ÇİLEK KOKUSU +18

By me_emosss

898K 25.9K 10.9K

"Yapma." Sesimin titremesini istemesem de kollarının kıskacında ki bedenim tıpkı sesim gibi titriyordu. Göz k... More

Tanıtım
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34 (+18 sahne)

16

27.3K 765 191
By me_emosss

"Bana o elbisenin aynısından alıyorsun Serhat!" dedim sertçe. Benim sakinleşmem yaklaşık 10 dakika sürmüştü ve bu sürede Serhat hiç kımıldamadan bana bakmıştı.

Serhat kaşlarını alaylı bir şekilde kaldırıp indirdi. Diliyle dudaklarının üzerinden geçip "Sadece bana giyeceksen alırım," dedi.

"Ancak rüyanda görürsün . Alacaksın o elbiseyi,"dedim sinirle.

"Ben mi yırttım? Niye ben alıyorum?" diye sordu.

"Onu sevdalını odamıza almadan önce düşünecektin. Mavi elbisemi ve diğer yırtılan elbiselerimi alacaksın!" dedim

"Ben duştayken girmiş odaya. Zaten sen geldiğinde göndermeye çalışıyordum," diyerek kendini savundu.

"Susar mısın ayrıca git ağzını yıka," dedim işaret parmağımla banyoyu göstererek.

Serhat sırıtarak "Sen ne güzel korudun öyle kocanı gözüm yaşardı," dedi.

"Serhat beni deli etme! Hâlâ sinirliyim kaşınma istersen," dedim elimi havaya kaldırırken.

Serhat iki elini havaya kaldırıp "Sakin ol şimdi banyoya giriyorum sen yeter ki sakin ol," dedi.

"Git!" dedim sertçe.

Serhat gülmemek için dudaklarını birbirine bastırıp banyoya girdi. Sinirle yatağa ilerledim. Yırtılan elbiselerime iç çekip hepsini toplayıp kucağıma bastım. Nedense yırtılan elbiselerimin çoğu kısa ve dekolteli olan elbiselerdi. Yok bunlar kesinlikle Serhat'ın işiydi suçu Sıla'ya atıyordu. Ama ben sana yapacağımı biliyorum Serhat bey.

Serhat banyodan sırıtarak çıktığın da kucağımda ki elbiselere bakıp daha çok sırıttı. Yanıma gelip kucağımdaki elbiseleri alıp elimi tuttu. "Elimi niye tutuyorsun bıraksana?" dedim elimi geri çekmeye çalışırken.

"Tekrar Sıla olayı yaşamak istemeyiz değil mi?" diye sordu alayla.

"Ne alakası var elimi tutmanla Sıla'nın?" diye sordum.

"Şu alaka. Sen gelmeden önce Sıla bana  'İlişkinizin yalan olduğu çok belli' gibi şeyler söyledi. Sen elimi tutmazsan başkası tutmak için odamıza da girer aramıza da," dedi.

Odadan çıkıp merdivenleri inerken konağın çalışanlarından genç bir kızla karşılaştık. Serhat kızın eline yırtık elbiseleri tutuştururken "Çöpe at Fatma," dedi.

Fatma "Tamam ağam," dedikten sonra gitti.

"Yarın kına var. Birlikte alışverişe çıkalım. Hem gelinliğe de bakmış oluruz," dedi.

"Tüm bunlar şart mı?" diye sordum. Aslında kınam olmasını çok istiyordum ama son yaşadıklarımdan sonra hevesim kaçmıştı.

"Elbette şart Erva. Buraya bunun için geldik," dedi.

Birlikte salona girdiğimiz de tüm gözler bize döndü. Buse bana bakarak göz kırptığın da sorun yok der gibi başımı salladım. Serhat ile yan yana oturduğumuz da babam Babaannemle konuşmaya kaldığı yerden devam etti.

" Anne iyi güzel diyorsun da Zelal hanım bu işe ne diyecek?" diye sordu.

