Piyanist-XIII-

By carmenella0

4.4K 693 1.2K

Her şey ölümle başladı, aşkla varoldu. Kardan kalbini kordan bir adama teslim etti. Adam sadece intikam ist... More

1.KIRMIZI NOTALAR
2. ZEHİRLİ PAPATYA
3.AYIN ETRAFINDAKİ KIZILLIK
4.KAR KÜRESİNDEKİ KADIN
5.SESSİZ MELODİ
6.MATEM
7. ÖLÜ ADAMIN SIRRI
8. RUHUN SERZENİŞİ
9. FIRTINADAN ÖNCE
10.SONUN BAŞLANGICI
11.YARA VE YARALI
12. KIŞ GÜNEŞİ
13.PİYON
14.DİLHUN
15.BUZ VE ATEŞ
17.KORDAN KADIN
18.O ZAMANLAR SEVDİĞİM ADAM
19.SARSINTI
20.YIKILAN DUVARLAR
21.DİKİŞ TUTMAYAN YARALAR
22.İLK CİNAYET
23.SİMSİYAH GECE
24.KARDAN KALP
25.BİR İPE DÜĞÜMLÜ OLMAK
26.SIR PERDESİ
27.RUHU NOTALARA DOLANAN ADAM
28.ŞEYTANIN KIZI
29.BİR GERÇEK BİN YALAN
30.KUSURSUZ KADER(FİNAL)
DUYURU!
DUYURU!

16.GÖZLERİN,GÖZLERİM...

85 19 6
By carmenella0

Yıldız vermeyi unutmayın ✨



Bir elden senin resmini tuttum
Diğerinde kalbinin parçalarını tuttum
Aşkım yeterli değil miydi?

🤍

Aynı gece Aden'den

Telefonu kapatmamla kafamın arkasında ki metalin soğukluğuda gitti. Hayal kırıklığı yaşadığım en baskın duygu olsada korkuyordumda. Ne yapacağımı bilmiyordum.

"Sana bunu yaşatmak istemezdim." Aşık olduğum adamın sesini duymak sadece midemi bulandırıyordu. Gözlerimden akan yaşları durduramıyordum.

Yaklaşık yirmi dakika önce Çınar'ın evine gelmiştik. Yanımdan kalkıp gittiğinde bir süredir başkasıyla görüştüğünden şüphelendiğim için odasını karıştırmıştım. Keşke ben kandırılıyor olsaydım ama can parçam kandırılıyordu. Bulduklarımdan sonra Ayza'yı aramıştım ama açmamıştı ikinci arayışımda ise Çınar kafama silah dayadığı için hiçbir şey söyleyememiştim.

"Neden?" Cevabını bilmek istediğim tek soru buydu. Alaz ve Çınar Ayza'nın ablasının yerini biliyordu ama ondan saklıyorlardı. Ayza'yı yıllarca takip etmişlerdi. Bir sürü fotoğraf bir sürü belge vardı. Benim canım tehlikedeydi ve ben hiçbir şey yapamıyordum.

"Gördüklerini unut." Dediğinde ona döndüm. Aşık olduğum adama baktım az önce kafama dayadığı silahı tutan eline baktım.

"Eğer konuşsaydım beni vuracak mıydın?"
Gözlerimden yaşlar akıyordu.

"Konuşmayacağını biliyordum." Birden elini uzatıp telefonumu aldı.
Kolumu tutup beni çekiştirmeye başladı.

"Çınar lütfen." Desemde beni dinlemiyordu. Bu tanıdığım adam değildi. Bunlar bana aşkla bakan gözler değildi. Beni sevdiğini söyleyen adam değildi.

Çınar dün gece beraber uyuduğumuz odaya gelmesiyle durdu.
Beni yatağa itip kapıyı kapattı. Duyduğum kilit sesiyle beni buraya kilitlediğini anladım.

"Çınar..." neredeyse fısıldamıştım. Kalkıp kapıya koştum vurmaya başladım.
"Çınar ne yapıyorsun? Beni burada tutamazsın." Bunu nasıl yapardı.
Kapıyı tekmelemeye başladım.
"Çınar! Lütfen çıkar beni." Ağlıyor,bağırıyor ve kapıya vuruyordum. Bana ne yapacaktı? O benim tanıdığım adam değildi.

Yorulup yere çöktüm. Sırtımı kapıya yasladım.

"Çınar beni hiç mi sevmedin?" Canım yanıyordu. Canımında canını yakacaklardı. Ben engel olamıyordum.

Ses yoktu,cevap yoktu. Pes ettim. Keşke Ayza'ya söyleseydim. Keşke öleceğimi bilsemde susmasaydım. Keşke en azından onu kurtarsaydım.

Çok sonra öğrendim,bizi kimse kurtaramazdı.

💔

Ayza'dan

Üzerimde ki ağırlığı hissediyordum. Isparta'nın soğuğuna meydan okurcasına çok sıcaktı. Dün gece Aden'le konuştuktan sonra yatağa geri dönüp yanına uzanmıştım. Bir süre onu izlemiştim ta ki kolunu belime sarana kadar. Kolu hala belime sarılıydı,söz verdiği gibi yanımdaydı. Gözlerimi yavaşça açtım. Onunda gözlerinin açık olduğunu görmemle bir an irkildim. Gözleri parlıyordu onu tanıdığımdan beri ilk kez yüzü bu kadar aydınlıktı.

"Günaydın." Diyip kafamı yastığa bastırdım. Eliyle yüzümü kapatan saçlarımı geriye attı.

