Medya: Pelin
Keyifli okumalar...
Üzerime geçirdiğim sıkı ve dar kalem eteğin fermuarını çekerken sanki bir savaşa hazırlanıyormuş gibi hissediyordum. Şık bir askılı bluz ve sivri topuklular giyerek kombinimi tamamladım.
Şimdi geriye silahım kalmıştı.
Masama yönelip öldürücü silahımı aradım. Çekmecelerin birinde gördüğüm kırmızı rujla aradığımı bulmuştum. Ruju pürüzsüz dudaklarımdan yağ gibi kaydırarak bastırdım.
Harika! Hazırım.
Telaşsız ve sakin hareketlere süzülerek evimden çıktım. Dışarıdan beni gören kadınların kin kustuğuna emindim. Ve bu beni zevkten delirtebilirdi.
Ben Pelin Arıkan.
Kadınların genelde korkulu rüyasıyımdır. Onların erkeklerini ellerinden alacağımdan korkarlar. Ancak tabi ki onların beş para etmez eşleri ya da sevgilileri ile ilgilenmiyorum. Bunu anlayamadıkları için onlara acıyorum.
Bir avuç uçkuru düşükle uğraşmayacağımı bilseler bu kadar korkmalarına gerek kalmazdı. Ancak onları da anlıyorum. Benim gibi bir kadın sadece onların hayallerinde oluşabilir. Gerçekte beni gördüklerinde ise tek yapabildikleri şey kıskanmaktır.
Benim megaloman olduğumu düşünüyor olabilirsiniz. Ve kesinlikle bu konuda haklısınız.
Arabama binip R&C şirketinin yolunu tuttum. Yol pek uzun sayılmasa da radyodan açtığım şarkıya eşlik ederek yolu kısa zamanda kat etmiştim.
Arabayı rastgele bir yere park edip çantamı da alarak indim. Boktan şirkete hızla girip asansöre yetiştim. 13.kata basarak rezalet asansör müziği ile sinirlerimi kontrol etmeye çalıştım. Hangi zeka küpü asansöre bu müziği koyar ki?
13. Kata geldiğimde uzun ve özgüvenli adımlarımla doğrudan Rana denen sürtüğün odasına ilerledim.
Arkamdan koşturan zavallı sekretere aldırış etmeden hızlı adımlarla kısa mesafeyi aştım. Kolumdan tutup engel olmaya çalışan adının Aslı olduğunu bildiğim kıza sakince döndüm.
-"Tatlım...inan bana kolumu tutmayı asla istemezsin...şimdi bırak beni!" derken son cümlemi tehdit edercesine söylemiştim. Kız afallayıp birkaç adım geri giderek kolumu bıraktı.
-"Aferin...seni sevdim" diyerek karşımdaki kızın saçlarını okşayıp gülümsedim.
Ona aldırış etmeden Rananın odasına daldım. Kapıyı çalma ihtiyacı duymamıştım.
Beni karşısında gören Rana heyecanla yerinden kalkıp konuştu.
-"Pelin...ne işin va-"
-"Rana! Bana bir kahve söyle fazla duramam. Birkaç 'daha' önemli işim var" diyerek karşısındaki hiç de rahat olmayan deri koltuğa oturdum.
Çantamı yanıma koyup eteğimi düzeltirken ona hiç bakmıyordum. Ama bıkkınlıkla nefes verdiğini duyabiliyordum. Eli telefona uzandı ve bir kahve söyledi.
-"Niye geldin Pelin?"
-"Sen daha iyi biliyorsun"
-"Hem suçlusunuz hem de-"
-"Rana! Unutma sana iyilik ettik. Olduğun durumdan daha kötü halde de olabilirdin. Bunu bize borçlusun. Tek hamlemle seni ve şirketini bitiririm. O piç eşinle kodesi boylarsınız. Ve inan Cüneytin parmaklıklar ardında yaşamasını istemiyorum" diyerek açıkça Cüneyti öldürmek istediğimi belli etmiştim.
Rana ise bu konuda şaşırmadığım bir cevap verdi.
-"Cüneyt umrumda bile değil. Ona ne yaparsan yap"
Tabi ki umursamazsın. Ne de olsa o ortadan kalkınca rahatça Keremle birlikte olma hayali kuruyorsun.
-"Rana şu an senin piç eşini konuşmaya gelmedim. Sana tek bir uyarıda bulunacağım. Keremin evini bir daha basayım deme! Senin için kötü olur. Hem bu kadar yüzsüzlük yetmez mi? O seni sevmediğini söyledi"
Ben bunları konuşurken kahvem çoktan gelmişti. Önümdeki masaya koyulan kahvenin cezbedici kokusu ile istekle fincanı elime aldım.
