KATRAN KARASI +18

By histerilerde

41.1K 973 193

❝Sadece kraliçe değil; bu kez avcı da kalbini istiyor, pamuk prenses.❞ More

Tanıtım
1: "Kana Bulanmış Hayatlar"
2: "Avcı'nın Ellerinde"
3: "Kimsin Sen?"
5: "Bir Araya Gelmeyeceğiz Ama Ayrılmayacağız Da"
6: "Canavar"
7: "Kalbini Ellerimle Sökeceğim"
8: "Aradığım Sendin"
9: "Gücü Elinde Tutmak"

4: "Seni Kurtaracağım, Kızım"

2.3K 96 23
By histerilerde

Okurken yorum yaparsanız çok sevinirim (':

Dip not; Ben değiştirdiğim yerlerden ve araya zaman girmiş olmasından dolayı tekrar okumanızı tavsiye ederim. Bu bölümü yeni bölüm gibi düşünebilirsiniz çünkü dördün akışını pek beğenmedim ve yeniden yazdım.


Ben ömrüm boyunca yanlış olanın tanımı üzerinde düşündüm. Sahi neydi yanlış olan?

Asu Yıldıran'a göre yanlış olan, küçük bir çocuğun üzerini kirletmesi olabilirdi mesela.

Ne acı. En çokta bana, çocukluğuma, geleceğime acı.

Yüzleşmeye cesareti olmayan bir korkak gibi salonda bir ileri bir geri giderken bir anlığına yaşadığım adrenalin yüzünden kalbimin duracağını hissettim.

Oradaydı, beni almak için gelmişti.

Dışarda, belinde ki silahlarından başka hiçbir vasfı olmayan adamlarıyla Alparslan Karahan'a kafa tutmuş, sesini bana duyurmak istercesine bağırıyordu.

"Seni kurtaracağım, kızım."

Duyanın bir annenin acılı feryadı sanacağı bu ağıt, kaderimin en kirli oyunun boynuma doladığı urgandı.

Ve ben üzerine çıktığım o iskemleden çoktan düşmüş, nefesim kesilirken son çırpınışlarımı gerçekleştiriyordum.

Bulunduğum camın ardından dışarda olanları izlerken, bir an kendimi her şeyden çok uzakta hissettim. Konuşulan bendim, Alparslan Karahan'ın önümde dağ gibi durup beni ardında bıraktığı "Onu sana vermeyeceğim, kimseye vermeyeceğim," diye bahsettiği bendim.

Kale gibi bir evin ardında üvey annesinin korkusuyla yüzleşemeyen, bir yabancının çıkarı için dahi olsa korumasını beklediği bendim.

O yabancı, gerçeklerimle yüzleştirmek için elini uzattığında tutmayan da bendim.

Avuçlarıma batan tırnaklarım canımı yaktığında bakışlarımı oradan çekip dış kapıya doğru yöneldim. Titreyen ellerimle kapıyı açtığımda bir anda tüm başların bana çevrildiğini hissetmiştim.

Korktuğum halde ifademi düz tutmaya çalışarak ona baktım.

Asu Yıldıran, yine tüm asilliğiyle kırmızı ceket, pantolon takımını giymiş ardında ki adamların önünde bir kraliçe edasıyla Karahan'ın karşısında duruyordu. Bakışlarında ki alevler kendini hissettirirken yüzünde sahte ama onu tanımayanların inanacağı hüzünlü bir maskesi vardı.

Savaştan mağlup ayrılmış ancak dik duran bir kraliçenin mağrurluğuyla gözlerini üzerime dikmişti.

Güçlü bir kadındı, benim aksime.

Vahşet, ne zamandan beri senin güç tanımında?

Parçalara ayrılmış çocuk ruhum bunu reddetsede, kuralına göre oynayan herkes güçlüydü bu dünyada.

Bakışlarımı gözlerinden ayırmadan bir basamak indiğimde Karahan’ın keskin bakışlarını yüzümde hissetsemde ona bakmadım.

"Kızım," İçli sesiyle bana doğru adımladığında tedirginlik tüm bedenimi esir alsada bana ulaşamadan adamlar tarafından önü kesildi.

Birkaç adımın sonunda Alparslan Karahan'ın yanında durduğumda kafamı kaldırarak yüzüne baktım. Aramızda santimlik mesafeler olmasına rağmen birbirimize temas etmiyorduk.

İfadesi sert olsada göz göze geldiğimizde yumuşayan bakışları bana güven veriyordu. Nefesimi kesmek isteyen ellerin ona ait olduğunun farkında olmama rağmen bu oyuna kanmış gibi yapıp hafifçe gülümsedim.

