Kintsukuroi ✨

By Buluttss

3.1K 225 370

Heaven'ın 3. bölümü. Kırık parçaların birleşip, nasıl yeni ve güzel bir hal aldığını anlatan son bölüm. Biri... More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25

Bölüm 20

101 8 6
By Buluttss


Tetsuro odasında çalışıyordu. Keiji ve Bokuto birbirlerinin kollarına nadiren beraber geçirebildikleri vaktin tadını çıkarıyorlardı.

"Bo?"

"Bebeğim?"

"Konuşalım mı şimdi?"

"Şimdi mi? Tatlım o bu aralar çok yoğun."

"Ama gece bir yerlere gidip duruyor. Sana anlatıyor mu?"

"Hayır."

Üçü de birkaç kere onu ağlarken bulmuşlardı koltukta. Sabaha karşı geliyordu. Alkol ve sigara kokusu sinmiş oluyordu üzerine. Onun bu tür kokulardan nasıl hoşlanmadığını düşününce endişeleniyordu. Çoğu zaman çok üzgün görünüyordu, ağlıyordu onların yanında. Teselli edip sakinleştiriyorlardı. Hatta ne zaman dışarı çıksa biri gönüllü olup beklemeye başlamıştı onu. Sakinleştikten sonra özür diliyor odasına gidip uyumak yerine çalışıyordu. Ne zaman ya da ne kadar uyuduğunu bilmiyorlardı. Sabah çoğunlukla balkonda sigara içiyordu onlar uyandıklarında.

"Bana da bir şey anlatmıyor. Doğru düzgün uyumuyor."

"Pek yemek de yemiyor bu ara."

"Belki bu beste süreci böyledir ama bilmiyorum, artık toplanmak zorunda. Endişelendiriyor beni."

"Geçici bir süreç bu, anlayış göstermek zorundayız."

"Haklısın." içini çekti. Sevgilisinin göğsüne gömdü başını. Onun da birazcık huzurlu hissetmesini öyle çok istiyordu ki.


Tetsuro içini çekip son notalarını karaladı taslaklarına. Eseri bitmişti sonunda. Nasıl hissettirdiğine emin olmak ve son hataları düzeltmek için tekrar tekrar çaldıktan sonra hocasının evine gitti.

Birkaç saat orada kaldı. Gerekli düzenlemeleri yapıp notaları bilgisayarda yazdılar. Yarışma kuruluna gönderdiklerinde Tetsuro derin bir nefes aldı. Aylardır üzerinde baskı kuran bu işten kurtulmuştu. Rahatlayacağını sanıyordu ama duygusal yükü geçmemişti. Eser kalbinde bir ağırlık yaratıyordu.

Hocasının evinden döndüğünde saat gece yarısını çoktan geçmişti. Keiji'nin onu beklediğini gördü. Bakışları kırgın ve yorgundu.

Çıkmadan onlara haber vermemişti. Nerede olduğunu bilmiyorlardı "Hocamdaydım." dedi sessizce. Keiji'nin nedense rahat bir nefes aldığını gördü.

"Öyle mi?"

"Evet." Koltuğa çöktü. Dünya'daki tüm acıları yüklenmiş gibi hissediyordu. Kalbinde garip bir ağırlık vardı. Bitirdiği için rahatlamıştı ama çok fazla şey hissediyordu aynı anda. "Eserim bitti." dedi sessizce sonra birden hıçkırıklara boğuldu. Belki de Keiji'nin yanında olmanın verdiği rahatlıktı bu. Arkadaşı ona hemen sarıldı.

"Tetsu, harikasın. Aferin sana." Sırtını okşadı yavaşça.

"Ç-çok zordu Keiji duygusal yükü çok fazla."

"Biliyorum, biliyorum tatlım." onun bu sevgi dolu sözleri ona iyi geliyordu. "Ama sana iyi gelecek, iyileşiyorsun. Bak biz de hep yanındayız."

Alnını öptüğünü hissetti. Minnettardı bu sözler ve bu öpücükler için. "Artık daha iyi hissedeceksin."

"Bana çok kızıyorsun değil mi?"

"Kendini üzdüğün için, sana göre olmayan şeyleri başka duyguları bastırmak için benimsemeye çalıştığın için biraz kızıyorum. Ama sen benim en iyi arkadaşımsın Tetsu. Sana kızmam seni bırakacağım anlamına gelmiyor. Sana kendini bulmada yardım etmek benim görevim."

"Her şeyi mahvediyorum."

"Hayır kendini iyi hissedeceğin bir an arıyorsun, biliyorum anlıyorum."

"Ama kızıyorsun."