"Günaydın." Dedi. Kalbimin yine çok hızlı çarpacağını düşünmüştüm ama hissettiğim tek duygu huzurdu. Günler sonra ilk kez huzurlu hissediyordum.
Elimi belime sarılı kolunun üzerine koydum.

"Kalkalım artık." Diyip kolunu üzerimden çektim. Ayaklarımı sarkıtıp esnedim. Sırtım ona dönüktü.

"Uykun var gibi. Hadi geri gel." Bunu söylemesiyle ona bakıp güldüm. Gözleri gözlerime bakıyordu. Bakışlarında takılı kaldım.

"Kahvaltı hazırlamamı ister misin?" Alaz'ı çok az yemek yerken görüyordum.

"Gerek yok." Diyip o da yataktan kalktı. Odasından çıkıp banyoya girmesiyle kalkıp kendi odama geçtim. Sanırım duşa girmişti. Bende duşa girip hızlıca hazırlanmaya başladım.
Duştan çıktıktan sonra saçımı kurutup makyaj yapmaya başladım. Bugün kendimi iyi hissediyordum.

Yüzüme renkli nemlendirici sürüp rengi eşitledim. Gözlerime kahve tonlarında bir far sürüp yine kahverengi eyeliner çektim. Şeftali tonunda allıktan çok az sürdüm. Dudaklarıma da gül renginde rujumu sürdüm. Saçlarımın ucunu maşayla dalgalandırdım. Siyah boğazlı triko elbisemi giyindim. Bedenimi sarmıştı. Üzerine siyah deri trençkotumu giyecektim. Siyah çizmelerimi de giyindim.

(Ayza'nın üstündekiler)

Hazırlandıktan sonra odadan çıkıp salona geçtim. Alaz'ı bekliyordum. Aden'i aramam gerektiği aklıma geldi. Telefonu çantamdan çıkarıp,aradım. Tam üç kere aramıştım ama ilk ikisinde açmamış üçüncüde meşgule atmıştı. Acaba derste miydi?

"Çok güzelsin." Alaz'ın sesini duymamla kafamı telefondan kaldırıp ona baktım. Kapının pervazına yaslanmış beni izliyordu. Ona gülümseyip yanına gittim.

"Teşekkür ederim." Dedim. İkimizde simsiyah giyinmiştik.Evden çıkıp arabaya geçtik. Yola çıktığımızda radyoyu açtım.

Çıkan şarkıya eşlik etmeye başladım ama kısık bir sesle,sadece mırıldanıyordum. Alaz'ın radyonun sesini yükseltmesiyle ona döndüm.

"Devam et ama daha yüksek sesle." Ona olumsuz anlamda kafamı salladım.
"Benim için şarkı söyler misin? Lütfen." Lütfeni imalı bir şekilde söylemişti.
Rica edince onu kuramamıştım.

"Ah o güzel gözlerin
Döndürüyor başımı
Lütfen seni izlerken
Hor gör bu telaşımı" başını söylerken gözlerine baktım. Gerçekten başımı döndürüyordu.

"Tut elimden gidelim
Bu şehirde huzur yok
Sıcak şarap içelim
Ne de olsa vakit çok" vaktimiz çok muydu? Bir gün el ele tutuşup bu şehirden gidebilecek miydik?

"Dayanamıyorum hayallerim çok ağır
Bana yardım et kime konuşsam sağır
Dayanamıyorum hayallerim çok ağır
Bana yardım et kime konuşsam sağır" burayı söylerken hüzünlendim. Gerçekten kimsem yoktu. Kimse beni duymuyordu,Alaz dışında.

"Sesinde çok güzel. Zamanı unutturuyor." Dediğinde ona bakıp tebessüm ettim.

"Bugün iltifat etme günündesin." Dedim.

"Sadece sana bakınca içimden geliyor." Diyip bana baktı tekrar yola döndü.
"Yine geldi." Diyip güldü.
Bende gülüp camdan dışarıya baktım. Okula gelmiştik arabayı park etmek için boş bir yer arıyordu.

"Şurası boş." Diyip sağ tarafı gösterdim.

"Kedicik." Bana sürekli lakaplar takmaya bayılıyordu. Alaz arabayı benim bulduğum yere park etti. Kapıyı açıp arabadan indim. Alaz'da yanıma geldiğinde okula yürümeye başladık.

"Ayza,bensiz bir yere gitme." Hala dün olan olayı atlatamamıştı. Bende atlatmış sayılmazdım.

"Merak etme. Hiçbir yere gitmem." Kolumdan tutup kendine çevirdi.
Kolumdaki elini kaldırıp saçımla oynamaya başladı.
Gözleri gözlerimdeydi.

"Hiç gitme."
Birden arkadan itilmemle Alaz beni tutup kendine çekti. Neredeyse yere düşecektim. Alaz bana çarpan kişiye çok korkutucu bakıyordu. Özür dileyen sesi duyduğumda sorun olmadığını söylemek için arkamı dönmeye çalıştım ama Alaz kafamı tutup göğsüne bastırdı. Küfür ettiğini duyduğumda gözlerimi kocaman açtım. Arkadaki çocuk gittiğinde kafamı bıraktı. Kafamı kaldırıp ona baktım.

"Niye yavru köpek gibi bakıyorsun yine?" Diye sordu.
Omzumu silkip yürümeye başladım. Arkamdan geliyordu. İlerleyip okula girdim. Merdivenleri çıkmaya başladım. Üçüncü kata çıktığımızda yollarımız ayrılıyordu. Dönüp ona baktım.

