülmemek için kendimi zor tutuyorum.

"Çok kaba olmaya başladın artık. Kız kötü durumda üzgün biraz anlayışlı olabilirsin."

"Kerem tamam kes artık abi." dedi Ekin.

"Sevgilimin yanına oturmak istiyorum." dedi.

"Ne?" dedi Sima dönüp bana baktı. "Ne diyor Yazgı?"

"Sevgilim tanıştırayım." dedim.

Ekin'e döndü.

"Biliyor muydun sen?"

"Bilmiyordum hayatım."

"İlk siz öğrendiniz." dedi Kerem.

"Zaten sizin dışımızdaki herkes gerçek sanıyordu." dedim güldüm.

Çok tuhaf hissediyorum çok saçma ilerliyor bazı şeyler.

Ama akışa bırakmak en iyisi.

Sima ayaklandı gitti Ekin'in yanına oturdu.

"Şimdi sevgilisiniz?" dedi Ekin.

"Evet Ekin." dedi Kerem yanağımdan öptü.

"Hayırlı olsun o zaman."

"Teşekkürler." dedi gülümsedi.

Kapı çaldı.

"Yol geçen hanı oldu bu gün ev." dedi Kerem.

Reha geldi.

"Merhaba." dedi gülümseyerek.

"Merhaba hoş geldin Reha." dedi Kerem.

"Gel yemek yiyelim." dedim.

"Yazgı beş dakika konuşalım olur mu?"

"Bir şey mi oldu?"

"Yok bir şey yok."

"Tamam." dedim ayaklandım. "Siz başlayın yemeğe geliyoruz biz." dedim benim odama çıktık.

"İyi misin Yazgı?"

"İyiyim. Çok iyiyim."

"Yaman gördün mü onu?"

"Gördüm evet."

"Niye geldi?"

"Bilmiyorum."

"Her şeyi zorlaştırıyor."

"Yaman işte."

"Kerem'le nasıl aranız?"

"Çok iyi merak etme."

"İyi iyi olsun da."

"Sen gidecek misin?"

"Bir süre daha buradayım. Yaman buradayken seni yalnız bırakamam."

"Teşekkür ederim."

"Önemli değil."

"Gidelim hadi."

"Gidelim."

Masaya geçtik.

"Bu arada hayırlı olsun tekrardan." dedi Reha.

"Teşekkürler." dedi Kerem.

"Evlilik için bir tarih belirlediniz mi?"

"Henüz konuşmadık onu." dedim.

"Geç mi kaldınız acaba."

"Acalemiz yok." dedi Kerem.

Kerem hep Reha'ya ters davranmayı seviyor.

Ama ben ne yapabilirim? Biri sevgilim diğeri arkadaşım.

Benim için Sima ne ise Reha da o.

"Her şeyin bir zamanı var."dedi Sima.

"Siz peki?"

"Ne biz?" dedi Ekin.

"Sizin evlilik ne zaman?"

"Erken daha." dedi Sima.

"O kadar da erken değil hayatım."

"Ekin sonra konuşalım hayatım."

"Reha kızıştırma ortalığı." dedim.

"Kavga etmeniz.için söylemedim özür dilerim."

"Önemli değil Reha. Kavga etmedik zaten."

"Sayende konuşmamamız gerektiğini hatırladık." dedi Ekin.

"Konuşuruz sonra." dedi Sima.
...

Yemekten sonra Reha gitti. Kerem'le berber bahçeye çıktık bir battaniyeye sarıldık ikimiz.

"Sevgilim."

"Efendim Kerem."

"Reha.. "

"Ne Reha?"

"Onu hiç gözüm tutmuyor."

"Ona çok güveniyorum çocukluğumdan beri tanıyorum onu."

"Sakladığı bir şeyler var gibi sevgilim."

"Yok."

"Ben öyle hissediyorum."

"Kerem ben seni çok seviyorum."

"Sen de seni çok seviyorum sevgilim. Ama..."

