ZEMHERİ ( Yeniden Yazılıyor)

By sumeyyepoyrqz7

24.9K 1.3K 598

Daha iyi versiyonu ile geri dönüyorum... Ben Karaca Güniz... OİA örgütün ilk üyesiyim dünyanın bir çok yerind... More

1.BÖLÜM
3. BÖLÜM
4. BÖLÜM
5. BÖLÜM
6. BÖLÜM
7.BÖLÜM
8. BÖLÜM
9. BÖLÜM
10. BÖLÜM
11. BÖLÜM
12. BÖLÜM
13.BÖLÜM
14. BÖLÜM
15. BÖLÜM
16. BÖLÜM
17. BÖLÜM
18. BÖLÜM
19.BÖLÜM
20. BÖLÜM
21. BÖLÜM
22. BÖLÜM
23. BÖLÜM ( 1. KİTAP FİNALİ)
1. kitap finali (part 2)
24. BÖLÜM
25. BÖLÜM
26. BÖLÜM
27. BÖLÜM
28.BÖLÜM

2. BÖLÜM

1.6K 89 5
By sumeyyepoyrqz7

Bölüm şarkısı ( GAYLE -abcdefu-)

İyi okumalar;

Kaşlarımı çatıp ne yapmam gerektiği düşünmeye başladım. Koşmam gerekiyordu, tam koşmaya başlıyordum ki polisler içeri girmeye başlamıştı, gözlerimi kapatıp sert soluklar almaya başladım.

"Eller havaya" Dedi polis memuru. Ellerimi havaya kaldırıp Osman'ın oturduğu yere baktım. Yoktu! Korkak hemen kaçmıştı. Göt!

Polis memurları hepimizi yan yana dizdi, bazı polis memurları ise odaları gezip etrafı aradı

Bana doğru yaklaşan Kadın polis gelip üstümü arayıp belinden çıkarttığı kelepçeyle, bileklerime taktı. Gözlerim Cesura kaydı. Yüzü kan olmuştu. Benim yüzüne indirdiğim yumruk darbelerinden dolayı. Gözlerim ellerine kaydığında bileklerine kelepçeyi takmışlardı. Gözlerimiz çakıştığında siyah gözlerine bakmakla yetindim. Koluma giren kadın polis, arabasına doğru yönlendirdi bizi. Cesur'un da arkamda olduğunu biliyordum Cesur ile aynı polis arabasına bindiğimizde ona baktım üstü hala çıplaktı.

"Söylemiştim" Dedi neyi söylemişti.

"Anlamadım" Dedim kaşlarımı çatarken.

"Ben kadına vurmam! Demiştim" Dedi kafası önüne dönerken.

Gerçekler Yüzüme tokat gibi çarptığında gözlerimden ateş çıkıyordu.

" ilk yumuğu sen atın?" Diye bağırdım kafasını tekrar bana çevirip

"Polisler gelene kadar vurmasaydım herkes şüphelenecekti. Bu arda ona da vurmak denilmez sadece dokundurdum" dedi ukalaca.

"Geri zekâlı neden aradın ki! Senin yüzünden ellerimiz kelepçeli karakola gidiyoruz"

"karakol yerine ölmeyi isterdin herhalde?"

"Ben ölmeyecektim sende ölmeyecektin" dedim sinirle.

"Nasıl çıkacaktık o zaman?" diye sordu tek kaşını da havaya kaldırmıştı.

"Pes edecektin" dedim yüzümde kibirli gülümsemem vardı bir müddet daha Yüzüme bakıp kafasını cama çevirdi "Ben pes etmem" Dedi, cevap vermedim. Bende Onun gibi yüzümü cama çevirip akan yolu izledim.

Bir saate yakın yol gittik bildiğim kadarıyla bu yolda karakol falan yoktu ağaçların yoğun olduğu yere doğru sürüyorlardı. Kafamı Cesura çevirip baktım kaşlarını çatmış yola bakıyordu oda şüphelenmeye başlamıştı.

"Bu yolda karakol falan yok" dedim kulağına doğru eğilmiştim kafasını bana çevirdiğinde yüz yüze geldik, yüzlerimiz çok yakındı gözleri zemheri kadar soğuktu insanın gözlerine bakınca -20° soğukta kalmış kadar üşüyordu.

"Farkındayım kelepçeden kurtulamaya çalışıyorum" Dedi gözlerimi ellerine indirmiştim ufak kahkaha atım.

