Purple Planet (VMİNKOOK)

By lvseok_7

82.3K 7.4K 23.2K

Bir adaya düşsen yanına alacağın üç şey nedir? Maalesef adaya değil de, uzaylılarla dolu bir gezegene düşen h... More

0
1√
2√
3√
4√
5√
7√
8√
9√
10√
11√
12√
13√
14√
15√
16√
17√
18√
19√

6√

3.2K 353 1.1K
By lvseok_7

Planlarımda bu kadar çok gecikmek yoktu. Birkaç gün sonra atacağım dediğim bölüm bugüne kadar sarktı. Yoğunum, umarım beni anlayışla karşılarsınız, unutulmamışızdır 💖 Bol yorumlu bir bölüm olsunhh🌼
Çikraliçe güzel okumalar diler!

....

"Jeongguk, Jimin ve bana metresi olursak Hoseok hyungla Jackson'un dünyaya dönmesine izin vereceğini söyledi. "
Taehyung durumu tam olarak izah ettiğin de masada bulunan herkesin ağzı aralanmış, bir süre ses çıkmamıştı.

Bu sessizliği ilk bozan her zaman ki gibi Jackson olmuştu.

"Neden ikiniz?"
Hoseok onun kafasına vurarak göz devirmişti.
Tanrı aşkına!
Elin uzaylısı gelmiş arkadaşlarıyla evlenmek istiyordu ve Jackson gerçekten buna mı takılmıştı?

Taehyung onu görmezden gelerek tepkisini asıl merak ettiği kişilere, yani başkan Namjoon ve Seokjin'e bakmıştı.

Jeongguk isteğini dile getirip kavga etmelerine neden olduktan sonra evden çıkıp gitmişti. O çıktıktan sonra ise evin için de adeta kırmızı alarmlar çalmaya başlamıştı.
Namjoon dönmüş, direkt olarak astronotlarla bir araya gelmişti.

Fakat reddedemeyecekti ki bu kadarını o da beklemiyordu.

Namjoon'un tepkisiz kalması üzerine, Jimin iç çekerek dikkati üzerine çekmişti. Taehyung'un sıradan bir şeyler söylüyormuş gibi söylediği kelimeler onun için de gerçekten ağırdı.

"Altını çizmek istiyorum, Jeongguk bir şeyler çeviriyor gibi. Aniden bize aşık olacak değil. Taehyung'un söylediklerinden bu anlamı çıkarmayın."

Taehyung iki cümlesinden birin de kendine sataşan Jimin'e artık alışmıştı.
Yine de "Bize aşık demedim zaten." demekten geri durmamıştı.

O da farkındaydı, Jeongguk bir hafta da ikisine birden aşık olacak değildi. Mutlaka bu işin altında başka bir şey vardı.

"Beni kızdırmaya çalışıyor. "
Demişti başkan Namjoon diğerlerine bakarak. "Dövme yaptırıyor, her yerine küpe takıyor, oje sürüyor, saçlarını fosforlu renklere boyuyor, şimdi de iki kişi ile evlenmek istediğini söylüyor. Tüm bunlara kızacağımı düşünüyor. Ona bir türlü görünüşünün, yönelim ve düşüncelerinin beni kızdırmayacağını gösteremiyorum. "
Bunu söylerken gerçekten içten konuşuyordu. Bu yüzden astronotlar ona acımıştı.

Belli ki Jeongguk dış görünüşüne eklediği değişiklikleri babasını kızdırmak için yapıyordu. Fakat babasının onu yargılamayacağı gerçeğinin farkında bile değildi.

Ama neden?

Neden babasından bu kadar çok nefret ediyor ve kendini değiştiriyordu?

"Çocukken de böyle miydi? Başına buyruk yani. "
Hoseok konuşmaya dahil olarak sorduğun da Namjoon durulmuştu.

Cevabını bilmediği bir soruyla karşılaşmış gibi "Pek hatırlamıyorum. "
Diye geçiştirmişti bu soruyu. Keyfinin kaçtığı belliydi. Bu yüzden diğerleri onun üzerine gitmemişti.

