boy in the bubble' taekook

By adorekimh

127K 16.5K 2K

kim taehyung, kedi insanlar hakkında romantik mangalar yazan bir yazardı ve kedi insan jeon jeongguk'u bir ki... More

put down those bubbles and that belt buckle in this broken bubble.
1🐾
2🐾
3🐾
4🐾
5🐾
6🐾
7🐾
8🐾
9 🐾
10 🐾
11 🐾
12 🐾
14 🐾
15 🐾
16 🐾
17 🐾
18 🐾
19 🐾
20 🐾
21 🐾
22 🐾
23 🐾
24 🐾
25 🐾
26 🐾
27 🐾
28 🐾
29 🐾
30 🐾
the end 🐾

13 🐾

3.8K 582 49
By adorekimh

🐾

Evin salonunda üçümüz beraber otururken Kim Taehyung elindeki cam fincanı inceliyor gibi davranıyordu. Seokjin hyung dikkatini ona vermişti, "Mangalarını pek okuduğum söylenemez ama iyi olduklarını biliyorum." dedi, Taehyung bakışlarını fincandan çekerek ona çevirdi. "Benim suçum yok, Jeongguk eve senin mangalarını sokmama konusunda ısrarcıydı." Konunun nasıl her seferinde oraya geldiğine anlam veremiyordum. "Bu konuyu kapatsak mı?" diye sordum onlara, Seokjin hyung beni onaylarken Taehyung'un yüzündeki ifadeyi anlamak zordu. "Kız kardeşin nasıl?" diye sordu bu kez Seokjin hyung, Taehyung'un yüzündeki ifade bir nebze yumuşayarak gülümsedi. "İyi, çabuk toparladı." Küçük kızın iyi olmuş olması beni de mutlu ediyordu.

Seokjin hyung çalan telefonuna cevap vermek için salondan ayrıldığında ikimiz kaldık. "Üzgünüm, bu konunun açılmasından ben de rahatsızım." dedim, halı desenlerini izleyen gözlerini bana çıkardı. "Benden hoşlanmadığını duymak hoşuma gitmiyor ama alışmam lazım sanırım." Ona karşı içimdeki hislerin güzel olduğunu nasıl anlatacağımı, onu nasıl inandıracağımı bilmiyordum. Bir kez insan kırıldığında onarması zor oluyordu. "Öyle olmadığını biliyorsun, evet, sana karşı ön yargı doluydum ama artık değilim. Özür dilerim, bu konunun seni kırmasından nefret ediyorum." dedim, elindeki fincanı sehpanın üzerine bıraktı. Bedenini tamamen bana döndürdü. "Haklısın, benim de bu konuyu aşmam gerek. Geçmişte, senin beni tanımadan önce üzerinde bıraktığım hislerdi. Unutalım, olur mu?" diye sorduğunda gülümsedim, onu onaylamaktan başka elimden bir şey gelmiyordu. Seokjin hyung salona geri döndü, bize yeni çaylar getirmek için fincanları aldı.

Onların iyi anlaşması beklenmedikti, konu tamamen mangalardan uzaklaşmış ve genel konular üzerinde yürümüştü. Benim anlamadığım şakalar yapmaya ve gülmeye başladıklarında arkama yaslanmış onları izliyordum. "Ne kadar iyi anlaştınız..." diye mırıldandım, Taehyung bana dönerek bir şeyip demediğimi sordu, başımı iki yana sallayarak reddettim. Odama doğru ilerlerken ikisinin de umurunda değil gibiydim. Sırt çantama burada unutmuş olduğum birkaç eşyamı doldurdum, kitaplığımın dağılan raflarını düzelttim. Salondan ikisinin kahkahaları geliyordu. İyi anlaşmış olmaları sevindirici olmanın yanı sıra tüylerimin ürpermesine sebep oluyordu.

Bir anda kitaplık gözümde büyüdü, neden kedi bedenime döndüğüm konusunda hiçbir fikrim yoktu. Yatağımın üzerine zıpladım, geniş yatağa yayılarak beni tetikleyen duygunun ne olduğunu anlamaya çabaladım. Üzgün değildim, sakin bir ruh hali içindeydim hâlâ. Kendimi kaybedecek bir mutluluğun içinde hiçbir zaman bulunmadığım için o tarz bir duygunun üzerimdeki etkisini bilmiyordum. Belki yorgundum, düşüncelerim birbirine girmiş haldeydi ve bunun farkında bile olmamıştım. Biraz dinlenmek için gözlerimi kapadım, şu an insan halime dönmeyr çsbalasam bile benim için çok zor olacaktı. Ön ayaklarımı ileri uzatarak gerindim, top haline gelerek yattım. Kapımın açıldığını duysam da tepki verecek kadar zihnim açık değildi.