Tabağıma aldığım peynire çatalımı batırıp ağzıma götürdüm. Babaannem "Erva'da Serhat'ta torunu en nihayetinde. Kızına olan öfkesini torunundan çıkaracak değil. Hem Erva gelin olarak onun evinden çıkarsa öfkesi yatışır," dediğinde ben peynirimi çiğneyemeyi bırakıp babaanneme baktım. Zelal dediği kişi benim anneannem olmalıydı.

Serhat "Bence böyle bir şeye gerek yok. Biz zaten evliyiz kına burada olur. Düğün içinde salon ayarlandı. Adetlerin yerini bulmasına gerek olduğunu sanmıyorum babaannemin Erva'ya nasıl davranacağını bilmiyoruz. Kadın yıllarca beni bile kabul etmedi ki düğün olacak diye Erva'yı kabul etsin, "dedi.

Babam sıkıntılı bir nefes verip "Serhat haklı anne. Zelal hanımın kızımı üzmesine müsade edemem," dedi.

Acaba anneannem nasıl bir insandı anneme benziyor muydu? Dedem var mıydı? Neden beni sevmesinler ki kızı kaçtı diye torunlarını red mi edeceklerdi? Ama Serhat'ın babasıyla yani dayımla da halam evlenmişti.

Serhat masanın üzerindeki elimi tutunca daldığım düşüncelerden sıyrılıp ona baktım. "İyi misin?" diye sordu.

"İyiyim sadece düşünüyordum," dedim tekrar önüme dönerken.

Babaannem "Ben bir haber göndereyim bakalım ne diyecekler? Ona göre kınamızı da burada yaparız gelinimizi de buradan çıkarırız," dedi.

Kahvaltının geri kalanında herkes sohbet ederken ben Anneannemi düşünüyordum. Kaç yıl geçti üstünden hâlâ nefret dolu değildir umarım.

Kahvaltıdan sonra kızlarla terasta oturuyorduk. Serhat az bir işi olduğunu geri geldiğin de birlikte alışverişe çıkacağımızı söylemişti.

Buse "Ay bırakmadınız o Sıla yellozunu bir güzel döveyim içimde kaldı," dedi.

Nesrin "Daha ne yapacaktık iyice dövdük zaten. Ama bundan sonra ne olur bilemiyorum," dedi.

"Ne olabilir ki?" diye sordum.

Nesrin "Sıla'nın babası bu rezilliği duyarsa Sıla için olacaklardan korkuyorum. Belki istemediği birisiyle bile evlendirir Sıla'yı," dedi.

"Sıla ne zamandır seviyor Serhat'ı?" diye sordum.

"Baya oldu. Ama hep o anasının suçu. Serhat abim ağa diye kızın aklına girdi. Evlenmeleri için türlü oyunlar çevirdi Amine sultana az mı dil döktü? Ama Serhat abim kesin bir dille reddetti," dedi.

Buse "Adam istemiyorsa ne diye bu kadar ısrar ediyor ki bu kız? Evli bir adamın odasına girip ilanı aşk etmek nedir?" diye sordu.

Havin "Onun derdi kuma gelmek. Sevdası gözünü o kadar kör etmiş ki kuma gelmeye bile razı," dedi.

"Yok artık daha neler," dedim sinirle.

Havin "Valla bacım sen kocana sahip çık. Yarın bir gün hiç ummadığın bir şey yapar bir bakmışsın üstüne kuma gelmiş,"dedi.

" Öyle kolay mı kuma gelmesi? Serhat böyle bir şeye müsaade etmez, "dedim sinirle.

"Sen eğer zamanında odaya gitmeseydin belki de o Sıla, Serhat abime ırzıma geçmeye kalktı diye iftira atacaktı. Bu topraklarda bir kızın adı böyle bir şeyle anılırsa sonu ya evlilik ya da..." dedi.