Seokjin astronotların da bu durum karşısında çaresiz olduğunu görünce Namjoon'a yandan bakmış "Ne yapacağız peki? " diye sormuştu.

Zaten o sorar sormaz Taehyung atılmıştı.

"Jeongguk ile evleneceğim. "
Hoseok ve Jackson duydukları ile yüzünü buruştururken Jimin göz devirmişti. Elbette buna izin verecek değildi.

"Saçmalıyor, öyle ki onunla benim evleneceğimi unutmuş. "

Kaçak astronot gözlerini kısmıştı. Jimin'in sorunu neydi çözemiyordu.
Taehyung'u dünyada istemiyordu bile, ne diye kendiyle inatlaşıyordu?
İstediği olacaktı işte.
Taehyung arkadaşları için kendini feda edecek ve bu gezegen de kalacaktı.
Bu onun şimdiye dek en çok istediği şey değil miydi?

"Oğlumla evlenmek için can atmanız beni onurlandırdı fakat onu azıcık tanıyorsam ikinizle de evlenecek. "
Namjoon bunu söylerken ciddiydi.

Jeongguk'u tanıyordu. Onu kızdırmak için yapmayacağı şey yoktu. İkisi ile evleneceğini söylediyse evlenirdi.

Tabii, bu olanlara Hoseok'un da söyleyecek iki çift lafı vardı. Başkan Namjoon'a inanamıyormuş gibi burun kıvırmıştı.

"Sen baya genişsin be Başkan. Farkında değilsin galiba, oğlun futbol takımı kurar gibi eş seçiyor. Bir de gidip sırtını sıvazla istersen. "

Başkan Namjoon omuz silkmişti. Rahatlık ya da başka bir şeyle alakası yoktu bunun. Üstelik... Jimin ve Taehyung bu durumdan rahatsız gibi değildi. Şimdiden 'Ben evleneceğim. ' yarışına girmişlerdi.

"Normal şartlarda size yardım etmek için elimden geleni yapabilirdim. Fakat oğlumla aram kötüyken daha da kötüleşmesini istemiyorum. Üstelik arkadaşların zorla evleniyor gibi durmuyor. Yani... Başkalarına zarar vermediği sürece Jeongguk'un tüm kararlarına saygı duyacak ve arkasında olacağım. Bir de şunu hatırlatmadan geçemeyeceğim, artık Jeongguk bu gezegen de benden daha çok söz hakkına sahip. Yani bu konuda ben de dahil, kimse size yardımcı olamaz. "

Böylece herkes susmuş ve kendini dinlemişti. Hoseok arkadaşlarının bunu kabul etmesini istemiyordu. Jackson neden ikisi ile birden evlenmek istediğini düşünüyordu. Seokjin, Namjoon'un Jeongguk yüzünden daha fazla üzülmesini istemiyordu. Namjoon oğlu ile arasını iyi tutma çabasındaydı.

Jimin ve Taehyung ise Jeongguk'u ikna etmenin planlarını yapmaya başlamıştı.
Artık bakışları rekabet doluydu. İkisi de buraya meraklı değildi. Sadece bir birlerine olan inatları, her konuda yarış başlatmalarına neden oluyordu.

Ve bu, şimdiye dek girdikleri en büyük yarış olacaktı. Her ikisi de Jeongguk'u kazanmak için gerekirse, büyük şeyler feda edecekti.

....

Jimin...

Taehyung çok değişik bir insandır.

Her zaman öyleydi.

Gecenin bir yarısı "Günaydın." diyip sabah "İyi geceler. " diyebilir.
Yazın kalın montlar giyip, kışın şortla da gezebilir mesela.
Kısacası Taehyung'un ruh sağlığı, dünyanın iklim şartları yüzünden bozulan dengesi gibidir. Ne zaman yağmur yağacağını, güneşin çıkacağını ya da yaprakların solacağını asla bilemezsin.