"Sana iyi gelmeyen şeyler yaptığını düşünüyorum. Kızmamın tek nedeni bu. Sen benim için çok değerlisin Tetsu." Alnında yumuşacık dudakları hissetti tekrar "Hepimiz için çok değerlisin. Sana kızsak da buradayız."

"Teşekkür ederim."

"Bu gece biraz uyumaya çalış olur mu? Uyumuyorsun, yemek yemiyorsun doğru düzgün."

"Yiyemiyorum, çalışırken uyuyamıyordum."

"Bak artık asıl yoğun süreç bitti değil mi? Son hali verdin."

"Evet"

"Artık sanatçılar çalışacak değil mi?"

"Ben de eşlik edeceğim."

"Tamam en azında evde olduğun geceler, uyumana yemek yemene dikkat etmeni istiyoruz tamam mı tatlım?"

"Tamam" fısıldadı.

"Bir şey yedin mi?"

"Yedim hocamda." Başını kaldırdı. "Keiji?"

"Hmm?"

"Bu gecelik, uyurken yanımda kalır mısın?"

"Kalırım tabii ki." yanağını okşadı, gözyaşlarını silip kalktı yanından.

Birkaç dakika sonra beraber onun yatağına yattılar. "Gel koluma" dedi Keiji "İstersen."

"Mhm."

"Kapat gözlerini, uyumaya çalış."

Saçlarını okşuyor, saç diplerini kaşıyıp hafifçe masaj yapıyordu. Tetsuro rahatlıyordu. İstediği şey buydu, yaşamak istediği hayat buydu. Buna ulaşana kadar sürünmeye devam edecekti. Biliyordu. Ama asla ulaşamayacağını da biliyordu. Düşünceleri aklından uzaklaştırmaya çalıştı. Çok yorgundu, hemen uyudu.


Keiji dersten sonra Tetsuro'nun provasına gitti. Eser gerçekten müthişti. Müzikle ilgili çok fazla fikri olmamasına rağmen dinlediği en etkileyici şeydi. Gözleri doluyordu dinlerken, bir sürü farklı duyguyu bir anda yaşatıyordu.

Koro çıktıktan sonra Tetsuro hocasıyla beraber piyanonun başına geçti.

"Çalar mısın? Piyanodan dinleyelim tekrar."

"Tabii ki hocam."

"İstersen odama gidelim." dedi başıyla yavaşça Keiji'yi işaret etti

"Ah özür dilerim ben Tetsu'yu bekliyordum."

"Hocam ev arkadaşım Keiji." dedi gülümseyerek. "Zaten her şeyi biliyor. Kalmasını isterim."

"Ah memnun oldum Keiji, yabancı biri sandım afedersin."

"Dilerseniz çıkabilirim efendim."

"Hayır kal lütfen."

Tetsuro piyanonun başına geçti. "Hocam iki el çalabilir miyiz sizden rica etsem, sol el."

Beraber geçtiler piyanonun başına. Keiji büyülenmiş gibi dinliyordu. Müthiş ve görkemli bir eserdi. Tetsuro'nun gözlerinin dolduğunu fark etti. Yanına gitmek gözyaşlarını öpücüklerle silmek, yaşadıklarını iyileştirmek istiyordu. Onu sevmek istiyordu.

Eser bittiğinde Tetsuro birkaç dakika hiçbir şey söylemedi. Kendini toparlamaya çalışıyordu. "Özür dilerim."

"Sorun değil, rahat ol. Çok yoğun bir eser, yorucu, ürpertici." Sırtını okşadı yavaşça "Gerçekten müthiş."

"Teşekkür ederim."

"Tetsuro bak, zor şeyler yaşandı belli ki. Bana anlatabilir misin yaşananları, ben bu eseri tam hakkını vererek çalıştıracağım ve yöneteceğim ama arkasındaki duyguları bilmek istiyorum."

"Anlatabilirim." yutkundu.

Hocasına kısaca son yıllarda yaşananları anlattı. Onun güvenilir biri olduğunu biliyordu ve eserin arkasındaki duyguyu bilirse eserin havasının değişeceğine emindi.

"Tetsuro, şimdi çok farklı geliyor, teşekkür ederim anlattığın için."

"Aramızda değil mi hocam?"

"Tabii ki bana güvenebilirsin."

"Sağ olun."

"Şimdi iyiysen gel eser üzerinde o dönemleri konuşalım."

"Tamam."

Notaları serdiler önlerine ikisinin ellerinde de kalemler vardı. "Eser öldüğünü anladığım anda başlıyor aslında. O sesle." yutkundu yavaşça "Şimdi buraya kadar olan kısım şok. Benim yaşadığım, o an delirecektim." diye mırıldandı. "Burası kendimi ilk öldürmek istediğim andı." Bir yeri işaretledi notada.

