SİRİNA (Final Oldu)

By sevdaacet72

114K 7.9K 17.3K

Ben Sirina. Kaos ve büyünün elçisiyim. İntikam hırsının doğurduğu gücüm. Ve o gün, kara bulutları delip geçen... More

Giriş
1.Bölüm "Tendeki Yağmur İzi"
2.Bölüm "Düşüş ve Buluş"
3.Bölüm "WEROSİM"
4.Bölüm "ŞİŞLİK"
5.Bölüm "MÜTTEFİK"
6. Bölüm"Kayıp Ruhlar Mezarlığı"
7.Bölüm "Yaralı ve Dövme"
8. Bölüm "Karmakarışık Zihin"
9.Bölüm "ANKA KUŞU"
10. Bölüm "KEHANET"
11. Bölüm "KAN ve RÜYA"
12. Bölüm "KRALLIK"
13. Bölüm "Kırmızı Pelerinli Yediler"
14. Bölüm "Yedinin Laneti"
15. Bölüm "Ölümcül Arzu" +18
16. Bölüm "Kızıl ve Kanlı Ay"
17. Bölüm "Büyünün Anlamı"
18.Bölüm "Yokuş ve Gidişat"
19. Bölüm "Yıkım ve Sonu Hazırlama"
20. Bölüm "Acı ve Büyü Bozma"
21. Bölüm "Yaşam Uykusu"
22. Bölüm "Saklı Olanlar ve Saldırı"
23. Bölüm "Arayış ve Dönüşüm"
24. Bölüm "Tören ve Bağ" +18
25. Bölüm "Davet ve İstek"
26. Bölüm "Seranta Krallığı" Part 1
27. Bölüm "Seranta Krallığı" Part 2
28.Bölüm "Kaos ve Büyünün Elçisi"
29.Bölüm "Savaşa Hazırlık"
30.Bölüm "Altılı Kehanet"
31.Bölüm "Enkaz Altındakiler"
32.Bölüm "KAN BAĞI"
33.Bölüm "Kolye ve Açığa Çıkan Sırlar"
34.Bölüm "Küller ve Gelenler"
35.Bölüm "ANSIZIN"
36.Bölüm "Ölümün Çanları"
37.Bölüm "Savaşın Ağırlığı"
38.Bölüm "Sonlar ve Gelişler"
39.Bölüm "Yüreğimde Bitmeyen Sonlar, Final"
TEŞEKÜRLER♡
Sirina 2- ASMERA
Asmera 1. Bölüm
Asmera: 2. Bölüm
Asmera 3. Bölüm
Asmera 5. Bölüm: Final.

Asmera 4. Bölüm

266 35 152
By sevdaacet72

Beğendiğiniz yerlere ⭐ koyabilirsiniz.

Keyifli okumalar 💜🦅

Bölüm şarkısı: Gripin: Nasılım biliyor musun?

Sınır koymama rağmen dayanamayıp yine yayınlıyorum ama rica ederim hayalet okuyucular artık ses versin💜

'Bir manzaranın görünmeyen kirli yüzündeyiz,
Bu yüzden tüm güzelliği ile açan çiçekleri kanlı ellerim ile ezdim.'

4. Bölüm: Ağır Yükler ve Sonu Gelmeyen Acılar.

Omuzlarım binlerce yükün bindiği ve binmeye devam ettiği tek yerdi. Ben dim dik yürümeye çalıştıkça omuzlarıma binmeye devam eden yükler bunu zorlaştırıyordu. Ne zamana kadar böyle dayanabilirdim bilmiyorum. Ben artık hiçbir şey bilmiyordum. İçimde kocaman kaynayan bir kazan vardı. Omzuma binen yükleri itina ile alıp o kazana atıp kaynatıyordum. Belki acısı ve ağırlığı hafifler diye ama nafile bir çabadan öteye geçmiyordu. Kaynayan kazan yükümün daha ağır olmasını sağlıyordu. Bu yüzden kaynatmaktan vazgeçtiğim kazanı da sırtlamıştı omuzlarım. Her şey benim için bu kadar ağır ve zorken yine de pes etmeye yüzüm yoktu. Eğer ben pes edersem kaybedeceğim kişi kendim değil annemdi. Ben bütün her şeye rağmen annemi kaybetmek istemiyordum.

