middle of the night.

By lacheishere

43.3K 4.3K 5.6K

"başarılı olan her alfanın arkasında, ona aşık bir omega vardır." - kingdom!au - omegaverse More

Middle Of The Night
Episode 1 : The Forest
Episode 2 : Unknown Sound
Episode 3 : Successful Alpha
Episode 5 : Jeon Jungkook
Episode 6 : Escape
Episode 7 : Delta
Episode 8 : "Emerald Prince"

Episode 4 : Soulmate

3.7K 543 867
By lacheishere

merhabalar arkadaşlar nasılsınız?

sömestre girmiş bulunuyoruz ancak ben tabii yine geç kalarak bir hafta sonra ancak bölüm atabildim

karneleriniz nasıl? iyiyse tebrik ederim kötüyse de canınız sağ olsun sikeyim okulu ♡

bu bölümden sonraki tüm bölümler için artık sınır koymaya başladım, etkileşimin düşmemesi adına

keyifli okumalar dilerim ♡

bölüm sınırı: 190 oy + 450 yorum

|Dördüncü Bölüm : Ruh Eşi

Kim Taehyung bir kralın sahip olması gereken seçici özelliklerin neredeyse hepsine mükemmel bir şekilde uyum sağlıyordu.

Alfa olmaması dışında.

Bu zamana dek tahta geçen tüm hükümdarların cinsiyeti alfa olmakla beraber, bunun seçici bir özellik haline gelmesi tamamiyle halkın üstünkörü görüşlerinden kaynaklanıyordu. Halk kendilerini yönetecek ve koruyacak olan kişinin özelliklerini belirlerken tüm bunların aslında birer alfa özelliği haline gelmesini sağlamıştı. Halka göre iyi bir kral demek kendinden önce halkın güvenliğini ve dertlerini önemseyen, fedakar, önceliklerini bilen, fiziki gücü yerinde olan, soğukkanlı, merhametli, bağışlayıcı ve bunun gibi pek çok değişik özelliklere sahip olan kişi demekti. Tüm bunların yanı sıra koskoca hanedanlığı yönetecek olan kral, diğer cinsiyetteki kurtlara boyun eğmemesi adına alfa olmalıydı, herhangi bir savaş durumunda basit bir feromonla pes edecek bir omega ya da beta değil. Taehyung'un halk tarafından sevilmemesinin ve istenmemesinin tek sebebi ise bir omega oluşuydu. Omegalar halkın ve diğer çoğu insanın gözünde alfaların üremelerini sağlayan basit kurtlardan başka bir şey değillerdi. Omegalar onlara göre tam manasıyla güçsüzdü. Alfaların salgıladığı basit bir feromona bile diz çökebilecek seviyede bir güçsüzlüktü bu hatta. Kızgınlık dönemlerinde bir sikin içlerine girmesi adına çırpınan aptal sürüsünün tekiydi.

Tüm bu aptal düşüncelerin ardında ise Kim Taehyung karanlık bir gölgeyi andıran bu karamsarlığın arasında güneşi andıracak şekilde parıldadı. Bir omega olmasına rağmen karşısına çıkan alfalara feromonlarına rağmen kafa tuttu ve en sonunda kalın topuklu ayakkabılarının tabanlarını alfaların egolarıyla şişmiş göğüslerine bastırarak onların bulundukları konumda, yerde, kalmalarını sağladı. Taehyung karşısında gücünü yitiren her alfayla beraber daha da güçlendi ve kimsenin karşısına almak istemeyeceği bir omega haline geldi. Halkın genel düşünceleri bu şekilde kolayca değişmedi elbette, ancak yavaş yavaş herkes bu duruma ayak uydurmaya ve genç prensin sıkı eğitimini desteklemeye başladı. Taehyung'un kral olmasını isteyen artık belli bir topluluk mevcuttu ve onu sonuna dek destekliyorlardı.

Ne yazık ki, bu da Taehyung yirmi beş yaşına basıp tam bir erişkin omega oluncaya kadar devam etti. Taehyung'un omega genlerinin ortaya çıkışıyla beraber feromonlara karşı hassaslaştı ve tekrardan ağır bir eğitime tabi tutulmak zorunda kalma raddesine dek geldi. Ancak halk, bir alfa ile evlendiği taktirde başka alfaların feromonlarından etkilenmesinin mümkün olmayacağını söyleyerek genç prensin evlenmesi adına bir protesto başlattı. Taehyung birkaç gün evvel kendisini destekleyen halkın bu defa onun zorla evlendirilmesini istediğini gördüğünde kimseye güvenmemesi gerektiğini ve herkesin belli bir noktaya dek arkasında olduğunu çok iyi anladı. Evlenmesi için düzenlenen baloya ya da ailesinin o baloda genç alfa prensleri süzerek aralarından eleme yapışlarına tek kelime ederek bile karşılık vermedi. Tüm bunlar onun için bir aptal işinden başka bir şey değildi. Duygu evliliği yapmayacağını biliyordu ancak yine de zorla evlendirilmek planları arasında kesinlikle yer almıyordu.