"Tamam." dedi hoca "Çıldırtan bir şok. " diye mırıldandı. "Bir şey olduğunu anladığın an."

"Ve sonra burası" tekrar çizdi "Tenorun başladığı yer. Gerçekten mi dediğim an. Orada bir şaşkınlık var ve saf acı. Soprano giren yerde ise acıya öfke eklenmeye başlıyor. Burada iki duygunun sürekli değişimi var. Kadın sesi öfke, erkek sesi yoğun bir acı benim için. Alto solo hepsinin bir an durulduğu an, aslında sanırım onun mektubunu okuduğum an" dedi gözyaşları akıyordu.

"Tetsuro sonra devam etmek ister misin?"

"Hayır, iyiyim." gözlerini sildi. "Sonra burada tekrar o karışıklık başlıyor. Buraya kadar. Orada gerçekten forte olmalı. Acı yerini öfkeye bırakıyor çünkü onlar yüzünden oldu. O öfke sonraki ölçülerde girdap gibi yükselmeli. Sonra küçük bir kabullenme var. O artık yok. Buradan itibaren ise gözyaşı, hiç bitmeyecek gözyaşı temasının başlangıcı benim için." duraksadı. Notlarını aldılar "Burada tekrarlayan ses ilk çekiş darbesinin başlangıcı. Kendimi hep suyun altında hissettim. Boğulur gibi. Her ses koyu soğuk ve sabit olmalı. Çünkü ben boğuluyorum orada. Her ses beni daha çok suyun altına bastırıyor. Bir çivi gibi yerin altına itiyor beni" Yutkundu tekrar "Eklenen her ses grubu acıyı daha da ağırlaştırıp derinleştiriyor. Son olarak soprano 1 eklendiğinde zihnimdeki kaos ve acı en üst noktada. Burada devamlı bir crescendo var" piyanoyla bir şeyler çaldı. "Soprano hafifçe tizleşebilir. Sonra acıyı fark etme başlıyor her inici grup daha çok fark ettiriyor bana yaşadığım acıyı. Yavaş yavaş dağıtıyor yıkıyor. Aslında ayaktayım burada ama bu inicilerden sonraki çıkıcı notalarda acı vurmaya başlıyor ve artık acı somut bir hal alıyor. Dev bir kayayı yüzüme çarpan bir dev gibi karşıma dikiliyor. Tam burası." çaldı tekrar. "Dağıtıcı, yıkıcı kaostan başka hiçbir şey yok. Ve sonrası yapayalnızım burada sadece acı ve ağıt var. Yok olma isteği burada, onu yokluğuna dayanamayacağımı artık biliyorum." biraz daha çaldı. "Burada ölmek istiyorum. Keşke ben ölseydim onun yerine, bu sözler, burada zihnimdeki çıkmaz ve kaos var, o nedenle sözler çakışıp duruyor." İçini çekti "burası forte olmalı ama en sonda bir huzur var belli belirsiz. İlk fırsatta öleceğimi biliyorum çünkü artık. Yani orada." diye mırıldandı "intihar eğilimim yok hocam" ekledi kendini açıklama ihtiyacı duymuştu.

"Tamam Tetsuro bana bu kadar kendini açtığın için teşekkür ederim. Devam edelim mi?"

"Evet. Burası tekrar gözyaşlarının olduğu tema aslında. Hiç bitmeyecek, sonsuz bir acı, hayatım boyunca beni kovalayacak." çalıyordu bir yandan. "Soprano bir ve ikinin dönüşümü önemli burada sanki birbirlerini bastırmaya çalışıyor.  Ama sonra soprano bitiyor, sonra sırayla alto ve tenor. Saadece bas kalıyor ve basla bu bölüm tamamlanıyor. Burada acının kalıcılığı var benim için. O ilk zamanlardaki acı gitti. Eskisi gibi değil ama en güzel anımda bile var. Olacak biliyorum. Onun acısı, yaşadıklarımın acısı o pes bas ses gibi kalacak yaşadığım müddetçe ama bunu kabulleniyorum. Acıyı kabullenme var burada. Hiç bitmeyecek o yas, hiç bitmeyecek ağıt, hiç omuzlarımdan kalkmayacak bir yük. Delirdiğim o anlar bitiyor ama bir gölge gibi beni takip eden acı, çünkü onun yokluğunu değiştirecek hiçbir şey yok." ifadesizdi yüzü. "Son temada her şey bitiyor. En başa dönüyor. Hayatıma devam ediyorum ama ailelerimize duyduğum hisler orada, onun yokluğu orada, hiç geçmeyecek şeyler. Artık şok yok, gözyaşı yok, tarif edilmez bir boşluk hissi bu. Nasıl yaşayacağını artık bilemeyen birinin sözleri burası." Yutkundu "Bu eserin görkemli bir bitişi olamazdı. Ama sonunda kullandığım sesler, bir umut olduğunu gösteriyor bana. Tek bir akorda kaos hissetmedim hocam. O da burası o yüzden bitişi benim için çok önemli."