"Sus tamam." dedim sarıldım. "Sessizliği dinle bak nasıl rahatlatıcı güzel. Saçma sapan düşünceleri yok et."

"Sonra konuşalım bunu."

"Sen öyle san." dedim daha sıkı sarıldım.

"Yazgı ama..."

"Kerem bak yüzüklerim nasıl görünüyor?"

"Aynısı bencede var."

"Bak bu büyük taştan var mı?"

"Kim aldı? Kesin yakışıklı biridir."

"Çok yakışıklı çok tatlı." dedim sırıtarak yüzüme bakmasını çok seviyorum.

"Senin gülümsemeni çok seviyorum." dedim.

"Ben de çok seviyorum." dedi başımdan öptü.

Elimi tuttu.

Çok mutluyum çok huzurluyum.

...

Gözlerimi açtım. Dünkü uykumdan daha huzurlu bir uyku uyumuşum. Em huzurlu uykum bu.

Kafamı kaldırıp baktım Kerem hala uyuyor.

Bahçede uyuyakalmışız.

"Kerem."

"Efendim."

"Günaydın sevgilim."

"Günaydın. Aaa!"dedi acı ile.

"Ne oldu?"

"Belim Yazgı çok kötü."

"Ne oldu?"

"Hareket edemiyorum."

"Ciddi misin?"

"Evet."

Ayağa kalktım iki elinden tuttum.

"Yavaşça doğrulmaya çalış."

"Çok kötüyüm Yazgı."

"Tamam yavaşça doğrul bebeğim." dedim. Güldü. "Niye gülüyorsun?"

"Bebeğim." dedi yine güldü.

"Hadi kalk içeri geçelim."

"Tamam bebeğim."

Yavaş yavaş içeri girdik

"Kerem. Yat dinlen."

"İyiyim." dedi. Masaya oturdu.

"Yat uyu dinlen gelme bu gün şirkete falan."

"İyiyim ben sevgilim."

"Ben bir mutfağa bakıp geliyorum." dedi Sima gitti.

Yanına oturdum.

"Niye inat ediyorsun?"

"İyiyim ben Yazgı."

"Tamam sen öyle diyorsan."

Tabağını ben doldurdum yedi.

"Doydum ben gidelim hadi." dedi.

Sandalyesini geri itti ayaklanmak için. Doğrulurken.

"Aaa!" dedi acı dolu bir ufak çığlık attı. Ben dedim dinletemedim abi.

"İyi misin?"

"Hayır."

"Niye inat ediyorsun bu şekilde nasıl gideceksin işe? Gidemezsin işte. Otur evde yat uyu dinlen. Kötü olduğunu bile bile niye bunu yapıyorsun kendine?" dedim kolundan tuttum.

"Oturamam çok acıyor hareket ettikçe."

"Yavaş yavaş otururuz. Sakin ol tamam mı? Korkarsan daha çok acır."

"Daha fazla ne kadar acıyabilir?"

"Sima şu sandalyeyi tutar mısınız?"

"Tabi." dedi tuttu.

"Tamam şimdi yavaşça."

"Hayır."

"Ne hayır ne? Böyle mi duracaksın? Hadi gidelim biz Sima."

"Sevgilim lütfen tamam."

"Yazgı gerçekten de zaten acı çekiyor bir de sus biraz." dedi Sima.

"Ben keyfimden konuşuyorum."

Kapı çaldı Ekin geldi.

Önce iki büklüm duran Kerem'e baktı.

"Ne oluyor?" dedi bana bakıp.

"Beli tutuldu." dedi Sima.

"Ekin dokunma sakın." dedi Kerem.

"Dokunma olmaz Kerem saçmalama." dedi bir kolunun altına girdi. "Yazgı sende diğer koluna gir."

"Tamam." dedim kolunu omzuma attı bileğinden tuttum.

"Yavaşça kaldırıyoruz."

"Hayır." dedi Kerem.

"Sen çok konuşma yürüdükçe açılacaksın işte. Yazgı hadi." dedi yavaşça doğrulmaya başladı Kerem bu arada acı içinde ıkınıyor.