"Ya da?" diye sordum.

"Yani ölüm demeye dilim varmıyor ama ya ölür ya da ölmekten beter hale getirirler," dedi.

"O kadar kolay mı bu işler? Bir insanın canı söz konusu," dedim.

"Sandığından çok daha kolay," dedi.

Muhabbet ruhum daraltmıştı. Ayağa kalkıp "Ben bir Babaanneme bakayım," dedim.

Kızlar kendi aralarında konuşmaya devam ederken ben merdivenlere yöneldim. Üst terasta sigara içen Emin'i görünce vazgeçip onun yanına gittim.

Emin benim geldiğimi görünce sigarasını söndürdü. Karşısındaki divana otururken" Nasılsın Emin? "diye sordum.

"İyiyim yenge sen nasılsın? "diye sordu. İyi olduğunu söylüyordu ama iyi olmadığı her halinden belliydi.

"Çokta iyiymişsin gibi gelmedi bana,"dedim.

Emin yüzüme bakıp zoraki gülümsedi. "İyiyim gerçekten, "dedi.

" Peki sen öyle diyorsan öyledir, "dedim.

" Sen bir şey mi isteyecektin yenge?" diye sordu.

" Hayır sadece Serhat ile ilgili bir şey soracaktım, "dedim.

"Sor yenge," dedi.

"İkide bir yenge deyip durma sinirlendiriyorsun beni," dedim.

"Tamam yenge demem," dedi gülerek.

"Ya sabır," dedim iç çekerek. Emin'in yüzü biraz olsun gülmüştü. "Ama bu konuşma aramızda kalacak söz ver," dedim.

"Ben Serhat'ın arkasından iş çeviremem yenge baştan söyleyeyim," dedi.

"İş çevirmek değil. Sadece onun hakkında hem onun iyiliği hemde kendi iyiliğim için bir şeyi öğrenmem gerekiyor," dedim.

Emin'in kaşları çatılırken yüzü asılmıştı. "Serhat olduğundan farklı mı davrandı sana?" diye sordu.

Şaşkınlığımı gizleyemeden "Nasıl anladın?" diye sordum.

"Bir kaç yıl önce aynı şeyi yaşadık da o yüzden. Serhat bazen farklı bir kimliğe bürünür. Sonra da yaptığı hiçbir şeyi hatırlamaz. Bunu ilk ben fark ettim. Bir gün şirkete gelip ortada hiçbir neden yokken beni kovmuştu. O gün karşımda hiç tanımadığım bir Serhat duruyordu. Bir gariplik olduğu anlamıştım ama üstüne gitmedim. Günler sonra beni arayıp bana neden şirkete gelmediğimi sordu. Bende dalga geçiyor sanıp telefonu yüzüne kapattım. Evime çıktı geldi derdin ne senin diye hesap sordu bana. Bende anlattım beni işten kovduğunu afalladı şaşırdı. Böyle bir şey yaptığını hatırlamadığını söyledi. Ben zaten anlamıştım bir gariplik olduğunu çokta üstüne gitmedim, "dedi.

" Peki bunun nedenini sormadın mı?" diye sordum.

"Sordum ama hiçbir şey olmadığını söyleyip beni geçiştirdi. Ben şirkete geri döndüm bir iki ay sonra Serhat yine garip davranmaya başladı. Bir iki gün garip davranışları sürdü daha sonra tekrar düzeldi. Dedim bu böyle olmayacak Serhat'ı tuttum kolundan zorla psikoloğa götürdüm. Psikoloğu Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu olduğunu söyledi. Ölen kardeşinin yerine koyuyormuş kendisini. Bir süre tedavi gördü sonra iyileşti. Aynı şeyleri o günden bu yana hiç yaşamadık. Sana nasıl ve ne zaman farklı davrandı? "diye sordu.

" Evlendiğimiz günün gecesi,"dedim.