Kim Taehyung halkına karşı en büyük fedakarlığı Min Yoongi'nin mührünü kabul ettiğinde yaptı ancak bu bile, halkın sesini kesmeye yetmedi.

Taehyung her zaman türü yüzünden hakaretlere, aşağılamalara, ne kadar başarılı olursa olsun yerden yere vurulmaya mecbur bırakılacaktı.
Genç prens henüz küçük yaşından beri yaşadığı baskının, hakaretlerin, aşağılamaların ve ön yargıların arasında ezilen ruhunun bir anda sanki gökyüzüne doğru özgürce sürüklendiğini hissederken gözlerinin doluşu, yanaklarının kan basıncından ötürü ısınışı, ellerinin nemlenmeye başlaması ve kulaklarında uğuldayan kalbinin gümbürtüsü aynı anda gerçekleşmişti.

Bel boşluğunu hafif bir güç uygulayarak sıkan geniş ellerin yarattığı hislerin yoğunluğu o denli fazlaydı ki genç omega neye uğradığını şaşırıyor, odaklanamıyor, en son ne yapmak üzere olduğunu bile anımsayamıyordu. Var olan dünya yalnızca kendisine bakan keskin sarı gözler ve belinde dinlenen ellerden ibaretti. Dudakları bir süre daha aralık vaziyette kaldı ve kulaklarından kalbinin atış sesleri bir an olsun dinmedi. Sanki bir büyünün altına girmişçesine parıldayan gözlerinden kendi kendine bir iki damla yere doğru süzüldü ve Taehyung'un adeta huzurla dolan kurdu kendisini de etkiledi.

Birden bire belinde hissettiği eller yok oldu, büyü bozuldu ve Taehyung sanki sert bir tokat yemişçesine kendine geldi. Gözlerini hızla kırpıştırdığı saniyelerde bir an için az evvel olan şeylerin hayal gücüne ait olduğunu düşünecekti ancak yüzüne doğru eğilen bir yüz onu engelledi ve genç omega yerinde sıçrarken onun bu irkilişi karşısındaki adamı güldürdü. Taehyung'un yeşil gözlerinin iri iri açılışı ile beraber hızla karşısında tüm görkemiyle dikilen beyaz tenli adamı incelemeye başladı. Taehyung o saniyede tüm uzuvlarının teker teker uyuştuğunu, dilinin basit bir kas olmaktan başka bir işe yaramayacağını hissetmeye başladı. Konuşamıyordu, dili adeta tutulmuştu.

Öylece kendisine bakmakta olan bu adam, rüyasında kendisini acımadan dolduran kişiden başkası değildi.

Taehyung bir süre daha dudakları aralık bir şekilde kalakaldığında beyaz tenli adam karşısındaki kendisinden yaşça küçük olduğunu fark ettiği adama bir adım yaklaştı. Kurdunun güçlü havası kendi göğsünü parçalayacak raddeye gelse bile beyaz tenli genç adam bu zorlukla mücadele etmek konusunda fazlasıyla tecrübeliydi. Kurdu kendisini ne kadar zora sokarsa soksun bir mimiğini bile oynatmadan sessizce esmer tenli güzel adamı inceledi. Her ne kadar sesini çıkartmıyor olsa da esmer tenli omegayı ayağına dek kendisinin getirdiğinin elbet farkındaydı, zaten farkında olmadan yapılacak bir şey de olamazdı bu.

Taehyung gözlerini kırpıştırdı, parlaklığını kaybetmeyen sarı gözlere tırmanan bakışları neler olduğuna anlam veremediğini belli edercesine soru işaretleri ile dolduğunda beyaz tenli genç kollarını göğsünün üzerinde birbirine kavuşturdu. Omegayı ayağına getirmişti evet, hesap etmediği tek şey bundan sonraki süreç içerisinde neler olacağıydı. Anlık hislerine kapılıp onu buraya getirmekle hata edip etmediğinin ikilemine düşmek için ise fazlasıyla geç kalmıştı.

Taehyung gözleri birbirine kenetlendiği anda kalbinin görünmeyen bir el tarafından sıkılmaya başladığını hissetti ve bu tuhaf his karşısında kaşlarını çatıp tek elini sol göğsüne koymakla yetindi. Beyaz tenlinin sarı gözleri omeganın göğsünü bulduğunda Taehyung nasıl böylesine bir gücün varolduğunu düşünmekle meşguldü. Göz göze geldikleri an kasılan kalbi ve sızlayan kemikleri, aynı zamanda net bir şekilde aldığı ağır koku sebebiyle yanan genzi ve boğazı, karşısındaki bu tuhaf adamın şu zamana dek gördüğü hiçbir alfaya benzemediğini açıklayacak seviyedeydi.

