İktidar Oyunları | ognis.

By MSHanDeniz

28K 2.3K 956

Kanuni Sultan Süleyman'ın halasının torunu olan Mahnisa Sultan, ailesini kaybetmesinin ardından padişahının h... More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
son

0

3.5K 131 36
By MSHanDeniz

"Heyecanlı mısınız sultanım? Saraya yaklaşmak üzereyiz."

Himayemde olan cariyem ve aynı zamanda en yakın arkadaşım olan Makbule'nin sesini duymamla at arabasından dışarıya bakmakta olan bakışlarımı ona çevirdim ve gülümseyerek başımı salladım.

Ben, Mahnisa Sultan. Yavuz Sultan Selim'in kardeşi Gülbahar Sultan'ın torunuyum. Anneannemi ben çocukken kaybetmiştik. Babam ve annem ile Edirne Sarayı'nda ikamet ederken, elem bir yangında ikisini de aynı anda kaybettiğimde haberi alan hünkarımız Sultan Süleyman Han, birkaç muhafızını beni İstanbul'a getirmesi için yollamıştı. Günlerdir yollardayız ve sonunda saraya yaklaşmak üzereyiz.

İlk defa göreceğim bu saray için oldukça heyecanlıydım. Annem Ayşe Sultan, genç kızken çok defa bu sarayda bulunmuş ama benim için bu ziyaret ilk olacaktı. Keşke annem ile babam da burada olsalardı, onları çok özlüyordum. Veya acımı paylaşacak bir kardeşim olsaydı ama annemle babam da beni bırakınca bu koca dünyada tek başıma kaldım. Yanımda bir tek en yakın arkadaşım olan Makbule vardı. Umarım onu da bu koca sarayda kaybetmezdim.

Topkapı'yla ilgili şimdiye kadar çok şey okudum ve işittim. Haremi oldukça merak ediyordum, oldukça güzel kızlar, şehzadeler ve hünkarımız için yıllarını veriyorlar. Ayrıca bahsi Edirne'ye kadar gelen Hürrem Sultan ve kızı güzeller güzeli Mihrimah Sultan'ı da çok merak ediyorum. Acaba söyledikleri kadar güzel miydi ikisi de? Bildiğim kadarıyla Hürrem Sultan'ın üç tane de şehzadesi var. İkisi sancakbeyi oldukları için sarayda olmayabilir ama Şehzade Cihangir benim yaşlarımdadır ve onun sarayda olduğunu duymuştum. Kendisi kambur bir şehzade olduğu ve bu halde tahta çıkamayacağı için onu hünkarımız onu sancakbeyi olarak atamamış. Ona arkadaşlık edebilirdim.

Bahsini duyduğum bir başka sultan ise, Mahidevran Sultan. Lakin kendisi sanırım şehzadesi Mustafa ile Amasya'da. Ramazan Bayramı yaklaşıyor, belki o zaman gelirler. Mahidevran Sultan'ın, Hürrem Sultan'dan daha da güzel olduğunu duymuştum. Ama Hürrem Sultan çeşitli şeytanlıklar yaparak hünkarımızı kendine aşık etmiş. Hünkarımız ondan sonra neredeyse hiçbir cariyeye dokunmamış ve hala da dokunmuyormuş. Belki yakında Hürrem Sultan haremi bile kapatır. Lakin kendi şehzadelerinin de haremleri var. Şehzadeleri Selim ve Ogeday. Kendileri de sancakbeylerinde oldukları için onlarla da henüz tanışamayacağım sanırım.

Şehzade Selim ile ilgili zaten hiç hoş şeyler duymadım. Kendisi kadınlara ve içkiye çok düşkünmüş. Mütemadiyen sarhoş geziyormuş. Buna rağmen hünkarımız onu çok seviyorlarmış. Kendisi annesine çekmiş olmalı, şeytan tüylü.

Şehzade Ogeday'ın ise yiğit ve cengaver bir şehzade olduğunu duydum. Şehzade Mustafa olmazsa, tahta onun geçmesini istiyormuş halk. Duyduğuma göre Mihrimah ve Hürrem Sultanlar da tahta onun geçmesini istiyorlarmış. Allah hünkarımıza uzun ömürler versin lakin o öldükten sonra taht sarhoş bir şehzadeye kalacağına, ben de şehzadelerimizden Ogeday veya Mustafa'nın geçmesini isterdim. Lakin Şehzade Mustafa varken Şehzade Selim ve Ogeday'ın işi bir hayli zor.

"Sizin yaşınız Şehzade Cihangir ile bir, değil mi sultanım?" diye sordu Makbule.

"Evet, öyle duymuştum. Bu durumda Şehzade Ogeday benden altı yaş, Şehzade Selim yedi yaş, Mihrimah Sultan dokuz yaş, Şehzade Mustafa ise on altı yaş büyük oluyor."