"sessiz olsana! Niye gülüyorsun?" Dedi kaşları çatılmıştı yine gözlerimle kendi ellerimi gösterdim kelepçeden kurtulmak benim için çocuk oyuncağıydı. Gözleri büyüdü şaşırmıştı, haklıydı ben bu kadar mükemmel insan olmazdım ama maalesef öyleydim. Şoför koltuğun arkasında olduğum için kollarımı öne uzatıp boğmaya başladım. Kadın ani hareketimi beklemiyor olacak ki boş bulunmuştu, bayıltana kadar devam ettim araba sağa sola savruluyordu ormanlık alanda olduğumuz için araba yoktu Allah'tan hızla bayılan kadının üstüne çıkıp direksiyonu tuttum.

"Sıkı tutun" dedim bağırarak ayağımla hızla frene bastım az kalsın camdan uçuyordum ama Cesur tutmuştu beni.

"Hızlı ol birazdan diğerleri gelir" dedim şoför koltuğundan inip kadının silahını aldım yanındaki yedek şarjörleri de aldım lazım olurdu.

"Nasıl yapıyorsun böyle şeyleri" Dedi merakla, haklıydı kim olsa merak ederdi.

"Babam askerdi eğitim vermişti lazım olur diye" dedim. Böylelikle Cesura ilk yalanımı söylemiş oldum. Ağaçların sık olduğu yeri elimle gösterip "Şu taraftan gidelim" hava karanlık, soğuktu ama buna bile eğitimim vardı.

Bazen deniz kenarına gidip hayal kurardım normal Hayatım olduğunu annemin öperek kahvaltıya çağırdığını babamın prensesi olduğumun hep hayalini kurardım sanırım bunlar hep hayal olarak kalacaktı.

Bunların sırası değil karaca kendine gel iç sesimi dinleyip hızla yürümeye başladım Cesurda yanımda yerini almıştı "Allah kahretmesin kadının telefonu da almalıyız" Dedim durukken. Aklıma gelmemişti biz maçta polislere yakaladığımız ya da polis sandığımız kişilere yakaladığımız için telefonlarımız yanımızda değildi. Cesur dudağının bir tarafı

Havalanmıştı elini havaya kaldırıp siyah telefonu gözümün önüne getirdi

"Bizde biliyoruz bir şeyler" Dedi kibirle.

"Ver telefonu arkadaşımı arayacağım" dedim silah olmayan elimi uzatıp avuç içimi açtım.

"Güvenmiyorum sana" Dedi telefonu alamayacağım yere kaldırmıştı boyu benden uzundu bir doksan boyunda olmalıydı.

"Ne tesadüf bende sana güvenmiyorum. Ver telefonu yoksa ikimiz birden ölüp gideceğiz burada" diye bağırdım.

"Telefon çekmiyor" Dedi, geri zekâlı baştan niye söylemiyorsa.

Hızla yürümeye başlamıştım onu arkamda bıraktım ne hali varsa görsün bu sırada yağmur damlaları üstüme düşmeye başlamıştı Lanet olsun Osman'ın başının altından çıktığına adımın Karaca olduğu kadar emindim bir kere daha nefret ettim.

Yaklaşık iki saattir yürüdüğümüze emindim ayaklarım ağrımaya başlamıştı dünde pek uyumamışım şimdi acısını çekiyordum.

"Karaca ilerde kulübe gibi bir yer var sanki" diye bağırdı Cesur. Kafamı arkaya çevirip baktım eliyle bir yeri gösteriyordu gösterdiği yere baktığımda gerçekten ağaçların sakladığı yerde bir kulübe vardı oraya doğru yürümeye başladık tahta kapının önüne geldiğimizde.

"Sen arkamda dur Karaca ne çıkacağını bilmiyoruz" Dedi kaşlarımı çatıp.

"Seninle kafes dövüşü için oradaydım farkındasın değil mi?" Diye sordum kafasını bana çevirip kibirli sırıtmayı yüzüne ekleyip

"Beni gözünde bu kadar büyüttüğü bilmiyordum"

Tam cevap vermek için hazırlanmıştım ki izin vermeden ayağıyla kapıya vurup açtı kapı tahtadan olduğu için kolay olmuştu küçük tek gözlü kulübeydi uzun zamandır uğramadıkları belliydi sahiplerinin çift kişilik çekyat vardı küçük bir tüplü televizyon ve küçük mutfak bir de odanın ortasında odun sobası yorulduğumdan hızla çekyatta gidip oturdum.