Uyku ile uyanıklık anında Taehyung'un yatağımda uzanıyor olduğunu gördüm. Bir patimi onun elinin üzerine koymuştum. İnsanlar bana dokunduğu anda pençelerimi çıkarıyor olmama rağmen onun dokunuşuna böyle bir tepki vermemiştim. "Uyandın mı?" diye sordu, diğer elini uzatarak tüylerimi sevmeye başladı. Mırlayıp ters döndüm. Bu kez karnımı okşarken pençelerimi çıkardım, karnıma dokunulmasından haz etmiyordum. "Sakin ol, sana zarar vermeyeceğim." dedi, beni kucağına çekerek üzerine uzanmamı sağladı, ön ayaklarımı göğsüne koyarak kafamı kendime çektim. İnsan kokusunu bu kadar net alıyor olmaktan nefret ediyordum. Hafif ters kokusu olsa da Kim Taehyung çok güzel kokuyordu. Parfümüne karışan kendi konusu zihnimi allak bullak ediyordu.

Kendimi insan halinde bulurken onun üzerinde uzanıyordum, Tanrı'm, benim başıma gelmek zorunda mıydı bu? Hızla üzerinden kalktım, kıyafetlerimi düzelterek yataktan uzaklaştım. "Özür dilerim." diye mırıldandım, yatağımda uzanmış bana bakarken keyifli görünüyordu. "Kedi halini daha çok sevdiğimi fark ettim. Sana dokunurken sorun çıkarmıyorsun."Yatağın kenarına, ondan uzak bir noktaya oturdum. "Biraz hırçınsın ama..." derken elini gösterdi, ince kırmızı bir çizik elinin üst kısmında duruyordu. Yeni olduğu her halinden belliydi. "Ben çok özür dilerim. Karnıma dokunulmasından hoşlanmam, bir anda dokununca..." Elini iki elimin arasına alarak çiziğe bakarken üzülmeden edemedim, kimseye zarar vermek istemiyordum. Parmaklarım çiziğin üzerinde gezindi, krem almak için elini bırakacaktım ki izin vermedi, bu kez o ellerimi tuttu.

"Gitme, sorun yok."

Ses tonu yutkunmamı zorlaştıracak kadar narindi, "Bana zarar vermeni sorun etmiyorum, Jeongguk." Etmeliydi, onun elini çizmiştim ve belki hasta olacaktı benim yüzümden. "Krem getireyim, mikrop kapmasın." dedim, ellerimi bırakmadı. "Birazdan süreriz, böyle kalalım." Bir şey demedim, çizik hafif kabarmıştı. Parmaklarımı hafif dokundurarak okşuyordum. Seokjin hyungu ilk çizdiğim zamanlarda çok fazla ağlardım, bu yüzden de çabuk hasta olurdum. "İyisin, değil mi? Canın acıyor mu?" diye sordum, ellerimi daha sıkı tuttu. "Canım acımıyor, ben alışığım ufak çiziklere. Daha kötülerine denk geldiğim de olmuştu." Abisinin yanında araştırmalara katılırken mi olmuştu, yoksa kız arkadaşı mı yapmıştı sorusu belirdi zihnimde lakin ona sormadım. Yatakta bağdaş kurarak rahat bir oturma pozisyonuna geçtim. "Bazen ne düşünüyorum, biliyor musun?" diye sordu, benden cevap beklemediğini bildiğim, konuşmaya giriş sorusuydu.

"Seninle bir geleceğim olacak mı? Beni sevecek misin, kabul edecek misin, elimi tutacak güvenecek misin? Kendini keşfetmeye başladığında tepkilerin ne olacak? Korkacak mısın yoksa kabul mu edeceksin? Bana hak verecek misin mesela? Kendini keşfederken yanında ben mi olacağım, bir başkası mı?"