Doğruldu derin nefes verdi.

"Yavaş yavaş yürüyoruz şimdi. Tamam mı?"

"Tamam." dedi Kerem.

Cevap vermedim yere baktım.

"Yazgı tamam mı?"

"Tamam."

"Çok konuşuyorsun diye sinirlendim o yüzden konuşmuyor."

"Kız sana yardım etmeye çalışıyor sen? Yazgı ben onun adına senden özür dilerim."

"Ben ölmek üzereyim. Artık gidelim."

"Bir şey olmaz senin de ne tatlı canın var."

"Ekin kafayı yedireceksiniz bu gün bana ikiniz."

"Yazgı bak aynı anda bırakıyoruz ne hali varsa görsün."

"Hayır! Yani Ekin bir şey olursa." dedim.

"Şaka yapıyorum zaten Yazgı."

"Odama götürür müsünüz beni artık?"

"Tamam hadi gidelim." dedi yavaş adımlarla yürümeye başladık.

"Çok kötü." diye mızırdanıyor.

Odaya kadar da yürük. Şimdi yatağa nasıl yatacak bakalım bu çocuk.

"Yavaş yavaş Ekin." dedi sesini biraz yükselterek Ekin gülümsüyor. Kerem'in o kadar canı tatlı ki dokundurmuyor.

Yattı sonunda.

"Bu gün toplantıya girmem lazım."

"Gerek yok." dedi Ekin.

"Ekin."

"Yazgı bu yataktan kalkarsa ara beni."

"Hadı çıkmıyor muyuz?" diye içeri girdi Sima.

"Çıkıyoruz." dedim.

"Sen kal Kerem'le beraber." dedi Sima.

"Burada Kerem'in yanında kalırsam kafayı yerim ben bu gün. Zamanım yok hadi ben geç kalıyoruz." dedim odadan çıkarken.

"İzinliyisin şirkete gitmene gerek yok." dedi Ekin.

"Siz? Sizde bu gün bir şey var? Siz yoksa? Bu gün benim işe gitmemem için mi çabalıyorsunuz?"

"Yok öyle bir şey." dedi Kerem.

"Kim geliyor bu gün şirkete? Kimi saklıyorsun benden?"

"Kimi saklayacağız saçmalama?" dedi Sima.

"Ekin?"

"Yok Yazgı kimse bana güvenebilirsiniz."

"Kendi gözümle görmeden inanamam." dedim. Çıkarken biri komudan tutup beni içeri çekti. Dönüp baktım Kerem.

Kerem de. Bu nasıl ayaklandı? Biraz önce acı içinde kıvkanıyordu.

Ekin'e baktı Ekin ve Sima çıktı.

"Ne oluyor yine?"

"Gel sakin sakin konuşalım."

Beni yatağa oturttu karşıma oturdu. Yüzümü avuçları arasına aldı.

"Gitmiyorsun bir yere benimle kalıyorsun."

"..."

Konuşsana niye susuyorsun çıldırtacak bu kız beni.

Oğlum bana bakıyor gülümseyerek bana bakıyor. Ve gülümsüyor.

Nasıl gidebilirim nasıl?

"Kerem."

"Ben evdeyim sen de burada kalacaksın."

"Ne saklıyorsun benden?"

"Yok bir şey sevgilim."

"Kalk gidiyoruz bir de numara yapıyor. Konuşacağız bunları sonra."

"Hayır." dedi.

"Gidiyoruz."dedim çıktım odanan.
...

"Yaman neden şirkette?"

"Bilmiyordum anlaşmadan önce abin olduğunu."

"Her konuda bilgisi olan Kerem bunu bilmiyor öyle mi?"

"Yazgı."

"Ne Yazgı ne? O niye burada başka bir amacın mı var?"

"Sen bana güvenmiyor musun?"

"Bana düzgün bir açıklama yapmak zorundasın."