"İyi dersler." Diyip arkamı döndüm. Kolumdan tutup beni kendine çevirdi.

"Kaçmasana hemen." Kafamı kaldırıp ona baktım. Eğilip saçlarımın başladığı yerden öptü.
"İyi dersler güzelim." Dedikten sonra arkasını dönüp sınıfına ilerledi. Bende sınıfa girip Gece'den en uzak yere oturdum. Bana bakıyordu ama dönüp bakmayacaktım. Mümkün olsa yüzünü bile görmek istemezdim.

Cana hocanın gelmesiyle ders başladı. Beliz durmadan bana bakıyordu. Ders boyunca diken üstündeydim. Bir yanda Beliz bir yandan Gece tarafından göz hapsine alınmıştım. Ders bittiğinde kemanı yerine bırakıp hızlıca çıkışa ilerledim.

"Ayza bekle." Gece seslenmişti. Beklemeyi düşünmüyordum. Sınıftan çıktığımda Alaz'la göz göze geldim. Hızlıca yanına gitmeye başladım. Gece hala arkamdan geliyordu. Alaz'da onu fark ettiği için sinirli bakıyordu.

Arkamı döndüğümde Gece'yle neredeyse çarpışıyorduk.

"Bilmiyordum."

"İnanmıyorum." Diyip tekrar önüme döndüm. Kolumdan tutmasıyla Alaz'ın buraya doğru geldiğini fark ettim. Tekrar Gece'ye dönüp baktım.

"İnandırmak için bir şey yapamam ama o adamın sizinle bir derdi olduğunu bilmiyordum." Alaz yanıma gelmişti Gece ona bakıp tekrar bana döndü.

"Bitti mi?" Diye sordu Alaz. Ben sadece Gece'nin gözlerinin içine bakıyordum.

"Tek arkadaşım sensin." Dedi Gece. Bu bende bir tepkiye neden olmadı. Benimde tek arkadaşım Aden ama ben onu hiç üzmedim. Aden'e zarar gelse mahvolurdum.

"Uyuşturucu kullanıyorsun." Dedim. Üzgün ifadesi sarsıldı. Tedirgin bakıyordu.

"Ne?" Alaz bu tepkiyi vermişti. Ona bunu anlatmayı unutmuştum.
Gece'nin bir şey söylemesini bekledim. Gözlerine beklentiyle bakıyordum.

"Lütfen kimseye söyleme." Dedikten sonra omuzları çökmüş bir şekilde arkasını dönüp gitti. Merdivenlerde gözden kaybolana kadar ona baktım.

"Bunu bana neden söylemedin?" Diye sordu Alaz.

"Bilmiyorum." Gerçekten bilmiyordum sadece birine anlatmak istememiştim. Beliz'in sınıftan çıkıp bize yönelmesiyle iyicene sinirlendim.

"Selam." Diyip yanımızda durdu.
İkimizde cevap vermeyince yüzü düşmüş gibi olsada hemen toparladı.
"Bir şey soracaktım, özel ders veriyormuşsun." Bunu Alaz'a söylemişti. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Alaz kolunu omzuma atıp beni kendine çekti. Gözlerimi açtığımda Beliz bana bakıyordu.
"Acaba banada ders verebilir misin?"

"Veremez." Sesim kendimden beklemediğim şekilde soğuk çıkmıştı.
Beliz bana bakıp sonra Alaz'a odaklandı.

"Sen bir cevap verirsen daha iyi olur." Pişkin.

"Olur. Daha sonra saat ayarlarız." Hayal kırıklığına uğradım. Omzumdaki kolunu itip merdivenlere yöneldim. Gerçekten mi? Her şeyin farkında olup böyle bir şeyi kabul etmek de neydi?
Gerçekten sinirliydim. Okuldan çıkıp ilerlemeye devam ettim.

"Ayza." Alaz'ın sesini duymamla adımlarımı hızlandırdım.
"Beklesene kızım." Ona orta parmağımı kaldırıp yürümeye devam ettim. Sinirden ne yaptığımı bile bilmiyordum.
Arkadan güldüğünü duyduğumda durup ona döndüm. Salak gülüyordu. Durduğumu görünce yavaş yavaş yürüyüp yanıma geldi.
Tam karşımda durduğunda elini kaldırıp saçımı kulağımın arkasına yerleştirdi.
"Sorun ne kar çiçeği?" Cidden soruyor musun der gibi ona baktım.

"Bu benim işim Ayza." Bahanesi bu muydu?

"Benim için bir kişiyi es geçemedin mi?" Dediğimde derin bir nefes aldı. Onu sıkıyor muydum.
"Biliyor musun? Her şeyin farkında olup bunu yapman hayal kırıklığından başka bir şey değil." Diyip arkamı döndüm. Kolumdan tutup beni kendine çevirdi.

"Bu çok saçma. Çocuk gibi davranma." Beni delirtiyordu.

"Öyle mi? O zaman biri bana yaklaştığında gelip uzaklaştırma Alaz." O da sinirlenmeye başlamıştı. Şu an ne yapıyorduk? İki sevgili gibi kavga ediyorduk.

"Beni çıldırtmak mı istiyorsun yoksa tehdit mi ediyorsun?"

"İkiside değil. Beni anlamanı istiyorum. Aramızda bir şey var dedin ama o şekilde davranmıyorsun." Ellerini yüzüme yerleştirdi.

