mascot

By 8hanji

411K 46.9K 42.9K

seul üniversitesinin maskotu minho, maçta üzgün gördüğü jisung'u gözüne kestirir. ;; {minsung} tamamlandı. More

1
2
3
4
5
6
7
8
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32 | final

9

14.2K 1.6K 1.2K
By 8hanji

Minho, elindeki kahve bardaklarıyla hızlı tutmaya çalıştığı adımlarını büyük spor salonunun dışında kalan saha yolunda ilerletiyordu. Sabah Seungmin'le arasında geçen konuşma bir nebze de olsa bir şeylerin artık sonuca varacağını düşündürmüştü. En azından kendi için olmasa da arkadaşı Hyunjin için bunu düşünüyordu.

Lise zamanı popüleritesi, okulun sahibinin babası olmasından kaynaklı oldukça fazlaydı. Bu fazlalık kendi grubu dışında herkesi küçük görmeye kadar getirmişti onu. Öyle ki bazı zamanlar arkadaşlarının bile burnundan getirmişti ki Seungmin bunlardan biriydi. Seungmin, Hyunjin ve Minho okulda asla ayrılmaz üçlü olarak bilinirdi. Fakat sonrasında Seungmin'in Minho'nun bu davranışlarına katlanamaması kavgalarına sebep olmuştu ve Minho bütün okulun önünde Seungmin'in bursunu yakmıştı.

Seungmin'in hâlâ sinirini koruması bu yüzden ona normal geliyordu. Minho, Seungmin okuldan ayrıldıktan sonra ne kadar özür dileyip kendini affettirmeye çalışsa da yıllardır süregelen bir tanınmazlık içindeydiler. Hyunjin ise bu durumda kurunun yanındaki yaş olarak kalmıştı.

Minho o zamanlarda yaptığı aptallıkların farkına varmış ve kendinde büyük değişimler yapmıştı. Eğer o şekilde devam etse sevmediklerinin vay hâline bile denilebilirdi.

Adımlarını sahanın karşısında kalan bankın önünde durdurdu. Yurdun yoluna doğru kısaca bir göz atıp henüz Jisung'u görememesiyle banka oturdu ve kahveleri yanına bıraktı. Jisung'un onu kabul edip buraya gelecek olmasına çok sevindiği gibi heyecanına da engel olamıyordu.

Cebinde titreyen telefonunu hissettiğinde Jisung olma ihtimalini göz önünde bulundurarak hızlıca çıkardı. Ama ismi görmesi gözlerini devirmesine sebep olmuştu.

"10 dakika önce yanında olduğumu varsayarsak beni bu kadar hızlı özlemen normal değil." Yüzünde bir sırıtma oluştu. Arkadaşına sataşmayı seviyordu.

"Asıl normal olmayan şey ne biliyor musun?" Hyunjin'in hâlâ uykulu olan sesi Minho'nun kulaklarını doldurduğunda "Neymiş?" diye sordu yalancı bir merakla.

"Seungmin'in bana günaydın mesajı atmış olması."

Minho'nun kaşları havaya kalktı. "Basıyoruz şaka yapıyosun sen de Hyun. Yorulmadın mı?"

"Dalga geçme ciddiyim. Görünce rüyadayım sandım."

Minho gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı. Seungmin'in dediklerini umursaması hoşuna gitmişti. Kendinin bir önemi yoktu artık ama Hyunjin'in üzgün olmasına gün geçtikçe göz yumamıyordu.

"Günaydın mı yazmış sadece?"

"Evet."

"Tamam telefonu onda değildir kesin." Minho gülerek gözlerini yurdun yoluna çevirdiğinde, kollarının arasında taşıdığı kutuyla beraber ona doğru yürüyen Jisung'u gördü.

"Ağzına sıç- Ya Chan verir misin telefonu!"

Hyunjin'in küfürü yarım kalırken telefonunu alan Chan, Minho'ya hitaben konuştu.