"Sizi buraya getiren şey nedir, sevgili prens?"

Beyaz tenli adam birçok şeyi bilmesine ve omeganın burada bulunmasının tek sebebi olmasına rağmen aptal rolüne bürünmeyi, karşısındaki güzel adamı tesadüfen ilk kez görüyormuş gibi davranmaya karar verdi. Bu şekilde daha sağlıklı ve doğru bir yol izleyebilirlerdi. Omegayı buraya getirmesi bile başlı başına hatayken beyaz tenli kurduna uyduğu için kendini ilk defa aptal gibi hissediyordu. Onun anlık gelişen hisleri sebebiyle sürekli izlediği yolu sarsacak cinsten hareketler sergiliyordu.

Ancak yapmaması gereken tek şeyin karşısındaki omegayı buraya getirmek olduğunu bilmek için fazlasıyla geç kalmıştı.

"Ben-" diyerek duraksadı Taehyung. Gerçekten neden buraya geldiğini, hatta buraya nasıl geldiğini bile anımsamıyordu. Sadece kurdunun hislerine uyum sağlamış ve ayaklarının kendisini buraya dek getirmesine izin vermişti. Tüm bu yol boyunca ise beklediği şey kesinlikle karşısında kol kaslarını çekinmeden sergileyen ve gözlerinin içine doğru bakan bu adamla karşılaşmak değildi.

Özellikle kendisi o aptal rüyada bu adam tarafından beceriliyorken, böyle bir düşüncesi asla mevcut olmamıştı.

Taehyung'un duraksayışı karşısında beyaz tenli adam dudaklarının hafifçe kıvrılmasına izin verdi ve gözlerini omeganın üzerinde çekinmeden gezdirdi. En az halkın bildiği kadar iyi biliyordu omeganın bir alfa ile evlendirildiğini ancak bu adamın kendisinden büyük egosu, onun bu düşünceye kesinlikle katılmamasında başı çekiyordu. Genç prens istemediği bir evlilik gerçekleştirmişti, en komik yanı ise beyaz tenli adam bunu halktan işitmemişti. Neyin ne olduğunu herkesten çok daha iyi biliyordu.

"Ormanı incelemek adına burada bulunuyorum." Diye bir yalan söyledi Taehyung, karşısındaki adamı inandırabileceğini düşünerek. Zira ne zaman yalan söylese yaptığı gibi ciddileşti ve yüz kaslarının gerilmesine izin vererek dürüst olduğunu düşündürecek şekilde bir tavır takındı. Adamın gülümsediğini gören Taehyung, ancak o an aklına getirebildi rüyasını ve karşısındaki bu fazlasıyla güçlü bir havaya sahip olan adamın görünüşünü. İstemeden rüyasıyla onu karşılaştırırken kurdunun düşünceleri kendi düşüncelerine karıştı ve Taehyung bir anda adamın yakınlarına yaklaşmak istediğini hissederek kaşlarını çattı.

"Niçin böyle bir isteğiniz mevcut?"

Taehyung anlamazca kaşlarını çatarken bir adım gerileyecek gücü kendinde zorlukla bularak bacaklarına çalışmaları adına bir emir verdi. Öylesine güçlü bir auranın altındaydı ki Taehyung neredeyse karşısındaki gizemli adamın bir alfa olmadığını düşünmek üzereydi. Zira birçok alfa ile karşı karşıya kalmış bir omega olarak böylesine ağır bir baskınlığın altında ilk defa kalıyordu. Soluk alıp verme hızı artıyor, göğsü sıkışıyor, gözleri emirlerinin dışında adamın üzerinde geziniyor ve birbirine dolanan kolları sebebiyle ortaya çıkan kaslarında gezdirmek adına parmakları karıncalanıyordu.

Taehyung hislerini gizlemekte iyi olduğu için fazlasıyla şanslıydı. Zira tam tersi bir durum gerçekleşiyor olsaydı genç omega kendisini frenlemekte başarısız olacağının fazlasıyla farkındaydı. Asıl tuhaf olan şey ise bu ağır kokuya rağmen ondan uzaklaşmak istemek yerine içinde ona daha fazla yaklaşmak ve göğsüne burnunu sürtmek isteği fazlasıyla baskındı.

Ona dokunmak, saçlarını parmakları arasında düğüm hâline getirmek ve dudaklarının aralanışını görmek istiyordu.