"Sadece ders vereceğim için bana haksızlık yapma." Geri çekildim,elleri iki yanına düştü.

"Eve gitmek istiyorum." Diyip ona arkamı döndüm. Bu yaptığı bencillikti. Arabaya yerleşene kadar üç adım gerimde yürüdü. Arabada kafamı cama yasladım ona hiç bakmadım. Arada gözlerinin ağırlığını üzerimde hissediyordum. Eve geldiğimizde direkt odama geçtim. Açtım ama bir şeyler yemek istemiyordum.
Sosyal medyaya girip gezinmeye başladım.
Feza bir fotoğraf paylaşmıştı. Çiftlikteyken Arda çekmişti.


Arya,Feza ve Melis kadrajdaydı. Çok tatlı olduklarını fark ettim. Arya bile sevimli gözüküyordu. Bu ara bana iyi davranıyordu. Fotoğrafı beğenip bir süre daha gezindim. Sonunda sıkıldığımda çıkıyordum ki bir fotoğrafa etiketlendiğimi gördüm. Girip baktığımda kalp atışlarım hızlanmıştı. Alaz çiftlikte çektiğimiz bir fotoğrafı paylaşmıştı. Altına kar çiçeği yazmıştı.


Bir süre fotoğrafa baktım. İkimizde çok güzeldik. Gidip Alaz'ın takipçilerine baktım. Tabi ki Beliz takip ediyordu. Bunu gördüğünde ki yüz ifadesini düşünüp kendi kendime güldüğümü fark ettim. Yüz ifademi toparlayıp odadan çıktım. Alaz mutfaktaydı içeriye girip ona baktım. Camın önünde durmuş dışarıyı izliyordu.
Arkasını dönüp beni yanına çağırdı. Kolunu omzuma atıp beni kendine çekti.

"Teşekkür ederim." Dedim. Sosyal medyasında kendisi dışında kimseyle fotoğrafı yoktu. Artık ben vardım.

"İçimden geldi." Burnunu saçlarıma sürttü.

"Bu ara içinden bir sürü şey geliyor." Diyip güldüm.

"Sana bir şey söylemekte geliyor." Kafamı kaldırıp alttan ona baktım.

"Neymiş?" Gözlerimi kırpıştırdım.
Burnumun ucunu öpüp bana sarılmaya devam etti. Kafamı kalbine yasladım. Çok güzeldi.

"Aramızda ki hiçbir şeyi görmezden gelmem."

"İstemediğimi söylememe rağmen evet dedin." Sesimde ki hüznü fark ediyordu.

"Mesaj atıp boş günümün olmadığını söyledim. Bu kadar üzüleceğini düşünmemiştim." Beni kollarımdan tutup geri çekti. Yüz yüzeydik.
"Ben böyle bir şey ilk kez hissediyorum,garip. Nasıl davranmam gerektiğini bilmiyorum." Onu anlıyordum bende ilk defa hissediyordum. Daha önce bir ilişkim olmuştu ama böyle yoğun duygular yoktu.

"Seni kıskanıyorum." Açık olmanın en doğrusu olduğunu hissettim. Yutkunduğunu duydum.

"Bu birden söylenir mi?" Heyecanlanmış mıydı? Acaba söylemek istediğim diğer cümleleri duysa ne yapardı?

"Sadece madem anlamaya çalışıyoruz o zaman açık olmanın daha iyi olacağını düşündüm." Dediğimde haklısın anlamında kafasını salladı.
Yanından geçip buzdolabının önüne gittim. Kapağını açıp dünden kalan yemekleri çıkardım.

"Acıktın mı?" Diye sordu. Kafamı aşağı yukarı salladım. Yemekleri ocağa koyup ısınmasını bekledim. Alaz beni izliyordu. Telefonunun çalmasıyla mutfaktan çıktı. Odasına geçmişti. Yemekler ısınmıştı. Tabak çıkarıp yemekleri doldurdum. Masaya koyup Alaz'ı bekledim.
Bir süre sonra kapının açılma sesini duydum. Mutfağa girip yanıma oturdu.

"İyi misin?" Az önceki neşeli bakışları gitmişti. Çok soğuk duruyordu. Bana cevap vermeden yemeğini yemeye başladı.
"Kim aramış?" Diye sordum bu sefer çatalı sertçe masaya atmasıyla irkildim.
Bana bakıp derin bir nefes aldı.

"Özür dilerim. Çınar aramış." Dedi. Bir sorun mu vardı? Aden'e ulaşamıyordum.

"Aden'le ilgili bir şey dedi mi? Dün gece aradı garipti. Bugünde ulaşamıyorum."

"Hayır." Başka bir şey demedi. Canını sıkan bir durum vardı. Daha fazla üzerine gitmek istemiyordum. Sessizce yemeğimizi yedikten sonra ikimizde odalarımıza geçtik. Aden'i aramayı denemiştim ama hala ulaşılamıyordu. Yatakta boş bir şekilde uzanıyordum. Telefonumun çalmasıyla Aden olduğunu düşünüp heyacanlanmıştım. Arayan Feza'ydı. Açtım.

"Alo." Müzik sesi geliyordu Feza bağırarak konuşmaya başladı.

"Alaz cevap vermiyor. Yanımıza gelecektiniz." Dedi. Neyden bahsettiğini bilmiyordum. Alaz söylemeyi unutmuş olmalıydı.

"Bilmiyorum ki. Sorarım." Dedim.