"Asmera, anneni nereye bırakmamı istersin?" Konuşan Downey ile dalıp gittiğim annemin yüzünden zorla bakışlarımı çekip banyoya doğru yürümeye başladım. John Dede'nin dediğini yapıp Downey ile eve gelmiştik. Keskin bir şekilde babama haber vereceğini için o da yaklaşık yarım saat sonra burada olurdu. Eğer babam annemi böyle görürse nasıl hissedeceğini düşünmek bile istemiyorum.

Banyonun kapısını açıp büyü ile bir ışık küresi yaptım. Banyo yapmak için içine girdiğimiz büyük fıçıyı iterek ortaya getirdim. Bu büyük fıçıyı babam kendisi yapmıştı. İçine iki kişi rahatlıkla sığardı. Tabii bu kadar büyük yapmasının sebebi belli olsa bile bunu görmezden geldim.
"Downey annemi buranın içine bırakıp banyodan çıkabilir misin?" Downey ricam üzerine tek kelime etmeyip annemi nazik bir şekilde fıçının içine bıraktı. Hemen ardından bende içine girip baygın olan annem tamamen düşmesin diye engel oldum. Downey çıktıktan sonra işim daha kolaydı.

Yaptığım büyüler ile önce annemin bütün kıyafetlerini, iç çamaşırları hariç, kolaylıkla çıkarmış daha sonra suyu ısıtmıştım. Annemin çıplak bedeni suyun içindeyken yüzünü, saçlarını, kollarını yavaş yavaş ovalamaya başladım. Ben istiyordum ki babam gelmeden annem bütün kanlardan temizlensin. Babam onu böyle görmesin. Annemin canı yanarken daha fazlası üstüne eklenmesin. Benim bütün bu isteklerim banyo kapısının hızla açılması ile sekteye uğradı. Babam yüzündeki rahatlama ifadesi ile anneme bakıyordu. Bir yanı kırgındı, bir yanı üzgündü bir yanı ise huzunluydu. Babam bütün duyguları aynı anda yaşıyormuş gibi bir karışıklığın içindeydi.

Hızlı adımlarla yanımıza gelip dudaklarını yavaşça ıslattı.
"Asmera kızım, gerisini bana bırakıp gidebilirsin." Babamın bu isteği üzerine hiçbir şey söylemeyip ayağa kalktım. Babam, annemi tamamen suyun içine düşmesin diye tutarken son defa onlara bakıp dışarıya çıktım. Tamamen ıslanan elbiseme bakıp hızla odama yürümeye başladım.

Attığım her adımda evdeki derin sessizlik yüzüme bir tokat gibi çarpıyordu. Bizim kahkahalarımıza, ağlayışlarımıza, bağırmalarımıza ev sahipliği yapmış duvarlar suskundu. Sanki bu suskunluk fırtına öncesi sessizlik gibiydi.

Bir an olsun durmayan gözyaşlarım yeniden akmaya başladı. Sağ elimi ağrıyan kalbimin üstüne koyup odama girdim. Canım çok acıyordu. Biz ne zaman böyle mutsuz bir aile haline geldik? Annem yaşadığı acıyı dışa yansıtmaya başladığı zaman mı? Kendinden geçmeye başladığı zaman mı? Beni unutmaya başladığı zaman mı? Ne zaman? Annem kendisini içine sürükleyip bize armağan ettiği acı öncesini ve sonrasını unutturmuştu. Geriye sadece kalbimizde ki acılar kalmıştı.

Daha fazla düşünüp ağlamak istemediğim için ıslak kıyafetlerimi çıkarıp kuru kıyafetler giydim. Giydiklerimin ne rengi ne de nasıl durduğu benim için önemliydi. Sadece anneme ve babama sarılıp kısa süreli de olsa huzurlu olmak istiyordum.

