SİRİNA (Final Oldu)

By sevdaacet72

113K 7.9K 17.3K

Ben Sirina. Kaos ve büyünün elçisiyim. İntikam hırsının doğurduğu gücüm. Ve o gün, kara bulutları delip geçen... More

Giriş
1.Bölüm "Tendeki Yağmur İzi"
2.Bölüm "Düşüş ve Buluş"
3.Bölüm "WEROSİM"
4.Bölüm "ŞİŞLİK"
5.Bölüm "MÜTTEFİK"
6. Bölüm"Kayıp Ruhlar Mezarlığı"
7.Bölüm "Yaralı ve Dövme"
8. Bölüm "Karmakarışık Zihin"
9.Bölüm "ANKA KUŞU"
10. Bölüm "KEHANET"
11. Bölüm "KAN ve RÜYA"
12. Bölüm "KRALLIK"
13. Bölüm "Kırmızı Pelerinli Yediler"
14. Bölüm "Yedinin Laneti"
15. Bölüm "Ölümcül Arzu" +18
16. Bölüm "Kızıl ve Kanlı Ay"
17. Bölüm "Büyünün Anlamı"
18.Bölüm "Yokuş ve Gidişat"
19. Bölüm "Yıkım ve Sonu Hazırlama"
20. Bölüm "Acı ve Büyü Bozma"
21. Bölüm "Yaşam Uykusu"
22. Bölüm "Saklı Olanlar ve Saldırı"
23. Bölüm "Arayış ve Dönüşüm"
24. Bölüm "Tören ve Bağ" +18
25. Bölüm "Davet ve İstek"
26. Bölüm "Seranta Krallığı" Part 1
27. Bölüm "Seranta Krallığı" Part 2
28.Bölüm "Kaos ve Büyünün Elçisi"
29.Bölüm "Savaşa Hazırlık"
30.Bölüm "Altılı Kehanet"
31.Bölüm "Enkaz Altındakiler"
32.Bölüm "KAN BAĞI"
33.Bölüm "Kolye ve Açığa Çıkan Sırlar"
34.Bölüm "Küller ve Gelenler"
35.Bölüm "ANSIZIN"
36.Bölüm "Ölümün Çanları"
37.Bölüm "Savaşın Ağırlığı"
38.Bölüm "Sonlar ve Gelişler"
39.Bölüm "Yüreğimde Bitmeyen Sonlar, Final"
TEŞEKÜRLER♡
Sirina 2- ASMERA
Asmera 1. Bölüm
Asmera: 2. Bölüm
Asmera 3. Bölüm
Asmera 4. Bölüm

Asmera 5. Bölüm: Final.

479 35 200
By sevdaacet72

Oy ve yorum yapmayı unutmayın lütfen 💜

Keyifli okumalar 💜

Kitabın simgesi olan kartalları son defa da olsa buraya alalım 🦅🦅

Bu kitabın son bölümü rekor yorum gelir mi?


O gün benim için ağlayacak kimse yoktu.
Bu yüzden durmadan ağladım,
Beni zehirleyen yaşları gecenin karanlığına sakladım.
Ne olur beni bulma,
Acıma dokunma.





Asmera 6. Bölüm: Olması Gerekenler, Final.



Zihnimde çınlayan hiçbir sesi duymuyordum. Kalbime ağırlık yapan öyle katlanılmaz bir ağrı vardı ki bedenim buna dayanamıyordu. Ben sadece annemi kurtaracak bir çözüm yolu istemiştim. Sonucunun bu kadar ağır olacağını bilmiyordum. Dokuz yaşımdan beri bir yol arayıp bulamamıştım şimdi ise bulduğumuz yol beni öyle bir çıkmaza sokmuştu ki... Darmadağınık olmuştum. Hangi parçam nerede bilmiyordum, görmüyordum, birleştiremiyordum...

Esen rüzgarda yönü belli olmayan bir yaprak gibi savruluyordum. Bir yolum yoktu.
Yolumu aydınlatan bir ışık yoktu. Sanki ışık olsa bile onu görebilecek gözlerim bile yoktu. Hayatım boyunca düşündüğüm bütün kötü olasılıklar şu an boynuma dolanmıştı ve ben hepsini aynı anda birlikte yaşıyordum. Bu, bu çok ağırdı! Ne olur biri beni kurtarsın!