"Bir daha odanı toplamayacaksan eve gelme."

Minho yüzüne kapanan telefona birkaç saniye boş gözlerle baktı. Ardından şimdi bunu dert etmek yerine yanına yaklaşan Jisung'a odaklandı.

"Günaydın!" dedi sevecen sesiyle. Yanına bıraktığı kahveleri alıp Jisung'un oturması için yer açtı. Jisung göz ucuyla Minho'yu inceleyip yanına yerleşti ve kutuyu ayaklarının dibine bıraktı.

"Günaydın."

"Kahven," diyerek Jisung için aldığı kahveyi uzattı. Ardından bakışları yerdeki kutuya kaydı. "Bu kutu ne?" Merakının sesine yansımasında bir sorun görmemişti bunu sorarken.

Jisung Minho'nun uzattığı kahveyi parmakları arasından alıp onun gibi gözlerini kutuya dikti. "Changmin'in eşyaları, geri vereceğim."

"Atsana çöpe ne diye geri veriyosun anasını satiyim?" Changmin'in adını duyması kaşlarının çatılmasına en büyük sebep olurken bir de Jisung'un geri vermek istemesini anlamlandıramıyordu. Aldatılan taraf kendisiydi ve bu kadar sakin kalması olağandışı geliyordu.

"Biraz zaman sonra hepsini geri isteyecek." dedi Jisung bir ayağını kutunun üstüne koyup. "Ve attığımı söylersem muhtemelen başımın etini yer. Verip kurtulmak daha mantıklı, bir daha yüzünü görmek istemiyorum zaten."

Son cümlesi Minho'nun kaçan keyfini yerine getirdi. Changmin'le anlaşamaması bir yana annesinin Minho'yu çok sevmesi aralarındaki büyük problemlerin başını çekiyordu.

"Neyse şimdi onu geç," dedi ve oturduğu yerde Jisung'a doğru kaydı. "Sabahları daha bi yakışıklı oluyormuşsun sanki hmm.."

Minho işaret parmağını Jisung'un ortadan ayırıp alnını açıkta bıraktığı saçlarının üstünde gezdirdi. Bu hareketi Jisung'un gözlerini kocaman açmasını sağlamıştı. Hareket etmeden ciddi mi diye Minho'nun suratına bakıyordu ama Minho'nun yakınında durmasından dolayı çok uzun sürmeden gözlerini kaçırdı.

"Öyle miymişim?" diye mırıldandı ne diyeceğini bilemediğinden. Seungmin ya da Yuna bu ana şahit olsa muhtemelen 'ben demiştim' adlı konuşmalarından birini hazırlamaya başlarlardı.

"Ne o utandın mı?" Minho gözlerini kaçıran Jisung'un utanan yüz ifadesine bakıp dudaklarını birbirine bastırdı. Karşısında bu kadar tatlı durması haksızlıktı. Her şey ona karşı oynuyordu şu an.

"Gerçekleri duyduğunda utanmamalısın Hannie." Ses tonunu kısarak Jisung'un kulağına doğru konuştu ve gülerek geri çekildi.

"Kahveni iç soğumasın." diye ekledi ardından. Kendi kahvesinden yudum alırken göz ucuyla Jisung'a baktı. Genç oğlan kendi kendine kafasını iki yana sallayıp elleri arasında duran bardağı minik dudaklarına götürdü ve yudumladı.

"Çok açık sözlüsün."

Minho gözlerini tekrar yanındaki bedene odakladı. Genelde düşündüğü şeyleri anında söylemeyi seven biriydi. Ya da söylemek yerine uygulardı. Bu yüzden pişman olduğu nadir anlar vardı.

"Açık sözlülük kötü bir şey mi?" diye sordu Jisung'un düşüncesini merak ederek.