"Tamam ben sana konum atıyorum. Onu ikna et. Bayy." Diyip telefonu kapattı. Gelen mesaj sesiyle Feza'nın konumu attığını anladım. Yataktan kalkıp Alaz'ın odasının önüne geldim. Kapısı kapalıydı,tıklatıp yavaşça kapıyı açtım.
Alaz yatağında bir kolu başının altında uzanıyordu.

"Ne yapıyorsun?" Diye sordum.

"Düşünüyorum kar çiçeği." Dedi. Ona doğru ilerleyip başında dikildim.

"Feza aradı. Yanlarına çağırıyor." Bana bakıp birden bacaklarını yataktan sarkıttı. Geri adım atacaktım ki belimden tutup yerimde sabitledi. Yatağın kenarında oturuyordu,kafasını karnıma yasladı.

"Hiçbir şey doğru değil." Dedi.
Kollarını tamamen karnıma dolayıp beni iyice kendine çekti.
"Kafamdaki sesler susmuyor." Elimi saçlarına daldırıp,okşamaya başladım.

"Sana iyi gelmek isterdim." Fısıldayarak konuşuyorduk.

"Geliyorsun zaten."

"Gidecek miyiz?"

"İster misin?" Onun kafasınj dağıtmaya ihtiyacı vardı.

"İsterim." Kafasını karnımdan kaldırıp bana baktı. Keşke şu açıdan kendini görebilseydi. Çok yakışıklı bir adamdı.

"O zaman hazırlan." Diyip kollarını çekti. Ayağa kalkıp dolabına yürüdü. Üzerinde ki kazağı çıkarıp yatağa attı. Sırt kaslarını izledim. Bir anda üzerini çıkarmamalıydı. Yutkundum. Hareket et Ayza. Odadan çıkmalıydım. Tam çıkacakken yan dönmesiyle kaburgasında ki dövmeyi daha net gördüm. Ona doğru ilerleyip yanında durmamla bana döndü.

"Dövmene bakabilir miyim?" Diye sordum.
Sola dönüp kaburgasında ki dövmeyi daha net görmemi sağladı. Bu bir kar tanesiydi. Çok güzel çizilmişti. Daha yakından bakmak için yaklaştığımda nefesim tenine değiyordu. Karnını içine çekti,kasılmıştı.
"Çok güzelmiş. Ne zaman yaptırdın?"
Bende bir ara dövme yaptırmak istiyordum.

"3 yıl olacak."
Geri çekilip odadan çıktım. Bizim apartmana taşındığı zamanlar yaptırmıştı.

Alaz geldiğinde evden çıkıp arabaya geçtik. Konumu gösterdim. Yeri bildiğini söyledi. Uzak bir yer değildi. Yaklaşık yirmi dakika sonra arabadan inip mekana yürümeye başladık. Hoş bir bardı. Zahir'in barına kıyasla sadece aklı başında insanların alındığı belliydi. Bizimkileri aramaya başladık. Sonunda Uzay'ın el sallamasıyla bulup yanlarına ilerledik. Masaları birleştirmişlerdi diğer grupta buradaydı. Çilay'ı görmemle anlık duraksasam da Alaz'ın elini sırtıma koyup itmesiyle yürümeye devam ettik. Masaya gelince herkesle selamlaşıp oturduk.

"Nasılsın?" Sare kulağıma eğilip sormuştu.

"İyiyim,sen?" Dedim. Beliz Alaz'ın karşısındaydı. Kız sürekli etrafımıza oturmayı nasıl başarıyordu.

"İyi." Sare Atlas'a dönüp kolunun altına girdi. Uzay Mina'ya yine bakmıyordu. Onun bu haline iç çekip Çilay'a baktım. Önündeki bardağın boşalmasıyla dolması birdi. Çok hızlı içiyordu. Onu umursamıyordum istediği gibi içebilirdi. Hatta bu durum işime gelirdi. Telefonunu almalıydım.

Kafamı önüme çevirdiğimde Beliz'in Alaz'ı süzen bakışlarıyla karşılaştım. Hiç yapmayacağımı düşündüğüm bir şey yaptım. Yaklaşıp Alaz'ı yanağından öptüm. Onu öpmemle birden bana dönüp baktı. Omzumu silktim. Kolunu omzuma atıp beni kendine çekti. Saçlarımın üzerinden öpmesiyle rahatladım.
Beliz'e bir daha bakmadım. Arya masadan kalkıp gitti. Sanırım lavaboya gitmişti. Bende gitsem iyi olurdu.

"Alaz ben lavaboya gideceğim."
Bana bakıp kafasıyla onayladı.

Yanından kalkıp Arya'nın girdiği koridora girdim. Lavaboyu görünce ilerleyip kapıyı açıp içeri girdim. Arya aynadan kendine bakıyordu. Bir yandan da ağlıyordu.

"Arya?" Yanına ilerleyip ona baktım. Beni zaten fark etmişti.
Aynadan bana bakıyordu.

"Çok masumsun." Sanki bu kötü bir şeymiş gibi söylemişti.
"Bu hayat için Alaz için fazla masumsun." Gözlerimi devirdi eski Arya geri mi dönüyordu.

"Yine mi? Bir şeylerin değiştiğini sanmıştım."
Birden gülmeye başlamasıyla şaşkınca ona baktım.

"Aptal onu sevdiğimi falan mı sanıyorsun?" Hala gülüyordu.
"Size bakınca Zahir ve beni görüyorum. Sadece seni korumak istedim ama aptal arkadaşlarımın hepsi tekrar Alaz'a taktığımı düşündü." Ona şok içinde baktım. Beni neden korumak istemişti?