Kollarını sıkıca bana saran annemin yüzüne bakmak için biraz geriye çekildim. Gözlerimden akan yaşlar hala nasıl akıyordu bilmiyorum. O kadar ağlamıştım ki göz pınarlarım kurudu sandım ama buna inat hala yaşlar canımı yakarak akıyordu.
"Anne ne olur kurtar beni. Kurtar bizi, bitsin bu ızdırap," sesim kısık çıksa bile annem sesimdeki acıyı solumuştu. Yalvarışlarıma ise yapacak bir şeyi yoktu. Çünkü o değil, ben onun acısına son verecektim.

Annem, zihni kendi kontrolünde olduğu zamanlardaki gibi baktı bana, merhametle. Yavaşça akan yaşları sildi. Sildiği yaşların yenisi akınca başımı başka yöne çevirdim. Babamla göz göze geldiğim zaman daha fazla ağlamak istedim. Onun yüzündeki acı dolu ifade beni son noktaya götürüyordu. Sanki annem ve babam ben tek kelime etmeden bile sonumuzu biliyordu.

"Özür dilerim kızım. Her şey benim körü körüne inandığım intikamım yüzünden oldu. Bu yola çıkarken sonucunun buraya geleceğini bilmiyordum." Annemin ağlamaklı sesi ile ona döndüm. Onun da yüzünü ıslatmaya başlayan yaşlar ile dudağımı dişledim.
"Anne, biliyorum. İstediğin son bu değildi ama biz..."deyip durdum. Devam edersem sonu nereye varır emin değildim ama her şeye rağmen dudağımı ıslatıp kendimi konuşmaya zorladım. Gözümden yeni bir yaş daha akarken,
"Bak," dedim. Önce arkasında duran babamı sonra kendimi göstererek.
"Anne biz tamamen dağıldık. Birbirine asla uymayan ama bir arada durmak zorunda olan bir bütünün parçaları gibiyiz. Bu sadece acı veriyor. Ne kadar istemesem de acının en büyüğünü sana veriyor."

Annem yavaşça dudaklarını alnıma bastırıp beni göğsüne doğru çekti. Her ne olursa olsun başımın sıcak bir göğse yaslanıp içime aşıladığı duyguları asla unutmayacaktım. O hep aklı başında olduğu zamanlar benim annem gibi davranmıştı. Aklı başında olmadığı zamanlarda ise beni korumak için uzak durmuştu. Her ne olursa olsun tek gayesi ben iken onun acısına son verecek kişi olacaktım. Bunun zorluğunu aşacaktım. Aşmak zorundaydık. Babamın bana yardım etmesini ummaktan başka çarem yoktu.

***

Bir uçurumun kenarında durmuş birberimize bakıyorduk. Sanki her şey böyle bir yerde başlamış ve böyle bir yerde son bulmak zorundaymış gibi.

Annem uçurumun başındaydı. Bir yanında babam bir yanında ben vardım. John Dede bizi uzaktan izlemeyi tercih etmişti. Annemin zihnindeki parazit onu ele geçirirse diye onu kıpırdamayacak şekilde hapsetmiştik. Kendi kanımda çizdeğim bir daire vardı. Dairenin içine doğru üç tane üçgen çizip annemin tam ortasına geçmesini sağlamıştık. Bu annemin o çemberin içinden istese bile çıkamamasını sağlayacaktı. Zaten annem çıkmak istemiyordu. Artık o da bir son istiyordu. O masum insanların ölmesi onun için son nokta olmuştu. Annem artık tamamen vazgeçmişti. Direnmekten değil kendinden, savaşmaktan, her yeni güne gözlerini açıyor olmaktan ve en önemlisi artık korkmaktan. Annem kendi iradesini kaybetmekten ölesiye korkuyordu. Tamamen iradesini kaybetmeden önce işi bitirmek istiyordu.


(Sinan'ın içinde olduğu sembol.)

Annem her şeye son vermek istiyordu ama bunu yapabilecek kişi bendim. Bunu onun kanından olan biri yapmalıydı. Babam her ne kadar büyü yapabiliyor olsa bile bizim kadar yapamazdı. Biz avcıların yapamayacağı kadar güçlü büyüler yapabiliyorduk. Annemi o parazitten kurtarmak için yapacağım büyü bizim için sondu. Ben bu büyüden sonra bir daha hiçbir büyü yapmak istemiyordum. Ne büyü ne de intikam kelimeleri duymak istediğim şeyler değildi.

