KODLARIN YAZGISI (tamamlandı)

By edyaminn

3.1K 193 271

"Gel gel korkma." "Yazgı yumuşak davran baksana şuna çok tatlı bir okuyucu o." "Buraya girerken benim gerçek... More

1. BÖLÜM: Yapamam.
2. BÖLÜM: Günaydın Sevgilim.
3. BÖLÜM: Fular.
4. BÖLÜM: Shining star.
5. BÖLÜM: Ceviz.
6. BÖLÜM: Airsoft.
8. BÖLÜM: Öyle.
9. BÖLÜM: Şövale.
10. BÖLÜM: Destiny.
11. BÖLÜM: Kolye.
12. BÖLÜM: Toka.
13. BÖLÜM: Bencilsin.
14. BÖLÜM: Bebeğim.
15. BÖLÜM: Çalıntı Proje.
16. BÖLÜM: Kontrol Edemiyorum.
17. BÖLÜM: Aşk olsun.
18. BÖLÜM: Yaz geldi.
19. BÖLÜM: Yazgı.
20. BÖLÜM: Yazgı Benim.
21. BÖLÜM: Ben Destinyim.
22. BÖLÜM: Saldırırmış.
23. BÖLÜM: Yaşamayı Haketmiyor.
24. BÖLÜM: Fotoğraf Albümü.
25. BÖLÜM: Mutlu Değiliz.
26. BÖLÜM: Felsfe.
27. BÖLÜM: Golf.
28. BÖLÜM: Des.
29. BÖLÜM: Değer Be...
30. BÖLÜM: Hangi Bulutlar?
31. BÖLÜM: Aferin Asker.
32. BÖLÜM: Seçtiği Fotoğraf.
33. BÖLÜM: Anne.
34. BÖLÜM: Dayanamıyorum.
35. BÖLÜM: FİNAL.

7. BÖLÜM: Hain.

100 7 7
By edyaminn

Arabaya geçtik. Ben Kerem'in yanına arka koltuğa oturdum yarasına bastırıyorum.

"Reha hızlı sür."

"Tamam Yazgı sakin ol."

"Yazgı..." dedi Kerem.

"Efendim Kerem."

"Yazgı..." dedi bilici kapandı.

Kollarımın arasında bayıldı.

Sakin kalama çalışıyorum ama olmuyor elim ayağım titriyor.

"Yazgı tamam sakin ol bir şey yok tamam mı? Kerem çok güçlü biri benziyor atlatır bunu büyük rahatlıkla." dedi Reha.

"Korkuyorum Reha."

Keremin telefonu çalmaya başladı.

Ekin arıyor açtım.

"Kerem nerde?"

"Şey Kerem..."

"Ne Kerem? Yazgı konuşsana."

"Kerem vuruldu."

"Nasıl?"

"Durumu ağır hastanedeyiz."

"Ne?"

"Ekin çabuk gel ben çok korkuyorum ya bir şey olursa Kerem'e? "

"Bir şey olmaz korkma geliyorum ben."

"Tamam." dedim kapattım telefonu.

Hastaneye geldik direk ameliyata aldılar.

Durumunun ağır olduğunu söylediler. Ona bir şey olursa.

Kalbim o kadar hızlı atıyorsun ki nefes almakta zorlanıyorum. Göğsüm sıkışıyor kalbim sıkışıyor.

Çıkmazsa ameliyattan.

Saçma sapan bir oyun için bir de herkesin içinde bağırdım kalbini kırdım. Özür bile dileyemedim.

Gömdün hemen.

"Yazgı." dedi Reha kafamı kaldırıp baktım.

"Efendim."

"Korkma."

"Bir şey olursa Kerem'e? Ben ne yapacağım o zaman?" dedim gözyaşlarımı tutamadım artık. Reha'ya sarıldım.

"Yazgı kötü düşünme iyileşecek merak etme."

"Bir olmasın çıksın oradan."