"Ne bakıyorsun? "
Söylenişini duyunca bakışlarımı ve düşüncelerimi ondan çekerek önümde ki kitaba odaklamıştım.

Bilmediğimiz bir gezegendeydik, üztüne gezegenin kralı ikimizle birden evlenmek istiyordu. Ve Taehyung tüm bunların içerisin de odanın ortasına bağdaş kurarak oturmuş, gözlerini kapatmış, değişik kelimeler tekrar ederek meditasyon yapıyordu. Ve benim ona bakmamdan rahatsızlık duymuştu.

"Hisset, vücuduna giren oksijeni hisset."

Gözlerimi kapatarak dudaklarımı bir birine bastırmış ve sinirlerim bozulduğu için kıpırdanmıştım. SAATLERDİR UZAY GEMİMİZDEN GETİRDİĞİM KİTAPLARI KURCALIYOR, JEONGGUK'A muhtaç kalmadan gidebilmenin yollarını arıyordum ve o meditasyon zırvalığı yüzünden beni rahatsız ediyordu.

Her ne kadar Jeongguk'u ikna etmem gerektiğini bilsem de bir yandan araştırmayı da bırakmıyordum. En azından deniyordum...

"Huzuru, dinginliği dinle Taehyung. "

"Ne zaman bitecek bu meditasyon? "
Yine dayanamayarak sesimi çıkardığım da beni duymazdan gelmiş ve içine derin bir nefes çekmişti.

"Duyma Taehyung, kötü sesleri duyma. Güzel bir nehrin kenarındasın şimdi. Rüzgar hafif hafif tenine vuruyor. "

"Rüzgar falan yok şu an burada. "

"Güzel nehrin hışırtısı kulaklarını dinlendiriyor. "

"Klimanın sesi o. "
Kendimce onu düzelterek izlemeye devam etmiştim. Gözleri kısacık bir an söylediğim şey yüzünden kısılsa da hemen eski halini almış, huzurlu bir yerdeymiş gibi gülümsemişti.

"Gökyüzü parlıyor, bulutlar güneşin önüne geçmiş sana gülümsüyor Taehyung, bulutlar seni seviyor. "

Kaşlarım çatılmıştı. Söyledikleri beni biraz düşündürmüştü. Sürekli bir şeylerin kendini sevdiğini söylüyordu. Bu konuda fazlasıyla eksik hissettiğini biliyordum. Bu yüzden keyfim kaçmış, açtığım kitabı kapatarak arkama yaslanmıştım.

Tam bu esnada odanın kapısı açılmış ve Yoongi içeri girerek "Hazırlanmanız emri geldi, Kralımız sizi istiyor." Demişti. Taehyung'da benim gibi duyduğu şey ile yerden kalmıştı.
Bu da nereden çıkmıştı şimdi?

"Kralımız bekletilmekten hoşlanmadığını ve yanınıza yedek kıyafet almanız gerektiğini iletmemi istedi. Araç bekliyor, acele etseniz iyi olur. "

...

Taehyung ile yan yana bize gösterilen yere girmiş ve Büyüleyici bir görüntüyle karşılaşmıştık. Kabul etmeden geçemeyecektim ki böyle bir yere geleceğimizi düşünmemiştim.

Kalın camlarla kaplanmış büyük bir tematik akvaryuma gelmiştik.

Işıklandırma yüzünden parıldadığı için ilk başta farkedememiştim. Fakat içerisin de hiç balık yoktu. Yosun, taş yahut başka formalite şeyler de yoktu. Tek görünen mor gezegenin şeffaf mor suyuydu.

Şöle bir sistem hayal edebilirsiniz. İçerisin de balık falan yok. Ayrıca daha büyük.

Taehyung ile etrafı incelerken bizi getiren görevliler gitmişti. Her ne kadar bulunduğumuz yerin havası bana tuhaf hissettirse de Taehyung'a dönerek "Neden buraya getirildik? " diye sormuştum. O da bilmiyorum dercesine omuz silkmişti.

"Buraya geldik çünkü su dansı severim."