Babam anneme uzun uzun sarılıp belki de son defa dudaklarından öptü. Babam annemin yüzünün her tarafına minik minik öpücükler bırakıp ona yeniden sarıldı. Bu manzara beni öldürüp yeniden diriltecek kadar güzeldi. Bende onların yanına gidip ikisine birden sarıldım.

"Seni seviyorum anne," içimden gelerek hissederek söyledim. Annem ikimizden ayrılıp yüzümüze uzun uzun baktı.
"Bende sizi çok seviyorum. Benim intikam hırsımın bizi getirdiği son nokta bu olduğu için ikinizden de özür dilerim." Gözlerinden yaşlar akmaya başladığı zaman sustu. Babam, annemin her zaman korkusuz ve açık sözlü olduğunu söylerdi ama şu an annem söyleyecek çok şeyi varken susmayı tercih ediyordu.
"Lütfen beni affedin. Sizi gerçekten çok seviyorum. İnanın ben zihnimi ele geçiren Yedi'den kurtulacağım için çok mutluyum. Sizde bu yüzden mutlu olun olur mu?" Usulca başımı salladım. Annemin verdiği savaşa yıllarca tanık olmuştuk. Ondan kurtulacak ve rahata erecek olması bizi mutlu etmeliydi. Buna rağmen kalbim sızlıyordu.

Babam, annemin yüzünü ellerinin arasına alıp,
"Sirina, kızıl cadım, lütfen böyle olmak zorunda değil. Başka çözüm yolları da var. Olmak zorunda, buluruz." Annem ağlarken ellerini babamın ellerinin üstüne koydu.
"Werosim, diğer yarım. Yapma böyle. İnancın olsun ki bu kararı almak kolay değildi. Sende gördün benim zihnimi ele geçirdiği ilk anda bir sürü masum insanı öldürdü. Ben ikincisini kaldıramam. Beni de anla yalvarırım." Annem şu an o kadar zorlanıyordu ki... Bende babam gibi ona yapışıp yapma demek istiyordum ama beni durduran şeyler vardı. Şu an olmazsa başka zaman olacaktı. Bu sefer bize veda etme şansı bile tanınmayacaktı. Bunu kaldıramazdım. Annem arkaya bir bakış atınca John Dede yanımıza gelip elini babamın koluna koydu.

"İşleri daha zor hale getiriyorsun oğlum, yapma." John Dede bu sözlerden sonra anneme dönüp,
"Sen benim kızım gibisin. Seni koruyamadığım için özür dilerim. Sonu böyle olduğu için özür dilerim. Her ne olursa olsun seni çok sevdiğimi unutma." Boğazım düğüm düğüm oldu. Babam da John Dede de artık susmalıydı. İşleri sadece annem için değil benim içinde zor hale sokuyorlardı. Vazgeçmeme ramak kalmıştı.

Sonunda John Dede gücünü de kullanarak babamı annemden ayırdı. Annem çemberin içinde tek başına kalınca bana döndü. Gözlerimden yaşların akmaması için çaba harcarken sağ elimdeki hançeri havaya kaldırdım.

'Deştı ğune non,' sözlerini sarf edip sol elimin avuç içini kestim. Kanım akmaya başlarken gözlerimi yumdum.

"Feksın dora deın,"
(Bu bizim ruhumuz) annemin sürekli bana ve babama söylediği şarkıyı söylemeye başlayan John Dede ile duraksadım. John Dede babamı her iki kolundan tutup arkada sabitlemişti. Babam dizlerinin üstünde anneme dönüktü. Bir an olsun gözlerini kırpmadan anneme bakıyordu. Annem ise babamın bu bakışlarından kaçmak istercesine bana bakıyordu. Peki ben kime bakmalıydım? Ben ne yapmalıydım? Biri yüreğimde baş gösteren bu acıyı söküp almalıydı. Almalıydı ki ben rahat bir nefes alabileyim.

'Duen asmeni sunen,' bu sözlerden sonra gökyüzü kararmaya başladı. Kara bulutlar üstümüzde toplanırken şimşekler ardı ardına çakıp seslerini üstümüze saldılar.

'Vira voguna başmeni' rüzgar savrulmaya başladı. Denizin üstünde oluşmaya başlayan hortumlara baktım. Kendimi ne kadar sıkarsam sıkayım yine de gözümden bir damla yaş aktı.