Tüm bunların kurdunun düşünceleri olduğuna kendini ikna ederek bir adım gerilediğinde kendisini izleyen adamın gözleri bacaklarına indi ve anında gözlerinin değdiği bölgenin adeta yandığını hisseden omega hafifçe boğazını temizledi.
"Bilmiyor olabilirsiniz lâkin son zamanlarda ormanda kaybolan fazlasıyla betamız mevcut, bu sebepten ötürü ormanı inceleme altına almaya karar verdik."

"Buna rağmen böylesi tehlikeli bir yere sizin gibi güzel birini mi gönderdiler?"

Taehyung cinsiyeti sebebiyle kendisini küçümsemeyen adama fazlasıyla minnettar kalmasına rağmen sesini çıkartmadı ve kendisine yöneltilen mantıklı soruya karşı dudaklarını dili ile nemlendirdi. O ana dek kendisi bile ne denli gergin olduğunun farkında değil gibiydi. "Ben, yalnızca göz atmak için geldim." Diyerek tekrardan bir yalanı dudaklarından dışarıya saldığında kendisini pür dikkat izleyen heybetli adama gözlerini çevirdi. Bu boğucu ortamdan kurtulmak istiyordu.

Aynı zamanda ortam kadar boğucu görünen o ellerin boğazına dolanmasını, nefesini tek hamlede kesmesini de istiyordu.

Kendi düşünceleriyle bir savaşa giren omega başını hafifçe iki yana salladığında birleşen sarı ve yeşil birbiri ile kenetlenerek iki adamın istemsizce birer adım yaklaşmasına sebep oldu. Taehyung ayaklarına ya da diğer uzuvlarına söz geçiremiyordu. Sanki tekrardan bir büyü altına girmişçesine etraftaki her şey duruldu ve Taehyung'un görebildiği tek şey karşısındaki adamdan ibaret oldu. Ne üstlerinde uçuşan kuşlar, rüzgarın uğultusu ile beraber titreyen yapraklar, ne de gökyüzünün git gide kararmaya başlıyor oluşu artık görüş açısındaydı. Hiçbir şey göremiyor, duyamıyor, tüm organlarının yalnızca karşısında öylece duran adama yönelik çalışmaya başladığını hissederek derin nefesler alıyordu.

Hayatında böylesine tuhaf bir ortama daha önce hiç girmediğini düşünüyorken bir anda hayallerindeki gibi boğazına sarılan bir el hissederek nefesini tuttu. Beyaz tenli adam kurdunun hisleri ile hareket ediyorken ne yaptığını ya da ne yapacağını sorgulamayı bırakmıştı. Omega ona bu parlak gözlerle bakarken aksi bir şeyi düşünmesi ya da yapması fazlasıyla olanaksızdı. İkisinin de kurdu ani bir hamle ile bedenlerinin kontrolünü alırken birbirine iyice yapışan iki beden parlayan gözlerinin çizgiye dönüşen göz bebeklerini birbirine kenetledi.

Taehyung boğazına kemer misali sarılan elin başını geriye yatırdığını hissederek ona ayak uydurdu ve dudaklarını aralayarak kendisini dikkatle izleyen adamın gözlerinden çektiği bakışlarını yavaşça iri burnuna, oradan da usulca dudaklarına indirdi. Başı geriye doğru düşerken dudakları aralık bir şekilde yalvaran gözlerle bu güçlü adama bakıyor, ona sığınıyor, ondan medet umuyordu. Taehyung hayatında ilk defa başka birisi için hareket ettiğini, onu hareketlerini dikkatle izleyerek kendisi ile ilgilenmesini istediğini fark ediyordu ve tüm bunların getirisi olan korku damarlarında geziyorken kendisini rahatlatmasını umduğu adamın yüzünde gezdiriyordu gözlerini.

O saniyelerde Taehyung ne kraliyeti, ne ailesini, ne de evli olduğu genç alfayı aklına getirebiliyordu. Sanki zihni dış etkenlerin tümünden arınmış, yalnızca beyaz tenli adamın kendisine verdiği hislere odaklanmıştı. Taehyung gözlerini keskin yüz hatlarının üzerinde fazlaca oyalanarak gezdiriyorken beyaza boyanmış gibi görünen pürüzsüz boyun ve salaş tişörtünün örtemediği köprücük kemikleri, omeganın göz hapsine bir süre daha maruz kalmıştı. Omegasının ne yapmak istediğini, amacının ne olduğunu ve nasıl bir yol izleyeceğini anlayamıyordu. Bu adam kendi hisleriyle beraber kurdunun hislerini de birbirine karıştırmıştı.