"Bir şey olmaz tamam." dedi oturduk.

Koşarak geldi Ekin.

"Durumu nasıl?"

"Ağır dedi doktorlar."

"Tamam sen odaya geç böyle koridorda beklemenin bir anlamı yok."

"Bir şey mi var?" diye sordu Reha'ya baktı.

"Şurada konuşalım."dedi Reha'dan uzaklaştık.

"Yazgı tedbir almamız lazım dikkatli olmalıyız."

"Sadece tedbir mi?"

"Evet. Arkadaşına da teşekkür et gönder."

"Tamam." dedim.

Odaya geçtim Reha'da gitti zaten iki tane de koruma kapıda.

Kapı açıldı Ekin içeri girdi.

"Nasıl durumu bir şey öğrendin mi?"

"Aynı."

"Bir şey olursa."

"Abartma Yazgı. Çıkar ameliyattan olmaz Kerem'e şey."

"Kollarımda bayıldı Ekin. Yaşadığım korkuyu anlıyorsun değil mi?"

"Tamam sakin ol bir şey olmaz."

"Ne olmaz Ekin? Kollarımda bayıldı diyorum sana bilinci kapandı. Ya ölürse?"

"Saçmalama ne ölmesi?"

"Ekin ölürse yine aynı şeyleri söyleyecek misin diye çok merak ediyorum?"

"Yazgı tamam sakin ol artık yeter. Bu kadar iş arasında bir de seninle uğraşamam."

"Sen zaten. Sen sadece..."

"Ne ben sadece?"

"Ekin sen. Bizim oraya gittiğinizi tek bilen kişi sendin."

"Ne yani neyi kastediyorsun?"

"Neyi kastettiğini çok iyi anladın?"

"Yıllardır Kerem'in yanındayım sence suçlamamız gereken kişi başka birisi olabilir mi?"

"Okları farklı yöne çevirmeye çalışma." dedim Kapı açıldı Efsa ve Sima içeri girdi.

"Kerem iyi mi?" diye sordu Sima.

"İyi bir sıkıntı yok." dedi Ekin.

"Durumu ağır bekliyoruz." dedim.

"Niye ikizin farklı şeyler söylüyorsunuz?"

"Ben Kerem'e bakmaya gidiyorum." dedi Ekin çıktı.

"Ekin niye sinirli? Sen niye sinirlisin?"

"Yok bir şey."

"Kavga mı ettiniz?"

"Yok Sima kavga falan."

"Tamam bir şey demedim sakin ol."

"Hapis gibi buraya taktı bizi zaten."dedim lavaboya girdim.

Elimi yüzümü yıkasam belki biraz kendime gelirim.

Lavabodan çıktım Sima yok.

"Sima nerde?"

"Ekin'e Kerem'in durumunu sormaya gitti."

"İyi." dedim koltuğa oturdum elime telefonu aldım. Boş boş gezmeye başladım.

İçimden sürekli ağlamak geliyor dikkatimi belki bir şeylerle dağıtırsam kendime gelirim.

...

Hala bekliyoruz kaç saat oldu. Bilmiyorum. Hava karardı.

Sima ve Efsa eve gitti. Ekin beni de göndermeye çalıştı ama gitmedim.

"Kerem ameliyattan çıktı. Buraya getirecekler." diye girdi odaya Ekin.

"Durumu nasıl?"

"Uyanmasını bekleyeceğiz. Şu an net bir şey söylemediler. Sen buradasın zaten benim işlerim var gitmem gerekiyor." dedi Kerem'i getirdiler. Uyuyor.

Herkes çıktı odadan.

"Dikkatli ol." dedi gitti.
...

Uyudum uyandım Kerem hala uyuyor.

Sol omzundan vuruldu. Bütün kolu saygıda.

Perdeyi açtım pencereyi de açtım.

"Sabah olmuş." dedi.

"Kerem."