"Anladım." Yutkundu "Gerçekten müthişti Tetsuro. Böyle bir eseri seninle bu şekilde çalışmak müthişti. Koroyla elimizden gelenin fazlasını yapacağız. Lütfen mümkün olduğunca katıl provalara."

"Tabii ki"

"Her zaman istediğin gibi müdahale edebilirsin."

"Sağ olun hocam."

"Hadi gidelim artık. Sen biraz dinlen."

Tetsuro dikkatlice piyanoyu kapadı. Notalarını topladı. Hocayla vedalaşıp arkadaşının yanına geldi.

"Keiji?" fısıldadı. Dağılmış gibi görünüyordu. Eserin yoğun ve etkileyici olduğunun farkındaydı ama Keiji'nin bu kadar etkileneceğini düşünmemişti "Hey ne oldu?"

Keiji kollarına atlayıp sıkıca sarıldı ona "Çalışırken hep bu kadar çok şeyi nasıl hissettin? Nasıl dağılmadın ki?"

"Keiji iyiyim ben." Sırtını okşuyordu yavaşça. "Sorun değil. Bildiğim duygular, hep yaşadığım hisler. Farkındayım yoğun ve yorucu bir eser, üzerine konuşması da düşünmesi de. Ama bence olması gerektiği gibi oldu."

"Çok güzeldi. Son halini dinlemek için sabırsızlanıyorum."

"Ben de." Gülümsedi. "Hadi gel gidelim artık saat çok geç oldu."

"Tamam."


Keiji eve gidince sevgililerinin arasına girip anlattı onlara eserde neler hissettiğini. "Öyle yoğun anlattı ki. Nasıl şu an dağılmıyor anlamıyorum"

"Kendini ayakta tutmak için zorluyor. Bu yüzden yapmak istemeyeceği, ona göre olmayan saçma şeyleri yapıyor belki de. Duygularından kurtulmak için. Yakında konuşacağız onunla."

"Tamam." İkisini de öptü, bazen onun için ne kadar değerli olduklarını unutuyordu "Kei, Bo?"

"Hmm?"

"Sizi çok seviyorum."

"Biz de seni sevgilim. Hadi sen Tsukki ile kal ben biraz Tetsu'ya bakayım."

"Tamam."

Bokuto onun yanına giderken Keiji de sevgilisinin kollarına iyice gömüldü. Onun yanında olmak kalbindeki ağırlığı biraz dağıtıyordu.


Bu bölümde bana ilham veren eser Eric Whitacre'ın When David Heard adlı eseri. Çağdaş dönem koro eseri, eğer ilginizi çekiyorsa *kulaklıkla* dinleyebilirsiniz. Eser 18 dakika falan ve alışılmışın dışında akor dizilerinden oluşuyor.

Yine de dinlemenizi isterim buludunuzun yazarlığı kadar müzisyenliğine de güveniyorsanız jshmdönsbmz. Eğer size sıkıcı gelirse 9.40'tan itibaren de dinleyebilirsiniz. Müthiş ve görkemli bir eser ve bence çok duygusal. Ondan kitapta da dinleyen herkes bir tur dağılıyor. Koro edebiyatının top eserlerinden biri bana göre ve çağdaş olmasına rağmen Rönesans esintileri taşıyor.

Daha fazla teknik konuya girmeden gidiyorum jhkfjödmhsj. Zaten bölümden kocaman bir müziksel analiz bölümünü çıkardım düzenlerken. Biraz abartmışım ölçü ölçü eser analizi yapmıştım kskdkhsd. 

Continue Reading

You'll Also Like

110K 12.8K 33
değişiyorsun, dayanamıyorum
12.6M 604K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...
11.5K 1.5K 28
"Olmuyor, yapamıyorum sensiz. Aklımı karıştırıyorsun."
112K 6.1K 33
civciv: sarma mı yaptin gercekten __ #galatasaray 'da 1. 01.08.24 #barışalper 1. #yunusakgün 1. #millitakımlar 1. __ başlama tarihi 19.08.23 bitirm...