"Feksın dora teinın dein,"
(Bu bizim bedenimiz). Şarkıyı kaldığı yerden söylemeye devam eden John Dede'nin sesine benim babamın ağlayışları eşlik ediyordu.

'Kıemeni dawış tū' bu sözlerim ile kara bulutlar içlerinde tuttukları ne varsa serbest bıraktılar. Rüzgar esmeye devam ederken yağmur şiddetli bir şekilde yağmaya başladı. Annem birbirine karışıp uçuşan saçlarına ve anında sırıl sıklam olan üstüne rağmen bana gülümseyerek bakıyordu. Sanki yüzündeki bu gülüş kurtuluşunun nahif dokunuşuydu. Ona bakarken her şey daha zor geliyordu.

Yavaşça yüzümü yukarıya kaldırıp gözlerimi kapattım. Yağan yağmur şiddetli bir şekilde yüzüme çarparken öylece durdum. Canım acısa bile kıpırdamadım.

"Feksın nela xein terguay,"
(Bu sonsuz gücümüz) diye bağıran John ile yutkundum. Şarkının sözlerini hala duraklaya duraklaya söylemeye devam ediyordu. Anne, bu gerçekten bizim sonsuz gücümüz müydü? Bu şarkı benle sana yazılmış gibi değil mi?

'Mîen tu foc,' bu sözlerim ile yağmurun hızı yavaşlamaya başladı. Denizin üstünde oluşan hortumlar suyu hoyratça taşlara savurup geri çekiyordu. Yağmurun rengi yavaşça değişmeye başladı. Üstümüze kahverengi olarak düşen damlalar vardı. Toprak üstümüze yağıyordu.

"Piertoun goun şourgua non,"
(Gökyüzünde toprakla bütünleşip kaybolacağız). John Dede şarkıya devam ettikçe gerçekten bizim için yazıldığına emin oldum. Acaba geçmişte bu anı yaşayacağımızı gören bir kahin mi bu şarkıyı bestelemişti?

Derin bir nefes alıp son defa anneme baktım. Bana güven verircesine gülümsüyordu. Biliyordum bu onun zihnimde kalan son görüntüsü olacaktı.

'Werta eni kúm,' dememle toprak olarak üstümüze yağan yağmur sadece annemin üstüne yağmaya başladı. Altımızdaki yer yavaşça sallanmaya başladı. Annemin çıplak ayaklarının etrafına dolanan toprak onun bedenini ince bir tabaka halinde sarıp yukarıya doğru yol alıyordu.

"John çek şu lanet olasıca büyünü üstümden," diye gürleyen babama döndüm. Ağlamaktan gözleri şişmişti. En sonunda hırlayıp kollarını hızla iki yana açtı. John bu kuvvete dayanamayıp geriye doğru savruldu. Babam sarsak adımlar ile annemin karşısına geçtim. Babam elini uzattığı zaman anneme dokunamadı. Büyü tamamlanmadan annem o çemberin içinde olduğu müddetçe kimse ne içeriye ne de dışarıya çıkabilirdi. Büyü bir kere başlamıştı bitmek zorundaydı.

"Seni seviyorum Werosim. Benim sadık avcım, diğer yarım." Annemin sesi uzun zamandan sonra ilk defa huzur doluydu. Bunu benimle birlikte fark eden babam da başını o görünmez kalkana yasladı. Omuzları aşağıya düşerken bu onun pes ettiğini gösteriyordu.

"Bende seni seviyorum kızıl cadım, bende." Annem babamın son sözlerini duymuş muydu amin değilim. Bütün bedeni ince toprak tabaka ile kaplandı ve taşa dönüştü. Sonra birden o taş küle dönmeye başladı.

"Durdier zealon wiwous fuistano."
(Yeniden güçlü bir şekilde doğmak için.) John şarkının kalan son kısmını da söyledi. Ben artık annemin görmeyeceğini bildiğim için gözyaşlarımı serbest bıraktım. Annemin ayakları küle dönüşüp arkasında olan hortuma karıştı. Bütün bedeni yavaşça küle dönüşüp o hortuma karışırken babam dizlerinin üstüne düştü. O anda babamın acısını hisseden kurtlar uyumaya başladı. Kurt seslerine kartalların ciyaklamarı eşlik etti. İkimizin de yüreğinde asla kabuk bağlamayacak derin bir yara oluştu bu uçurum kenarında. O yara sürekli kanayıp irin tutacak ve bitmek bilmeyen bir acı verecekti.