"Umarım şehzademiz Cihangir ile iyi anlaşırsınız, zira onun dışında yaşıtınız olan kimse yok sarayda. Belki Mihrimah Sultan da size ablalık eder, ne dersiniz?"

Kıkırdadım. "Validesi hakkında biraz kötü şeyler duyduğumuzu biliyorsun, o da annesine benziyorsa pek sanmıyorum," dediğimde o da benimle birlikte güldü.

Uzun bir yolculuktan sonra sonunda  sarayın bahçesine geldiğimizde gülümsedim. Çok yorulmuştum ve hamama gitmeye ihtiyacım vardı. Kuş cıvıltıları şimdiden kulağıma dolmaya başlamıştı bile. Sonunda o dillere destan Topkapı Sarayı'nın hasbahçesindeydim.

Makbule benden önce davranıp bizi getiren at arabasından indi ve benim de inmem için elini uzattı. Tutup yavaşça indim. Karşımda tanımadığım birkaç iyi giyinimli kadın duruyordu. En öndeki kızıl saçlı kadına baktım. Bu kesinlikle Hürrem Sultan olmalıydı. Güzelliği anlattıkları kadar vardı gerçekten. İnsanın baktıkça bakası geliyordu. Arkasındaki ise kızı Mihrimah Sultan'dı muhtemelen. O da en az annesi kadar, belki de annesinden daha da güzel bir kadındı. Ben on altı yaşında olduğuma göre o da henüz yirmi beş yaşında olmalıydı. Lakin çok daha genç duruyordu.

"Mahnisa Sultan! Sarayımıza hoş geldiniz. Sizi sarayımızda ağırlamak ne büyük şeref."

Bana doğru gelen Hürrem Sultan'a gülerek baktım ve eğilerek selam verdim. Onun da bana aynı şekilde selam vereceğini düşünüyordum ama yanıma gelince bana sarılmasıyla biraz şaşırdım. Kendisinin soğuk biri olduğunu duymuştum ama bana gayet samimi ve içten davranıyordu. Demek ki hakkında konuşulan her şey doğru değildi.

"Ben de sonunda sizlerle tanışabildiğim için çok mutluyum sultanım. Keşke gelme nedenim daha güzel olsaydı ama.." deyip sustuğumda bana anlayışla gülümsedi.

"Kızım Mihrimah Sultan'la tanış." Göz göze geldiğimizde ona da aynı şekilde selam verdim.

Annesinin aksine bana daha mesafeli yaklaşan Mihrimah Sultan, sadece benimle aynı selamı yapmakla yetindi.

"Bunlar da Gülfem ve Afife Hatun. Benden sonra haremle onlar ilgileniyorlar. Bir ihtiyacın olursa ve beni ya da Mihrimah'ı göremezsen, onlardan yardım alabilirsin."

"Teşekkür ederim sultanım," diye mırıldandım karşımdaki yaşlı kadınları incelerken.

Biri hayli yaşlıydı. O, haremdeki en yetkili kalfa olmalıydı. Diğeri ise ona kıyasla daha gençti ama onun da Hürrem Sultan'dan yaşlı olduğu saçlarının arasındaki beyazlardan belli oluyordu. 

"Bu da harem ağamız Sümbül Ağa. Ona da aklına takılan bir şey olursa danışabilirsin, sana içtenlikle yardım edecektir."

"Gelişinizle sarayımıza renk kattınız sultanım," dedi Sümbül Ağa ve önümde eğildi. Ben de gülümseyerek ona selam verdim. Bu ağalar hep sempatik oluyorlardı, onları seviyordum. En azından sultanlara karşı böyleydiler, haremdeki hatunlara daha katı davrandıklarına birkaç kere şahit olmuştum.

"Validem isterseniz hünkarımızı bekletmeyelim," diyerek söz aldı Mihrimah Sultan.

"Ah evet, hadi Mahnisa gidelim. Hünkarımız odasında bizi bekliyor, seni görmek için bir hayli heyecanlılar. Şehzadelerim de onunla birlikte."

Başımı salladım ve birlikte saraya doğru yürümeye başladık. Doğruyu söylemek gerekirse bu kadar sıcak bir karşılama beklemiyordum. Hürrem Sultan'tan korkmam gerekiyordu belki de ama bana o kadar iyi davranıyordu ki onu sevmeden edememiştim. Rahmetli annem de onun hakkında hiçbir zaman kötü konuşmamıştı aslında ama ben etraftan duyduklarıma kanarak ona karşı ön yargılıydım hep.