Derin bir nefes alıp verdim, gözlerini bir arada duran ellerimize dikmiş halde konuşuyordu. Aklından geçmekte olan sorular hakkında ne diyeceğimi bilemiyordum. Ona karşı içimdeki ön yargılardan yeni kurtulmuştum, hislerim var mıydı, ortaya çıkar mıydı, bilmiyordum. "Gelecek söz konusu olduğunda kesin konuşamıyoruz." dedim, doğruldu, ellerimi bırakarak bana yaklaştı. Dağılmış saçlarımı düzeltirken gülümsüyordu. "O hikayelerin hepsini kedi-insanlar kendini keşfederken korkmaması için yazdım. Normal olduğunu bilmelerini istediğim için. Beni anla, lütfen. Hiçbir zaman kötü bir niyetim olmadı. Bir gün korkarsan bile beni ara, seni sakinleştireceğim." dedi, gözlerindeki parlak bakışların nemlendiğini görebiliyordum. "O hislerin sebebi başkası olsa bile mi?" diye sordum, gülümsedi, elleri saçlarımdan yanaklarıma indi ve tenimi okşadı. Çok yakınımdaydı, bir anda kalbimin hızını yakalayamadım. "Başkası yüzünden olsa bile beni ara. Senin için her şeyi yapamayacağım." Nefes alamıyordum sanki, bana olan bakışlarındaki şefkat boğazımı düğümlüyordu.

Seokjin hyung yemeğin hazır olduğunu söylediğinde geri çekildi, yataktan inerek odadan çıktı. Nefeslerimi düzene koymak için bekledim. Onun arkasından odadan çıktım. "Hyung, kremler neredeydi?" diye sordum salona döndüğümde, Seokjin hyungun ne zaman canı sıkılsa evin düzenini değiştirirdi. "Televizyon sehpasının alt çekmecesinde, bir şey mi oldu?" diye sordu, çekmeceyi açıp doğru kremi buldum. "Biraz yaramazlık yaptım da..." dedim, gözlerini bana dikmiş bakarken gülümsedim. Sandalyelerden birine oturarak tüpü kutudan çıkardım, yanımda oturan Taehyung'a elini uzatmasını söyledim. Dikkatli bir şekilde kremi sürerken bakışlarını üzerimde hissediyordum, biraz önce yaşadığımız anlar gözümün önünden gitmemekte ısrar ediyordu.

Önümze konan yemekleri yerken üçümüz de sessizdik, ben odada yaşadığımız anları düşünerek sakin kalmaya çabalıyordum. Taehyung sakin bir şekilde yemeğini yiyor, Seokjin hyung telefonundan bir şeye bakıyordu. Normal görünüyorduk ama değildik. Hepimizin aklında sorular vardı. Vücudumu saran sıcaklığın ne olduğunu bilmiyordum. Kendimi keşfetmek uğruna neler yaşayacaktım? Hangi hisleri kalbimin en derinine gömmüş durumdaydım, bilmiyordum. Yirmili yaşlarımın başında bir kedi-insandım ve yanımdaki adam, yirmi altı yaşında olmasına rağmen benim benliğim hakkında benden daha fazla bilgiye sahipti. Onu küçümsemiş, onun yazdıklarından uzak durmuştum ve kendimi tanıyamadığım bir dünyanın içine girmiştim. Benim yaşıma gelen birçok kedi-insan ilk kızgınlık dönemlerini geçirmiş olsa da ben hâlâ, hiçbir dönemi yaşamamıştım. Sorun ne Kim Taehyung'taydı, ne de onun yazdığı kitaplarda.

Sorun tamamen bendeydi.

-

buraya sonunda bölüm yazabildim,
beklettiğim için özür dilerim.

Continue Reading

You'll Also Like

35.5K 3.1K 12
Kim Taehyung öğrencisine fazla mı ayrıcalık tanıyordu? Daha ona sınav cevaplarını verdiği kısma gelmedik. Yaş farkı !
11.9K 1.9K 14
zaman, sen ve ben dudaklarımızı birbirlerine kitlediğimizde duracak bebeğim
884K 70.8K 14
arkadaşlarıyla birlikte orduya katılan jungkook, ilk görüşte etkilendiği komutan kim taehyung'a cinsel içerikli mesajlar atmaya başlar. taekook, tex...
23.2K 2.8K 17
jeongguk'un kırmızı ipleri. fantastik, fluff!! 💌🧶 | 27622 - 25823