Askeriye Sahuru || Texting

Od yorgunkirmizi

1.1M 69.1K 16.7K

0538*******: Merhaba asker bey 0538*******: İlk sahurunuzu çok eğlenceli geçiriyorsunuz askeriye olarak 0538*... Více

0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2
2.3
2.4
2.5
2.6
2.7
2.8
Özür ve Açıklama

1.3

44.6K 2.8K 1.1K
Od yorgunkirmizi

Ay merhaba can şenliklerim.

Biraz zor bir bölüm olabilir benim için o yüzden oy ve yorumlarınıza ihtiyacım var. Bakın talibim demiyorum gerçekten hikaye hakkında yorumlarınıza ihtiyacım var...

İui okumalar...

Telefonum oldu bölüm yazmaya başlıyorum bir sürü... öpüldünüz

Zaman geçiyordu, ben hala bir karara varamamıştım. Onun karşısına çıkmak istemiyordum. En azından şimdi. Kolay gelebilirdi belki hele ki onun bana karşı bu kadar dürüst olmasından dolayı. Ancak öyle değildi.

Benim küçüklüğümden beri çok büyük özgüven problemlerim vardı.

Ailem piskolojik destek almam için beni zorlasada hiçbir zaman kabul etmemiş sürekli her şeyden kaçmıştım. Bunun nedeni tabiki küçükken uğradığım zorbalıklardı. Yara izleri kalmıştı ruhumda.

Şimdi o yaraları Ali Kaan için bir kaç saatte iyileştirebilir miyim onu düşünüyorum.

Sevdeye herşeyi anlatmış bugün dükkanı onun idare etmesini istemiştim. İftar vaktine 10 dakika vardı. Büyük ihtimal şuan hilal timi Gün Işığı Ev Yemeklerinde oturmuş iftarı bekliyorlardı.

Telefonu elime alıp konuşmalarımızı tekrar tekrar okumaya başladım. Bana açık çek vermişti ancak reddetme ihtimalim çok yüksekti.

Ya giderse ve dönmezse ne yapardım? Korkuyla çarpan kalbim bu fikirle etkisini gözlerime gösterdi ve mavi gözlerimden boncuk boncuk yaşlar telefon ekranına düştü bir anda.

Sabahtandır bu döngünün içinde ağlamaktan baska bir şy yapmamıştım. Zaman geçiyordu ve eğer karşısına çıkarsam birlikte geçireceğimiz vakit azalıyordu.

Karşısına çıkacak mıydım?

Ona bir şey olabilirdi. Gelmeye bilirdi, beni hiç tanımadan, onunla hiç sarılmadan benden gidebilirdi. Bunu istemiyordum. Başımı kendi kendime aşağı yukarı sallarken okunan ezanla birlikte hızla ayağa kalktım hemen salondan çıkıp askılıktaki ceketimi alarak üstüme geçirdim ve ayakkabılarımı giydim.

Daha bağcıklarımı bağlıyordum ki çalan telefonum duraksamama neden oldu.

Sevde arıyor...

"Efendim Sevde?"

"Güneş eğer Ali Kaanla konuşacaksan koş görev saatleri erkene çekilmiş apar topar kalktılar."

Elim ayağım boşladı bir anda, diğer elimle kapının koluna tutunurken öylece kaldım.

"Ne?"

"Askeriyeye koş diyorum, koş beyinsiz."

Telefonun kapanıp kapanmasını umursamadan koşmaya başladım, merdivenleri ikişer ikişer inerken içimden geç kalmamak için dua ediyordum.

"Allah kahretsin seni Güneş son dakikaya karar verirsen bu olur."

Mahallede camiye giden insanların garip bakışlarını umursamadan koşarken birden kendimi yerde buldum.

Ah bağcıklarımı bağlamamıştım...

Ellerim batan taşlarla birlikte ufak ufak kanamaya başlasa da önemsemedim. Bağcıklarımı hızla bağlarken elimdeki acıyla ayağa kalkıp tekrar koşmaya başladım. Az kalmıştı.

