Ben Kimim

By maximillianwagnerr

628K 38.7K 6.8K

"Geçimsizim bugünlerde Kimsesizim bu yerlerde Değersizim bu ellerde Gölgesizim her gün her yerde.." Kulakları... More

1
2
3
4
5
6
7
8
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
Final.

9

23.7K 1.4K 127
By maximillianwagnerr

Sağa dön.

Hayır sola dön.

Bir türlü gelmeyen uykumla çılgına dönmeme az kalmıştı. Gözlerimi her kapattığımda gözümün önüne Karan'ın attığı son bakış geliyordu. Uyuyamayacağımı anlayıp yatakta doğrulurken ne yapacağımı düşünüyordum. Benim insani ilişkilerim çok zayıftı, bir kere!

Onu kırmadan önce düşünecektin. Al kırdın kırdın, mutlu musun?

Düşüncelerimi bu sefer boğazlamak istiyordum.

Burada daha fazla bulunmak istemediğimden nefes almak adına bahçeye çıkmaya karar verdim. Üzerime dolaptan herhangi bir hırka geçirirken herkesin uyuyor oluşuyla adımlarımı sessiz tutuyordum.

Karan'ın gidişinin üzerinden saatler geçmişti fakat hâlâ gelmemişti. Hayır, camdan arabasının gelip gelmediğini kontrol falan etmemiştim. Elif Hanım, çekingen bir şekilde akşam yemeğine çağırdığında kibarca reddetmiş ve yatağıma gömülmüştüm. Gerçi Karan gelse de ne yapacağımı, ona nasıl yaklaşacağımı bilmiyordum.

Bahçeye vardığımda gözüme kestirdiğim salıncağa yerleşirken kenarda duran battaniyeyi de üstüme aldım. Bir Ankara olmasa da İstanbul da fazlaca soğuktu.

Uzun bir süre gecenin sessizliğini dinleyerek düşüncelere dalmışken beni düşüncelerimden ayıran başımda, elinde tüten iki bardak kahveyle duran Kenan Bey oldu. "Bana yer var mı, küçük hanım?" Ilımlı çıkan sesiyle başımı hafifçe sallayarak kenara kaydım. Elindeki bardağı sıcak olduğunu belirterek dikkatli bir şekilde elime verirken onun için açtığım battaniyenin içine girmeden benim üzerime iyice sardı.

"Nasıl hissediyorsun güzel kızım? Abilerin yeterince üzerine gelirken bir de ben gelip işini zorlaştırmak istemedim lâkin baba yüreği işte, dayanamadan kendimi senin yanında buluverdim." Bakışları bahçede gezerken benden cevap beklediğini anlayarak boğazımı temizledim.

"Sizi anlıyorum, dediğim gibi. Şu anlık iyi hissediyorum ve alışmaya çalışıyorum." Uykum olduğu için fazlasıyla sakin çıkan sesimle bakışları bana döndü.

"Karanla aranda neler geçtiğini az çok anladım. O, nasıl desem sen de zamanla anlarsın zaten. Biraz fevridir ama konu sevdikleri olunca çabuk söner. Eminim aranızdaki sorunu tez zamanda çözersiniz. Onun için çok değerli olduğunu bil." İçli bir nefes vererek devam etti. "Hepimiz için öylesin, gül kızım." Samimi konuşması içime dokunurken sessizliğimi korudum.

Kahvelerimiz bittiğinde Kenan Bey, yalnız kalmak istediğimi düşünüp yanımdan ayrılırken bu konuda ona minnettardım. Hâlâ aynı şekilde salıncakta oturmuş bahçeyi izlerken arka taraftan gelen araç sesiyle yerimde dikleştim.

Sanırım Karan gelmişti.

Aracın kapısının örtüldüğünü işittim. Eş zamanlı olarak adım sesleri artarken onun adım seslerini tanıdığımı fark etmiştim. Bir an adım sesleri kesildi ve yeniden başladı. Bu sefer buraya yaklaştığını anlıyordum. Nabzım iyice yükselirken nasıl tepki vermem gerektiğini düşündüm. Sonuç başarısız.

Arkamda varlığını hissederken hırkamın şapkasını başıma geçirdi. "Ne yapıyorsun burada, bu soğukta?" Sabaha göre oldukça soğuk çıkan sesiyle neredeyse ağlayacaktım.

Bir insanı, yani değer verdiğimiz bir insanı kırınca böyle mi oluyormuş?

Dudaklarım kendiliğinden büzülürken omzumu silktim. "Hiç." Kafasını hafifçe eğmiş beni izliyordu.

Birkaç saniye sonra yanıma oturup beni kucağına çekti. Gözlerim iyice dolarken burnumu çektim. Kısık sesli gülüşünü duyarken başımı kaldırıp dolu gözlerle ona baktım. E bu gülüyordu!

Ensemden tutup başımı yavaşça göğsüne çekti. "Doldurma o gözlerini yavrum, kıyamam sana. Ne doldurdu gözlerini, hım?" Ne olduğunu bildiğini ikimiz de biliyorduk fakat ağzımdan duymak istediğini anlamıştım.

