Aşk Evliliği Öldürdü (KISA Hİ...

By kutahyaninpinariiiii

1.7M 113K 25.4K

Birbirlerine kalplerini tamamen emanet ederek çıktıkları evlilik yolunda Tugay'ın değişen tavırları, Ece'nin... More

1🌅
2🌅
3🌅
4🌅
5🌅
6🌅
7🌅
8🌅
9🌅
10🌅
11🌅
12🌅
13🌅
14🌅
15🌅
16🌅
17🌅
18🌅
19🌅
20🌅
21🌅
22🌅
23🌅
25🌅
26🌅
27🌅
28🌅
29🌅
30 🌅
31🌅
32🌅
33🌅
34🌅
35🌅
36🌅
37🌅
38🌅
39🌅
40🌅
41🌅
42🌅
43🌅
44🌅
45🌅
46🌅
47🌅
48🌅
49🌅
50🌅
51🌅
52🌅
53🌅
🌅FİNAL🌅
duyuru
Özel 🌅

24🌅

31.9K 2.4K 645
By kutahyaninpinariiiii


🌅

"Hayır, hayır." Yataktan fırlayıp odayı arşınlamaya başladı. Elini boğazına sarıp nefes almaya çalıştı ama beceremedi. "Sistem hatalı... Bebeğimizi kaybetse niye gizlesin?"

Kendini inandırmak istedi ama olmadı. Hata yoktu. Ece çok büyük bir kaybı tek başına omuzlarken kendisinin haberi bile yoktu.

Duvarın dibine yavaşça çöktü.

"Bir sene olmuş..." dedi inanamıyormuş gibi. "Bir sene önce... Bir sene önce bebeğimiz ölmüş."

Boğazından acı dolu bir inleme fırladı. Üzerine çöken vicdan azabıyla beraber fark ettiği gerçekliği kaldıramıyordu. Ece, hep istediği o bebeğe bir gün sahip olmuştu. Karnında taşımıştı ve onu kaybetmiş, bilinmezliğe uğurlamıştı. Peki kendisine neden söylememişti?

"İstemiyorum dedim." Kendinden daha çok nefret etmeye başladı. "Yüzüne karşı istemediğimi söyledim, kız nasıl benim karşıma geçip hamileyim desin... Ben... Ben sana ne yaptım?"

Yaşları sakallı çenesine karıştı. Kalbinde amansız bir ağrı var olmuştu bugün. Geçeceğini sanmazdı. Kaybı büyüktü. İlk defa şimdi kabullenmişti Ece'nin gittiğini. Sevdiğine yaptığı zulmün affı yoktu. Ece kendi canıyla cebelleşirken bile tepesine çıkmıştı.

Krize girmiş gibi saatlerce duvar dibinde durmaya devam etti. Nihayetinde ayağa kalkabildiğinde salona inip büyük bir içki şişesi çıkardı.

🌅

Ece'den

"Bugün çok huysuzsun." Annemin getirdiği yağlardan karnıma sürmeye devam ederken yerimde duramıyordum. Sürekli rahat bir pozisyon bulmak için uğraşsam da saatlerdir sonuç alamamıştım. "Anneciğim... Duyuyor musun bebeğim?"

Karnımın gurlamasıyla küçük bir kahkaha attım.

"Duyuyorsun demek... Hım... Biraz uyusan mı acaba? Çünkü biliyorsun annen de bir insan ve sabahtan beri rahat ettirmedin. Tüm gece ayakta mı kalalım istiyorsun?"

Küçük kutunun kapağını kapatıp komodine bıraktım. Elimle son kez karnımı okşadıktan sonra pijamamı karnımın üzerine indirdim. Evdeki herkes uyumuştu. Aslında ben de uyumak için odama gelmiştim ama sağ olsun bebeğim durmuyordu bir türlü.

Dikkatlice yatağa uzanıp gözlerimi pencereden görünen gökyüzüne diktim. Havalar soğuk olduğu için yıldız görünmüyordu.

"Peki... Madem uyuyamıyoruz, konuşalım." Gülümsedim kendi kendime. Son zamanlarda en yaygın alışkanlığım buydu. İş yaparken bile karnımla sohbet ediyordum.

"Yanıma gelmeni sabırsızlıkla bekliyorum... Kız veya erkek olman hiç önemli değil ama Fatih dayın kız olmanı istiyor ve ismini de Çilek koyacakmış. Başta olmayacağını söyledim ama çok kararlı. Aslında sen bu kadar bana çilek yedirmesen daha havalı bir isim koyabilirdik. Neyse, annen bir çaresini bulacak, sen rahat ol... Zaten bir sen varsın..." Yutkundum ve gözlerimi kapatıp tüm sevgimin ona akmasını istedim. "Seni öyle çok seveceğim ki babanın eksikliğini hissetmeyeceksin... Öyle çok mutlu edeceğim gibi gözlerin parlayarak bana bakacaksın."

Arkamdan yatağın çökmesiyle başımı geriye çevirdim. Fatih yanıma uzanıp beni kolları arasına çekti.

"Evde durmaktan kafayı yedin artık, kendi kendine koşuyorsun."

"Bebeğimle konuşuyorum."

"Ne söylüyor bakalım ufaklık?" dedi çocuksu bir sesle.

Fatih'e doğru başımı kaldırdım. Yüzümdeki ifadeyi görmüş olmalı ki "Ne oldu?" diye sordu.

"Ona babasını nasıl anlatacağım?" Kırgınlığım geçmek bilmiyordu. Neye kırgındım onu da bilmiyordum ama Tugay'a olmadığı kesindi. Tugay'a dair ne umudum ne de duygum vardı. "Bir gün büyüdüğünde sorarsa ne derim Fatih. Baban seni istemedi diyemem ki, üzülür."