"Yerine göre değişir," Ona dönmüş Minho'ya doğru çevirdi bedenini. "Mesela arkadaşın üzgünken ona açık sözlülükle bunun bi saçmalık ve boşa olduğunu söylersen üzülür. Bunun gibi demek istedim." diye bir açıklama yaptı.

Minho anlayışla başını salladı. "Ama şu an iyi bir şey dediğimi varsayarsam ve senin utanmanı da kötüye yorumlamazsak?" Tek kaşını havaya kaldırıp gülümsedi. "Hadi ama bunu ilk defa benden duyacak değilsin ya Ji?"

"İlk defa duymuyorum tabii," dediğinde bir elini ensesine götürdü. "İlk kavramı sadece senin için geçerli. Senden ilk defa duyuyorum."

"O hâlde alışsan iyi edersin." diyip göz kırptı. "İstersen iltifat etmeden önce haber verebilirim."

"Ciddi misin?" Jisung güldüğünde Minho'da gülüşüne bakıp bir iç çekti. "Ciddiyim. Mesela ilk deneme. İltifat ediyorum, kendini hazırla."

Jisung kaşları havaya kalktığında, yüzündeki gülümseme donmuş bir şekilde gözlerini Minho'nun gözlerine sabitledi. Minho ise bu ifadesine gülmemek adına önce dudaklarını birbirine bastırmış ardından konuşmaya başlamıştı.

"Gerçekten çok güzel gülüyorsun." dedi gözlerini dudaklarına indirip.

Jisung buraya gelirken artan heyecanını içinde bir yerlere gömmeye çalışsa da Minho sanki bunu fark etmiş de sürekli üstüne oynuyormuş gibi hissediyordu. Kendine karşı istemsiz kaşlarını çatması, Minho'nun da yüzündeki tebessümü söndürdü.

Minho aralarındaki sessizliğin tuhaflaştığını hissettiğinde bir şey demek için dudaklarını araladı fakat Jisung ondan önce davranmıştı.

"Bunu yapma." diye mırıldandı Minho'ya çevirdiği bedenini tekrar önüne çevirerek.

"Neyi?"

"Bunu işte. Arkadaş olalım dedin, sadece arkadaş olalım. Bana iltifat etme." Kahvesinin kalan son kısmını da içti ardından.

Minho, Jisung'un bir anda moralinin düşmesini anlamlandıramamıştı. "Arkadaşlar da birbirine iltifat eder Jisung." dedi fakat buna kendisinin ne kadar inandığı da meçhuldu.

"Minho ben 5 yaşında değilim."

Jisung yerinden ayaklandığında kalktığı yere kahve bardağını bıraktı. "Kahve için teşekkürler, derste görüşürüz." Yerdeki kutuya da alıp kampüse doğru yürümeye başladı.

Minho arkasından ne kadar adını seslense de dönüp bakmaya cesareti olmayan Jisung, duymamazlıktan gelmeyi tercih etti. Arkasında ne düşüneceğini şaşırmış bir Minho bıraktığından da bihaberdi.







-

simdi demeyin neden bir anda soguk yapti noluyo lan falan,, jisung iliskisi daha yeni bitmis biri ki cok iyi seyler yasadigini da varsayamayiz korkmustur belki bir anda hayatina minho girince 😿😿

Continue Reading

You'll Also Like

140K 17.2K 21
"Başka sorusu olan?" Kafamın içine yansıtılan bir projeksiyonda şu anki kadar ürkmüş olmayan bir Han Jisung el kaldırdı ve ona söz hakkı veren Bay Le...
178K 20.7K 37
Psikolog Jisung'un yeni hastası için akıl hastanesine taşınması gerekiyordu. ‼️‼️SEMESUNG‼️‼️
betty By ︎ ︎

Fanfiction

2.4M 212K 33
Ama New York'a geldiğimden beri bir kokusu var. for vanilla baby
Opia By ruby

Teen Fiction

20.1K 2.5K 15
» minsung | sadece gözlerime bak Opia'm.