Sıcak nefesleri birbirlerinin yüzüne sertçe vururken hızla inip kalkan göğüsleri ikisinin de neredeyse aynı hislere sahip olduğunun kanıtıydı. "Sen..." diyerek kısık sesiyle konuşan omega, Taehyung'un yavaş yavaş kontrolü ele geçirmesiyle beraber geriye çekildi ve esmer tenli bedenin kontrolü tamamen insana geçti. "...ruh eşimsin, değil mi?" Kalbinde meydana gelen tuhaf kasılmalar ve kurdunun kontrolden çıkışı, yalnızca tek bir sonuca çıkıyordu. Taehyung bunu söylerken her ne kadar boğazındaki el sebebiyle zorlansa da dudaklarını hareket ettirmeyi başardı ve dışarıya dökülen kelimelerin ağırlığı altında ezilirken derince nefesler aldı. Birbiri ardına gerçekleşen olaylara tepki veremiyor, normalde asla yapmayacağı şekilde öylece duruyor ve ne olacağını bekliyordu. Taehyung gibi güçlü ve asi bir karakter, kendisini ilk defa bu adamın yanında değiştirmişti.

Beyaz tenli, genç omeganın bu denli çabuk kavramasını beklemiyordu ancak işittiği kelimelere bakılırsa onu biraz fazla aptal yerine koyduğu gün gibi ortadaydı. Dudakları kıvrıldı, hâlâ kontrolü elinde tutan kurdu sebebiyle sivrileşen köpek dişleri ortaya çıktı ve solmaya başlayan güneşin ışığı eşliğinde adeta parladı. "Anımsadığım kadarıyla bir eşiniz vardı, yanılıyor muyum majesteleri?" Taehyung karşısındaki adamın kendi söylediği cümleyi es geçerek dudaklarından çıkan kelimeleri işittiğinde titrek bir nefes vererek gözlerini sımsıkı kapattı. Kaşları öfkeyle çatılırken kurdu onun verdiği tepkilere anlam veremiyor, insan karakterini baskılamaya çalışarak sakinleştirmeyi deniyordu.

Taehyung öfkeyle karşısındaki adamın çenesini tutan eline tırnaklarını geçirdi ve acı ile yüzünü buruşturan beyaz tenlinin boynuna bacağını dolayarak bedenini yukarıya kaldırdı. Bacağının dolandığı boyuna sımsıkı tutunarak beyaz tenlinin sert çene hattına ellerini yerleştirdi ve kafasını kaldırarak kendisine ters bir şekilde bakmasını sağladı. Beyaz tenli, omegadan beklemediği bu hamle ile beraber dudaklarını kıvırdığında dili yanak içini usulca sikti ve damağının üzerinde gezinerek çenesinin omeganın elleri altında gerilmesini sağladı. Dudakları iki yana genişçe gerilerek inciyi andıran parlak dişlerini ortaya serdi ve omeganın afallamasını sağladı. Taehyung derin nefesler alarak bu güçlü adamın geniş omuzlarına kalçalarını yerleştirmiş vaziyetteyken onun gülüyor olması sinirine dokundu. Ağzını küfür etmek adına açmak üzereydi ancak bir anda bulunduğu konum takip edemeyeceği kadar hızlı bir şekilde değişiverdi.

Güçlü kurt ruh eşi olan omegaya öfkesini atması için yeteri kadar fırsat verdiğini düşünerek onun beline ellerini yasladığında Taehyung ne olduğunu anlamadan sırtının geniş bir ağacın gövdesine yaslandığını hissederek bedenine usulca yayılan acıyla yüzünü buruşturdu. "Hiç uslu bir omega değilsin, hm?" Kurdun kontrolüne geçmiş olan beden derinleştirdiği sesi ile konuştuğunda Taehyung nefes nefese kalmış vaziyette kaşlarını çattı ve hızlıca alıp verdiği solukları sebebiyle kuruyan dudaklarını dili ile nemlendirdi. Islak dili kızıllaşmış dudaklarının üzerinde usulca gezinirken beyaz tenli adamın vahşi bir hayvanı andıran sarı gözleri aşağıya kaydı ve bu anı ağır çekimde izliyormuşçasına kendi dudaklarını yaladı.

"Gitmem gerekiyor." diyerek seslice yutkunan omega, gözlerinin yanmaya başladığını, bu denli yakın olduğu baskın karakter sebebiyle ne kadar dayanabileceğini düşünmeye başlamıştı. Onun ruh eşi olduğunu çoktan anlamıştı ancak bunu bir türlü kendisine yediremiyor, her an saldırmaya hazırlanan bir yırtıcı gibi hissediyordu kendisini. Dudaklarından dökülen kelimelerden bile bir haber olduğu saniyeler içerisinde beyaz tenli adam, çenesini kastı ve kontrolü eline almak adına kurdunu baskılamaya başladı. Göz bebeği çizgisel şekilden normale dönüp tekrar eskiye dönerken kurdunun ne denli güçlü olduğunu Taehyung şaşkınlık içerisinde izliyordu. Taehyung'un kurdu ise tam o saniye aklına getirmek istemeyeceği bir ihtimali ortaya attı. Bunun doğru olmamasını dileyen iç sesi adeta kurduna yalvarırken zihninde birleşen yapbozun parçaları onu sonuca götürdü.