"Efendim."

"İyi misin?" dedim.

"İyiyim." dedi koluna bakıyor.

"Ya sana bir şey olsaydı." dedim sırıtmaya başladı yüzüme baktı.

"Ben ölürsem üzülür müsün?"

"Seninle alakası yok kim olursa olsun. Hem sana bir şey olursa bizim de hayatımız tehlikeye giriyor. Kendimi düşünmek zorundayım."

"Merak etme bana bir şey olmaz."

"Gitti mi arkadaşın?"

"Kim Reha mı?"

"Evet."

"Dün gitti."

"Ekin nerede?"

"Gelir herhalde birazdan. Bilmiyorum." dedim.

"Ara gelsin." dedi.

Aradım. Konuşması için yanına getirdim telefonu.

"Efendim." dedi telefonu açtı.

"Ekin çabuk gel bekliyorum." dedi.

"Geliyorum." dedi kapattı telefonu.

Bir kaç dakika sonra geldi.

"Yazgı dışarıda bekler misin beni?"

"Tamam." dedim çantamı alıp çıktım.

Çıktı odadan.

"Kerem'in yanından ayrılma. Kafana göre hareket etme."

"İşim var eve gitmem gerekiyor."

"Bir süre daha burada kal. Dikkat çekmeyelim zaten başımızdan bela eksik olmuyor. İşlerimi halledip geliyorum."

"Tamam." dedim. İçeri girdim koltuğa oturdum.

"Niye gitmedin ne bekliyorsun burada?"

"Bekçi bıraktı senin başına beni."

Ayağa kalkmaya çalışıyor.

"Ne yapıyorsun?"

"Tuvalete gidiyorum."

"Yardım etmemi ister misin?" dedin yanına gittim.

"Gerek yok." dedi. Geri çekildim.

Lavaboya girdi çıktı. Yatağın yanında bekliyorum ani bir şey olursa yardım etmek için.

Yatağa oturdu. Bana hala sinirli ölümden döndü hala bana atarlanıyor.

"Burada beklemene gerek yok git."

"Beklemem gerekiyor."

"Ben istemiyorum beklemeni eve git."

Yatağa oturdum.

"Özür dilerim tamam söylediklerim için."

"Kabul etmiyorum özrünü."

"Kerem niye durduk yere tirip atıyorsun? Özür diledim tamam."

"Aşağıladın beni."

"Özür dilerim"

"Beni yalnız bırak."

Telefonum çalmaya başladı kalktık koltuktaydı baktım Sima arıyor.

"Efendim."

"Nasıl Kerem?"

"Turp gibi."

"Ekin bir süre senin orada kalman gerektiğini söyledi."

"Ne oldu niye?"

"Adamlar etrafta dolaşıyormuş. Vuran adam yakalanmış. İntikam falan dedi."

"Ne ki daha amaçları?"

"Araştırıyoruz. Senin adını geçtik hastane kayıtlarında o yüzden senin orada kalman gerekiyor bir süre. Zaten en kısa sürede eve gelecek Kerem."

"Benim adım mı?"

"Evet."

"Ne alaka ben?"

"İsmi Sima olamayacağına göre Yazgı en uygun isimdi."

"Gerçekten."

"İşim var kapatıyorum. Görüşürüz."

"Görüşürüz."

"Ne oldu?"

"Benim adım ile kayıt ettirmiş Ekin seni buraya."

"Niye?"

"Adamlar buraya kadar girmiş."

"Onlar bu sefer." diye ayaklanmaya çalışırken.

"Kerem saçmalama bu halinle nereye gideceksin ne yapacaksın?"

"Sen karışma." dedi ayaklandı. Hızlı ayaklandığı için dikişleri acıdı kalktığı gibi geri oturdu.

Koltukta hiç istifini bozmadım.

"Kerem."

"Sessiz ol."

"Tamam." dedim kenardan kitabı alıp okumaya başladım o da geri uzandı.