Bana kendimi açıklamak için verdiği fırsatı artık değerlendirmeliydim. "Ben sadece sabah sana sinirlenince başkasına haber verdim." Burnumu çekip devam ederken başımı geri kaldırıp tepkisine baktım. Şefkatle baktığını görürken bakışlarımı kaçırdım. "Sonra telefonum sessizdeydi, aramalarını duymamıştım. Böyle olacağını bilmiyordum. Yemin ederim." Titreyen sesimle daha fazla konuşmayacağımı anlayıp susarken sıcacık elleriyle yüzümü kavradı.

"O an evden çıkmasaydım, seni kırabilirdim Mila. Bu durumlara yavaş yavaş alıştığın için şimdilik bir şey demiyorum ama bir daha olmasın güzelim, tamam mı? Yani istediğin kişiyle gelebilirsin tabii ki de. Sorun haber vermemendi." Uysal bir şekilde onu dinleyip onaylarken gözlerimden öpüp kucağında benimle ayağa kalktı. Daha fazla üşümemem için beni odama götürürken içim anlam veremediğim bir huzurla dolmuştu.

Gözlerimi kapatmış başımı göğsüne yaslamıştım. Her ne kadar dışarıdan Karanla anlaşamıyor gibi dursak da sanırım ona alışmıştım ve onu sevmeye başlamıştım.

Sanırım mı? Seninle küstü diye oturup ağlayan deden miydi kızım. Hem bir zahmet sev! O senin abin abin.

Gecenin köründe bile benimle uğraşan düşüncelerimi takmadan başımı iyice boynuna sokmuştum. Merdivenlerden yavaş yavaş çıkışı dikkatimden kaçmazken "Benim küçük kedim." Diye mırıldandığını duydum. Gözlerim iyice kapanırken yatağa yatırıldığımı hissetmiştim. Yüzümün her zerresine konan narin öpücüklerle gözlerimi açmamak için zor dururken nihayet benden ayrılmış ve odadan çıkmıştı.

Uzun zaman sonra, yüzüme yerleşen sahici gülümsemeyle uykuya daldım.

🎶

"Anne ya! Bir şey de şu abime." Çınar Miraç'tan kurtulmaya çalışırken Elif Hanım onları takmayıp önündeki tablete bakmaya devam etti.

"Şu mu? Şu ne lan. Abim diyeceksin eşek sıpası." Bu sefer de Çınar Miraç'ı takmazken bakışlarını bana çevirip yanıma geldi.

"Abiciğim, bu yavşak benim değerimi hiç bilemez ama sen bilirsin, değil mi hı?" Miraç yavru kedi bakışlarını bana atarken başına yastık yemesi bir oldu.

"Kızın yanında mal mal konuşma Miraç! Kafanı kopartırım." Miraç Sıraç'a attığı korku dolu bakışları çekip geri bana döndü. Çektiği zulme dayanamayıp ona güzel bir gülümseme gönderirken yanağımdan makas alıp bağırdı.

"Lan! Gülümsedi bana." Sanki insan dışı bir canlıymışım gibi davranmasına göz devirdim.

Bugün günlerden pazardı ve herkes evdeydi. Normalde her pazar farklı bir aktivite yapılırmış fakat bu pazarı evde geçirmekte karar kılmıştık. Aslında biz değil Karan kılmıştı. Neymiş hava oldukça soğukmuş da hasta olabilirmişim. Her davranışı sinirimi bozsa da içten içe hoşuma gittiğinin ben de farkındaydım.

"Mila?" Bana seslenildiğini fark edip çevreme baktığımda Alparslan'ın seslendiğini gördüm. Evet, herkes buradaydı. Şey Çağan'da.

"Efendim" Bir süre dalgın yüzümü izledikten sonra söyleyeceği şeye devam etti. "Güzel Sanatlar Lisesi'nden mezun olduğunu gördük de bu konuda herhangi bir planın var mı?" Meraklı çıkan sesiyle diğerlerinin de bakışı bana dönerken dudağımı büktüm, cidden bilmiyordum.

Bu sefer söze Kenan Bey girdi. "Okumak istediğin bölüm varsa şu an da istediğin yerde seni başlatabilirim." Onun oldukça iyi niyetle kurduğu cümle, beni rahatsız etmişti. Başkalarının hakkına girmek istemezdim.

"İlginiz için teşekkür ederim ama aklımda böyle bir düşünce yer edinirse sınava hazırlanırım." O anladığını belirtirken buradaki kimsenin mesleğini bilmediğimi fark etmiştim.

En yakınımda olan Miraç'a döndüm. "Siz ne işle uğraşıyorsunuz?" Sesimi her ne kadar kısık tutsam da salon sessiz olduğu için duyulmuştu.