"Sobayı yakabilir misin?" Diye sordum Cesur zemheri bakışlarıyla her yeri talan ediyordu sonunda, zemheri bakışları bana değdiğinde

"Yakarım şimdi üstünü çıkar, şurada battaniye var üstüne sar" Dedi. Beni mi düşünüyordu? Neden düşünsün ki ben kimim ki en fazla üç, dört saat önce tanıdığı kız.

"Senin 'de bedenin ıslandı. Bir şeyler giymen lazım" dediğim şeyi fark ettiğimde dilimi ısırdım ne diyordum ben bana ne ondan salak saçma şeyleri boş verip üstüme battaniyeyi örttüm.

"Üstünü çıkarsan iyi edersin Karaca, ıslak ıslak durma" dedi. Söylediğim şeyi duymamazlıktan gelmişti.

"Senin önünde soyunmak mı? Daha neler. Memnunum halimden ben, çok konuşmada sobayı yak" dedim Sesimi yükseltilmiştim.

"Bana sesini yükseltme kızım insan gibi bir şey söyledik" arkasını dönüp dışarı çıktı. Birkaç dakika geçmişti ki elinde odunlarla geldi. Aniden gelmesiyle elim silahıma gitti. Silahımı yanımdan hiç ayırmıyorum olası bir durum için hep yanımda kalması gerekiyordu. Cesur sobayı yakmaya çalışırken akıma yetimhanedeki anım geçmişti.

Dört yaşımın başlarındaydım yetimhanede Şerife abla diye birisi vardı soğuktan donmak üzere olduğum bir andı kazan dairesine inmiştim geri çıkmayı bilmediğim için orda kalmışım beni Şerife abla bulduğunda uyarmıştı bir daha oraya gitmemem için. Soğuğun çok hissedildiği bir gündü üzerime battaniyeyi örtüp yatağıma kadar götürmüştü. Bir gün

Bulacaktım çok yardımı dokunmuştu bana, bende ona yardım edecektim.

"Fazla dalıyorsun" yanımdaki boş yere oturmuştu. Bakmadım o tarafa karşımdaki kapıya bakmaya devam ettim.

"Düşünüyorum" dedim hala kapıya bakarken.

"Ne düşünüyorsun" Dedi neden soruyordu onu ne ilgileniyordu hırsla kafamı Cesura çevirip

"Sana ne" dedim.

"Saman ye" Dedi şok olmuş vaziyete ona baktığımda dediği şeyi idrak etmişti.

"Şaka yaptım gül diye" söylediği şeyle kendimi tutamadan kahkaha atmaya başladım bir müddet sonra o da dayamamış olacak ki kendi de kahkaha atmaya başladı. Suratımı ona çevirip baktım, çok güzel gülüyordu daha önce öyle gülen birini hiç görmemiştim sağ tarafında gamzesi

Vardı çok yakışmıştı yüzüne. Usta bir ressamın kaleminden dökülür gibi suratı vardı. Paha biçilmez bir tablo gibiydi... kahkahalarımız durduğunda kulübenin ısındığını fark ettim üstümdeki battaniyeyi attım yere, bunalmıştım tam ağzımı açmıştım ki kapı gürültüyle açılmıştı. Ben nasıl fark etmemiştim ses geldiğini Cesurun büyüsüne hemen kapılmam hataydı, gözüm kapalı uçurumdan uçsuz bucaksız denize atlamak gibiydi.


Buraya kadar geldiysen teşekkür ederim diğer bölümde görüşürüz. Kendinize iyi bakın. Yorumlarda buluşalım sizi seviyorum.

Lütfen yıldıza basın.

Teşekkürler.

Continue Reading

You'll Also Like

103K 7.6K 60
Sessizlik. Yalnız kalmak istediğimi söylemiştim sadece ona. Sadece sessiz olmasını! Neden dediğimde susmadın? Şimdi yoksun. Bu senin tercihindi!
PUS (+18) By Siriustaki•°

Mystery / Thriller

10.8K 430 39
Sıradan bir hayat ve gizem dolu bir adam. Yalanlar ve suçlarla dolu bir dünya. Pus adlı bir ekip. Onlara sonradan dahil olan ve hayatının dönüm nokta...
Takıntılı Katil/ By Aygül

Mystery / Thriller

5.3K 238 16
Takıntılı bir katil onun peşindeyken peki o ne yapacaktı? "Bir iki üç kurtulması güç" "Dört beş altı oyun sona çattı "
742K 22.5K 24
Sevgiden nefrete dönüşen imkansız bir aşkın hikayesi. "Onlar cehennemi yaşayacak, Aşk cennetin dilinden onlara kalan tek an olarak kalacak, bu aşkın...