Salona geçip küçük hasır bir tabureye oturdum. Hemen önümdeki masaya kolumu dayayıp yüzümü avuçlarıma yasladım. Biraz düşüncelerden uzak durup sakinleşmek istiyordum. Kaç dakika böyle kaldım bilmiyorum ama banyo tarafından gelen sesler ile elimi yüzümden çekip kapı tarafına döndüm.

Karanlıkta kaldığım için babam beni görmemiş olsa bile ben onların tepesinde onları takip eden ışık hüzmesi sayesinde net olarak görüyordum. Babam annemi havluya sarmış kucakladığı gibi odalarına doğru gidiyordu. Hiçbir şey yapmadım sadece onları izlemek ile yetindim. Bu manzaranın neresinden tutarsam tutayım canım yanıyordu. Benim canım artık öyle çok yanıyordu ki yeni bir acı daha çok fazla yakamıyordu.

Bu sefer tamamen masaya yaslanıp yüzümü koluma gömdüm. Bugün ne olursa olsun uyuyamayacağımı çok iyi biliyordum. Buna ne içimdeki korku izin verecekti ne de bir an olsun susmayan düşüncelerim.

🦅🦅

Hayatım ince bir ip ile birbirine bağlanmıştı. Ne kadar yavaş yürürsem yürüyeyim bir gün kopup beni yere düşüreceğini çok iyi biliyordum. Düşerken hayatta kalabilir miydim emin değilim ama canımın acısına da artık katlanabilicek miydim? Kalbimin üstüne oturan ağırlık yerini hala koruyordu.

Tahmin ettiğim gibi akşam ne uyuyabilmiştim ne de düşünmeyi bırakabilmiştim. Annemle babam daha uyanmamışlardı.

Yavaş adımlarla evden çıktım. Daha güneş yeni çıkıyordu. Sabahın erken saatleri olmasını umursamadan John Dede'nin evine doğru yürümeye başladım. Benim bulamadığım çözümü bulmuş olmasına rağmen susuyorsa sonu iyi değildi. Her şeye rağmen yine de öğrenip annemi kurtarmak istiyordum. Artık annemin canı yansın istemiyordum.

Önüne geldiğim kapıya yumruk yaptığım elimi vurmaya başladım. Çıkan tok ses zihnimde yankı yapıp başımın çatlayacak derecede ağrımasına sebep oluyordu. Uyumaya ihtiyacım vardı ama uyuyamıyordum. Bu yüzden baş ağrısına alışmam gerekiyordu.

Beş dakika aralıksız çaldığım kapı sonunda açıldığı zaman benim gibi hiç uyumadığı belli olan John Dede'yi gördüm. Öyle bir yorgun görünüyordu ki kalbim sızladı. Küçükken etrafında dolandığım, durmadan soru sorduğum ve sonucunda sopayla kovalandığım anılar gözlerimin önünden çok geçmişte kalmış gibi geçerken bu anıları kaldıramayan yüreğim sızladı. John Dede ile o kadar çok anım vardı ki hepsinin geçmişte kalmış olması acıtıyordu. Ne ben bir daha çocuk olabilirim ne de John Dede o kadar sağlıklı.

"Keşke," diye fısıldadım. Dudaklarım ağlamak için titrerken direndim.
"Ben bu kapını çocukken benimle oyna diye çaldığım için çalsaydım." Bu öyle masum bir istekti ki ikimizi de diri diri yaktı. Bazı masum şeylerde insanı yakardı. Öyle bir yakardı ki masum olduğu unutulurdu.
"Keşke, Asmera. Her şey sen küçükken ki gibi rahat olsaydı." Sözlerinden sonra kapıyı açıp içeriye geçmem için alan açtı.

Bugün buraya neden geldiğimi çok iyi biliyordu. Artık kaçamayacağımız kadar dibe batmıştık. John Dede bugün bana annemi nasıl kurtarmam gereken büyüyü öğretecekti. Belki de bugün birbirimize son defa öyle bakabildik. İşin sonucu her ne olursa olsun birimiz üzgün olacaktı. Artık buna emindim.