"Beni neden koruyasın Arya? Zahir'le aranda ne olduğunu da bilmiyorum." Bana döndü.

"Zahir bana aşıktı ama o kadar kötü biriydi ki kendimi sürekli iyi olduğuna inandığım Alaz'ı sevmeye ikna ettim." Tekrar ağlamaya başladı.
"Ama ben Zahir'i sevdim. Çok sevdim. Sonra kaybettim."

"Arya ben özür dilerim." Ne için diliyordum?

"Yapma. Özür dilemesi gereken benim. Senden sonra Zahir'den."
Ağlamasının şiddetlenmesiyle ona sarıldım. Onunda bana sıkıca sarılmasıyla kendimi garip hissetsemde çekilmedim.
"Zahir benim yüzümden hapse girdi. Bir yıl önce çıkmış bana ulaşmaya çalıştı ama hep kaçtım. Nasıl yüzüne bakacağım?"

"Nasıl?" Diye sordum.
Geri çekilip ellerimi tuttu.

"Be-ben bir adamı bıçakladım. Zahir suçu üstüne aldı. Benim için yaptı ama ben ona Alaz'ı sevdiğimi söyledim." Arya'nın böyle bir şey yaşaması çok kötüydü.
"Zahir kötüydü hemde hapisteydi benden vazgeçmesini istedim." Birden kollarımı tuttu.
"Görememişim Ayza asıl kötü olan o değilmiş." Lavabonun kapısının açılmasıyla Arya arkama baktı. Ellerini kolumdan çekti.

"Arya sen ağlıyor musun?" Gelen Feza'ydı.

"Ben gitmeliyim." Diyip lavabodan çıktım. Asıl kötü olan kimdi? Kendimiydi yoksa Alaz mıydı? Zahir sevdiği kadının suçunu üstlenmişti. Alaz'dan nefret ediyordu çünkü Arya'yı ona aşık sanıyordu. Arya'nın aşık olduğu adam Zahir'di. Gerçekleri bilse nefreti geçer miydi? Kaybettiği yılları ona kim geri verecekti?

Alaz'ın yanına oturduğumda Beliz onunla konuşmaya çalışıyordu ama o bile umurumda değildi. Alaz dersi iptal ettiği için söyleniyordu. Gözlerim Çilay'ı aradı sonra mekanın dışında sigara içtiğini gördüm. Kalktım Alaz bana baksada dönüp ona bakmadım. Mekandan çıkıp Çilay'a ilerledim.

Tam karşısında durdum.

"Seni abin yüzünden mi dışlıyorlar?" Gözlerini kocaman açıp bana baktı.

"Sen ne saçmalıyorsun?" Alaz Çilay'ın arkasında ki camdan gözüküyordu. Gözleri üzerimdeydi.

"Abin hakkında çıkan haberleri gördüm. Bu yüzden mi senden uzaklar?" Sinirle saçlarını geriye atıp yaslandığı duvardan ayrıldı.

"Dışlandığım falan yok. Bir abimde yok. Artık yok."

"Söylesene o kızları cidden abin mi öldürdü?" İçimdekileri tutamıyordum.
Birden beni omuzlarımdan itmesiyle geriye sendeledim. Alaz'ın masadan kalktığını göz ucuyla gördüm. Şu an değil gelip beni buradan götürmemeliydi. Birden Çilay'ı kolunda tutup çekiştirmeye başladım. Mekanın olduğu sokağın sonundan sola döndüm.

"Derdin ne?" Diye sordu.

"Senin benden başkası anlayamaz. Bana sadece cevap ver. Abin katil mi?"

"Hayır! Duydun mu? Değil,abim katil değil." Diye bağırdı. Gözleri dolmaya başlamıştı.

"O gece onunla konuşuyordun."

"Evet gitti ve dönmeyecek o da son konuşmamızdı." Dönmeyecek mi? Ablamda mı dönmeyecekti?

"Anladım. Katil değil ama kaçıyor." Diyip yanından geçmeye çalıştığımda kolumdan tuttu.

"Neden bunları soruyorsun?"

"Yanlış biriyle arkadaş olmak istemedim." Dedim.

"Abim gitti. Dönmeyecek. Biz de arkadaş olmak zorunda değiliz. Bir daha bu konuları açma. Canını yakarım." Diyip beni itti. Yanımdan geçip gittiğinde arkasından baktım. Alaz bana doğru geliyordu.
Hata yapmıştım.
Sinirle yanlış yapmıştım.

"Ne yaptım ben? Elimdeki fırsatı kaçırdım."

"Ayza iyi misin?" Alaz beni kendine çevirdi.

"Hata yaptım. Hata yaptım." Aynı cümleyi söyleyip duruyordum.

"Ayza sakin ol."

"Ablamı asla bulamayacağım. Hata yaptım."

"Bana bak. Gözlerime bak güzelim." Diyip ellerini yüzüme yerleştirdi.
"Ablanı bulacağız. Çilay'la ne konuştunuz?"

"Ona abisini sordum. Ona katil mi diye sordum."

"Neden benden habersiz hareket ediyorsun?" Gözlerim dolmaya başladı.
Tek çarem kalmıştı.

"Alaz Çilay abisiyle konuşmuştu. Telefonunda hala numara olabilir. Lütfen bana yardım et."