Bana baktığını fark ettim kafamı kaldırıp baktım göz göze geldik. Başka tarafa döndü.

"Hala kızgın mısın bana?"

"Hayır."

"Ben oyunlar konusunda hırslıyım. Ve sinirlendim. Yani yanımdan git dediğimde gitseydin bu kadar sert tepkiye maruz kalmazdın. Neyse abartma artık."

"..."

"Bu kadar mı kırıldın?"

"Ben de insanım taş kalpli değilim."

"Özür dilerim. Tamam. Benim hatam insanların içinde bağırmam yanlıştı. Ama yani sinirlendim. Bundan sonra seninle konuşurken daha dikkatli olurum onu anladım."

"Kimseyle böyle konuşma."

"Tamam konuşmam."

"Uykum var benim sessiz olur musun?"

"Tamam iyi uykular."

"Teşekkürler." dedi arkasını döndü.
...

"Ekin Kerem'e bir şey olsaydı?"

"Bir şey olmadı."

"Nasıl bir şey olmadı? Kaçırıldı hapishaneye girdi orada bıçaklamdı. Son olamadığına adım kadar emin olduğum bu olay ise vurulma. Daha ne olacak sırada ne var? Sırad kim var? Sen iyi bilirsin?"

"Yazgı senin bunlarla alakan yok karışma istersen."

"Ne karışma? Ben de kendimi düşünmek zorundayı. Hem sizin yüzünüzden girdik bu işe. Kerem'in başına bunlar geliyorsa. Bizi kimsenin gözü görmez."

"Güvendesin merak etme."

"Ne saçmalıyorsun gerçekten? Güvenmiş siz kafayı mı yediniz?

"Niye bağrıyorsunuz?" diye geldi Kerem.

"Yok bir şey Kerem dolaşma odana git." dedi ayaklandı Ekin.

"Ekin nereye kaçıyorsun? Son bir sorum daha var bekle."

"Dinliyorum."

"Neden hep Kerem'in başına böyle şeyler geliyor?"

"Yazgı yeter artık."

"Tek ve net bir şey söylüyorum sana."

"Dinliyorum."

"Beceriksizsin. Yanındakini koruyamıyorsun. Bir de üstüne üstelik bizi korumaktan bahsediyorsun."

"Yazgı yeter." dedi Ekin.

"Ne yeter? Becereksizin tekisin. Sırayla hepimizin ölmesini mı bekliyorsun? Sen Kerem'in arkasından iş çeviriyorsun. Kerem'in başına bir şey geldiğinde. Hep bir bahane ile geliyorsun."

"Sen ne dediğinin farkında mısın?"

"Gayet de açık bir şekilde ne olup bittiğini görüyorum."

"Yazgı sakin ol." dedi arkamdan Sima.

"Sen daha dün çıktın karşımıza beni sorgulamak ne haddine?"

"Kerem'in başına bir şey geldiğinde neden olman gereken yerde olmuyorsun?"

"Sen bu adamdan nefret etmiyor muydun ne oldu da Keremci oldun?"

"Kesin artık. Abartmayın bunlar benim için gayet normal şeyler." dedi Kerem.

"Kerem'ci." dedim güldüm. "Sen gerçekten çok komiksin. Kendi suçunu saklamak için üzerime oynuyorsun. Bu işte seninle beraber çalışmak bile utanç verici."

"Mecbursun sözleşme imzaladın." dedi Ekin.

"Öyle mi görelim kim mecbur?" dedim kapıya doğru hızlı adımlarla yürümeye başladım.

"Yazgı sakin ol biraz." diye arkamdan geliyor Sima.

"Çok sakinim ben." dedim çantamı ayakabılarımı aldım çıktım evden.

"Nereye gidiyorsun?"

"Kafa dinlemeye Sima."

"Tamam ben de geliyorum bekle."

"Gerek yok yalnız giderim ben."