Arkamızdan gelen sesle ikimiz de sesin sahibine dönmüştük. Jeongguk dalgıçların giydiği kıyafetlerden giymiş, bize bakıyordu. Üstelik saçları ıslaktı.

Kaşlarımı çatarak kısa bir süre akvaryuma ardından ona bakmıştım. Taehyung'da benim gibi olayı kavrayınca meraklı bir şekil de sormuştu.

"Nasıl yani, suyun içinde mi dans ediyorsunuz? "

"Evet, daha önce hiç duymadınız mı? Gezegenim de çok sevilen bir aktivitedir. "

Kaşlarımı havalandırarak
"Sen aktivite de mi bilirdin?"
Diye mırıldanmıştım.
Tersleyişime aldırmadan flörtöz bir tavırla sırıtmıştı.

"Çok iyi yüzerim. "
İlk defa onunla ilgili bir şey öğreniyormuşum gibi sırıtmış, kollarımı önüme bağlamıştım. Aslında bu doğruydu. Jeongguk'un ne iş yaptığını, biz evdeyken nerelere gittiğini bile bilmiyordum. Bu yüzden bu aktivite işine bir miktar şaşırmış olabilirdim.

"Deniz kızına falan da dönüşüyor musun bay uzaylı? "
Taehyung sorduğum soruya gülünce omzumla kolunu dürtelemiş ve ona kötü kötü bakmıştım.

Tabii Jeongguk'un podyum gibi parıldayan omzunu görmediği için şaka yaptığımı sanıyordu. Jeongguk'un sıradan bir insan olmadığını anlaması için daha ne olması gerekiyordu?

Tanrı aşkına!
O bize iki tane penisi olduğunu söylemişti, deniz kızına dönüşmesine mi şaşıracaktık?

"Deniz kızına değil de, kar tanesine dönüşüyorum. "
Demişti Jeongguk'da alaylı bir şekilde.

Şahsen ben inanmıştım.

Dönüşebilirdi.

Bu konuyu çok fazla irdelemek istesem de akvaryum ve Jeongguk arasında gidip gelen Taehyung ortaya kendiyle ilgili sıradan bir bilgi atmıştı.

"Ben de çok güzel dans ederim. "

Ederdi.

Daha önce onu dans ederken izlemiştim.

Yine de bunu bildiğimi seslice dile getirmeyerek burun kıvırmıştım.

"Bu bilgi geleceğimizi mi güzelleştirecek şimdi?

Taehyung bana ters ters bakarak cevap vermeye hazırlanırken Jeongguk bize doğru yürümeye başlamıştı.

Kabul etmeliydim ki iyi vücudunu saran siyah dalgıç kıyafeti, saçları, hızması ve durmadan gözlerime çarpan siyah ojeleri ile gerçekten iyi görünüyordu.

"İzlemek istiyorum. "
Demişti karşımıza geldiğin de

"Benim için, bu akvaryumun için de, birlikte dans edin. "

Kaşlarım havalanmış, duyduğum şeyi sindirmeye çalışırken Taehyung'un
"Neden onunla dans edeyim? " diye mızmızlandığını duymuştum. Bu benim için büyük bir sorun değildi. O karşı çıkmasaydı ben çıkardım.

Jeongguk'da bu tepkiyle karşılaşacağını biliyormuş gibi durumu açıklamıştı.

"İkinizle birden evlenemiyorum madem birinizi seçmem de bana yardımcı olun. Hanginiz su da dans ederken yanıma daha çok yakışır? Kiminle evlenmeliyim?"
Taehyung duyduklarını sindirmeden öne çıkarak onu cevaplamıştı. Sanki gözleri kördü. Jeongguk ne dese kabul edecekti.

"Benimle, Jimin burayı sevmiyor. "
Gözlerimi kısarak Jeongguk'a daha fazla yaklaşmıştım. Neden burada kalma konusunda bu kadar ısrarcıydı anlayamıyordum. Kafayı yemiş olmalıydı.