"Şimdiden bunları düşünme." dedi. "Ufaklığın kocaman bir ailesi var abla... Ben Tugay'ın bir evlat yetiştirebilecek adam olduğunu düşünmüyorum. Hele de sana böyle zarar verdikten sonra kalemimi bile emanet edemem. Karar senin kararın ve ben her zaman arkandayım, bunu bil."

"Neyse..." dedim kardeşime iyice sokularak. Beni eve getirdiğinden beri ablalık görevim bitmiş, Fatih bana abilik yapmaya başlamıştı. "Uyuyacağım biraz, hem yarın doktora gideceğiz, cinsiyetini öğreneceğim."

"Uyu bakalım... Ben de biraz yeğenimle sohbet edeyim."

Gözlerimi yumup uykuya dalmaya çalıştım. Fatih karnıma doğru fısıltılı bir şekilde konuşmaya başladı. Bir şeyler diyordu ama anlayamıyordum, beynim uyuşmuş gibiydi.

Ne kadar zaman geçtiğini bilmezken kulaklarıma dolan sesle gözlerimi aralamaya çalıştım. Fatih "Ne oluyor lan?" diye mırıldandı yanımda. Sanırım o da uyuyakalmıştı. Benim de uyandığımı fark edince "Şt! Korkma, tamam mı?" dedi.

Yavaşça yataktan kalktı ve kapıdan dışarı çıktı. Evin lambaları tek tek yanıp, annem ve babam da ayaklanırken ben de dikkatle yerimde doğruldum. Dışarıdan fısıltılar geliyordu ama ne olduğunu anlayamıyordum.

Sandalyenin üzerine bıraktığım sabahlığımı alıp üstüme geçirdim. Kuşağını bağlarken korkudan titreyeceğim o sesi duydum.

"Ece! Ece'yi göreceğim! Adem baba ne olur... Ne olur onu göreyim... Sizinle değil, onunla konuşayım." Adımlarım geri geri düştü.

O... Neden buraya gelmişti?

Babamın ne dediğini duymadım ama bacaklarım bile titriyordu. Kolumu karnıma sarıp miniğimi korumaya çalıştım. Çocuğumu babasından korumak zorunda kalmam acınasıydı ama başka çarem de yoktu.

Kendimi alelacele yorganın altına sokup cenin pozisyonuna geçtim. Yatakta ufacık kalırken dışarıdan bağrışları duyuyor ama anlamlandıramıyordum.

Birkaç dakika sonra kapım gıcırdayarak açıldı. Korkuyla iyice yerime sinerken gözlerimi sıkıca yumdum.

"Kızım..." Babamın nahif sesi, yüreğime su serpti. Birkaç adım attığını duydum ve önüme doğru gölgesi düştü. Yorganı hafifçe açtığında yaşlı gözlerimi araladım.

"Baba, gitsin. Lütfen gitsin."

"Ece, güzel kızım... Aşağı inmen lazım." Sesi dalgalandı ama bozulmamaya çalıştı. "Sen düşük yapmışsın..." Tüylerim diken diken olurken babamın da gözleri dolmuştu. Onlar da bilmiyordu ki bu gerçeği. Sadece benim yaşayamadığım bir acıydı.

"Baba..."

"Tugay öğrenmiş evladım... Çocuk aşağıda ağlıyor." Saçlarımı usulca okşadığında kalbimin kasıldığını hissetmeye başladım.

Niye ağlıyordu? Neden?

"Gitsin... Gitsin..."

"Silahını getirmiş Ece... Başına dayadı." Nefesim kesilir gibi oldu. Aşağıdan gelen sesler daha da arttı. "Çok kötü görünüyor, bir iki kelime söylesen gider belki güzelim..."

"Gitsin baba..."

Babam tekrar dudaklarını araladığında Tugay'ın sesi odama kadar çıktı.

"Neden söylemedin Ece?" diye bağırdı tüm gücüyle. "Ben seni kaybettim... Seni kaybettim biliyorum ama neden bebeğimizi kaybettiğini söylemedin?" Sesinden ağladığına inanamadım. O ağlamazdı, sadece insanın yüzüne bakar, bakar ve bir kelime daha etmeden giderdi.

"Delireceğim lütfen gel!"

Babamın da bakışlarıyla yavaşça yattığım yataktan kalktım. Pencereme kadar küçük adımlarla gidip perdeyi araladım.

Gördüğüm manzara elimi ayağımı dolaştırırken Tugay'ın gözleri doğrudan beni buldu.

Yere, dizlerinin üstüne çökmüştü. Elindeki silah titriyordu ama şakaklarına bastırmaya devam ediyordu. Bir damla yaş daha süzüldü yanaklarından.

"Özür dilerim..." dedi sadece ve ardından bahçede büyük bir gürültü yankılandı, silah patladı.

🌅

Kitaba ilginiz o kadar güzel ki... Oylar, yorumlar... Teşekkür ederim ♡♡♡

Continue Reading

You'll Also Like

3.4M 125K 70
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum... "1 yıl, sadece 1 yıl sonra burdan herkesin seni bir ölü olarak...
276 105 19
Warls, Natun'un değerli büyük madenini almak ister. Bu yüzden de Warls Kralı, Natun Kralı ile görüşmek ister fakat Natun Kralı yani Lindon hastadır...
1.3K 146 3
İçinde birikmiş, biriktikçe canını acıtan yaralar... Hem suskun hem de çığlık çığlığa... Bir iğne bir de iplik... Yaralarının üstüne kapamak için at...