Kerem çıktı evden.

"Sima sen içeri gir ben Yazgı ile konuşurum."

"Tamam." dedi gitti Sima.

"Yalnız kalmaya. Kafa dinlemeye gidiyorum. Peşime takılma." dedim.

"Yazgı tamam konuşalım biraz."dedi elini arabanın kapısını koydu açmamam için.

"Konuşmak istemiyorum."

"Tamam. Konuşmayalım. Susalım." dedi tek kolu ile sarıldı. "Sakinleş biraz. Sonra konuşuruz." dedi.

Off...

Hayır ama...

Ne hayır?

Ama böyle olmaz ki?

Geçti mi sinirin?

Geçti. Bir de çok iyi hissediyorum. Böyle olmamalı.

Niye?

Kalbim çok hızlı çarpıyor. Kokusu. Hayır.

Kızım sus.

Hayır...

Geri çekildi.

Kafamı kaldırıp baktım.

Gülümsüyor.

Ama hayır... Hayır abi ya bu haksızlık. Adam çok...

Off...

"İyi misin?"

"Sen hastasın eve geç ben bir hava alıp geliyorum."

"Bahçeye geçelim gel."

"Kerem."

"Lütfen."

Şimdi nasıl hayır diyebilirim?

Deme zaten.

Evin yan tarafındaki bahçeye geçtik oturduk. Hava biraz soğuk Kerem zaten hasta daha kötü olacak burada.

"Kerem hava soğuk eve gir sen."

"Biraz konuşalım."

"Ekin konusunda konuşmak istemiyorum."

Yardımcılarına biri elinde battaniye ile geldi.

"Yardım eder misin?" dedi üzerine örttüm diğerini de kendim aldım.

Bir süre sessizlik oldu.

"Ekin gözümü kırpmadan güvenebileceğim birisi. Ondan şüphe duymana gerek yok."

"Onun hakkımda hiç bir şey bulamadım."

"Onun hakkındaki her şey gizli benim bütün işlerimi o yürütüyor. Birini bulmaya çalışıyoruz biliyorum ama o kişi Ekin değil."

"Çıldırmak üzereyim."

"Sima ve Ekin konusunda endişelisin aslında farkındayım."

"Hayır öyle bir şey yok."

"Var Yazgı çok belli. O yüzden Ekin'i araştırdın. Benim bilgisayarıma bile bakmışsın."

"Evet. Baktım."

"Ona güvenebilirsin korkma. Ben kendimden daha çok güveniyorum ona."

Ben de bazen sana güvenmek istiyorum Kerem.

Sen iyi misin? Kendi fikrini benimmiş gibi sunma.

Senle ben aynı kişiyiz.

Değiliz değil.

"Yazgı."

"Kerem bak ben artık katlanamıyorum. Bu silah işi falan. Ya ölürsen o zaman ne olacak? Hem çok açıktaydın adam seni rahatça öldürebilirdi ama omzundan vurdu." dedim duraksadım.

"Sadece seni tehtit etmek için bu kadar zarar verdiler sana. Öldürebilirlerdi yapmadılar."

Biliyorum evet anlamında başını salladı.

"Sen dalga mı geçiyorsun benimle? Kim bu adamlar?"

"Yazgı sen bunları düşünme."

"Yok gerçekten. Sen? Ne haliniz varsa görün." dedim ayaklandım. Hızlı adımlarla eve doğru yürümeye başladım.

"Yazgı..." dedi arkamdan geliyor.

Eve girdim. Ekin ve Sima oturmuş konuşuyolar.

"Efsa nerde?" diye bağırdım.

"Yukarıda ne oldu?"

"Çık yukarı konuşalım. Gidiyoruz buradan bıktım bunlardan da mafya saçmlıklarından da."

"Niye bağırıyorsun?"

"Çık dedim sana!"

"Kes bağırmayı!" dedi Ekin.