"Bilmiyordum. Bilmiyordum. Daha kaç defa söylemem gerekiyor." diye bağırdı.

"Öyle mi?"

"Sevgilim bak..." derken kapıyı çarpıp çıktım.

Ekin'in odasına girdim.

"Bir sorun mu var Yazgı?"

"Çık dışarı Ekin."

"Yazgı."

"Çık." dedim.

"Çıkabilirsiniz Ekin bey. Kardeşimle konuşalım biz biraz " dedi Yaman.

"Tamam öyleyse." dedi çıktı.

"Ne işin var burada?"

"Yazgı."

"Ne işin var burada?" dedim sarılmak için yaklaştı geri çekildim.

"Uzak dur benden sen ne sanıyorsun?"

"Yazgı ben seni çok özledim abim."

"Ben senden nefret ediyorum defol git hayatımdan."

"Yazgı beni dinler misin?"

"Neyi dinlenimi istiyorsun? Saçmalıklarını mı?"

"Yazgı!" diye bağırdı.

Kapı açıldı Kerem içeri girdi bana baktı.

"Çık dışarı." dedim.

"Yazgı biz konuşuruz sen çık."

"İptal et anlaşmayı." dedim Yaman'a.

"Dalga mı geçiyorsun benimle Yazgı bu iş çocuk oyuncağı mı sence?"

"Çıkabilirsin projeden."

"Yazgı."

"Defol git hayatımdan."

"Yazgı. Ben senin abinim. Burayı da babamdan öğrendim. Babama karşı olan tavrını da."dedi Yaman.

"Kerem çık dışarı."

"Yazgı bak o bizim..." dedi yine.

"Çık dışarı Kerem."

"Yazgı bak babam..." dedi ve yine.

"Kerem çık dışarı artık!" dedim sesim yine yükseldi.

"Tamam çıkıyorum." dedi çıktı.

"Bak senden de babandan da nefret ediyorum. İkinizi de görmek istemiyorum defolun hayatımdan."

"Yazgı bak lütfen böyle yapma ben senin abinim."

"İstemiyorum seni hayatımda daha kaç defa söylemem gerekiyor."

Masamın üzerinden bir kağıt aldı.

"Ne yapıyorsun?" dedim sesiz ol işareti yaptı.

"Kerem hakkında çok fazla şey biliyorum. Senin için buradayım. Kerem'e güvenme." yazmış yüzüme baktı gülümsedi. Yaklaştı sarıldı.

"Seninle başka bir yerde yalnız konuşalım. Kimsenin bizi duyamayacağı bilmediği bir yerde." dedi düşük bir ses tonunda.

Gözlerime baktı.

"Çok dikkat et kendine." dedi çıktı.

...

"Yazgı."

"Kerem rahat bırak beni."

"Sevgilim özür dilerim. Sen üzülme diye söylemedim."

"Yalan söyledin."

"Sevgilim dün çok üzgündün bu gün de üzgün olduğunu görmek istemedim."

"Kerem."

"Sevgilim evde oturacaktın hiç bir şeyden haberimiz olmayacaktı güzel güzel film izlerdik yemek hazırlandık."

"Ben illaki bir gün öğrenecektim değil mi Kerem? Bu gün olmasa da yarın."

"Aşkımızı birbirimize açıkladığımız gün her şey çok güzel ilerlerken bir andan bütün mutluluğunun yıkılmasını istemedim."

"Sevgilim." dedim sarıldım Kerem'e. Benim için bu kadar çabaladı ama saklaması hoşuma gitmedi.

Ama neyse olsun. Bir şey olmaz.

Yanağından öptüm.

"Seni çok seviyorum." dedim.

"Ben daha çok seviyorum." dedi yanağımdan öptü iki üç kere.

"Yeter tamam sevginden boğulmak istemiyorum."

"Kötü kötü konuşma."

"Öleceksem de senin sevginden boğularak ölmeyi tercih ederim."

"Ne dedim biraz önce?"

"Beni çok sevdiğini söyledin. Sonra yanağımdan öptün."