"Nereden biliyorsun sevmediğimi?"
Diye sorduğum da gerçekten buna katlanamıyormuş gibi bağırmıştı.

"Benden ne istiyorsun Jimin?! Bırak kalayım işte burada! Sen de diğerleriyle birlikte dön dünyana! Ben hiçbir yere gitmeyeceğim! "

"Burada biri kalacaksa o kişi benim Taehyung! Bu gerçeği kabullensen iyi olur! "

"Neden kavga etmek yerine beni ikna etmiyorsunuz? "
Jeongguk araya girerek kaşlarını havalandırdığın da gözlerine bakmış ve samimi görünmeye çalışarak
"Ben daha çok istiyorum evlenmeyi, gerçekten bak. " demiştim uslu uslu. Biri onu ikna edecekse bu kişi ben olmalıydım.

Taehyung'un bu uzaylıyla evlenmesine izin veremezdim.

"Hayır! Ben daha çok istiyorum! "
Diye birkez daha atılmıştı Taehyung. İçten içe sabır çekerek dişlerimi bir birine bastırmıştım. Jeongguk ise bu tartışmadan keyif almış gibi akvaryuma doğru yürümeye başlamıştı.

"Kimi seçeceğime bir tek ben karar veririm. Çok istiyorsanız beni ikna etmeye bakın. Birlikte dans edersek beni ne kadar memnun edebileceğinizi gösterin. "
Durmuş ve başını bize çevirerek devam etmişti.

"Dansınızı, yapabileceklerinizi ve bedeninizi bana sergileyin."

...

Taehyung...

Jimin ile dans edecektim.

Jimin ile yabancı bir gezegen de dans edecektim.

Jimin ile yabancı bir gezegen de, suyun için de dans edecektim.

Bu gerçekten benim için inanması güç bir durumdu. Yıllardır bir birimizi tanıyor olsak bile kazayla bir birine çarpan kollarımız haricin de büyük bir yakınlaşmaya, aktiviteye girmemiştik.

Dans edip edemediğini bile bilmiyordum. Fakat bunu yapacaktım. Jeongguk'u ikna edecek ve onların geri dönmesini sağlayacaktım. İlk başta bu kadar ciddi değildim, sadece Jimin'in böyle bir konuda bile benimle inatlaşması rekabet hırsımı arttırmıştı.

"Hazırsınız efendim. "
Ağzıma ve burnuma takılan maskeyi çözmeye çalışırken duyduğum robotik ses ile bize kıyafet ve oksijen maskesi veren kadına bakmıştım.

Kraliyet diline hakim olmadığı için elinde ki tablete bize söylemek istediğini yazıyordu, tablet ise bunu çevirerek bize söylüyordu.

Oksijen alabilmemiz için taktığımız maskeler de çok ilginçti. Dünya da oksijen tüpü olmadan suya dalış yapmak imkansızdı. Fakat burada teknoloji çok gelişmişti. Sadece küçük bir maskeyle nefes alabileceğimizi söylemişlerdi. Getirdikleri dalgıç kıyafetlerini ise kabul etmemiştik. İkimiz de baksırımızlaydık. Çünkü bu dalgıç kıyafetleri gerçekten ağırdı ve dans etmemizi kısıtlayabilirdi.

Jimin beni geride bırakarak dalış yapacağımız yere ilerlerken ben de beklemeden takip etmiştim. Çıplak sırtına, bacaklarına ve... Kalçasına asla bakmadan hem de.

Jeongguk aşağıda, akvaryuma dalış yapmamızı bekliyordu. Gerçekten tuhaftı, bizim için, hatta dünya da böyle aktivitelere katılamayan ben için, çok fazla tuhaftı.

Jimin ile bir birimize pek yaklaşmadan suya inmiş ve bir süre alışmaya çalışmıştık. Aslında su soğuk değildi. Gayet iyiydi fakat yine de alışmaya çalışıyor gibi üst bedenimizi ve saçlarımızı ıslatmıştık.

Yani oyalanabildiğimiz kadar oyalanmıştık.

