Hoş geldiniz :)
Başlıyoruz :)
-
"Tamam hocam, var ol hocam! Eyvallah hocam. Hadi hadi." kulağıma dayadığım telefonla konuşurken bir yandan da annemin telefonuyla YouTube'den açtığım inşaat sesini hocama dinlettiriyordum.
Dönem ödevinin son günleriydi ve 'Dedem öldü.' demek yerine 'Mahallemizde inşaat var.' yalanına sığınarak ödevimi yapmıyordum.
"Ses buraya kadar geliyor Çilekcim. Anlıyorum ben seni, merak etme." Hocamın yemi yutmasıyla mutlu olurken aramıza başka bir ses daha girdi.
'Türkiye seksen ikincisi Fatıma Yavuz'un değerli velisi Mehmet Fatih Yavuz -'
Doping hafıza...
Benim baş düşmanım!
"Ne, hey ne oluyor?" hızlıca telefonu Matematik hocamın yüzüne kapatırken derin bir nefes aldım.
Allah'ım çok korkunçtu.
Derin derin soluklanırken odamın kapısı sertçe açılmıştı.
Hızlıca elime kalemi alıp, önümdeki problem soru bankasını çözüyor gibi yaparken annem başımda dikildi.
"Çilek." Adımla seslendi.
Acaba ne yapmıştım?
" Maaşını alamayan annem?" şu konu sinirimi bozuyordu.
Annem hafif gülümser gibi oldu.
"Pardon! İstifa eden annem?" annem dediğim şeyle kalçama hafifçe vururken yanıma oturdu.
Uzanır pozisyondan oturur pozisyona geçtim.
"İstifa etmiyorum güzel kızım." annemin dediği şeyle ona baktım.
"Niye?" sinirlenmiştim.
Hem saatlerce çalış hem de para alma.
Oh! Ne Âlâ memleket.
"İş bizim sandığımız gibi değilmiş ki!" dediğinde merakla ona baktım.
"Nasıl yani?" annem önüme gelen saçları yana attı.
"Yanisi personel müdürü tarihleri karıştırdığı için maaşı yatırmamış. Patronumuzun haberi bile yokmuş bu olaydan. Öğrenince düzeltti." dediğinde kaşlarımı daha çok çattım.
"Ne sorumsuz bir patron bu ya?" dediğimde annem gülümser gibi oldu.
"Deme öyle iyi biri esasen." yüzümü buruşturdum.
"İyiyse öldüreyim de cennete gitsin." dediğim şeyle annem kafama vurdu.
Anne bana vurmaya alıştın...
Hiç sadece söylemek istedim.
Annemin dediği şeyle sevinecek gibi olsam da aklıma gelen şeyle sevincim kursağımda kaldı.
Anne sen istifa etmiyorsun ama adam seni kovuyor.
Neyse annem olgun, düşünceli bir kadındı.
Bu sorunu tek başına halletmeliydi.
"Hadi kalk bakalım işimiz var." annemin dediği şeyle boynumu büktüm.
"Ne işi?" dediğimde omuz silkti.
"Üstünü değiş gel markete gideceksin o zaman söylerim." dediğinde ofladım.
Bir çocuk daha yapsaydın bu ayak işlerin için.
Hep ben mi sürünecektim?
Annem odamdan çıkarken elime telefonumu aldım.
WhatsApp'a girdiğimde MaaşıYatırmayanAdam'a tıkladım.
Siz:
Siz: Ya! Sırf annem istifa etmesin diye maaşları mı yatırdın?
Siz: Umarım kovulursun.
Siz: Annemi kovmakla tehdit eden muhasebecinin kendisi kovulunca sıfadı esgal;
Siz:
Siz: Ama çok geç farklı bir şehirden:
Siz:
MaaşıYatırmayanAdam: Kötü oldu.
MaaşıYatırmayanAdam: Ama yine de teşekkürler.
Siz:
MaaşıYatırmayanAdam: Sen yazana kadar maaş sorunu olduğunu bilmiyordum.
MaaşıYatırmayanAdam: Cahil? Ah...
Siz: çalışanlar size söyleyememişse bu sizin suçunuz.
Siz: Demek ki onlara yukarıdan bakıp, sorunlarını dinlemiyorsunuz.
Siz: Bu senin görevin bu arada.
MaaşıYatırmayanAdam: Buradan bunu mu çıkardın?
MaaşıYatırmayanAdam: :)
Siz:
Siz: Oh!
Siz: Annem işi bıraktı kurtuldu sizden.
Siz: Konuşmayalım artık bb.
Görüldü ^^
Bence ikna olmuştu.
Yani umarım...
Üstümü değişmeden odamdan çıkıp, annemin yanına gittim. Benim geldiğimi gören annem elindeki kağıdı ve kartı elime tutuşturdu.
"Hadi markete gidip, şu listede yazanları al." annemin dediğilye kağıda göz attım.
"Bu kadar şey niye?" misafir geliyordu...
"Misafirimiz var." Ben dedim ama!
"Yine kim ya? Bak küçük çocuk varsa odama yollama valla döverim." şu hayatta nefret ettiğim şeyler listesinde başta olan şey misafir çocuğuydu.
"Çocuklu misafir yok." dediğinde derin bir nefes aldım.
"Patronum ve iki çalışan arkadaşım geliyor."
Bölüm sonu :)
Vote vermeden diğer bölüme geçmeyelim.