"Sana istemediğin bir şey mi yaptı yoksa?" diye sordu.

"Hayır yapmadı. Sadece farklıydı Emin. Tamam ben Serhat'ı çok fazla tanımıyorum ama tanıdığım o Serhat'tan farklıydı işte," dedim.

"Serhat'la bu konuyu konuştun mu peki?" diye sordu.

"Evet buraya gelfiğimiz günün sabahında normal davranmaya başladı. Yaptıklarını anlattığımda da benden özür dileyip ilaçlarını almayı unuttuğunu söyledi. Bundan sonra daha dikkatli olacağım dedi," dedim.

"İlaç? Serhat'ın kullandığı bir ilaç yok ki," dedi.

" Bana neden öyle söyledi peki? "diye sordum.

" Bilemiyorum belki de sen korkma diye öyle söylemiş olabilir. Ben onunla konuşurum sen içini rahat tut,"dedi.

" Sağol Emin, "dedim.

"Yenge biliyorum bu evliliğe mecbur kaldın. Ama ilişkinize bir şans verirsen çok mutlu olacağınıza inanıyorum," dedi.

"Serhat'ın dengesiz davranışları devam ettiği sürece bir şans vereceğimi sanmıyorum," dedim.

"Bana bırak Serhat'ı gerekirse kendi elimle götürürüm doktora. O çok yara aldı çok yoruldu. Seni zorlamakta istemiyorum yanlış anlama. Sadece şunu bil ki ben yıllardır Serhat'ı ilk defa bu kadar içten gülerken gördüm," dedi.

Derin bir nefes alıp verdim ne diyeceğimi bilmiyordum. Ben Emre sandığım Mirza'yı bile bu kadar kıskanmamıştım bir başkasından. Bu sabah olanlar benim için de bir ilkti. Ben kavga etmeden işleri çözme taraftarı bir insanken sabah kendimi kaybetmiş Sıla'ya tokat atmış saçını çekmiştim.

İyide neden? Ben sonradan gelmiştim ona göre sevdiğini elinden almış bir kadındım. Serhat ile anlaşmalı evlenmemiş miydin ben? Niye adamı kıskandım o zaman? Oflayarak ayağa kalktım. "Bana bir şey sorma bir şey isteme Emin. Çünkü bende ne düşüneceğimi bilmiyorum," dedim.

Emin sıratarak kafasını salladı. "Aldım ben cevabımı yenge," dedi.

"Yengen kadar başına taş düşsün Emin," dedim.

Emin kahkaha attığın da arkamı dönüp merdivenleri inmeye başladım. Buse yanıma gelip koluma girdi. "Biz sürekli evde mi oturacağız? Sıkıldım azıcık gezelim," dedi.

"Bugün kına için alışverişe çıkacağız sende gel bizimle,"dedim.

"Enişteyle ikiniz gidecekseniz gelmeyeyim siz takılın romantik romantik," dedi gülerek.

"Serhat ile romantiklik aynı cümlede geçince bile anlamını kaybediyor,"dedim.

"Aaa niye öyle diyorsun? Dün biz geldiğimiz de ne güzel bakıyordu adam sana," dedi.

"Normal bakıyor işte Buse abartma. Neyse sen boşver onu da sen benimle gelecek misin alışverişe?" diye sordum.

"Bu kadar çok istiyorsan gelirim. Diğer kızlarda gelecek mi? " diye sordu.

"Kızlara sabah sordum ama Nesrin ve Nejla'nın okulu varmış. Havin'de çalışıyor malum," dedim.

"Anladım. Peki şu Emin uyuzu da bizimle gelir mi?" diye sordu.

Sırıtarak "Ben çağırırsam gelir. Sen çağırmamı ister misin?" diye sordum.

"Banane canım ister çağır ister çağırma. Ya da çağır onu gıcık edecektim bugün sözüm var," dedi.

Dayanamayıp güldüm. "Tamam çağırırım," dedim.

