--
"Ah, yine mi siz? Üzgünüm beyefendi fakat Minho komiserim sizinle görüşmek iste-"
Jisung çatık kaşlarıyla karakola her gittiğinde içeri almayan polisin yine aynı laflarını dinlerken ofladı. "Ben de Minho komiserin için gelmedim zaten. Kardeşimi tutuklamışsınız."
Polis bunun bir yalan olduğunu düşünüyordu ve Jisung bunu fark ederek iç çekti. "Yalan söylemiyorum. Seo Changbin arad-"
"Han Jisung, gelmişsin"
Jisung duyduğu ses ile gözlerini kendini inandıramadığı polisden çekip kapıda kendisine gülümseyen Minhoya baktı. Bir dakika? Gülümsüyor mu o? Uyan Jisung rüyadasın sanırım.
"Komiserim" Polis, küçük bir baş selamı ile Jisung'u Minhoya bırakıp içeri girdiğinde Jisung şaşkın bakışlarıyla Minho'nun gülümsemesine takılmıştı. "Yakışıklı polis bey?"
Huylu huyundan vazgeçmezdi. Jisung, Minhoya ismiyle hitap etmek yerine 'Yakışıklı polis beyim' derdi. Minho gülerek kafasını sağa sola salladı. Changbin ona Jisung'un kalbini kırık olduğunu, gönlünü alması gerektiğini söylemişti fakat görüyordu ki Jisung hala aynıydı.
"İçeri gel Jisung konuşalım biraz"
Minhodan gelen teklifle Jisung hızla kafasını salladı ve Minhonun peşinden kapısında 'Lee Minho' yazan odaya girdi. Minho koltuğuna oturmuş eliyle Jisung'un oturmasını işaret etmişti. Jisung tekli koltuğa oturdu.
"Buraya geliş nedenin-"
"Lan kardeşim!"
Jisung, Minho'nun gülümsemesini görünce geliş nedenini unutmuş onun büyüsüne kapılıp gitmişti. Şimdi de Minho'nun konuyu açmasıyla kardeşini çıkarmak için geldiğini hatırladı.
Minho, Jisungun ani yükselmesine şaşırdı. "Evet, kardeşin.. Neden tutuklandığını biliyor musun?"
Jisung yavaş yavaş kafasını sağa sola salladı. Minho yine hafifçe gülümsedi. Jisung onu sürekli şaşırtıyordu. Bir anda yükseliyor,bir ana minik bir kedi gibi görünüyordu.
"Kardeşin buraya beni pataklamak için gelmiş. Ben seni biraz kırmışım sanırım"
Jisung dudaklarını büzdü. "Yani.. Öyle oldu evet."
Minho iç çekti. "Bak Jisung.. Ben farkında olmadan seni kırdığım için özür dilerim. Amacım seni kırmak, üzmek değildi. Fakat şöyle bir durum da var ki benim sana karşı olan düşüncelerim hala aynı.. Üzgünüm fakat bu kadar işimin gücümün arasında senin yaptıkların gibi şeylere ayıracak vaktim yok. Bunları seni kırmak için söylemiyorum. Sadece beni anlamanı ve imkansızın peşinden koşmamanı istiyorum olur mu?"
Jisung derince iç çekti. "Haklısınız.. Ben de özür dilerim sizi böyle rahatsız ettiğim için ama şunu demeden de geçemeyeceğim. Ben sizden gerçekten hoşlandım."
Minho gözlerini kaçırdı. İlk defa böyle bir konuyu oturmuş karşılıklı konuşuyordu. "Anlıyorum.. Üzgünüm, maalesef senin duygularının bende bir karşılığı yok."
Jisung daha fazla üzülmemek için konuyu değiştirmek istedi. "Anladım. Önemli değil unuturum bir kaç güne zaten ehehe... Neyse, bu konuyu kapattığımıza göre ikizim ne bok- ay pardon, ikizim ne yaptı da tutuklandı?"
Minho, Jisung'un kendini düzeltmesine gülümsedi. "O konu.. İkizin, arkadaşım olan bir komiserin gözüne baka baka 'şerefsiz' demiş"
Jisung gözlerini büyüttü. "Bunun için mi tutuklandı yani? Benim ikizim durduk yere kimseye şerefsiz demez. Demişse haklıdır yani yakışıklı polis beyim."
Minho, karşısında ki bu çocuğun değişen mimiklerini izlemekten oldukça keyif alıyordu. Hani böyle Han Jisung'u alacaksınız karşınıza sadece o konuşacak siz onu izleyeceksiniz o derece zevkli onu konuşurken dinlemek.
"Bende mi şerefsizim?"
Jisung şaşırarak ağzını küçücük açtı. "Ne alakası var yakışıklı polis beyim?"
"İkizin benim içinde 'şerefsiz' demiş"
Jisung kaşlarını çattı. "Vay şerefsiz. Ne hakla yakışıklı polis beyime şerefsiz der?"
Minho küçük bir kahkaha attığında Jisung kafasını Minhoya yaklaştırdı.
"Acaba o eşşek sıpasını bu gecelik nezarethane de tutabilir miyiz?"
----------------------------------------------
Ulan Ji, bir Minhoya sattın ikizini rezil herif BJDIEKHFUYODBGJ
Ben bir an önce hamiş Jisung yazmak istediğim için yakında bir 'm' gelebilir hazırlıklı olun derim ben...