Fakat bir süre sonra Jeongguk'un aşağıda bizi beklediğini bildiğim için pes etmiştim. Çok yakın bir şekilde dans etmemize gerek yoktu. Sadece birkaç hareket sergileyecek ve bırakacaktık.

Jimin'de bunun bilincin de olarak iç çekmiş ve harekete geçmişti.

Her ne kadar bunu yaparken zorlansak da suyun yüzeyindeyken bir birimize yaklaşmıştık. Hatta Jimin tutmam için elini uzatmıştı. Hangi akla hizmet edip onun ellerini tuttuğumu ve beni kendine çekmesine izin verdiğimi bilmiyordum.

Tüm bunları yapma zorunluluğumuz yoktu. Jeongguk birimizi seçecekse neden birlikte dans etmemizi istemişti bilmiyordum. Yine de devam etmiştik.

Jimin ellerini belime yerleştirmiş, ben de omuzlarını tutmuştum. Sonra saniyeler için de suya batmıştık. Suyun kaldırma kuvveti mi yok olmuştu, özelliğinden mi kaynaklanmıştı bilmiyordum fakat bunu yaparken gerçekten zorlanmamıştık.

Parmak uçlarım zemine değdiği an gözlerimi açmış, su damlacıkları arasında Jimin'i görmüştüm. Mor olmasına rağmen şeffaf olan su saçlarını dağıtmıştı. Akıntının etkisiyle sabit durmakta zorlanıyordu.

Daha fazla oyalanmayarak vücuduna yaslanmış ve biraz yükselmiştim. Jeongguk'un bizi izlediğini biliyordum. Bu yüzden cesur davranmalıydım. Onunla iyi dans edebilecek kişiyi seçmek istiyorsa bu kişi ben olacaktım. Üstelik Jimin'in dans ettiğine daha önce şahit olmamıştım. İddialı girişler yaparak onu afallatmalı ve rezil etmeliydim.

Her zaman onun bana yaptığı gibi...

Ben tüm bunları planlarken o ellerini belime daha sıkı sararak sanki normal bir şekilde dans ediyormuşuz gibi geri geri adımlamaya başlamıştı. Dışarıdan nasıl göründüğümüzü bilmiyordum.

Kendimi daha fazla zorlayarak aşağı kaymış, bacağımın birini bacak arasına sokmuş ve bilerek diz kapağımı penisine sürtmüştüm. Bu hareketim karşısında oldukça şaşırmıştı. Öyle ki sendelemişti.

Bilerek yapmış olsam da ben de çok şaşırmıştım. Çünkü Jimin bacak arasına soktuğum diz kapağımın arkasına parmaklarını sararak kendine daha fazla bastırmıştı. Sadece baksırımızla olduğumuz için diz kapağıma sürtünen penisi net bir şekil de hissetmiş ve yutkunmuştum.

Beni böyle durdurabileceğini sanıyor olmalıydı.

Kaybedemezdim.

Hırslanmış ve diğer bacağımı kalçasına sararak ona daha fazla yaklaşmıştım.
Yüzlerimiz arasında hiç mesafe kalmayana dek.
Bu hareketime karşı yüzünü hafif yana eğmiş ve dudağımı öpecek gibi yüzüme yaklaşmıştı.

Bir an beni öpeceği hissine kapılarak paniklemiştim. Fakat öyle bir şeyi elbette yapmayarak benimle birlikte zıplamıştı. Suyun izin verdiği kadarıyla yukarı çıkmıştık. Sonra belimde ki elinin birini kalçama indirmiş ve... Ve avucuyla sıkıştırmıştı. Gözlerimi irice açarak onu itmeye hazırlanırken o beni itmişti. Öyle bir itmişti ki ikimiz birden suyun için de takla atmıştık.

Gözlerimi sık sık kapatıyor olsam da o an kapatmamış ve ona bakmıştım.

Pekala...

