tw: smut
-
"Bunca aradan sonra tekrar bir masaya toplandık, teşekkür ederiz!" diyerek şarap bardağını yukarı kaldırdı eşin.
"Asıl biz teşekkür ederiz." dedi Erwin sıcak gülümsemesiyle. "Bu yemeğin aramızdaki buzları eritmesi dileğiyle."
Herkes onaylayan mırıltılar çıkardı. Hange gülümseyerek "Başlayalım, o halde." dedi.
Yemek esnasında herkes kendi arasında sohbet ediyordu. Sen de ara sıra Mikasa ve Armin ile sohbet ederken sol bacağında hissettiğin el ile duraksadın.
Önce elin sahibine, sonra solunda oturan ve hüçbir şey olmamış gibi yemeğini yiyen Levi'a baktın.
Elini çekmesi için bacağını hafifçe çektin ama o yapmadı, aksine bacağını sıktı. Kafanı hafifçe ona döndürdün ve gülümseyerek eğilip kulağına fısıldadın;
"Çek şu sikik elini."
Levi, emrine uymak yerine sırıttı. Bir şey söylemeden elini daha da yukarı çıkardı ve neredeyse bacak arana geldi.
Hızla elini onunkinin üstüne koydun, çeneni sıktın ve fısıldayarak, tıslayarak konuştun. "O elini götüne sok Levi, çek şunu!"
"Eskiden," diye başladı sırıtarak. "Masanın altından seni becermemi severdin."
"O eskidendi!"
"Şimdi sevmiyor musun yani?" dedi parmaklarını bastırarak.
Tırnaklarını onun eline geçirdin. Kafanı tamamen ona döndürdün ve gülümsedin. "Seviyorum, Eren tarafından."
Levi cevapsız kaldı. Önüne döndün ve eşine baktın. "Ben bir lavaboya gideyim." Seni başıyla onayladı ve oturduğun yerden kalktın.
Villanızın geniş banyosuna kendini attığında, lavabonun iki yanına ellerini koydun ve karşındaki aynadan kendine baktın.
Düşüncelerinde dalıp gitmişken "Tatakae." dedi bir ses, Eren'in sesi.
Az önce kapattığın banyonun kapısına döndün ve seni kapalı kapıya yaslanmış gülümseyerek izleyen eşine baktın, sen de gülümsedin ve üç adımda onun yanına gittin.
Önce karşısında durdun. Bir şey yapmadınız, sadece gülümseyerek birbirinize baktınız ve aşkınız gözlerinizden okunabiliyordu.
"Bu yaptığını hatırladım, pislik." dedin gülerek. "Seninle böyle tanışmıştık."
"Evet." diye mırıldandı. Sağ eli yanağında yerini aldı ve seni okşadı.
"Neden buraya geldin?" dedi saçlarını incelerken.
Yüzün, sorduğu saçma soruyla değişik bir ifadeye büründü. "Ne demek neden geldin? Çişim geldi?" dedin gülerek.
Eren'in güzel yüzünü sinsi bir sırıtış kapladı. "Bir şey oldu, sen ve Levi arasında. Nedir?"
İç çektin ve kapının yanında duran banyo dolabına bakarak konuştun. "Önemli değil, hal hatır falan."
Onu geçiştirmeye çalışmanı anladı. Elleri belindeki yerini aldı ve seni kavrayarak kendine çekip bastırdı. "Ne olduğunu biliyorum Y/N." dedi aynı sırıtmayla. "Beni aptal yerine koyma aşkım."
Yakalanmanın verdiği suçluluk duygusuyla gergince dudağını ısırdın. "Nasıl biliyorsun?"
Sana eğildi ve yüzünü seninkine yaklaştırdı. "Gözlerinin içinden neyden rahatsız olup olmadığını anlıyorum hayatım."
"Hmm?" dedin egolu tavrınla. "Nasıl oluyormuş o?"
Seni daha çok kendine bastırdı. Eli, kalçana gitti ve onu sıktı. "Kızımın annesisin, nasıl anlamam?"
"Evet." dedin gözlerin hazdan kapanacakmış gibi olurken. "Şimdi gitmemiz gerek yoksa çocuklar şüphelenecek." dedin kollarından sıyrılmaya çalışarak.
Ve ups! Kırmızı saten elbisenin askısı omzundan düştü.