Annemin bütün külleri hortuma karışınca son defa kendi etrafında dönüp denizin içinde kayboldu. Etrafı derin bir sessizlik bürürken yaptığım büyünün ağırlığını kalbim taşımaya çalışıyordu.

Ben annemi zihnindeki parazitten kurtarmak için onunla beraber öldürmüştüm. Hayır onu öldürmemiştim büyü ile içindeki paraziti yok etmiştim ama sadece o değil annemde onunla beraber yok olmuştu. İçimde kendi fitilini ateşlediğim bir yangın vardı. Beni içine çekiyordu. Babam gibi bende dizlerimin üstüne düştüm. Artık ayaklarım bedenimi taşıyamıyordu. Sonra zihnimde artık annemin olmayacağı yankılandı. İçimde başlayan ateş harlandı yüreğimi yaktı. Elimi kalbimin üstüne koyup haykırarak ağlamaya başladım.

Çığlık attım. Büyüyü yapan bendim! Ben yaptım. Sadece annem huzur bulsun istedim. Annem artık savaşmasın onun yerine ben savaşmak istedim ama bu çok ağır olmamış mıydı? Bunu nasıl kaldıracaktım?

Yeniden çığlık attım. Az önceye kadar bile annem gözlerimin içine bakıp tebessüm ederken doğru yolda olduğumu düşünüp devam etmiştim ama şu an gözlerimin içine bakıp gülecek bir annem yoktu. O olmayınca yaptığım her şey yanlış geliyordu. O yokken sanki ben bir hiçtim. İki kanadım vardı az önce birini ben kendim koparmıştım. Bir kanadımı feda etmiştim.

Etrafımda dolanan kollar ile başımı kaldırdım. Babam bana sarılıyordu.
"Senin bir suçun yok güzel kızım annen böyle olmasını istedi. Annen artık zihnini işgal eden parazitten kurtulmak istedi. Senin bir suçun yok tamam mı? Sen sadece annesi huzurlu olsun diye elinden gelen her şeyi yapan bir kız çocuğusun." Babamın sözleri ile daha çok ağlamaya başladım.

Evet ben annemin huzurlu olmasını isteyen bir kız çocuğuyum. İçimde ona söylemek istediğim bir sürü şey vardı. Ona, onu ne kadar çok sevdiğimi söylemek isterdim uzun uzun sonra onu öpüp kollarına kıvrılıp uyumak isterdim. Saçlarımı okşamasını isterdim.

Ben, intikam uğruna çıkılan yolda savaşın ortasında doğan bir kız çocuğu olmak istemezdim. Ben annemle babam güçlü olmasa bile birlikte olmasını isteyen bir kız çocuğuydum ama bugün o kadar yaş aldım ki artık bir kız çocuğu değil mezarı hazırlanması gerekilen yaşlı bir kadın gibiydim. Bu hisler beni öldürüyordu.

Babam yavaşça beni kucağına alıp sırtını uçuruma dönüp ağır adımlar ile yürümeye başladı. Uçurumun kenarını görmemek için başımı babamın boyun girintisine koyup gözlerimi kapattım. Bugünden sonra emindim ki benle babamın yolu sürekli bu uçurum kenarına düşecekti. Ellerimizde hep çiçekler olacak ve biz o çiçekleri denize atacaktık. Güzel dilekler dileyip biraz soluklanıp geri dönecektik.

Biz bugün çok ağır yara almıştık. İkimiz de kalbimizden vurulup sağ kalmıştık. Bizim hikayemizi herkebe anlatmak istiyordum. Cümlelerime intikamın ne kadar kötü olduğundan başlayacaktım. İntikam için çıkılan yolda kendinizden vazgeçmeniz gerek diyecektim ve asla kimsenin size bağlanmamasını sağlamanız gerek diye devam edecektim. Çünkü sonu bizimki gibi olacak deyip bize örnek gösterecektim.

Anne bak bizim sonumuz bu. Bugün ben ve babam ne kadar ağlıyor olup üzülsek bile senin huzurlu olman kalbimizde bir yerin de çiçek açmasını sağlıyor. Huzurla uyu benim güzel çiçeğim biz senin içinde iyi olacağız. Söz veriyorum.









5 yıl sonra.