***

Yazar anlatımıyla:

Güneş tüm umutsuzluklara, tüm acılara, tüm ağlayışlara rağmen parlak bir şekilde bulutların ardından çıkıp insanların üstüne ışığını saçmaya başladı. Sanki güneş doğdu diye her şey toprağın altına gömülmüş gibiydi. Öyle olmasını herkes dilese bile her şey öyle olamayacak kadar sarpa sarmıştı.

Gözlerini kocasının göğsüne yasladığı bir güne uyandı Sirina. Göğsünde katlanılmaz bir ağrı vardı. Dün yaptığı büyü ve çığlıklar zihnine dolmaya başladığı zaman eliyle ağzını kapattı. Bunu yapmış olamayacağını düşünüyordu. Haklıydı. Bunu belki o isteyerek yapmamıştı ama sebep olan kendisiydi.

Sen yaptın.

Zihninde avaz avaza bağıran tek ses buydu. O da kendisini suçluyordu bütün suçun sadece kendisinde olmadığını bilerek. Zihnine yeniden o masum insanların çığlığı yankılanmaya başladığı zaman elini ağzından çekip hıçkırarak ağlamaya başladı. Onların acısını hissediyordu. Ölüşlerini kendi gözleriyle görmüştü. Bunu kendisi yapmıştı.  Ağlaması şiddetlenirken ölen her can için ağıt yaktı. Her ölenin ardından ağladı. Sesini duyup uyanan kocası hiç yadırgamadan onu göğsüne çekti.

Huzur bulduğu kolların arasına girerken ağlaması dinmek yerine daha da arttı.
"Ben yaptım Werosim. Ben onları öldürdüm," diye bağırdı. Canı yanıyordu. Canının hiç bu kadar yandığı bir zamanı hatırlamıyordu. İstediği intikamın bedeli bu muydu diye düşündü. Belki de evet buydu. Zihninde durmadan konuşan bir ses vardı. O sesin kim olduğunu çok iyi biliyordu. O ses onun ruhunu yavaşça kemirip kendisine ait kılıyordu. Sirina artık onunla savaşmaktan yorulmuştu. Sadece tek bir kere olsun direnmeyi bırakıp teslim olmuştu ve bu da bir sürü insanın ölmesi ile sonuçlanmıştı. Sirina ölmeyi diliyordu. Eğer ölürse bütün bunların son bulacağını düşünüyordu. Belki de öyleydi. Peki ölüm gerçekten de onun ruhundaki paraziti durdurabilir miydi? Bütün kalbiyle öyle olmasını diliyordu.

Werosim kollarındaki kadının saçlarını okşarken tek dileği acısının son bulmasıydı. Belki de bu dileği kabul olacaktı. O yüzden derler ya insan ne dilediğine dikkat etmeli diye. Werosim bu dileği için pişman olacağı günlerin geleceğini bilse dahi yine de dilemekten vazgeçer miydi?

Werosim, Sirina'nın saçlarını bir an olsun okşamayı bırakmadı. Belki de ikisi son defa birbirlerine böyle doya doya sarılıyorlardı. Sirina nasıl acı hissediyorsa Werosim de öyleydi. Sirina'nın canı yandıkça onun da canı yanıyordu. Bu ister büyü ile yaptıkları bağ olsun isterse birbirlerine duydukları kuvvetle aşk olsun. Her türlü de iksinin canı birlikte yanıyordu. Birbirlerinin açılarında boğuluyorlardı. Onlar için tek bir kötü tarafı vardı: kızlarını da bu acıya sürüklüyorlardı. Belki de en çok canlarını yakan buydu.

Ne kadar o durumda kaldılar ikiside bilmiyordu. Birbirlerinden ayrıldıkları zaman sadece birbirlerine bakabildiler.

Sinan'ın sarı gözleri git gide soğuk rüzgarların esmesine sebep olurken, Werosim onun değişen gözlerine baktıkça ağlamak istiyordu.

"Karın artık o kadar da güçlü değil," diyen ses ile Werosim gözlerini kapattı. Konuşan Sirina'ydı. Her şey ona aitti ama kullandığı sözcükler ona ait değildi.
"Karımdan uzak dur seni lanet olasıca!" Werosim öyle bir tıslamıştıki sanki şu an karşısında olsa boğazını deşmek saniyesini bile almazdı.