"Ah," diye sessizce inledi Eren. "İşte en sevdiğim kısım." Dedi ve dudaklarına kısa bir öpücük kondurup elbisenin açıkta bıraktığı yerleri öptü, morluklar bıraktı.
"Eren," onun adını inleyerek kahverengi topuzunu çekiştirmenlr saçları dağıldı, sadece birkaç küçük tutam.
Eşin, elbiseyi biraz daha sıyırarak göğüslerini açıkta bıraktı ve onlara da aynısını yaptı.
"Belki ailemizi genişletmemiz gerekiyordur?" dedi öpücüklerin arasından.
Bir şey demedin, gülümsedin. Bu esnada kapı tıklandı.
"Y/N, orada mısınız? Misa ağlıyor." dedi Mikasa'nın sesi.
Eren hızla kafasını kaldırdı. Elbisenin askılarını hızlıca senin kolundan geçirdi ve bir daha düşmeyeceğinden emin oldu.
Hızla kapıyı açtın ve eşin ile beraber kızınızın odasına adımladınız.
3 aylık bebeğin, canı yanmış gibi ciyaklarken onu beşikten alıp kucağında tuttun. "Acıkmış olmalı."
Beşiğin yanındaki tekli koltuğa oturdun ve Eren'in az önce özenle taktığı askıları yeniden çıkardın.
"Siktir, şu an inanılmaz seksisin!" dedi Eren, koltuğun yanında bağdaç kurup yere otururken.
"Çocuk emziriyorum burda, nesi seksi?" Gülerek sordun. Eren, dudaklarını yaladı. "Evet, benim sana aldığım elbiseyle, karşımda, benim kızımı emziriyorsun."
Göz devirerek gülümsedin ve göğüsünü desteklediğin elini kısa bir süreliğine bırakıp Eren'in yüzünü okşadın. Bakışları göğüsünden sana döndü.
"Sana aşığım biliyorsun değil mi?"
"Evet." dedi, kollarını koltuğun kenarına koydu ve çenesini yerleştirdi. "Ben sana daha çok aşığım ama."
Kapı açıldığında ikiniz de oraya döndünüz. Sonunda doyan kızın, göğüsünü bıraktı ve ağzına emziğini taktıktan sonra elbiseni düzelttin.
Hange hayranlıkla kucağında uyuyan bebeğe baktı. "Aman tanrım! Çok sevimli bir şey bu!" dedi sesini kısık tutmaya çalışarak.
"Çabuk gelin millet!" dediğinde arkadaşlarınız teker teker içeriye doluşmaya başladı.
Jean, az önce beşiğe koyduğun meleğe baktı. "Bu şeyin sizden çıktığına inanamıyorum!"
Connie biraz sessiz bir kahkaha attı. "Gül gibi genleri var, neyine insnmıyorsun?" dedi ve beşiğin önünden Jean'ı iterek bebekle ilgilendi.
Birkaç dakika böyle sürdü. Liseden beri arkadaşlarınız olan kişiler, yeğenleriyle ilgilendiler be onunla tanıştılar.
"Hey, sana ne oldu Jean?" diye sordu Sasha panikle.
Jean, elleriyle gözlerini sildi. "Toz kaçtı be!" diyerek çemkirdi ve odadan gülümseyerek çıktı.
Diğerleri de bebeğinizin ne kadar tatlı olduğuna dair ve vedalaşma sözcükleri söyleyip odadan ve evden çıktı. En sonunda, Misa'ya dalgın bir şekilde bakan Levi kalmıştı.
"Çocuğu sahiplenmeyi düşünmüyorsan çıkmanı bekliyoruz." dedi Eren, kolunu beline dolayarak.
Levi, size baktı. "O benim kızım mı?" dedi parmağıyla beşikteki bebeği işaret ederek.
"Ne?" diye ciyakladın. İleri doğru bir adım atarak onun karşısında geldin ve sesini bir volum yukselttin. "İyice saçmalamaya başladın Levi! Çık odadan!"
"Şuna bak," diye mırıldandı. "Saçları siyah, göz şekli benimkine benziyor ve aynı renk. Beni kandırabileceğini mi sanıyorsun?"
Eren hışımla Levi'ın yakasına yapıştı. "Bana bak seni lanet herif! Karımdan ve kızımdan uzak dur!" Çöp atarmış gibi Levi'ı karşı duvara fırlattı.