Biz salona doğru giderken Emin'de arkamızdan geldi. "Yenge hazırlan seni Serhat'ın yanına ben götüreceğim," dedi.

"Kendisi niye gelmedi?" diye sordum.

"İşleri uzun sürmüş. Ama çok istersen söyleyeyim gelsin alsın seni. Bir emrine bakar," dedi.

"Gerek yok sen götür bizi," dedim gülerek.

Emin yanımdaki Buse'ye kısa bir bakış atıp tekrar bana baktı. "Sizi?" dedi sorarcasına.

"Buse ile beni," dedim.

Emin "Ben en iyisi Serhat'ı arayayım gelsin alsın sizi. Ben bu kızla bir yolculuk daha kaldıramam," dedi.

Buse "Aaa niye öyle diyorsun? Bak alınıyorum ama," dedi sırıtarak.

"Alın diye söyledim zaten," dedi ters ters.

Buse "Sen bu hayatta gördüğüm en kaba adamsın!" dedi sinirle.

Emin "Bunu dünyanın en kaba kadını mı söylüyor?" diye sordu alayla.

"Aaa yeter artık kesin kavgayı," dememle ikiside sustu. "Emin git bizi arabada bekle. Buse sende hazırlan gel. Haydi dağılın," dedim.

Emin "Yenge sırf senin hatırın için yoksa bu kadınla bırak arabaya binmeyi aynı yolda adım bile atmam," dedikten sonra arkasını dönüp gitti.

Buse, öfkeyle Emin'in arkasından bakarken koluna girdim. "İyi misin? Sen takma onu kafaya," dedim.

"Nesini takacağım bu ot beyinlinin. Ben sırf sen istiyorsun diye geliyorum yoksa o laflardan sonra asla gelmezdim,"dedi.

" E sende niye adamın üzerine araba sürüyorsun ki? Gıcık kapmış sana, "dedim.

"Ayağım gaz pedalının olduğu yere sıkışmıştı bilerek yapmadım," dedi.

"Bunu Emin'e niye söylemedin o zaman?" diye sordum.

"Az önce yaptığı gibi davrandı da o yüzden. Bende gıcıklığına söylemedim," dedi.

"Allah ikinize de akıl fikir versin," dedim odama doğru giderken.

Buse arkamdan "Amin," diye bağırdı.

Odama girip üzerime bir hırka aldım. Çantama telefonumu da koyduktan sonra odadan çıktım. Buse'nin odasına doğru gidip kapısını çaldım. "Buse hazır mısın?" diye seslendim.

Kapıyı açtığın da elinde kırmızı bir ruj vardı. Üzerinde bedenine tam oturan boyu dizlerinde biten kalın askılı kırmızı bir elbise vardı. Ve muhteşem görünüyordu. "Rujumu da süreyim hazırım," dedi aynanın karşısına geçerken.

"Çok güzel görünüyorsun," dedim.

"Teşekkürler tatlım biliyorum," dedi neşeyle. Ben onun yerinde olsam Emin'in laflarından sonra içime kapanır oturur ağlardım ama Buse her daim güçlü bir kadındı tıpkı şuan olduğu gibi.

Rujunu da sürdükten sonra çantasını da alıp yanıma geldi. "Elbiseyi Havin verdi. Hatunun zevkine bayıldım,"dedi.

"Evet çok güzelmiş," dedim.

Serpil ve babaannemle görüştükten sonra konaktan çıktık. Emin arabaya yaslanmış sigarasını içiyordu. Kapının önünde duran adamlardan birisi bizi görünce arabanın kapısını açmak için koştu. Emin bizi fark edince ağzından sigarasını çekip yere attı. Gözleri beni es geçip Buse'nin üzerinde durdu. Hatta gereğinden fazla durmuştu.

