MAVİ AY (Tamamlandı)

Od aleynahirik

64.5K 6.8K 1.1K

*WATTYS 2023 Yarı Finalist* Maya, sıradan bir günün sonunda evine dönerken bir inşaatın içerisinde duyduğu se... Více

GİRİŞ
Bölüm Bir
Bölüm İki
Bölüm Üç
Bölüm Dört
Bölüm Beş
Bölüm Altı
Bölüm Yedi
Bölüm Sekiz
Bölüm Dokuz
Bölüm On
Bölüm On Bir
Bölüm On İki
Bölüm On Üç
Bölüm On Dört
Bölüm On Beş
Bölüm On Yedi
Bölüm On Sekiz
Bölüm On Dokuz
Bölüm Yirmi
Bölüm Yirmi Bir
Bölüm Yirmi İki
Bölüm Yirmi Üç
FİNAL Ⅰ
FİNAL Ⅱ
YAZAR NOTU

Bölüm On Altı

1.7K 233 20
Od aleynahirik

Selam! Bir sonraki bölüme kadar biraz oy ve yorum gelirse çok sevinirim böylece gidişatta bana çok yardımcı olur. :)

İyi okumalar, şimdiden teşekkür ederim. <3  

***HATIRLATMA:

Tuna linke tıklayıp ekranda videoyu oynatırken arkadan ona doğru korkuyla eğildim. Videodan ses yükselmeye başladığı an midem kasıldı.

Bu bendim.

Kütüphane rafları arasından geçiyordum ve en sonunda bir rafın arkasında gözden kayboluyordum. 

***

O anı çok iyi hatırlıyordum. Unutmam mümkün müydü? Bir merdiven görmüş ve üst kata gittiği sanarak merdivenlerden yukarı çıkmıştım. Daha sonra o merdivenlerin orada olmadığını ve kütüphanenin tek katlı olduğunu öğrenmiştim.

Güvenlik kamerasından bu videoyu çeken kişinin arkadan sesi geliyordu.

''Bakın diğer kameraya geçiyorum. Bu kamera o rafın arkasını gösteriyor ama kız yok. Görüyor musunuz? Bir anda kayboldu. ''

Arkadan başka bir adamın sesi geldi.

''Saatlerce yok. Saatlerce ortaya çıkmıyor.''

Ve bir kadın doğu ağzıyla konuya dahil oluyordu.

''Bu nedir ya?''

En başında konuşan ve videoyu çeken adam yeniden konuşmaya başlıyor.

''Asıl yere geliyorum. Bakın saatler geçiyor. Kamera kaydı devam ediyor tabii bu sürede. Ve kızın nereden çıktığına bakın.''

Koşarak aynı rafın arkasından çıkıyorum ve odadaki herkes büyük bir tepki vermeye başlıyor. O esnada koşarken başımın döndüğünü hatırlıyorum fakat kamerada sadece duraksadığım ve güvenlik görevlisinin beni fark edip yanıma geldiği gösteriliyor. Aynı adam kaydı biraz geri sarıyor ve tekrar konuşuyor,

''Bakar mısınız? Bir dikkatle bakın, sanki bir merdivenden aşağı iner gibi ama orada bir merdiven yok. ''

''Ve bir kapı da yok ki oraya girdi diyelim. Orası bomboş. Hiçbir şey yok.''

Kendi aralarındaki konuşma devam ederken video kaydı kesiliyor.

Birkaç dakika ekrana bakakaldıktan sonra başımı kaldırdım. Tuna ile göz göze geldiğimizde artık ikimizin de yüzünde aynı ifade vardı.

''Herhangi bir sosyal medya hesabına gir, hemen.''

Tuna hızlıca mesajlardan çıkıp Twitter'a girdi. 'Gündemdekiler' kısmına tıkladığı an arka arkaya gündeme giren kelimeleri gördüm.

'Kütüphanedeki kız'

'Kütüphane'

'Kaybolan kız'

İlk gündem konusuna tıkladığım gibi videonun defalarca paylaşıldığını ve çoğunluğunun anonim kullanıcılardan oluşan kesimin yazdıklarına üstün körü göz attım.

'İnanamıyorum, bu ne?'

'Elli kere başa sardım kız kesinlikle ortadan kayboluyor abi şaka mı??'

'Kız paralel evrene falan geçiyor sanırım... Bu gerçek mi?'

'Bu montaj mı yoksa gerçek mi??'