-"Ama o beni seviyor" diyerek cırlayan Ranaya aldırış etmeden kahvemden bir yudum aldım.
Bu Rana da her şeyi ciddiye alıyor canım.
-"Rana...seni sevmiyor kabul et bunu. Sana gerçekleri söylemiyordu. Hepsi bir yalandan ibaret"
-"Hayır sevdiğini biliyorum. O kız yüzünden mi? Keremin bahçesinde gördüm. Ağlayarak eve girdi ve Kerem onun için endişelendi. Hepsi o kız yüzünden mi?"
Neredeyse ağlamaklı bir sesle konuşuyordu. Ve kesinlikle beni sinirlendirmek üzereydi. Bu kadar ağlak olmasına dayanamıyordum.
-"Uzatma Rana! Neyse ne işte. Bir daha aynı hatayı yaparsan kodesi-"
-"Onu öldüreceğim. Duydun mu onu öldüreceğim" diye bağırarak sözünü kesmişti. Azrayı mı öldürecekti? Hah güleyim bari.
Elimdeki kahveyi bırakıp ayağa kalktım. Sakin tonlarda konuşmaya özen gösteriyordum.
-"Bir daha sakın sözümü kesme Rana...seni pişman ederim. Ayrıca altından kalkamayacağın sözler söylememelisin" diyerek yandan bir sırıtışla çantamı alarak arkamı döndüm. Bu kadar uyarıyı anlamıştır herhalde. Aptal değilse...
Odanın içinde yankılanan topuklu sesime tekrar onun rahatsız edici sesi karıştı.
-"Ne olacağı umrumda değil Pelin! Kerem için katil olmaya razıyım. Aramızda kimse olmazsa tekrar bana dönecektir. Madem beni kodese tıkacaksın. Haklı bir gerekçen olmuş olur. Ben gemilerimi yaktım. Hiçbir şey umrumda değil. Onu öldürece-"
Hızla arkamı dönüp ona seri adımlarla yaklaştım.
-"Sakın Rana! Sakın benim sınırlarımı zorlama. Keremin kadınlara olan birtakım hassas duyguları yüzünden seni öldürmüyor olabilir. Ama yemin ederim o duygu bende yok. Seni mahvederim." diyerek öfkeyle bağırdım. Kısa bir süreliğine korkmuş olduğunu hissetsem de tekrar cüretkar haline geri döndü
-"Kerem...beni sevdiğini-"
Ah yeter ama ne laftan anlamaz kadın bu da.
-"Rana ciddi anlamda senin sıkıntılarının olduğunu düşünüyorum. Olayı hala kafan basmadı mı? Uzatma! seni seven yok"diyerek kapıdan çıktım.
Daha fazla bu kadına katlanamazdım. Kerem bu kısacık sürede Ranaya nasıl katlanabildi? Doğrusu ona madalya vermemiz gerekiyor.
Şirketten çıkıp arabama binerek ordan biraz uzaklaşmayı istiyordum.
Rananın Azra ile ilgili tehditlerini ilk başta ciddiye almasam da gözündeki öfkeyi gördüm. Bu kaçık sürtük her şeyi yapmaya hazır gibiydi. Her ne kadar istemesem de Keremi bu durumdan haberdar etmeliydim.
Şirketten uzaklaşınca arabayı bir kenara park edip telefonu aldım. Keremin numarasını açıp aradım.
-"Alo? Pelin ne oldu? Hallettin mi?"
-"Hem evet hem de hayır. Ona açıkça bir daha gelmemesini söyledim. Ancak ondan daha önemli bir konu var"
-"Nedir?"
-"Kerem...sakin ol telaşlanma. Bu Rana delisi kafayı sana fena takmış. Ve sanırım Azrayı da görmüş. Bana...onu öldürmekle ilgili birkaç şey söyledi"
Bunları söylerken zorlansamda yapmalıydım. Eğer haberi olmazsa bana çok kızardı. Ayrıca Azranın başına bir şey gelirse neden söylemedim diye kendime kızmak istemiyordum.
-"Hay sikeyim! Pelin...biliyorsun ben kadınlara zarar veremem. Ama sen git şu kadının işini bitir. Daha fazla katlanamam. Azrayı nasıl böyle öne sürer?"
-"Sakin ol Kerem...bir şekilde halledeceğiz. Ben yarın oraya gelirim. O zaman bir plan yaparız. Şimdi kapatıyorum. Görüşürüz"
-"Görüşürüz"
Telefonu kapatıp yanımdaki koltuğa fırlattım. Ellerim istemsizce direksiyonu sıkıyordu. Arabayı tekrar çalıştırıp yola koyuldum.
Eğer Azrayı koruyamazsak Keremi de kaybedebilirdik.
#sonsuzaşk