Sarı hareler, ağır feromon, baskın aura ve söz geçirilemeyen bir kurt.

Delta.

-

Uzun bir zaman önce, varolan son delta acımasız bir muhafız birliği tarafından yakalandı ve tek bir defa bile düşünülmeden katledildi. Bir deltaya hamile kaldığı düşünülen tüm genç anneler, karınlarındaki çocukları ile beraber öldürüldü ve dünyanın geleceği adına atılan bu adımların ne kadar etik olduğu hiçbir zaman tartışma konusu olmadı. Herkes en doğru yolun bu olduğuna kendisini o denli inandırmıştı ki, kimse bu acımasız katliama sesini yükseltmedi ve sessizce geleceklerinin inşa edilmesini izledi. Deltasız bir hayat, onlar için adeta cennetin kapılarının aralanması ile eşdeğerdi.

Bu acımasız tür, en güçlü alfayı bile tek hamlede öldürebilecek seviyedeydi. Gücünün bir kontrolü, zayıflığı ya da hedef hâline gelebilecek tek bir noktası bile yoktu. Kan akıtmayı seven, acımasız birer seri katil olan bu tür, yüzyıllar boyu dünya üzerinde varolarak kendi alt türlerine korku dolu bir yaşam bahşetti. O zamanlar bir delta doğurmak demek, iblisin kanını dünyaya akıtmakla eşdeğer anlamı taşıyordu.

Bir deltanın gücü, boyutsuz ve tahmin edilemez cinsteydi. Krallıklar oluşmaya ve deltaların hepsi teker teker sınır dışı edilmeye başladığında ise doğaları gereği avlanma içgüdüsüne sahip olan ve bir eşe ihtiyaç duyan tüm delta türü kurtlar teker teker öldüler. Deltaların kendilerince yaşayabileceği tek alan olan kuzey ormanı ise yasaklı bölge olarak kabul edildi ve oraya giriş çıkış tamamen yasaklandı.

Kuzey ormanına bir defa giren, bir daha oradan çıkamazdı.

Deltaların bölgesi olarak kabul edilen bu son derece tehlikeli yer, uzun bir süre onların yaşam alanını oluşturdu ve onlara bu şartlar altındaki en iyi imkanı sundu. Lâkin doğalarındaki rut dönemi gelip çattığında bir eşe sahip olamayan deltalar kurtlarının gücü altında ezilerek hayatlarını yitirdi. Yalnızca anne karnında gelişmeye başlayan deltalar kaldığında ise kraliyet buna el attı ve tüm hamile omega ile betaları tek tek kontrolden geçirdi. Türü delta olan fetüsler anne karnında öldürüldü ve bu acıya katlanamayan anne adayları ise teker teker can verdi.

Bir tanesi dışında.

Henüz yirmili yaşlarında olan genç bir kadın, karnındaki bebeğinin yasaklı tür olduğunu bilecek kadar güçlü hislere sahipti. Bu sebepten ötürü eşini terk etti ve kurdunun isyanlarına boyun eğmeden kraliyetten kaçarak kuzey ormanına sığındı. Kuzey ormanı o vakitlerde tüm erişkin deltalardan arınmış vaziyetteydi. Ölen tüm deltaların çürümüş organları ve ortaya çıkan kemik parçaları ile dolu olan orman, genç bir omeganın en korkulu rüyası olabilirdi ancak kadın pes etmedi ve karnındaki bebeği doğana dek ormanda yaşadı. Doğumun kolay olmayacağını, üstelik yalnız başına olduğu için ölebilme ihtimalinin bile var olduğunu biliyordu.

Aylarca ormanda yaşadı, bebeği git gide büyüdü ve güçlenerek henüz doğmadan önce bile gücünü annesine hissettirdi. Genç kadının tek duası bunca katlandığı eziyete ve mahkumluğa rağmen bebeğini doğurabilmek, onun ise uzun ve sağlıklı bir yaşama doğru ilerlemesini sağlamaktı. Aylar geçti, zaman bir türlü yavaşlamadı ve son hızıyla kadının karnının iyice büyümesine vesile oldu. Genç omega bir sabah uyandığında karnındaki sancının büyüklüğü ona aklını kaybedeceğini bile düşündürdü. Acı her tarafına yayılmıştı. Bacakları uyuşuyor, karnı kasılıyor ve elleri titriyordu. Bu denli yoğun hislerin ise yalnızca tek bir sebebi olduğunu bildiğinden o günün geldiğini kolayca anladı. Tanrı'ya ettiği dualarla süslenen doğum, başarılı bir şekilde sonlandığında genç omega canının inanılmaz bir şekilde yanmasına rağmen doğurduğu bebeğini kucağına aldı.
Onun ufak gözleriyle gözlerinin birleştiği vakit ise, gelecekte şekillenecek birçok olaya vesile olduğunun çoktan farkındaydı.