Bakışları anlık bir sekteye uğrayıp dudak kıvrımımda durduğunda asırlar gibi süren ama saniyeler içinde gerçekleşen bu bakışmayı kesip, adam tarafından durdurulduğu için kinini saklamakta zorlanan Asu Yıldıran’a çevirdim.

Bu hareketle tüm adamları silahlarını çekip hepimizi hedef alacak şekilde doğrulttuğunda Karahan'ın sayıca onlardan daha az olan adamları hiçbir tepki vermeden öylece durmaya devam ettiler.

Asu anlık zaferiyle tehlikeli bir gülümseme takındığında "Onu bana ver," dedi.

Alparslan cebinden çıkarmadığı elleriyle karşısında ki kadına baktığında alaylı bir gülüş dudaklarına ev sahipliği yaptı.

"Tek bir kurşun," dedi tok sesiyle ve biraz bekledi. "Kapımda sıkılan tek bir kurşun için hepinizi diri diri gömerim."

Hedefi bulan demedi.

Asu'nun ifadesi anlık bozulsada tehlikeli bakışlarını Karahan’ın üzerinden çekmeden o da gülümsemeye çalıştı.

Ardında ki adamlar sayıca fazla olsada Alparslan'ın caydırıcı bir ürkütücülüğü olduğu kesindi çünkü  ellerinde ki silahların bile onun karşısında eğildiğini görüyordum.

"Alparslan bana kızımı ver," Dişlerini sıkarak kurduğu cümlenin sonunda bakışları kısa bir anlığına bana döndü. Zehirli gözleri, üstümde hakimiyetini kurmak isterken sözcükler dilimden istemsizce döküldü.

"Ben senin kızın değilim."

Karahan’ın bakışlarını yüzümde hissetsemde ona bakmadım. Asu Yıldıran, söylediklerime hissizce güldü.

"Sen hep benim kızımdın, Duru." dedi ve bakışlarını benden çekerek Karahan'a döndü.

"Sayıca senden üstünüz, ister güzellikle ister zorla onu bana vereceksin," dedi bağırarak.  Bakışlarım Karahan'ı bulduğunda cebinde ki ellerini sakin bir ifadeyle çıkardı ve tehlikeli bir ifadeyle boynunu kütletti.

"Kimseye ikinci bir şans vermezken, sana bu cesareti ardında ki daha silah tutmayı bilmeyen adamların mı veriyor Yıldıran?" dedi kontrolünü kaybetmeyen ama öfkesinin net hissedildiği bir ifadeyle.

"Vurun." Dudaklarından çıkan tek bir kelimeyle ellerinde silah duran adamlar birbir yere düştüğünde, çoğunun giyindiği takımın beyaz gömleği kana bulanmıştı.

Korkuyla onları kimin vurduğunu anlamaya çalışarak kurşunların geldiği yönü izlediğimde bahçenin çevresini sarmış gözleri dışında hiçbir şeyi görülmeyen adamları gördüm.

Korkudan hareket dahi edemezken bahçede ki adamlarının hepsi yerde yatan Asu Yıldıran’a baktım. Azevvel ki kendine güvenen ifadesinden zerre eser yokken şimdi savaş meydanında yalnız kalmış ve akıbetini bilen bir komutan gibi etrafına bakıyordu.

Karahan, sanki bu hep yaptığı bir şeymişçesine sakin bir ifadeyle konuştu.

"Bir daha böyle bir şeye cesaret edersen, benim olanı benden almaya kalkmayı bırak bunu dile dahi getirirsen bu kadar insaflı davranmam."

Elini belime atarak beni peşinden çektiğinde kendimi taşıyamayacak kadar duygu yüklü bir haldeydim. Başımı çevirip dimdik bize bakan Asu Yıldıran'a son kez baktığımda rol yapan bakışları yerine tüm kötülüğüyle bunun burda bitmediğini gösteren bakışları yüzümde geziniyordu.

Continue Reading

You'll Also Like

17.1K 774 51
Küçükken âşık olduğu çocukla yetişkin olduktan sonra anlaşmalı olarak evlenen Aleyna'nın hikayesi. İlk olarak anlaşmalı bir evlilik olarak görünse d...
125K 6.8K 42
05**: Sen doğduğun için güzel olan bu günde, sen sevdiğin için dünyanın en güzel çiçeği olarak kabul ettiğim karanfillerden koy vazona. 05**: Bu da b...
30K 3.2K 43
Boşanan bir çift birlikte kurdukları işlerini ayrılmalarına rağmen devam ettirmek zorunda kalır.
463K 21.7K 48
Hiç beklemediği bir anda baba olan Bora Bey ve hiç beklemediği bir anda iş sahibi olan Sevgili Bakıcı Yasemin.. ** Gözlerimi ağlama sesiyle açtım. G...