Leyla

By Daisysdump

126K 4.9K 555

"Küçük kızının ilk doğduğu zamanı hatırlar mısın?" dedi kadın zorlukla. Gördüğü şey yüzünden gözleri sonuna k... More

Karakterler
Tanıtım
0.1
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2
2.3

0.2

7.2K 338 27
By Daisysdump


İdâl'in dediklerine gülerken meraklı bakışlarımı arabadan inen insanlardan çektim.

Ayıp denen bir şey vardı canım!

İdâl daha fazla umursamadan abimle tavla oynamaya devam etti. Melek ise utanmadan onları izliyordu. Sinirle kolunu cimcikledim. Canının acıdığını belirten sesler çıkartıp kafasını başka yöne çevirdi.

"Aferin. Uslu cici bir kız ol ve babama bulaşıkta yardım et. Ben sipariş almaya gidiyorum."

Melek oflayarak içeriye geçti. Memnuniyetle gülümsedim ve belime bağladığım önlüğün ön cebindeki defteri elimle kontrol edip iki masayı birleştiren geniş aileye doğru ilerlemeye başladım.

Bir ara bakışlarımı yere indirdim. Arnavut taşlarının üzerinde yürürken hafif topuklu sandaletlerimin çıkardığı sesi dinledim.

Huzur vericiydi.

Yavaşça yanlarına ulaştım ve gülümsedim.

Nazik olmalı ve ne istediklerini sormalıydım.

"Hoş geldiniz. Ne alırdınız?"

İlk başta sessizlik oluştu. Kimse bir yanıt vermedi. Ardından aralarındaki en yaşlı kişi kafasını kaldırıp bana baktı ve gülümsedi. Samimi bir gülümsemeye karşılık olarak kafamla selam verdim.

"Biz kokoreç yeriz. Çocuklar için başka bir alternatifiniz var mı?" dedi saçlarına yer yer ak düşmüş adam.

Kafamla onayladım ve bakışlarını çevirdiği iki küçük çocuğa baktım.

"Balık ve köfte çeşitlerimiz var." diye yanıtladım adamı.

Küçük çocuğun kafası yaşlı adama döndü.

"Dede! Ben kokoreç yiyeceğim." Kıvırcık sarı saçları her konuştuğunda hareket ediyordu. Gülümseyerek babasının kucağında olduğunu düşündüğüm çocuğa doğru eğildim.

"İşte bu be. Ben de kokoreçi çok seviyorum. Adamım, çak bakayım."

Yumruk yaptığım elimi ona doğru uzattım. Çocuk bu anı bekliyormuş gibi yumruğuma karşılık verdi ve yumruk tokuşturduk.

Gülerek geri ayağa kalktım ve siparişlerin hepsini aldım. Deftere yazdım ve kalemin ağzını kapatıp cebime attım.

"O zaman ben de kokoreç istiyorum. Benimle de konuş!"

Tam oradan ayrılacakken küçük kızın sesiyle yerimde durdum ve arkamı döndüm.

Altın sarısı saçları dalgalı bir şekilde suratına dökülen kızın kıskanç çıkan sesi beni gülümsetmişti. Az önce yumruk tokuşturduğum çocuğu kıskanmıştı tahminimce.

"Anneciğim! Ablayla kaba konuşamazsın."

Küçük kızın annesi kızı uyardı ancak ben sorun değil dercesine başımı salladım.

"Ne konuşalım kız? Senin bu güzelliğin karşısında kelimeler kifayetsiz. Elbisen çok güzelmiş." dedim.

Gülümseyerek küçük kıza doğru eğildim ve parmağımla dalgalı saçlarına dokundum. Çok yumuşaktı ve bebek gibi kokuyordu.

"Ah! Gerçekten mi?! Elbisemi halam seçti. Tokaları da ben seçtim."

Parmağıyla halasını gösterdi. Benim yaşlarımda sarı saçlı,beyaz tenli bir kızdı. Yanakları pembeydi. Üzgün görünüyordu. Ya da kızgın. Tam olarak duygularını okuyamıyordum. Büyük ela gözleri fazla güzeldi.

Kızın kıskanılacak bir güzelliği vardı.

"Eminim ki halan çok zevkli biridir ama şimdi gitmem lazım. Hemen siparişlerinizi ustama vermem lazım. Aç kalacaksınız yoksa!"

Küçük kız kıkırdayarak kafasını salladı ve ben hızlıca ayağa kalktım. Annesi bana minnetle baktı.

Kızı ailenin en küçük kızı olduğundan şımartılmış diye düşündüm ve sorun yok dercesine gülümsedim.

Koşar adım mutfağa girdim. Babama siparişleri verdim ve bulaşıkları yıkayan Melek'in ensesine bir tane vurdum.

Melek sinirle arkamdan bağırırken ben sıçrayarak mutfağın merdivenlerinden inmek yerine atladım.

Alınacak sipariş kalmamıştı bu yüzden babamın siparişleri hazırlamasını beklerken sıkılmamak için İdâl ve abimin yanına gittim.