Uzunca bir yol yürüdükten sonra saraya girdik. Haremin önünden geçerken içeriye bir bakış atmadan edemedim. Kızları çok merak ediyordum. Söylendikleri gibi hepsi birbirinden güzel miydi acaba? Yoksa alelade kızlar mıydı? Her akşam şehzadeler ve hünkar için süslendikleri söyleniyordu, bu da doğru muydu? Lakin içeri girmeden kapının önünden geçip gittiğimiz için dikkatli göremedim.

"İstersen seninle gelen hatun, senin için hazırlattığım odaya geçsin." Mihrimah Sultan'ın sesini duyduğumda başımı salladım ve arkamı dönüp Makbule'ye bir bakış attım.

Halinden memnun görünüyordu. Selam verip Afife Hatun'la birlikte gitti. Biz ise hünkarın odasına gitmek için merdivenlerden çıktık. Bu saray oldukça kocamandı, burada kaybolmazsam iyiydi gerçekten. Anlatılanlardan çok ama çok daha büyüktü.

"Ablacığım! Aa validem, siz de mi buradasınız?!"

Bir anda yolumuz kesildiğinde çığlık atıp geri birkaç adım atmadan duramadım. Önce bir anda önümüzde beliren bu çocuğu deli sandım ama Hürrem Sultan'a validem dediğine göre, onun oğlu olmalıydı. Yoksa Şehzade Cihangir miydi? Lakin kamburu yoktu ve gayet sağlıklı görünüyordu.

Sağlıklı ve yakışıklı..

"Ogeday, nereden geliyorsun sen?! Babanın yanında olman gerekmiyor muydu?" Hürrem Sultan sinirle konuştuğunda şehzade gözlerini devirdi.

"Ben de oraya gidiyorum ya işte validem. Sizi görünce size ufak bir latife yapayım dedim ama korkuttum sanırım misafirimizi."

"Evet, biz senin saçma latifelerine alışkınız ama misafirimiz henüz seni tanımadığı için ürktü biraz. Mahnisa, kardeşim Şehzade Ogeday'la tanış."

Birbirimize attığımız kaçamak bakışlar dışında, sonunda gerçekten göz göze gelmiştik. Yarım yamalak "Şehzadem," diye mırıldandım ve selam verdim ama gözlerimi gözlerinden alamıyordum. O da aynı şekilde bana bakıyordu.

"Mahnisa.. ne güzel isimmiş. Ay yüzlü kadın demek mi?"

Şehzadenin sorusuna başımı sallamaktan başka bir şey yapamadım. Adeta büyülenmiştim. Ne gözlerimi masmavi gök gözlerinden çekebiliyor, ne de ağzımı açıp bir kelam edebiliyordum. İlk defa bir şehzade gördüğüm için mi böyleydim yoksa Şehzade Ogeday'ı ilk defa gördüğüm için mi böyleydim? 

Hürrem ve Mihrimah Sultan önden yürümeye başladıklarında Şehzade Ogeday ile ben birkaç adım gerilerinde onları takip ediyorduk.

"Daha önce ismini bu kadar yansıtan birini görmemiştim." Şehzade Ogeday'ın eğilip kulağıma fısıldadığı şeylerle kaşlarımı çattım ve başımı kaldırıp ona baktım. Yüzünde anlamlandıramadığım bir gülüş vardı.

"Ne demek istiyorsunuz?" diye sordum merakla.

"Ay kadar parlak, ışık saçan bir yüzün var. Zira daha önce böylesine parıldayan bir yüz görmemiştim."


Heyooo! Bu ara çok Muhteşem Yüzyıl izledim, bizimkileri de işin içine sokayım dedim. Güzel fikirlerim var bu hikaye için, umarım siz de girişi beğenirsiniz. Uzak Yol'a bölüm cumartesi gelecek ama bunun ilk bölümü ne zaman gelir inanın bilmiyorum. Haftada iki gün belirleyip bir gün buna, bir gün de Uzak Yol'a bölüm yayınlamak istiyorum, siz ne dersiniz? Yorumlarınızı bekliyorumm 💖😘

Continue Reading

You'll Also Like

8.4K 362 28
Hürrem Sultan ile Kanuni Sultan Süleyman'ın ilk oğlu olan Şehzade Mehmet ile cariyelerden Sarah Hatun'un kızı Gülfidan'ın çocukluktan gelme bir arkad...
190K 19.9K 33
taehyung kırmızı defterini kaybeder 290423, tk ☁️
472 49 4
Gerçek bir Velaryon Prensesi olan Aemma ile onun piç kardeşlerinden nefret eden bir Targaryen Prensi Aemond çok küçükken tanışırlar. İşte o tanıştıkl...
433K 35.5K 27
Melez Kaplan Taehyung, Melez Tavşan Jungkook ile sevgili olmak istiyordu Ha birde onu altında inletmeyi... [texting+düz yazı] #3 - taekook [13.08.202...