"Yazgı."

"Efendim bebeğim."

"Sinirlenemiyorum sana."

"Ben sinirlenirim senin yerine de."

"Sen sinirlenme. Sinirlenince çok kötü oluyor her şey."

"Sen yanımdayken kolay kolay sinirlenmem sevgilim."

"Öyle mi sevgilim?"

"Hadi gidelim acıktım ben."

"Bende."

Sungur abi de akşam yemeğine geldi herkes evde.

"Yazgı."

"Efendim Sungur abi."

"İyi misin? Bu gün şirketten de iyi görünmüyordun."

"İyiyim. Teşekkür ederim."

"Ne demek? Sizin iyi olmanız bizim için çok önemli. Değil mi Ekin?"

"Efendim Sungur."

"Kızların iyi olması bizim için çok önemli."

"Evet öyle."

"Peki güzel kardeşim Sima."

"Efendim abi?"

"Neyi bekliyorsun?"

"Ne konuda?"

"Ekin."

"Ekin?"

"Evet Ekin."

"Sungur abi her şeyin bir zamanı var değil mi?" diye araya girdim.

"Evet var ama böyle hisli saklıyorsun hoş mu? Ben anlayışsız bir insan mıyım Sima."

"Yok abi onun için değil her şey çok yeni o yüzden."

"Benim kendi kendine öğrenmemiz mi beklediniz?"

"Abi söyleyecektik."

"Ben bu ilişkiyi onaylamıyorum."

"Abi..."

"Hayır Sima. Her şeyin bir adabı var. Herkes durması herkes yeri bilecek."

"Bir şey mi öğrendin?" diye sordum.

"Sizin çevirdiğimiz dolaplardan haberin var. Hiç bir şeyi onaylamıyorum. İkinizi de bu mafya bozuntularının eline bırakamam. Ya benim dediğimi yaparsınız ya da herkes her şeyi öğrenir."

"Abi bak bu plan..." diye açıklama yapmaya çalışırken.

"Bir anlaşma yapalım Sungur."

"Ne anlaşması? Biz aşık olduğumuz kadınları bırakayız. Onlara bir zarar gelmemesi için canımızı vermeye hazırız. Ebet biz mafyayız ama biz insan öldürüyoruz. Biz kendimizi ve sevdiklerimizi korumak için mafya olduk. Sen de her şeyi öğrendiğine göre bizimlesin. Bulamız gerek biri var biliyorsun değil mi?"

"Destiny hakkında araştırma yaptım. Ama iyi gizleniyor."

"Onu bulduğumuzda mafyalık bitecek. Ben Yazgı'yı çok seviyorum. Onun için vazgeçmeyeceğim hiç bir şey yok. Senden sadece bize güvenmenin istiyoruz."

"Biz Sima ile ciddi düşünüyoruz evlilik yolunda ilerleyen bir ilişkimiz var bunun bozulmasını isetmiyoruz. Senin rızan ve desteğin de bizim için çok önemli."

"Kızlar toplayın eşyalarınızı gidiyoruz." dedi ayaklandı.

Ben daha yeni kavuşmuştum Keremime.

Sağlıklı kalın...

🌟🌟🌟🌟🌟🌟🌟
💘💘💘

Continue Reading

You'll Also Like

240K 9.6K 43
Çokda klasik olmayan bir abi kitabı, Şans vermenizi öneririm. Alya ve karışan hayatı. İlk bölümlere bakarak kitabımı yargılamayın. Kitap kapağı @alon...
592K 25K 35
17 yaşında, ailesi olmasına rağmen bir yalanın mahkumu olan ve hayatını yetim hanede geçiren Afra, ailesi bir anda hayatına girerse ne olur? Yeni ai...
3.2K 279 16
Olamaz!Saat 11:59 Ve benim başım dönüyor. Biraz hava almam gerektiğini söyleyip çıktım. Doğum günüm olduğundan istemediler. Ama çok başım döndüğünden...
345K 31.9K 32
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...