Etrafa baktım. Oturabileceğim sandalye yoktu. Abim kolumdan tutup beni dizinin ucuna oturttu, bir koluyla belimi sarıp, sırtımı göğsüne yasladı.

Yanağıma büyük bir öpücük kondurup zar attı.

"Sarışın, onlar kim?" dedi abim merakla.

Yavaşça kulağına doğru yaklaştım ve kimse duymasın diye fısıldadım.

"Bilmiyorum, zengin birilerine benziyorlar. İyi bahşiş alırsam sana da bir baklava ısmarlarım Batu reis."

Abim bu dediğimden hoşlanmış olacak ki keyifle sırtıma vurdu.

"Aferin, aferin. Gözüme giriyorsun bu aralar. Seni sevmeye başlayacağım yakında." dedi gülümseyerek.

"Aman Allah korusun. Ağzından yel alsın. Hiç öyle denir mi? Kalbime iniyordu ya az daha. Bir daha duymayacağım ağzından öyle şeyler." dedim yalandan korkuyla. Eliyle enseme vurup beni dizinden kaldırdı.

"Ağırlaşmışsın davar. Kaç kilo aldın be sen!" dedo abim dizini sıvazlarken.

Ben cevap verecekken İdâl sinirle konuştu.

"Ne kadar da kabasın Batu abi!" dedi sinirle. Gülümseyerek abimin suratına baktım. Yüzü düşmüştü.

Sevdiğim kız bana abi deyince...

Kendi düşüncem komiğime gidince kahkaha attım.

"Çırak 1, çırak 2. İçeriden çağırılıyorsunuz."

Babamın sesiyle abim hızlıca ayağa kalktı.

O çırak 1

Ben çırak 2

Babamın garip fantezileri vardı. Bir şey diyemiyordum.

İçeriye girdik. Hazır olan siparişleri dağıtmamızı istiyordu.

Siparişini aldığım masanın kokoreçleri olmuştu. Tepsiyi elime aldım ve dikkatli bir şekilde masalarına ulaştırdım.

"Afiyet olsun." dedim, geri İdâl'in yanına dönerken beyaz tenli orta yaşlı kadınla gözlerimiz kesişti. Dolu gözlerle bakıyordu. Daha fazla rahatsızlık vermemek için hızlıca arkamı döndüm.

Onların özel hayatı olduğu için karismama kararı aldım ve geri İdâl'in yanına gittim.

Biraz tek başıma oturdum. Sıkıldım bir de sağa dönerek oturdum. Bundan da sıkılıp bacak bacak üstüne attım.

Benim sıkıntımı geçirecek kişinin arabasını görünce sevinçle ayağa kalktım. Koşarak mutfağa girdim ve babamın dikkatini çekmek için kapıya vurdum.

"Cici annem gelmiş." dedim babamla alay ederek. Babamın yaptığı ise sıkıntıyla suratını buruşturup oflamak olmuştu. Kahkaha attım ve onları karşılamak için çimenlerin arasından bana doğru gelen kadına doğru ilerledim.

Benden kısa olan kadına sarılıp koluna girdim. Kendisini getiren oğlu Selim abinin canı sıkkın görünüyordu.

Annemi kocası sandığı adama getirirken benim sifadul esgali evlatlık

"Leyla kızım, sana çok güzel yaprak sarma yaptım. Seversin."

Melahat teyzeyi kafamla onaylayıp onu bir masaya oturttum.

"Sevmem mi anneciğim. Sen yaparsın da yemez miyim?" dedim cilveli cilveli.

Konuya dank diye giriyorum. Melahat teyze babamı yıllar önce ölen kocası sanıyordu. Aklı gidip geldiği için onu gördüğümüz zaman kendi akıl sağlığı için aile gibi davranmamız gerekiyordu.

Psikologunun bizden özel isteğiydi.

Babam bu durumdan pek hoşlanmasa da yaşlı kadının sağlığı için buna katlanmak zorunda kalıyordu.

Biz mi?

Abim ile ben bu oyundan baya bir zevk alıyorduk.

"Sen de hoş geldin Selim abiciğim. Canım abim! Canımın ciğeri abim. Ciğerlerimde açan çiçeklerin sahibi abiciğim." dedim Selim abiye sarılmak için yaklaşırken.

Kollarını belime sardı ve kulağıma konuştu.

"Biraz daha abartırsan öz abin olduğuma inanacağım." dedi gülerek.

Gücenmiş bir şekilde geri çekildim ve Melahat teyzeye döndüm.

"Ya annem senin bu oğlun neden beni sevmiyor? Ben ona o kadar güzel sözler etmişim o bana surat assın. Oldu mu benim gibi bir şeker kıza?"

Sesim elinden şeker alınmış bir çocuğa ait olabilecek kadar kırılgan çıkmıştı.

Kendimi bu oyunculuğum için tebrik ediyorum çünkü Selim abinin suratından çok eğleneceğimi anlamıştım.