Dumura uğramıştım. Jimin kesinlikle iyi bir dansçıydı. Belki benden daha iyi dans ediyordu. Çünkü ne kadar üzerine gidersem gideyim hareketlerime fazlasıyla karşılık vermişti.
Birkaç dans hareketinden sonra ikimiz de girdiğimiz bir pozisyon yüzünden duraksamıştık.

Hangi ara Jimin'in kucağına çıkmıştım hatırlamıyordum. Üstelik duraksamamıza neden olan sadece kucağına çıkmış olmam değildi. Jimin kucağında olmama rağmen beni geri itmiş, bacaklarım beline sarılmış bir haldeyken üzerime eğilmişti. Belimden tutuyor olmasaydı büyük ihtimalle düşerdim.

Gözlerine bakmış ve yapmaması için başımı iki yana sallamıştım. Fakat yapmıştı. Ellerini çekmişti. Suyun dibine batacağımı düşünürken dengesiz Jimin beni yanaklarımdan tutarak tekrar kendine çekmişti.

Ne yapıyordu?

Bu bir dans hareketi değildi.

Yüzüme yaklaştığı sırada kıpırdamamak için kendimi zorlamıştım. Ve bilseydim... Beni öpeceğini bilseydim kesinlikle onu iterdim. Maskeler üzerinden dudaklarımızı birleştirdiği zaman o kadar çok şaşırmıştım ki bir süre beklemiştim. O da beklemişti. Su yüzünden tam olarak net bir şekil de seçemiyordum. Bana bakıyor muydu gözleri kapalı mıydı anlayamıyordum.

Beynim için de bulunduğumuz su gibi akışkan bir şeye dönmüştü sanki.

Beni maske üzerinden öptüğü yetmezmiş gibi yanağımı sım sıkı tutan ellerinden biriyle maskemi çıkarmış ve bir de öyle öpmüştü.

Hayır hayır kendim uydurmuyordum Jimin beni öpmüştü.

Hatta belki girdiğim o saçma transtan çıkmasaydım daha fazla öpecekti. Ne yaptığının farkında değildi. Onu sertçe omuzundan itmiş ve başımı iki yana sallayarak kendime gelemeye çalışmıştım.

Şimdiye dek ona karşı hissettiğim tek şey nefretti ve bu günden sonra ondan daha fazla nefret edecektim. Jeongguk'u beni öperek mi ikna etmek istiyordu? Su da dans ederseler onu da böyle öpecek miydi?
Bu kesinlikle adil bir oyun değildi.

Sinirlerim bozulmuştu. Bu yüzden büyük ihtimalle o beni öperken ve ben onu iterken bizi izleyen Jeongguk'u bile unutarak yukarı yüzmeye başlamıştım.

Bir an önce buradan gitmek istiyordum.

...

Jimin...

Aptaldım.

Kesinlikle aptaldım.

Ağzımda ki maskeyi çıkararak yere atarken ve getirdiğim yedek kıyafetleri giyerken durmadan kendime bunu söylüyordum.

Üstüne duyduğum ayak sesleri, Jeongguk'un bir de utanmadan "Reddedildin." diyişi kendimi daha fazla aptal hissetmeme neden olmuştu. Üzerimi tamamen değiştirmiştim. Ama Taehyung yoktu, nereye gitmişti bilmiyordum.

O yoktu fakat Jeongguk arkam da bekliyordu. Az önce suyun altında yaşananlara şahit olduğunu bildiğim için ona da sinirliydim. Bir süre o şekil de ayakta beklemiş, yaşananları sindirmeye çalışmıştım.

Sonra bu durumdan kaçamayacağımı bilerek ona dönmüştüm.

"Karar verdin mi? İki saattir saçma sapan hareketler yaptırıyorsun bize. Vermiş olsan iyi olur"

Omuz silkmiş, zaten cevabını biliyormuşum gibi mırıldanmıştı.

"Uzun zaman önce seçimimi yapmıştım."

Her ne kadar uslu olarak onu ikna etmeyi planlamış olsam da durumlar planlarımdan farklı gelişmişti. Sinir olmadan edemiyordum.