"Benim kızım diyor bir de, beyinsiz herif!"
Levi, sana bakıp sırıttı. "Bir sene önce, hamile kaldığın güne denk gelen zaman dilimi. Neredeydin, Y/N?"
Hatırlamaya çalışarak gözlerini kıstın ama bir şey bulamadın.
"Eren ile kavga etmiştin ve bana geldin!" dedi histerik bir kahkaha atarak.
"Ha-hayır! Sana geldim ama biz yatmadık! Bir hafta sonra Eren ile barıştım ve bu Eren'in kızı!"
"Kanıtla, o zaman." dedi yanına yaklaşarak. Boynundaki morluklara baktı ve histerik bir kahkaha daha attı.
Arkasını döndü, eliyle ağznı kapadı ve hızla sana dönüp onuzlarını tuttu. "Benim olman gerekiyordu!"
"Hop hop!" dedi Eren. Ellerini hızla senden ayırdı ve onun yüzüne bir yumruk geçirdi. "Kimin karısıyla konuştuğuna dikkat et!"
Levi, patlayan dudağını tuttu. "Sen... Eren, sen her şeyi mahvettin!"
"Bir şey yapmadım." dedi Eren inanılmaz bir sakinlikle. "Sadece, aşık olduğum kişi bana aşık oldu, yuva kurduk ve bir bebeğimiz oldu. Biz bir aileyiz, Levi ve bu tabloda sen yoksun."
Odanın kapısını açtı, Levi'ı dışarı itti ve ona baktı. "Bu gerçeği kabullenirsen iyi olur, siktir git şimdi."
____________
"Benim olman gerekiyorduymuş! Ben göstereceğim ona kime ait olduğunu!" dedi Eren, hareketleri daha da hızlanıp sertleşti.
"Eren!" acıyla inledin ama onun gözü hiçbir şeyi görmüyordu. Sadece seni hızla beceremeye devam etti.
Boynuna doladığın elleri çekti ve bileklerini tek eliyle birleştirip kafanın üstünde sabitledi.
"Onun kızıymış! Seni ben hamile bıraktım!" dedi hırsla.
"Seni ben hanile bıraktım, değil mi? Seni sadece ben böyle becerdim, kendini senin içine akıtan sadece benim değil mi!?"
"E-evet!" dedin hızla. Gözünden yaşlar firarl ederken kafanı salladın. "Sadece sen..."
Hareketleri daha da hızlandı ve düzensizleşti. "Tanrım, ah. İçine bir çocuk daha bırakacağım."
"Lütfen," diye mırıldandın. "Beni hamile bırak ve kimin olduğumu herkese göster."
Keskin yeşilleri seni buldu. Kalçana bir şaplak attı. "Bu doğru. Sana bir bebek bırakıp kimin olduğunu göstereceğim."
Eli göğüsleriyle oynamaya başladı. Dudakları boynuna yeni morluklar bıraktı.
"Eren! Ge-geliyorum!"
"Gel, sevgilim. Gel ve beni sıkıca sararak çocuklarımı al."
Kendini tutamayarak boşaldın, dizlerin ve tüm vücudun titreyedi, vajinan, Eren'in büyük penisine sarılarak onu kendine çekti ve onun da boşalmasına sebebiyet verdi.
İçine akan sıcaklıkla inledin. Eren dudaklarına kısa bir öpücük bıraktı ve içinden çıkıp kendini yanına attı. Seni göğüsüne çekti ve saçlarını okşadı.
"Fazla sert davrandım mı?" dedi tedirgince.
Göğüsüne yuvarlaklar çizdin. "Hayır bebeğim. Zevk aldım, fazlasıyla.."
Eren gülümsedi. Onun göğüsünde kıpırdandın. "Uykum geldi."
"Benim de." dedi. "Hadi uyuyalım."
Gözlerin kapanacak ve rüyalar alemine dalacakken kulaklarınıza dolan ağlama sesi tüm uykunuzu kaçırdı.
Eren ile ikiniz hızla yerinizden fırladınız.
"Evet, ebeveyn olmanın böyle zorlukları da var."
sa nası bıldunuz bolumu bıraz crınge oldu farkındayım
araya yanlıslıkla eren smut sıkıstırdım aslında planda yoktu
aslında bu yoktu, anasını satayım ıcımden geldı.
istek karakterler kosesi;