-

"Buradan çıkabileceğine gerçekten inanıyor musun, küçüğüm?"

Taehyung kendisine küçükken anlatılan deltaların hayat hikayesini anımsadığında gözleri neredeyse titreyecek vaziyetteydi. Kuzey ormanının delta bölgesi olarak kabul edildiği zamanların fazlasıyla eskide kaldığını düşünmüştü. Tüm tür, kendi krallığı tarafından yok edilmişti. En azından kendisine anlatılan şey bu yöndeydi ancak karşısında gördüğü bu güçlü adam neredeyse her şeyin bir yalandan ibaret olduğunu kanıtlayacak cinsteydi. Taehyung adeta olduğu yerde titredi ve beyninde alarm çanları çalarken böylesine imkansız bir olayla karşı karşıya kaldığı için bir prense yakışmayacak şekilde kendisine küfürler etmek istedi. Bu cesur adam bunca yıllık hayatında ilk kez bu denli korkuyor, tüylerinin neredeyse şaha kalktığını hissediyordu. Seneler önce acımasızca katledilen yasaklı bir türün şimdi karşısında kanlı canlı duruyor olduğunu görmek her gün şahit olduğu bir manzara değildi.

"Anlıyorum ki sonunda kim olduğumun farkına vardın, omegam."

Taehyung kurdunun korkuyla kasılacağını düşünürken onun hiçbir tepki vermemesi, karşısındaki adama böylesine güvenmesi ona fazlasıyla tuhaf gelmişti. Yıllarca kendisine ne kadar güçlü ve tehlikeli olduğu anlatılan bu tür, şimdi tam olarak karşısında duruyor, üstelik bu da yetmez gibi yüzlerinin arasındaki mesafeyi git gide kapatıyordu. Taehyung kendisini tam bir aptal gibi hissederken her şeye ancak anlam yükleyebiliyordu. Bir mührü vardı, hiçbir kurdun kokusunu almaması gerekiyordu ancak o, öylesine aptaldı ki karşısındaki adamın normal bir alfa olduğuna kolayca inandırmıştı kendisini. Şimdi ise zihninde birleşen bu olaya inanmak istemiyor, iradesinin son kırıntısına dek reddetmek istiyordu.

Bir delta ile ruh eşi olmak demek ikisinin de ölümünün yakın olması demekti.

"Bu nasıl mümkün olabilir?"

"Annem asi bir kadınmış, sanırım bu sebepten ötürü mümkün bebeğim."

"Yaşamaman gerekiyordu."

"Kalbimi kırıyorsun."

Taehyung ciddiye alınmadığının farkına vardığında nedense bir anda kasılan tüm uzuvları gevşedi ve korkacak bir şey olmadığına tekrardan inandırdı kendisini. Taehyung iri iri açtığı gözleri ile beyaz tenliyi süzerken tam bir arsız gibi göründüğünün farkında değildi. Korku ile harmanlanan tuhaf heyecanı, kendisine aptalca şeyler yaptırıyordu ya da Taehyung yalnızca anlık hislerine suç atıyordu. Rüyasındaki görüntüsünün aksine kısa saçlara sahip olan genç adamın koyu renge bulanmış tutamları kaşlarının iki yanına dökülürken çatık kaşları, keskin gözleri ve iri burnu ile birleşen ince dudakları yüzünün erkeksi hatlarını ortaya çıkartıyordu.

Rüya.

Bir yatağın üzerinde birleşen iki beden ve ortaya serilen ıslak görüntü, edepsiz inlemeler.

Taehyung'un yutkunuşu sessiz ortamın içerisinde yankılanan tek ses olurken beyaz tenli adam karşısındaki omeganın kafasından neler geçtiğini bilecek seviyedeydi. Dudakları gerildi ve sivri dişleri tekrardan ortaya çıktı. Omeganın bir anda değişen düşünceleri, onun artık kendisinden korkmadığını fark etmesine ve git gide gülüşünün büyümesine sebep oldu. Edepsiz düşünceler omeganın gözlerinden rahatça okunurken Taehyung onun neden böyle imalıca gülümsediğini anlamamıştı. Dudaklarını birbirine bastırarak düşüncelerine söz geçirmeye çalıştığında beyaz tenlinin yüzüne doğru eğilişi omeganın istemsizce ağacın sert gövdesine yapışmasına ve nefesini tutmasına sebep oldu.

"Edepsiz omega, bir prense hiç yakışmayacak düşüncelere sahipsin."