"Taehyung'a karşı bir şeyler mi hissediyorsun? "
Diye sorarken de sesim oldukça ciddi ve sorgular bir vaziyetteydi. Vereceği cevabı merak edip etmediğimden emin değildim.
Sadece bizimle neden uğraştırdığını anlayamıyordum. Fakat o soruma rağmen başka bir konuya atlamıştı.

"Sence kimi seçeceğim? "

"Biz senin malın ya da eşyan değiliz. Manavdan elma seçiyor gibi seçim yapacağını söyleyip durma."

Yüzüme eğilerek alt dudağını yalamış ve tehtitvari bir sesle fısıldamıştı.

"Sinirleniyorsun, çünü evlenmek için kimi seçeceğimi biliyorsun değil mi Alkım? "
O yaklaşınca vücudumu saran gerginlik azalmış, burnuma çok güzel kokular gelmeye başlamıştı.
Daha önce hiç solumadığım kadar güzel bir çiçekti sanki. Ya da başka bir şey. Bir sis bulutu gibiydi. Jeongguk gözlerime bakarak yaklaştığın da zihnimi ve vücudumu bir sis bulutu sarıyordu sanki.

Görünen bir şey yoktu fakat hissedebiliyordum. Onun, insanları etkisi altına alabildiğini hissedebiliyordum. Jeongguk kesinlikle insan üstü güçlere sahipti ve belki de benim gördüklerim sadece birkaçıydı.

Geri gitmeye çalışarak direnmiştim. İzin vermeyerek elini kaldırmış, parmak uçlarını saçıma, oradan kaşıma, bir ara yanağıma ve en sonun da dudaklarıma indirmişti.

Alt dudağımı işaret parmağıyla okşarken kalbimin zangır zangır titrediğini hissederek gözlerimi kırpmadan ona bakmaya devam etmiştim.

"Taehyung'u seçeceğim."
Demişti sessizce.

"Taehyung'u seçeceğim benim güzel Alkım'ım. Çünkü Taehyung'u seçersem..."

Avuç içlerimin terden ıslandığını hissetmiş ve ne yapacağını anlayarak geri gitmek istemiştim.

Fakat o sadece gözlerime bakarak beni durdurmuş ve daha önce yaptığı şeyi yapmıştı. Dudaklarını hareket ettirmeden konuşmuştu.

"Asla onu bırakıp dünyaya geri dönmezsin."

Yutkunarak gözlerimi kapatmıştım. Yakalanmış ve köşeye sıkışmış gibiydim. Çünkü dediği gibi onu bırakıp dünyaya geri dönemezdim. Taehyung'un bu gezegen de kalmasına asla izin veremezdim.

Böylece Jeongguk'un isteği gerçekleşir ve ikimiz de bu gezegen de kalırdık...

....

Umarım yeni bölüm bu kadar gecikmez🥺💜
Kendinize iyi bakın.
Canım okurlar 💖

Uzun zaman önce paylaşıp kaldırdığım bir fici tekrar paylaştım. Üç güne bir yeni bölüm atıyorum. Taslağım da tamamlanmış(!) bir fic. Yani buraya gelecek olan yeni bölümleri etkilemeyecek. Taekook seven varsa beklerim. 💖💜

Continue Reading

You'll Also Like

44.8K 3.4K 28
jungkook kendisine takıntılı eski kız arkadaşından kurtulmanın tek yolunu eşcinsel olduğunu ileri sürmekte görüyordu ve bunun için taehyung'tan yardı...
202K 20.1K 31
Ülkesine dönen delta ve kendi halinde takılan sessiz bir omega bir gece birlikte olur.
89.1K 3.6K 30
Yabani evrenindeki çiftimiz Asi ve Alaz'ın hayatları farklı bir şekilde kesişeydi, mesela Asi, Soysalan Üniversitesi'ne bomba gibi düşseydi, nasıl ol...
157K 13.9K 26
Taehyung ve nefret ettiği yeni üvey kardeşi Jeon. texting + düz yazı