"Ekin karışma." dedi Sima.

"Sen? Ne oluyor sana?"

"Sima'ya bağıramazsın."

"Hayır. Hayır Sima yok böyle bir şey değil mi? Ben kuruyorum şu an. Ben yanlış anlıyorum şu an."

Kerem arkadan gülümsedi.

"Doğru. Doğru düşündüm. Kerem bile biliyor. Ben bunu bilmiyorum."

"Yazgı sana anlatacaktım."

"Efsa!" diye bağırdım.

"Bir şey mi oldu?" diye koşarak gelmeye başladı.

"Sima ve Ekin sevgili mi?"

"Evet bu çok güzel bir şey de sen niye sinirlisin."

"Sadece ben bilmiyorum."

"Sen niye mutlu olmadın?"

"Sima bu adamlar mafya silahlar korumalarla dolaşıyorlar sen iyi misin?"

"Yazgı sana söylememiş olabilirim ama abartmıyor musun biraz." dedi Sima.

"Ben mi abartıyorum?"

"Yazgı git dinlen biraz sonra konuşalım istersen." dedi Kerem bana yaklaşıyor durdurdum.

"Mükenmel plan. Sırada kim var Efsa'ya kimi ayarlayacalsınız?"

"Yazgı gerçekten abartıyorsun." dedi Sima.

"Evet Yazgı sinirli olduğun için..." dedi Efsa.

"Ben abartıyorum. Tamam öyle olsun. Mutlu mest yaşayın." dedim. Kapıyı çarpıp çıktım evden.

Arabaya binip yola çıktım.

Aptal olan ben miyim? Sima neden böyle bir şeyi bana söylemedi?

Belki diğerlerine de yeni söyledi.

Ne kadar iyi niyetlisin?

En yakın arkadaşın o.

Niye arkamdan böyle iş çeviriyor o zaman?

Bilmiyorum. Hem iş çevirme yok sakin olur musun biraz.

Olamam sakin falan. Başımdan kaynar sular döküldü resmen.

Şimdi mutlu mesut yaşasınlar ne de olsa yorgan gitti kavga bitti.
...

Feza'nın yanına geldim. Dün gece telefonumu kapattım uyudum direk zaten Feza'ya bir şey de anlatamıyorum. Şirkete de gitmiyorum bu gün. Kovulsam da kurtulsam keşke.

O yüzden bu gün Feza'nın kafesine geldim. Çok güzel bir kafe burası boyalar ve tuvallerle dolu. Kahveni yudumlarken resim çizebiliyorsun.

Öğlene kadar uyuduğum için çok mutluyum.

Merak ettilerse de umrumda değil.

Kahvemi aldım tuvalın karşısına oturdum. Belki bir kaç fırça darbesi beni bu son zamanki şeylerden kurtarır.

"İyi ki bizimkileri hiç getirmedim kafeye. Yoksa hemen buraya gelirlerdi." dedim yanımdan oturan Feya'ya renk paketinden kırmızı rengi aldım.

"İğrenç çiziyorsun."

"Teşekkürler."

"Sinirliyken daha iyi çiziyordun. Bu berbat."

"Çirkin olsun düzeltirim."

Elimden fırçayı aldı.

"Dön bana anlat."

"Neyi?"

"Seni rahatsız eden bir şey var."

"Evet. Kerem denen bir adam var. O hayatıma girdiğinden beri hiç bir şey yolunda gitmiyor."

"Ayrıl o zaman mutlu değilsen."

"Keşke ama işte."

"Ne bir şey mi var?"

"Sana çok anlatmak istiyorum ama işin bitmesi gerekiyor önce."

"Yine gizli işlerin mi?"

"Evet."

"Bu sefer sanki biraz daha duygusal yaklaşmışsın konuya."

"Bilmiyorum. Evet doğru."

"İşinde çok iyi olduğunu biliyorum. O yüzden fazla düşünme olur mu?"