Sirina birden başını iki yana sallayıp kendisine gelmeye çalıştı. Dudakları yaşadığı hüzün ile aşağıya kıvrıldı.
"Werosim daha fazla dayanamayorum. Lütfen John'a gidelim." Sirina da içten içe John'un bir çözüm bulduğunu biliyordu.

Hatta hepsi de biliyordu. Sadece sonunun nasıl biteceğini bilmedikleri için sözünü açmaya korkuyorlardı. Eğer iyi olsaydı John onlara söylemek için bir dakika bile beklemezdi. John susuyorsa kötü şeyler var demekti.

Sirina artık sonu kötü olsa bile kabul ediyordu. Daha fazla dayanacak gücü kalmamıştı. Ve içindeki Yedi onun bedenine hakim olursa başkalarına yaşatacağı şeyleri düşünmek bile istemiyordu. Eskisi kadar olmasa bile hala güçlüydü. İşin kötü tarafı Yedi bu gücün üstüne güç katmayı becerebilecek kadar hırslıydı.

Sirina ve Werosim yataktan çıkıp hazırlandılar. İmkansız olduğunu bile bile Werosim karısının omuzlarında ki bütün yükleri sırtlamak istiyordu. Belki öyle mutlu olurlardı. Belki böylece kızlarını mutlu ederlerdi.

İkisi hazır olduğu zaman evden çıkmak için yürümeye başladılar. Werosim, Sirina'nın elini tutup kapıdan çıkacağı zaman Sirina durdu.
"Werosim, ne olursa olsun kızımızı koru. Kızımız belli bir yaştan sonra zaten bensiz kaldı ama sensiz kalmasına da izin verme. Ona bütün sevgini göster. Hatta öyle bir sev ki kızımızı benim sevemediğim bütün yılların yerine geçsin. Onun kalbindeki acı boşluğu doldur sevgilim. Benim acımı hafifletmek istiyorsan böyle az da olsa rahatlayacağımı bilmeni istiyorum." Werosim sadece başını sallamakla yetindi. O zaten kızını canından çok seviyordu. Son zamanlarda karısı ile ilgilenmekten kızıyla ilgilenemiyor olsa bile o kızını çok seviyordu. Annesinin durumunun onu da yıprattığının farkındaydı.

Karı koca evden çıkıp John'un evinin önüne geldikleri zaman kapıyı çalacaklarken duydukları ağlama sesleri ile durdular.

Asmera duydukları karşısında şu zamana kadar yapmadığı şekilde seslice hıçkıra hıçkıra ağlamaktan kendisini alamıyordu. John'un ondan istediği şey onun için o kadar ağırdı ki nasıl yapacağını bilmiyordu. Asmera her zaman yaptığı şeyi yapıp, bu sefer daha da beter şekilde, avazı çıktığı kadar bağırarak ağlıyordu.

Asmera'nın o kadar sesli ağlamasının sebebi: birinin çıkıp tamam ağlama senin yerine ben yaparım demesini istiyordu. Asmera, biri tamam ağlama acını da alacağız senden demesini istiyordu. Asmera, birileri çıkıp tamam yarım kalan çocukluğunu da sana vereceğiz demesini bekliyordu. Asmera o kadar çok şey isteyip bekliyordu ki kimse hatta yanında olan John bile bir şey demiyordu.

Asmera içi yana yana biliyordu ki kimse ne ona ağlama diyecek ne de ona yardım edecekti.

Çünkü Asmera biliyordu: her çocuk bütün çocukluğunu yaşayamazdı. Her çocuk mutlu olamazdı. Her çocuk, çocuk olarak kalamazdı. Bazı çocuklar erken büyümek zorunda kalırdı. Bazı çocuklar bedenlerinden daha büyük olan acılar sırtlamak zorunda kalırdı. Asmera da onlardan biriydi. Evet ailesi onu sevmişti, seviyordu da bunu inkar edemezdi. Ama John'un ondan istediği şey o kadar ağır bir yüktü ki her şeyin önüne geçiyordu.