Taehyung'un gözleri ve dudakları aynı anda aralanırken yanaklarına toplanan kan yüzünün kıpkırmızı olmasına sebep oldu. "Neyden bahsediyorsun?" Kısık sesi ile konuştuğunda karşısındaki adamın düşündüğü cevabı vermemesini umdu. "Bunu gerçekten söylememi istiyor musun?" şeklinde aldığı yanıt ise kaşlarını çatmasına, aklının gerçekten karışmasına sebep oldu. Başını onaylarcasına salladığında sarı gözler gözlerine bir kez daha kenetlendi ve Taehyung zihninde kendisinden bağımsız bir ses işitti.

Zihnin fazlasıyla kirli, bunun sebebi olan kişi olmak ise seni yasladığım şu ağacın aptal gövdesini başka yollarla kirletmek istememe sebep oluyor.

"Ne?" diyerek gözlerini irice açan omega, şaşkın ifadesiyle deltaya bakarken işittiği kahkaha dudaklarını birbirine bastırmasına sebep oluyordu. Aklından geçen tüm düşüncelerin karşısındaki adam tarafından duyuluyor oluşu fazlasıyla utanmasına, şu zamana dek olduğunu bile bilmediği bambaşka bir yönünün ortaya çıkmasına sebep olmuştu. Delta, kendisine kırmızı yanaklarla ve iri gözlerle bakan omega hakkında aklından geçen düşüncelere karşı dişlerini sıktı ve kontrolünü yitirmemek adına uğraşması gerekti. Kurduna kendisini bir kez daha bırakacak olursa gerçekten omegaya istemeyeceği -ya da isteyeceği- şeyler yapacağı kesindi.

"Evli olmandan nefret ediyorum."

"Sen beni ne zamandır izliyorsun?"

"Seni bu ormanın içerisindeyken nasıl izleyebilirim ki?"

Aptal rolü yapıyordu. Bunca zamandır rüyalarına misafir olan bu adamın kesinlikle aptala yattığını anlamıştı ancak bunun sebebini anlayamıyordu. Üzerinde düşünmesi gereken çok fazla şey vardı ve en başta buradan nasıl çıkacağını bile bilmiyordu. Bir deltanın var olduğuna mı şaşırmalıydı, yoksa o delta ile ruhlarının birbirine kenetli oluşuna mı? Rüyalarına erotik şekilde misafir olan bu adamın karşısında dikiliyor oluşuna mı şaşırmalıydı, yoksa zihnini okuyabiliyor oluşuna mı?

Hiçbirini yapma ve öp beni, daha kolay bir yol izlemiş olursun.

"Tanrı aşkına, zihnimden çık!"

"Pekala, sinirlenme. Sana her şeyi açıklayacağım."

"Öyleyse üzerimden çekil."

"Hayır."

Bölüm Sonu

şimdi, kısaca açıklayacağım bu bölümde art arda geçen olayları. biliyorum kafanız çorba oldu evet zaten amaç buydu, her şeyi diğer bölümde daha net anlayacaksınız. bu bölüm yalnızca gerçekleşen olayların kısaca gösterildiği fragman niteliğinde bir şey.

taehyung ve jungkook ruh eşleri.

jungkook delta.

buraya kadar anladıysanız güzel çünkü geri kalanını ficin içinde zaten açıklayacağım.

tek isteğim etik kurulu gibi toplanıp taehyungun evli oluşu sebebiyle linç dalgasının oluşması. arkadaşlar taehyungun kendi isteğiyle bir evlilik yapmadığını ve odalarının bile ayrı olduğunu hatırlatmak isterim. ayrıca bu bir omegaverse evreni, ruh eşini bulan bir kurt için ne yazık ki mühür ya da eş önemini yitiriyor.

bu bölüm biraz kısa olduğu için üzgünüm, sonraki bölümde telafi edeceğime emin olabilirsiniz ♡

görüşmek üzere


Continue Reading

You'll Also Like

66K 5.1K 37
sadece erkeklerin olduğu bir üniversitede gay yönelimin odağı ve tüm dikkati üzerine çeken Jungkook, bu durumdan sıkılan ve onu bu rahatsızlıktan ko...
20.7K 1.2K 35
Jungkook; Dolabımın şifresini değiştirip üstüne bir de içini prezervatiflerle dolduran orospu çocuğu sendin değil mi? Jungkook hoşlandığı kıza çok ya...
157K 14.1K 22
taehyung ve jungkook birbirlerinin yan komşularıydı. there is no other universe then, stay with me texting + instagram 03.02.24 This fiction is dedic...
101K 6.3K 36
Malfoy ve Black iki ezeli rakip ve birbirlerinden nefret eden iki küçük çocuktur. Black'in 4. Sınıfta Harry'nin yerine arayıcı olmasından sonra Malfo...