"Olur."dedim. Fırçayı verdi.

"Devam et." dedi kendisi de bir şeyler çizmeye başdı.

Kapı açılma sesi geldi.

"Servis kapalı." dedi garson. Biz biraz arka taraftarız kapıyı göremiyoruz. Feza ayaklandı. Gitti.

"Bakıp geliyorum." dedi gitti.

"Buyrun beyfendi." dedi.

"Yazgı burada mı?"

Bu nasıl buldu beni? Abi niye rahat bırakmıyor beni ben anlamıyorum ne var benim peşimde?

"Burada öyle biri yok."

"Burada olduğunu biliyorum."

"Seni görmek istemiyor."

"Anlıyorum ama konuşmamız gerekiyor."

"Hayır. Biraz kafasını dinlemesi gerekiyor. Biz bahçede bir kahve içelim sizinle ne dersiniz?"

"Tamam ama benim..."

"İki filtre kahve alalım dışarıya."

"Tamam." dedi garson ve adım sesleri uzaklaştı.

Feza çok ikna edici ve çok iyi biri oldukça oldun tavırları akıllıca konuşması. Onun yanına gelmekle çok iyi yaptım bence.

Kürkçü dükkanına geri dönüyoruz desene.

Nesin sen atasözleri ve deyimler sözlüğü mü?

Öyleyim ne olacak?

Tuvale dönüyorum beni rahatsız etme. Yarım kalmasın bitsin.

Tamam.

"Çok güzel olmuş." dedi Kerem.

Dönüp baktım. Feza ve Kerem arkamda.

Tabloyu aldım ters çevirip kenara koydum.

"Sonra gelip alırım ben."

"Çok güzel olmuş niye öyle diyorsun?" dedi Feza.

"Ben beğenmedim."

"İyi bir fiyata satışa çıkarırım."

"Gerek yok. Para değeri olan bir şey değil."

"Senin tablolarını alan adam sormuştu geçen. Var mı yeni tablo diye?"

"Senin tablolardan birini verseydin bunu çizdi diye."

"Anlar bizim tarzımız çok farklı."

"Çocuklar için topluyorsun paraları kendin için bir şey yapmıyorsun sonuçta. Gönder gitsin."

"Olsun ama yalan söyleyemem."

"Bak bunu kimseye verme bana kargo ile gönder."

"Başka çiz o zaman onu çıkaralım satışa."

"Direk bağış yapsam. Hiç havamda değilim bu zaten çok kötü oldu moralimi bozdu. "

"Kötü değil." dedi Kerem. Sana zaten yumruk atmamak için kendimi zor tutuyorum.

"Ben gidiyorum bir ara yine uğrarım. Bunu bana kargola unutma." dedim sarıldım Feza'ya.

"Tamam kargolarım. Uğra ara sıra özletme kendini."

"Tamam." dedim vedalaştık.

"Araban nerde?"

"Bu kolla nasıl araba sürebilim."

"Tamam gidelim." dedim arabaya geçtik. Müzik açtım sesini de yükselttim konuşup sinirini bozmasın diye.

Allah'tan konuşmadı. Yoksa bu sinirle. Neyse. Eve geldik.

Kimseyle konuşmadım kendimi odaya kilitledim. Telefonumu açtım Reha aramış.

"Beni aramışsın."

"Evet. Nerdesin açmadın telefonunu?"

"Kafa diniliyordum."

"Enişte üzdü mü seni?"

"Yok işlere canım sıkkın."

"Buluşalım bizim mekana gideriz."

"Çalışmam gerekiyor."

"Öyle mi? Üzüldüm."

"Buluşuruz sonra şimdi işim var sonra konuşalım."

"Olur." dedi.

"Görüşürüz."

"Görüşürüz."

Kapı çaldı cevap vermedim.

"Benim Efsa açar mısın kapıyı?"

"Uykum var."

"Hadi ama benimle konuş."