"Beni bekle o telefonu sana getireceğim tamam mı?" Kafamı aşağı yukarıya sallayıp sakinleşmeye çalıştım. Alaz gitti. Duvara yaslanıp onu beklemeye başladım. Ne yaptığımı sanıyordum? Neden böyle hatalar yapıyordum? Onunla yakınlaşmam lazımdı benden kaçmasını sağlamam değil.

"Aptal,aptal Ayza." Kafamı duvara vurdum. Karşıya bakmamla onu gördüm. Ablam oradaydı karşı caddedeydi.
"Abla!" Ona seslendim ama dönüp bakmadı. Orada duruyordu işte. Sırtımı duvardan ayırdım. Ona doğru yürümeye başladım.
Tekrar seslendim ama beni duymuyordu. Koşmaya başladım. Alaz'ın bana seslendiğini duysamda durmadım. Hızlandım.

Yola atlamamla bir fren sesi duymam bir oldu. Soluma baktığımda üzerime gelen arabayı gördüm. Önüme döndüğümde ablam yoktu. Araba çarpmak üzereydi birden arkamdan birinin tutup çekmesiyle yere düştük.
Araba bize korna çalıp gitmişti.

"Sen ne yapıyorsun? Kafayı mı yedin?" Alaz bağırarak konuşuyordu. Kalkıp kaldırıma oturdu benide yanına oturtup bana sinirli bir şekilde bakmaya başladı.

"Ben bilmiyorum." Karşıya baktım. Oradaydı emindim ama artık yoktu. Alaz'ın dediği gibi kafayı mı yiyordum?

"Güzelim sana ne oluyor? Ben yanındayım bana her şeyi anlatabilirsin." Gözleri gözlerime bakıyordu. Sanki derdimi anlamak ister gibi,sanki ruhumu görmek ister gibiydi.

"Ben..." söyleyemezdim.
"Korktum." Dedim.

"Neyden?" Diyip arkasına baktı. Sanırım birinin olup olmadığını kontrol ediyordu.

"Bir adamı Zahir'e benzettim olanlar aklıma gelince korkup kaçtım." Zahir suçsuz ama suçlu bir adamdı. Şimdide hiç tanımadığı bir kız ona suç atıyordu.

"O sana bir daha asla yaklaşamaz. Korkmana gerek yok. Tamam mı güzelim?" Eliyle saçlarımı okşadı. Ona dolu gözlerle bakıp kafamı boynuna gömdüm. Kokusunu içime çektim.
"Ben de seni koklayabilir miyim?" Bu sorusuna gülüp kafam boynundayken onaylar anlamda salladım. Bilerek sesli nefes alıyordu.
Bir süre öylece sarıldık. Sonra Alaz'ın elindeki telefonu fark ettim. Kafamı çekip elinden aldım.

"Nasıl aldın?" Tebessüm etti.

"Sen bir şey istersen ben ne olursa olsun yaparım." Ona gözlerimi devirdim.

"Her şeye romantiklik yapamazsın. Cidden nasıl aldın?"

"Ben romantik bir adamım." Bana daha önce ben bencil bir adamım demişti. Her geçen gün Alaz'ın nasıl bir adam olduğunu öğreniyordum.
Ona bakmaya devam edince ofladı.
"Kendimize göre yöntemlerimiz var. Aldık işte kızım hadi bak kimse fark etmeden yerine koymamız lazım."

Telefonu açtım. Şifre yoktu bu duruma şaşırsamda hemen arama geçmişine girdim. İki gün önce gece olan aramalara baktım. Kırık kalp şeklinde kayıtlı biri vardı birde ondan önce aradığı sadece numara vardı. Önce numaraya tıkladım. Heyecanla kulağıma yasladım.

"Aradığınız numara kullanılmamaktadır." Hayal kırıklığıyla telefonu kapadım.

"Ne oldu?" Diye sordu Alaz.

"Kullanılmıyor." Diyip kırık kalbe baktım. Abisi kalbini kırmıştı. Belkide öyle kaydetmişti. Kullanılmayan numara olma ihtimali daha yüksekti. Sonuçta polis tarafından aranıyordu. Yine kırık kalbe bastım.

Telefonu kulağıma yasladım. Çalmaya başlamasıyla heyecanlandım. Kalbim hızlanmıştı. Dördüncü çalışta telefon açıldı.

"Alo." Bu sesi tanıyordum. Aramızda en az konuşan kişiydi ama karıştırmam imkansızdı.
İçeride ki müzik sesi aynıydı. Bir hareketlenme sesi duydum.
"Çilay iyi misin? Lavaboya girmiştin bir şey mi oldu?"
Alaz'a baktım. Kendi telefonuna bakıyordu.
Telefonu kapatıp Alaz'a verdim.

"Telefonu hemen götür."

"Açtı mı?"

"Evet ama o değil tanımadığım bir erkek sesiydi."
İç  çekip onaylar anlamda kafasını salladı. O da hayal kırıklığı yaşamış gibiydi.

"Hadi gel." Beraber kalktık. Mekana girdiğimizde hala şaşkındım. Alaz telefonu Çilay'ın çantasına kimse görmeden koymuştu. Yerimize oturduğumda telefonu açan adama baktım. Lavabonun olduğu koridora bakıyordu. Gerçekten onu merak etmişti? Çilay'da kırık kalp şeklinde kayıtlıydı.

"Bir sorun mu var?" Alaz yanıma oturduğunda sormuştu.