Miraç kolunu omzuma atıp beni göğsüne çekerken konuştu. " Babamların dedemden gelen teknoloji şirketleri var. Sıraç ve Karan abimin de bu dalda ilgisi olduğu için bilgisayar mühendisliği bölümünden mezun olup şirketin başına geçtiler. Ben de mimarlık fakültesinden mezun oldum. Yine bize bağlı bir şirkette çalışıyorum." Onu ufak mırıltılarla onaylarken Aslan Beyle göz göze geldim. Bana buruk bir tebessüm yolladıktan sonra önüne döndü.

Aklıma geçen gün haber sitesinde okuduğum yazı gelirken buradaki insanların, benim için yüreklerinde birçok acı taşıdığını daha iyi kavramıştım.

Haberi alan Aslan Akyazılar, küçük yeğeni için hazırlıklara herkesten önce başlamıştı.

Sanırım bu kadar yılı onlarla geçirmenin nasıl olacağını asla bilemeyecektim. Sadece tahmin ettiğimin ötesinde olacağını hissediyordum.

Ortamdaki sesleri benim çalan telefonum keserken Deniz abinin aradığını gördüm. Diğerlerinin bakışları bendeyken ayağa kalktım. Öyle bir bakıyorlardı ki kendimi açıklama ihtiyacı hissedip "Deniz abi arıyor." Demiştim. Büyükler önüne dönerken bakışları hâlâ bende olan tayfaya tek kaşımı kaldırarak baktım. Tabii bunlar olurken telefon hâlâ çalıyordu.

"Burada konuş. Hem Deniz niye seni arıyor ki, ne gerek varmış." Evet, evet bu cümle Karan'dan başkasından çıkamazdı, değil mi? Ben de öyle düşünmüştüm..

Onları bir tarafıma takmadan odadan ayrılıp koridora geçerken aramayı cevapladım. Benim konuşmama fırsat vermeden konuştu. "Yarın falan açardın telefonu bebek ya. Zahmet verdik sanırım sana da." Alayla sarf ettiği cümlelere o göremese de göz devirdim.

"Devirme bana o gözlerini." Gözlerim şokla açılırken bu adamın beni gerektiğinden fazla tanıyor oluşu sinir bozucuydu. "Efendim Deniz abi, hayırdır sabah sabah?" Sabah sabah sahip olduğu bu enerji beni bile yorarken keyifli çıkan sesini dinledim.

"Abinim değil mi, o kadar abiyi görüp beni unutup unutmadığını arada kontrol ediyorum güzelim. Hem hayırdır derken, arayamaz mıyım kızım ben seni?" Kısa bir an duraksadı. Sesinin tonunu alçaltarak devam etti. "Yoksa Karan denen herif seni tehdit mi ediyor? Bu kadarını yaptı mı cidden!" Ona artık yetişemezken aslında hayal gücü yüksek olanın o olduğunu fark etmiştim.

"Aynen Deniz abi, hatta bana iki gram ekmek verip odaya falan kapatıyorlar." Kendimin alayla çıkan cümlesi beni duraksattı.

Bana iki gram ekmek verip odaya falan kapatıyorlar.

Yaşadıklarımı böyle dile getirmek canımı acıttı. Derin bir nefes alıp artık o günlerin geride kaldığını kendime hatırlattım. Burada güvendeydim, güvenliydim. Yıllardır içten içe beklediğim umut beni bulmuştu.

"Mila'm orada mısın?" Telefondan gelen endişeli sesle kendime gelip cevapladım. "İyiyim Deniz abi, başka bir şey diyor musun?" Modu düşmüş sesimi duyarken daha fazla uzatmadı. Kendime iyi bakmam gerektiğine dair bir şeyler söylerken ufak tefek mırıltıyla onu onaylayıp telefonu kapadım.

Geçmişin peşimi asla bırakmayacağını bir kez daha anlamıştım.

🖤

Bölüm biraz kısa oldu ve çok içime sinmedi. Söz vermeyeyim ama akşama uzun bir bölümle gelmek istiyorum.

Bugün karne alıyor olmalısınız, umarım beklediğiniz gibidir. Öyle değilse de canınızı sıkmaya değmez inanın ki. Geçmişi değil ama geleceği düzeltebiliriz, değil mi?

Kendinize iyi bakın, güzel tatiller diliyorum 💜

Batuhan Kordel- Gitmeliyim 🎶

Continue Reading

You'll Also Like

1.4K 207 42
Bir baba kızını öldürmek ister miydi? Onu yakmak, ona zarar vermek, onun işkence görmesini sağlamak... Bunun yapılmasına bir ülke şart koyduysa ve bu...
25.1K 2.3K 14
(Eski adı: Ateş'li Üsteğmen) (Wattpad'de Zifir Mavisi isimli ilk ve tek kitaptır.) ...
13.9K 823 23
Anne ve babasını üç yıl önce kaybeden Umay, babasının ölmeden önce yazdığı mektubun ona ulaşmasıyla gerçek ailesini ve kaderini bulmak için tehlikele...
47.2K 2.7K 23
Türkiye'nin ilk kadın SAT komandosu; Kıdemli Üsteğmen Karasu. Derler ya askerler sert olur diye, bir de SAT komandosuysa? Adımlarıyla yeri, göğü inle...