"Selim! Kırma kardeşini. Sarıl hemen. Ne kadar da kötü bir abisin. Ben seni böyle mi yetiştirdim." dedi Melahat teyze sinirle.

"Bizim oğlanın kusuruna bakma sen kızım. İşten çıktı ya ondan gergin." Bana döndü ve iki elimi avcunun içine aldı.

"Alıştım ben artık onun bu hallerine. Harçlık bile vermiyor artık. Dün onun yüzünden vapura binemedim. Yüzerek karşıya geçtim anneciğim." dedim yarı ağlayarak. Melahat teyze omuzlarımdan tutup beni göğsüne çekti. Saçlarıma minik bir öpücük kondurdu.

"Al Allah'ın belası. Al şu parayı da sus artık."

Selim abi işaret ve orta parmağının arasına sıkıştırdığı 50 lirayı kulağımın yanından uzatıyordu. Geri almasın diye hızlıca parayı aldım ve ayağa kalktım. Melahat teyze bu ani çıkışıma şaşırdı ancak sesini çıkartmadı.

"Ee ben ne getireyim size. Ne yer benim mükemmel ailemin naçizane bireyleri?"

Selim abi sahte bir gülümsemeyle bana döndü.

"Ne varsa onu getir. Yeter ki sus." dedi dişlerinin arasından. Melahat teyze yalandan öksürdü ve Selim abi sinirle nefes aldı.

"Canım kardeşim. Sabrımı sınama. Hadi git. Canım."

Zorlama bir samimiyet.

Onun inadına ağız dolusu gülümseyip karavanın içine girdim.

"Yarım ekmek balık ve yarım ekmek kokoreç." dedim buzdolabından iki tane ayran alırken.

Babam kafasını sallayıp balık çıkarmak için buzluğa doğru ilerlerken mutfaktan çıktım.

Selim abilerin masasına ayranları bıraktım ve elimdeki elliliği Meleğin pantolonunun arka cebine soktum. Cebin üzerine hafifçe vurdum ve yerinden sıçradı.

"Sabah gördüm, komodinin üzerine koymuştum almamışsın. Gece çok mu kötüydüm?" dedim hafifçe gülümseyerek. Melek önce şaşkınlıkla bana baktı ardından kalçasındaki cebe para sıkıştırdığımı fark edince omzuma vurdu. Gülerek geri çekildim. Ancak Melek bakışlarını kaçırmadan bir noktaya bakıyordu.

Melek'in değişen yüz hatlarını görünce baktığı yere bakmak için kafamı çevirdim ancak Melek sertçe omuzlarımdan tuttu. Gözlerini yumdu ve hızlıca söyledi.

"Hakan burda. Sokağın başında görüyorum şu an. Sallana sallana geliyor, ipte sallanır inşallah, annnesi zaten bunu doğurmamış sıçmış, suratı yamuk piç."

O kadar hızlı konuşmuştu ki cümlesi nasıl bitti anlamadım. Arkamı döndüm ve üstü başı dağılmış, ayakta zor duracak kadar sarhoş olan Hakan'ı gördüm. Buraya doğru geliyordu.

"Şimdi kesmem mi ben bunun üç santimlik çükünü?" Sinirle konuştum. Melek gitmemem için elimi tuttu ancak hızlıca sıyrıldım. Bana doğru gelen abimi görünce durdum.

"Babamı eve gönder. Leyla Alemdar, Hakan'ın içinden geçecek."

Batu gözlerini kıstı ancak babasının tekrardan bir kalp krizi geçirmesini istemediğinden olay çıkmadan eve göndermek için yanına gitti.

Babamın eve girdiğini gördüğüm anda hızlıca karavanın içine girdim. Babam bir zamanlar döner de sattığı için hala mutfakta duran döner bıçağını aldım.

"Leylaaaa!" Sokakta adımın bağırılmasıyla sinirle gözlerimi kapattım ve açtım.

"Nerdesin güzelim!" Bağırıyordu ancak kelimeleri uzatarak söylediğinden sonuna nefesi yetmiyordu.

Elimdeki döner bıçağıyla karavandan çıktım. Sadece bir anlığına hala yemeklerini yiyen ancak bize bakan aileye gözüm değdi.

"Ne var lan ne var! Gece gece belanı mu arıyorsun oğlum!" Bıçağı sallayarak sokağa çıktım.

Tanıştırayım orospu çocuğu Hakan.

Tescilli sapığım.

‡‡‡‡

Napiyonuzzz

Yorum yapar mısınız lütfen rica ediyorum yalvarıyorum. Teşekkür ederim. İyi geceler.

Continue Reading

You'll Also Like

181K 8.8K 20
Staj yaptığım hastanede karışan o kız çocuğu bensem?
921K 64.3K 37
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
123K 6.5K 33
Size bir gün gelip on yedi yılınızın çöp olduğunu ve çektiğiniz acıların boşa olduğunu söylüyorlar. Ne yapardınız? Kendimce en mantıklı olanı yaptım...
25.5M 908K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...