'O gün orada olan güvenlik görevlisi kızın garip davrandığını ve sonrasında bir çocuğun gelip onu aldığını söylemiş!'

Neredeyse bağırarak telefondan uzaklaşırken kalbim çoktan hızla atmaya başlamıştı.

''Böyle bir şey nasıl olabilir?''

Tuna biraz geri çekilirken, ''İşte bunu beklemiyordum.'' dedi.

''Şimdi ne yapacağım?'' derken yerimden kalktım.

''Bir saniye, sakin olalım önce.''

Burada kimliksiz bir şekilde, bir hayalet gibi nereye kadar gizli kalmayı planlıyordum ki? Herkes daha ilk gün bir anormallik olduğunu anlamıştı. Önce Tuna'nın arkadaşları şüphelenmeye başlamıştı şimdi ise tüm Türkiye.

''Kimse beni tanımadığı için yakınıyordum. Şu an ise herkes beni tanıyor diye panik halindeyim.'' dedim.

''21.yüzyıldayız, Maya. İnsanlar ikiye ayrılır: komple teorilerine inanlar ve doğru olma ihtimali olan bir teoriyi bile sonsuza dek reddedenler.'' dedi ve ekledi.

''En geç ertesi gün bir grup çıkıp bunun montajdan başka bir şey olmadığını ve inananların salak olduğunu iddia edecek.''

''Ama montaj değil.'' dedim dümdüz bir sesle.

''Ama bunlar onu bilmiyor?''

''Ama bu sefer ispat edilebilir çünkü doğru!''

Olduğu yerden hareketlenip yanıma kadar geldi.

''Diğerleri de doğru olabilirdi. Zaman yolculuğu yapan insanların fotoğraflarını veya videolarını hiç görmedin mi? Hepsi yıllardır ortada dolanıp duruyor ama kimse yüzde yüz yalan da diyemiyor yüzde yüz doğru da.''

''Artık o meçhul insanlardan biri de benim.''

''Önce sakin ol. Hakkında hiçbir kayıt olmayan birisisin, kimse seni bulamaz. Ve sosyal medyada işlerin nasıl yürüdüğü hakkında az çok bilgim var. Birkaç gün herkes konuşup sonra herkes unutur. Bu kadar.''

Midemdeki o kasıntı yavaş yavaş rahatlarken yine de huzursuzdum. ''Arkadaşların? Beni gördüler ve tanıdılar işte. Onlara ne diyeceksin?''

Sıkıntıyla yanaklarını şişirdi ve küçük bir çocuk gibi görünmesine sebep oldu. Nefesini şişkin yanaklarından dışarı bırakırken omuzları düştü. ''Hallederim bir şekilde, kafana takma.''

Birkaç adım geri giderken kafamı iki yana salladım. ''Ben buraya ait değilim.''

İlk saniyeden beri hissettiğim bu duygu büyümüş ve somutlaşmıştı. Kelimeler dudaklarım arasından çıkıp giderken beklediğimden daha çaresiz gözükmüştüm.

Tuna'nın yüzündeki ifade buruklaştı, tebessüm etmeye çalıştı ama edemedi. ''Buraya ait olmanı isterdim.''

Onun söylediklerine kulak kabartma fırsatım olmadan devam ettim. ''Burada olmamalıyım.''

Elimle dakikalar içinde kararmış gökyüzünün altındaki şehri göstermek için pencereyi işaret ettim. ''Bu gürültülü, ışıklı şehrin içinde bana yer yok. Annem yok, evim yok, kimsenin hayatında yerim yok. Burada ne arıyorum? Neden buradayım?''

Tuna'ya karşı söylüyor gibi gözüksem de konuştuğum kişi kendimden başkası değildi.

Neden ben?

Bu soru her saniye beni daha çok öfkelendiriyor, anlayamadığım işaretler içerip içermediğini sorgulatıyordu.

Gerçekten... Neden ben?

''Delirecek gibiyim.''

Kendimi koltuğa bıraktım. Tuna hiçbir şey söylemeden birkaç derin nefes almama izin verdi. Bu derin nefeslerim arasında söylediği cümle yeni yeni zihnimde yere oturuyordu: Buraya ait olmanı isterdim.

Ona bunun nedeni sormak istedim. Gerçekten merak ettim ve istedim fakat başımı kaldırıp onu tam karşımda beni dinlerken, sakinleşmemi beklerken gözlerinin aldığı endişeli ifadeyle görünce durdum.

''Eminim ki çok zordur. Sevdiklerinden bu kadar uzak olmak, hayatlarından bir anda kaybolup gitmek... Eminim ki dayanılmazdır.''