Ben adamın açtığı kapıdan binerken. Buse'de diğer tarafa yürüdü. Emin gözleriyle Buse'yi takip ederken kaşları da yavaş yavaş çatılmaya başladı. Buse yanıma oturduktan sonra Emin şoför koltuğuna geçti. Dikiz aynasından sürekli arkaya bakarak arabayı kullanmaya başladı.

Buse "Kınan nasıl olacak planladın mı?" diye sordu.

"Hayır herhangi bir plan yapmadım. Buranın adetlerini bilmiyorum büyük bir ihtimalle afetlere göre olur," dedim.

"Peki ya arkadaşların onlar gelecek mi?" diye sordu.

"Davet ettim ama geleceklerini pek sanmıyorum herkes senin kadar gözü kara değil," dedim gülerek.

Buse "Seni merak etmeseydim kalkıp gelmezdim. Hatta geldiğime pişmanım ama seni yalnız bırakmakta istemiyorum," dedi.

Elini tutup sıktım. "Teşekkür ederim Buse,"dedim tebessüm ederek. Mirza'nın bana kazandırdığı tek güzel şey Buse'ydi. Yolculuğun geri kalanı oldukça sessiz geçmişti. Emin arabayı yol kenarında bir yere park ettikten sonra arabadan indik.

Az ileride siyah bir arabadan inen Serhat yanımıza geldi. Serhat hiçbir şey söylemeden elimi tutup Buse'ye selam verdikten sonra yürümeye başladı. Biraz gergin görünüyordu. Emin ile Buse arkamızdan gelirken Serhat elimi sıkmaya başlamıştı. "Serhat elimi acıtıyorsun," dedim.

Serhat elini biraz gevşetip "Afedersin farkında değilim," dedi.

"İyi misin sen?" diye sordum.

"Sonra konuşalım mı? Şuan senin ile gelinlik ve damatlık bakıp kafamı dağıtmak istiyorum," dedi.

"Peki. Ama konuşacağız söz ver," dedim.

Bana bakıp gülümsedi. "Söz," dediğinde bende tebessüm ettim. Serhat'ın geçmişini öğrendikten ve Emin'in anlattıklarından sonra Serhat'a olan bakış açım değişmeye başlamıştı. Farklı hissediyordum ama bunun adı aşk mı ya da merhamet mi emin değildim.

Beraber bir gelinlikçiden içeriye girdik. Yanımıza gelen görevli tebessüm ederek "Hoşgeldiniz Serhat bey bu taraftan buyurun," dedi eliyle üst kata çıkan merdivenleri göstererek.

Serhat'ın kulağına doğru "Geleceğimizden haberleri var mıydı?" diye sordum.

"Evet," dedi.

Üst kata çıktığımız da etrafta bir sürü gelinlik vardı ama benim gözüm mankenin üzerinde duran gelinliğe takıldı. Çünkü bu gelinlik benim çok beğendiğim bir modeldi. Burada karşıma çıkması beni çok şaşırtmıştı. Serhat'ın elini bırakıp büyülenmiş gibi direk o gelinliğin yanına gittim. Modelde bir kaç değişiklik vardı. Sırt dekoltesi yoktu ama benim beğendiğim modeldi.

                    Erva'nın Gelinliği.

Serhat yanıma gelip gelinliği incelemeye başladı. "Hem senin istediğin hemde benim istediğim gibi olmuş değil mi?" diye sordu.

Gelinlikten bakışlarımı çekip Serhat'a baktım. "Ne?" diye sordum.

"Serpil hanım çok yardımcı oldu gelinlik konusunda. Senin hangi modeli beğendiğini gösterdi. Ben de bir kaç değişiklik yaptım. Ortaya da böyle bir şey çıktı. Tabi beğenmediysen farklı bir gelinlik deneyebilirsin," dedi.

"Siz benim arkamdan iş mi çeviriyorsunuz?" diye sordum.

"İş çevirmek değil süpriz diyelim," dedi gülümseyerek.