"Allah'ım lütfen geç kalmayayım. Son şansım olabilir."

Sonunda nefes nefese gördüğüm askeriyenin kapısıyla birlikte duraksadım.

Ellerimi dizlerime koyup soluklanırken yanıma gelen asker büyük ihtimal bir tehlike olup olmadığına bakıyordu.

"İyi misiniz hanımefendi?"

"Lütfen Al- Ali Kaan Yüzbaşını çağırın."

Soluklarım hala hızlıyken öksürüklerim ardı ardına boğazımı acıtıyordu.

"Onlar göreve gidecek birazdan gelebileceğini sanmıyorum."

"Güneş diyin o gelir, lütfen."

"Üzgünüm, şuan çağıramam göreve gidecekler hanımefendi."

Daha fazla sabredemedim kapıya biraz daha yanaşıp son sesimle bağırmaya başladım.

Ona kavuşmadan kaybetmek istemiyordum.

"Ali Kaan! Ali Kaan bak buraya bir işim var seninle." Ben deli gibi bağırırken yanımdaki asker beni kolumdan çekerek uzaklaştırmaya çalışıyordu.

"Ah canımı acıtıyorsun ya çek ellerini. ALİ KAAN ÇIK DIŞARI DÖVÜYORLAR BENİ."

Avazım çıktığı kadar bağırırken tek dileğim sesimin onlara ulaşmasıydı ki sanırım bunu başarmıştım.

Hilal timinin tanıdığım kısmı dışarı çıkmıştı.

Ali Kaan en arkadaydı.

Cihan ve Sarp önde ilerlerken Turgut ise ne olduğunu şu saniyede anlamış gibi bağırdı.

"Oha Güneş gelmiş lan."

Cihan ve Sarp'ın adımları bıçak hızında kesilirken birbirlerine şaşkın ördek gibi bakakaldılar.

"NE GÜNEŞ YENGE Mİ?"

Mete öne geçerken benim gözlerim sadece Ali Kaanın üstünde asılı kaldı.

Bana taraf döneceği zaman duymuştu Turgutu ve dönemeden öylece kalakalmıştı.

Dön dedim içimden o an. Yüzünü bana dön artık, farket beni.

Kafası yavaşca bana doğru dönerken öylece yanımdaki askeri umursamadan ona koşacaktım ki yanımdaki asker beni tuttu.

"Ya bırak ya beni."

O hala beni bırakmıyordu çünkü Hilal Timinin geldiğini görmemişti. Turgut fark etmiş gibi heyecanla bağırdı.

"Alp aslanım bırak yengenin kolunu Ali Kaan izinleri iptal etmesin sonra koçum."

Adam korkuyla elini benden çekerken ben adımlarımı duraksatmadan demir kapıyı açıp ona koşmaya başladım.

O hala inanmazcasına donakalmış bir şekilde bana bakıyordu.

Kara gözleri en son üzerimde dolaştığında ona bir kaç adım uzaklıktaydım.

"Ben geldim." Kafamı gözlerine bakabilmek için yukarı kaldırmıştım.

"Sen, sen nasıl?"

"Korktum Ali, gidip gelmezsin diye korktum."

"Güneş sen nasıl, sen nasıl o kız olabilirsin?"

"Ali sana geldim diyorum." Dolu dolu gözlerim yüzünün her zerresinde artık özgürce dolaşırken o hala şoktan çıkamamıştı.

Ben ise gidip gelemez korkusuyla tüm özgüven problemlerimi bir kenara bırakarak kollarını beline sardım.

Üniformasının sert dokusu içimi bir hoş etsede bunun yerine sarıldığım kişiye odaklandım.

Kolları yavaşça bana dolanırken kendine gelmiş gibi mırıldandı.

"Hoşgeldin"

Sonra duraksadı

"İyi ki geldin."