"Yok." Diyip önüme döndüm. Beliz,Melis ve Rüzgar fotoğraf çekiliyordu. Uzay Mina'ya bakmamak için çabalıyordu. Çilay lavabodaydı. Arda Uzay'la konuşmaya çalışıyordu. Ondan sıkılmış olmalı ki kalkıp Melis'in yanına geçti. Uzay bana baktı. Göz göze geldik. Birbirimize tebessüm ettik. Sonra onlara baktım. Sare ve Atlas.

Sare Atlas'ın kolunun altında gülerek bir şeyler anlatıyordu. Çok mutlu gözüküyordu. Atlas'la göz göze geldim. Ona nasıl bakıyorsam garipsemiş gibi bir yüz ifadesi vardı. Kırık kalp Atlas'tı. Telefonu açan, Çilay'ı merak eden oydu.
Sare'nin hayal kırıklığı olacaktı.
Atlas'ın gözünün arkaya kaymasıyla oraya baktım. Çilay lavabodan çıkmış buraya geliyordu. Masaya oturana kadar ona baktı. Sonra göz göze geldiler. Gözlerini kaçıran Atlas oldu. Yanlış olduğunun farkında mıydı? Çilay Sare'ye baktı. Atlas'ın omzundaki koluna baktı. Üzüldüğünü gördüm. Bende üzülüyordum ama Sare için. Bunu nasıl yapardı?
Bu gece hiçbir şey yolunda gitmiyordu.

"Alaz ders işini tekrar düşünemez misin?" Beliz ne ara gelip başımızda dikilmeye başlamıştı. Derin bir nefes aldım.

"Vakti yok işte kaç kere söylesin!" Masada ki herkesin ilgisini çekmiştim. Biri gülüyor gibi olmuştu. Uzay olduğuna emindim.

"Sadece bir şey sordum sakin ol." Beliz gözlerini devirip Alaz'ın karşısına oturdu.

"Sorma Beliz. Israr etmeyi bırak." Ona yaklaştım.
"Yoksa iyi şeyler olmayacak." Fısıldamıştım sadece o duydu. Arya birden arkamdan geldi.

"Dans etmekten yoruldum." Feza geçip karşıma oturdu.

Beliz bana kötü kötü bakıyordu. Cidden adam sevgili olduğumuzu yalanlamamıştı. Aramızdaki durum bizi ilgilendirirdi. Şansını zorluyordu. Hayatım boyunca hep bir şeyleri kaybetmiştim. Alaz'ı kaybetmeyecektim. Böyle bir durum söz konusu da değildi. Beliz kendi kendine uğraşıyordu.

"Gitmek ister misin?" Alaz kulağıma fısıldadı.
Ona dönüp baktım. Bana bakıyordu.
"Biliyor musun kar çiçeği? Gözlerini çok seviyorum." Dedi. Bende Alaz. Gözlerini çok seviyorum ama en çok seni seviyorum.
Kafamı boynuna gömdüm. Sakinleş Ayza.

"Gidelim." Dedim. Elimi tuttu. Kalktığında bende onunla kalktım. Ele ele mekandan çıktık. Kimseye bir şey söylememiştik. Arabaya yerleştik. Kemerimi bağladığımda arabayı çalıştırdı.
"O telefonu kim açtı?"

"Dedim ya tanımıy..."

"Ayza." Beni susturdu.
"Kim açtı?" Nasıl beni bu kadar iyi anlıyordu?

"Atlas açtı." Direksiyonu sıktı. Ellerinin üstü daha da beyazladı.

"Emin misin?" Diye sordu. Bende inanmak istememiştim.

"Eminim. Oydu Alaz."
Arabayı hızlandırdı. Son konuşmamız bu olmuştu.

"Eve gidip uyuyalım. Bunun hesabını yarın soracağım." Sinirlenmişti. Ben sadece üzülmüştüm.

Dediği gibi eve geldiğimizde üzerimizi değiştirip yatağa geçmiştik. Bana sarılıyordu,ona sarılıyordum. Bugün olan her şeyi yarın sabah hatırlayacak olsakta onunla uyurken unutuyordum. Alaz sığındığım limandı. Güvendiğim tek adamdı. Onsuz ne yapardım? Bilmiyordum.
Hep yanımda olmasına ihtiyacım vardı.
Ona baktım. O da bana bakıyordu. Göz gözeydik. Bana yaklaştı. Burnu burnuma değiyordu. Önce sol göz kapağımdan öptü sonra diğerini öptü. Geri çekildiğinde tebessüm ettim. Gözlerini kapadı. Biraz onu izledim.
Sonra,uyuduk.
Göz göze, sarılarak, kalp kalbe. Sadece uyuduk.

❄️

İnstagram- carmenella.13

Continue Reading

You'll Also Like

230K 7.9K 33
Bora'nın üzerime gelen adımlarıyla birkaç adım daha ondan uzaklaşmak istesem de yatağa çarpan bedenimle durmak zorunda kaldım. Gözlerimin derinine ba...
İHTİLAL By Fatma Demir

Mystery / Thriller

798K 27.9K 63
"Benimle oynarken iyi düşün." diye hırladı. Sesi karnımı burkarken dudaklarıma kilitlenmiş bakışlarını görünce karanlığın verdiği cesaretle güldüm. "...
MÂHÎ By AB

General Fiction

11.6M 442K 50
Beni sevebilir miydi gerçekten? Böylesi kötü bir adam, sevgi nedir bilir miydi? ▪▪▪
1K 155 14
B.N:Arka Bahçede biraz kan dökülmüş sanırım temizlemek ister misin? ...