Kapının sertçe açılması ile Asmera yaşlı gözlerinin ardından gelenlere baktı. Annesi ve babası orda durmuş ona bakıyorlardı.
"Anne, baba," diyerek inledi. Onlar acısını alsınlar istiyordu. Asmera ağlamaya devam ederken Sirina, Werosim'in elini bırakıp hızla yerde dizlerinin üstünde duran kızına gidip sarıldı. Asmera sanki son defaymış gibi annesine sarılırken gözyaşlarını onun omuzlarına bırakmaya başladı.
"Anne," diye bağırdı feryat figan. Belki de son defaydı. Bu yüzden korkmadı Asmera. Annemin canını da yakıyorum deyip ağlamasına ara da veremedi. Ağladı ağlayabildiği kadarı ile. Susarsa annesi onu bırakıp gidecekmiş korkusu ile de ona sıkıca sarılmaktan da geri duramıyordu.
"Anne özür dilerim," dedi. Her şeye rağmen Asmera biliyordu. Onun canı ne kadar yanıyorsa annesinin canı daha fazla yanıyordu. Annesinin canı kadar yanıyordu ki artık dayanacak gücünün de kalmadığını biliyordu.

Werosim canından çok sevdiği iki kadına bakarken yüreğindeki ağrı git gide büyüyor ona nefes aldırmıyordu. Onların acısını almak istiyordu ama elinden izlemek dışında bir şey gelmeyince kendisinden nefret ediyordu. İçindeki vahşi kurt her yeri kırıp dökmek istiyordu. Kızı kendisinden geçercesine özür dilerken Werosim bunun sebebini merak etse dahi bilmek istemiyordu.

Bazı korkular ecelin gelmesine mani olamazdı. Bugün burada acı ile kavrulan hiçbir beden mutlak sonun gelmesinin önüne geçemezdi. Belki de onları en çok yaralayan şey de tam olarak buydu. İçten içe onlara acı verende şeyde buydu.

Bazı şeyler zamanını beklerdi. Bazı dilekler ve istekler ise vaktinden önce olduğu yerden çıkıp gerçek olurdu. Dilekler bazen erken gerçek olurdu ki hüzünlü kalpler az da olsa nefes alsınlar diye. Burada bulunanların kalplerindeki hüzün az da olsa durulacak ve onlara nefes aldıracak mıydı? Her şeye rağmen hangi açıdan baktığına bağlıydı hepsi.

***

Selamlarrr

Nasılsınız?

Bölüm hakkındaki düşünceleriniz?

John, Asmera'yı bu kadar ağlatacak ne söylemiş olabilir ki?

Sonraki bölüm final olabilir canlarım bu yüzden lütfen oy ve yorumlarla beni mutlu edin❤️🥺

Kendinize iyi davranın ve çokça sevin💜

#HayaletOkuyucuOlmayın.

Continue Reading

You'll Also Like

629K 53.6K 42
abilerim kurgusu, erkek versiyon. Bu kurgu reenkarnasyon içerir! Yᴇɴɪᴅᴇɴ ᴅᴏɢ̆ᴅᴜᴍ ʟᴀɴ! Tᴜ̈ɴᴇʟɪɴ ᴜᴄᴜ ʙᴏᴍʙᴏᴋ ʙɪʀ ʏᴇʀᴇ ᴄ̧ıᴋᴛı! 🛸Küfür ve argo içerir.🚀 ...
11.9K 4.7K 200
Her bir kelime ayrı bir anlam taşırken bir cümlede buluşma zamanı geldi sessizce... Ekim 2018 - Temmuz 2019
33.2K 2.1K 22
Levent ve kedi sandığı ama kedi olmayan kedisi Çakır'ın hikayesi 🌈
39.1K 4.4K 62
Taylan, on dört ciltlik bir fantastik romanın son cildini bitirince büyük bir hayal kırıklığına uğrar ve ufak bir sinir krizinden sonra geçirdiği ufa...