Benimle mi konuşuyordu yoksa babasıyla mı? Sanki ikimize duyduğu hisler birbirine girmiş, beni bir şekilde kafasındaki babasının kayboluşuyla özdeşleştirmişti.

''Ben... Ben geri dönebileceğine eminim.''

Ses tonu saklayamadığı kadar isteksiz çıkmıştı. Ona uzunca bir süre baktıktan sonra kafamı hiç toparlayamadığımı fak ettim. Eda, babası, benim yaşadıklarım... Her şey kafamın içinde birbirine girmiş vaziyetteydi. Üzerime çöken ağırlığın altından kalkamayacaktım.

''Biraz yalnız kalabilir miyim?''

Hayal kırıklığına uğradığını gizlemeden yavaşça geri çekildi. ''Nasıl istersen.''

Oturduğum yerden kalkıp koridor boyu ilerledim ve bana verilen odaya girmeden hemen önce Tuna'nın sesini duydum.

''Güzel uyu.''

Ona cevap vermeden kapıyı kapattığım gibi üzerimdeki ağırlıkla kendimi öylece bıraktım. 

#

O gece rüyalar acı verici bir hal almaya başladı. Hepsi daha gerçek, daha ürkütücüydü. Hepsi kulağıma sırları fısıldıyor, onlardan bir şeyler çıkarmamı bekliyordu.

Annemin huzur verici evinin önündeyim. Güneş tam tepede, bana çocukluğumdan kalma bir günü hatırlatmak ister gibi duruyor. Kaldırımdan kalkıp yokuş aşağı hiç düşünmeden koşmaya başlıyorum. Orada olması gerekenden daha fazla insan grupları karıncalar gibi bir oraya bir buraya gidiyorlar. Onlara çarpıp geçerken onlar duruyor ve bana bakıyorlar.

Duruyorlar, bana bakıyorlar, hiç çekinmeden konuşuyorlar.

''Bu o kız!''

''Videodaki kız!''

Onlardan ve laflarından kaçmak için daha hızlı koşuyorum. İnsanlar bende bir anormallik olduğunu anladı, diyorum içimden. Buraya ait olmadığımı anladılar.

Yol ayaklarımın altından bir su gibi akıp giderken güneş beni kavurmaya devam ediyor.

Kendime sürekli bunu hatırlatıyorum. Buraya ait değilsin, buraya ait değilsin! Daha hızlı hoş!

Yüz üstü yere kapaklanırken bir saniye içerisinde güneş yerini o kocaman dolunaya bırakıyor. Kafamı yerden kaldırıp göğe bakıyorum. Bir kez daha sanki her an düşecekmiş gibi duran dolunay beni çok korkutuyor. Burada olmazsın, Maya. Var olmadığın bir yerde olamazsın.

Dizlerimin üstüne otururken gözümü ondan ayıramıyorum. Suyun etkisiyle buruşan parmaklar bende nemli bir his bırakarak omzuma dokunuyor fakat ona bakamıyorum.

''Ben de buradayım.''

Hayatımda duymadığıma inandığım fakat ironik bir şekilde bana yabancı gelmeyen bir erkek sesiyle kaşlarımı çatıyorum. İçimdeki korkuyu hala atmamışken bu yabancı beni daha da korkutuyor. Arkamı dönüp ona bakmayı çok istiyorum ama bir şey beni durduruyor ve yapamıyorum. Islak parmaklar omzundan aşağı kayıyor. 

''Ben de buradayım.''


Pokračovat ve čtení

Mohlo by se ti líbit

47.8K 2K 4
"Asia.." dedi, belinden tutarak zapt etmeye çalıştı hırçın kadına. Aslı, beline sarılmış kollardan kurtulmak için çırpınmaya başladığında, adamın haf...
71.8K 5.1K 29
WATTYS 2018 ORİJİNALLER KATEGORİSİ KAZANANI. Okyanusun sonsuz sularında, yüreğinde kutsal bir ateşle var oldu: ölümden. Ölümü yendi, ölümden doğdu...
10.5K 6.1K 58
Şair için bir şiirleri vardır birde dünyanın geri kalanı...
Piyanist-XIII- Od carmenella0

Mystery / Thriller

4.5K 694 32
Her şey ölümle başladı, aşkla varoldu. Kardan kalbini kordan bir adama teslim etti. Adam sadece intikam istedi. Kadın aşk istedi. Adam sadece ölüm...