Rüzgar saçlarımı uçuştururken önüne geldiğim uçurum kenarından dalgalanan denizi izliyordum. Elimdeki lavanta çiçeklerini son defa koklayıp denize attım. Yüzümde minik bir gülümseme ile denizin maviliğini izlerken başımı yukarıya kaldırdım. Rüzgar yüzüme usul usul eserken sanki annem yüzümü okşuyordu.

"Anne sana bugün mutlu bir haber ile geldim. Downey ile yarın evleniyoruz. Senin o kocan yok mu o kocan, hani şu babam olacak adam. Downey'in burnundan getirdi." Küçük bir kıkırtı ağzımdan kaçtı. Babam sırf Downey'i zorlamak için başına bir sürü iş açmıştı. Ona göre eğer beni gerçekten seviyorsa hepsinin üstesinden gelecekti. Zaten sevmiyorsa pes edip giderdi. Downey babamın verdiği görevlerin bazılarını yapamamış olsa bile pes etmiyor oluşu babamın evlenmemiz için rıza göstermesi ile sonuçlanmıştı.

Babam ve benim için zorlu geçen koskocaman beş yılın ardından kendimizi yavaş yavaş toparlamıştık. Her şey zordu. O kadar zordu ki... Önce kendimizi keşfedip sonra beraber ayağa kalkmayı öğrenmiştik. Biz baba-kız olmayı ve aramızdaki bağı güçlendirmeyi öğrenmiştik. Annemsizlik zordu ama bir şekilde zaman geçiyor ve hayat devam ediyordu.

"Anne biliyorum bunu her defasında söylüyorum ama yine de. Seni çok seviyorum. Biliyorsun geri geleceğim ziyaretine."

Denizden esen serin meltem yüzümü okşadı. Ufak bir tebessüm yüzümü kaplarken arkamı dönüp yürümüye başladım. Her şey zordu. Zaten bu yaşıma kadar kolay şeyler yaşamamıştım ama hepsinin üstesinden gelmeyi başarmıştım. Eğer annem böyle mutlu olmuşsa bende mutluydum. Zaten babamla avunabildiğimiz tek şey annemin son kez yüzünü kaplayan o huzur dolu gülümsemeydi.

İntikam hırsının doğurduğu sonuç buydu. Ne yazık ki biliyordum ki annem intikam almak isteyen ilk kişi değildi ve son da olmayacaktı.




****

Selamlar.

Ay gözlerim dolu dolu bu Asmera için aklımdaki sondu. Arkadaşlar eğer intikam için yola çıkmışsanız zaten kendinizden vazğecmişsiniz demektir. Sirina da bunu bilerek yola çıkmıştı.

Bazılarınıza mutsuz son gibi gelebilir ama kimin açısından? Sirina zihnindeki parazitten kurtulduğu için mutlu oldu. Sonu her ne kadar ölüm olsa bile. İşin en acı tarafı o büyüyü Asmera'nın yapması oldu maalesef.

Kitap iki sene önce 16 Haziran 2020 de yayınlandı. Ve şu an: 16 Haziran 2022 de son buluyor. Umarım bizimle yola çıktığınız bu yolculuktan keyif almışsınızdır.

Yorum yapan, oy veren, okuyan herkese sonsuz teşekkür ederim, bizleri bu yolda yalnız bırakmadınız. Sizi çok seviyorum inanın. Yazmada beni fazlası ile motive ettiniz.

Bu bir veda değil. Diğer kitaplarımda görüşmek dileğiyle kendinize iyi davranın 💜

Son kez olsa da mor kalpleri, kartalları ve kurt sembollerini buraya alalım...
💜🦅🐺

Continue Reading

You'll Also Like

1.3K 164 9
shitpost sayfasi olan jisung ,bir gun onun takipcisi olan minhonun kucukluk fotografini sayfasina atar... shipler: chanmin changlix hyunin minsung
188K 13K 22
Tüm diyar, doğudaki savaş yüzünden kaosa sürüklenmiştir. İmparatorluğu ayakta tutmanın ve Wisteria'yı kurtarmanın tek yolu ise Saige Nerth ve Zaiden...
85K 7.5K 29
Not: Sayılar ön yargınız olmasın. Her şey eski bir kitapçıda yaşanan küçük bir tesadüfle başladı. Ve geleneksellikle modernliğin yüzyıllardır mücadel...
22.2K 2.3K 20
Vampirler ve cadılar yüzyıllardır birbirinden nefret eder ve birbirlerine yaklaşmazlardı İki kişi bu geleneği bozana kadar #Elf 1🥇2024:04:26 #Vampir...