"Teşekkür ederim. Keşke ilk haliyle kalsaydı ama böylede güzel," dedim gelinliğe bakarken.

"İlk haliyle onu giymene izin vermezdim Erva," dediğinde gözlerimi devirdim. "Hiç öyle bana göz devirme aşiretin önüne çıkacaksın ne giydiğini herkes görecek katil olmak istemiyorum," dedi.

"Başlama yine," dedim oflayarak.

Yanımıza gelen Buse "Eee karar verdiniz mi deneyecek misin?" diye sordu.

"Evet deneyeceğim," dedim.

"O zaman sen bekleme salonunda bekle Serhat haydi,"dedi.

Sernat kafasını sallayıp yanımızdan ayrıldı. Emin ile birlikte gittikten sonra çalışanların da yardımıyla kabinde gelinliği giyindim. Serhat'ın yaptırdığı değişikliklere rağmen çok beğenmiştim. Beden ölçülerine bakılırsa benim için dikilmişti.

Buse hayranlıkla bana bakarken "Tamam benim tarzım değil ama çok yakıştı be güzelim. Çok güzel oldun Maşallah, " dedi.

Derin bir nefes alıp verdim "Teşekkür ederim,"dedim. Garip bir şekilde heyecanlıydım.

Benimle ilgilenen kadın "İsterseniz damat beye de gösterelim kendisi çok heyecanlı, "dedi.

Buse " Düğünden önce damadın görmesi uğursuzluk getirir diyecektim  ama siz zaten evlisiniz, "dedi gülerek.

Aynı şekilde bende güldüm. Bekleme salonuna doğru yürürken daha çok heyecanlandım. Salondaki koltuklarda oturan Emin ve Serhat kendi aralarında sohbet ediyordu. Serhat biz bacağını sürekli sallayarak Emin'e cevap veriyordu.

Beni ilk fark eden Emin oldu. Eliyle Serhat'ın omzundan dürtüp beni gösterdi. Serhat'ın bakışları bana dönerken ona doğru bir adım attım. Serhat ayağa kalkıp hayranlıkla bana bakmaya başladı.

Aramızda iki adım ya var ya yoktu. Mavi gözleri parlarken gözlerinin dolduğunu gördüm. "Çok güzel. Çok fazla güzelsin. Bu kalbim için çok tehlikeli," dedi.

"Ne?" dedim gülümseyerek.

Serhat derin bir nefes alıp verdi. Elini ceketinin iç cebine sokup içerisinden kadife bir kutu çıkardı. Önümde diz çökerken şaşkınlıkla yüzüne bakakaldım. Kutunun içerisinden baget yüzüğü çıkarıp elimi tuttu. "Erva biliyorum önceki evlilik teklifim berbattı ve parmağına taktığım yüzükte fazla boldu. Neyse demem o ki ikinci kez benimle evlenir misin?" diye sordu.

🍓

Merhabalar geç kaldığım için üzgünüm ama köydeyim ve İnternet sorunu yaşıyorum. Oyüzden geç kaldım.
Gelelim bölüm hakkında ki düşüncelerinize?

Sizi seviyorum 😘

İnstagram Twitter ve tiktok: me_emosss

Continue Reading

You'll Also Like

175K 15.6K 47
katilim olur musun, yeniden yaşamaya inat?
530K 27.9K 69
O gece Barlas Korkmaz, evinin önüne bırakılan pusetten habersiz bir şekilde önemli bir ihaleyi kazanmanın yorgunluğuyla arabasına binmiş ve evinin y...
114K 3.1K 32
༄ Açık cinsellik ön plandadır, rahatsız olacaklar lütfen okumasın. • Kapak tasarımı : @japoncivciv
377K 18K 18
Yasmîn, annesiyle birlikte Zemheroğlu konağında çalışmaktadır. Zemheroğlu Mardin'in en köklü aşiretidir. Yasmîn'in babası bir gece ansızın annesini...