Ondan geri çekilirken bizi izleyen beşliye baktım.

Çoğu çok fazla tepkisini belli etmese de Turgut ve Cihan sırıtarak bize bakıyorlardı.

Kafamı tekrar Ali Kaana çevirmemle yerimde sendeledim. Gözlerim kararmaya başladı bir an ama hemen Ali'nin koluna tutundum.

"İyi misin?"

Aklıma gelenlerle gözlerimi kapatırken öylece durdum. Ben daha iftarımı yapmamıştım ki. Zaten sahurda da görev haberinden sonra bir şey yememiş tüm gün hem aç hem üzgün üzgün durmuştum.

"Sevde görev saatinizin erkene çekildiğini apar topar çıktığınızı söyleyince ben iftarımı açmadan geldim."

Bir süre kara kaşları çatık bir şekilde bana baktı.

"İyi de bizim görev saatimiz geri çekilmedi ki."

"Ne, neden geldiniz apar topar buraya?"

"Biz bugün hiç gitmedik restoranta. Turgut zaten göreve gideceğiz askeriyede yiyelim dedi." Gözlerim Turguta kayarken gözlerini kısarak geri geri adımlamaya başladı.

"Ben sadece arkadaşınla ufak bir iş birliği yaptım Güneşçim."

Allah belanı vermesin Sevde senin.

Ali hışımla Turguta gidecekti ki beni bıraktığı için dünyam yine dönmeye başladı ve bu sefer baya bir sendeledim.

"Lan!" Ali hızla tekrar beni tutarken Turguta sinirli sinirli baktı.

Bir insanın bakışlarını yemek istiyordum ben ya.

Ya çok açtım ya çok aşık.

"Sen dua et kız bu halde."

"Abi ne yaptım ya?"

Kafasını yukarı kaldırıp bir şeyler mırıldansa da bunu duyamamıştım. Gözleri bir kaç saniye sonra beni bulunca konuşmaya başladı.

"Ben hiç tahmin edememiştim Güneş, hiç belli etmedin."

"Ne sandın akıllım, bir yüzbaşı değiliz ama biz de saklayabiliyoruz duygularımızı."

Ben sırıtarak konuşurken cümlemin bitmesi ile o da sırıtarak bana bakmaya başladı.

"Bak sen küçük hanıma." Ben hala küçük bir kız çocuğu gibi hayran hayran ona bakarken Turgut yine söze katıldı.

"Komutanım gerçekten küçük ama ya şu boya bakın."

Ali Kaan bu sefer beni umursamadan Turguta ilerlemeye başlayınca Turgut arkasına bakmadan kaçmaya başladı. Ali ise uğraşmamaya karar vermiş olacak ki tekrar yanıma gelip kolunu omzuma attı.

Bir dakika.

Ne?

KOLUNU OMZUMA ATTI ARKADAŞLAR!!!

"Gel senin karnını doyuralım biz bir ilk gerçekten küçük olan hanım."

Pokračovat ve čtení

Mohlo by se ti líbit

112K 5.4K 14
Zemheri babası tarafından zorla evlendirilen bir kızdı. Akay ona yıllarca aşık bir adamdı. Zemheri Akay'ı sevecek mi?
74.1K 3.4K 36
Klâsik gerçek aile kurgusuna benzer ama daha olası bir kurgudur; Kızımız eski ailesinden gördüğü baskılar sonucu 18 yaşında ayrı bir eve taşınır ora...
321K 26.1K 40
*Asker Kurgusu* Güneş Milan Aksu, annesinin günlüğünü okuyarak babası hakkında herhangi bir bilgiye ulaşarak onu bulmak ister. Fakat günlüğü okurken...
109K 6K 16
"ya siz kafayı mı yediniz çocuk daha o çocuk iki gün önce papucu yırtıldı diye ağlayan kızı gelmiş bana koynuna al diyorsunuz o yetmezmiş gibi bid...