Kalkıp kapıyı açtım. Etrafa baktım kimse yok.

"Gir içeri." dedim içeri girdi kapıyı tekrar kilitledim.

"Ne oldu?"

"Çok özledim seni."dedi sarıldı.

"Nerde o?"

"Kim?"

"Hain."

"Sima öyle biri değil. Hem çok seviyorlar birbirlerini."

"Efsa. Sence her şey tesadüf mü?

"Yazgı."

"Gelip ayağıma özür dilese de barışmam."

"Barışırsın."

"Git uykum var benim."

"Hayır akşam yemeği yiyoruz herkes masada seni bekliyor."

"Beni bekliyolar. Ekin de burada mı?"

"Burada."

"Güzel hadi."

"Ne hadi?"

"Gidelim."

"Geliyor musun?"

"Evet hadi."

Aşağıya indik hepsi masada bekliyor.

Hiç bir şey söyledim ağzımı bile açmadın konuşmaya çalıştılar cevap vermedim.

"Yazgı." dedi Sima gözleri doldu. Sinir oldu bana. Kızsan bağırsam sinirimin geçeceğini biliyor. "Niye böyle yapıyorsun?"

"Kimle ilişki yaşadığın umrumda değil beni umursama."

"Yazgı." dedi Ekin.

"Ne var?"

"Sorunun benimle başka insanlara yansıtma."

Gülümsedim.

"Ben öldüğümde de böyle konuşmaya devam edersiniz. Size afiyet olsun." dedim kalktım masadan.

Niye atarlandın şimdi?

Bilmediğin şeyler var.

Anlat öğrenelim.

Zamanı var.

...

Uçurum kenarına geldim.

Derin nefes aldım. Etrafa baktım. Çok güzel manzara. Aşağıya baktım. Deniz çok sert bu gün.

Çok mu sinirli?

Evet.

Ne oldu yine? Niye yine buraya geldik?

Yine...

Evet yine.

Komik biliyor musun? Gerçekten çok komik.

Anlat.

Kimseye anlamıyorum. Kedime bile.

Anlıyorum.

Başıma bir şey gelse üzülecek kişi sayısı tek elimdeki parmakları bile geçmiyor.

İki elindeki parmaklar kadar vardır ya. Ne saçmalıyorsun sen? Uçurumun kenarındayız farkında mısın?"

En kötü karar bile kararsızlıktan iyidir.

Bundan daha kötü bir karar yok.

İyidir iyi.

Atlamayacaksın değil mi?

Niye buradayım? Niye geldim sence?

Artık çok zor olmaya başladı yaşamak.

Artık çok kötü olmaya başladı.

Yaşamak istemiyorum. Artık yaşamak istemiyorum.

Bunu yaparsam kurtulurum değil mi?

Bu bir kurtuluş mu bu bilmiyorum?

Bundan başka çarem yokken ne yapabilirim?

Sadece yapalım. Olur mu sadece ban tek seferlerliğine destek ol. Her zaman yanımda olduğun için teşekkürler.

Önemli değil.

Kendimi yavaşça boşluğa bıraktım.

Sağlıklı kalın...

🌟🌟🌟🌟🌟🌟🌟
💘💘💘

Continue Reading

You'll Also Like

208K 9.2K 37
Karanlıktaysan, gölgen bile seni yalnız bırakır. Ω Kimileri sadece geceleri yaşar, kimileri sadece geceleri yaşadığını hisseder. Ben ise ne geceler...
345K 43.3K 41
bir ipe bağlanmayı öğretmek fwb texting / düzyazı slowburn⚠️
173K 18K 31
taehyung kırmızı defterini kaybeder 290423, tk ☁️
2.4K 331 9
okulun en neşeli kibar herkes ile arası iyi olan güler yüzlü çocuğunun okula yeni gelen ailesi terk etmiş tek başına yaşayan sessiz sert tavırlı çocu...